“CEMAAT YAPILARI, KANAAT ÖNDERLERİ”
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak:
“İktidara yakın merkezden ve yerel yönetimlerden iş alan, kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyen bir takım ‘tuzu kuru’ iş adamları yavaş yavaş ortalıktan kaybolmaya başlayacaklardır.”
Abdurrahman Dilipak:
1-) Seçimin sonuçları büyük ölçüde belli oldu. Belli olmayan birkaç il ya da ilçede bugünlerde belli olacak. Sonuçta 1. parti yine AKP,
AKP ve MHP üyesi neredeydi ve ne yapıyordu?
2-) Türkiye’de seçim sistemi aslında oldukça sağlam bir sistem. Sandık kurullarında sayım açık yapılıyor. Zabıt tutuluyor ve orada ilan ediliyor. Hata olmaz mı, olur. Ama hatayı tesbit etmek ve düzeltmek zor değil. Eğer sandık kurulundaki herkes birlik olup hile yapacaksa yapar, ama onu da kaç sandıkta yapabilir ki!
3-) İtiraz konusunda tek kafa karıştıran şey, o sandık kurulundaki AKP ve MHP üyesi neredeydi ve ne yapıyordu?
4-) Seçimin bütün yükü, her zaman olduğu gibi yine Erdoğan’ın üzerindeydi. Ama yetmedi. Hatta AKP elindeki en büyük sermayesini tüketmeye başladı.
5-) Seçime doğru giderken, hep yapılanlar 8ve yapılacak olanlardan söz edildi ama halkın kafasındaki ‘suali mukadderler’e net bir cevap verilmedi.
“CEMAAT YAPILARI, KANAAT ÖNDERLERİ”
6-) Aday profili düşüktü. Beklentilerin çok altındaydı. Bunlar milletin kalbine değil, sinirine dokundular..
7-) Birçok teşkilatta, samimi bir şekilde işe sarılmadı, dostlar alışverişte görsün kabilinden bir kampanya yürütüldü..
😎 Bu seçimde STK’lar, cemaat yapıları, kanaat önderleri ve medya buharlaştı. Etkin bir rol üslenemediler ve inanılır, ciddi bir danışma ve rehberlik yapmaktan uzaktılar.
“FETÖ DAVALARININ SAVSAKLANDIĞI…”
9-) Solcular bizi laikleştiremedi ama AKP içindeki AKP’liler Sekülerleşme / Sekülerleştirme konusunda solculardan çok daha başarılı idiler.
10-) AKP içinde birileri bu vahim durumu daha da derinleştirmek istercesine, özeleştiriyi bile engelleme gayretine girdi sanki.
11-) FETÖ davalarının savsaklandığı, masum kişilerin suçlanıp, gerçek suçluların korundukları, serbest bırakıldıkları ya da bazı kişilerin üzerine hiç gidilmediği gibi bir izlenimleri var.
“MİLLETİMİZİN VERDİĞİ MESAJI ALDIK”
12-) Şimdi bir kere daha ‘milletimizin verdiği mesajı aldık’ deme zamanı. Eğer mesaj alındı ise, parti teşkilatının da, bürokrasinin de bakanların da önemli ölçüde yenilenmesi gerek.
13-) Eğer gereken ders alınmazsa bir sonrası sandıkta daha vahim sonuçlar kaçınılmaz olur.
14-) Yine bir takım şaibeli isimler seçildiler. AKP kendi için bir sonraki seçimin ‘Hayat-Memat sorunu’ haline gelmesini istemiyorsa, AKP’liler de gözlerini bu adamların üzerinden eksik etmemesi gerek. Yoksa yerler ve bu işin faturası partinin önüne konur. Bu iş sadece Binali ve Özhaseki konusu değil. Seçilen il ve ilçelerin riskli başkanlarının yakın takibe alınması gerek.
“O DA HARCANIR”
15-) Seçilen il ve İlçelerin riskli belediye başkanlarının yani: Bunların başkan yardımcıları, özel kalemleri ve genel sekreterleri, daire başkanları ve genel müdürlerinin daha güvenilir kişilerden seçilmesi gerek. Yoksa memlekete yazık olur, Bu iş sonuna kadar Erdoğan’ın karizması ile götürülemez. O da harcanır..
16-) Erdoğan kararlı bir şekilde bakanlıklarda, bürokraside, teşkilatlarda bir temizlik harekatı başlatmalıdır. Yoksa gelecek günler geçen günleri aratır, onu söyleyeyim.
“BAKSANIZA BU SONUÇLARDAN SONRA PERİNÇEK’İN DE GÖRÜŞLERİ DEĞİŞTİ.”
17-) İyi Parti dağılabilir. Zaten şimdiden dökülmeye başladılar. Bunlar MHP’ye dönecek olurlarsa, AKP ile MHP arasındaki örtülü koalisyonun şartları da değişir. Baksanıza bu sonuçlardan sonra Perinçek’in de görüşleri değişti. .
18-) Eğer kriz derinleşecek olursa AKP den de gidenler olacaktır.. AKP ve CHP tabanından milletvekillerinin katılımını hedefleyen yeni siyasi oluşumlar yeniden gündeme gelecektir. Olmaz olmaz demeyin, olmaz olmaz. Kaos planlayıcıları boş durmayacaklar.
“DÜŞTÜN MÜ VURURLAR”
19-) İktidara yakın merkezden ve yerel yönetimlerden iş alan, kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyen bir takım ‘tuzu kuru’ işadamları yavaş yavaş ortalıktan kaybolmaya başlayacaklardır. Bu işler hep böyledir: Ayaktaysan elini öperler ya da alkışlarlar. Oturdun mu, ya da sarsıldın mı saldırıya uğrarsın, düştün mü vururlar. Tabi bunlar kara gün dostu değilse. Kara gün dostları acı söylüyor diye uzaklaştırılmış, dışlanmışsa, o zaman yapacak fazla bir şey yok.
“YAKINLAŞTIRILAN DÜŞMAN DOST OLMADI. AMA UZAKLAŞTIRILAN DOSTLARINI DÜŞMAN ETTİLER.”
20-) Ebû Müslim Abdurrahman bin Müslim El-Horasanî, İranlı Müslüman bir devlet adamıdır.. Emevî Devleti’nin yıkılışı ve Abbasî Devleti’nin kuruluşu sırasında önemli roller üstlenmiştir. O Emevi devletinin yıkılışı ile ilgili önemli bir tesbitte bulunur ve der ki ‘Onlar, zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve onları kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar..
Yakınlaştırılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dostlarını düşman ettiler. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.’ Cahil, zalim, müfsid, paraya, kadına, makama düşkün, kumarbaz kişilerden uzak durmak gerek.
“HAK NEREDE TECELLİ EDERSE ORADA DURALIM”
21-) Hem değil mi ki, ‘Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelenlerde Allah hayır murat etmiş olabilir’. Adalet herkes için, her zaman ve her yerde. Adalet mülkün temelidir. Hak nerede tecelli ederse orada duralım. Bir kişi ya da topluluğa olan öfkemiz bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemeli.
