DÜNYA

TALİBAN: ULUSLARARASI TOPLUMUN 20 YILDA YAPAMADIĞI REFORMLARI, 2 AYDA YAPAMAYIZ

.

“BM’DEN TALİBAN’A ‘VERDİĞİN SÖZLERİ TUT’ UYARISI”

BM Genel Sekreteri Guterres, kadın hakları konusunda Taliban’ı verdiği sözleri tutmamakla eleştirdi..

Taliban ise reform çağrılarına “Uluslararası toplumun 20 yılda yapamadığını 2 ayda yapamayız” yanıtı verdi..

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, G20 ülkelerinin düzenleyeceği Afganistan Konferansı öncesinde ülkedeki kadın haklarının durumu ve ekonomik çöküş konusunda uyardı..

Taliban’ı kadınların toplumsal ve ekonomik yaşama katılımı ve kız çocuklarının eğitimi önündeki engelleri kaldırmaya ve verdiği sözleri tutmaya çağıran Guterres:

“Afgan ekonomisinin yüzde 80’inin kayıt dışı olduğuna ve kadınların ekonomide önemli rol oynadığına işaret etmek isterim.. Kadınlar olmadan Afgan ekonomisi ve toplumunun toparlanmasının yolu yok..”

Taliban’ın 15 Ağustos’ta iktidarı yeniden ele geçirmesi sonrasında kadın, çocuk ve azınlık haklarına dair verdiği sözleri hatırlatan Guterres:

“Afgan kadın ve kız çocuklarına verilen sözlerin tutulmadığını görmek beni son derece endişelendiriyor..

Afganistan’da insani krizin giderek derinleşmekte olduğunu ve ülke nüfusunun yarısını etkilediğini belirtmeliyim.. Taliban’ın hatalı eylemleri nedeniyle tüm Afgan halkının cezalandırılamayacağını söylemeliyim..”

“ACİL NAKİT AKIŞI ÇAĞRISI”

BM Genel Sekreteri, uluslararası toplumu da Afgan ekonomisine acilen nakit enjekte etmeye çağırdı..

Taliban’ın iktidarı yeniden ele geçirmesi sonrasında Afgan devletinin ABD ve diğer ülkelerdeki varlıkları dondurulmuş ve ülkede likidite krizi baş göstermişti..

Afganistan’da kamu harcamalarının yüzde 75’i uluslararası yardımlara bağımlı durumda..

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, varlıkların dondurulduğu ve kalkınma yardımlarının sekteye uğradığı Afganistan’da ekonomik çöküşe izin verilemeyeceğini belirterek ülkede bankaların kapandığını, sağlık gibi yaşamsal hizmetlerin pek çok bölgede askıya alındığını kaydetti..

Guterres, yaptırımların kaldırılması, varlıkların serbest bırakılması ya da uluslararası yardımlara yeniden yeşil ışık yakılmasının Taliban’ın tanınması anlamına gelmeyeceğine de işaret ederek:

“Afgan ekonomisine uluslararası hukuk ihlal edilmeden ya da ilkelerden taviz verilmeden de nakit aktarılabilir. Bu BM kuruluşları ve BM Kalkınma Programına bağlı bir emanet fonu aracılığıyla ya da ülkede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarınca yapılabilir. Bu emanet fonunu Dünya Bankası da oluşturabilir..”

“TALİBAN: 20 YILDA YAPAMADIĞINIZI 2 AYDA YAPMAMIZI BEKLEMEYİN”

Afganistan’da Taliban iktidarının dışişleri bakanı konumundaki Emir Han Muttaki ise eleştirilere, daha fazla zamana ve uluslararası yardımlara ihtiyaçları olduğu yanıtını verdi..

Katar’da bir konferansta konuşan Muttaki, Taliban’ın “İslami Emirliği”nin sadece birkaç haftadır iktidarda olduğunu ve temkinli hareket ettiğini belirterek “Uluslararası toplumun 20 yılda hayata geçiremediği reformları iki ayda tamamlamamız beklenemez” diye konuştu..

Ekonomik krizle başa çıkabilmek için uluslararası yardımlara ihtiyacı olan ve uluslararası tanıma için bastıran Taliban rejimi, karşılığında ülkedeki IŞİD unsurlarıyla mücadele kartını kullanıyor..

Muttaki:

“Uluslararası toplumun bizimle birlikte çalışmaya başlaması gerekir. O zaman güvenlik önündeki tehditleri durdurabilir ve aynı zamanda dünya ile olumlu bir işbirliği gerçekleştirebiliriz..”

Muttaki, Taliban’ın tüm ülkede kontrolü elinde bulundurduğunu ve IŞİD’e karşı şimdiye kadar başarılı bir mücadele verdiğini söyledi..

Taliban hükümetine uygulanan baskının IŞİD’e moral verdiğini savunan Muttaki:

“Dünya baskı yerine bizimle işbirliğine gitmeli..Afgan Merkez Bankasının yurt dışındaki 9 trilyon dolarlık varlıkları üzerindeki blokajın kaldırılması talebini de yineliyorum.”

Taliban’ın Dışişleri Bakanı Emir Han Muttaki// cafemedyam

“KADIN HAKLARI İHLALLERİ”

Taliban’ın Dışişleri Bakanı, uluslararası toplumun en öncelikli konuları arasında yer alan kadın hakları ve kız çocuklarının eğitimi konusunda da bağlayıcı ifadeler kullanmaktan kaçınarak diğer reformlarda olduğu gibi bu konuda da zamana ihtiyaç olduğu mesajı verdi..

Taliban iktidara geldikten sonra kadınların eğitim ve çalışma hayatına kısıtlamalar getirmiş, kız çocuklarının 6’ncı sınıftan sonrasını okumalarını yasaklamış, üniversitelerde kız ve erkek öğrencilerin sınıfları ayrılmıştı..

Uluslararası topluma ılımlı mesajlar vermeye çalışan Taliban bu uygulamayı “kız çocuklarının öğrenim için güvenli bir ortama ihtiyacının bulunduğu” şeklinde açıklamış, kısıtlamaların “yeni bir sistem oluşturulana kadar” geçici nitelikte olduğunu savunmuştu..

Taliban, çalışan kadınlara da “yeni sistem oluşturulana kadar” evlerine dönmeleri çağrısı yaptı, sağlık ve eğitimdeki bazı istisnalar dışında kadınların kamuda çalışması engellendi.. Kadınların yanlarında bir erkek akrabası bulunmadan sokağa çıkamadığına yönelik de çeşitli bölgelerden haberler geliyor..

Taliban’ın 1996-2001 dönemindeki iktidarında kız çocuklarının okula gitmesi ve ev dışında çalışması nadir istisnalar dışında tamamen yasaklanmış, tüm yüz ve vücudu örten burka giyme zorunluluğu getirilmiş, halk önünde kırbaçlama, recm ve uzuvların kesilmesi gibi ceza uygulamaları dünya kamuoyunda dehşete yol açmıştı..

Taliban döneminde müzik, fotoğraf, televizyon, hatta uçurtma gibi çocuk oyunlarına da yasak getirilmişti.

“AB’DEN AFGANİSTAN İÇİN 1 MİLYAR EURO YARDIM”

AB, G20 zirvesinde Afganistan’a yönelik yardım vaadini 1 milyar euroya yükseltti..

Afganistan için G20 bünyesinde bir çalışma grubu kurulmasını öneren Erdoğan ise “Türkiye olarak bu grubun başkanlığına talibiz” dedi..

Avrupa Birliği (AB), Afganistan konulu G20 Olağanüstü Liderler Zirvesi’nde bu ülkedeki “büyük insani ve sosyo-ekonomik çöküşün önüne geçilmesi” için planladığı yardım paketinin ayrıntılarını açıkladı..

Liderlerin video konferansla katıldığı zirvede konuşan Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB’nin Afganistan ve komşu ülkeler için 700 milyon euro ek yardımda bulunacağını duyurdu..

AB daha önce de acil insani yardımlar için 300 milyon euro yardım vaadinde bulunmuştu..

G20 zirvesinde açıklanan meblağ ile birlikte AB’nin Afganistan’a yönelik yardım vaadi 1 milyar euroya yükseldi..

Avrupa Komisyonu Başkanı, açıklanan 700 milyon euroluk yardımın 450 milyon eurosunun Taliban’dan kaçan Afganlara ev sahipliği yapan komşu ülkelere verileceğini belirtti..

Von der Leyen, AB fonunun “doğrudan” Afganlara yönelik bir destek olduğunu ve yapılan yardımın Brüksel tarafından tanınmayan Taliban hükümetine değil, bölgede faaliyet gösteren uluslararası örgütlere aktarılacağını vurguladı.

MERKEL: TALİBAN’A RAĞMEN AFGANİSTAN’A YARDIM ETMELİ”

Almanya Başbakanı Angela Merkel de radikal İslamcı Taliban’a rağmen Afganistan’a yardım etmek gerektiğini söyledi..

G20 zirvesinde konuşan Merkel, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’na da görev düştüğünü ifade ederek:

“Afganistan’daki finans sistemi çökerse, bunun kimseye yararı olmayacağını” kaydetti. Böyle bir durumda bu ülkeye insani yardım da sağlanamayacağını belirten Merkel, Almanya’nın Afganistan’a insani yardım için 600 milyon euro kaynak ayırdığını ifade etti.

“ERDOĞAN’DAN ÇALIŞMA GRUBU ÖNERİSİ”

İtalya’nın ev sahipliğindeki G20 zirvesinde konuşan Erdoğan ise Afganistan için G20 bünyesinde bir çalışma grubu oluşturulmasını önerdi..

Erdoğan:

“Türkiye olarak bu grubun başkanlığına da talibiz..

Afganistan’da güvenlik ve istikrarın bir an önce sağlanması sadece bölgesel düzeyde değil, uluslararası ölçekte de kritik önemdedir” diyen Erdoğan, “Uluslararası toplumun Afgan halkına sırtını dönme, bu ülkeyi kendi kaderine terk etme lüksü yoktur..

Türkiye’nin güney ve doğu sınırlarından maruz kalacağı göç baskısından Avrupa ülkelerinin de etkilenmesi kaçınılmazdır..”

© Deutsche Welle Türkçe

“IŞİD, KADINLARI ‘CAZİBELİ KAFİR’ ADI ALTINDA CARİYE OLARAK KULLANDI”

“IŞİD VE TALİBAN: KADIN BAZEN GANİMET, BAZEN ÖDÜL, BAZEN DE ZEVK ARACI…”

IŞİD’ın, Irak’ta neden olduğu tahribatı farklı bir tarz ve üslupla kaleme aldığı kitapta anlatan, Şavaş ve Kadın’ın yazarı Tecelli Sercan Sırma:

“IŞİD, kadınları ‘cazibeli kafir’ adı altında cariye olarak kullandı, Taliban benzer uygulamaları hayata geçirebilir.. Kadın bazen ganimet, bazen ödül, bazen de zevk aracı olarak görülüyor..

Fal açmıyorum, tahminde de bulunmuyorum.. Lütfen beni bir kahin olarak da görmeyin.. Çünkü okuduğum kitaplarda güçlü devletlerin sicili bu tip örneklerle dolu.. Bu filmi memleketimde de gördüm.. Şimdi yer ve halklar ayrı ama konu hep aynı..” 

Çatışma, kriz, kaos ve savaşın yaşandığı yerlerde çoğunlukla kadın ve çocuklar mağdur ediliyor / Fotoğraf: AA // cafemedyam

“KONU NE? TABİİ Kİ: SAVAŞ VE KADIN!” 

Türkiye’nin yakın veya gönül coğrafyasında hiç eksik olmuyor..  

Suriye, Irak, Afganistan, Bosna Hersek, Yemen ve Libya’da en çok kadınlar mağdur oluyor.. 

Neyla, geçmişinde ağır yaraları olan güçlü bir kadın..

Gazeteci kimliğiyle yaşadığı topraklardan kalkıp Ortadoğu’da kaynayan bir kazanın ortasına, savaşın, vahşetin, insanlık dışı muamelelerin yaşandığı bir bölgeye gider.. IŞİD’in elinde esir kadınlara yardım etmek için kendi canı pahasına da olsa cehennemi bir mücadeleyi atılır.. 

Nayla, IŞİD’in neden olduğu kaos ve krizin yaşandığı Irak’ta meydana gelmiş gerçek olaylardan hareketle yazılmış romanın kahramanı..

Onbinlerce insanın öldürüldüğü binlerce kadının kirletildiği Bosna Hersek’ten kalkıp Irak’a Ezidi kadınların yardımına koşan Müslüman bir kadın..

Onun karşılaştığı hadise, belki de yüzbinlerce kadının başına geldi.. 

Yazar Tecelli Sercan Sırma’nın kaleme aldığı romanın kahramanı Nayla ve diğerlerinin yaşadıklarını üzerinden günümüz kadınlarının sorunlarını konuştuk.

55b1e2b5-2081-416a-831f-a8eb39e00f27.jpg
Tecelli Sercan Sırma / Fotoğraf: Independent Türkçe// cafemedyam



2003-2017 yılları arasında Irak’ta bulundunuz. Bu uzun süreçte ne yaptınız, göreviniz neydi?

Tecelli Sercan Sırma:

“Türk-İngiliz ortaklı bir petrol şirketinin müdürü olarak görev yaptım..”

İletişim Yayınlarından çıkan Wansa, İyiliği ve Kötülüğü Bilme Ağacı ve son kitabınız Savaş ve Kadın’da, o coğrafyanın; inançlarını, tarihini, bugünü ve geçmişini irdeliyorsunuz. Görevinizi yaparken bunu yapmaya nasıl vakit buldunuz? 

Tecelli Sercan Sırma:

“Petrol gibi prestijli bir sektörün yöneticisi olmanın avantajını kullandım.. O yüzden her türlü farklı statüdeki kişilere ulaşarak kolayca bilgiye ulaştım.. Bunun yanında Irak’ta hemen hemen gitmediğim bölge kalmadı.. Hatta bu gezilerde zaman zaman ölüm tehlikeleri atlattım.. Çatışmaların ortasında kaldım..

Bağdat’ta kaldığım otel bombalandı.. Kakai ve Şebek, Feyli, Caferi, Ezidi, Mandei, Süryani gibi inanç gruplarını, IŞİD’den kaçan Ezidileri ziyaret ettik.. Ezidi ve diğer göçmenlerin kamplarına maddi yardımlarda bulunduk..

Sınır Tanımayan Doktorları destekledik.. Onların yardımıyla çok sayıda sohbet ve röportaj yapma fırsatım oldu.. Ayrıca daha önce dostluklarını kazandığım Tüm Dünya Ezidileri Başkanı Mir Tahsin ve ruhani liderleri Baba Şeyh sayesinde hep onlara yakın oldum..

Iraklı kadınlar-2.jpeg
IŞİD, Irak’ın Musul kentine saldırdığında kadın ve çocuklar yerlerinden yurtlarından kaçmak durumunda kaldı / Fotoğraf: AA// cafemedyam



“IŞİD, 5 BİNE YAKIN KADIN VE ÇOCUĞU ESİR ALDI” 

2014’te Irak’ta neler oldu?

Tecelli Sercan Sırma:

“IŞİD, Haziran 2014’te Musul’u işgal etti..

11 Haziran’da Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’na saldırdı ve 49 kişiyi rehin aldı..

3 Ağustos’ta Şengal (Sincar) Dağı ve eteklerindeki Ezidilere saldırdı. 500 civarında Peşmerge mevzilerinden çıkarak Suriye’ye kaçtı..5 bine yakın kadın ve çocuğu esir aldı..

7 Ağustos 2014 Perşembe günü Erbil’e 30 kilometre yaklaştı.. Beş yüz bin kişi kentten kaçtı.. Kentin boşalmasını çıkışları tutan güvenlik güçleri durdurabildi. IŞİD’in yolları üzerinde en yakın bölge olan benim de kaldığım çoğunlukla yabancıların oturduğu İtalian ve English Village ile Royal City’ye 20 kilometreye kadar yaklaştı IŞİD mensupları.. ABD uçakları onları bombalayınca geri dönmek zorunda kaldılar..”

“YAŞAM CAZİBESİ YA DA RASTLANTI” 

Sizler de rehin alınabilirdiniz yani öyle mi? 

Tecelli Sercan Sırma:

“Evet… Petrol firmalarının başındaki yöneticilerin başına 10 milyon dolar fidye koyduklarını duydum..” 

IŞİD nasıl öyle kolay ilerledi? Hükümet güçleri ve Peşmerge savaşmak yerine kaçmayı mı tercih etti?

Tecelli Sercan Sırma:

“IŞİD’in, Suriye ve Irak’ta kolayca ilerlemesinin iki ana nedeni olduğunu düşünüyorum..

Birincisi: Moğol askerlerinin yarattığı korku gibi askerlerin kazanma umudunun yok olmasıydı..

İkincisi: Savaşmaları için çok önemli bir nedenleri olmamaları..

Yaşam cazibesi ya da rastlantı… Afganistan hükümet güçleri de Taliban’a karşı aynı tavrı gösterdi..”

savas-ve-kadin.jpeg
Savaş ve Kadın isimli kitapta çatışmaların mağdurlarının yaşadıkları anlatılıyor / Fotoğraf: Independent Türkçe // cafemedyam


“‘TARİHİN GÖRDÜĞÜ EN AÇIK ‘CARİYE PAZARINI’ KURDU”

IŞİD, özelde Ezidilere genel de kendinden olmayanlara ne yaptı?

Tecelli Sercan Sırma:

“Erkekleri öldürdü.. 5 bine yakın kadın ve çocuğu esir aldı.. Çocukları militan olarak yetiştirdi. Kadınları ise “cazibeli kafir” adı altında cariye olarak kullandı.. Sonra da “Derin internet” üzerinden Arap ülkelerine açık artırma ile sattı..

Tarihin gördüğü en açık “Cariye Pazarı”nı kurdu. Bunları ayrıca cihatçı kazanmakta ödül olarak kullandılar.. 5 bin ile 25 bin euro karşılığında “Derin internetteki” açık artırmada büyük paralar karşılığında verdiler..” 

“GERÇEK OLAYLARDAN YOLA ÇIKARAK YAZDIM” 

Savaş ve Kadın” isimli romanınızda geçen olaylar gerçek mi? Benzer olaylar daha önce yaşandı mı?

Tecelli Sercan Sırma:

“Maalesef gerçek olaylardan yola çıkarak yazdım o kitabı.. Bosna Hersek’teki savaş (1992-1995) sırasında Sırplar tarafından tecavüze uğrayan 50 bin Müslüman Bosnalı kadının durumunu yerinde inceledim.. Yaşanılanları Bosna’da savaş mağduru kadınlardan dinledim.. O trajediden 22 yıl sonra benzerini Suriye ve Irak’ta bu kez IŞİD tarafından dünyanın gözü önünde tekrarlanmasını insanlık adına utanç verici görüyorum..”

Iraklı kadınlar-3.jpg
Irak’ta sonra gözler bu kez de Afganistan’a çevrilmiş durumda. Taliban’ın kadınları yönelik uygulamaları merak ediliyor / Fotoğraf: AA// cafemedyam

“KADIN BAZEN GANİMET, BAZEN ÖDÜL BAZEN DE ZEVK ARACI OLARAK GÖRÜLÜYOR” 

Savaş, kriz, çatışma ve kaoslarda neden kadınlar ilk hedef olarak seçiliyor?

Tecelli Sercan Sırma:

“Çünkü kadın, erkekler tarafından bazen ganimet, bazen ödül, bazen de zevk aracı olarak görülmüştür.. Onlar için her ne kadar zaman zaman dini veya başka bir gerekçe uydurulsa da çoğunlukla hiçbir nedene de ihtiyaç duymazlar.. Tarihte bu hep böyle olmuştur. Bunun dini, milliyeti yoktur. Savaş tarihlerinde buna benzer örneklerle doludur..

Örneğin: II. Dünya Savaşı’nda Rus askeri 2 milyon Alman kadına tecavüz etti.. Bugün hala Almanya’da onlardan doğan çocuklar var..

Japonlar, askerleri için savaş alanlarında Çin ve komşu ülkelerden esir aldıkları 200 bin kadından ‘Rahatlama İstasyonları’ dedikleri 400 genelev kurdular..

Vietnam Savaşı’nda da (1964-1975) Güney Kore askerleri, Vietnamlı 10 bin kadına tecavüz etti..

Latin Amerika, Afrika iç savaşlarında hala kadınlar kaçırılıp tecavüze uğruyor..

Taliban yönetimi kafir ilan ettikleri Şii 400 kadını ” Cazibeli kafir ” diye cariye yaptı..

Onun için “Kadına tecavüz” sorunu bölgesel değil bir dünya sorunudur. Olaya böyle bakmak gerekir..

‘Kadını en çok kadın anlar ve yardımcı olur’ anlayışıyla roman kahramanım Bosna’da tecavüze uğramış Müslüman bir kadının, Ezidi ve diğer dinlere ait kadınları kurtarmak için IŞİD’in merkezi Rakka ve Musul’a ölümcül bir yolculuğa çıkıyor.. Bu romanı savaş mağduru tüm dünya kadınlarına adadım..”

thumbs_b_c_e7b69c5f9cc73159b153ef04c6828955.jpeg
Çaresiz kalan kadın ve çocuklar, kurtarıldıktan sonra bile uzun bir psikolojik tedavi görmek durumunda kalıyor / Fotoğraf: AA// cafemedyam



“KARIŞIK KAN’ DEDİKLERİ SAVAŞ ÇOCUKLARINI KİMSE HATIRLAMAK İSTEMİYOR”

Bir de “savaş çocukları”na dikkati çekiyorsunuz…

Tecelli Sercan Sırma:

“Savaşta maalesef tecavüze uğrayan ve öldürülen kadınlar ilk sırada geliyor.. Bir de bunun yanında savaşlarda tecavüze uğramış kadınların çocuklarının durumu geliyor..

Vietnam dilinde “Lai Dai Han” yani “karışık kan” dedikleri bu savaş çocuklarının durumunu kimse hatırlamak ve gündeme getirmek istemiyor.. Avrupa’da tecavüze uğrayan kadınların hakkını ise yine kadınların kurduğu sivil toplum kuruluşlarında (STK) bir araya getirenler dile getiriyor..

Sorun kadının kurtulması ile son bulmuyor.. Tecavüze uğramış kadın, kirli olarak görülüyor.. Tekrar kendi ailesine, toplumuna geri dönmek istemiyor.. IŞİD kurbanı Ezidi kadınlar, onun için ailelerine dönmek yerine Avrupa Birliği üyesi devletler ve Kanada gibi ülkelerde izlerini kaybetmeye çalıştılar..”

“KADIN-ERKEK AYRIMI YOK, SADECE İNSAN VAR” 

Taliban da aynı şeyi yapar mı?

Tecelli Sercan Sırma:

“Maalesef kurmak istedikleri sözde “İslam devleti” içtihadı bunu yapmaya uygun. Savaş esiri bulamazlarsa adet gören her kız çocuğu onlar için potansiyel ikinci, üçüncü, dördüncü eş durumundadır.. Taliban, IŞİD’ın benzer uygulamaları hayata geçirebilir..” 

Sizce bu kadının bir kaderi midir? 

Tecelli Sercan Sırma:

“Hayır! Bunun kaderle bir ilgisi yok.. Kadını romanımda da anlatmak istediğim gibi erkek ve kadın beraber kurtaracak.. Kadın, eğitim görecek, yaşama katılacak, çocuklar da bu bilinçle büyütülecek..

Sloganımız şu olmalı: Kadın-erkek ayrımı yok, sadece insan var..”

903c0fab-aad9-4586-9aeb-6c2fcf23ef21.jpg
Yazar Sırma, kaleme aldığı kitaplarını imzalarken / Fotoğraf: Independent Türkçe // cafemedyam



Tecelli Sercan Sırma kimdir? 

1956’da Siirt’in Pervari ilçesinde doğdu. 

Hatay, Siirt ve Eskişehir’de il tarım müdürlüklerinde çalıştı. 

1980’de Pervari’de “Kara Çadır” adlı öyküsünün sahnelenmesi üzerine sürgüne gönderildiği Eskişehir’de çalışırken görevinden istifa edip İstanbul’da özel sektöre geçti.

İngiltere’de dil eğitimi gördü. Su ekonomisiyle ilgili ABD, Avrupa, Ortadoğu ve Rusya Federasyonu’na bağlı birçok ülkede fuar, seminer ve toplantılara katıldı yurtiçinde bildiriler sundu. 

Gazete ve dergilerde makaleler yazdı, televizyon programlarına katıldı. Televizyon kanalları için belgeseller hazırladı. 

2003-2017 yılları arasında Kuzey Irak’ta, Türk-İngiliz ortaklı petrol şirketinde ülke müdürü olarak çalıştı. 

Öyküleri Almanca ve İngilizceye çevrildi. Wansa, İyiyi ve Kötüyü Bilme Ağacı, Berfin, Botan, Ferman, Kasaplar Deresi ve Nurhak isimli kitapları bulunuyor. 

© The Independentturkish//Adem Demir

“TERÖR ÖRGÜTÜ IŞİD, KADINLAR İÇİN NEDEN CAZİP?”

Bir genç kız veya kadın neden terör örgütü IŞİD’e katılır?

Avrupa’da, örneğin Almanya’da yetişen, toplumun kadınlar konusundaki liberal tutumunu bilen, kanun önünde eşit haklara sahip bir genç kız veya kadın neden özgür bir ortamı bırakıp gönüllü olarak tüm dünyanın tüylerini ürperten terör örgütü IŞİD’e katılır?

Alman iç istihbarat kurumu Anayasayı Koruma Teşkilatı:

”Almanya’dan terör örgütü IŞİD’e katılan genç kız ve kadınların sayısı en az 100.”

İslam uzmanları ve toplum bilimciler:

”IŞİD’e katılan kadınların zorla götürüldüklerini ya da Almanya’da dışlanmışlık duygusu yaşadıklarını, İslamofobi’nin ve göçmen düşmanlığının artması sonucu bu yönde bir karar aldıklarını” öne sürerken,

IŞİD’den sonra Almanya’ya geri dönen kadın ve genç kızlarla yapılan röportajlar;

”çoğunun tüm zorluk ve tehlikeye rağmen IŞİD’in temsil ettiği radikal İslamcı yaşam tarzını Müslümanlar için dini bir vazife olarak gördüklerini ve şeriatın uygulandığı bir sistemde yaşamayı kendiliklerinden kabullendiklerini” gösteriyor…

Alman İstihbarat birimleri:

”Almanya’da IŞİD’e yakın cami ve din örgütleri yürüttükleri propaganda faaliyetleriyle Müslüman kadınları saflarına katmak için özel çaba sarfediyor..

IŞİD çatısı altında Almanya’dan giden kadınlardan oluşan ‘El Hansa Tugayları’, Suriye’den Almanya ve Avusturya’ya yönelik propaganda çalışmalarını koordine ederken, kendilerine yakın camilerdeki din görevlileri ve sosyal medya üzerinden yaptıkları faaliyetlerle genç kızları ve kadınları kendilerine katılmaya teşvik ediyorlar..

Şeriat usulü hayat tarzını ve cihada katılmayı öven bu sistematik çalışmalar sonrasında ikna olan genç kız ve kadınlar, Suriye ve Irak’da ‘El Hansa Tugayları’na üye kadınlar tarafından karşılanıyor, yeni hayatlarına hazırlanıyor ve kısa bir süre içinde evlendiriliyorlar.”

‘EL HANSA TUGAYLARI ’

‘El Hansa Tugayları’ tarafından hazırlanan ve Almanca’ya da çevrilen, kadınların IŞİD’in işgali altındaki bölgelerde yaşam kurallarını belirten kitapçığa göre;

Kadınların birincil işlevi ‘Gözlerden uzak, evde oturup cihada katılan kocalarını desteklemek ve çocuk doğurmak’…

Bir kızın 9 yaşında evlendirilmesini meşru sayan ve ‘İffetli kızların çoğu 16, 17 yaşında evlendirilmiş olmalıdır’…

Sokağa çıkan kadınların çift katlı kara peçelerle gözlerini örtmeleri ve vücut hatlarını belli etmeyen bol çarşaflar giymeleri zorunlu…

Söz konusu kitapçıkta kadınlara şiddet uygulanabileceğine dair kural ve ayetler yok, ancak bu kurallara itiraz eden kız ve kadınların, dövüldükleri, aşağılandıkları ve cezalandırıldıkları, IŞİD’den Almanya’ya dönenlerin anlattıklarından biliniyor.

Birleşmiş Milletler’in Cinsel Şiddetle Mücadele Sorumlusu Sainab Bangura:

”IŞİD, ele geçirdiği bölgelerde ‘Ortaçağ toplumu oluşturmaya çalışıyor. Örgüt kadınları köle olarak algılıyor ve ‘Elimizde sizi bekleyen bakireler var. Onlarla evlenebilirsiniz’ diye propaganda yaparak, yeni militan kazanma stratejisi izliyor. ”

Yeşiller Partisi’nden Federal Parlamento milletvekili Özcan Mutlu:

”Almanya’da yetişen göçmen kökenli Müslüman bir genç kızın her şeyi geride bırakıp ‘baş kesen teröristler’ olarak bilinen IŞİD’e katılması, aile ve toplum içinde kendisine yer bulamamasıyla ilişkili ve özelllikle Selefi gruplar genç kız ve kadınlara ‘daha mutlu bir yaşam’ sözü vererek onları kandırıyor.”

KADINLAR VE CİHAT

Önceleri sayıları azdı… Ancak kadınların ‘cihat’ içindeki varlıkları her geçen gün artıyor..

Fransa İçişleri Bakanlığı tarafından açıklanan son rakamlara göre, Irak ve Suriye’de ‘cihat’ saflarına katılan kadınların sayısı 220’yi aştı. 2 yıl önce, Fransa’dan cihada katılan kadınların oranı yüzde 10’u geçmiyordu…

France Info Radyosu’nun 8 Ocak 2016’da yayınladığı bir rapora göre:

‘Kadın Fransız cihatçıların oranı genel rakamın yüzde 35’ine ulaştı. Bu kadınların 3’te 1’i din değiştiriyor. Kiminin adı Sarra, kiminin Camille, kiminin Suad ya da Amedy Coulibaly’nin sevgilisi olarak ün yapan Hayat Boumeddiyen…

220 kadın cihat için Suriye’ye gitti. Bu, Fransa’dan giden 600 kişinin üçte biri ya da yüzde 35’i anlamına geliyor. Bunların üçte biri ise daha önce Müslüman olmayan genç kızlar. Bu rakam 2013’te sadece yüzde 10 civarındaydı. Rakam güvenlik birimleri tarafından endişe verici bulunuyor.”

Amedy Coulibaly’nin sevgilisi olarak ün yapan Hayat Boumeddiyen…

Hamile iken sınır aşarak Suriye’ye giden, ok atarken, silah tutarken çektirdiği fotoğraflar IŞİD’in dergilerini ve propaganda videolarını süsleyen Hayat Boumeddiyen, bugün cihatçı kadınların rol modeli..

Fransızca yayınlanan Dar-el-İslam adlı dergiye konuşan Boumeddiyen:

“Kız kardeşlerim, kardeşleriniz, eşleriniz, oğullarınız, babalarınız için geri planda çalışın. Onlara öğüt verin, huzurlu olmalarını sağlayın, dinlendirin” diyerek kadınların rolünü anlatıyor…

https://www.cafemedyam.com/2019/08/18/isid-afganistanda-katliam-yapti/

KADINLARIN ROLÜ KÜÇÜMSENİYOR

Fransız İstihbaratı, Charlie Hebdo saldırısından 5 yıl önce Boumeddiyen/Coulibaly çiftinin radikalleşmeye başladığını not etmişti.

Hayat Boumeddiyen’in ailesinin polise verdiği ifadeden basına yansıyan ayrıntılara göre; ‘Genç kadın, bakım evlerinde yetişmiş. Büyüdükçe dindar, sakin bir genç kıza dönüşmüş.’

Uzmanlara göre; Hayat Boumeddiyen, bir kurbandan çok, keskin nişan denemeleri yapan şiddet eğilimli bir genç kadın… Belki de Hayat Boumeddiyen değil, Coulibaly, Hayat’tan etkilenerek cihada katılmış olabilir…

Hayat Boumeddiyen polise verdiği ifadede:

“Amedy Coulibal pek de inançlı değil. Eğlenmeyi seviyor, Coca-Cola’da çalışıyor. Ben 2009’da burka giymeye başladığımda işimi bırakmak zorunda kaldım. Zor bir çocukluk yaşadım ve bu inanç beni huzura kavuşturdu. Artık erkeklerle arakadaşlık beni ilgilendirmiyor. Şimdi Arapça öğrenmek için bir Arap ülkesine gitmek isterim” diyor.

Toulouse katili Muhammed Merah’ın kurbanlarının avukatı Samia Maktouf da:

”Muhammed, ablası Suad’ın etkisinde kaldı, ablasının eşini de cihada kattı ve tüm aileyi yöneten bir güce sahip oldu. Suad Merah kardeşinin öldürülmesinin ardından bütün gizli servis elemanlarını atlatarak Suriye’ye kaçmayı başardı.”

Cihatçı akımlar uzmanı Romain Caillet:

”İstihbarat servisleri cihatçı akımlar içinde kadınların rolünü uzun süre ihmal etti. Fransa’da 213 erkeğe karşı yalnızca 22 kadın hakkında cihatçı eğilimleri nedeniyle soruşturma açıldı.”

Genç kızların cihada katılmasını engellemek için çalışan antropolog Dounia Bouzar:

”Kızların cesareti…Anti terör birimlerinde sorgulanan 14-15 yaşlarındaki genç kızları gördüm. Hiç biri tek kelime söylemiyorlardı. Çıkışta bana, ‘Hiç bir şey hissetmedim, sanki ben onlardan 10 kez daha güçlüydüm. Korkmadım. Anne ve babamın ağladığını görmek bile bana dokunmadı’ diyorlardı.”

Bataclan’a saldıran teröristlerden birinin Suriye’deki eşi, saldırıdan bir kaç gün sonra bir arkadaşına gönderdiği ve Le Parisien Gazetesi’nde yayınlanan mektubunda son derece soğuk ve acımasızdı:

“Başından beri haberim vardı. Kocamı Fransız halkını terörize etmesi için cesaretlendirdim. O’nun yerinde olmak isterdim. Ne kadar isterdim onunla birlikte patlamayı” diye yazıyor.

Camille adlı genç kadın eyleme hazırlanırken ihbar üzerine yakalandı.

Hamile kadın kılığına girerek karnına bomba düzeneğini sarmayı planlayan Camille, evindeki baskında düzenekle birlikte yakalandı. Amacı hamile olduğunu söyleyerek X-ray cihazından geçmeden bombayla içeri girmek ve Montpellier kentinde bir alışveriş merkezini kana bulamaktı..

Sophie adlı bunalımda olan bir kız da, Bethune Adliyesi’nde terörizmi övme suçundan ceza aldı..

Genç kadının annesi, kızının cihatçı bir grupla bir kaç ay kadar önce Marsilya’da intihar saldırısı planladığını şöyle anlatıyor:

“Bana ekiple beraber bir sinagoga saldıracaklarını söyledi. Yine kızımın anlattığına göre, Yahudiler’i rehin alacaklarını da… Bombalı kemer takacağını söyledi. Nasıl işlediğini çok iyi biliyordu.”

Sarra adındaki genç kadın da bilgisayar uzmanıydı ve 20 yaşında, Paris’te ailesiyle birlikte yaşıyordu..

Ticaret Fakültesi’ne kayıtlıydı. Okulda, öğretmenleri türbanını çıkarmasını söyledikleri gün bir anda radikalleşerek IŞİD’e katılmaya karar verdi. Bilgisayar alanındaki yeteneği sayesinde iki yıl içinde dünyadaki tüm büyük cihatçı örgütlerle ağ kurdu.. Onlarla konuşabilmek için bir anahtar şifre kullanıyordu. Mesajlarını alıyor, çevirilerini yapıyordu..

Birgün El Kaide Arap Yarımadası’nın askeri komitesine Fransa’da saldırı düzenlemeyi teklif etti. Yanıt, “Seni istemiyoruz çünkü sen bir kadınsın. Kadınlara bu tür roller vermiyoruz” oldu..

Polis tarafından yakalandığında Eurodisney’de intihar saldırısı yapmayı planladığını söyledi.

SURİYE’DE NELER YAŞIYORLAR?

IŞİD şimdilik kadınları cephede kullanmıyor, yasak. Ancak uzmanlara göre, bir gün ihtiyacı olduğunda kullanmaktan da çekinmeyecek..

IŞİD için kadınların daha değerli bir rolü var:

“Gelecek kuşakları şekillendirmek.”

Ve bu rol IŞİD için, savaşçıların rolü kadar değerli. İslam Devleti’nin “ideal cihat ailelerini” yaratmak, yani gelecek nesilleri doğurmak ve onları eğitmek.

Haya Al Ali adlı bir Esat rejimi muhalifi genç kadın, hayatını tehlikeye atarak bu kadınların arasına bir belgesel çekiyor:

“Kadınların idari birimde görev alanları çok iyi eğitimli. Doktora, master, lisans diplomaları var. İdari hiyerarşide çok üst düzey görevdeler. İletişim, medya, soyal medya onların elinde. Resmen ‘devlet içinde devletler’ ve çok iyi kazanıyorlar.”

Ama bu kadınların büyük bölümü gazeteci ya da bilgisayar uzmanı değil. Pek çoğu da ev kadını.

Haya Al Hali onların durumunun daha zor olduğunu söylüyor:

“Rakka’da bir kadın tugayı var. İslam polisi de diyebiliriz.Görevleri kadınları izlemek, işkence yapmak ve ceza kesmek. Bu görevi yerine getiren kadınlar şiddete de başvuruyor. Şeriat kurallarına uymayan diğer kadınları kırbaçlama, havadan sudan nedenlerle, örneğin eldiven takmayan, tırnak cilası süren, şeffaf kumaştan burka giyen, yeteri kadar kalın çorap giymeyen kadına ceza kesme gibi yaptırımlar uyguluyorlar” diye anlatıyor. Yerel halkın bu kadınlardan nefret ettiğini de ekliyor.

Suriye’ye 4 yaşındaki oğluyla birlikte, Rakka hastanesinde çalışmak üzere gittikten 2 ay sonra sonra kaçmayı başaran ender kadınlardan Sophie Kasiki, ‘IŞİD Gecelerinde/ Dans la nuit de Daesh’ adlı kitabında yaşadıklarını anlatıyor:

“Makkar denilen evlerde, çocuklu çocuksuz kadınlar tel örgüler arkasında yaşıyor. Tüm kapılar kapalı. Anahtarlar, bir çeşit ordu hemşiresi gibi kadınların elinde. Bizim anahtarlarımızı tutan kadın çok iyi Fransızca konuşuyordu. Bir televizyon odasında IŞİD’e ait propaganda videoları izletiliyordu. Boğaz kesmeler ve her türlü vahşet… Çocuklar bu tür videoları görmeye alıştırılıyor, annelerinin yanında bu videoları izliyorlar, üstelik bir sürü kadın bunları çocukların yanında alkışlıyor. 2-6 yaş arasındaki çocuklar bu şiddete alışmışlardı.”

Bu kadınların rolü aynı zamanda burkalarının altında IŞİD’e sızma olmasını engellemek.. Ayrıca ‘ideal bir Suriyeli kadının nasıl olması gerektiği’ konusunda hem örnek oluyorlar hem de diğer kadınları kontrol ediyor ve eğitiyorlar..

KADINLAR ŞİDDET ORTAMINA NEDEN GİDİYOR?

Neden kadınlar gönüllü bir şekilde ve onca engeli aşarak IŞİD’e katılıyor? Kadınlar arasında bir ortak profilden söz etmek daha zor, ancak ortak noktaları belirlemek mümkün.

Öncelikle Batı tarzı yaşamı reddediyorlar, kafalarındaki İslam’ı yaşamak istiyorlar.

Önemli bir bölümü Suriye çöllerinde ‘büyük aşkını’ bulmak üzere bir maceraya çıkıyor.

Çoğu gönül işlerinde hayal kırıklığı yaşayan kızlar, sosyal medya üzerinden tanıştıkları ruh ikizleri ile bir araya gelmek için gidiyorlar.

Evli kadınlar ise eşlerinin yanında olmak, “cihat ailesi” kurmak için gidiyorlar..

Terör uzmanı gazeteci David Thomson:

”İçişleri Bakanlığı rakamlarına dayanarak halen Suriye’de 60 Fransız aile bulunduğunu söyleyebilirim. Suriye’de cihat aile boyu. Gittiğinizde eşiniz ve çocuğunuzla gidiyorsunuz. Bu diğerlerinden farklı bir özellik. Bomboş şehirlerde kalacak yer sorunu yok, okullar yeniden açılıyor. Çocuklarını yani geleceğin cihatçılarını ‘cihat sevgisiyle’ büyüten anneler, onları propaganda videolarına koymaktan çekinmiyorlar.”

IŞİD’in gözünde ise kadınların en önemli rolü:

Kadınların propaganda aracı olarak örgüte yaptıkları katkı Işid için önemli…. Pek çoğu diploma sahibi ve orta sınıfa mensup… Onlar için batı tarzı feminizm başarısızlığa uğradı. Kadınlar erkeklerle eşit değildir, herkesin doğada kendi rolleri vardır..

Bu kadınlar, IŞİD’e katılarak erkeğin değil tanrının buyruğuna girdiklerini düşünüyorlar..

İLGİLİ HABER

amerikaninsesi- Cem Dalaman -Arzu Çakır

Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

To Top
%d blogcu bunu beğendi: