SIYASET

TARİKAT HOLDİNG!

‘AKP CUMHURİYETİ YIKTI VE DEVLETİ TARİKATLAR ELİYLE YÖNETME GELENEĞİNİ YENİDEN KURUYOR.”

🌐 TARİKATLARIN TİCARİLEŞMESİ, GÜNÜMÜZÜN MESELESİ DEĞİL. TARİHİ VE SOSYOEKONOMİK ARKA PLANI VAR ..!
✳ İlişkilerini büyüten tarikatlar, medyadan sanayiye kadar pek çok işletmenin sahibi ..!

– Tarikat ve cemaatlerin tarihi, hukuki ve dini temellerinden daha çok tartışılan konu siyasi bağlantıları ve ticari ilişkileri..

Özellikle günümüzde vakıf ve dernekler aracılığıyla faaliyetlerini sürdüren yapılar, oluşturdukları insan gücünü kimi zaman “oy deposu”, kimi zaman da daha fazla ve hızlı genişlemek, kamu kurum ve kuruluşlarına “sızmak” için kullandı ve kullanmayı sürdürüyor..

15 Temmuz darbe girişimine giden süreçte birçok yapıyı içeriden “işgal eden” Fethullahçılar, durumun en somut örneği olsa da günümüzde halen “bazı bakanlıkların ya da kamu kurumlarının farklı cemaatlar arasında yapılaşma merkezi olarak kullanıldığı” iddiaları gündemde yer tutuyor..

Özellikle 90’lardan itibaren holdingleşen ve ticaret ilişkilerini büyüten bu yapılar, halihazırda medyadan yemek sektörüne, giyimden sanayiye ve dükkânlara kadar çok sayıda ticari işletme sahibi konumunda. Kendi gazeteleri, televizyonları ve hatta giyim markaları olan yapılar, artık “dini yapı”dan çok “ticari yapı” olarak görülüyor..

(FETÖ’nün kapatılan finans kuruluşu Bank Asya, 24 Ekim 1996 tarihinde FETÖ elebaşı Fethullah Gülen, dönemin Başbakanı Tansu Çiller, dönemin Devlet Bakanı Abdullah Gül ve dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla açılmıştı.) // www.cafemedyam.com

Tarikat ve cemaatlerin siyasi ve ticari ilişkileri üzerine incelemeleri olan gazeteci ve yazar Faik Bulut ise tarikatların ticarileşmesinin sadece günümüzün meselesi olmadığını, tarihi ve sosyoekonomik arka planı bulunduğuna işaret ediyor.. 

🌐 TİCARETİN DİNİ TEMELİ ..!

– Bu yapıların ticarileşmesinin, Suudi Arap yarımadasının sosyokültürel ve jeopolitik tarihinden bağımsız olmadığını söyleyen Bulut şunları söyledi..

  • Faik Bulut

“Bilhassa Hicaz bölgesinin başlıca geçim kaynağı ve meşguliyeti ticaretti. Peygamberlikten önce henüz 25 yaşındayken Mekke ile Şam arasında ticari kervancılık yapan Hz. Muhammed, sonradan eşi olan Hatice’nin ticari mallarını Hubaşe Pazarı’na götürüp satardı..

Bir rivayete göre, kendisine peygamberlik verildikten sonra, yılın belli dönemlerinde kurulan Ukaz, Mecenne ve Zülmecaz isimli ticari panayırlara giden Hz. Muhammed, bu pazar yerlerini ‘İslam dinini tebliğ etmek için bir vesile’ olarak görmüştür..”

Bulut, “Kazancın onda dokuzu ticarettedir” gibi hadislere de işaret ederek, “Tarikatların ticarileşmesi, günümüzün meselesi değil. Tarihi ve sosyoekonomik arka planı var” ifadelerini kullandı..

(Recep Tayyip Erdoğan, İskenderpaşa cemaatinin lideri Esat Coşan ile birlikte.// www.cafemedyam.com)

  • Faik Bulut :

“Tarikatçılığı, ‘yalınlık, eşitlik, kanaatkârlık ve serbestlikten uzaklaşan yönetim ile egemen tabakaların zulmüne karşı itirazdan hareketle takva, inziva ve çilekeşlik alternatifine sarılmanın başlangıcı’ olarak nitelendirebilirim..

Bu yapıların özellikle ortaya çıktıkları ilk devirde, devleti temsil eden sultanların, hükümdarların ve padişahların akçeli İslam anlayışına karşı olduklarını aktarmaliyim..

Olayın gözden kaçan bir yanı da; tarikatlar, inançsal mekânlarına, tekke, zaviye ve dergâhlarına genelde en alttaki kesimleri, itilmiş kakılmışları, kimsesizleri, yoksulları ve açları çekip sahiplik yapabiliyorlardı. Durum bugün de böyle..”

(Cumhuriyet, 13 Ocak 1997’de dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’ın tarikatçılara Başbakanlık’ta yemek vermesini böyle haberleştirmişti.// www.cafemedyam.com )

🌐 TARİKATLAR ‘İLLEGAL FAALİYETE GİRDİLER’ ..!
  • Faik Bulut:

“Tarikatların özellikle Sünni kesimine ait olanları, her dönemin iktidarına yanaşarak kendini var etme ve toplum nezdinde kabul görüp, yaygınlaşma yöntemini benimsedi..

Bu yapılar, bütçeden yardım, vakıf arazilerinin tahsisi, tarikat şeyhine zekât toplama yetkisinin verilmesi gibi egemen gücün sağladığı olanaklar sayesinde ayakta kaldı ve günümüze kadar ulaştı..”

– Bulut, 677 sayılı tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin yasaya işaret ederek şunları söyledi..

  • Faik Bulut:

“Onlar da devlete küserek yer altına çekildi. Deyim yerindeyse laikliği kural haline getiren Cumhuriyet yönetimine karşı illegal bir faaliyete girdiler. 1950’li yıllara kadar süren bu illegal dönemde tarikatlar, dayanışma fonlarıyla ayakta durmaya, müritlerin verdikleri zekât ve benzeri yardımlarla varlıklarını idame ettirmeye çalıştı..

Demokrat Parti ve onu izleyen sağ muhafazakâr, milliyetçi-mukaddesatçı siyaset erbabının yardımıyla yeniden devlete yaklaşıp, onun açık-gizli yardımlarıyla nemalanan tarikat ve cemaatlerin değişik iktidarlarla ilişkisinin 1950’lerden günümüze kadar olan genel çerçevesi budur..”

🌐 TARİKATLAR ‘TÜSİAD’LA BOY ÖLÇÜŞME SEVİYESİNDELER’ ..!

– 70 yılı bulan bu siyaset-tarikat ilişkisi sayesinde bu yapıların “ahbap çavuş kapitalizminin nimetlerinden yararlandığını” vurgulayan gazeteci ve yazar Faik Bulut şunları söyledi..

  • Faik Bulut:

“Bu, daha çok devletin verdiği krediler ve o dönemin devasa yerli sermaye şirketlerinin yerel acenteliğini yapma şeklinde tezahür etti. Ardından dünya sermaye merkezlerine yanaşan tarikatlar, henüz komprador sermaye konumunda değillerdi. Bir anlamda yabancı sermayenin Müslüman mahallesindeki işportacıları gibiydiler..

O zamana kadar orta tabaka, ekonomik deyimle KOBİ, bilhassa ANAP ile AKP dönemlerinde sağlanan ekonomik olanaklarla hamle üzerine hamle tazeleyerek Türkiye’nin en büyük sermaye örgütü olan TÜSİAD ile boy ölçüşecek seviyeye geldiler..”

(Erdoğan, 2014’teki seçim öncesi ziyaretleri kapsamında İsmailağa cemaatinin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nu evinde ziyaret etmişti // www.cafemedyam.com)

✳ ‘MÜTEAHHİT ZİHNİYETİ’ ..!
  • AKP kurucularından eski TBMM Başkanı Bülent Arınç:

“Bir dönemin mücahidi sayılan dava sahibi müminlerin, müteahhit zihniyetiyle hareket edebildiğini söylemeliyim ..

Bizim dindar insanlarımızın bile tamamen tersine döneceğini bir gün göreceksiniz. Çünkü onlar dini böyle hamaset kokulu konuşmaların yanında cebine giren ve cebinden çıkan paraya bakar. Eğer onda bir eksilme görüyorsa din, iman, vatan, millet, bunlar bir kenarda durur, onlara saygısını eksik etmez ama değer yargıları tamamen değişebilir..”

  • Faik Bulut:

“İslami holdinglerin ticaretle işe koyulmak suretiyle dönemin iktidarlarıyla siyasi ilişki kurduğunu söylemek, tek boyutlu bir bakış açısıdır. Aslında Türkiye’deki gelişim seyrine baktığımızda ideolojik-siyasi ilişkinin açıkça veya kapalı tarzda öncelik kazandığı görülecektir..

İktidar-cemaat ilişkileri belli bir kurala ve eksene oturtulmadığı için AKP iktidarının kendi taraftarlarına ve dindar kesimler lehine gerçekleştirdiği siyasi, ekonomik ve sosyal düzenlemeler, eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in işaret ettiği üzere ‘kayıt dışı cemaatler, kayıt dışı sermaye, kayıt dışı siyasi ilişkilerin’ zeminini hazırlamış oldu..” 

Cumhuriyet // Sefa Uyar

🌐 HUKUKÇULAR VE İLAHİYATÇILAR: ‘DEVRİM YASALARI ÇİĞNENİYOR’
✳ Tarikatlar 30 Kasım 1925’teki 677 sayılı yasa ile yasaklansa da hukuki durumları ve faaliyetleri halen tartışmalı ..!

– Nakşibendi tarikatına bağlı İsmailağa cemaatinin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun cenazesinde, başta Erdoğan olmak üzere devlet görevlilerinin olduğu ortamda cemaatin yeni liderinin açıklanması, hukuki tartışmayı da beraberinde getirdi..

  • Eski Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu:

“Tarikatları yasaklayan yasanın, anayasada ‘devrim yasaları’ arasında sayıldığını vurgulamaliyim..

677 sayılı yasanın 2. maddesi ve anayasanın devrim yasalarına ilişkin 174. maddesi yürürlükte olduğu sürece tarikat ve cemaatlere serbesti sağlanması hukuksal olarak mümkün değil..

Kapatılan tarikat ve cemaatler; dernek, vakıf veya şirket kurmak gibi yollarla, sistem içinde de yer alarak serbesti içinde ve finans sorunu yaşamadan, faaliyetlerini çok geniş tabana yayarak sürdürüyor. 677 sayılı yasadaki yaptırımın tarikat ve cemaatler konusunda hiç uygulanmadığını görüyoruz..”

🌐 TARİKATLAR VE CEMAATLER ‘YASAK KAPSAMINDALAR’ ..!
  • Ömer Faruk Eminağaoğlu:

“Anayasanın ‘Din ve vicdan hürriyeti’ başlıklı 24. maddesindeki ‘Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz’ hükmü orada.. Tarikat ve cemaatler söz konusu madde nedeniyle de yasak kapsamında..

Diyanet, kuruluş amacı gereği tarikat ve cemaatlere karşı koyması gerekirken, aksine tarikat ve cemaatlere ortam yaratiyor..

Camilerin ibadethane olarak yönetimi Diyanet’te olması gerekirken, bu konuda cemaat ve tarikatlar eliyle yönetilen camilerin bulunduğu da görmezden geliniyor..”

✳ ‘İŞLEM YAPILMALI’ ..!
  • Eminağaoğlu:

“Bu yapılar için işletilmesi gereken süreç ..Terör örgütü düzeyine gelenler için Terörle Mücadele Yasası uyarınca işlem yapılmalı. İnanç düzeyinin ötesinde ‘yönetme iddiası’ içinde olanlar için, her durumda cemaat yöneticileri hakkında ‘anayasayı ihlal’ suçundan işlem yapılmalı..

Terör örgütü düzeyine gelmeyenlere yönelik ise 677 sayılı yasa dikkate alınarak bir serbestinin söz konusu olmadığı gözetilmeli, fiilen serbesti sağlanmamalı, bu yasadaki yaptırımlar uygulanmalı. Yasadışı bu yapılanmalara ait mal varlıklarına el konulmalı..” 

🌐 TARİKATLARIN HUKUKİ DURUMU KADAR DİNİ AÇIDAN VARLIKLARI DA TARTIŞMALI ..!
✳ YENİ BİR DİN KURUYORLAR ..!
  • İlahiyatçı ve felsefeci Prof. Dr. Şahin Filiz:

“Tarikatların Hazreti Muhammed henüz hayattayken başlayan siyasi tartışmalara kadar uzanan ideolojik bir kökene sahip olduğunu belirtmeliyim..

Tanrı’ya inanç, onun öngördüğü, emrettiği ya da gönderdiğini söylediği her türlü emre, ilkeye veya kurala inanmayı zorunlu kılar. Bu yüzden inançta bütünlük esastır..

İslamın Tanrısı, bütün inanç konularına olan inanç ve saygıyı, doğrudan kendine olan inanç ve saygı ile özdeşleştirir. Bu özdeşleyim, inancın konusunun tanrı ya da Tanrı’ya bağlı diğer konular arasındaki farkı zamanla silikleştirerek tarikatlarda tanrının şeyh veya mürşitte ‘reenkarne’ olmasının kapılarını açar. Başka bir deyişle, şeyh ya da mürşit, kendini kolayca Tanrı yerine koyabilmektedir..”

(15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ okulunda Fethullah Gülen’in alçıdan eli bulundu. Müritlerin bu alçıdan eli öptüğü belirlendi.//www.cafemedyam.com )

🌐 ‘İNANDIKLARI KİTAP AYRI’ ..!
  • Prof. Dr. Şahin Filiz:

“Tarikatlar, din üzerinden yeni bir din kuruyor.. Nasıl ki bir dini tümüyle kabul ettiğinizde o dinin mensubu oluyorsanız, tarikat için de aynı şey geçerli. Hiçbir tarikat, aynı dine mensup olsanız da o tarikata girmediğiniz sürece sizi kendilerinden ya da bağlı bulunduklarını öne sürdükleri dinden olduğunuzu kabul etmez..

Tarikatta şeyh, fiilen Tanrı; vekilleri de elçiler gibidir. Tarikatlar, reel kişi ve kişilik vaadiyle şeyhin özneliğini bireye dayatarak başka yönden bir hipergerçek dünya kurgulamaktadır..

Türkiye’deki tarikatların tümünün Müslüman olduklarını ve İslama bağlı bulunduklarını iddia ettiğini kaydetmeliyim..

Eğer böyle olsaydı, ayrı olmazlar, birleşirlerdi. Birleşmek bir yana birbirleriyle savaş halindeler. Üstelik biri diğerini dinen Müslüman dahi saymaz..

Tarikatlarda Hazreti Muhammed’in adının ikincil planda kaldığını belirtmeliyim..

Hepsinin kendi kutsal kitabı ve şeyhlerine ait uydurma kerametler koleksiyonu var. İnandıkları kitap, Kuran’ın; şeyhlerinin kurmaca kerametleri de Hazreti Muhammed’in hadislerinin yerini aldı”

✳ Tarikatlar, müritlerini cehennem ateşi ile korkutup cennet vaadi ile kandırıyor ..!
  • Prof. Dr. Şahin Filiz:

✅“Devletin içine sızmak ve ele geçirmek yoluyla mafyalaşırlar. Kadınları ve çocukları kolay hedef olarak seçer; onlara karşı her türlü kötü muameleyi İslam dininin emriymiş gibi şeyhlerinin talimatı doğrultusunda yapmaktan çekinmezler..” 

(Cübbeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün, 2018’de, Nakşibendi şeyhinin protez kolunu öpmesi, tartışma yarattı.//www.cafemedyam.com )

✳ ‘DÜZMECE DİN KURGUSU’ ..!

– Din üzerinden insanlara egemen olmaya, onların mal ve servetlerine el koymaya ve sonunda kendi siyasi ve ekonomik egemenliklerini ilan etmeye kadar giderler..

✅ Arapçayı sürekli kutsal bir dil diye öne sürer; çoğu Arapça bilmediği halde Türkçe yazma ve konuşmalarında özenle Arapça sözcükler kullanırlar..

Bu yöntem hem anlaşılmalarını zorlaştırır hem de kutsal dilin dinleyenler üzerindeki etkisini artırmayı amaçlarlar..

✅ Devlet içinde devlet olmayı hedeflerler. Amaçları ve taşıdıkları niyet, dini bir ibadet değil, dini siyaset yolunda kullanabilecekleri bir araca dönüştürmektir.. 

Güçleninceye kadar yoksullar, güçlendikten sonra zenginler üzerinde yoğunlaşırlar..

Düşünceyi engellemek için düşünceye götüren bütün yolları gayri meşru ilan ederler..

✅ Düzmece dinsellikleri ile uzun süre yaşayamayacaklarını bildiklerinden dinsellik payesi biçilen türban, sakal, tespih, takke, cüppe ve sarık temsilleriyle sanal ve düzmece bir din kurgularlar..

Anlamı temsillere kurban ederler. Şeyhlerinin gizemli güçleri olduğunu, her şeye gücü yeten bir lidere sahip oldukları yalanını yayarak toplumda korku ve panik yaratıp, sonra da tek sığınılacak otorite olarak yine tarikatlarını biricik adres diye gösterirler..”

(Batman’da düzenlenen “âlimeler töreninde” kadınlar giydikleriyle dikkat çekmişti.// www.cafemedyam.com)

🌐 DİYANET MESAFE KOYMALI’ ..!

– Diyanet’in, tarikatlar hakkında felsefi ve sosyolojik araştırmalar yapması gerektiğini vurgulayan Filiz şunları söyledi..

– Prof. Dr. Şahin Filiz:

“Bunları yapabilmesi için tarikatlarla arasına yeterince mesafe koymalı, onları meşrulaştıracak hiçbir resmi ya da gayri resmi davranış içine girmemeli. Başta İslam olmak üzere bütün dinler adına yalan, yanlış ve bilim dışı yazı ve konuşmalara izin verilmemeli, sorumlular önce Diyanet ve üniversiteler yoluyla ifşa edilmeli. Vakıf veya dernek adı altında tarikat faaliyetleri yapılmasına izin verilmemeli. Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı izni ve denetimi olmadan hiçbir tarikat ya da cemaat din dersleri, Kuran kursu veya din eğitimi vermemeli..

Yalnız Diyanet’in yetkisinde olması gereken Kuran kurslarında felsefe, sosyoloji, inkılap tarihi, vatandaşlık bilgisi gibi çocuklarımızı çağdaş Türkiye yurttaşı olmaya hazırlayacak dersler mutlaka konulmalı. Camilerdeki bütün imam, müezzin ve kayyım kadroları en az yüksek lisans düzeyinde eğitim almış görevlilerden oluşturulmalı..”

Cumhuriyet//Sefa Uyar

🌐 DİNLE PALAZLANANLAR ..!
✳ Cumhuriyeti yıktı ve devleti tarikatlar eliyle yönetme geleneğini yeniden kuruyor.

Bu arada tarikatlar da hızla holdingleşip birer kapitalist şirkete dönüşüyor.

AKP’yi ayakta tutan iki temel güç var;

  • Tekeller
  • Tarikatlar.

Bu iki güç AKP iktidarı altında kârlarını ve servetlerini katlayarak büyüyor. Büyük tekeller kârlarına kâr katarken,

15 Temmuz darbe girişiminden sonra devlette Fethullahçıların boşalttığı yerleri alan diğer Nakşibendi tarikatı türevleri de hızla birer holdinge dönüşüyor. 

🌐 NAKŞİLER VE NURCULAR ..!

1970’li yıllardan bu yana özellikle dinci-sağcı partilerin içinde Nakşiler ve Nurcular etkili birer güçtü. AKP döneminde bu tarikatlar devletin de bir parçası haline dönüştü.

Adalet, içişleri, eğitim, sağlık, bayındırlık, enerji, tarım ve benzeri bakanlıkların, kamu kurum ve kuruluşlarının kritik noktalarında tarikat mensubu bürokratların bulunduğu da su götürmez bir gerçek. Ancak yine de ekmek aslanın ağzında!

Tıpkı tekellerde olduğu gibi, hangi tarikatın hangi kolunun öne çıkacağını, hangi cemaatin servetini arttıracağını da devletle ilişkileri belirliyor. 

🌐 MENZİL VE İSKENDERPAŞA ..!

Son günlerde öne çıkan iki cemaat Menzil ve İskenderpaşa Dergâhı.

Bu iki cemaatin öne çıkmasının nedeni AKP üst yönetimi ile yakın ilişkileri. İskenderpaşa Dergâhı gücünü öteden beri yakın olduğu Erdoğan’dan alıyor.

Devlet eliyle tarikatlara servet transferinin yolu ise bu yapılara bağlı vakıf ve derneklerin “kamu yararına çalıştığı” kılıfıyla oluyor.

Tarikatlara bağlı çeşitli adlar altında faaliyet gösteren dernek ve vakıfların önemli bölümünü “kamu yararına çalışan dernek ve vakıflar” listesine alındı, bu dernek ve vakıflara pek çok “imar kıyakları”, “tahsisler” ve benzeri ulufeler dağıtarak, kamu kaynaklarını bu tarikat ve cemaatlere aktarıldı.

TEKEL BİNASI ..!

Bunların başında AKP’nin Unkapanı’ndaki TEKEL binasını hibe ettiği İskenderpaşa Grubu geliyor.

TEKEL’in İstanbul Unkapanı’ndaki çok değerli binası, Cemaatin kurduğu Medipolitan Sağlık Hizmetleri AŞ’nin sahiplerine hibe edilmişti.

Ayrıca AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) de Medipol Grup’a ait İstanbul Göztepe kavşağındaki 12 dönümlük araziye 2007’de yüksek imar hakkı tanımıştı.

Dört özel hastane işleten Medipol Grup ve grubun başkanı, Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa dergâhına ve AKP’ye yakınlığıyla biliniyordu. Hastanenin sahibi yakın zamanda Erdoğan tarafından Sağlık Bakanlığı’na atandı. 

🌐 SÜLEYMANCILAR ..!

Milli Eğitim’de boşalan kadrolar, ülke genelinde iki binden fazla olduğu tahmin edilen öğrenci yurtlarında dini eğitim veren Süleymancılar tarafından dolduruluyor.

Cemaate ait olan Aladağ’daki Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği (TÇTYD) Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdu’nda yaşanan ve 11 çocuğun ölümü ile sonuçlanan yangından sonra gurubun hükümetin himayesinin büyük bir hızla büyüdüğü anlaşılmıştı. 

Nakşıbendiliğin kolu olan Menzil Tarikatı çok sayıda radyo-televizyon kanalının sahibi. “Semerkand” isimli bir de dergi yayımlayan Tarikatın, “Semerkand Öğrenci Yurdu” adı altında ülke genelinde 150 yurdu bulunuyor.

Cemaat İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nda da etkili. Emniyet mensuplarının yükselebilmek için Menzil’den referans aldığı iddiaları sürekli dile getiriliyor.

Tarikatın etkisini en fazla hissettirdiği bakanlık ise Sağlık Bakanlığı. Menzil’in, özellikle kabine değişikliğiyle görevinden alınan eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ döneminde bakanlıkta kadrolaştığı biliniyor. 

RECEP AKDAĞ
🌐 İSMAİLAĞA ..!

İsmailağa Cemaati, 15 Temmuz’un ardından pastadan en büyük pay alan cemaatlerden.

Cemaatin “Marifet Derneği” adı altında ülke genelinde açtığı çok sayıda öğrenci yurdunu kontrol ediyor.

Cemaate, İstanbul Beykoz’da büyük bir imar alanını tahsis edildi. Cemaatin bu arazi üzerinde Müceddid Mahmud Efendi Külliyesi Kız Medresesi isimli bir okulu bulunuyor.

IŞIKÇILAR ..!

Türkiye Gazetesi ve İhlas Holding’le özdeşleşen, adını Hüseyin Hilmi Işık’tan alan Işıkçılar grubu da 15 Temmuz’dan sonra hızla büyüyen holding tarikatlar arasında. 

MALATYALILAR ..!

Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığı döneminde TRT ve Dışişleri Bakanlığı’nda kadrolaşan Malatyalılar Cemaati, İnönü Üniversitesi’nde de çok etkili.

Cemaatin kontrolündeki Hamiyet Ve İrfan Vakfı’nın Ankara başta olmak üzere İstanbul, Konya ve İzmir de çok sayıda öğrenci yurdu bulunuyor. 

BİLAL ERDOĞAN
🌐 ENSAR VE TÜGVA ..!

Son yıllarda hızla büyük bir holding haline dönüşen iki vakıf Ensar ve Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA).

TÜGVA’nın kurucusu Bilal Erdoğan.

Milli Eğitim neredeyse bütünüyle bu iki vakfın kontrolüne bırakılmış halde.

Milli Eğitim’de etkili iki kuruluş daha var. 1970’li yıllardan bu yana

  • “Türk-İslam Sentezi”ni savunan İlim Yayma Cemiyeti’nin 142,
  • Birlik Vakfı’nın ise ülke genelinde 200’e yakın öğrenci yurdu bulunuyor. 
İLGİLİ HABER
https://www.cafemedyam.com/2019/08/03/nedir-bu-menzil-tarikati/
🌐 SAĞLIK BAKANLIĞINDA TARİKAT KAVGASI ..!

Sağlık Bakanlığı yakın zamana kadar Menzilcilerin kontrolündeydi.

Basın yansıyan haberlere göre eski Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, bakanlığı “Menzilci”lerden kurtarmak için yeni bir yapılanma başlatmıştı. Bu tartışmalar yaşanırken Menzil tarikatının satın aldığı araçlarda kullanılan plakalarla, Sağlık Bakanlığı’nın aldığı uçakların isimlerinin “GVS” olması dikkat çekmişti.

Cemaat içinde Gavs-ı Sani olarak anılan Menzilcilerin lideri Seyyid Abdulbaki Erol, Paralel Sağlık Bakanı olarak kabul ediliyordu.

Yeni sağlık bakanının atanması ile birlikte Bakanlıkta dengeler yeniden değişti.

Yeni Bakan Fahrettin Koca İskenderpaşa cemaatine ait olduğu iddia edilen Medipol Üniversitesi ve Hastanesi’nin kurucusuydu. Yani Sağlık Bakanlığı bir süre bu cemaati palazlandıracak.

Büyük bir holdinge dönüşen İskenderpaşa cemaatinin kontrolünde 12 şirket var.

En bilineni Server Holding. Ticaret Sicili kayıtlarına göre Server Holding bünyesindeki bu şirketlerin faaliyetleri eğitim, sağlık, pazarlama ve medya alanlarında yoğunlaşıyor. Belli başlıları şöyle sıralanıyor: Server Holding A.Ş., Server İletişim Gazetecilik ve Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş., Ümraniye Sağlık Tesisleri ve Ticaret A.Ş., Haksa Sağlık Hizmetleri A.Ş., Zinde Sağlık Hizmetleri A.Ş., Vefa Yayıncılık Tic. A.Ş., ASFA Eğitim Tesisleri A.Ş., Seha Neşriyat ve Ticaret A.Ş., Yıldız Danışmanlık TV Reklamcılık Prodüksiyon Sanayi Ticaret A.Ş., Sim Ağ İhtiyaç Maddeleri Pazarlama A.Ş., Süfür Gıda Sanayi Ticaret Limited Şirketi, Vera İç ve Dış Ticaret A.Ş.

AKP Cumhuriyeti yıktı ve devleti tarikatlar eliyle yönetme geleneğini yeniden kuruyor. Ama bu arada tarikatlar da hızla holdingleşip birer kapitalist şirkete dönüşüyor..

 

haber.sol. – Orhan Gökdemir

https://www.cafemedyam.com/2019/09/10/badeci-seyhin-sir-odasinda-neler-oldu/
İLGİLİ HABER
1 Comment

1 Comment

  1. Pingback: TARİKATLAR, CEMAATLAR VE SİYASAL İSLAM * AKP CUMHURİYETİ YIKTI VE DEVLETİ TARİKATLAR ELİYLE YÖNETME GELENEĞİNİ YENİDEN KURUYOR. | Cumhuriyetimiz İçin

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

To Top
%d blogcu bunu beğendi: