Gül’ün hedefi Erdoğan mı?

Popülizm, en çok demokrasinin temel niteliklerini hedef alıyor, onu çürütüyor.
11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 22. Avrasya Ekonomi Zirvesinde yaptığı konuşmada hedefi Erdoğan mıydı?

Yeni Parti çalışmalarında adı geçen ancak aktif çalışma temposu için görülmeyen Abdullah Gül’ün konuşmasında dikkat çeken cümlelerini sıralayayım ve kararı birlikte verelim:
Popülizm, en çok demokrasinin temel niteliklerini hedef alıyor, onu çürütüyor.
Adaletin, tarafsız ve bağımsız bir şekilde dağıtılmasını, kamudaki şeffaflığı, hesap verebilirliği, hür basını; bütün bunları hedef alıyorlar.
Bütün bunlar, popülizmin ilerlediği ülkelerde geriliyor. Bunları her kıtada görebiliyoruz.

Türkiye’de popülizm var mı?
Abdullah Gül:
”Evet müthiş bir popülizm vardır.”
Öncelikle şunu da vurgulamak gerekir ki Abdullah Gül konuşmasında Türkiye’nin ve Erdoğan’ın adını ağzına almadı.
Ancak, Amerika’dan, Latin Amerika’dan ve son 10 yılda özellikle Avrupa’da popülist hareketlerin yükselmeye başladığını vurguladı.
Abdullah Gül:
“Son 10 yılda özellikle Avrupa’da ve bugünkü Amerikan yönetiminin ve başkanının seçim kampanyasıyla başlayan söylemleri ve şimdiki yönetim tarzıyla bütün dünyada esmeye başladı. Bu çok kaygı verici. Özellikle dünyanın önemli ülkelerinin bu tip politikaları tercih etmeye başlamalarının neticeleri muhakkak ki vardır.”
Tarihin en kötü popülizminin çok büyük acılara yol açtığını anımsatan Gül’ün sözleri ve benim yorumlarım şöyle:
Abdullah Gül:
”Bugün gördüğümüz popülizm, otoriter yönetim şeklinde ortaya çıkıyor.”
Yorumum: Türkiye’de popülizm ve otoriter yönetim vardır. AKP lideri Erdoğan’ın her konuşması popülizm örneğidir.
Gül:
”Hepsinin ortak özelliği büyük hayal kırıklığı çeken toplumları ve halkları, öfkelerini, onların hissiyatlarını bilinçli bir şekilde hedef alarak, onların zafiyetlerini istismar etmeye başladı.”
Yorumum: Türkiye’nin bekası gündemini yaratmak Türk halkının zafiyetinden yararlanmaktır ki AKP iktidarı MHP’yi yandaş alarak bu algı operasyonunu sürdürmektedir.
Gül:
”İktidardakiler popülizm yaparsa çok daha tehlikeli olur. Çünkü söylemle uygulama birleştiği anda bunun neticeleri gerçekten büyük sıkıntılar getirir ve toplumlara çok büyük zararlar verir.”
Yorumum: Türkiye’de iktidarın popülizm yapması topluma büyük sıkıntılar yaşatmıyor mu? Yaşatıyor. Topluma büyük zarar vermiyor mu? Veriyor.
Gül:
Popülizmin sürdürülebilirliği söz konusu değil. Popülist olanlar, halka sadece balık verirler ancak ‘balık nasıl tutulur’ öğretmezler. Bir gün balık bittiğinde de o zaman felaketler ortaya çıkar.”
Yorumum: 16 yıldır Türkiye’yi yöneten AKP iktidarı halka sadece sosyal yardımlar adı altında, kömür, yiyecek ve giyecek yardımı yapıyorlar ama onları üretmeye teşvik etmiyorlar. Gül’ün dediği gibi halka balık veriyorlar ama balık tutmayı öğretmiyorlar.
Gül:
”Adaletin, tarafsız ve bağımsız bir şekilde dağıtılmasını, kamudaki şeffaflığı, hesap verebilirliği, hür basını; bütün bunları hedef alıyorlar. Bütün bunlar, popülizmin ilerlediği ülkelerde görülüyor.”
Yorumum: Adalet’in tarafsız ve bağımsız dağıtılmadığı, kamuda şeffaflığın olmadığı ve hür basın olmadığı çok açık ve net bir tablodur ülkemizde.
Gül, ekonomik popülizmörneğini Venezuela’dan şöyle verdi.
Gül:
“Dünyanın en büyük petrol, gaz ve altın rezervlerine sahip olan bir ülkenin halkı bugün ne kadar acı çekiyor; bütün ülkelerin adeta oyuncağı haline gelmiş. Halbuki böyle bir ülke, dünyanın en müreffeh ülkelerinden birisi olabilirdi. ‘Good goverments’ dediğimiz, sistemin güzel unsurlarını; hukuk, kuvvetler ayrılığı, şeffaflık, hesap verilebilirlik, bütün bunlar uygulanmış olsaydı böyle bir kaynağı olan ülke bugün en zengin, en mutlu ülke olabilirdi.”
Yorumum: Ülkemizde dehukuk, kuvvetler ayrılığı, şeffaflık ve hesap verilebilirlik sorunu çok açık ve net şekilde ortadadır. Tarım da kendi kendine yeten bir ülke olmaktan uzaklaşan Türkiye geleneksel tarım ürünlerini dahi ithal ediyor.
Gül:
”Popülizm, diplomasinin geleneklerini, dilini hep küçük görür ve onları ihmal eder. Ama hamasi sözler, retorik, dış politikada o kadar tehlikeli ki, sonunda onun esiri haline gelirsiniz ve istemeye istemeye yanlışlara sürüklenirsiniz.”
Yorumum: Diplomasinin uzman ve duayen diplomatları yerine AKP eski milletvekilleri “Büyükelçi” atandı. Dış politikaya gelince Irak, Suriye, Mısır, İsrail, Amerika, Libya ve Yemen konusunda Erdoğan’ın söylemleri popülizm değilse nedir? Putin’in Erdoğan’a Adana Mutabakatını hatırlatması yanlış diplomasinin net görüntüsüdür.
Gül:
”Demokrasinin mükemmelleştirilmesi gerekir. Gelirlerdeki adaletsizlikleri gidermek lazım. Bunu gidermenin yolu hiçbir zaman popülizm değil, demokratik değerleri, insan haklarını, hukukun üstünlüğü gibi temel evrensel kriterleri her ülkede güçlendirmekten geçer.”
Yorumum: Türkiye 16 Nisan referandumu ile demokrasiyi güçlendirdi mi? Yoksa tek adam rejimini mi güçlendirdi? Gül’ün başkanlık rejimine karşı olduğu artık bilinen ve açıklanan bir gerçektir.
Değerli okurlarım, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bu konuşmasındaki sözlerinin “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” deyimi ile AKP iktidarını ve Erdoğan’ı da hedef aldığını sizler de benim gibi algılamışsınızdır.

31 Mart sonrası Türk siyasetinde yeni bir siyasi oluşum gelmekte olduğunun açık bir sinyalidir Abdullah Gül’ün açıklamaları.
Jan-WernerMüller “Popülizm Nedir” kitabındaşöyle diyor:
‘Popülistler seçkin karşıtı olmanın yanı sıra çoğulculuk karşıtıdır. Sadece ve sadece kendilerinin halkı temsil ettiğini iddia ederler. Bütün diğer siyasal rakipleri meşruiyetten yoksundur ve onların destekçileri halkın bir parçası olarak görülmez.’
İLGİLİ HABER
ORHAN UĞUROĞLU
+ There are no comments
Add yours