İstanbul'un semt isimleri nasıl doğdu?

İstanbul'un semt isimleri nasıl doğdu?

İstanbul'un semtlerinin isimleri nereden geldiğine dair neredeyse İstanbul'da yaşayan herkesin bir fikri bulunur. İşin ilginç tarafı ise, bu fikirlerinin çoğunun yanlış olmasıdır.

♦İstanbul’un semt isimleri nasıl doğdu?

Semtlerin kökenine dair bildiğimiz çoğu şey yanlış.. İstanbul’un yalnızca şehir olarak günümüze kadar aldığı isimler kendi başına bir yazı konusudur.

 Bazı ilçe ve semt isimleri ise bu yazımızın temel konusunu teşkil eder.

 

♦Çoğunu yanlış biliyoruz

İstanbul’un semtlerinin isimleri nereden geldiğine dair neredeyse İstanbul’da yaşayan herkesin bir fikri bulunur.

İşin ilginç tarafı ise, bu fikirlerinin çoğunun yanlış olmasıdır.

Eskiler bu vaziyeti “Galat-ı meşhûr lugat-ı fasîhten evlâdır” sözüyle açıklardı.

Yani bir anlamda benimsenmiş uydurma, gerçeğinden daha makul gelir.

Yalnızca semt isimleri için değil, mekanlar için de benzer bir durum söz konusu.

   -Mesela Kız Kulesi ve Galata Kulesi hakkında anlatılagelen binlerce romantik öykü bulunur.

Oysa biri deniz karakolu, diğeri askeri amaçlarla kullanılmış bir gözlem kulesidir.

Bunun gibi, semt adları da çoğunlukla birbirine karıştırılıyor.

İstanbul’da semtlerin adı ya Bizans (hatta daha öncesinden de) döneminden gelir yahut önemli bir şahsiyetin yaptırdığı konağı/camisi/vakfından gelir.

Bu durum bazen belli iş kollarının yoğunlaşması ya da bölgede mezarı bulunan ulvi bir kişiden de alabilir.

Bir semt adını alırken doğrudan herhangi bir kişinin hatırına o semte isim verilmez.

Fatih.jpg
Fatih

 

   -Mesela Fatih‘e Fatih Sultan Mehmet’in adı öylece verilmedi.

Kişi ne kadar önemli ve değerli olursa olsun orada camisi, evi ya da yaptırdığı bir vakıf varsa semt, o ismi öyle alır.

Dolayısıyla Fatih ismi Fatih Sultan Mehmet’ten ziyade Fatih Camisi sebebiyle o ismi aldı.

  -Ya da Cihangir semtine bu isim, Kanuni Sultan Süleyman erken yaşta kaybettiği şehzadesini çok sevdiği için değil; oraya Cihangir’in adını taşıyan bir cami yaptırdığı için bu isim verildi.

  -Hakeza bu durum Suadiye için de geçerli.

suadiye.jpg
Suadiye

 

Semavi Eyice Hocamızın tespitlerine göre Pendik, Samatya, İstinye ve Burgazadası gibi yerler doğrudan Bizans menşeili olup Müslüman Türk ahalisince bazı fonetik değişikliklerle kabul edildi.

   –Pendik‘in Rumcada aslı “Panteikhion” iken, İstinye “Sasthenion” olarak karşımıza çıkar.

Bazı yerler ise bölgeye göç eden grupların memleketin de alabiliyor.

  -Fatih‘te bulunan Çarşamba, İstanbul’a göç eden Samsunlulardan alırken, Yenibosna önceleri Urfa’dan gelen Viranşehirliler ile anılıyordu.

Bu durum 93 Harbi sonrası Balkanlardan gelen muhacirlerle değişti ve Yenibosna adını aldı.

 

Bazı yerlerin isminin yanlışlığı ise yaygın kanaattir.

  -Mesela Bostancı‘nın bostanla bir ilgisi yoktur, Bostancı Ocağı’nın orda kolu olmasıyla alakalı.

  -Yine Fatih‘teki Kadınlar Pazarı (Avret Pazarı) kadın kölelerin satıldığı bir yer değil; orada yalnızca kadınların alışveriş yaptığı pazarların kurulması sebebiyle bu ismi aldı.

Kadınlar Pazarı.jpg
Kadınlar Pazarı

 

  -Yine Beyoğlu ile alakalı yayın bir yanlışlık var.

Kimisi Bey Yolu derken kimisi de Trabzon Rum İmparatorluğu prensi Alexios‘a bağlar.

Oysa bu konuda kesin saptamalar yapmak ne yazık ki mümkün değil.

Beyoplu.jpg
Beyoğlu

 

  -Aynı durum Beşiktaş için de geçerli.

Kimisi ilçenin adını Hacı Bektaş’a bağlarken kimisi daha önce orada bulunan lahitlerin halk tarafından beşik gibi görülüp isimlendirmesiyle açıklar.

Elbette işin içine efsanelerin karıştığı yerler de var.

  -Mesela Evliya Çelebi’ye göre; Caddebostan‘ın ismi orada cadılıkla uğraşan çokça kadın bulunması nedeniyle “cadu bostanı”ndan gelir.

  -Başka bir örnekte Cibali ismi Rumcaya bağlansa da Evliya Çelebi karşı çıkar ve orada türbesi bulunduğunu söylediği Cebe Ali isimli bir zata bağlar.

♦İstanbul’un semt isimleri nasıl doğdu?

Biz kesin olduğunu düşündüğümüz bazı semtlerden güzel bir demeti okurun dikkat-i nazarına bırakalım.

   -Bayrampaşa:

Dördüncü Murad’ın Sadrazamlarından Bayram Paşa’nın köşkünden ismini alır.

  -Cağaloğlu: 

Hıristiyan bir köle Alfonso Cegalo iken Müslüman olup paşalık rütbesine kadar yükselen Yusuf Sinan Paşa’nın buradaki sarayından adını alır.

  -Haydarpaşa: 

Bükreş seferinde Şehit olan Haydar Paşa’nın konağından bu semt adını alır. Bölgede bulunan garın da adı buradan gelir.

 -Kasımpaşa:

Hem Kanuni hem de Yavuz’un sadrazamlarından Güzelce Kasım Paşa’nın yaptırdığı imaretlerden adını alır.

  -Mahmutpaşa: 

Fatih’in öneli sadrazamlarından Mahmut Paşa’nın yaptırdığı külliyeden ismini alır.

  -Bomonti:

Burası, ismini meşhur bira üreticisi Bomonti Kardeşlerinin fabrikasından alır; ama bilinenin aksine Bomontilerin asıl zenginliği bira üretiminden kaynaklamıyor. Onlar İstanbul’a buz getirmeyi başarıp bu işten büyük paralar kazandı.

  -Kadıköy: 

İstanbul’un ilk belediye başkanı olan Kadı Hızır Çelebi’ye verilen köy olması münasebetiyle bu isimle anılır.

  -Vefa:

Şeyh Vefa’nın burada bulunan külliyesinden bu ismi almaktadır.

  -Horhor:

Gündelik hayatımızda “hor kullanma” deyimini sık sık kullanırız. Hor kelimesi yoğun, güçlü anlamına gelir. Bu bölgede bulunan hor su kaynakları nedeniyle bu ismin verildiği biliniyor.

  -İcadiye: 

Burada yeni imalathanelerin bulunması ve yeni icatlarla ürünler yapılması nedeniyle semte de halk tarafından bu isim layık görüldü.

  -Çemberlitaş: 

Bölgede Bizanslılardan kalma sütunun kırılmaması için etrafına çember çekilince, halk bu bölgeye Çemberlitaş ismini verecekti.

Velhasıl liste çok uzun; ama yerimiz bu kadarla sınırlı…

İstanbul’un semt isimleri ile alakalı bildiğimiz çoğu şey ne yazık ki yanlış.

Osmanlılar bir yere isim verirken, adı verilen faninin kendisinden ziyade, eser bırakıp bırakmamış olmasına bakardı ki bu son derece zarif bir tavır olarak karşımıza çıkıyor.

Bunun yanında, kendisinden önceki medeniyetlerin kullandığı isimleri de çoğunlukla korunarak, herhangi bir asimilasyona girişmemişti.

Zaten Osmanlı’nın büyüklüğü de buradan geliyor, ancak aciz ve zayıf yönetimler idaresi altındaki beldelerin adını asimile etmek adına değiştirmişti.

Bundadır ki İstanbul asırlarca huzur ve barışın muhkem kalelerinden birisi oldu.

 

 

 

© T

Mehmed Mazlum Çelik// © The Independentturkis

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial
Verified by MonsterInsights