AİHM'DEN ‘BYLOCK VE BANK ASYA’ KARARI

AİHM'DEN ‘BYLOCK VE BANK ASYA’ KARARI

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); ByLock kullanmak, Bank Asya’da hesabı olmak suçlamalarıyla, gizli bir tanığın ifadesiyle mahkum olan öğretmen'in açtığı bireysel davada, Türkiye aleyhine ihlal kararı verdi.
 Adalet Bakanı Yılmaz Tunç
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç

AİHM’DEN ‘BYLOCK VE BANK ASYA’ KARARI

AİHM’den ‘ByLock ve Bank Asya davasında’ Türkiye aleyhine ihlal kararı

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); ByLock kullanmak, Bank Asya’da hesabı olmak suçlamalarıyla, gizli bir tanığın ifadesiyle mahkum olan öğretmen Yüksel Yalçınkaya’nın 2020 yılında açtığı bireysel davada, Türkiye aleyhine ihlal kararı verdi..

 

Şikayetçi Yüksel Yalçınkaya; “ByLock kullanması”, “Bank Asya’da hesabı olması” ve “FETÖ ile bağlantılı olduğu ilan edilen kuruluşlara üye olması” delil sayılarak mahkum edilmesinin, temel insan haklarının ihlali olduğunu söyleyerek AİHM’e başvurmuştu..

 

AİHM Büyük Dairesi davada Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasını, kanunsuz suç olamayacağı ilkesini düzenleyen 7. maddesini ve örgütlenme ve toplanma hakkıyla ilgili 11. maddesini ihlal ettiğine hükmetti.,

 

Büyük Daire, 7. maddenin ihlal edildiğine 6’ya karşı 11’e oyla, 6. maddenin 1. fıkrasının ihlal edildiğine 1’e karşı 11 oyla ve 11. maddenin ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi..

 

Kararda Türkiye’nin, bireysel başvuruyu yapan Yüksel Yalçınkaya’nın 15 bin euro tutarındaki mahkeme masraflarını, ödemesi gereken vergi ve masrafları da ödemesine hükmedildi..

 

AİHM, Türkiye yetkilileri tarafından yapılan açıklamalara göre ByLock kullanıcılarının sayısının 100 bine yaklaştığını hatırlatarak, bu konuda Türkiye aleyhinde 8 bin 500 civarında şikayet başvurusu yapıldığı kaydedildi..

 

Söz konusu başvuruda şikayetçinin yargılanmasında ByLock kullanımının temel delil olarak değerlendirilmesine dikkat çekildi ve bu durumda Türkiye’de yerel mahkemelerin, Bylock’u kullanmış olan ve davaları devam eden herkesi yalnızca bu esasa dayanarak mahkum edebileceği uyarısı yapıldı..

 

Gerekçeli kararda bu sebeple, Türkiye’nin “terör suçlamalarıyla yapılan yargılamalarında” bilhassa Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. ve 7. maddesinin ihlali bakımından çok sayıda insanı ilgilendiren sistematik sorunlar olduğu kaydedildi..

 

Bu gözlemler çerçevesinde Türkiye’deki yetkili makamların, AİHS’in, imzacı ülkelerin yükümlülüklerini düzenleyen 46. maddesi kapsamında bu davadan sonuçlar çıkararak, halen devam eden davaların selameti için gereken düzeltmeleri yapması istendi..

 

AİHM Büyük Dairesi 17 yargıçtan oluşuyor ve üst mahkeme niteliği taşıyor.

 

 

ADALET BAKANI’NDAN AİHM’İN ‘FETÖ’ KARARINA TEPKİ

–   Adalet Bakanı Yılmaz Tunç:

“AİHM’in yetkisini aşarak delil incelemesi yapmak suretiyle ihlal kararı vermesi kabul edilemez…”

“İlk derece mahkemesinden, istinafa, Yargıtay’dan Anayasa Mahkemesi’ne her derecedeki yargılama makamlarımızın delilleri yeterli gördüğü bir dava hakkında, AİHM’in yetkisini aşarak delil incelemesi yapmak suretiyle ihlal kararı vermesi kabul edilemez. AİHM, Moreira Ferreira v. Portekiz (No. 2) kararında da belirttiği üzere bir temyiz mahkemesi değildir.

AİHM aslında, Dulaurans/Fransa, Bochan/Ukrayna (2) kararlarında Sözleşme’nin delillerin kabul edilebilirliği ya da delillerin nasıl değerlendirileceğinin ulusal hukukun ve ulusal mahkemelerin yetkisinde olduğunu belirtmişti. Bu nedenle, ulusal mahkemelerce yapılan hukuk kurallarının uygulanması, yorumlanması ve delil değerlendirmesinin kendi incelemesinin konusu olamayacağını vurgulamıştı.”

‘AİHM YERLEŞİK İÇTİHADIN AYRILIP YETKİSİNİ AŞTI’

–    Yılmaz Tunç:

“Ancak AİHM, bugün açıkladığı Yalçınkaya kararında bu yerleşik içtihadından ayrılmıştır. AİHM açıkça delil değerlendirmesi yapmak suretiyle yetkisini aşmış ve ulusal mahkemelerin hukuk kurallarının uygulanması ve delil değerlendirme yetkisini inceleme konusu yapmıştır. AİHM kendi içtihatlarında defalarca delilleri değerlendirme yetkisi olmadığını belirttiği halde, konu FETÖ yargılamaları olunca delil değerlendirme yoluna gitmiştir..

Hükümetimizce ayrıntılı bir şekilde bilgilendirildiği ve itiraz edildiği halde, hakkında Türk Yargısınca FETÖ üyeliği suçlamasından iki ayrı yakalama kararı bulunan bir kişiyi Büyük Daire duruşmasında başvuranın temsilcisi olarak kabul eden AİHM, tarafsız bir yargılama yapmayacağını en baştan belli ederek hukuka ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bir karar vermiştir. Ülkemiz, ulusal mevzuata ve uluslararası yükümlülüklere uygun olarak yaptığı terörle mücadelesinde kararlılığını sürdürecektir”

AİHM’NİN SON KARARI VE FETÖ OLAYI

Önce temel doğruları alt alta sıralayalım..

–  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) uluslararası düzeyde çok saygın bir mahkemedir. Evrensel bir hukuk kurumudur..

 

–  FETÖ ise 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde toplumun kılcal damarlarına kadar işlemiş olan, Türk toplumunun yaşadığı en kötü ve etkin casusluk olayıdır..

Türkiye’nin milli çıkarlarıyla ilgili son derece tehlikeli bir konudur. Bu teşkilat henüz tam anlamıyla “sıfır nokta” çözüme ulaştırılamamıştır. FETÖ’cülerin çalışmaları uluslararası düzeyde; ABD, Avrupa ve Afrika’da sürmektedir.

FETÖ hareketinin sürpriz ataklar yapabileceği olasılık içindedir.

Bu genel doğrulardan sonra AİHM’nin geçen hafta verdiği karara geçebiliriz.

AİHM, ByLock kullanan öğretmen Y. Yalçınkaya’nın açtığı davada Türkiye’nin insan haklarını ihlal ettiğine karar verdi.

Artık açıkça biliniyordu ki FETÖ’cü olmak için ByLock kullanmak yeterli delil kabul ediliyordu. Çünkü ByLock programını kullanmak, mesajlaşmak için FETÖ’den şifre almak gerekiyordu. Bu kesin hükme karşın AİHM, son kararında “ByLock kullandığı için birini mahkûm etmek insan hakları ihlalidir” diyerek AİHM’nin adil yargılama hakkı ile ilgili 6. maddesinin ihlal edildiğine hükmediyor.

Türkiye’de ByLock kullananların 100 bine yakın olduğu, bu konu ile ilgili 8 bin 500’e yakın şikâyet başvurusunda bulunulduğu biliniyor. Konu bu son kararla karmaşık bir durum almıştır.

FETÖ uluslararası alanda etkin bir örgüttür. Asıl yöneticileri de bilinmemektedir. FETÖ teşkilatının ne zaman, nasıl bir hareket geliştireceğini de bilmek olanaksızdır.

Ancak şurası bir kez daha belirtilmelidir ki FETÖ, Türkiye’nin son derece önemli ve milli çıkarlarına tehdit olan bir casusluk konusudur.

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial
Verified by MonsterInsights