NEDEN TÜRKİYE’DE DAHA ÇOK KORKMALIYIZ!
İÇİNDEKİLER
‘Allah’ın dediği olur’ deyip, önlemleri dinlemeyen, tedbirleri kendince gerekçelerle uygulamaktan imtina edenlerin sayısının hiç de az olmayacağını biliyoruz
İSMAİLAĞA!

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Koronavirüs salgını nedeniyle yayımladığı genelge:
“Cenaze namazları vakit namazlarından önce ve kalabalık ortamlar oluşturulmadan kılınsın”
Bu genelgenin mürekkebi kurumadan Nakşibendi tarikatının kollarından biri olan İsmailağa Cemaati’nin önde gelen isimlerinden Abdullah Ustaosmanoğlu öldü ve cenazesi Fatih Camii’nden kalabalık bir cemaatle kaldırıldı.
Cenazeye katılanlar arasında AKP milletvekilleri ve İstanbul’un bazı ilçelerinin belediye başkanları da vardı.
Dün sosyal medyada izlediğim bir video kaydı, Urfa’da yapılmış bazı röportajları aktarıyordu.
Bir vatandaşımız, Diyanet’in ve Sağlık Bakanlığı’nın uyarılarına rağmen şunu söylüyordu:
“Biz inşallah cemaatle, camiye devam edeceğiz. Allah’ın takdiri, sebeplerle veya tedbirlerle bozulmaz.”
Bir başkası şöyle anlatıyordu:
“Allah’ın verdiği canı sadece Allah alır. Ondan dolayı biz Müslümanlar olarak korkmuyoruz virüsten.”
Benzeri bir röportaj da Kütahya caddelerinde yapılmıştı. Orada da aynı şey tekrarlanıyordu:
“Allah’ın verdiği canı Allah alır, virüsten korkmuyoruz. Beş vakit abdest alıyoruz, virüs bize bulaşmaz.”
İslam’ın kaza ve kader inancının körü körüne bir itaate dönüşmesinin sonucu bu.

Aslında herkesin biliyor olması gereken bir hadis de var.
Hazreti Ömer, Şam’a doğru giderken, kentte veba salgını olduğunu duyuyor.
Bunun üzerine Peygamber şöyle bir haber göndermiş:
“Bir yerde veba olduğunu işittiğinizde oraya girmeyiniz. Bir yerde veba ortaya çıkar, siz de orada bulunursanız, hastalıktan kaçarak oradan dışarı çıkmayınız!”
Peygamber hadisinin anlamı açık:
Bir salgının olduğu yere gitmeyin, bir salgın ortamındaysanız dışarı çıkıp başkalarına da hastalığı bulaştırmayın!
Kendilerine “dinin gereği” diye her söylenene inanan cahilleri bir kenara bırakıyorum.
Bunu tarikat şeyhleri, cami imamları, sözü dinlenen cemaat büyükleri bilmiyor olabilir mi?
Mümkün değil, ben bile ortaokul din dersindeki “kaza – kader bahsinden” hatırlıyorum!
Yüzyıllardır bu insanlara, din diye, hurafelerle bezenmiş bir şey yutturuldu.
Nitekim Diyanet’in etkin önlemler için günlerce ayak diremesinin nedeni de aslına bakarsanız budur.
Genelge yayınlamasının ardından, Fatih Camii avlusunun cenaze namazı için tıklım tıklım dolmasının nedeni de bu.
Bu bilinç düzeyine bakıp, İslam ülkelerinin bugünkü perişanlığının gerekçelerini de anlayabilirsiniz.
“Allah’ın dediği olur” deyip, önlemleri dinlemeyen, tedbirleri kendince gerekçelerle uygulamaktan imtina edenlerin sayısının hiç de az olmayacağını biliyoruz.
Bir salgının daha çok başındayken Türkiye’de korkmamız gereken şey de budur.
Abdullah Ustaosmanoğlu’nun cenaze töreni
İLGİLİ HABER
t24 – Mehmet Y. Yılmaz
