
AKP İstanbul Milletvekili Şirin Ünal’ın evinde şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Nadira Kadirova’nın ölümü ile ilgili iddialar gündemden düşmüyor…
Nadira Kadirova’nın ailesi: ‘Konuşursam yer yerinden oynar, bu evi de kendimi de yakarım’ diyordu!

SORUŞTURMA İLE İLGİLİ AÇIKLAMA YOK!
AKP İstanbul Milletvekili Şirin Ünal’ın Ankara’daki malikânesinde, Ünal’a ait silahtan çıkan kurşunla ölen ve intihar ettiği açıklanan 23 yaşındaki Özbekistanlı Nadira Kadirova ile ilgili soruşturma ile ilgili henüz bir açıklama yapılmadı.
Aile üyeleri olayla ilgili yeni bir açıklama yaptı:
AİLE: ”İfade edildiği gibi evdeki kimseden swab örneği -ateşli silah artığı/eldeki kan ve barut izi- alınmadı. Odasına sokmadılar, eşyalarını onlar verdi. Hep günlük tuttu. Sondönem günlüğü yok. Abisi teşhiste göğsünde kurşunun girdiği yerde siyah barut lekesi göremediğini söyledi. Oysa silahın dayandığı yerde yanıkizi ve siyah bir leke olur.”
Aile üyeleri: ”Kadirova’nın ölümünde deliller karartıldı ve olayda çok fazla çelişki var.”
Aileye göre olayda birden çok şüphe uyandıran durum var.
1-) Ağabey Muhammed Kadirova, kardeşinin cesedine yapılan teşhis sırasında göğsünde yanıkizi olmadığını söyledi. Oysa ateşli silahla yakın mesafe atışta, yanık ve barutun bıraktığı iz olur.
2-) Aile, emniyetten ‘Şarjör ve silah ayrıydı’ bilgisini aldı. Buna göre, ‘Silahın Belçika yapımı 14’lü olduğunu ve şarjör ile ayrı bulunduğu’ söylendi. Fakat hiçbir Belçika yapımı 14’lü, ‘Mermi namluya sürülse bile’ şarjör olmadan çalışmıyor. 1903’te üretimine başlanan silahın özelliklerinden biride bu güvenlik önlemi.
3-) Aile, bu önemli detayın anlaşılmasından sonra, ‘Emniyet ağız değiştirdi’ diyor: ‘Silah Baretta’ymış dediler.’ Ancak Baretta’nın da bir yere dayandığında çalışıp ateş alması mümkün olmuyor. Yani şarjörü takılı olmayan 14’lü de bir yere dayanıp ateş edilen Barettada işlevsiz.
4-) Kadirova’nın tek mermiyi şarjöre takmasıda zor görünüyor. Aile bu konudaki şüphelerini de dile getiriyor: ‘Özbekistan’da polis bile silah taşımaz. Genç bir kadının bilgi sahibi olması, tekbir mermiyi şarjöre yerleştirebilmesi bize çok mantıklı gelmiyor.’
Yine aynı şekilde çalışan bir kişinin aileye aktardıkları arasında şunlar yer alıyor:
”Günlerdir ağlıyordu. ‘Konuşursam yer yerinden oynar, bu evi de kendimi de yakarım’ diyordu”.
”Çalıştığı eve eşyalarını toplamaya gittik. Bizi odasına sokmadılar. İçinde daha çok defter ve kitap alan 3 koli verdiler. Nadire günlük tutardı, içtiği çayı simidi bile yazardı. Bütün günlükleri bulduk. Ancak kolilerin içinden son dönem günlüğü çıkmadı.”
Evin her yerinde kamera var. Kayıtların çıkıp çıkmayacağı merak konusu.
- Nadire Kadirova’nın telefonu da aileye teslim edilmedi. Emniyette olması muhtemel.
- Yine kulaklığı da aileye verilmedi.
Aile bireyleri: ”Bu özel bir kulaklıktı. İngilizce çalıştığı için bunu almıştı. Her sesi kaydediyordu. Bu bize teslim edilmedi” diyor.
Cenazeyi Özbekistan’da teslim alan diğer aile üyeleri genç kadının ayağında da bir yara olduğunu tespit ettiler.
İLGİLİ HABER
Soruşturmayı sürdüren Savcıdan ‘fuhuş’ sorusu
Kadirova’nın ölümüne ilişkin soruşturmada kendisiyle son konuşan kişi olan arkadaşı Leyla Niyazova tanık olarak dinlendi.
Savcılık, tanık Niyazova’ya; ‘Siz Nadira Kadirova’yı fuhuşa mı götürüp getiriyormuşsunuz?’ diye sordu.
Savcılığın sorusuna ve bu iddiaya tepki gösteren Niyazova:
”Benim Nadira’yı fuhuşa teşvik ettiğim ya da fuhuş yapmasını kolaylaştırdığım iddiaları doğru değildir. Geçimimi Laleli’den aldığım tekstil ürünlerini Özbekistan’a göndererek sağlarım. Buna ilişkin kargo gönderim fişlerimi de gerekirse dosyaya sunabilirim. Nadira benim evimde hiç kalmadı.” diye konuştu.
Niyazova: ”Nadira ile bir ara küsüp barıştığım doğru. Fakat bunun sebebi onun fuhuşa sevk ettiğim iddiası değildir. Çünkü böyle bir olay kesinlikle olmamıştır.” ifadesini kullandı.
Niyazova: ”Kadirova benimle yaptığı son görüşmesinde Şirin Ünal’ın arkadan gelerek kendisine sarılması olayını anlattı.”
POLİS ‘VEBAL VARDIR’ DEMİŞ!
Tanık olarak dinlenen Nigar Abdurrahmanova da ifadesinde:
”Polisler ‘hiçbir şey kesin değil. Bu işin sonunda vebal vardır’ tarzında şeyler söyledi. Hatta ben dosyayı alıp inceleyeyim, siz yine ifade verebilirsiniz dedi. Muhammed Ali de doğrudur, bu işte vebal var diyerek ikna oldu ve ifade vermekten vazgeçtik.” dedi.