İstanbul’da şu anda 110 günlük su kapasitesi var.
Erdoğan’ın gündeme taşıdığı İstanbul’da susuzluk tehlikesinin en önemli nedeni, ‘havzalarda artan yapılaşma’

İstanbul’da ‘susuzluk sorunu’
16 Kasım 2017 – Eski Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu:
”Melen’in devreye girmesiyle birlikte İstanbul’un su sorununu 2071 yılına kadar çözdük.”
26 Kasım 2019 – Erdoğan:
“Gelen haberler çok hayra alamet değil. İstanbul’da üç ay gibi bir süre sonra, havalar böyle giderse, İstanbul susuzluğa doğru yürüyor.”
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu:
“Şu anda İstanbul’un su sorunu önümüzdeki bir yıl içinde yoktur.”
‘Tehlike varlığını koruyor‘
İstanbul’u bekleyen bir susuzluk tehlikesi…
Uzmanlar:
‘siyasi bir malzeme’ olarak gündeme gelmesine karşın, bu tehlike varlığını koruyor..
Sorunun nedeni; yanlış su politikaları ve İstanbul havzalarında artan yapılaşma..
İhale sürecine hazırlanan Kanal İstanbul projesi gerçekleşirse mevcut su havzaları da yok olma riskiyle karşı karşıya”
‘Günlük su ihtiyacı 3 milyon metreküp’
İstanbul Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO):
”İstanbul’da su barajlarının kapasite olarak yüzde 40’ı Ömerli, Darlık ve Elmalı olmak üzere Anadolu yakasında; yüzde 60’ı ise Pabuçdere, Sazlıdere, Büyükçekmece, Alibey, Terkos, Istırancalar olmak üzere Avrupa yakasında bulunuyor.
Günlük su ihtiyacı 3 milyon metreküp olan İstanbul’un bu ihtiyacının yaklaşık yüzde 23’ü Melen’den, yüzde 77’lik kısmı ise kentteki su kaynaklarından karşılanıyor”
‘110 günlük kapasite var‘

ÇMO İstanbul Şube Su ve Atıksu Komisyonu Başkanı Selahattin Beyaz:
”İstanbul’un toplam su kaynakları, kentin su ihtiyacını 290 gün karşılıyor. Melen’den temin edilen su ile bu süre 1 yıla çıkıyor..
28 Kasım 2019 itibarıyla İstanbul su kaynaklarının doluluk oranlarına bakıldığına kentte 135 günlük su ihtiyacını karşılayacak kapasitede su bulunduğunu, bu hacmin tamamını kullanmanın da mümkün olmadığına işaret etmek isterim..
Yaklaşık yüzde 15-20 oranınındaki taban çamuru miktarı düşüldüğünde Melen’den gelen su ilavesiyle birlikte kentin 110 günlük ihtiyacını karşılayacak su kapasitesi bulunuyor..
Bu yaklaşım ile İstanbul kentinin su sorunu olduğu kabul edilmeli ve planlama yapılmalı. Bizi bugüne getiren nedenler ise su politikalarındaki rantçı yaklaşımlar ve su yönetimlerinin yanlış planlamaları.”
‘Yağış beklemek çözüm değil‘
ÇMO’dan Selahattin Beyaz:
”Artan yapılaşma nedeniyle barajların yağışlarla dolması beklentisi, su sorunun çözümü için doğru bir yaklaşım değil. Kentin kuzeyinde bulunan yağış toplama havzalarındaki yapılaşma, Kuzey Ormanları’nın yok edilmesi, yağışların barajları doldurma ihtimalini azaltıyor..
Melen projesinin 2071 yılına kadar İstanbul’da su sorununu çözeceği yaklaşımı da gerçekçi değil. Melen havzasının atık sularını toplayan kanalizasyon sistemi ve atık su arıtma sistemlerinin yapımı henüz tamamlanmadı ve bu işlemler uzun süre alacak.”
‘Kayıp kaçakta iyileştirme yok‘
Selahattin Beyaz:
”İstanbul’da çözülmesi gereken öncelikli sorunlardan biri de kayıp-kaçak oranlarının azaltılması..
Kentin su şebekesinde kayıp kaçak oranı yüzde 21,4. Bu oran Melen’den elde edilen suyun neredeyse tamamına eşit.
Kağıthane Su Arıtma Tesisi’nde de arıtılan suyun tamamı şebekede fiziki olarak kayboluyor. Kayıp kaçak oranları, 2014-2017 arasında da aynı seviyedeydi. Bu konuda bir iyileştirme yapılmadı. Oysa şebeke kayıplarının maksimum yüzde 3-5 arasında olması gerekiyor”
‘Sakarya Nehri kullanılmamalı’
Selahattin Beyaz:
”2014 yılında Sakarya Nehri üzerinden, Karasu bölgesinde yapılan pompa istasyonu ile İstanbul’a su iletimi yapılıyor. Bunun bir daha ‘asla’ B planı olmaması gerekiyor. Sakarya Nehri, dördüncü sınıf su kalitesinde, arıtma işleminden sonra bile içme ve kullanma suyu niteliğine yükselmesi mümkün değil..
İstanbul’da yapımı planlanan Sungurlar Barajı da, su kaynaklarının ancak yüzde 10’unu ve şebeke kayıp kaçak oranının ancak yarısını karşılayacak kapasitede. Yeni baraj yapımı yerine, kent su ihtiyacının yüzde 10 kapasitesini karşılayan Sazlıdere Barajı ve çevresi korunmalı..
İstanbul, havzaları talan edilerek, komşu illerin su kaynaklarına muhtaç hale geldi. Sazlıdere Havzası, Kanal İstanbul projesine feda edilmemeli. Kanal İstanbul aynı zamanda su toplama havzalarının da yok olmasına neden olacak.”
‘Su havzaları yok oluyor‘

Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden emekli Prof. Beyza Üstün:
”Sorunun kaynağı, canlı ekosistemini ve su havzalarını yok eden projeler..
2009’da su havzalarının ve yeraltı sularının şirketlere sermaye birikimi olarak sunulmasının önü açıldı. Dereler, üzerine HES yapılmak üzere şirketlere devredildi. Su sorunu yeniden siyasi argüman olarak ortaya çıktı ama bu argümanı kullanan siyasi irade ile bunu yapan siyasi irade aynı..
Doğal varlıklar sermaye birikimine sokuldukça biz bunu daha çok yaşayacağız..
Suyun doğal akışına destek olan alanların korunması gerekiyor. Yeraltı katmanları ve orman ekosistemi suyun doğal akışına destek olan alanlar. Orman ya da bitki doku, çalılıklar dahil. Üzerindeki suyu bekletiyorlar, içindeki kirleticileri arındırıyorlar. Biz ormanlara dokunmazsak, maden çıkarıyoruz diye otobanlar geçiriyoruz diye yeraltı akışına müdahale etmezsek su döngüsü kendisini kurtaracaktır.”
‘Sazlıdere Havzası tehlike altında‘
Küçükçekmece Gölü’nden başlayıp Sazlıdere Havzası boyunca ilerleyerek Durusu’da Karadeniz’e ulaşması planlanan yapay bir su yolunu içeren Kanal İstanbul projesiyle ilgili ihale sürecinin başlayacağı ise dün duyuruldu.
Ulaştırma Bakanı Mehmet Cahit Turhan:
”Teknik çalışmaları tamamladık. ÇED çalışmalarında son aşamaya geldik. 1/100.000 ölçekli çevre düzenleme planının kesinleşmesini müteakip ihalesine çıkacağız.”
Çevre mühendisleri, su havzalarını yok edeceğini vurgulayarak projeye karşı çıkıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na göre de Kanal İstanbul projesi, “şehre yüz kere ihanet” anlamına geliyor:
‘Kanal İstanbul yıkım projesi‘
Beyza Üstün:
”Projeyle doğal alanlar yapılaşmaya açılacak ve bu son derece tehlikeli..
Projeyle kara ve deniz ekosistemi birbirine geçecek. Küçükçekmece yarı tuzlu bir göldür, bir lagündür. Lagün tamamen yarılıp kanala çevrilecek. Tatlı su ve tuzlu su birbirine karışacak. Dere boyunca korunan doğal alanlar da yapılaşmaya açılacak. Havzalar için tam bir yıkım projesi. Adım adım havzayı yapılaşmaya açıyorlar.”
İstanbul’da su sıkıntısı tartışmaları sürerken havzaları tehlikeye atan projelere devam edilmesi tehlikenin büyüyeceğine işaret ediyor. Uzmanlara göre, su sorunun çözülmesi için öncelikle yaşam hakkı olan su kaynaklarının planlanmasının kısa ve uzun vadeli yapılmalı, ayrıca başta Kanal İstanbul olmak üzere havzaları yapılaşmaya açan projelere son verilmeli.
İLGİLİ HABER
© Deutsche Welle Türkçe – Pelin Ünker
