EĞİTİM

STALİN ve GÜNÜMÜZ(!)

Stalin, kendisi ile yola çıkanları ve en yakın çalışma arkadaşlarını dahi hedef almaktan çekinmez.

Bir kundura tamircisinin oğlu, fakir ve cahil bir ailenin çocuğu..

Stalin, Rusya’da gençlerin lideridir. Lenin’in kollarında can verdiği sadık bir takipçisidir…

Kimilerince nefret edilen, halkı tarafından ise putlaştırılan Stalin, iktidarı elinde tuttuğu yıllarda, Sovyetler Birliğini kırmızıya boyadı…

Bir kundura tamircisinin oğlu, fakir ve cahil bir ailenin çocuğu, Gürcistan doğumlu İosif Dzhugashvili’nin, ileride bir gün, ülkesini demir yumrukla yönetecek bir diktatör olacağını düşünmek mümkün değildi.

Başarılı bir lider mi yoksa acımasız bir diktatör mü?

İosif hızlı büyür. Nesillerdir ülkeyi yöneten Çarlar, devrilmiştir. Gençlere ülkelerini yönetebilme yolu açılmıştır.

Stalin’in, Ekim 1917 Devrimi içinde çok önemli rolü olmadı. 1917 ile 1921 yılları arasındaki iç savaşta gösterdiği sadakat ve organizasyon yeteneği sayesinde Lenin’in dikkatini çeker veBolşevik hareketin üst kademelerine çıkar.

Stalin, Sağlığı hızla bozulan Lenin’in yakın da olmaya özen gösterir. Bu duruş sonrası Parti genel sekreterliğine getirilir. Lenin’in hayatından umut kesilince, ölümünden sonra, kilit bir yere erişmek için gerekli önlemleri alır ve Kendisine muhalif olanları yavaş yavaş partiden ihraç eder, sürgüne gönderir veya ortadan kaldırır. Ülkenin her yanına, otoritesini kabul ettirmek için hiçbir şeyden çekinmez. İktidarını sorgulayan Birliğie bağlı tüm ülkeleri acımasız bir şekilde cezalandırır, başkaldırıları ezer.

Kısa zaman sonunda yanında, kendisine sadık veya estirdiği terörden korkmuş insanlar kalır. Sovyetler Birliği artık onundur.

Lenin’den Stalin’e fikirsel geçiş uzun yıllara yayılan ve birçok çatışmaya neden olan sancılı bir süreç olmuştur.

Lenin

LENİN’DEN STALİN’E GEÇİŞ SÜRECİ?

  • Lenin:

”Halkın halkı yönettiği toplumsal yapı, komünist görüşü ifade eder. Tüm kaynaklar, gelirler, sorumluluklar eşit olarak bölüşülmelidir. Sovyet sistemi böyle bir sistemdir.”

  • Lenin:

”Zenginler tarafından yönetilen burjuvaziyi kesin bir dille reddederim.”

Stalin için Lenin’in bu yaklaşım doğru ancak eksiktir. ”Güçlü bir lider ile Rusya, hızlı ve etkili bir şekilde kalkınacaktır.”
Stalin’in düşüncesi; ‘Burjuvazinin varlığı bu kalkınmayı yavaşlatacak, işçi sınıfının güçlü lidere karşı olası direnişi de benzer bir etkiyi yaratacaktır. Her durumda, Rus halkının gelişimi önüne set çekecek her davranış, devlet tarafından yok edilmelidir…’

Lenin ütopyası; ‘Devrim tüm dünyaya yayılmalı, insanları birbirlerinden ayıran sınırlar kalkmalı, tek bir dünya devleti oluşmalı. Sınırlar insanların ve toplumların önüne set çekmekten başka bir işe yaramaz.’ iken,
Stalin tam tersine, ‘sosyalizmin tek bir ülkede geliştirmek, Sosyalizmin Sovyet sistemi içine girmiş devletlerde yaygınlaştırılmaya odaklanmak, devrimi ihraç etmek için çalışmaktan daha doğru.’ diye düşünmektedir. Çünki ‘Böylesi bir karar, hem zaman hem de kaynak israfını önleyecek, karşılaşılacak zorluklar daha etkin bir şekilde ortadan kaldırılacaktır.’.

1921’de ki ekonomik yapı, komünist fikre rağmen, kırsalda köylünün kendi işine sahip olmasını uygun bulur.

Lenin’in düşüncesi; ‘Çarlık yönetiminde ciddi hasar almış, iç savaşın yıkımından etkilenmiş bu insanlar ancak karma modelle ekonomik açıdan toparlanabilir.’

  • Lenin:

”Bağımsız bir ekonomi, toplumsal gelişimin önünü açacak ve devlet yapısının, tarım ile uğraşarak halkın yararına paha biçilmez işler yapan köylünün yaşantısına müdahale etmesini önleyecektir.” diye düşünürken,

  • Stalin:

”Ekonomik kurtuluşu hızlı sanayileşmededir. Tarım çalışmaları hızlı bir şekilde devletin kontrolü altına girmelidir. Köylü, gruplar halinde kolektif çiftliklerde yaşayacak ve sadece ziraatın gelişmesine odaklanacaktır. Çiftlikler, makine ve teçhizatlar devletleştirilerek mahsul üzerindeki tasarruflar hükümet tarafından kontrol edilmelidir.” diye düşünür.

Lenin ile Satalin’in Halka bakışları farklıdır…

  • Lenin;

‘Devlet baskısı altında yaşayan dünya halkları kendi geleceklerini belirleme hakkına sahip olmalı ve komünizmin bunun sağlanması için elverişli bir zemin hazırlıyor…’ diye düşünürken,

  • Stalin;

‘Devrime karşı gelecek, kendi erkini sorgulayacak herkes, konumu ne olursa olsun haindir ve ortadan kaldırılmalıdır. Halkların baskı altında tutulması Sovyet sisteminin yaşaması için önemlidir… ‘ diye düşünmektedir.

Stalin, Lenin’in ölümünden sonra..

Stalin, Lenin’in ölümünden sonra, Lenin ekibini tasfiye eder. Şöyleki, Lenin, Stalin’in partiden uzaklaştırılması gereğini bir mektup ile vasiyet etmiştir ama Stalin ve yandaşları tarafından bu mektup yok edilmiştir.

Devrime katıldığında, Rusçada ‘demir’ anlamına gelen Stalin adını alan İosif Dzhugashvili, bir yandan ustası Lenin’i parti içinde ve halkın gözünde ilahlaştırır, bu yolla mirasına sahip çıkar görünürken, gerçekte yaptığı bir darbedir…

Stalin, sadece Lenin’e yakın olanları değil, kendisi ile yola çıkanları da hedef alır. Parti içinde, liderliğine en ufak zarar verecek veya karşı çıkacakabilecek herkesi tek tek tasfiye eder. Senaryolar kurgulayıp, rakiplerini hainlikle suçlar; bununlada yetinmez suçlamaları kabul etmeleri için işkence dahil her yönteme başvurur, ailelerini tehdit edip, onları sevdikleri üzerinden tehdit eder.

Stalin, kendisi ile yola çıkanları ve en yakın çalışma arkadaşlarını dahi hedef almaktan çekinmez.

Stalin

1929 yılında 50 yaşına geldiğinde, Stalin artık Rusya’da gençlerin lideridir: Bir mesihten ötedir, Lenin’in kollarında can verdiği sadık bir takipçisidir. Öylesine bir propagandayapmıştır ki son anına dek bir mit olarak akıllara kazılacaktır. Tabi biraz da korku ile…

Stalin için yapılan probaganda şöyledir;

‘Devrim ve iç savaş esnasında Lenin’in ikinci adamı olmuştur…
Boyu 163 cm. ama kayıtlara 183 cm. olarak geçilir. Resimleri ve heykelleri bu şekilde yapılır… 
Kesinlikle acımasız bir tiran değildir; vatanını, çocukları seven bir baba kadar şefkatlidir…
Okullarda duvarlar “Bize mutlu bir çocukluk yaşattığın için teşekkür ederiz yoldaş Stalin” yazıları ile doludur. Her yaştan öğrenci, her fırsatta, sokakta, okulda, bu ve benzeri sloganları atarak ona bağlılık gösterirler, ona inanırlar… 

Oysa Stalin’in yönetiminde ‘suç ve ceza’ önemli bir yer tutar…
-Bir işçi işine üç kez geç gelir ise, üç seneliğine gulaglara gönderilir. Buradaki olağandışı şartlarda günde 14 saat çalıştırılır.
-Parti veya hükümet hakkında uygunsuz bir harekette bulunanlar 25 yıllığına gulaglara sürülür.
-Parti veya devlet malını çalanlar, on yıllığına zoraki çalışmaya tabi tutulur, salıverildikden sonra, yaşadıkları yere dönmeyip, hayatlarının geri kalanını sürgünde geçireceklerdir.
-Rejime, partiye, veya lidere karşı gelmek siyasi suç demektir ki bu hainlik ile suçlanmaya yeter ve cezası ölümdür.
– Cezalı kişinin ailesi ve yakınları da ya gulaglara zorunlu çalışmaya ya da sürgüne gönderileceklerdir.

1920’li yıllar sonunda Hıristiyanlığa karşı bir çeşit savaş açılır ve sonuçta kiliseler kapatılır, mallarına devlet tarafından el konur. Stalin’in bunu yapmakta amacı, ‘halk arasındaki farklılıkları yok etmek ve rejimin etnik, dini kimlikler yüzünden zaafa düşmesini engellemek’ dir. Bu yasağa uymayanlar siyasi suçlularvei ceza görür: Ya idam edilirler ya da ömür boyu Sibirya’nın derinliklerine gönderilirler…

STALİN DÖNEMİNDE KADINLARIN KAZANIMLARI

Kadınlar Stalin döneminde birçok kazanım elde eder, — -Eğitimde, iş hayatında önceleri kendilerine kapalı birçok alanda görünür olurlar.
-Stalin zamanında yetişenler, tamamen okuryazar bir nesil oluştururlar.
-Sağlık sistemi gelişir, tifüs ve kolera gibi hastalıklar azalır…

Ama;
-Temel insan hakları rafa kaldırılır,
-Ateist eğitim sistemi, yeni yetişen nesillerin dinle ilişkisini keser,
-Kiliseler, camiler ve kutsal denen tüm mekânlar ya yıkılır ya da başka bir hizmet için kullanılır,
-Tüm okullar, üniversiteler kontrol altına alınır, — Yönetimlere yerleştirilen muhbirler vasıtası ile rejime ve daha önemlisi kendisine zarar verebilecek ne varsa takip eder…

Bütün bu olumsuzluklara rağmen;
-Ülke sanayii geliştir, ekonomi iyi yönde hareket eder.
-Tarımsal çıktıların artmasını sağlar.
-Ülke büyümesi (yüzde 13,9 olduğunu iddia etse de) yüzde 3 olur.
Bu başarının ardındaki bedel, on milyonu aşan masum hayatlardır…

Öldüğünde halk büyük liderlerini uğurlar: Halk için; O, Rusya’yı Çarların karanlık dönemlerine geri götürmek isteyenlerle savaşmış, Hitler’i durdurmuş, yenmiş, yok etmiş, dünya savaşının müttefikler tarafından kazanılmasında, önemli rol oynamış bir kahramandır.

2 Mart 1953 sabahı erken saatlerde geçirdiği inme kendisini yatağında, bir başına hareketsiz bıraktığında, kapısında nöbet tutanlar, korkularından odaya girmemeyi tercih etmişlerdi. Etrafında oluşturduğu terör çemberi tabutuna son çiviyi çakmıştı.

Kaynak:
Marsel RUSSO 

http://www.salom.com.tr

Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

To Top
%d blogcu bunu beğendi: