Siber zorbalığa karşı medya okuryazarlığı farkındalığının artırılması gerekiyor

İÇİNDEKİLER
- 🔴 SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI OLAN ÇOCUKLAR İÇİN KRİTİK UYARI
- 🔴 AİLELERİN BİLİNÇLİ OLMASI GEREKİYOR
- 🔴 MEDYA OKURYAZARLIĞI DERSİ ARTIRILMALI
- 🔴 NOMOFOBİ NEDİR? SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI NEDENLERİ?
- 🔴 TÜRKİYE SOSYAL MEDYADA VAKİT GEÇİRME KONUSUNDA AVRUPA’NİN ÜZERİNDE!
- 🔴 NOMOFOBİ YANİ AKILLI TELEFON BAĞIMLILIĞI GİDEREK ARTIYOR!
- 🔴 SOSYAL MEDYAYI DOĞRU KULLANMAYI ÖĞRENİN!
- 🔴 SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞININ DİĞER BELİRTİLERİ…
- 🔴 SOSYAL MEDYADA GEÇİRİLEN SÜREYE DİKKAT EDİLMELİ
- 🔴 SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞININ İNSAN PSİKOLOJİNE ZARARLARI
- 🔴 ÇOCUKLARDA SOSYAL MEDYA KULLANIMI NASIL OLMALI? ANNE BABALAR NELERE DİKKAT ETMELİ?
- 🔴 SINIRLARI OLMAYAN İNTERNET ÇOCUKLAR İÇİN TEHLİKE SİNYALLERİ VERİYOR
- 🔴 ONLİNE SOHBET İMKANI OLMAYAN OYUNLAR TERCİH EDİLMELİ
- 🔴 SOSYAL MEDYA 13 YAŞINDAN ÖNCE KULLANDIRILMAMALI!
- 🔴 OYNAYACAĞI OYUNA BİRLİKTE KARAR VERİN
- Bunu paylaş:
- Bunu beğen:
🔴 SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI OLAN ÇOCUKLAR İÇİN KRİTİK UYARI
“Siber zorbalık ile akıllı telefon bağımlılığı, ikisinin de olumsuz bir durum olduğunu biliyoruz…”
– Trakya Üniversitesi (TÜ) Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Bağımlılıklarla Mücadele Komisyonu Üyesi Doç. Dr. Deniz Mertkan Gezgin:
“Siber zorbalığa karşı medya okuryazarlığı farkındalığının artırılması gerekiyor.. 470 lise ve ortaokul öğrencisinin incelendiği ‘siber zorbalık’ çalışması yaptık…
Bu çalışmada siber zorbalığın medya okuryazarlığı ve akıllı telefon bağımlılığı ile olan ilişkisi üzerinde durduk.. Siber zorbalık ile akıllı telefon bağımlılığı, ikisinin de olumsuz bir durum olduğunu biliyoruz. Bunların birbirleriyle ilişkisini anlıyor ve gözlem yapabiliyoruz. İkisinin de ortak noktası var. Stres, depresyon ve şiddet eğilimi gibi durumlar var. İkisinde de kızgınlık ve agresiflik gibi durumlar ortak seyrediyor..
🔴 AİLELERİN BİLİNÇLİ OLMASI GEREKİYOR
“Medya okuryazarlığı ve siber zorbalık arasında negatif korelasyon var..”
– Doç. Dr. Deniz Mertkan Gezgin:
“Biz ne kadar medyadaki veriyi çocuklara etik kurallar çerçevesinde öğretebilirsek ve bunu üretmesini, anlamasını, analiz etmesinin farkındalığını artırabilirsek siber zorbalık eylemleri azalacaktır. Özellikle sosyal medya bağımlılığı olan çocukların siber zorbalığa yatkın olduğunu belirledik. Bu konuda ailelerin de siber zorbalık konusunda bilinçli olması gerekiyor. Ebeveynler elektronik ortamda da iyi, bilinçli birer ebeveyn olmalı. Çocuğunun hangi sitelere girdiğini kontrol etmeli. Aileler birlikte internette çocuğuyla vakit geçirmeli ya da kısıtlayıcı durumlar getirebilmeli. Örneğin ortaokul çağındaki çocuğa belirli süre internet kullandırmalı..”
🔴 MEDYA OKURYAZARLIĞI DERSİ ARTIRILMALI
“Okullarda medya okuryazarlığı dersine fazlasıyla önem verilmesi gerekir..”
– Doç. Dr. Deniz Mertkan Gezgin:
“Medya okuryazarlık dersini iyi öğrenen çocukların siber zorbalıkla mücadele edebileceğini söylüyorum.. Medya okuryazarlığı dersinin okullarda artırılması gerekiyor. Teknoloji her yerde ve teknoloji bağımlılığı, siber zorbalık, siber aylaklık gibi olgular yavaş yavaş her yerde arttı.. Bunlarla mücadele edebilmek için medya okuryazarlığını çok iyi öğrenmeliyiz..”
Cumhuriyet
🔴 NOMOFOBİ NEDİR? SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI NEDENLERİ?

Sosyal medya bağımlısı olma yolunda ilerliyor olabilirsiniz..
– Telefonunuz olmadan sokağa çıkamıyorsanız, sabah uyanır uyanmaz aklınıza ilk gelen şey sosyal medya hesaplarınızı kontrol etmekse, aldığınız beğeniler ruh halinizi belirliyorsa ve internet erişiminizin olmaması sizin için tahammül edilmez bir durumsa sosyal medya bağımlısı olma yolunda ilerliyor olabilirsiniz..
Akıllı telefonların, tabletlerin yaygın kullanımı, internete ve bilgiye kolayca ulaşabilme, sosyal medya uygulamalarının çeşitliliği bağımlılık yaratarak, insanları sanal bir ortama hapsediyor ve giderek yalnızlaştırıyor..
Psikoloji Bölümü’nden Uzman Klinik Psikolog Gizem Mine Çölümlü, giderek daha çok insanı etkisi altına alan sosyal medya bağımlılığı ve nedenleri hakkında bilgi verdi..
– Gizem Mine Çölümlü:
“Günümüz dünyasında teknoloji ve iletişimde meydana gelen hızlı gelişmelerle, bilgiye ulaşmanın en hızlı ve pratik yolu şüphesiz ki internet..
İnternet aynı zamanda milyonlarca insanı ve binlerce sosyal grubu da birbirine bağlayan bir ortam olup, gündelik yaşamın kaçınılmaz bir parçası haline gelmekte, büyümekte ve gelişmektedir..
Kişiden kişiye göre kullanım amacı değişkenlik gösteren sosyal medya ise, internetin en gözde uygulamaları arasında yer almaktadır..
Sosyal medya kullanımı, bazılarının sosyalleşmeden kaçtığı ve daha çok izleyici olduğu bir ortam iken, bazıları için ise sosyalleşmek ve takdir edilme isteğinin tatmin sahası rolüyle ortaya çıkabilmektedir..
Kategorileri ve kullanım amaçları farklı olsa da, sosyal ağlar günümüz dünyasında insanların gerçek sosyal yaşamdaki iletişimini, etkileşimini, çalışmasını ve hatta öğrenme sürecini etkilemekte ve yeniden şekillendirmektedir..”
🔴 TÜRKİYE SOSYAL MEDYADA VAKİT GEÇİRME KONUSUNDA AVRUPA’NİN ÜZERİNDE!
– Gizem Mine Çölümlü:
“Araştırmalara göre Türkiye, dünya sıralamasında sosyal ağlarda vakit geçirme bakımından beşinci sırada, (%95.7 oranı ile Avrupa ortalamasının bile üstünde yer almaktadır.) Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in 2016 yılında gerçekleştirdiği bilişim teknolojileri kullanım sıklığını araştıran çalışmanın sonuç raporlarına göre ise, Türkiye’deki hanelerin %96’sında cep telefonu bulunmakta ve internet kullanım amaçları arasında sosyal medya ilk sırada bulunmaktadır. Hayatın en etkili aktörlerinden, internet ve akıllı telefonun bu yoğun kullanımı, zararlı hatta patolojik tüketimi de beraberinde getirebilmektedir..”
🔴 NOMOFOBİ YANİ AKILLI TELEFON BAĞIMLILIĞI GİDEREK ARTIYOR!
– Gizem Mine Çölümlü:
“Sosyal medyada fotoğraf ve video paylaşmak, blog yazmak, oyun oynamak, flört etmek ve buluşma ayarlamak gibi çok geniş bir etkinlik yelpazesini kapsayan sanal dünya, günümüzde insanların akıllı telefonlarından mahrum kalma korkusu yaşamasına sebebiyet verebilmektedir..
Nomofobi olarak da tanımlanan bu durum, kişinin çevrimiçi olamama, iletişimi kaybetme, cihazdan yoksunluk ve bilgiye ulaşamama korkusuna ek olarak yatakta akıllı telefonla uyuma, sık sık telefona bakma gibi belirtileri de ortaya çıkartabilmektedir..
Teknolojideki gelişimleri ve sosyal medya hareketlerini oldukça sık takip etme eğilimi, nomofobik birey sayısını da her geçen gün anlamlı şekilde arttırmaktadır.. Aynı zamanda duygu değiştirme becerisi, günlük hayatın sıkıntılarından kaçış ve ödül mekanizmasını besleyen beğeniler, takip istekleri, bildirimler, emojiler, yorumlar ve etkinlik haberleri gibi uyaranların sık gelmesi, interneti çekici boş zaman aktivitesi kılan özellikler arasındadır..
Yapılan araştırmalar internetin kötüye kullanımındaki temel nedenin, gündelik hayatın olumsuz duygularından uzaklaştırıp, oluşturduğu alternatif dünyada yapay mutluluklar yaşatma kolaycılığı olduğunu vurgulamaktadır..
Kişi o an olmak istediği kişi, yer ve zaman içerisinde kendini özgür hissedebilmekte ve reel hayattaki sıkıntılarını anlık örtebilmektedir..”
Madde bağımlılığında olduğu gibi zamanla yalnızlaştırıyor
– Gizem Mine Çölümlü:
“Sosyal medyanın bir diğer cazibesinin de bu sahada insanların gerçek hayatta oluşturamadıkları ‘ideal benlik’ lerini, sanal dünyada oluşturmanın kolaylığıdır, bu otoritelerce de vurgulanmaktadır..
Sosyal medya profili üzerinden ideal kimlik oluşturmanın kolaylığı, yaratılan sanal benliğe kişilerin ‘asıl ben’ leriymiş gibi sarılmalarına ve gerçek bir kimlik oluşturmayı geciktirmelerine de sebep olabilmektedir. Bu sebeple, ‘Ben kimim?’ sorusunu, sanal dünya üzerinden oluşturulan kimliğe indirgeyerek biçimlendirmeye çalışan kişilerin, internet bağımlılığına daha yatkın olmaları beklenmektedir..
Birçok bilimsel araştırma kimyasal ve davranışsal bağımlılık arasında fark gözetmemektedir. Üstelik tıpkı madde bağımlılığında olduğu gibi sanal dünya temelli bağımlılıkların da iyi hissettiren, yargılamayan, ödüllendiren etkisinin zamanla kişinin gerçek ortamda arkadaşları ve onlarla gerçek etkileşimleriyle alacağı hazdan daha yüksek seviyeye gelmesine neden olabileceği gösterilmiştir. Çünkü sanal ortamda gerçek hayattaki başarılara kıyasla ‘ödüle ulaşım’ daha hızlı ve kolay olmaktadır..
Bu durum giderek kişinin tolerans geliştirmesine, kullanım süresinin artmasına ve kişinin sanal ortamdan uzak kaldığı süre içerisinde de kendini huzursuz hissetmek gibi yoksunluk belirtileri göstermesine yol açabilmektedir..”
🔴 SOSYAL MEDYAYI DOĞRU KULLANMAYI ÖĞRENİN!
– Gizem Mine Çölümlü:
“Günümüz yaşam koşullarında iletişim kurmanın, bilgi edinmenin ve kendini ifade etmenin de en önemli araçlarından biri olan sosyal medya, aynı zamanda insanların hayatını da zenginleştiren, özgürlük hissi veren bir alandır..
Sorun sosyal medya kullanımı değil, onu ne ölçüde, ne amaçla, ne şekilde kullandığıdır..
Sosyal işlevselliğe ve genel sağlık durumuma zarar veren problemli bir kullanımın olması, madde bağımlılığında da karşılaşılan mesleki, ailevi ve akademik sorunlara yol açabilmektedir..
– Bu süreçte, kişinin internet kullanım sebeplerini belirlemek, bu sebepler üzerinde çalışmak önemlidir..
– Diğer taraftan internet bağımlılığının altında yatan psikolojik tetikleyicilerin de neler olduğunu tespit etmek ve üzerine çalışmak gerekmektedir..”
Memorial//https://www.memorial.com.tr/doktorlar/gizem-mine-columlu
🔴 SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞININ DİĞER BELİRTİLERİ…
– Sosyal medya kapsayıcı bir kavramdır..
Buna göre sosyal medya, başta Facebook, Twitter, Instagram, LinkedIn gibi sosyal ağlar, bloglar, mikrobloglar, mesajlaşma programları, forum siteleri, internet siteleri ve içerik paylaşım sitelerinin toplamı olup, internet teknolojileri vasıtasıyla bilgi ile içerik üretmeyi ve paylaşmayı sağlayan platformlardır..
– Özellikle son yıllarda giderek artan sosyal medya kullanımı, sosyal medya bağımlılığını da beraberinde getirmiştir..
Her yaştan insan için eğlence ve boş zaman geçirme aracı olarak kullanılan sosyal medyanın aşırı kullanımı, sosyal medya bağımlılığı olarak tanımlanmaktadır..
Sosyal medya bağımlılığının diğer belirtileri ise kısaca şunlardır:
- Sürekli çevrimiçi olma isteği ..
- Sosyal medya araçlarının yoğun olarak kullanımı ..
- Sosyal ortamlarda bile sosyal ağlara odaklanma ..
- Yüz yüze iletişim kurmaktan uzaklaşma ..
- Gündelik hayatın ve sosyal ilişkilerin zedelenmesi ..
- İnternet bağlantısı olmadığında ya da sosyal medyadan uzak kalınca huzursuz ve yoksunluk hissetme ..
- Yaşamın her anını ve tüm aktiviteleri sosyal ağlarda paylaşma isteği
- Sosyal medyada takip edilen kişilerle kendi hayatını karşılaştırma dürtüsü ..
Bireylerde bu belirtilerden birkaçının gözlemlenmesi ve özellikle sosyal medyadan uzak kalındığında yaşanan yoksunluk duygusu, sosyal medya bağımlılığına işaret edebileceği gibi bunun tedavi edilebilir bir sorun olduğu bilinmelidir..
Sosyal medya insanlar için önemli bir haber ve bilgi alma ile bilgi yayma aracı olmakla birlikte, her şeyde olduğu gibi aşırı kullanımı bir sorun olarak değerlendirilmektedir. Bu sorunun boyutu ise, bireysel önlemler almaya ya da profesyonel yardım almaya kadar gidebilir..

Siberay
🔴 SOSYAL MEDYADA GEÇİRİLEN SÜREYE DİKKAT EDİLMELİ

Uzmanlar, sosyal medyanın insan yaşamı üzerindeki olumsuz etkileri konusunda uyarılarda bulundu..
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte sosyal medya kullanımı da giderek yaygınlaşırken, sosyal medya bağımlılığı ve insan üzerindeki etkileri de aynı paralelde artıyor..
Ülkede ve tüm dünyada sosyal medyada geçirilen zaman her geçen gün artış gösteriyor..
Psikolog Merve Özdede, Sosyal Medya bağımlılığı ve insan yaşamı üzerindeki etkileri konusunda bilgiler vererek, uyarılarda bulundu..
Sosyal medyada harcanan vaktin normalin üzerinde olmaması gerektiğinin altını çizen Özdede, sosyal medya üzerinden geçirilen sürenin önemli olduğunu vurgulayarak şunları söyledi..
– Psikolog Merve Özdede:
“İçinde bulunduğumuz zamanın değişmesi ve modern yaşama geçişle birlikte, insan hayatındaki problemlerde modern problemler olarak değişmeye başladı. Sosyal medya aktif olarak hayatımızda yerini aldı..
Alışkanlıklarımızın değişmesi, yeni dünyaya ayak uydurmaya çalışma ve koronavirüsün sosyal hayatı neredeyse sıfıra indirmesi derken sosyal medya mecralarında geçirilen süre artışı açık bir şekilde görülmekte..
Elbette sosyal medya kullanımının hayatımıza sadece olumsuz değil, olumlu katkıları da bulunmaktadır. Uzakta olan bir yakınımızla iletişim kurabiliyor, güncel haberleri takip edebiliyor, alışveriş yapabiliyor, aradığımız bilgilere kolayca ulaşabiliyor hatta sosyal aktivitelerimizi bile buradan yapabiliyoruz..
Tüm bu olumlu yönlere ek olarak sosyal medya kullanım süresi noktasında da dikkatli olmamız gerekiyor. Bunun en önemli nedeni ise bu sürenin normalin üstüne çıktığı zamanlarda kişilerde Sosyal Medya Bağımlılığı oluşturabilme tehlikesi oluyor..”
Sosyal medya bağımlılığı
– Psikolog Merve Özdede:
“Sosyal medyada gereğinden fazla vakit geçirmenin sosyal medya bağımlılığına davetiye çıkardığının altını çizmek istiyorum..
Sosyal medyayı kullanıcılar oyun oynamak, boş vakti değerlendirmek, iletişim kurmak ve resim göndermek gibi birçok farklı türde eğlence ve sosyal etkinlik yapmak için ziyaret etmektedir..
Her ne kadar bu durum popüler bir boş zaman etkinliği olsa da sonuçlarının aşırı ve kompulsif kullanımlara neden olması dolayısıyla bağımlılık olarak tanımlanmaya başlanmıştır..
Ve unutulmamalıdır ki sosyal medya bağımlılığı kişinin bireysel ve toplumsal yaşamında çeşitli bozulmalara ve sorunlara neden olabiliyor. Örneğin kişi sosyal medyada o kadar çok vakit harcar hale geliyor ki gün içinde yapması gereken işleri ihmal etmesine ya da eksik yapmasına neden oluyor..
Temel olarak, kişinin günlük aktivitelerini devam ettirememesine, rutininde bozulmalara ve aksamalara sebebiyet verecek kadar günlük hayatını etkisi altına alan bir sosyal medya kullanım süresi varsa o noktada bir bağımlılıktan söz edebiliriz..”
🔴 SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞININ İNSAN PSİKOLOJİNE ZARARLARI
Sosyal medya bağımlılığının en önemli zararlarından biri, kişiler sosyal hayatlarında ki sorumluluklarını aksatıyor..
– Psikolog Merve Özdede:
“İş ve çalışma alanındaki aksamalar, olumsuz bir izlenim, performans düşüşü, yetersizlik hissi ve iş kaybına kadar uzanan birçok sonuca neden olabilir..
Sosyal çevreden uzaklaşmalar kişilerde yalnızlık hissinin hakim olmasına ve sosyal becerilerde zamanla azalma yaşanmasına sebebiyet verebilir..
Uzun süre sosyal medya kullanımı sonucunda birçok fiziksel zorluklar yaşanmasını tetikleyebilir. Kişilerin ilgi alanları ve hobilerinde azalmalara hatta zaman ayıramama sonucunda eskisi kadar zevk alamama gözlemlenebilir..
Özetleyecek olursak; mantıklı düşünme ve akıl yürütme yönünden insanı zayıflatabilir, sosyal ilişkiler zarar görebilir, depresyon gibi eğilimlere yol açabilir, iş hayatındaki performans etkilenebilir, insanlar arasındaki rekabeti olumsuz etkileyebilir, asosyal bir yaşantı başlatabilir..”
Dikkat edilmesi gerekenler
Sosyal medya bağımlılığından kurtulmak için yeni alışkanlıklar oluşturmanın önemli bir adım olduğuna değinen Merve Özdede şunları söyledi…
– Psikolog Merve Özdede:
“Tüm sosyal medya uygulamalarından bildirimleri kaldırmakla başlangıç yapabiliriz. Bildirimleri kaldırdığınızda, belirtilen zaman dışında uygulamayı kontrol etmek daha az cazip olur..
Sadece gerekli, zamanında ve anlamlı olan gönderileri paylaşmaya çalışın..
Gece yatmadan önce ve sabah uyanır uyanmaz kendinizi sosyal medyadan uzak tutmaya çalışın. Sosyal bir etkinlik için dışarı çıktığınızda mümkün olduğunca telefonunuzu sessize almaya çalışın..
Yemek yerken sosyal medyayı kontrol etmemeye çalışın. Yeni alışkanlıklar oluşturmak eskileri kırmak anlamına gelir..
Ekran süresini kısaltırken, bir yandan kitap okuma, müzik dinleme, sohbet etme ya da yürüyüşe çıkma gibi kolayca erişilebilecek etkinliklerin bir listesini yapın..”
🔴 ÇOCUKLARDA SOSYAL MEDYA KULLANIMI NASIL OLMALI? ANNE BABALAR NELERE DİKKAT ETMELİ?

Cocukların 13 yaşından önce sosyal medya kullanımı önlenmeli
– Çocukların internet ortamında oynadıkları ücretsiz oyunlarda olumsuz içeriklerle karşılaşabildiğine dikkat çeken uzmanlar, çocukların sosyal medya kullanımına ilişkin önemli tavsiyelerde bulundu..
Uzmanlar, çocukların 13 yaşından önce sosyal medya kullanımının önlenmesini tavsiye ediyor..
Sosyal medya ve internet ortamında çocukları olumsuz etkileyen durumlara değinen Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, ebeveynlere önemli tavsiyelerde bulundu..
🔴 SINIRLARI OLMAYAN İNTERNET ÇOCUKLAR İÇİN TEHLİKE SİNYALLERİ VERİYOR
– Prof. Dr. Nesrin Dilbaz:
“İnternetin çocuklar için sınırları olmayan doğru ya da yanlış yoğun bir içerik sağlayıcısı olduğunu söylemeliyim..
Sınırların olmayışı aslında büyük tehlike sinyali veriyor. Unutmamak gerekir ki bir şeyi yasakladığımızda genellikle bu çocuklar için anlamsızdır..
Teknolojik ürünleri kontrollü kullandırmak yani tehlikelerden uzak tutmaya dikkat etmemiz gerekiyor.. Çocukların en sevdiği içeriklerin oyun olduğunu hepimiz biliyoruz. Oyunlara web sitelerinden ya da uygulamalardan ulaşabiliyorlar. Ücretsiz olan oyunlar, çocuklar için çok daha cazip ve genellikle buna başvuruyorlar. Ancak ücretsiz olan oyunlarda karşılarına çıkan reklamlar, onları ücretsiz olan başka web sitelerine yönlendirebiliyor ve müstehcen bazı konuların da zaman zaman oyun arasında görüldüğü de biliniyor..”
🔴 ONLİNE SOHBET İMKANI OLMAYAN OYUNLAR TERCİH EDİLMELİ
“Çocuğun oyun oynama ihtiyacını sağlıklı bir şekilde ona sunabilmek için bazı önlemler almak gerekiyor”
– Prof. Dr. Nesrin Dilbaz:
“Yani internette güvenilir siteler ve güvenilir oyunlar gibi. Reklam içermeyen, olumsuz davranışlara örnek teşkil etmeyen, şiddet ve korku öğeleri barındırmayan, diğer oyunlarla çok fazla online iletişimi olmayan, bu alanda güven kazanmış, mümkünse lisanslı ve bilinir bir yayıncıdan gelenlere dikkat etmek gerekiyor. Online oyunlarda diğer oyuncularla iletişim, yazışma ve konuşma olanağı var..
Çocuğun dışarıda tanımadığı biriyle konuşması ne kadar tehlikeli ise online ortamda konuşması da aynı oranda tehlikelidir. Burada tehlike, çocuğun başka çocuk diye iletişime girdiği ama karşı tarafta kötü niyetli bir yetişkinin olabileceği ihtimalidir. Bu kişiler çocuğun duygu ve düşüncelerini manipüle edebilir, yanlış direktifler vererek onu yanlış yönlere itebilir. Bu durum çocuk istismarına kadar gidebilir..”
🔴 SOSYAL MEDYA 13 YAŞINDAN ÖNCE KULLANDIRILMAMALI!
“Sosyal ağlar için de yaş sınırları var”
– Prof. Dr. Nesrin Dilbaz:
“Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun açıkladığı kurallara göre, çocuklar 13 yaşından önce sosyal medya profili oluşturmamalıdır. Ebeveynlerin de çocukları için sosyal medyada profil oluşturmaları çok uygun ve doğru değildir çünkü o profil üzerindeki bilgilerin daha sonra kötüye kullanımı mümkün olabilir..” ..
Farkında olmadan tehlike eve alınıyor
– Prof. Dr. Nesrin Dilbaz:
“Aileler genellikle çocuklarıyla olan ilişkilerinde ‘Biz arkadaş gibiyiz’ cümlesini kullanırlar.. Her zaman söylediğimiz bir şey var, lütfen çocuklarınızın arkadaşı olmakla övünmeyin.. Çocukların arkadaşı çok fazla ama bir tane anne babası var.. Onun için ebeveyn olmak, ebeveyn rolünü üstlenmek çok daha önemli..
Arkadaşları ile olan ilişkilerini bilmek bunu takip etmek anlamında değil ama onları tanımak, ilişkinin düzeyini bilmek, birlikte neler yaptıklarına nerelere gittiklerini bilebilecek kadar yakın bir ebeveyn olmak önemli..
Burada önemli olan cümle ‘yakın bir ebeveyn olmak’..
Bazen GPS kullanıldığını görüyoruz. Tabii ki bu anlamda söylemiyorum ama çocukla güvenli bir ilişki kurulabilirse kiminle nereye gittiği ve nasıl davrandığı konusunda bilgi verecektir.. Çocukları çok küçüklükten itibaren yalan söylememenin, emek vermenin önemli olduğunu, erdemli ve değerli davranışlar konusunda doğru yetiştirmek çok önemli..”
🔴 OYNAYACAĞI OYUNA BİRLİKTE KARAR VERİN
Çocukların internet, sosyal medya kullanımı ve oyun tercihleri ile ilgili ebeveynlere şu tavsiyelerde bulunmak istiyorum…
– Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz:
1- “Çocuğunuzla iletişim içinde olmalısınız, çocuğunuzun sizinle güvenli bir ilişkisi olmalı. Eğer sürekli onu takip eden ve baskılayan bir ebeveynseniz çocuğunuz birçok konuda sizden gizli hareket edecektir..
2- Size danışabileceği herhangi bir tehdit karşısında konuşabileceği bir ortam sağlamak gerekir..
3- Bir şekilde kendisi ile iletişime geçmeyi başaran biri olursa da hiçbir biçimde yanıt vermeden doğrudan bu bilgiyi sizinle paylaşması gerektiğini bilmelidir..
4- Çocuğa hayal ile gerçek arasındaki farkın anlatılması ve bilinçlendirilmesi gerekiyor. Yani oyun oynama sırasında karşısına gelen korkunç çirkin görüntülerin aslında bir hayal olduğu gerçek olmadığı, kendini korkutan kendine tehdit olabilen içerikler olduğunda da bu içeriğe devam etmemelidir..
5- Normal hayatta nasıl dışarıda tanımadığı insanlarla konuşmuyorsa, sosyal ortamda da internette hiç tanımadığı bilmediği insanlarla sesli ya da görüntülü görüşme yapmasının uygun olmadığı çocuklara anlatılmalıdır..
6- Ayrıca aile filtreleri ve güvenlik yazılımları kullanılmalı. Özellikle korku, şiddet, müstehcen içerikleri filtrelemek gerekiyor..
7- Önlemler alındıktan sonra bile yine de çok güvende olunduğu düşünülmemeli, çocukla sürekli iletişim halinde olarak, internette neler yaptığı, kiminle konuştuğu, hangi sitelere girdiği konusunda takipte olunmalıdır..”
8- Unutmayın takip etmek gerekir. Çocuklarınızla iletişim içinde olduğunuzda size öğretmesini istediğiniz konuda bilgi isteyin ondan. Ebeveynlerine bir şey öğretmekten zevk alacaklarını ve bu zamanı sizinle iyi geçireceklerini bilelim..
9- Çocukların istek ve ihtiyaçlarını görmezden gelmememiz gerektiğini, interneti yasaklamak yerine onları buna yönelik bir ihtiyacı olduğu yani gün içinde arkadaş edinme, farklı bilgiler alma, video izleme gibi ihtiyaçları olduğunu bilmek gerekiyor..
10- İndirmek istediği herhangi bir oyun varsa bile bu oyuna birlikte karar vermeli, araştırma yaptıktan sonra karar vererek, hatta ilk oyun birlikte oynanmalı.
Hürriyet
