İlker Başbuğ, Erdoğan’a yanıt verdi!

Erdoğan tüm milletvekillerine İlker Başbuğ’a dava açma çağrısı yaptı.
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, 2009 yılında AKP milletvekillerinin önergesiyle Meclis’ten geçen bir yasayı FETÖ’yle ilişkilendirmişti.

2009 yılındaki önergeye imza atan AKP’liler hakkında suç duyurusunda bulunmaya hazırlanan Dursun Çiçek bekleme kararı aldı.
26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un FETÖ’yle ilgili tartışmalarla ilgili, 25 Haziran 2009 Perşembe gecesi Meclis’te geçen bir düzenlemede imzası bulunan AKP’lileri işaret etmesi FETÖ’nün siyasi ayağı tartışmasını yeniden alevlendirdi.
İLKER BAŞBUĞ ARAŞTIRILSIN DEDİ
İlker Başbuğ:
”Asker kişilerin özel yetkili mahkemelerde yargılanması’na ilişkin 2009 tarihli düzenleme…Bunu kim hazırladı? Tamamen FETÖ ile ilgili, bu araştırılsın”
Bu önergede AKP Milletvekilleri Ahmet Aydın, Bekir Bozdağ, Mustafa Elitaş, Mehmet Ceylan, Yahya Doğan, A. Müfit Yetkin’in imzası vardı, Meclis Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ile dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin de destek vermişti.
AKP’DEN YANIT GELDİ
AKP Sözcüsü Ömer Çelik:
”Yasama faaliyetinin bir terör örgütü ile özdeşleştirilmesi kabul edilemez..
Arkadaşlarımız hem Meclis’in itibarını korumak hem de kendi kişisel haklarını korumak için kanuni yollara başvuracaklar”
Erdoğan:
”Meclis’teki grup toplantısında 2009 yılında yapılan düzenleme doğruydu..
Başbuğ zaman zaman yanlış değerlendirmeleriyle kamuoyunun önüne çıkan eski bir Genelkurmay Başkanı, ki kendisini gayet iyi tanırım, bu düzenlemeyi bahane ederek, meclisimizi toptan itham eden birtakım açıklamalar yapmıştır. Şimdi ben, özellikle kendi grubumuza sesleniyorum; burada parlamentonun hukukunu korumak üzere süratle hepiniz dava açmalısınız.”
‘FETÖ’NÜN MİLADI 2013 DEĞİL 2009’
Dursun Çiçek:
”Siyasi ayak belli. Onlar miladı Aralık 2013 olarak alıyor. Asıl milat 2009 ile 2013 yılları arası, bu dönem işlenen suçlar. FETÖ fiilen suç işlemeye kumpas davaları ile başladı. 15 Temmuz’a gelen süreç bunlarla başladı. Bu dönem ne istedilerse verildi, yasaysa yasa değişikliği yapıldı..
Yeni delil ortaya çıktığında zaman aşımı olmaz. İlker Başbuğ’un beyanları açık yeni delildir. Dava açılsın siyasi ayak, kirli çamaşırlar ortaya çıksın.”
‘İlker Başbuğ’un avukatıyız’
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel:
”Sırf İlker Başbuğ doğruyu söyledi diye, 780 gün senden alacaklı olan Başbuğ’a dava açtırıyorsan, biz yine avukatız kardeşim. Cumhuriyet Halk Partililer, Genel Başkanımız, yine senin açacağın o davada İlker Başbuğ’u savunuruz. Siz yine FETÖ’cü savcıları savunduğunuz tarafta durun bakalım..
Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı’yken FETÖ kumpasıyla tutuklanan, cezaevinde 2 yıl 2 ay (780 gün) yatan Genel Kurmay Başkanı… Haftalık olağan görüşmelerinde başbakan ile görüşüyordu eskiden, böyle bir demokrasimiz vardı. FETÖ konusunda herhalde Recep Tayyip Erdoğan’ı en çok uyaran kişi o’dur. FETÖ’yle mücadele konusunda en son söz söylenecek asker kişilerden bir tanesi o’dur.”
”SİLAH ARKADAŞLARI ‘SU UYUR, HULUSİ AKAR’ DİYOR”
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel:
”Şimdi son Genelkurmay Başkanı, bundan önceki Genelkurmay Başkanı, rejim değişikliğiyle o gece üniformayı çıkarıp takım elbise kravatı telaşla takan partili genelkurmay başkanının silah arkadaşları diyor ki, ‘Su uyur, Hulusi Akar.’ ‘Kim başta olursa olsun Hulusi Akar ilerler’ diyor. Öyle de oldu. FETÖ’cülerle birlikte yürüdü, büyüdü, büyüttü… Ama İlker Başbuğ, FETÖ’cülerin hedefi oldu. FETÖ, İlker Başbuğ’dan memnun olsa İlker Başbuğ’un başına bunlar gelir miydi… İlker Başbuğ’un dediklerini dinleseniz, sizin başınıza bu darbe gelir miydi?..
Ergenekon savcıları için koruma yasasını kim çıkardı? Zırhlı Mercedes yollamanı demiyoruz, onu yolladın. Ayrıca Ergenekon savcıları için Meclis’ten koruma yasası çıkardılar. Adamlar kendilerine zırh aldılar aynı 12 Eylül darbecileri gibi..
Yargıtay ve Danıştay’ın üye sayısını artırarak yüksek yargıya militan yargıçları atayıp da, orada yüksek yargıyı FETÖ’ye teslim eden kim? Bu kanunu kim değiştirdi kardeşim? Biz karşı çıktık, ‘Bir cemaate emanet ediyorsunuz’ dedik. Ama bunların hepsini yapanlar utanmadan, sıkılmadan hedef saptırmaya çalışıyorlar. Sen yine aynı tarihi noktadasın. Burada söyleyelim. Sen İlker Başbuğ gibi ve onun gibi nice mağdurlar varken, Balyoz’da 300 tane mağdur varken, Ergenekon’da varken… Gencecik subaylara askeri casuslukta kişisel namuslarına fuhuş, askeri namuslarına casus lekesi sürülüp hepsi yalan çıkmışken, sırf İlker Başbuğ doğruyu söyledi diye 780 gün senden alacaklı olan Başbuğ’a dava açtırıyorsan. Biz yine avukatız kardeşim. Cumhuriyet Halk Parti’liler, Genel Başkanımız, yine senin açacağın o davada İlker Başbuğ’u savunuruz. Siz yine FETÖ’cü savcıları savunduğunuz tarafta durun bakalım.”
‘Bu boru göstermeye benzemez’
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ:
“26 Haziran 2009’daki kanun teklifini getiren siyasiler araştırılsın. FETÖ’nün siyasi ayağı yok dersek gerçeği inkâr olur.”
Erdoğan:
“Meclis’i ve milletvekillerin aşağılayarak sadece darbe zihniyetine hizmet edilebilir. Bu boru göstermeye benzemez. Parlamentonun hukuku boru ile sindirilemez..
Başbuğ’un sözünü ettiği ve TBMM’den 25 Haziran 2009’da geçen düzenlemenin amacı darbelere zemin hazırlanmasını önlemek. Darbelere zemin hazırlayan hukukun işlemesinin önüne geçen yanlış bir uygulamanın düzeltilmesidir. Suç işleyen kişinin asker kimliğinin ona ayrıcalık tanımasının hukukta yeri olamaz. 15 Temmuz’un ardından askeri mahkemeleri kaldırdık. Suça karışmış askerlerin sivil mahkemelerde yargılanabilmelerinin önünü açan kanun”
‘YANLIŞ DEĞERLENDİRMELERİ VAR’
Erdoğan:
”Zaman zaman yanlış değerlendirmeleriyle kamuoyunun önüne çıkan eski bir genelkurmay başkanı, bu düzenlemeyi bahane ederek Meclisimizi toptan itham eden birtakım açıklamalar yapmıştır. Şimdi ben özellikle kendi grubumuza sesleniyorum: Burada parlamentonun hukukunu korumak üzere süratle hepiniz dava açmalısınız. Meclisin yasama yetkisini dışarıdan birilerinin kalkıp da atıp tutmak suretiyle yere çalmaya hakkı yoktur. Bu parlamentonun hukukunu korumamız lazım bu hukukun gereği neyse yapmamız lazım. Meclis’i ve milletvekillerin aşağılayarak sadece darbe zihniyetine hizmet edilebilir. Bu boru göstermeye benzemez. Parlamentonun hukuku boru ile sindirilemez. Bundan yaklaşık 11 yıl önce tüm partilerin desteği ile çıkarılan bir düzenlemenin üzerine FETÖ gölgesi düşürülmeye çalışılması en hafif tabiriyle Meclis’e saygısızlıktır.”
İlker Başbuğ:
”Bahsedilen yasa teklifine göre askeri şahıslar askeri mahalde işlediği suçlar da dahil özel yetkili mahkemelerde yargılanacak. Bu bir kere anayasaya aykırı. Bu tamamen ne için Dursun Çiçek için. Bu olay medyada ‘AKP ile cemaati bitirme planı’ algısı olarak yapıldı. Sivil şahıslar her durumda askeri yerlerde yargılanmaz Özel yetkili mahkemelerde yargılanır. Kayseri’de biz bir olay yakalamıştık, Hava İkmal Bölge Komutanlığı’nda astsubay yakaladık. Flaş bellek ayarlıyorlar. Burada sivillerden yardım alıyorlar. 14 Nisan 2009’da ‘FETÖ ile mücadele edicem’ dedim. Bu kanun teklifini kim hazırladı tamamen FETÖ ile ilgili bu araştırılsın. 26 Haziran 2009’daki kanun teklifini getiren siyasiler araştırılsın. FETÖ’nün siyasi ayağı yok dersek gerçeği inkar olur.”
İŞTE O MADDE
İlker Başbuğ’un sözünü ettiği yasa değişikliği o dönem AKP milletvekilleri Bekir Bozdağ, Mustafa Elitaş, Ahmet Aydın, Mehmet Ceylan, Yahya Doğan, A. Müfit Yetkin imzasıyla Meclis’in tatile girmesinden hemen önce gece yarısı TBMM’ye getirilmişti.
MADDE 6 – 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3’üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(2) Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanunu’nda veya diğer kanunlarda yer alan askerî mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirâk halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adlî yargı mahkemeleri tarafından yapılır.
MADDE 7 – 5271 sayılı Kanunun 250 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde, maddenin üçüncü fıkrasının son cümlesinde geçen “hâli dahil” ibaresi ise “hâlinde” şeklinde değiştirilmiştir.
‘BUNUN ALTINDA İYİ NİYET YOK’
Ömer Çelik:
“FETÖ’nün siyasi ayağı var mıdır yok mudur tartışması devam ediyor. Elinde bilgi belge olan varsa bu araştırılsın. Şunu bunu suçlamak bu mücadeleyi sulandırmaktan başka bir işe yaramaz. Aslında bu tutum FETÖ’nün temizlenmesine mi hizmet etmektedir başka bir şeye mi? Kim ki yüce Meclis’i aşağılamaya çalışıyorsa bunun altında iyi niyet yoktur. Türkiye darbelerden çok çektiği için, darbelere zemin yaratan yasal düzenlemelerin mevzuatımızdan çıkarılması en önemli gündemdi. O dönem önerge satır satır okunup tüm partiler tarafından kabul edildi. 30 gibi suçu kapsayan askerlerin yargılanmasının sağlanması bir devrimdir. FETÖ, Türkiye’nin kabul ettiği terör örgütlerinden biridir. FETÖ’nün gerçekleştirmeye çalıştığı darbe girişimi milletimizin iradesiyle def edilmiştir. FETÖ ile ilgili olarak devletin bütün organlarından hayatın tüm kılcal damarlarından kesilmesi için mücadele devam edilmektedir. Elinde belge olmaksızın devletin sahip olmadığı birtakım iddialar üzerinden şunu bunu suçlayarak bu mücadele desteklenemez. Arkadaşlarımız, kendilerini FETÖ terör örgütü mensubu gibi etiketleyen bu yaklaşıma karşı yasal haklarını kullanacaklar.”
Başbuğ, Erdoğan’a yanıt verirken Gül’ü işaret etti
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, 2009’da Meclis’ten geçirilen, askerlerin sivil mahkemede yargılanmasına ilişkin düzenlemenin arkasında FETÖ olduğuna dair sözlerine tepki gösteren Erdoğan’a yanıt verdi.
İlker Başbuğ:
”Amacım hükümet tasarısında olmayan söz konusu önergenin arkasında kim olduğu ve dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bunu neden ve nasıl onaylandığının sorgulanması..
Göreve başladığım 28 Ağustos 2008 tarihinden itibaren FETÖ’nün hedefinde oldum..
Görevde bulunduğum 2 yıl FETÖ tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı kurulan komplolara karşı mücadele ile geçti..
12 Haziran 2009 tarihinde sözde ‘İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın basında yer alması üzerine Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından soruşturma açıldı. Soruşturma konusu suç askeri mahalde asker kişi tarafından işlendiği iddia edilen bir suçtur. Askeri Savcılık yaptığı soruşturma sonucunda 24 Haziran 2009 tarihinde Kovuşturmaya Yer Olmadığı kararını verdi..
4 Mart 2009 tarihinde Hava Kuvvetleri Askeri Savcılığı Kayseri’de asker ve sivillerden oluşan gizli bir yapılanmayı tespit etti. Asker şahıslar ifadelerinde ışık evlerinde yetiştiklerini itiraf ettiler, hakkında soruşturma yapılan 5 sivil kişiye ise ulaşılamadı..
07 Ocak 2009 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun tasarısı Başbakan’ın imzasıyla hükümet tasarısı olarak sunulmuştu. Bu hükümet tasarısındaki maddelerin görüşülmesinin tamamlanmasını müteakip 26 Haziran 2009 tarihinde gece yarısı saat 00:59’dan itibaren hükümet tasarısında olmayan iki adet önerge sunulmuştur..
Birinci önerge ile asker olmayan kişilerin askeri mahkemelerde yargılanmasına son verilmesi amaçlanmıştı. 3 Kasım 2016 tarihinde TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonundaki beyanımda ifade ettiğim gibi ‘Bu değişiklik tartışılabilir. Demokratik ülkelerde sivil şahıslar sivil mahkemelerde yargılanabilir.’ Ancak, unutulmamalıdır ki bu değişiklikten ilk faydalanacak kişilerin FETÖ’nün TSK’ya karşı Kayseri’de kurduğu komploya katılan beş sivil olduğu ortadadır..
Yukarıda anlatılan olaylar ve yasa değişiklilerinin zamanlaması yasa değişikliklerinden FETÖ’nün istifade ettiğini ortaya koymaktadır. Bu yasa değişikliği yapılmamış olsaydı Kayseri ve Erzincan soruşturmaları FETÖ’nün ciddi şekilde aleyhine gelişebilirdi. Dolayısıyla, sebep-sonuç ilişkileri göz önüne alındığında, 7 Ekim 2015 günü, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ndeki duruşmada söylediğim gibi, iki önerge ile gerçekleştirilen yasa değişikliklerinin FETÖ tarafından istenildiği ileri sürülebilir..
Darbelere zemin hazırlanmasını önlemek amacıyla yapılacak düzenlemelere ilkesel olarak karşı çıkılamaz. Ancak askeri şahısların askeri mahallerde işledikleri suçlar nedeniyle sivil mahkemelerde yargılanmasına ilişkin 26 Haziran 2009 tarihinde yapılan düzenleme Anayasa’ya aykırıdır. Hukuk devletinde böyle bir uygulamayı nereye koyacaksınız?.
Televizyon programındaki konuya ilişkin konuşmadan TBMM’yi ve bazı üyelerini ismen itham eden bir sonuç çıkartılması doğru değildir. Amacımız Hükümet tasarısında yer almayan bu iki değişiklik önergesini ilk gündeme getireninin kim olduğunun, önergelerden birinin Anayasa’ya açıkça aykırı olduğu net olmasına rağmen bu önergelerin nasıl benimsendiğinin, kendisine Anayasa’ya aykırılığı defalarca anlatılmasına rağmen dönemin Cumhurbaşkanı tarafından da neden ve nasıl onaylandığının sorgulanmasıdır.
Askeri şahısların askeri mahallerde işledikleri suçlar nedeniyle sivil mahkemelerde yargılanmasına ilişkin düzenlemeye ilişkin Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisinin o günkü yetkililerinin son günlerde basına yansıyan açıklamaları ve Ana Muhalefet Partisi’nin bu düzenlemeyi o günlerde hemen Anayasa Mahkemesine götürmesi adı geçen partilerin bu önergeyi desteklemediklerini göstermektedir..
Televizyon programındaki konuşmamızın kapsamı hükümet tasarısı dışında iki önerge ile yapılan düzenlemeler olup esasen bunların üzerine FETÖ gölgesi düşürmek değil gece yarısı yapılan bu düzenlemelerden FETÖ’nün istifade ettiğinin ortaya konulmasıdır..
Hükümet tasarısının dışında gece yarısı getirilen ve 13 dakika içerisinde kabul edilen bu iki önergeden en çok istifade eden FETÖ olmuştur. Bu iki değişiklik yapılmamış olsaydı Kayseri ve Erzincan soruşturmaları ile 2009 yılında bile FETÖ’ye ciddi bir darbe indirilebilirdi. Göreve başladığı ilk günde FETÖ tarafından hedef alınan ve görev süresi olan iki yıl boyunca FETÖ komploları ile mücadele eden, o günlerde “FETÖ tehdidi bugün bize, yarın size” diye siyasi iktidarı uyaran bir Genelkurmay Başkanının, bugün karşı karşıya bırakıldığı bu durum herkesten önce FETÖ’yü sevindirecektir.”
‘Elitaş o mekanizmayı açıklamalı’
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel:
”MHP’nin Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunması…
MHP, saray rejiminin muhafızıdır. O muhafız alayının 3 çavuşu da dün verilen emri yerine getirmiştir..
MHP, Kemal Kılıçdaroğlu’na siyaseten veremediği cevabı, kendilerine büyük ortağın verdiği imtiyaz ve güvenceyle yargı üzerinden vermeye çalışmaktadır. MHP, saray rejiminin muhafızıdır. O muhafız alayının 3 çavuşu da dün verilen emri yerine getirmiştir. Savcılar, hakimler, kayıtlar, MİT, JİTEM’in yapamadığını, saray rejiminin muhafız alayının üç çavuşu yapacaksa ellerinden geleni artlarına koymasınlar..
FETÖ’nün siyasi ayağına ilişkin tartışmalar…
Mustafa Elitaş önergeyi – 2009’da Meclis’ten gece yarısı geçirilen düzenleme – kendi yazdıysa bunun siyasi, hukuki sorumluluğuna katlanacak, kendi yazmadıysa gecenin o yarısında kendisine bu önergeyi ileten mekanizmayı açıklayacak. O mekanizma açıklanırsa gerisi çorap söküğü gibi gelir..
Kızılayın aldığı bağışlar 5 yıl önceye göre 63 kat arttı bu dış kaynaklı fon kullanımından kaynaklandı. Kızılay bağımsız denetçilerle denetleniyor. Bağımsız denetçilerin raporunda bile ‘sınırlı olumlu görüş’ bildirildi..
AKP Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un ‘FETÖ’nün siyasi ayağı’ konusundaki açıklamaları üzerine dava açacak olması sorunlu, ayıplı bir durum..
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinde, ‘Örgütün siyasetle ilişkisi faydacı ve hatta fırsatçı temelde olup; öncelikle siyaset ve kurumları üzerinde etkili olarak kadrolaşmanın önünü açmayı, elemanlarını etkili konumlara taşımayı, onların korunup, kollanmasını sağlamayı hedeflemektedir. Örgüt mensuplarını milletvekili olarak Meclise sokmayı istemekte, ilgi gösterdiği kanun tasarıları hakkında hukuk büroları aracılığıyla çalışmalar yaparak organlarının da katılımıyla yasama süreçlerine doğrudan müdahil olmaktadır’ deniliyor
‘FETÖ’NÜN SİYASİ AYAĞI SOMUTLAŞABİLİR’
Özgür Özel:
”Elitaş, bu iddianameye göre suçlanacak kişi değilse en azından çok önemli bir tanık pozisyonundadır. Elitaş, önergeyi kendi yazdıysa bunun siyasi, hukuki sorumluluğuna katlanacak, kendi yazmadıysa gecenin o yarısında kendisine bu önergeyi ileten mekanizmayı açıklayacak. O mekanizma açıklanırsa çorap söküğü gibi hiç olmazsa bu konuda FETÖ’nün siyasi ayağı ve FETÖ’nün yasama sürecine nasıl etki ettiği somutlaşabilir..
Elitaş’ın Başbuğ’a dava açması…’Haksızlık yaptığımız birisine, bunu dile getirdiği için elimizdeki yargı gücünü kullanarak baskı, şantaj, onu zorla susturma yoluna gidiyoruz’ anlamına geliyor.
‘KIZILAY BUZDAĞI’NIN GÖRÜNÜN YÜZÜ’
Özgür Özel:
”Kızılayın 2015 ve 2018 resmi bilançoları Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ı yalanlıyor. Yurt dışından alınan yardımlar sıfır olarak görülüyor..
63 kat artışın tamamı, özellikle yandaş şirketlerin vergi ödememek için parayı Kızılay üzerinden bir vakfa veya kendilerinden arzu edilen yerlerin fonlanması… Kızılay vergiden kaçmanın, vergi kaçırmanın, devlete verilecek vergiyi başka yerlere vermenin paravanı olmuş. Bunun izini sürmeye uzun süre devam edeceğiz. Bir savcıya, ‘Bu konuda nereye kadar giderse git’ dense, bu iş nerelere kadar gidecek, vatandaşımız bir bilse.
Yandaş, kayrılan şirketlerin verdikleri alternatif vergi için Kızılayı paravan kullandıkları, buzdağının görünen yüzü. Bu son dönemlerde çok özel olarak kurgulanmış, çok özel mimarisi olan bambaşka bir sistemin şimdilik görünen, bilinen yüzü..
Kızılay Başkanı Kerem Kınık, ‘Ben bu kadar işi yapıyorum, bu işten para almıyorum’ diyor. Kızılayın 6 iştirakinin Yönetim Kurulu üyeliklerinden alınan huzur hakları, sair ödentiler, yurt dışı gezi harcırahlarının dökümünü resmi kanalla istedik.”
İLGİLİ HABER
+ There are no comments
Add yours