SIYASET

ERDOĞAN, II. ABDÜLHAMİT’İ NEDEN SEVİYOR? İLBER ORTAYLI’NIN ABDÜLHAMİT YORUMU…

RTE neden çok yönlü ve tartışmalı bir padişah olan Abdülhamit’e bu kadar düşkün ve diğer padişahların adını bile anmaz?

✳İLBER ORTAYLI: SULTAN II. ABDÜLHAMİT… DİRAYETLİ BİR TÜRK HÜKÜMDARI..!
Ortaylı: II. ABDÜLHAMİT Anadolu’da ve İslam dünyasında sevilirdi. Başarılı bir diplomattı; tarafları birbirine oynardı..!
  • İlber Ortaylı:

“II.Abdülhamit döneminde bütün vilayetlerin idadi ve hatta sultani derecesine çıkarmış liseleri vardı.. Eğitim reformunun yanında sansür onun en büyük hatası oldu.. Sağlık ve belediye konusunda önemli başlangıç yaptı.. Savaşı gereksiz görürdü ve devam eden sulhu iyi kullandı.. Kısacası II. Abdülhamid Han dirayetli bir Türk hükümdarıydı..”

İLBER ORTAYLI: II.ABDÜLHAMİT BAŞARILI BİR DİPLOMATTI..!
Son zamanlarda iktidar ve muhalefet partileri arasında başkanlık düzeyinde Sultan AbdülhamiT etrafında bir çatışma çıktı..!
  • İlber Ortaylı:

“Sultan Abdülhamit Anadolu’da ve İslam dünyasında sevilir..

– Döneminde demiryolu alanında atılımlar yapıldı.. 

– Savaşlardan bezgin bir halkı ve imparatorluğu 30 yıllık bir sulh dönemine soktu..

– Toprak kaybı onun elinde olmayan bir savaşta başlamış, orada da bitmiştir.. 

– Yunanistan ile muharebeyi ise kazandık.. Ancak sulh konferansında kazandıklarımızı geri vermek zorunda kaldık.. 

Abdülhamit Han başarılı bir diplomattı; tarafları birbirine oynardı.. 

Balkanlarla sulhu sükûn içindeydi ama gerçekten kendi aralarında sulh içinde olmamaları için de elinden geleni yaptı.. En başta İttihat ve Terakki’nin kabul ettiği kiliseler kanununa elini sürmemiştir. Bu yüzden Balkan devletlerinin komitalar ve istihbarat örgütleriyle birbirlerini yemeleri, sabotaj olaylarıyla birbirlerine düşmeleri kaçınılmazdı..

– Bahriyede evvelki diyebileceğimiz Abdülaziz Han’ın başarısını gösteremedi..

 Osmanlı Bahriyesi, Balkan Savaşı’yla yüz yüze geldiği zaman feci bir vaziyetteydi. Rauf Bey gibi becerikli komutanların ve savaşçı bahriye erlerinin dışında (onlara eskiden levent denirdi), astsubay sınıfının ve teknisyenlerin sayıca azlığı, tersanelerin yetersiz donanımı yanında gemilerin bakımının da aynı şekilde yetersiz olduğu görülüyor..

– Döneminde bütün vilayetlerin idadi ve hatta sultani derecesine çıkarmış liseleri vardı..

 Ben dahi Ankara’da onun zamanında kurulan idadide lise tahsilimi yaptım. Tabii adı önce Ankara Erkek Lisesi idi, Atatürk’ün ölümünden sonra ‘Atatürk’ adını almıştır..

Ziraat mektepleri, orman mektebi, Mithad Paşa’nın başlattığı sanayi mektepleri, hepsi Abdülhamit devrinin başarılarıdır.. 

– İflas etmiş maliyenin başına geçti.. 

Duyun-u Umumiye onun zamanında kuruldu ama çaresizdi. Borçların tasfiyesi konusunda kendisinin de bilgisi olan borç idaresinin hayli başarılı olduğu açıktır ama ne yazık ki borç bitecek gibi değildi.. 

II. Abdülhamit Han, I. Abdülhamit Han’ın devrinde tahta otursa daha başka şeyler olabilirdi..”

✳İLBER ORTAYLI: II.ABDÜLHAMİT’İN BÜYÜK HATASI SANSÜR..!
  • İlber Ortaylı:

– “Eğitim reformunun yanında sansür II.Abdulhamit’in en büyük hatası oldu.. 

Zaman zaman kendisinin de şikâyet ettiği bu kurum, Abdülhamit Han’dan sonra idareyi alan genç kuşağın siyasal bilgisizliğinin başlıca nedenlerinden biridir.. Çünkü imparatorlukta gayri Türk milletler bir şekilde yazdılar, okudular, dışarıda basılıp gönderilen gazetelerle yetiştiler.. Türklerin okuyacağı doğru dürüst hür gazete bile yoktu..

– Sağlık ve belediye konusunda önemli başlangıç yaptı.. 

Ayan Meclisi’ni doğrusu kullandı ve kapatmadı ama Meclis-i Mebusan’ı da dağıttıktan sonra bir türlü tekrar toplamaması memlekette bir gerilim yaratmıştır..

– Ruhani reisler ve gayrimüslim milletlerin burjuva unsurları arasında başarılı bir nüfuz politikası güttü.. 

Ama silahın kullanılacağı yerde etkili bir iç siyaset güdemediği İstanbul’daki Birinci Ordu’nun dışında, Balkanlarda ve Arabistan’da Ordu-yu Hümâyun’u yeterince besleyemediği bir gerçektir.. 

– Sultan Abdülhamid, tıpkı Rusya Çarı III. Aleksandr gibi savaşı gereksiz görürdü ve devam eden sulhu iyi kullandı..

– İdareye hâkimdir ama bu hâkimiyeti tek başına Yıldız’a çekmeye çalıştı.. 

Tanzimat Dönemi’nin büyük devlet adamları; özellikle bir genç dâhi olan I. Abdülmecid Han’ın Bâbıâli bürokrasisini ustalıkla işlerin başında tutması politikasını götüremedi..”

✳İLBER ORTAYLI: II.ABDÜLHAMİT ‘KIZIL SULTAN’ DEĞİLDİ..!
  • İlber Ortaylı:

“Kısacası II. Abdülhamit Han dirayetli bir Türk hükümdarıydı; tarih “olsaydı, olabilirdi” hükümleriyle pek yazılamıyor. Zor dönemde gelen zekâlardandı. Bu zekâ maalesef başka zekâları da takdir edip yanına çekemedi; hem Sultan Abdülmecid’den hem de amcası Sultan Abdülaziz’den farkı budur..

– O gecikmiş bir Sultan Mahmud Han’dı, 19. asır bunu kaldıramıyor. Kızıl Sultan değildi, mesnetsiz iftiradır..

– Döneminde siyasi idamlar fevkalade azdır..

– Avrupa’da etkili olmaya çalışmanın bütün vasıtalarını kullandı ama kullandığı vasıtalar; yani bu tip gazeteci ve adamlar, yabancılar arasında daha iyiydi, Vambery gibi..

Türk diplomatların aynı başarı ve hamiyeti gösterdiğini söylemek mümkün değildir..

– Türkiye tarihçiliğinde Sultan Abdülhamit’e ulu hakan diyenlerle yerden yere batıranlar mevcut..

 Bu tarz kitapların okunmaktan vazgeçileceği ve unutulacağına şüphem yok..” 

✳RTE’NİN ABDÜLHAMİT SEVGİSİNİN ÜÇ KAYNAĞI..!
RTE neden çok yönlü ve tartışmalı bir padişah olan Abdülhamit’e bu kadar düşkün ve diğer padişahların adını bile anmaz..!? 

Neden Abdülhamit cumhurbaşkanının adeta bamteli durumuna gelmiş gözüküyor..?

İlber Ortaylı, II. Abdülhamit zamanındaki büyük toprak kayıplarını normal görmüş, evet toprak kaybı ondan önce başladı, ama onun zamanında sürdü.. 

Osmanlı’yı parçalamak ve bölüşmek isteyen, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya arasında denge denen, birini diğerine karşı kullanarak olası saldırıları durdurma politikasının gerçekten ustasıydı.. Fakat bu denge politikasının hep bir bedeli oldu..

Toprak kaybının ondan önce başladığı (Osmanlı’nın çöküş süreci) ne kadar doğruysa, bu denge politikasının da toprak kaybını önleyemediği, mesela Rusları durdurmak için İngiltere’yi devreye soktuğu ve bedel olarak da Kıbrıs’ı İngilizlere hediye ettiği de doğrudur..

✳II.ABDÜLHAMİT’İN DENGECİLİĞİ BÜYÜK KAYIPLAR DA GETİRDİ..!
Abdülhamit ne yaparsa yapsın Osmanlı’yı parçalanmaktan, dağılmaktan kurtaramazdı..!

– Avrupa birinci emperyalist paylaşım savaşına gidiyordu ve hepsi aç kurtlar gibi “hasta adam” Osmanlı’yı yiyeceklerdi.

– Ayrıca imparatorlukların parçalanma ve ulus devletlerin ortaya çıkma dönemine girilmişti..

Balkanların parçalanması, Balkan Harbi’nden önce, 1978’de Berlin’de yapılan kongrede kararlaştırılmıştı. Balkan Harbi boşuna bir savaştı ve imparatorluğa bedeli de çok ağır oldu..

Henüz daha Atatürk doğmamıştı, parçalanmanın gecikmesi ile Atatürk’ün sahneye çıkmasının koşullarının tarihsel büyük bir örtüşmeye denk gelmesi sayesinde, Cumhuriyet kuruldu..

– Atatürk’ten önce Osmanlı parçalanıp yok olsaydı, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti’nden bahseder miydik?

✳ABDÜLHAMİT’TEN ÜÇ ÖĞRETİ..!
Şimdi gelelim RTE ve adamlarının Abdülhamit merakına..!
  • Abdülhamit’in üç şeyini çok seviyor RTE ve politik danışmanları.

İlki, diyelim ki denge politikası..

Bunu Rusya – Avrupa-ABD arasında uyguluyor. Aradan kazanç elde etmeye çalışıyor (Suriye!). Fakat bu politikanın ülkeyi çok zor durumlara soktuğu açık. Başlı başına bir mülteci sorunu bile ülkeyi yiyip bitiriyor. “Denge” politikasının henüz ülkeye önemli bir kazanç sağladığını söylemek mümkün değil..

İkinci sevgi kaynağı, Abdülhamit’in sansür ve egemenliği..

Türkiye medyası, Abdülhamit zamanına benzer özellikler taşıyor. RTE özel ve açık politikalarıyla bir iktidar medyası oluşturdu ve geri kalanlara da hayatı dar ediyor, cezalar, mahkemeler.. Türkiye’de medya, uluslararası endekslerde en kötü ülkeler arasında. Seçim sürecinde muhalefete baskı ve yasaklar giderek artıyor ve mengeneler sıkışıyor..

Abdülhamit sevgisinin üçüncü kaynağı, Meclis’i kapatması..

Padişahlığından hemen sonra.. Muhalifleri sürgüne gönderdi.. 

Bugünle ne alaka demeyin. Abdülhamit dönemini yaşamıyoruz. RTE en güçlü olduğu zamanda başkanlık anayasası ile kendini tartışmasız yasal tek adam yaptı.. Ülkeyi yönetmek için meclise olan ihtiyacı en aza indirdi. Meclis epey vitrin meclisi oldu..

RTE Abdülhamit’e sevmesin de kimi sevsin… Meral Akşener çoook haklıdır!

TÜRKİYE’DEKİ BÜTÜN CUMHURİYET DÜŞMANLARI, OSMANLI PADİŞAHI 2. ABDÜLHAMİT’İ ÇOK SEVERLER..!
Onu ulu hakan Abdülhamit Han diye anıp bugünkü insanlara bile model gösterirler..!

Elbette bu AKP; işte o ideolojinin ürünüdür..

Ve AKP Lideri Erdoğan da kendisini yeni bir Abdülhamit gibi göstermeye çabalamaktadır..

Erdoğan ile 2. Abdülhamit arasında da sıkı benzerlikler vardır..!  

İkisi de akılcı eğitim yerine dinci eğitimi dayatmıştır..

Okullardaki haritaların günah diye kanalizasyonlara atılması 2. Abdülhamit döneminde olmuştur.. Bunu “Bir Zamanlar İstanbul” adlı kitabında yazan da Osmanlı’nın son Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey’dir..

Aynı zihniyetteki Erdoğan da okullardan evrim kuramını attırmış, masaldan ibaret yaradılış kuramını öne geçirtmiş, bazı normal okulları kapattırıp imam hatipe çevirtmiştir..

Abdülhamit, ülkede gerici saltanatını sürdürmek için Sünni tarikatları öne çıkartmış, Bektaşiliğe savaş açmıştı..

Erdoğan da 2. Abdülhamit gibi mahalleleri Sünni Halidi tarikatlar aracılığıyla eline geçirmiştir.. Bugün Türkiye’de Halidi tarikatların diktatörlüğü hüküm sürmektedir. Bunun belgelerini “TARİKAT KUŞATMASINDAKİ TÜRKİYE/Halidi Cehennemi” adlı çalışmamızda gösterdik..

– 2. Abdülhamit zamanında Türkiye çok büyük topraklar yitirmiştir..

Bırakın Tunus’un Fransa tarafından işgalini… Bırakın İngiltere’ye Mısır’ın ve Kıbrıs’ın bırakılmasını… 2. Abdülhamit, dünkü vilayeti Yunanistan’a karşı toprak kaybetmiştir.. Öyle ki 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’nı Türk ordusu kazandığı halde, Abdülhamit yenik Yunanistan’a Tesalya’yı ve Girit’i vermiştir..

Tayyip Erdoğan da vatan-millet-bayrak-şehit nutukları arasında, Ege Denizi’ndeki 18 adamızın Yunan ordusu tarafından işgal edilmesine göz yummuş; PKK ile mücadele görüntüsü altında bu işgalleri gizlemiştir..

– 2. Abdülhamit, denge siyaseti sürdürüyor sanarak Alman emperyalizmine yanaşmıştır..

Erdoğan da bugün millete değil de bir Rusya’ya bir ABD’ye yanaşarak siyaset yürütmeye çalışmakta ve sürekli kaybetmektedir..

– Abdülhamit zamanında vergiyi Türkler vermiş, yoksul köylülerin kanı içilmiş; askere onlar alınmış; azınlıklar ve yabancı para babaları paşalar gibi yaşamıştır..

Bu durum üretimi vurmuş; toplum yoksullaşmıştır. Devlet çarkını çevirmek için dışarıdan borç alınmış, bu borcu çevirmek için Düyun-ı Umumiyye (Genel Borçlar Müdürlüğü) adlı bir kuruluş devreye sokulmuştur..

Tayyip Erdoğan da 80 yıllık cumhuriyet döneminde alınan borcun 3 katı borç alarak Türkiye’yi tefecilere, rantçılara yağmalatmış ve mali yönden çıkmaza sokmuştur.. O da tıpkı 2. Abdülhamit gibi Borçlanma Genel Müdürlüğü adı altında bir kuruluş icat etmiştir. Halk yüksek vergilerle sömürülmeye başlanmıştır..

– 2. Abdülhamit, devlet beş-on bin lira borç bulabilmek için çırpınırken kendisi borsada milyonlarca lira ile oynayıp paralar kazanmıştır..

Erdoğan da siyasete “Evlilik yüzüğümden başka servetim yok!” diye başlamış ama şimdilerde dünyanın en zengin siyasetçileri arasında gösterilmektedir..

– 2. Abdülhamit zulmünü ve yabancıların ülkeyi sömürmesini gizlemek için şiddetli bir baskı yürütmüş, kurduğu gizli polis teşkilatını kullanarak sesini çıkartanı hapse tıkmış veya sürmüştür..

Tayyip Erdoğan da atamaları büyük ölçüde kendisine ve TBMM’deki kendi çoğunluğuna bağlayarak bugün yargıyı ele geçirmiştir. Böylece kendisine yönelik eleştirileri cumhurbaşkanına hakaret göstererek cezalandırtmaktadır..

– 2. Abdülhamit, devletin donanmasını “Rusya kızar!” korkusuyla Karadeniz’e bile çıkartmamış, alınan denizaltıyı suya sokturmamıştır..

Orduyu mektup okumasını bile bilmeyen “paşa”ların eline vererek işe yaramaz hale getirmiştir.. (Çanakkale zaferini kazanan İttihatçıların eğitimli paşalarıdır!)

Erdoğan da Türk ordusuna Balyoz’la, askeri casusluk davalarıyla tuzak kuran Fethullahçılara arka çıkarak bir tür Abdülhamit siyaseti gütmüştür..

– 2. Abdülhamit’in gerici, baskıcı, vergi almaya dayalı zulüm yönetimi sonunda Osmanlı devleti batmıştır..

Umarım ki 3. Abdülhamit olmaya özenen AKP Lideri Erdoğan bu sonuçtan ders çıkartır da başımıza öyle bir felaket gelmez..  

✳YAŞASIN CUMHURİYET: İYİ Kİ ABDÜLHAMİT OSMANLI’NIN YIKILIŞINI GECİKTİRDİ..!

Cumhuriyetin hepimize kutlu olsun. Cumhuriyeti ilan etme aşaması bile başlı başına aşılması gereken engellerle doluydu.. 

Atatürk’ün arkadaşları arasında ve Meclis’te hâlâ hilafet, saltanat, Osmanlıcılık biçiminde yaşayan son görüşlerin de tasfiye edilmesi ve millet egemenliğinin resmen kurulmasıdır Cumhuriyet.

✅Bugün başka bir noktaya dikkat çekeceğim ve iyi ki Abdülhamit, Osmanlı’nın yıkılışını en az 30 yıl geciktiren diplomatik cambazlıklara başvurdu, kâğıttan bir kule gibi duran Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarından kimin en iyi parçayı alacağı konusunda anlaşmazlıklar içinde olan İngiltere’yi, Fransa’yı, Almanya’yı, İtalya’yı ve Rusya’yı birbirine karşı dengeleyerek çöküşü uzattı..

Gördüğünüz gibi nihayet Abdülhamit ile ilgili, bizim Abdülhamitçilerin hoşuna gidecek bir görüş belirtiyorum!!!

NEDEN DİYECEKSİNİZ..!

Osmanlı’nın parçalanmasının resmi kayda geçmesi tarihi 1878 Berlin Kongresi’dir..

Bu kongre Abdülhamit’in 93 Harbi diye bilinen savaşları (1293, yani 1877-78) Rusya’ya karşı, hem Balkanlar’da hem Kafkasya’da ağır yenilgilerle kaybetmesi üzerine toplanmıştı..

Her bir cephede Osmanlı kırılmıştı. Ruslar, İstanbul kapılarına dayanmışlar ve ağır Ayastefanos Anlaşması’nı imzalatmışlardı..

Fakat ağır şartlara itirazlar da vardı. Abdülhamit, İngiltere’yi devreye soktu, bunun bedeli de Kıbrıs’ı İngiltere’ye vermek oldu..

Berlin’de bir kongre toplandı. Osmanlı’nın pek çok toprağını kaybetmesi tescillendi.  Osmanlı’nın ortadan kaldırılması, sonraya, çok önemli bir başka olayın daha patlak vermesine ertelenmişti: Birinci Dünya Savaşı beklenecekti.

Berlin Anlaşması’ndan 1909’a kadar, Osmanlı’yı ayakta tuttu..

✳ATATÜRK HENÜZ DOĞMAMIŞTI..!

Dikkat edin, 1878’de Berlin Anlaşması ile dağılmaya imza atılırken, Atatürk henüz doğmamıştı..

Daha harp okuluna 1899’da girecekti. 1902’de teğmen rütbesi ile Harp Akademisi’ne başlayacak, 1905’te bitirecekti..

Düşünün, genç bir öğrenci- subay, 20 yıl içinde o kadar büyük olaylara karışacak, savaşlarda komutanlık yapacak, Filistin’lerden Libya’lara, Suriye’lerden Çanakkale’lere kadar Osmanlı’nın adeta dört bir cephesinde savaşacak- kazanacak ve…

…20 sonra, 1919’da Kurtuluş Savaşı vermek üzere Samsun’a çıkacaktır!

Harbiye’yi 1905’te bitirdikten ise 14 yıl sonra…

Atatürk, kurtuluş için, Yeni Türk devletinin kuruluşu için, Cumhuriyet için adeta beklenen yıldız insandı. Yıkılan Osmanlı ile birlikte devletsiz kalan Türklerin tarihi Atatürk ile yeniden başlayacaktı.

OSMANLI 1914’E KADAR AYAKTA KALMALIYDI..!

Şimdi…

Atatürk’ün tarih sahnesine güçlü bir şekilde çıkması için Osmanlı’nın o yıllara, en azından 1904’e kadar veya tabii Birinci Savaş’ın patladığı 1914’e kadar ayakta kalması gerekiyordu..

Şimdi dönüyorum yeniden Abdülhamit’e! ’93 Harbi (1877) sonunda Osmanlı tüm cephelerde yenilmişti, aslında bitmişti. Avrupalılar kendi aralarında ve aynı zamanda Rusya ile anlaşıp Osmanlı’nın işini bitirebilirlerdi..

Fakat aralarındaki çelişkiler, Osmanlı üzerinde çıkar kavgaları yüzünden bunu yapamadılar, özellikle en büyük korkuları Rusların en büyük payı alma olasılığıydı..

Abdülhamit, Kıbrıs’ı İngilizlere hediye ederek, ve Alman Bismarck güçleri arasında çıkar dengelenmesini ön plana alarak, Osmanlı’nın ufalanarak ayakta kalmasını sağladılar. Çünkü Almanlar, Osmanlı’ya girme döneminin hazırlıklarını yapacaklardı..

Anlaşsalardı, imparatorluğu daha o tarihte yok etmiş olurlardı..

Mustafa Kemal’in gideceği ne Harbiye kalırdı ne başka bir yer..

EMSALSİZ LİDERİN YILDIZI..!

Mustafa Kemal gibi emsalsiz bir liderin sahneye çıkması için Osmanlı’nın uzatmaları oynaması gerekirdi ve 2. Abdülhamit bunu sağlayarak, Türk – Türkiye tarihinin yıldızının parlayacağı zamanlamasına hiç bilmeyerek katkıda bulundu..

Yani Atatürk’ün sahneye çıkışında ve giderek Türk devletinin kurulmasında Cumhuriyetin ilanında, gelin de şimdi Abdülhamit çöküşü oyalayıcı diplomasisinde pay aramayın!

Bugünün Abdülhamitçilerine ve Atatürk düşmanlarına bakıyorum da acaba şimdi bu saptamadan sonra kalkıp keşke 1878’de Osmanlı yok olsaydı derler mi?

Keşke Yunan kazansaydı bile dediklerine göre!

Yaşasın Atatürk ve Yaşasın Cumhuriyet.. 

https://www.cafemedyam.com/2021/12/28/iii-abdulhamit/

İLGİLİ HABER

Yurt Gazetesi//RIZA ZELYUT

Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

To Top
%d blogcu bunu beğendi: