Bir zombi kıyametinde hayatta kalabilir miydiniz?

Bir zombi kıyametinde hayatta kalabilir miydiniz?

Bir zombi kıyametinde hayatta kalabilir miydiniz? 

Bilim insanları, vebanın bir şehre yayılmasının ne kadar süreceğini korkunç sonuçlarla ortaya koyuyor

FnH6c9PXEAEsoTU.jpg

Araştırmacılar bir zombi vebasının nasıl yayılacağını araştırdı.. Simülasyonlar,  yayılmasının sadece yedi saat süreceğini gösteriyor

 

Peki gerçek dünyada bir zombi istilası yaşanırsa ne olur?

Yeni bir çalışmada, Aalto Üniversitesi’ndeki araştırmacılar bu soruyu korkunç sonuçlarla yanıtlamak için yola çıktılar..

  -Ekip, aksi takdirde zombilerin ‘kaçınılmaz olarak o bölgeyi istila edeceğini’ söylüyor.

The Walking Dead'den The Last Of Us'a (resimdeki) zombi kıyametleri yıllardır gişe rekorları kıran bilim kurgu filmlerinin temel özellikleri olmuştur. Peki gerçek dünyada bir zombi istilası yaşanırsa ne olur?
The Walking Dead’den The Last Of Us’a (resimdeki) zombi kıyametleri yıllardır gişe rekorları kıran bilim kurgu filmlerinin temel özellikleri olmuştur.

Araştırmada ekip, bir zombi vebasının  nasıl yayılacağını araştırmaya koyuldu.

  Araştırma,  hem şehir içinde hem de şehirler arasında dolaşan insanların ve zombilerin simülasyonunu ekleyerek geleneksel modelleri genişletti..

 

Bu, ekibin enfekte bir bölgeyi karantinaya almak veya yoğun nüfuslu bir şehirde veya daha seyrek bir bölgede başlayan zombi salgını arasındaki fark gibi şeyleri simüle etmesine olanak tanıdı..

 

–  Profesör Lauri Viitasaari:

  ”Bir insanın bir zombiyle karşılaşmasını kazanmasının doğru olasılığı nedir? Sorun şu ki burada kör yürüyoruz, çünkü bu tür sorulara ilişkin gerçek veriler son derece sınırlıdır.”

Model, bir vebanın ortaya çıkması durumunda muhtemelen çok hızlı yayılacağını ortaya çıkardı.

Temel modellerine göre, tek bir salgının tüm şehre yayılması yalnızca yedi saat sürecekti.

–    Profesör Pauliina Ilmonen:

“Bunu şaşırtıcı bulmamalıydım ama nüfusumuzu canlı tutmak için ne kadar hızlı tepki vermemiz gerektiğine şaşırdım.. Bireylerin hakları ile nüfusun hakları gibi ahlaki konular hakkında düşünmemi sağladı.”

 

Proje kaygısız olsa da araştırmacılar, bulguların gelecekteki hastalık salgınlarını nasıl kontrol altına alabileceğimiz konusunda ciddi bilgiler sunabileceğini söylüyor.

–   Ekip bir açıklamada şöyle yazdı:

“Zombi vebası simülasyonu, farklı müdahalelerin etkilerini keşfetmenin ve bunları, ne kadar hızlı yayıldıkları veya ne kadar şiddetli oldukları gibi farklı özelliklere sahip hastalıklar bağlamında değerlendirmenin bir yolunu sunuyor..

Bireylerin eylemlerini simüle ettiği için, aynı zamanda dezenformasyonun bir salgının yayılmasını nasıl etkileyeceğini test etmek için de kullanılabilir (örneğin, bazı ‘zombi inkarcılarının’ uyarıları görmezden gelmesini sağlayarak).”

 

Araştırmacılar, modelin Finlandiya dışında diğer ülkelerdeki salgınları simüle etmek için de uyarlanabileceğini söylüyor.

Ayrıca söylentiler veya dezenformasyon da dahil olmak üzere hastalık gibi yayılan diğer şeyleri araştırmak için de kullanılabileceğini eklediler..

 

The Last of Us zombi mantarının ele geçirilmesi gerçekten gerçekleşebilir mi?
Zombi Ayaklanmaları Gelecekteki Pandemilerin Nasıl Yayılacağını Tahmin Etmemize Yardımcı Olabilir1
Zombi Ayaklanmaları Gelecekteki Pandemilerin Nasıl Yayılacağını Tahmin Etmemize Yardımcı Olabilir

Zombi Ayaklanmaları Gelecekteki Pandemilerin Nasıl Yayılacağını Tahmin Etmemize Yardımcı Olabilir

Vebaların nasıl yayıldığını anlamak için her zaman gerçek dünyaya bakmanıza gerek yok.

Bilim adamları, patojenlerin nasıl yayıldığını anlamaya yardımcı olmak için oldukça (en azından en azından) kurgusal bir senaryo modelliyorlar. Özellikle, ayaklarını sürüyerek yürüyen ölümsüzlere (insan beyni zevkiyle dirilen gulyabanilere), zombilere bakıyorlar..

 

Araştırmacılar, popülasyon çapında bir model yerine bireysel etkileşimlere odaklanan bu çabanın, gelecekteki salgınlara hazırlıkta yardımcı olacak içgörüleri ortaya çıkarabileceğini söylüyor..

 

Matematikçi Pauliina Ilmonen liderliğindeki bir ekip, bir zombi ayaklanmasının modellerini yürütüyor .. Bir ölümsüz salgınının nasıl ortaya çıkacağını belirlemek için parametreleri değiştiriyor..

Her ne kadar sonuçların tamamı henüz yayınlanmamış olsa da simülasyonlar halihazırda bazı öngörüleri ortaya çıkarıyor.

Örneğin bir zombi salgınının kontrol altına alınması için zaman aralığı çok dardır;  Tek bir zombi varsa, ‘virüslü’ ajanı yok ederek veya bölgeyi karantinaya alarak sadece yedi saat içinde harekete geçmemiz gerekir.. Araştırmacılar, bundan sonra zombilerin tüm ülkeyi istila etmesinin kaçınılmaz olduğunu söylüyor..

 

–   Ilmonen:

“Bunu şaşırtıcı bulmamalıydım ama nüfusumuzu canlı tutmak için ne kadar hızlı tepki vermemiz gerektiğine şaşırdım.. Bireylerin hakları ile nüfusun hakları gibi ahlaki konular hakkında düşünmemi sağladı.”

Vebaların nasıl yayıldığını anlamak için kurgusal senaryolar kullanmak yepyeni bir fikir değil..

Zombiler, tıp öğrencilerini epidemiyoloji çalışmalarının yanı sıra matematik gibi diğer disiplinlere çekmek için de kullanılıyor ..

CDC bile 2011’de halka açık bir salgına hazırlık kampanyası için zombilere başvurmuştu ..

 

2005 yılında çok oyunculu World of Warcraft oyunu aracılığıyla yayılan ve Corrupted Blood olayı olarak bilinen bir hata da, gerçek dünyadaki pandemik yayılımı modelleme biçimi nedeniyle epidemiyologların küresel ilgisini çekti . Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını modellemek için simülasyonun gücüne işaret ediyordu . Hatta simülasyon video oyunu Plague Inc. COVID-19 salgınını incelemek için bir araç olarak kullanıldı ..

 

Ancak gerçekçi bir şekilde çalışan böyle bir simülasyon tasarlamak şaşırtıcı derecede zordur..

–   Matematikçi Lauri Viitasaari:

“Bir insanın bir zombiyle karşılaşmayı kazanması için doğru olasılık nedir? Sorun şu ki burada kör yürüyoruz, çünkü bu tür sorulara ilişkin gerçek veriler ciddi şekilde sınırlıdır”

–  Matematikçi Natalia Vesselinova:

“Simüle edilmesi gereken çok sayıda insan-zombi etkileşimi, bu modeli hesaplama açısından yoğun hale getiriyor.”

Çözüm, modeli daha az güçle çalışacak ve yine de gerçekçi sonuçlar verecek şekilde basitleştirmekti.

Ekip artık simülasyonlarının işe yaradığını gösterdiğine göre, bunun dünyanın diğer bölgelerine ve hatta başka senaryolara uyarlanabileceğini söylüyor. Örneğin söylentilerin ve dedikoduların nasıl yayıldığını veya tehlikeli dezenformasyonun yayıldığını incelemek için kullanılabilir . Araştırmacılar, bunun da hafifletme stratejilerinin geliştirilmesine yardımcı olabileceğini söylüyor..

Zombilerin epidemiyolojide kesinlikle yeterince kullanılmayan bir kaynak olduğu görülüyor. Bu araştırma hattının nereye varacağını görmek ilgimizi çekecek.

zombi
zombi

Matematikçilerden “Zombi istilasında ne yapmak lazım?” sorusuna yanıt

“Zombiyle karşılaşan bir insanın galip çıkma olasılığı nedir?”

Bilim insanları, patojenlerin nasıl yayıldığını daha iyi anlamak için son derece kurgusal bir senaryo hazırladı.

Simülasyonda bilimkurgu ve korku filmlerinde ayaklarını sürüyerek sağlıklı insanları enfekte etmeye çalıştığı tasvir edilen zombilere odaklanıldı.

Nüfus ölçeğinde bir model yerine bireysel etkileşimlere odaklanan araştırmacılar, bu modelin gelecekte virüs, bakteri veya mantar kaynaklı salgınlara hazırlanmak için önemli ipuçları sunduğu görüşünde.

Matematikçi Pauliina Ilmonen liderliğindeki ekip, ilk olarak,  patlak verecek bir zombi salgınının kontrol altına alınması için çok az bir zamanın olacağını tespit etti.

Buna göre bölgede tek bir zombi olduğu senaryoda 7 saat içinde harekete geçilerek virüsü yayan kaynağın yok edilmesi ve şehrin karantinaya alınması gerekiyor.

Araştırmacılar, 7 saatin ardından zombilerin tüm bölgeyi istila etmesinin kaçınılmaz hale geldiğini belirtiyor.

–  Ilmonen:

“Bunu şaşırtıcı bulmamalıydım ama nüfusumuzu hayatta tutmak için bu kadar hızlı tepki vermemiz gerektiğine şaşırdım.. Bu durum beni bireysel ve toplumsal haklar gibi ahlaki konular üzerine düşünmeye sevk etti.”

Gerçekçi bir zombi simülasyonu yapmak

Salgınların nasıl yayıldığını anlamak için kurgusal senaryolara başvurmak yeni bir yöntem değil.

Zira zombiler, tıp öğrencilerini epidemiyoloji çalışmalarının yanı sıra matematik gibi diğer disiplinlere yöneltmek için de kullanılıyor.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri de 2011’de olası bir salgına hazırlık kampanyası için zombi temasına başvurmuştu.. Hatta bazı araştırmacılar zombili video oyunlarını temel alarak ipuçları elde etmeye de çalışmıştı.. Öte yandan gerçekçi bir zombi simülasyonu tasarlamak son derece zor.

–      Matematikçi Lauri Viitasaari:

“Bir insanın bir zombiyle karşılaşmasından galip çıkması olasılığı nedir? Sorun şu ki burada önümüzü görmeden yürüyoruz. Çünkü bu tür sorulara ilişkin gerçek veriler ciddi şekilde sınırlı..”

 

–    Matematikçi Natalia Vesselinova:

“Simüle edilmesi gereken çok sayıda insan-zombi etkileşimi, hesaplamaları çok yoğun hale getiriyor”

Bu çalışmada ekip, söz konusu sorunların üstesinden gelmek için modeli yine de gerçekçi sonuçlar verecek şekilde basitleştirdi.

Henüz tüm bulgular açıklanmasa da ekip, simülasyonlarının işe yaradığını ve bunun dünyanın diğer bölgelerine uyarlanabileceğini söylüyor.

Buna göre simülasyon, başka senaryolara da uyum sağlayabilir. Örneğin dedikoduların ve tehlikeli yanlış bilgilerin nasıl yayıldığını incelemek için de etkili olabilir.

 

Independent Türkçe, Science Alert, Daily Mail

Derleyen: Çağla Üren

Zombi mantarı, içten çürüterek beyni ele geçiriyor

Aniden ortaya çıkan bir başka mantar türü, geçmişte insana bulaşmaya başlamıştı

zombii

The Last of Us’ın arkasındaki gerçekler

HBO’nun yeni dizisi Last of Us, “zombi mantarı” fikrine ilgiyi artırdı.

Aynı adı taşıyan popüler video oyunundan uyarlanan dizi, bir parazit mantarın insanları enfekte ederek canavarlara çevirdiği bir zombi pandemisini konu alıyor.

2019’dan beri dünyayı kasıp kavuran koronavirüs pandemisinin halen devam etmesi ve dizide konu alınan parazitin aslında gerçek olması izleyicilerin aklında soru işaretleri yaratıyor: Bu senaryo bir gün gerçek olabilir mi?

Zira Last of Us’ın konusu, aslında halk arasında “zombi mantarı” diye bilinen ve Latince adı Ophiocordyceps olan gerçek bir parazit grubuna dayanıyor.

Canlıları içeriden öldürüyor

Bu mantar cinsi, doğada genellikle böcekleri enfekte ediyor. Parazit, bulaştığı böceği içeriden çürütüyor ve sonunda zihnini ele geçiriyor.

Bu sayede parazit, böcek öldüğünde tamamen enfekte olmuş sinir sisteminin kontrolünü ele geçirerek, ölü hayvanı hareket ettirebiliyor.

Mantarın bu ölü böceği hareket ettirmesinin sebebi ise daha fazla yayılabilmek. Hayvanı böcek popülasyonun fazla olduğu bölgelere sürerek başka böcekleri de enfekte edebilme olasılığını artırıyor.

The Last of Us’ın yaratıcısı Neil Druckmann, Ophiocordyceps unilateralis adlı mantar türünün bir karıncaya bulaştığı ve sonunda onu zombi böceğe dönüştürdüğü bir belgeselden ilham aldığını açıklamıştı.

45 milyon yıldır evrimleşiyor

ABD’deki New York Botanik Bahçesi’nde asalak mantarlar uzmanı João Araújo, bu parazitlerin yaklaşık 35’inin böcekleri zombiye dönüştürdüğünü ifade ediyor.

Enfeksiyonun ilk belirtileri anormal ve düzensiz davranışlar. Bu süreçte parazit, böceğin davranışlarının kontrolünü ele geçirmek için beyin çevresinde mantar hücreleri yetiştiriyor.

Ancak bilim insanları mantarın bu süreci bir kimyasal salarak mı yoksa böceğin DNA’sını değiştirerek mi yürüttüğünü henüz bilmiyor.

Çünkü parazitin çok köklü bir tarihi var. Daha insanlar ortaya çıkmadan önce böceklerle birlikte evrimleşmeye başladı.

Araújo, “Hipotezimiz, yaklaşık 45 milyon yıldır birlikte evrim geçirdikleri yönünde” diyor.

İnsana bulaşır mı?

Bu noktada akla “Ophiocordyceps mantarları insana bulaşır mı?” sorusu geliyor. Bilim insanlarına göre cevap şimdilik, “Hayır”.

Mantarın herhangi bir sıcakkanlı hayvanı enfekte edebilecek yeteneğe sahip olması için ciddi bir evrimsel süreçten geçmesi gerekiyor.

Araújo, “Mantar memelileri enfekte etmek isteseydi, bunun için milyonlarca yıllık genetik değişiklikler kazanması gerekirdi” ifadelerini kullanıyor.

Bu mantar grubundaki her bir tür, belirli bir böceğe uyacak şekilde evrimleşti. Yani enfekte edebilecek şekilde evrimleştikleri böcek dışındaki organizmalar üzerinde çok az etkileri var.

Örneğin, Tayland’daki bir karıncayı veya örümceği enfekte etmek üzere evrimleşen bir Ophiocordyceps mantarı, ABD’deki farklı bir karınca ya da örümcek türünü bile enfekte edemiyor.

ABD’deki Central Florida Üniversitesi’nden mantar genetikçisi Ian Will, konuyla ilgili şu ifadeleri kullanıyor:

Bir karınca türünden insana sıçraması kesinlikle bilim kurgu.

Mantarların havadan bulaşması mümkün

Bunun yanı sıra Ophiocordyceps mantarlarının aynı anda insanın hem beynini hem de sinir sistemini enfekte edebilmesi için önce (bir böceğinkinden çok daha gelişmiş olan) bağışıklık sistemini alt etmesi gerekiyor. Bunun üstesinden gelmesi için de yine binlerce yıl boyunca evrim geçirmeli.

Birleşik Krallık’taki Birmingham Üniversitesi’nden İmmünoloji Doçenti Rebecca A. Drummond’a göre, mantar enfeksiyonlarının çoğu diğer bulaşıcı hastalıklardan farklı. Çünkü enfekte bireyler başka kişileri her zaman enfekte edemiyor. Bunun nedeni de çoğu mantar enfeksiyonunun, yalnızca bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde ortaya çıkması.

“Örneğin birçok ciddi mantar enfeksiyonu, havadaki mantar sporlarını teneffüs ettikten sonra akciğerlerde başlıyor. Ancak, her birimiz her gün yüzlerce mantar sporunu solumamıza rağmen, neredeyse hiç hastalanmıyoruz çünkü bağışıklık sistemimiz sporları yok etmede epey etkili” diyen bilim insanı sözlerini şöyle sürdürüyor:

Ayrıca mantarların ciğerlerimize girdikten sonra havadaki sporları üreteceğine dair de çok az kanıt var. Yani mantar sporlarını soluyabilsek de muhtemelen onları dışarı veremeyiz.

Isırıkla mantar bulaşır mı?

Zombi mantarları da doğada sporlarını havaya saçarak bulaşıyor. Böceklerin davranışlarını manipüle eden parazit, böceğin var gücüyle bir ağaç dalına tutunmasını ve burada mantarın sporlarını yayabileceği şekilde gelişmesini sağlıyor.

Gövdeden ayrılarak etrafa saçılan sporlar, şanssız bir böceğin üzerine konuyor ve burada mantar hücreleri oluşturmaya başlıyor.

Ophiocordyceps_caloceroides.jpg
Fotoğrafta bir tarantulayı enfekte etmiş Ophiocordyceps caloceroides türü bir mantar görülüyor. Bu aşamada mantar, örümceğin dokularını tüketmiş ve spor üretmeye başlamış durumda (Wikimedia Commons)

The Last of Us’ın oyun versiyonunda da mantarlar sporlar tarafından taşınıyor. Ancak aynı zamanda enfekte zombilerin ısırıkları da bulaşmayı sağlayabiliyor.

Dizide ise sporlar kısmı tamamen gözden çıkarılarak, mantarın yalnızca ısırıklarla bulaştığı bir senaryo uygulanıyor. Dizinin yaratıcıları, maskelerin karakterlerin yüzlerini ve seslerini gizleyeceği gerekçesiyle HBO’nun sporla yayılma ihtimalini senaryodan çıkardığını söylemişti.

Gerçekte mantar enfeksiyonlarının ısırıklar yoluyla bulaşması söz konusu değil. Ancak Sporotrikoz cinsinden bazı mantarlar söz konusu olduğunda, sporlar bir diken veya çam iğnesi aracılığıyla canlıların derisinin altına yerleşebiliyor.

FnH6c9PXEAEsoTU.jpg
Dizi ilk mantar enfeksiyonlarının ortaya çıkmasından 20 yıl sonrasını konu alıyor (HBO)

 

İnsanları etkileyen bileşikler üretebiliyorlar

Ophiocordyceps mantarlarının en azından yakın zamanda insanlara sıçraması mümkün görünmese de halihazırda ürettikleri bir bileşik memelileri etkileyebiliyor.

Örneğin, Beckerson şu anda Ophiocordyceps tarafından üretilen ve kontamine tahılları yiyen ineklerde titremeye neden olan bir molekül üzerinde çalışıyor. Bu tür araştırmaların gelecekte davranış bozuklukları için daha iyi ilaçlara öncülük etmesi umuluyor.

“Ophiocordyceps’in ürettiği bazı bileşiklerin insanları etkilemesi mümkün” diyen Beckerson, sözlerini şöyle sürdürüyor:

Elimdeki, hem böcekleri hem de memelileri etkileyebilen bir kimyasal örneği. Ayrıca büyüleyici mantarlara yönelik bilimsel araştırmaların değerini gösteriyor.

Artan sıcaklıklar tehlikeyi büyütüyor

Last of Us’ın bir diğer ilginç yönü de zombi mantarı pandemisinin iklim krizi yüzünden şiddetlenmesi. Dizide, küresel sıcaklık artışı mantarın mutasyona uğramasına ve nihayetinde insanları enfekte edecek hale gelmesine neden olmuştu.

Will’e göre de “sıcaklığın mantar enfeksiyonlarında rol oynadığı fikri kesinlikle mantıklı”.

Bu asalak mantarlar en azından şimdilik insanlar için bir tehdit olmasa bile Dünya’da daha milyonlarca mantar türü var. Üstelik bunların yüzlercesinin insanlar için tehlikeli olduğu biliniyor.

–   Bulaşıcı hastalıklar uzmanı Shmuel Shoham:

”İnsanın vücut sıcaklığı halihazırda birçok mantar türü için fazla ..Dünya ısınırken, çevre sıcaklığı ve insanın vücut sıcaklığı arasındaki farkın azalacağına dair endişeler var.. Bu dışarıda daha sıcak ortamlara dayanacak şekilde evrimleşen mantarların insan vücudunda da hayatta kalabilmesini kolaylaştıracaktır.”

–    Ophiocordyceps üzerine çalışan doktora sonrası araştırma görevlisi William C. Beckerson:

“Bu açılış sahnesinin bilimsel doğruluğundan çok etkilendim. Küresel ısınmanın dolaylı sonuçlarından biri gerçekten de yeni mantar patojenlerinin ortaya çıkması.. Gezegen ısınmaya devam ettikçe, daha fazla mantar enfeksiyonu vakası göreceğiz.”

Aniden ortaya çıkan mantar türü, insana bulaşmaya başladı:

   -42 dereceye kadar dayanıyor

Bilim insanları, Latince adı Candida auris olan bir mantar türünün ısınma nedeniyle insanları enfekte edebilir hale geldiğini daha önce görmüştü.

2007’ye kadar tespit edilememiş olan bu mantar, 2011 ve 2012’de aniden üç farklı kıtada bulunmuştu.

–   Bulaşıcı hastalık uzmanı Arturo Casadevall:

“Birdenbire ortaya çıktı.. Bizce bu mantar hep oradaydı ve yıllar geçtikçe daha yüksek sıcaklıklara adapte oldu.”

 

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, mantarın enfekte ettiği hastaların yüzde 30 ila 60’ının öldüğünü tahmin ediyor.

42 dereceye kadar dayanabilen bu patojen özellikle de hastanelerde ve bakım evlerinde hızla yayılarak, bağışıklık sistemi zayıf kişilerde ciddi enfeksiyonlara neden oluyor.

Candida auris’in neredeyse aynı anda üç kıtada ortaya çıkması da, ısınan iklimin mantarın yayılmasına katkıda bulunmuş olabileceğini düşündürüyor.

Beyin enfeksiyonları

İnsanların davranışlarını kontrol etme yeteneğine sahiğ olmasa da beyni enfekte edebilen mantarlar da mevcut. Hatta bunlar en ölümcül mantar enfeksiyonları arasında yer alıyor.

–    Doç. Dr. Drummond:

”Bu tür enfeksiyonların çoğu, Cryptococcus neoformans adlı bir mantardan kaynaklanıyor. C. neoformans insanlarda menenjite sebebiyet veriyor.. Her yıl yaklaşık 100 bin kişi bu hastalıktan ölüyor.. Başka hiçbir mantar enfeksiyonu insanlarda daha fazla ölüme neden olmuyor.”

Mantara karşı daha az tedavi var

Mantar kaynaklı ciddi enfeksiyonların görüldüğü insanların sayısı son 50 yıldır istikrarlı bir şekilde artıyor..

–    Drummond:

”’Bu, endişe verici çünkü mantar enfeksiyonlarına (diğer enfeksiyon türlerine kıyasla) karşı geliştirdiğimiz tedavilerin sayısı daha az.. Mantarlar kendi vücudumuza benzer biyokimyaya sahip. O yüzden de antifungal ilaçları geliştirmek zor..

Hücrelerinde bir çekirdek ve genellikle organeller içeren canlılar grubuna ökaryot adı veriliyor. Mantarlar da tıpkı hayvan hücreleri gibi ökaryot. Bu yüzden bakterilerden çok daha karmaşıklar.

Bakteriler, virüsler ve mantarlar arasında yapı olarak hayvanlara en çok benzeyenler de yine mantarlar.. Enfeksiyon, mantar önleyici ilaçlarla tedavi edilebilir olsa da, bunlar pahalı.. Bu ilaçlara ihtiyaç duyan hastalar, tedaviyi karşılayamayabilir..”

 

Kedi paraziti insanın siyasi görüşlerini belirleyebiliyor

Bu noktaya dek mantarların insanların davranışlarını etkileme yeteneğine sahip olup olmadığına dair tartışmaları aktardık.

Ancak halihazırda insanın da aralarında yer aldığı bir dizi memelinin zihnini kısmen kontrol edebilen parazitler de mevcut.

Örneğin, Latince ismi Toxoplasma gondii olan tek hücreli bir parazitin insanların siyasi tercihlerinin şekillenmesinde bile rol oynadığı biliniyor.

Genellikle aşısız kedilerin kumundan insanlara bulaştığı için “kedi paraziti” diye de anılan bu organizma, dünya nüfusunun en az üçte birini enfekte etmiş durumda.

 

Independent Türkçe //Çağla Üren

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial
Verified by MonsterInsights