ÜLKENİN İLERİCİ GÜCÜ İŞÇİLERE NE OLDU!

DİSK RAPORU: ”TÜRKİYE’DE İŞÇİLER ANAYASAL HAK OLAN SENDİKALI OLMA HAKKINI KULLANAMIYOR!”
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) araştırma dairesi DİSK-AR, Türkiye’nin sendikalaşma haritasını raporlaştırdı.
Ortaya çıkan tabloda, Türkiye’de işçilerin yüzde 90’ının anayasal bir hak olan sendikaya üye olma hakkında yararlanamadığı, işçilerin yüzde 93’ünün de toplu iş sözleşmesiz çalıştığı anlaşıldı.
İÇİNDEKİLER
AKP BİR KEZ DAHA SENDİKAL FAALİYETİ ASKIYA ALDI
AKP tam kapanma döneminde sendikal faaliyetleri de yasakladı. Genelge Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca 81 ilin valiliğine gönderildi.
AKP tam kapanma döneminde işçiler çalışırken sendikaların faaliyetlerini yasakladı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından konuya ilişkin genelge 81 ilin valiliklerine gönderildi.
Genelgede “Toplu iş sözleşmesi yetki tespitlerinin verilmesi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin yapılması, toplu iş uyuşmazlıklarının çözümü ile grev ve lokavta ilişkin süreçlerin yürütülebilmesi için tarafların bir araya gelmelerinin mümkün olamayacağı düşünüldüğünden, yaşanacak olası hak kayıplarının önüne geçmek amacıyla tam kapanma kararı alınan 30 Nisan 2021- 17 Mayıs 2021 tarihleri arasında hak düşürücü süreler işletilmeyecektir” denildi.
İşçiler çalışıyor ama sendikalar yasaklı
TKP Merkez Komite üyesi ve soL yazarı Alpaslan Savaş:
“AKP’nin tam kapanma skandalları sürüyor. Fabrika, market, banka gibi pek çok iş yerinde işçiler çalışmayı sürdürüyorken, bugün yayınlanan bakanlık genelgesiyle SENDİKAL FAALİYET DURDURULDU. Evet, işçiler çalışıyor ama sendikalar yasaklı” dedi.
Savaş şu değerlendirmeyi yaptı:
“Çalışma Bakanlığı’nın genelgesine göre 17.05.2021 tarihine kadar sendikalara yetki tespiti verilmeyecek, toplu sözleşme görüşmeleri yapılmayacak, grev ve lokavt süreleri işletilmeyecek. Kısaca hükümet tam kapanmada sendikal faaliyeti de kapatıyor.
AKP, salgının başında da tüm yetki, toplu sözleşme ve grev prosedürleri üç ay askıya alınmıştı. Patronlar için ücretsiz izin uzatılıyor ama işçilerin sendikal örgütlenmesi askıya alınıyor. İşçi çalışacak ama sendikasında örgütlenmek için kapanmanın bitmesini bekleyecek!”
KOD 29 GERÇEKLERİNİ GİZLEMEYİN, BU ZULME SON VERİN
*SGK işten çıkarmaların ayrıntılarına ilişkin bilgi talebimizi “ticari sır” gerekçesiyle reddetti.
*SGK elinde hazır bulunan verileri işçilerden ve kamuoyundan saklıyor.
DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR) çalışmalarında kullanmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) Kod-29 ile ilgili bir başvuru yaptı. Kamuoyunda Kod-29 olarak bilinen İş Kanunu 25/II. maddeye göre yapılan işten çıkarmalara ilişkin bilgi edinme başvurumuz reddedildi. SGK işten çıkarma nedenlerine göre işçi sayılarına ilişkin bilgi talebimizi kabul etmedi. Yaptığımız başvuru sonucunda işten çıkarma nedenlerine ve sayılarına “ticari” sır muamelesi yaptı. İşçilere ait genel nitelikli bilgiler işçilerden ve kamuoyundan gizlendi.
Kamuoyunda “Kod-29” olarak bilinen fesih gerekçesi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II. maddesindeki “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” halleri kapsıyor. İşverenler tarafından sıklıkla kıdem tazminatı ödememek, sendikal örgütlenmeyi engellemek ve işçiler üzerinde baskı kurmak amacıyla kötüye kullanılan Kod-29, işçileri büyük mağduriyetlerle yüz yüze bırakıyor.
DİSK-AR Kod-29’un ayrıntılarına ulaşmak için çeşitli girişimlerde bulundu. 17 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) aracılığıyla 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde SGK’ye bilgi edinme başvurusu yaptı ve 2019 ile 2020 yıllarında Kod-29 gerekçesiyle işten çıkarılan işçilerin cinsiyete göre sayıları istedi.
SGK 2 Nisan 2021 tarihinde 2019 ve 2020 arasında Kod-29 ile işten çıkarılanların cinsiyete göre sayısını paylaşarak başvurumuzu cevapladı. Bunun üzerine DİSK-AR 6 Nisan 2021 tarihinde “2020’de Kod-29 kıyımı: 143 bini erkek, 34 bini kadın toplam 177 işçi” başlıklı bir araştırma bülteni yayımladı. Araştırma kamuoyunda geniş yankı buldu.
Öte yandan işçilerden ve sendikalardan gelen tepkiler ve sorular üzerine SGK 1 Nisan 2021 tarihli 2013/11 sayılı genelgesiyle Kod-29 ile ilgili değişikliğe gitti. Genelgede yapılan değişiklik ile “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” hallerin tamamı için ayrı kodlar belirlendi ve “olası sorunların önüne geçileceği” ileri sürüldü. Ancak bu biçimsel değişiklik sorunları çözmekten oldukça uzaktı.
DİSK-AR, Kod-29 uygulamasının tüm işten çıkarmalar içindeki payını öğrenmek amacıyla 6 Nisan 2021 tarihinde CİMER aracılığıyla SGK’ye yeni bir başvuru yaptı. Başvuruda 2015-2019 yılları arasında tüm işten çıkarma kodlarına göre işten çıkarılan işçilerin sayısı soruldu. Bu başvurunun amacı İş Kanunu 25/II. madde kapsamında yapılan işten çıkarmaların (eski Kod-29 yeni Kod 42-50) tüm işten çıkarmalar içindeki payını öğrenmekti. Böylece keyfi işten çıkarmaların oranı net biçimde ortaya çıkacaktı.
Ancak SGK 14 Nisan 2021 tarihli cevabında DİSK tarafından istenen bilgilerin özel bir çalışma, araştırma ve analiz gerektirdiğini ileri sürerek talep edilen bilgilerin “kişisel veri ile ticari sır niteliğinde olan veri” kapsamında değerlendirdi ve işten çıkarma sayılarına ilişkin bilgi vermeyi reddetti.
Konfederasyonumuzca SGK’den istenen bilgiler ayrı bir inceleme ve araştırma yapılmaksızın SGK’nin verebileceği hazır bilgilerdir. Gerekçelerine göre işten çıkarma sayıları SGK’nin elektronik ortamda derlediği bilgilerdir ve zaten hazırda bulunuyor. Nitekim SGK 2018, 2019 ve 2020 yıllarına ait bilgileri kendisi de açıkladı. Kod-29’a göre son üç yıla göre zaten açıklanan bilgilerin diğer kodlara ve yıllara göre açıklanmaması bilgi saklamaktan öte bir anlam taşımaz. Öte yandan talep ettiğimiz bilgiler anonim ve genel nitelikli olup kişisel ya da ticari sır olarak nitelenmeleri akıl ve hukuk dışıdır. Milyonlarca işçiden kesilen primlerle kamu hizmeti veren SGK’nin bir işçi konfederasyonu tarafından yapılan bilgi başvurusunu reddetmesi asla kabul edilemez.
SGK işçilerden ve kamuoyundan bilgi saklayarak ne yapmak istiyor? SGK’nin elinde hazır olarak bulunan bilgiler kamuoyu ile neden paylaşılmıyor? SGK Kod-29’un vahametini mi örtmek istiyor? Bunu neden yapıyor? İşverenleri mi koruyor? SGK’yi şeffaf davranmaya ve kaç işçinin hangi gerekçelerle işten çıkarıldığını kamuoyu ile paylaşmaya çağırıyoruz. SGK’nin bilgi edinme hakkımızı hukuka aykırı biçimde çiğnemesi konusunda ayrıca hukuksal girişimlerde bulunacağız.
DİSK-AR: ÜLKEYİ YÖNETENLERE ÇAĞRIMIZDIR
Göreviniz Kod-29 ile ilgili gerçekleri gizlemek değil bu zulme son vermektir. İşverenlerin tek taraflı beyanı ile hiçbir işçi damgalanarak işinden olmamalıdır. İşten çıkarma yasağındaki tüm istisnalar derhal kaldırılmalı, işverene kanıtlama yükümlülüğü ve etkin denetim getirilmelidir. Aksi halde yaşanacak yeni mağduriyetlerin sorumlusu ülkeyi yönetenler olmaya devam edecektir.
Araştırma sendikalı işçi sayısındaki artışın yapay olduğunu ve sendikalaşan işçilerin ciddi bir bölümünün toplu iş sözleşmesinden yararlanamadığını gösteriyor.
DİSK-AR İŞSİZLİK VE İSTİHDAMIN GÖRÜNÜMÜ RAPORU YAYIMLANDI
GENİŞ TANIMLI İŞSİZ SAYISI 10 MİLYON!
Hem dar hem geniş tanımlı işsizlikte artış devam ediyor!
Geniş tanımlı işsiz sayısı (atıl işgücü) 10 milyon 20 bin!
Geniş tanımlı işsiz sayısı son bir yılda yaklaşık 3 milyon kişi arttı!
Geniş tanımlı işsizlik (atıl işgücü) oranı yüzde 28,3!
Kadınlarda geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 35,6!
Dar ve geniş tanımlı işsizlik arasındaki fark yaklaşık 6 milyon!

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 12 Nisan 2021 tarihinde Şubat 2021 dönemine ait Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) sonuçlarını açıkladı. Şubat 2021 dönemi verileri TÜİK’in yeni metodolojisine dayanıyor.
TÜİK Şubat 2021 dönemi gösterge işsizlik oranı olarak ifade ettiği mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranını yüzde 13,4 ve TÜİK’in âtıl işgücü olarak adlandırdığı, DİSK-AR’ın ise geniş tanımlı işsizlik olarak ifade ettiği oran yüzde 28,3 olarak açıklandı. Böylece mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı son bir yılda 0,8 puan ve bir aylık dönemde ise 0,7 puan arttı. Mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik (âtıl işgücü) oranı ise son bir yılda 7,5 puan arttı ve son bir aylık dönemde ise 1,2 puan azaldı.

TÜİK verilerine göre mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsiz sayısı Şubat 2021 döneminde 4 milyon 236 bin olarak gerçekleşti. Böylece Şubat 2020’de 4 milyon 22 bin ve Ocak 2021’de 3 milyon 986 bin olan mevsim etkilerinden arındırılmış dar tanımlı işsiz sayısı bir yılda 214 bin kişi ve bir ayda 250 bin kişi arttı.
TÜİK verilerinden hareketle yaptığımız hesaplamaya göre mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısı Şubat 2021’de 10 milyon 20 bin olarak gerçekleşti. Şubat 2020’de 7 milyon 70 bin ve Ocak 2021’de 10 milyon 511 bin olan mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısı son bir yılda 2 milyon 950 bin kişi arttı; son bir ayda ise 491 bin kişilik bir azalış yaşandı.
Rapordan özet bulgular şöyle:
Salgın işsizliği artırmaya devam ediyor.
Kadın işsizliği salgında yüksek seyrediyor.
Dar ve geniş işsizlik arasındaki makas açılıyor.
İşgücüne katılma oranı düşüyor.
İŞÇİLER SENDİKASIZ
Memurlar hariç 16 milyon 254 bin işçinin sadece 1 milyon 859 bini sendika üyesi iken; 14 milyon 395 bin işçi herhangi bir sendikaya üye değil.
16 milyon 254 bin işçinin sadece 1 milyon 132 bini toplu iş sözleşmesi kapsamında. 15 milyon 122 bin işçi ise hiçbir sendikal korumaya sahip değil.
Turizm işkolunda işçilerin yüzde 98,4’ü, büro ve ticaret, eğitim işkolunda işçilerin yüzde 97,4’ü ve inşaat işkolunda işçilerin yüzde 97,2’si toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında.
Araştırmada ortaya çıkan bulgular satır başlarıyla şöyle:
İşçilerin yüzde 90’ı sendikasız: Türkiye’de toplam 16 milyon 254 bin işçinin 14 milyon 395 bini herhangi bir sendikaya üye değildir. Kayıt dışı işçiler dahil edildiğinde ise fiili sendikalaşma oranı yüzde 11,4’tür. Bakanlık Ocak 2019 itibariyle resmi sendikalaşma oranını yüzde 13,9 olarak açıklasa da bu oran hatalıdır. Bakanlık sadece sigortalı işçileri dikkate almaktadır.
İşçilerin yüzde 93’ü toplu iş sözleşmesi kapsamında değil: Türkiye’de toplam 16 milyon 254 bin işçinin sadece 1 milyon 132 bini toplu iş sözleşmesinden yararlanıyor. İşçilerin yüzde 93’ü toplu iş sözleşmesi kapsamı dışındadır. Toplu iş sözleşmesi kapsamı dışındaki işçi sayısı 15 milyon 122 bindir. Toplu iş sözleşmesi kapsama oranı sadece yüzde 7’dir.
Sendika üyesi işçiler de toplu iş sözleşmesiz: Ocak 2019 tarihli bakanlık verilerine göre 1 milyon 859 bin sendika üyesi olarak gözükse de bunların 727 bini (yüzde 39’u) toplu iş sözleşmesi kapsamında değildir. Toplu iş sözleşmesinden yararlanan üye sayısı 1 milyon 132 bindir. 727 bin işçi sendika üyesi olduğu halde toplu iş sözleşmesinden yararlanamamaktadır.
Türkiye toplu iş sözleşmesi kapsamı ve sendikalaşma açısından OECD sonuncusu: AB ülkelerinde TİS kapsamı genellikle yüzde 50’nin üzerindedir. Toplu iş sözleşmesi kapsamı Avusturya’da yüzde 98, Belçika’da yüzde 96, Yunanistan ve İsveç’te yüzde 90’dır. TİS kapsamının en düşük olduğu ülkeler yüzde 12,5 ile Meksika, yüzde 12 ile ABD, yüzde 11,8 ile Kore, yüzde 7,1 ile Litvanya ve yüzde 7 ile Türkiye’dir
Sendika üyeliğindeki artışın nedeni taşeron işçilerin ve kamu işçilerin örgütlenmesidir: Sendikalaşmada 2013-2019 arası yaşanan yaklaşık 850 bin kişilik artışın temel nedeni kamu taşeron işçilerinin sendikalaşmasının kolaylaştırılmış olmasıdır. Ancak bu işçilerin toplu iş sözleşmesi hakları kısıtlandığı için toplu iş sözleşmesi kapsamı 1 milyon 132 bin ile sınırlı kalmıştır.
Yeni sendika üyelerinin dağılımında büyük bir dengesizlik söz konusu: 2013 ve 2019 arasında sendika üyeliğinde 857 binlik artış yaşandı. 857 bin işçinin 517 bini Hak-İş’e, 266 bini Türk-İş’e, 71 bini DİSK’e üye sendikalara üye olmuştur. Bu tablo Hak-İş’in kamu taşeron işçilerinin ve kamu işçilerinin sendikalaşması sırasında siyasal iktidar tarafından korunup kolladığını göstermektedir.
İşkollarına göre sendikalaşma: İnşaat, turizm ve büro işkolu en düşük sendikalaşma oranına sahip işkollarıdır. 2018’de en fazla iş cinayetlerinin yaşandığı inşaat işkolunda ise sendikasızlaşma devam etmektedir. En fazla sendikalaşma oranına sahip ilk üç işkolu, genel işler, savunma ve güvenlik ve banka, finans ve sigortadır.
İşkollarına göre toplu iş sözleşmesi kapsamı: Toplu iş sözleşmesi kapsamının en düşük olduğu ilk üç işkolu sırasıyla turizm (yüzde 1,6), büro (yüzde 2,6) ve inşaattır (yüzde 2,8). Turizm işkolunda işçilerin yüzde 98,4’ü, büro ve ticaret, eğitim işkolunda işçilerin yüzde 97,4’ü ve inşaat işkolunda işçilerin yüzde 97,2’si toplu iş sözleşmesi kapsamı dışındadır. Sağlık, sosyal hizmetler, gazetecilik, tekstil işkolları da toplu iş sözleşmesi kapsamının düşük olduğu işkollarıdır. TİS kapsamının en yüksek olduğu işkolları ise banka ve finans, enerji ve genel işler kollarıdır.
Kadınlar erkeklere göre daha az sendikalı: Kadınların sendikalaşma oranı kayıtdışı işçiler dahil yüzde 6,7’ye düşmektedir. Toplam işçilerin yüzde 27,6’sı kadınlardan oluşurken, kadın sendika üyeleri toplam sendika üyelerinin yalnızca yüzde 19’unu oluşturmaktadır. Toplam işçilerin yüzde 72,4’ü erkek olmasına karşılık toplam sendika üyelerinin yüzde 81’i erkeklerden oluşmaktadır.
İllere göre sendikalaşma: Sendikalaşmanın en düşük olduğu 10 il sırasıyla Antalya, Denizli, Yalova, Muğla, Mardin, Gaziantep, İstanbul, Ordu, Şırnak ve Uşak’tır. Antalya en sendikasız il olurken, İstanbul sendikalaşma sıralamasında 81 içinde 75. sıradadır. Sendikalaşmanın en yüksek olduğu iller belediyeler dahil kamu işçiliğinin yüksek olduğu illerdir. Zonguldak, Kırşehir, Rize, Karabük, Kırıkkale, Kütahya sendikalaşmanın en yüksek olduğu iller oldu.
Yüksek Hakem Kurulu tarafından bağıtlanan toplu sözleşmelerde patlama: Kamu taşeron işçilerinin sendikalaşmasından sonra artış gösteren Yüksek Hakem Kurulu tarafından bağıtlanan toplu sözleşmeler giderek artmaktadır. Kamu işveren sendikalarının kamu taşeron işçilerinin toplu pazarlıklarını yürütmekten kaçınması nedeniyle bu uyuşmazlıklar Yüksek Hakem Kurulu tarafından sonuçlandırıldı. 2011’de sadece 27 bin, 2012’de 20 bin, 2013’te 41 bin, 2014’te 14 bin ve 2015’te 35 bin işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmelerini bağıtlayan Yüksek hakem Kurulu 2016’da büyük bir sıçramayla 182 bin, 2017’de ise 287 bin işçinin toplu iş sözleşmesi bağıtlandı.
Grevler dibe vurdu: 1984- 1995 arasında yıllık ortalama greve katılan işçi sayısı 60 bin civarında iken, bu sayı 1995-2000 yılları arasında 9 bin civarına, 2000’lı yıllarda a ise 5 bin civarına geriledi. 2003 yılında itibaren ise grevi ertelenen (yasaklanan) işçi sayısı 193 bin oldu.
İLGİLİ HABER
Kaynak
haber.sol.org.tr
+ There are no comments
Add yours