Hava Savunma Füze Sistemi HİSAR O+’ın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kabul faaliyetleri tamamlandı!

“Türkiye’nin yeni hava savunma sistemi göreve hazır!”

Orta İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi HİSAR O+’ın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kabul faaliyetleri harp başlıklı atış testiyle tamamlandı ve sistem bütün unsurlarıyla tam kapasite göreve hazır hale geldi..

360 derece etkinliğe sahip sistem, en az 9 hedefe aynı anda angajman ve ateşleme yapabiliyor..

HİSAR-O Orta İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi”

Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın orta irtifa hava savunma ihtiyaçlarını karşılamak üzere nokta ve bölge hava savunması kapsamında tehdidin orta irtifada tesirsiz hale getirilmesi görevini yerine getirecektir. HİSAR-O dağıtık mimaride, tabur ve batarya yapısında kullanılacaktır..

HİSAR-O Projesi kapsamında; Batarya Atış Kontrol Merkezi, Orta İrtifa Radarı, Elektro-Optik Sistem ve Füze Fırlatma Sistemleri’nden oluşan OİHSFS Bataryası, Tabur Atış Kontrol Merkezi, Erken İhbar Merkezleri Arayüzü (Link-16) Orta İrtifa Füzesi geliştirilecek, ürün ve üretim hattı kalifikasyonu yapılacaktır..

ASELSAN, Hava Savunma Silah ve Füze Sistemlerinin yüksek performans sensör, komuta kontrol, haberleşme ve atış kontrol sistemleriyle entegre olduğu katmanlı hava savunma konseptine uygun sistemler tasarlamaktadır.

ASELSAN yaklaşık 30 yıl kadar önce Stinger Ortak Üretim Programı ile başlayan daha sonra Kaideye Monteli Stinger (KMS) projesiyle devam eden Hava Savunma Sistem çözümlerine Hava Savunma Erken İkaz ve Komuta Kontrol Sistemi (HERİKKS) ve Hava Savunma Radarı ürünlerini eklemiştir. Bu anlamda ASELSAN Hava Savunma Sisteminin üç temel taşı Silah, Sensör ve Komuta Kontrol unsurlarını içeren komple sistemler üreterek başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere dünya ordularına bu alanda çözüm sunma başarısını elde etmiştir.

ASELSAN hava savunma alanındaki 25 yıllık tecrübesi ile KORKUT Kundağı Motorlu Hava Savunma Silah Sistemi, HİSAR Alçak/Orta İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi, Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemleri gibi hava savunma projeleri kapsamında çeşitli kalibre silahlar kullanabilen, füze ve/veya roket atabilen, kara, deniz ve hava platformlarına entegre edilebilen çeşitli hava savunma silah sistemlerinin tasarım, geliştirme ve üretim çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca Silahlı Kuvvetlerin envanterinde mevcut olan hava savunma sistemlerinin güncel ihtiyaçlar doğrultusunda modernizasyonunu da gerçekleştirmektedir..

35 mm Hava Savunma Topu

TSK envanterinde bulunan 35 mm çekili hava savunma toplarına, güncel teknolojiye sahip elektronik alt sistemler kullanılarak hava tehditlerine karşı etkin parçacıklı mühimmat atma yeteneği kazandırılmaktadır.

“Ateş İdare Cihazı (AİC)”

35 mm çekili hava savunma topları ile Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Fırlatma Sistemi’nin atış ve komuta kontrolünü üstlenecek olan AİC sistemi üzerinde 3 boyutlu arama radarı, takip radarı ve E/O algılayıcı bulunmaktadır.

“KORKUT Kundağı Motorlu Namlulu Alçak İrtifa Hava Savunma Silah Sistemi”

TSK’nın hava savunma yeteneklerini artırmak ve tehditlerdeki gelişmelere karşı etkin savunma yapabilmek amacıyla tasarlanan parçacıklı mühimmatları da kullanabilen yeni, zırhlı ve namlulu hava savunma sistemidir.

“HİSAR-A Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi”

K.K.K.lığı’nın alçak irtifa hava savunma ihtiyaçlarını karşılamak üzere, hareket halindeki birliklerin ve kritik bölge/noktaların nokta ve bölge hava savunması kapsamında tehdidin alçak irtifada tesirsiz hale getirilmesi görevini yerine getirir.

“HİSAR-A Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi”

K.K.K.lığı’nın alçak irtifa hava savunma ihtiyaçlarını karşılamak üzere, hareket halindeki birliklerin ve kritik bölge/noktaların nokta ve bölge hava savunması kapsamında tehdidin alçak irtifada tesirsiz hale getirilmesi görevini yerine getirir..

“ATILGAN Kaideye Monteli Stinger Sistemi”

Kaideye Monteli Stinger Sistemi ATILGAN; temel silah olarak Stinger füzesini kullanan, çeşitli algılayıcılar ile donatılmış ve tüm fonksiyonları bilgisayar tarafından denetlenen bir Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemidir..

ATILGAN; temel silah olarak Stinger füzesini kullanan, çeşitli algılayıcılar ile donatılmış ve tüm fonksiyonları bilgisayar tarafından denetlenen bir Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemi’dir.

Taşıyıcı platform olarak ATILGAN; nişancı, nişancı yardımcısı ve sürücü olmak üzere üç personel tarafından kullanılmaktadır. ATILGAN’ın temel görevi; muharebe sahasında yer alan sabit veya hareketli birliklerin, konvoyların, taktik tesislerin hava tehditlerine karşı savunmasını sağlamaktır. Yüksek hassasiyetteki nişan ve atış hattı stabilizasyonu sayesinde ATILGAN, hareket halinde iken hedef arama, tespit, takip ve atış kabiliyetine sahiptir. ​

Sistem mimarisi, otonom kullanımın yanı sıra Komuta Kontrol Haberleşme Sistemi veya diğer hava savunma sistemleri koordinasyonunda da kullanım imkânı sağlamaktadır. Sistemin Atış Kontrol Bilgisayarı, gerek donanım gerekse yazılım olarak ortaya çıkabilecek yeni görev ihtiyaçlarını karşılayabilecek esnek bir mimariye sahiptir. Stinger füzelerinin yanı sıra, benzer bir çok füzenin de entegre edilebileceği SFS, farklı platformlara da adapte edilebilmektedir.

Taşıyıcı platform olarak zırhlı FENNEK aracı ve TSK için ise zırhlı/paletli M113A2 aracı kullanılmıştır.

“ZIPKIN Kaideye Monteli Stinger Sistemi”

Kaideye Monteli Stinger Sistemi ZIPKIN; temel silah olarak Stinger füzesini kullanan, çeşitli algılayıcılar ile donatılmış ve tüm fonksiyonları bilgisayar tarafından denetlenen bir Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemidir..

Kaideye Monteli Stinger Sistemi ZIPKIN; temel silah olarak Stinger füzesini kullanan, çeşitli algılayıcılar ile donatılmış ve tüm fonksiyonları bilgisayar tarafından denetlenen bir Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemi’dir.

ZIPKIN sistem mimarisi, otonom kullanımın yanı sıra C3I sistemi veya diğer hava savunma sistemleri koordinasyonunda da kullanım imkânı sağlamaktadır. Sistemin Atış Kontrol Bilgisayarı, gerek donanım gerekse yazılım olarak ortaya çıkabilecek yeni görev ihtiyaçlarını da karşılayabilecek esnek bir mimariye sahiptir. Stinger füzelerinin yanı sıra, benzer bir çok füzenin de entegre edilebileceği ZIPKIN, farklı platformlara da adapte edilebilmektedir. Taşıyıcı platform olarak dört teker çekişli bir arazi aracı olan Land Rover Defender 130’un kullanıldığı ZIPKIN, araç kabininde yer alan nişancı  ve sürücü (nişancı yardımcısı) olmak üzere iki personelle kullanılmaktadır. ​

“Stinger Fırlatma Sistemi (SFS) Stınger Fırlatma Sistemi”

Stınger Fırlatma Sistemi (SFS); çeşitli algılayıcılar ile donatılmış ve tüm fonksiyonları bilgisayar tarafından denetlenen bir Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemi’dir.

Stınger Fırlatma Sistemi (SFS); çeşitli algılayıcılar ile donatılmış ve tüm fonksiyonları bilgisayar tarafından denetlenen bir Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemi’dir. SFS’nin ana görevi; muharebe sahasında yer alan sabit veya hareketli birliklerin, konvoyların, taktik tesislerin hava tehditlerine karşı savunmasını sağlamaktır.

Hassas nişan ve atış hattı stabilizasyonu sayesinde hareket halinde iken hedef arama, tespit ve takip kabiliyetine sahiptir.

SFS sistem mimarisi, otonom kullanımın yanı sıra Komuta Kontrol Haberleşme Sistemi veya diğer hava savunma sistemleri koordinasyonunda da kullanım imkânı sağlamaktadır. Sistemin Atış Kontrol Bilgisayarı, gerek donanım gerekse yazılım olarak ortaya çıkabilecek yeni görev ihtiyaçlarını karşılayabilecek esnek bir mimariye sahiptir. Stinger füzelerinin yanı sıra, benzer birçok füzenin de entegre edilebileceği SFS, farklı platformlara da adapte edilebilmektedir.

Taşıyıcı platform olarak zırhlı FENNEK aracının kullanıldığı SFS, nişancı, nişancı yardımcısı ve sürücü olmak üzere üç personelle kullanılmakt​adır..

“BORA Hava Savunma Füze Fırlatma Sistemi”

Deniz platformlarının hava savunmasına yönelik olarak geliştirilmiş olan BORA çeşitli algılayıcılar ile donatılmış ve tüm fonksiyonları bilgisayar tarafından kontrol edilen bir Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemidir.

Deniz platformlarının hava savunmasına yönelik olarak geliştirilmiş olan BORA çeşitli algılayıcılar ile donatılmış ve tüm fonksiyonları bilgisayar tarafından kontrol edilen bir Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemi’dir.

Sistem kendi sensörleri veya entegre edildiği deniz platformunun sensörleri tarafından tespit edilen ve komuta merkezinden kendisine tahsis edilen hedeflere otomatik olarak yönlenebilmektedir. İsteğe bağlı olarak gemi savaş yönetim merkezinde bulunan çok amaçlı operatör konsoluna entegre olarak da çalışabilmektedir.

Stinger füzesinin yanı sıra, farklı füzelerin de entegre edilebileceği Sistem, deniz koşullarında görev yapabilecek şekilde tasarlanmış etkin bir Hava Savunma Sistemi’dir.​

“IGLA Fırlatma Sistemi”

Sistem temel silah olarak IGLA füzesini kullanan, çeşitli algılayıcılar ile donatılmış ve tüm fonksiyonları bilgisayar tarafından denetlenen bir Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemidir.

Sistem, nişancı, nişancı yardımcısı ve sürücü olmak üzere üç personel tarafından kullanılmaktadır.

Yüksek hassasiyetteki nişan ve atış hattı stabilizasyonu sayesinde hareket halinde iken hedef arama, tespit, takip ve atış kabiliyetine sahiptir. ​

“Tanksavar Füze Fırlatma Sistemi”

Sistem, paletli/tekerlekli araçların zırhlı muharebe tanklarına karşı savunması için geliştirilmiştir. Uzaktan kumandalı stabilize taret 4 adet Tanksavar füzesi ile donatılmıştır..

ASELSAN Tanksavar Füze Fırlatma Sistemi paletli/tekerlekli personel taşıyıcı araçların ana muharebe tanklarına karşı savunmasında kullanılmak üzere geliştirilmiştir. Uzaktan kumandalı stabilize taret 4 adet Anti-Tank Füzesi (Kornet, Skif, Omtas vb.) taşımaktadır. Tarette yer alan füze sayısı müşteri ihtiyaçlarına göre düzenlenebilmektedir. Asimetrik yakın mesafe tehditlerden korumak amacıyla sistem 4 adet Anti-Tank füzesinin yanında 7.62 veya 12.7 mm makinalı tüfek ile donatılmıştır.

“Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi – SİPER”

Hv.K.K.lığı’nın Uzun Menzil ve Yüksek İrtifa Bölge Hava Savunması kapsamında kritik tesislerin düşman taarruzlarına karşı korunmasına imkân verecektir. Proje ASELSAN-ROKETSAN-TÜBİTAK SAGE İş Ortaklığı ile yürütülmektedir. 

Bölge Hava Savunması kapsamında Stratejik Tesislerin düşman taarruzlarına karşı Uzun Menzilde ve Dağıtık Mimaride Hava Savunmasının sağlanmasına imkan verecektir. Proje ASELSAN-ROKETSAN-TÜBİTAK SAGE İş Ortaklığı ile yürütülmektedir. 

“Türk Silahlı Kuvvetleri hangi silahları kullanıyor: F-35 ve F-16”
“TÜRKİYE’NİN ENVANTERİNDE HANGİ SAVAŞ UÇAKLARI VAR, F-35 PROGRAMINDAN ÇIKARILMASI HAVA KUVVETLERİ’Nİ NASIL ETKİLER?

ABD ile ortak üretim sürecine girdiği F-35 programından çıkarılan Türkiye, iki yıldan uzun süren çabalar ve lobicilik faaliyetleri karşılık vermeyince, bu kez yeni F-16 savaş uçakları almak ve var olanları yenilemek için ABD’ye başvurdu..

F-35 programından çıkartıldığında ABD’ye sert tepki gösteren ve “kendi savaş uçağımızı yapacağız” diyen Ankara, F-35 ve Milli Muharip Uçak’a kıyasla daha eski nesil olan F-16’ların satın alınması için neden çaba harcıyor?

Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterinde bulunan savaş uçaklarını, ordunun ihtiyaçlarını ve modernizasyonun bu ihtiyacı karşılayıp karşılayamayacağını inceledik:

“TÜRKİYE’DE HANGİ SAVAŞ UÇAKLARINDAN KAÇ ADET VAR, ÖZELLİKLERİ NELER?”

Türkiye’nin şu anki envanterinde F-4E ve F-16 savaş uçakları bulunuyor.

“F-4E”

1955-1974 arasında süren Vietnam Savaşı sırasında dünya çapında ünlenmiş ABD yapımı uçaklar olan F-4’ler, 1970’li yıllarda ilk kez 40 uçakla Türkiye’nin envanterine girdi..

O dönem 10’dan fazla ülkenin kullanmaya başladığı avcı bombardıman F-4E uçaklarından 1980 yılına kadar 32 adet daha satın alındı..

1980’li yıllarda ikinci el 70 adet; 1991-1992 yıllarındaki Körfez Savaşı sırasında da 40 adet F-4E Phantom uçağı Türkiye’ye hibe edildi..

O dönem akıllı bomba kullanma ve havadan karaya güdümlü füzeleriyle bu uçakların, taarruz kabiliyetini büyük oranda artırdığı açıklandı..

Böylece Türkiye’nin envanterine 1990’lara gelindiğinde 182 adet F-4E savaş uçağı girmişti..

1997’de İsrail’le yapılan anlaşma kapsamında bu uçaklardan 54’ü, 2003’e kadar modernize edildi ve F-4E Terminatör 2020 adını aldı..

2. ve 3. nesil savaş uçakları olan F-4E’ler, zaman içinde çok sık kaza/kırıma uğradıkları ve gelişen teknolojiyi yakalayamadıkları eleştirileriyle kamuoyunda anılmaya başladı..

F-35’lerin aktif hizmete başlamasıyla birlikte 2020 yılında F-4E’lerin tamamını envanter dışı bırakma planları gündemdeydi..

Ancak 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından Gülen cemaatiyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle görevden alınan pilotların büyük bir kısmının F-16 pilotu olması, F-35 projesinde de gecikmeler yaşanması sebebiyle F-4E’lerin aşama aşama emekli edilmesi planı yavaşlatıldı..

Şu an Türkiye’nin envanterindeki bir filo kadar, yani 30 civarı F-4E aktif olarak kullanılıyor..

F-35 projesinden de çıkarılan Ankara, şimdilik F-4E’leri envanterden çıkarma planını rafa kaldırdı..

Emekli edilen uçaklar ise üç şekilde değerlendiriliyor:

*Yedek parça için muhafaza ediliyor

*Anıt olarak ülkenin çeşitli bölgelerinde sergileniyor

*Makine Kimya Enstitüsü (MKE) hammadde sağlamak için eritiyor

Emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karakuş:

” F-4 filosunun uçuş ömrü uzatıldığı için herhangi bir sıkıntı gözükmüyor.. Bu uçaklar için 2030’ları geçecek şekilde modernizasyon yapıldı.. Her uçak ve malzeme, yeni bir uçak geldiğinde ve diğerlerinin işletme masrafları artmaya başlayınca devreden çıkartılır.. Ama şu anda F-4’lerin kullanılmasına devam edilecek..”

Bu uçaklar şu an Güney Kore, Japonya, Yunanistan ve İslam Devrimi öncesi satın alınanların güncellenmesiyle İran’da aktif olarak kullanılmaya devam ediyor..

“F-16”

Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterine 1987’de giren ve o zamanki adıyla Türk Uçak Sanayii Anonim Ortaklığı (TUSAŞ) tarafından büyük oranda üretilmeye başlayan F-16’ların çeşitli modelleri var..

İlk modeli Blok 1 olan bu savaş uçaklarının en güncel modelleri Blok 70/72’ler..

Türkiye’nin aldığı ilk F-16’lar Blok 30 modeliydi..

1987-1995 arası 160 adet F-16, Türkiye’nin envanterine girdi. Bunların 8 adedi ABD’den satın alınırken 152’si TUSAŞ tarafından monte edildi..

1999’a kadar 80 adet F-16 daha envantere katıldı..

Böylece 2000’li yıllara girerken 12 filoluk F-16 adediyle Türk Hava Kuvvetleri’nin asıl gücünü F-16’lar oluşturmaya başladı.

ABD ile anlaşmalı olarak beş ülkenin ortak üretime katıldığı F-16’lar, TUSAŞ tarafından sadece Türk Hava Kuvvetleri için değil; diğer ülkelere satılmak üzere de üretildi..

Ancak 2000’li yıllarda bu kez F-16’lar da kaza/kırım haberleriyle anılmaya başladı. Teknolojik gelişmeleri yakalayabilmek ve gövde ömrünü uzatabilmek için modernizasyon ihtiyacı öncelik kazandı..

Lockheed Martin firmasıyla yapılan anlaşma kapsamında 30 adet F-16 daha 2012’de Türk Hava Kuvvetleri filosuna katıldı..

Bugün, kaza/kırıma uğrayanlar çıkarıldığında yaklaşık 250 kadar F-16 uçağı Türk Hava Kuvvetleri tarafından aktif olarak kullanılıyor.. Uzmanlar, kullanım süreçleri, modernizasyon kapasiteleri anlık değiştiği için teknik olarak tam bir sayı vermenin mümkün olmadığını söylüyor..

F-16

Türkiye’nin en sık askeri operasyon düzenlediği ve iç politikada tartışmalara yol açarak geniş yer tutan Irak’ın kuzeyinde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yaptığı açıklamalara göre, bir operasyonda bir filodan, yani 20’den fazla F-16 uçurulduğu oluyor.

Ancak 10 yılı aşkın süredir envantere yeni bir uçak girmemiş olması, mevcut F-16’larda güncelleme ihtiyacını doğuruyor..

“F-16’LARDA MODERNİZASYON ÇALIŞMALARI”

Lockheed Martin şirketinin “Fighting Falcon” yani “Savaşan Şahin” adını verdiği F-16’ların en yeni konfigürasyonu, Blok 70/72’ler..

Türkiye’deki en gelişmiş varyasyon ise Blok 50+’lar..

Tek motorlu avcı uçaklar olarak üretilmeye başlayan F-16’ların Blok 40 varyasyonunda önce gece görüşü geliştirildi, ardından taşıyabileceği silah çeşitliliği artırıldı; Blok 50’de gelişmiş füzeleri taşıma özelliği getirildi..

Blok 50+’da ise radar özellikleri geliştirildi, taşıyabileceği yakıt miktarı artırıldı ve zırh eklendi..

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterindeki Blok 30 F-16’ların da 2035’e kadar F-35’lerin eklenmesiyle kademeli olarak emekli edilmesi planları gündeme gelmişti..

Zira yeterli sayıda yeni uçak alındığında, eski model uçakların modernizasyonu ve kullanımı daha masraflı hale geliyor..

Ancak Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması sonrası modernizasyon çalışmaları bir kez daha öncelik kazandı..

2005’te ABD yönetimi ile Ankara arasında varılan mutabakat gereği Lockheed Martin ile 1,1 milyar dolarlık bir anlaşma imzalandı..

Bu anlaşma gereği, o tarihte Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. adını alan TUSAŞ ve ASELSAN, F-16’ların hem kabiliyetini artırmak hem de modernizasyon için çalışmalara başladı..

Uçak içinde kullanılan cihazların modernize edildiği ve silah sistemlerinin geliştirildiği bu çalışma kapsamında ilk deneme 2010’da 10 adet F-16’da denendi..

Başarılı olunca 165 uçağa da seri modernizasyon uygulaması yapıldı..

Yani F-16’ların yarısından fazlası 2010’da yerli imkanlarla modernize edilmiş ve Blok 50+ seviyesine getirilmiş oldu..

F-16

Türkiye’nin elindeki yaklaşık 30 adet F-16 Blok 30 savaş uçağı, 8 bin saatlik uçuş süresini doldurmaya yaklaşınca, bunu 12 bin saate çıkaracak ve ömürlerini en az 2030’a kadar uzatacak bir modernizasyon ihtiyacı doğdu..

2016’da başlayan modernizasyon projesinin 2023’te tamamlanması planlanıyor..

“MODERNİZASYON ÇALIŞMALARI İHTİYACI KARŞILAR MI?”

Dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kullandıkları savaş uçakları 2. nesil ve 3. nesilleri de barındırsa da artık çoğunlukla 4. nesil ve ara formül olarak bulunan 4+ nesilden oluşuyor..

Türkiye’nin envanterindeki F-4E’ler 2 ve 3. nesil olarak değerlendirilirken F-16’lar ise geliştirilmiş 3. nesil olarak değerlendiriliyor..

F-16’ların en gelişmiş varyasyonları 4 ve 4+ nesilden oluşuyor..

Türkiye’nin şu an satın almak istediği, 4. nesil sayılan F-16 Blok 70’lerde ise hız büyük oranda artırılırken her türlü hava koşulunda takip yeteneği geliştirildi..

Viper F-16’lar ise radarı nedeniyle 4+ kategorisinde değerlendirilebilir.. Viper ve F-35’lerin radarları aynı, bu da Viper’lara seviye atlatıyor. Ancak F-35’lerin radarlarının görünmezlik ve sensör kabiliyeti de olduğu için 5. nesil sayılıyor..

F-35

F-35’lerin havadan karaya ve havadan havaya güdümlü füze özelliğiyle birlikte denizden gelecek saldırıları engelleme yeteneği de bulunuyor..

Viper modellerin asıl özelliği, yeni geliştirilmekte olan 5. nesil savaş uçaklarıyla eşgüdümlü olarak çalışabilecek olması..

Lockheed Martin Havacılık’ın iş geliştirmeden sorumlu başkan yardımcısı George Standrige, “F-16 V’ler [F-16 Viper] yeni F-16’ların ana hatlarını oluşturacak” yorumunu yapıyor..

F-16 Blok 70 Viper’lar, Türkiye’nin elindeki F-16’ların güncellenmesiyle ya da yeni ürün satın alınarak elde edilebiliyor..

Türkiye’nin elindeki uçakları modernize ederek üst seviyeye çıkarma isteği de, şu an NATO ülkelerinin yaptığı çalışmalarla eş zamanlı olarak ilerliyor..

ABD, 5. nesil savaş uçağı olan F-35’leri aktif olarak kullanmaya hazırlanırken aynı projedeki Türkiye’yi çıkarınca, Türkiye elinde modernizasyon bekleyen uçakların işte bu seviyeye uyumlu hale gelmesi için çalışmaya başladı..

Emekli pilot Karakuş, uçakların modernize edildiği sürece yaşlarının önemli olmadığını, Türkiye’nin F-16 filolarının birçok ülkeden daha yeni olduğunu belirtiyor..

Türkiye’nin F-16 üretiminde hatasız üretimler ortaya çıkardığını; ABD’den sonra en fazla hatasız üretim yapan kuruluşun TUSAŞ olduğunu hatırlatan Karakuş:

“Türkiye’nin Yunanistan veya başka ülkeyle silahlanma yarışına girmesine gerek yok.. İlave uçağa da ihtiyaç yok.. Ama modernizasyona gelince; olması uygun olur.. Uçakların modernizasyonu kitleri ABD’den satın alınsa da Türkiye’de yapılacak.. Modernizasyon her zaman bir ihtiyaç ama ilave uçak olsa da olur, olmasa da olur.. Mevcut sayı, yeni uçak almayı gerektirmiyor..”

“MİLLİ MUHARİP UÇAK ÇALIŞMASI YENİ NESİL TEKNOLOJİYİ YAKALAMAK İÇİN YETERLİ OLUR MU?”

Ankara, halen bir dönem F-35 projesine dahil olduğu 2010 yılında, 2020’li yıllarda envantere gireceği öngörülen F-35’lerle entegre olarak çalışabilecek 5. nesil bir yerli savaş uçağı için çalışmalara başladığını açıkladı..

2011’de o dönemki Savunma Sanayii Müsteşarlığı’yla TUSAŞ arasında anlaşma imzalandı; 2015’te ilk tasarımlar ortaya çıkmaya başladı; 2017’de çift motorlu olacağı açıklandı; 2018 sonunda da Milli Muharip Uçak (MMU) adı verilen TF-X uçaklarının yapımına resmen başlandı..

Ankara’nın Rusya’dan NATO sistemleriyle uyumsuz uzun menzilli hava savunma füzesi S-400’leri satın alma karar sonrası F-35 programından çıkarılması sonrası, MMU projesi, Türkiye’nin gelecekte 5. nesil savaş uçağı sahibi olabilmesi için tek plan olarak kaldı..

TX-F’lerin hangardan çıkış tarihi olarak 2023 belirlendi.. TUSAŞ CEO’su Temel Kotil, TUSAŞ’taki 4 bin mühendisin bininin, yani ekibin dörtte birinin bu proje için çalıştığını açıkladı.. Kotil’e göre ilk test uçuşunun 2025’te yapılması; seri üretime de 2030’da başlanması planlanıyor..

Eğer planlandığı gibi giderse, her yıl ortalama 24 uçak üretilmesiyle birlikte 5. nesil savaş uçaklarının Türk Hava Kuvvetleri’ndeki mevcut filonun yerini alması 2040’ı bulacak..

Bazı uzmanlar, şu an ABD, İsveç, İngiltere ve Fransa&Almanya ortaklığında birçok kurumun 6. nesil için çalışmaya başladığını; 2040’ta diğer NATO ülkeleri 6. nesil uçak kullanmaya başlarken Türkiye’nin bu konuda geride kalacağı yorumunu yapıyor..

Karakuş:

“Türkiye şu an hava kuvvetlerinde yüzde 90 oranında ABD’ye bağlı.. ABD ile Türkiye arasındaki gerilimli ortamda F-35 programından çıkılmış olması ile başkasının boyunduruğu altına girmekten kurtulmuş olduk..”

“TÜRKİYE 23 EYLÜL’DE F-35 PROGRAMDAN KESİN OLARAK ÇIKARILDI, ARDINDAN F-16 BAŞVURUSU YAPTI”

Rusya’dan satın alınan S-400 füze savunma sisteminin parçaları Haziran 2019’da Türkiye’ye ulaşmaya başladı..

ABD, bu sistemlerin NATO sistemleriyle uyumlu olmadığı ve gizli askeri bilgilerin Rusya’nın eline geçebileceği gerekçesiyle Ankara’ya tepki gösterdi ve Temmuz 2019’da yeni nesil savaş uçağı F-35 üretim sürecinden Türk ortaklarını çıkarttı..

Erdoğan, o dönem “F-35’te yaşananlar kararlığımızı artırdı, inşallah kendi savaş uçağımıza kavuşacağız” açıklaması yapmıştı..

Ardından F-35 programında kalabilmek veya o tarihe kadar ödenen 1,4 milyar doları geri alabilmek için Ankara ile Washington arasında bir trafik başladı.. Türkiye, bu süreci yürütmesi için Arnold & Porter Kaye Scholer isimli şirketle lobicilik faaliyeti yürütmesi için anlaştı..

23 Eylül 2021’de, Türkiye programdan resmen çıkarıldı. Ancak bunun kamuoyuna duyurulması, ABD Savunma Bakanlığı’nın Türkiye’de Milli Savunma Bakanlığı yetkilileriyle görüşme yaptığı 27 Ekim tarihini buldu.. Türkiye, programdan resmen çıkarıldığını bu görüşmenin ardından Pentagon’dan yapılan açıklamayla öğrendi..

Bu tarih tam da Ankara’nın Arnold & Porter Kaye Scholer şirketiyle sözleşmenin bittiği zamanlara denk geliyordu.. Türkiye, şirketle imzaladığı 1,5 milyon dolar değerindeki “stratejik ve yasal danışma hizmetleri” sözleşmesini, Ağustos 2022’ye kadar uzattı..

Ekim ayı başında ise Türkiye, ABD’li Lockheed Martin tarafından üretilen 40 adet F-16 ve 80’e yakın F-16 modernizasyon kiti almak için ABD’ye başvurmuştu..

Ankara’dan, bu yeni teklifin daha önce F-35 programı için ödenen 1,4 milyar doların karşılığında yapıldığına dair açıklamalar geldi..

Türkiye, programdan çıkarılmadan önce 100 adet F-35 almayı planlıyordu..

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, F-16 satışı için yapılan talebi gazetecilere anlatırken:

“Elimizdeki F-16’ların yenilenmesi lazım. Stratejik müttefikimiz, dostumuz ABD’den hem blok 70 Viper F-16 tedariki hem de elimizdeki bazı uçakların modernize edilmesi için teknik çalışma başlatıldı..”

Ancak bunun için, ABD Kongresi’nde kabul edilse ve ABD Başkanı Joe Biden onay verse bile, hukuki olarak yeni bir süreç işlemesi gerekiyor.. Halihazırda ödenmiş olan 1,4 milyar dolar, F-16 satışı için aktarılamıyor..

Yani siyasi bir uzlaşıyla nihayetinde para ABD’de kalacak olsa bile öncelikle bu paranın teknik olarak Türkiye’ye iade edilmesi, sonra yeni anlaşma kapsamında yeniden ABD’ye ödeme yapılması gerekiyor..”

BBC Türkçe//Ece Göksedef

Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeydoğusunda yürüttüğü Barış Pınarı Harekatı devam ediyor.

Erdoğan: ”Harekat Münbiç’ten Irak sınırına ulaşana dek sürecek.”

Küresel Ateş Gücünün belirlediği en güçlü ordu sıralamasında; Türk Silahlı Kuvvetleri 9. sırada yer alıyor… Peki bu operasyonda hangi silahlar kullanılıyor ?

“MEHMETÇİK’İN SAHADA KULLANDIĞI SİSTEMLER ÇOK BÜYÜK ORANDA YERLİ VE MİLLİ

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Barış Pınarı Harekatı’nda büyük ölçüde yerli ve milli ürünleri kullanıyor.

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir:

“Helikopterimizden insansız hava araçlarımıza, akıllı mühimmatlardan füzelere, piyade tüfeğinden zırhlı araçlarımıza ve elektronik harp sistemlerimize varıncaya kadar Mehmetçik’in sahada ihtiyaç duyduğu ve kullandığı sistemler çok büyük oranda yerli ve millidir, Türk mühendislerinin tasarladığı, geliştirdiği ve ürettiği ürünlerdir.”

YÜKSEK KORUMA VE HAREKET KABİLİYETİ

TSK, harekatta bu yıl envantere girmeye başlayan Vuran 4X4 hafif zırhlı taktik tekerlekli yerli zırhlı araçları kullanmaya başladı.

Vuran 4X4:

Yüksek balistik, mayın ve el yapımı patlayıcı korumasına sahip bulunuyor. Araçlar, güçlü motor ve aktarma organlarıyla muharebe yüklü ağırlıkta yüksek hareket kabiliyetiyle görev yapabiliyor.

Kirpi II:

Taktik tekerlekli mayına karşı korumalı araç platformu Kirpi II de el yapımı patlayıcı ve mayın gibi tuzaklara karşı içerisindeki personeli koruyor..

Yüksek koruma özelliklerine ek olarak geliştirilen Kirpi II, hem yol tutuşu hem de personel konforuyla dikkati çekiyor..

Araçlarda, uzaktan kumandalı zırhlı silah istasyonu, keskin nişancı bulma sistemi, iç iletişim sistemi, KBRN (kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer tehditlere karşı savunma) filtre sistemi gibi donanımlar bulunuyor..

AA
TAMAMEN MİLLİ TASARIM HELİKOPTER

ATAK:

Atak, Milli orta sınıf keşif ve saldırı helikopteri;

20 milimetre burum topu, UMTAS füzesi, 70 milimetre güdümsüz roket ve Cirit füzesi gibi yerli mühimmatlarıyla harekata katılan personele destek veriyor.

ANKA-S

Anka-S, Orta İrtifa Uzun Hava Kalış sınıfı İHA sistemi;

SATCOM özelliği sayesinde binlerce kilometre öteden yapılan kontrollerle görevini yerine getiriyor..

Milli uydular üzerinden kontrol edilebilen Anka-S’nin görev menzili binlerce kilometreye ulaşıyor..

Anka-S’de milli kriptolu haberleşme sistemi, milli olarak geliştirilen full HD çözünürlükte gece ve gündüz kamerası, düşük ışık kamerası, lazer işaretleyici ve lazer mesafe ölçücü sistemlerden oluşan keşif gözetleme sistemiyle de bu alandaki ihtiyaçları karşılıyor..

150 kilometre haberleşme menziline sahip

BAYRAKTAR TB2:

Bayraktar TB2, TSK envanterine giren ilk yerli ve milli SİHA sistemi;

Önceki iç güvenlik ve sınır ötesi harekatlarda olduğu gibi güvenlik güçlerine destek oluyor.

Türk havacılık tarihinde havada kalma -27 saat 3 dakika – süresi ve irtifa -27 bin 30 feet- rekorlarını kıran Bayraktar TB2, 55 kilogram faydalı yük taşıyabiliyor, 150 kilometre haberleşme menziline sahip bulunuyor.

KARADAKİ ATEŞ GÜCÜ OBÜS VE TANKLAR

M60 TM Tankı:

Fırat Kalkanı Harekatı’ndan sonra TSK’nın talepleri doğrultusunda 160’tan fazla M60T tankı “Fırat Modernizasyonu” uygulandı ve M60TM seviyesine yükseltildi.

Modernizasyon kapsamında;

Sarp Uzaktan Komutalı Silah Sistemi, Lazer İkaz Sistemi, ek güç ünitesi, Akkor Pulat Aktif Koruma Sistemi, Tepes Teleskobik Görüntüleme Sistemi, yangın bastırıcı elyaf gibi yerli sistemler entegre edilen M60TM tankları, Barış Pınarı Harekatı’nda görev alıyor…

T-155 FIRTINA OBÜSÜ “

T-155 Fırtına Obüsü:

40 kilometre menzile kadar 155 milimetrelik toplarla güçlü ateş desteği sağlıyor.

Bora Füzesi:

280 kilometre menzil ve 470 kilogram harp başlığı ile önemli bir caydırıcılık sunarken; 122 milimetre Çok Namlulu Roketatar Sistemi, 40 kilometreye kadar roket atarak geniş bir alanın ateş altına alınmasına imkan veriyor.

Cirit füzesi:

8 kilometre menziliyle güvenlik güçlerinin elindeki bir diğer yerli füze seçeneği olarak kullanılıyor.

KAMİKAZE İNSANSIZ HAVA ARACI…”

KARGU:

Çok rotorlu vurucu (kamikaze) insansız hava aracı Kargu’dan Barış Pınarı Harekatı’nda yararlanılıyor.

Kargu, keşif ve gözetlemenin yanı sıra tespit ettiği hedefi dalış yapıp kendini patlatarak imha edebiliyor.

Lazer Güdüm Kiti ve Hassas Güdüm Kiti:

Envanterdeki bombaları akıllı hale getirip hedefleri hassas şekilde vurmalarını sağlayan Lazer Güdüm Kiti ve Hassas Güdüm Kiti, önceki harekatlarda olduğu gibi sahada önemli katkı sağlıyor.

Serhat radarı:

Havan ve küçük roketlere karşı 10 kilometre menzile kadar seyyar havan tespitine imkan veriyor.

MPT-76, KNT-76 ve MPT-55

Güvenlik güçleri, muhabere sahasında ayrıca Türk savunma sanayisince son dönemde geliştirilen MPT-76, KNT-76 ve MPT-55 gibi tüfekleri de yaygın biçimde kullanıyor.

İLGİLİ HABER

İLGİLİ YAZILAR

DAHA FAZLASI

+ There are no comments

Add yours

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.