AP Türkiye raportörü Kati Piri: “Bu Türkiye ve bu AB ile Türkiye’nin üyeliği mümkün değil! Ankara benden sonraki raportörlerle daha çok sorun yaşayacak…”

Kati Piri, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) son beş yıldır Türkiye raportörlüğünü yapıyor.
‘‘Avrupa Parlamentosu’nun; gümrük birliği, vize serbestisi ve AB fonları konusunda mutlak yetkiye sahip ”
Kati Piri: ‘‘Türkiye hükümeti AP kararını ‘değersiz, hükümsüz ve itibarsız’ olarak nitelendirdi. Ankara’nın AP’yi küçümsemesi akıllıca bir tavır değil. Türkiye, Avrupa Parlamentosu’nun; gümrük birliği, vize serbestisi ve AB fonları konusunda mutlak yetkiye sahip olduğunu göz ardı etmemeli.
Piri: “Ankara’dan bana eleştiriler geliyor; Türk hükümeti beni sevmiyor olabilir ama benden sonra gelecek raportörle çok daha zor anlar yaşayacaklar. Bu Türkiye ve bu AB ile Türkiye’nin üyeliği mümkün değil. Üyelik ancak ‘değişik bir Türkiye’ve ‘daha etkin ve değişik bir AB’ ile mümkün olabilir.”

Raporum, Avrupa Parlamentosu’nda büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Raporunuzun ana mesajları…
Kati Piri: ”Türkiye’de sadece insan hakları alanında sürekli kötüleşme ve ihlaller yaşanmıyor. Katılım müzakerelerinin resmen askıya alınmasını istiyoruz; Çünkü, yeni anayasa bizim gözümüzde liberal bir demokrasiye uygun değil.
AP’na sunduğumuz ve kabul edilen rapor ile; Türkiye tarihinin bu zor zamanlarında AB’yi yanlarında görmek isteyen Türkiye’deki milyonlarca insana, ‘sizin yanınındayız, Türk sivil toplumunu desteklemeye devam edeceğiz’ mesajını vermek istedim.”

”Temel haklara saygı konusunda baskı yapmak için gümrük birliğinin güncellenmesini kullanalım diyoruz.”
Kati Piri: ”Bugüne kadar bir sivil toplum aktivisti, sendikacı veya bir muhalefet partisi temsilcisinin bana gelip ‘Lütfen katılım müzakerelerini askıya alın’ dediğine tanık olmadım. Bu açıdan, alınan kararın Türkiye’de kimseye yardımcı olmadığını anlıyorum. Ama şahsım ve Avrupa Parlamentosu’ndaki çoğunluğun da kendimize ve vatandaşlarımıza karşı sorumluluklarımız var.”

Kati Piri: ”AB, Türkiye’deki mevcut hükümetle aynı masada oturup sanki bir Avrupa Birliği’ne katılım söz konusuymuş gibi yapmayı nasıl sürdürebilir?
*-”Türkiye gazeteci meslektaşlarınız için en büyük hapishane haline gelmişken… Bakın adil yargı süreci olmaksızın kaç kişi hapse atılıyor. Osman Kavala gibi bir kişi kesinlikle yanlış bir şey yapmamış olmasına rağmen belki de ömür boyu hapis cezasına mahkûm edilecek.”
*-”Bizim için tüm kırmızı çizgiler aşılmış durumda. AB değerlerine de sadık kalmak zorundayız. Ankara’daki hükümet bu değerlere saygı duymaktan çok uzakta. Türkiye’de birçok kişinin bu muhakemeyi anladığına eminim.”

Kati Piri: ”Dün oylama sırasında aşırı sağ ve EPP (Hristiyan Demokratlar) Türkiye’nin gelecekteki üyelik perspektifinin de elinden alınması için önergeler sundular. Bunlar geçmedi. Geçseydi adımı rapordan çıkartırdım. Türk hükümetine sert bir mesaj gönderilmesinden yanayım ama Türkiye halkına kapıların gelecekte de bir daha asla açılmayacağı mesajının verilmesine karşıyım.”

”Açıkça konuşmak gerekirse, Türkiye artık Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirmiyor… Evet, açıkça öyle.”
‘‘Raporda AB liderlerinden müzakereleri resmen askıya almaları isteniyor. Elbette bu kararı alacak olan Parlamento değil, AB Konseyi.”
”Avrupa Birliği Konseyi’nden son on yılda müzakerelere başlıkları açmasını istedik, yapmadılar. İki yıl önce müzakereleri dondurmalarını istedik, yaptılar. Şimdi bakalım ne diyecekler.”
”Avrupa Parlamentosu’nun somut yetkileri bulunuyor.”

”Temmuz ayında Konsey Türkiye’yi tartıştığında ne karar alacak göreceğiz. Rapordaki gümrük birliği, vize serbestisi ve AB fonları gibi alanlarda, ki burada sadece sığınmacılar için fonlardan değil katılım öncesi fonlardan da söz ediyoruz, Avrupa Parlamentosu’nun somut yetkileri bulunuyor.”
Türkiye’yle tüm görüşmelerin sonlandırılmasını savunmuyorum.
Kati Piri: ”Bugün Parlamento’nun ‘Erdoğan’la müzakereleri sonlandıralım’ kararı, yeni Parlamento’da gümrük birliği veya vize serbestisiyle ilgili bir oylamaya yansıyabilir. Dürüstçe konuşmak gerekirse, şahsen Türkiye’yle tüm görüşmelerin sonlandırılmasını savunmuyorum.”

”AB liderlerine çağrım daha fazla angaje olmaları. Fakat Türkiye’deki durumu olduğu gibi kabullenmiş görünüyorlar. Bunun Avrupa’nın yararına olduğunu sanmıyorum. Bu kıtada ekonomik açıdan istikrarsız, otoriter bir komşu istemiyoruz. Refah içinde ve demokratik bir Türkiye aynı zamanda bizim de çıkarımıza. AB’nin bu konuda gerçek bir stratejiye ihtiyacı var ve AB liderleri şimdiye kadar bunu ortaya koymakta eksik kaldı.”
Kati Piri: ”Son beş yılda, Türk hükümeti her zaman raporda sevmediği bir şeyler buldu ve raporu hükümsüzdür, bunu okumayız bile cümlesini kurarak geri gönderdi. Bu yılki tepkilerine “geri gönderme” bölümünü eklemeyi unutmuşlar sanırım. Belki de bu yıl ilk kez rapor Türk hükümeti tarafından kabul edilecek, göreceğiz.”
AP siyasi bir kurumdur. 500 milyon Avrupa vatandaşını temsil ediyoruz.
‘Kati Piri: ‘‘AP, AB’nin üç ana organından biridir. Vize serbestisi gibi Türk halkı için önemli olan konularda yetkilerimiz var. Türk hükümetinin AP’ye en azından son dört yılda takındığı tavır akıllıca değildi. Raporlar objektif mi diye soruluyor. Bunu çok komik buluyorum. Biz bir BM teknik organizasyonu veya hukukçu değiliz. AP siyasi bir kurumdur. 500 milyon Avrupa vatandaşını temsil ediyoruz. Aldığımız kararlar AP’de çoğunluğun sesini yansıtıyor. Aşırı sağ, son beş yılda hep olduğu gibi dün de, ‘çok yumuşak’ bulduğu gerekçesiyle raporuma karşı oy kullandı. Ben bundan gurur duyuyorum. Raporda aşırı sağ eğilimler olduğunu söyleyenler oylama sonuçlarına bakabilir.”

Son beş yıldır AP Türkiye raportörüyüm. Bu beş yılı birkaç cümlede özetlemem gerekirse…
”Bir ülkeyle ilgili raportörlük yapıyorsanız o ülke için en iyisini istersiniz, katılım sürecine katkı sağlamaktır amacınız. Ne yazık ki 2014’ten 2019’a kötüden daha kötüye gidiş oldu. 2014 Türkiye için zor bir yıldı.”

”2014’te Dışişleri Komisyonu’nda enerji, adalet, yargı gibi birçok alanda müzakere başlıklarının açılmasını istiyorduk. Türkiye’yi reform yapmaya cesaretlendirmeye çalışıyorduk. Hükümet ile PKK arasındaki barış süreci hâlâ devam ediyordu. Hâlâ bunun umudu vardı.”
”Türkiye 2011’den bu yana Suriyeli sığınmacıları konuk etmeye başlamıştı, Avrupa aldırmıyordu bile. Suriye sınırında Kilis’i ilk ziyaretimde Türkiye’nin ne kadar çaba gösterdiğine tanık oldum. Türkiye’de bu süre içinde ne olup bittiğini söylememe gerek yok.”

”Biz birçok müzakere başlığının açılması çağrılarımızdan, dün bir AB kurumu tarihinde ilk olarak, müzakerelerin resmen askıya alınması çağrısına geldik. Bunda gurur duyulacak bir şey yok.”
”Unutamadığım bir diğer anı da 2016’da sokağa çıkma yasaklarının olduğu dönemdeki Diyarbakır ziyaretim. Kimi vatandaşlar PKK’nın gençlik örgütüyle güvenlik güçleri arasındaki çatışmanın ortasında mahsur kalmıştı. Adını hiçbir zaman unutamayacağım Fatma Ateş adında yaşlı bir kadının fotoğrafını gördüm. Yaralı halde ambülansla hastaneye kaldırılırken hayatını kaybetti ne yazık ki. Barış sürecinin çökmesinin ardından, PKK Türkiye içinde yeniden terör eylemlerine başlamış ve Türk hükümeti de bu duruma sert yanıt vermişti. İki taraf arasındaki çatışmanın ortasında kalmış çok sayıda vatandaş vardı. Bu görüntüleri unutabileceğimi sanmıyorum.”

”Ben öncelikle Türkiye’nin demokrasiye geri döneceğine inanıyorum. Çünkü Türkiye içindeki sivil toplum gücünü gördüm. Mevcut durum ilelebet devam etmeyecek.”
”AB’nin de bir yol bulması gerekiyor. Bugünkü haliyle işlemeye devam edemez. Vatandaşlarının beklentilerini bu haliyle karşılayamaz. Sonuç olarak bu Türkiye ve bu AB ile mümkün değil. Değişik bir Türkiye ve umarım gelecekte daha etkin ve değişik bir AB ile evet. İşte o zaman bir perspektif olacağına inanıyorum. Bu kaç yılda olur diye sormayın. Ben muhtemelen o tarihte politika dışında olurum ama bu perspektifin var olmasını gerçekten ümit ediyorum.”
