Hangi Yiyecekler En İyisidir
Lifin sağlıklı ve besleyici bir diyet için elzem olduğunu biliyoruz , ancak insanların yalnızca %7’si önerilen günlük miktarı tüketiyor.
Stanford Medicine’den yeni bir çalışma, gen aktivitesini değiştirerek kanser riskini azaltabileceği için diyet lifinin önemini vurguluyor.
Stanford Tıp Merkezi’nden yapılan yeni bir araştırma, yulaf ezmesi de dahil olmak üzere gıdalarda bulunan diyet lifinin, gen aktivitesini değiştirerek kanser riskini azaltabileceği gerçeğini vurguluyor.
Lif tükettiğimizde, bağırsaklarımızdaki bakteriler onu kısa zincirli yağ asitleri adı verilen küçük moleküllere ayırır. Stanford araştırmacıları bu yan ürünlerden ikisini incelediler – propiyonat ve bütirat.
Bu bileşiklerin, DNA’yı paketlemeye yardımcı olan proteinler olan histonları değiştirebildiğini, böylece DNA’nın daha erişilebilir hale geldiğini ve gen ifadesini etkileyebildiğini buldular.
Bu, belirli durumlarda propiyonat ve bütiratın kanser destekleyici genleri baskılayıp tümör baskılayıcı genleri aktive edebileceği anlamına geliyor.
Propiyonat:
-
Üretim: Propiyonat, özellikle laktik asit bakterileri ve propiyonik asit bakterileri tarafından üretilir. Çoğunlukla diyet liflerinin, özellikle de çözünür liflerin fermentasyonundan gelir.
-
Faydalar:
-
Metabolizma: Karaciğerde glukoneogenez için önemli bir substrattır, yani karbonhidrat üretimine katkıda bulunur.
-
Lipid Metabolizması: Propiyonat, kolesterol sentezini azaltabilir ve bu da kalp sağlığına fayda sağlayabilir.
-
Bağırsak Sağlığı: Bağırsak bariyer fonksiyonunu güçlendirebilir ve inflamasyonu azaltabilir.
-
-
Diğer Etkiler: Propiyonat, bazı hayvan çalışmalarında iştah kontrolüne yardımcı olabilir, ancak insanlarda bu etki hala araştırma aşamasındadır.
Bütirat:
-
Üretim: Butyrate, anaerobik bakteriler tarafından, özellikle de Clostridium, Eubacterium ve Faecalibacterium prausnitzii gibi bakteriler tarafından üretilir. Diyet lifleri, özellikle de dirençli nişasta ve çözünür lifler, bütirat üretimini teşvik eder.
-
Faydalar:
-
Bağırsak Sağlığı: Bütirat, kolon epitel hücrelerinin ana enerji kaynağıdır. Bağırsak bariyerini korumaya, hücre proliferasyonunu düzenlemeye ve inflamasyonu azaltmaya yardımcı olur.
-
Kanser Önleme: Bütiratın kolon kanseri hücrelerinde apoptozu (programlanmış hücre ölümü) tetikleyebildiği gösterilmiştir, bu da potansiyel olarak kanser önleyici etkilere sahip olabileceğini öne sürer.
-
Bağışıklık Sistemi: Bağırsak bağışıklık sistemi üzerinde düzenleyici bir etkisi vardır, inflamatuar bağırsak hastalıklarına karşı koruyucu olabilir.
-
Metabolik Sağlık: Bütirat, insülin hassasiyetini artırarak ve glikoz metabolizmasını düzenleyerek metabolik sendrom ve diyabet riskini azaltabilir.
-
Genel Etkiler:
-
Mikrobiyom: Her iki yağ asidi de bağırsak mikrobiyotasının bileşimini ve fonksiyonunu etkileyerek genel sağlığı destekler.
-
Bariyer Fonksiyonu: Hem propiyonat hem de bütirat, bağırsak bariyerini güçlendirerek patojenlerin ve toksinlerin vücuda girmesini engeller.
-
Anti-inflamatuar: Her iki molekül de anti-inflamatuar özelliklere sahiptir, bu da kronik inflamasyonla ilişkili hastalıklara karşı koruma sağlayabilir.
-
Nörolojik Etkiler: Bağırsak-beyin ekseni üzerinden, bu kısa zincirli yağ asitlerinin bazı nörolojik durumlar üzerinde etkisi olabileceği öne sürülmektedir.
Bütiratın kanser önleyici etkileri
Bütiratın kanser önleyici özelliklerine dair anahtar noktalar şunlardır:
1. Apoptoz ve Hücre Döngüsü Düzenlemesi:
-
Apoptoz: Bütirat, kanser hücrelerinde programlanmış hücre ölümünü (apoptoz) tetikleyebilir. Bu, kanser hücrelerinin büyümesini ve yayılmasını önlemek için önemli bir mekanizmadır.
-
Hücre Döngüsü: Bütirat, hücre döngüsünü G1 fazında durdurarak kanser hücrelerinin çoğalmasını engelleyebilir. Bu, hücrelerin büyüme ve bölünme süreçlerini kontrol altına alma yeteneğiyle ilgilidir.
2. Gen Ekspresyonu ve Epigenetik Modifikasyonlar:
-
Histon Deasetilaz İnhibitörü (HDACi): Bütirat, bir HDAC inhibitörüdür ve bu özelliğiyle gen ekspresyonunu değiştirebilir. Kanser hücrelerinde, bu epigenetik değişiklikler tümör baskılayıcı genlerin ifadesini artırabilir veya tümör gelişimine katkıda bulunan genlerin ifadesini azaltabilir.
3. Anti-inflamatuar Etkiler:
-
İnflamasyon: Kronik inflamasyon, birçok kanser türünün gelişiminde rol oynar. Bütirat, anti-inflamatuar özelliklere sahiptir ve bağırsakta inflamasyonu azaltarak kanser riskini düşürebilir.
4. Bağırsak Bariyer Fonksiyonu:
-
Bariyer Güçlendirme: Bütirat, kolon epitel hücrelerinin ana enerji kaynağıdır ve bağırsak bariyerinin sağlığını korumaya yardımcı olur. Sağlıklı bir bağırsak bariyeri, patojenlerin ve potansiyel kanserojenlerin kolon duvarından geçmesini engeller.
5. Anti-proliferatif Etki:
-
Hücre Proliferasyonu: Bütirat, kanser hücrelerinin çoğalmasını inhibe edebilir, bu da tümör büyümesini yavaşlatabilir veya durdurabilir.
6. Bağışıklık Sistemi Modülasyonu:
-
Bağışıklık: Bütirat, bağışıklık sistemi üzerinde modülatör etkilere sahiptir ve bağışıklık tepkisini kanser hücrelerine karşı daha etkili hale getirebilir.
Araştırmalar ve Kanıtlar:
-
Laboratuvar Çalışmaları: İn vitro çalışmalar, bütiratın çeşitli kanser hücre hatlarında anti-proliferatif, apoptotik ve farklılaşma indükleyici etkilerini göstermiştir.
-
Hayvan Modelleri: Hayvanlarda yapılan çalışmalar, bütiratın kolon kanseri oluşumunu azaltabileceğini öne sürmektedir.
-
İnsan Çalışmaları: İnsanlarda yapılan epidemiyolojik çalışmalar, yüksek lifli diyetlerin – dolayısıyla bütirat üretiminin – kolon kanseri riskini azaltabileceğini gösteriyor. Ancak, doğrudan bütirat takviyesinin insanlarda kanseri önleyici etkileri üzerine yapılan klinik denemeler sınırlıdır ve daha fazla araştırma gereklidir.
Sonuç:
Kolorektal kanser oranları gençlerde artış göstermektedir. Diyetinize lif eklemek kanser riskinizi düşürmenize yardımcı olabilir.
– Stanford genetik profesörü Michael Snyder:
“Lif yemek ile kanser karşıtı etkileri olan gen fonksiyonunun düzenlenmesi arasında doğrudan bir bağlantı bulduk.. Bunun muhtemelen küresel bir mekanizma olduğunu düşünüyoruz çünkü lif sindirimi sonucu oluşan kısa zincirli yağ asitleri vücudun her yerine yayılabilir.”
Snyder’in ekibi, propionat ve bütiratın sağlıklı ve kanserli kolon hücreleri ile lifli diyetle beslenen farelerin bağırsak hücreleri üzerindeki etkilerini izledi.
Her iki yağ asidinin de hücre büyümesini baskıladığı, hücresel uzmanlaşmayı teşvik ettiği ve özellikle kanser hücrelerinde programlanmış hücre ölümünü tetiklediği gösterilmiştir . Bu süreçler, kanserin ayırt edici özelliği olan kontrolsüz hücre büyümesini bozmak veya kontrol etmek için önemlidir.
– Snyder:
“Bu önemli moleküllerin gen hedeflerini belirleyerek, lifin yararlı etkilerini nasıl gösterdiğini ve kanser sırasında neyin yanlış gittiğini anlayabiliriz”
Bulguları geçen hafta Nature Metabolism dergisinde yayımlandı .
Kolorektal kanser vakalarındaki artış göz önüne alındığında,Özellikle genç nüfus arasında Snyder, sağlığı iyileştirmek ve kanser riskini azaltmak için lifli beslenmenin optimize edilmesini öneriyor.
Lifin,Lifin düzenli bağırsak hareketlerini desteklediği , kan şekeri seviyelerini dengelemeye yardımcı olduğu, kolesterolü düşürdüğü ve genel kalp sağlığına katkıda bulunduğu
Amerikan Kalp Derneği, günde en az 25 ila 30 gram lif alınmasını öneriyor; ancak çoğu Amerikalı günde yalnızca 15 gram lif tüketiyor.
– Snyder:
“Genellikle insanların diyetinin lif açısından çok fakir olması söz konusudur ve bu da mikrobiyomlarının düzgün beslenmediği ve gerektiği kadar kısa zincirli yağ asidi üretemediği anlamına gelir.. Bu sağlığımıza hiçbir fayda sağlamıyor.”
Lif alımınızı artırmak mı istiyorsunuz? Badem, chia tohumu, keten tohumu ve kabak çekirdeğini tercih edin.
Lifleri beslenmenize nasıl dahil edebilirsiniz?
Avokado, ahududu, böğürtlen, armut ve elma da lif desteği sağlayabilir.
Northwell Huntington Hastanesi’nde kayıtlı diyetisyen ve beslenme uzmanı olan Stephanie Schiff , beslenmenize daha fazla lif katmanın beş önemli yolunu paylaştı.
- Tam tahıllar — yulaf ezmesi, arpa ve bulgur buğdayı
- Fasulye, bezelye ve baklagiller — siyah fasulye, barbunya fasulyesi, mercimek ve bezelye
- Meyveler — avokado, ahududu, böğürtlen, armut ve elma
- Sebzeler — brokoli, kuşkonmaz, enginar ve Brüksel lahanası
- Kuruyemişler ve tohumlar – chia tohumları, keten tohumları, kabak çekirdeği ve badem
İşte diyetinize daha fazla lif eklemenin bazı yolları:
Lif Kaynakları:
-
Meyveler: Elma, armut, yaban mersini, ahududu, çilek gibi meyveler özellikle lif açısından zengindir. Kabuklu yemek, lif alımını artırır.
-
Sebzeler: Brokoli, havuç, brüksel lahanası, ıspanak, patlıcan, bezelye ve tatlı patates gibi sebzeler iyi lif kaynaklarıdır.
-
Tahıllar: Tam tahıllar (yulaf, arpa, kinoa, tam buğday ekmeği ve makarnası, esmer pirinç) çözünür ve çözünmez lif içerir.
-
Baklagiller: Fasulye (siyah, kırmızı, beyaz), mercimek, nohut gibi baklagiller yüksek miktarda lif sağlar.
-
Kuruyemiş ve Tohumlar: Badem, ceviz, keten tohumu, chia tohumu, ay çekirdeği gibi kuruyemişler ve tohumlar hem lif hem de sağlıklı yağlar içerir.
-
Lif Takviyeleri: Eğer diyetinizden yeterince lif almakta zorlanıyorsanız, psyllium kabuğu, metil selüloz gibi lif takviyeleri kullanabilirsiniz. Ancak, bu tür takviyeleri kullanmadan önce bir sağlık profesyoneline danışmak önemlidir.
Lif Alımını Artırmak İçin İpuçları:
-
Yavaşça Artırın: Lif alımınızı aniden artırmak sindirim sorunlarına yol açabilir. Yavaş yavaş artırmak, vücudunuza uyum sağlama şansı verir.
-
Bol Su İçin: Lif, su ile şişer ve sindirim sisteminde hareket etmek için suya ihtiyaç duyar. Bu nedenle, lif alımını artırdığınızda su tüketimini de artırmak önemlidir.
-
Gün Boyunca Dağıtın: Lif alımını bir öğüne yığmak yerine, gün boyunca dengeli bir şekilde dağıtın. Bu, sindirim sisteminin daha iyi çalışmasına yardımcı olur.
-
Mutfakta Akıllı Değişiklikler: Beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmek, pirinç yerine esmer pirinç veya bulgur, makarna yerine tam buğday makarnası kullanın.
-
Atıştırmalıklar: Lifli atıştırmalıklar seçin; örneğin, meyve, sebze dilimleri, kuruyemiş veya ev yapımı granola barları.
-
Yemek Tariflerine Lif Ekleyin: Yemek tariflerinize keten tohumu, chia tohumu veya yulaf ekleyerek lif içeriğini artırabilirsiniz.
Faydaları:
-
Sindirim Sağlığı: Kabızlığı önler, bağırsak hareketlerini düzenler ve bağırsak mikrobiyotasına katkıda bulunur.
-
Kalp Sağlığı: Çözünür lif kolesterolü düşürmeye yardımcı olabilir.
-
Kan Şekeri Kontrolü: Çözünür lif, kan şekeri seviyelerinin ani yükselmesini önleyebilir.
-
Kilo Kontrolü: Lif, uzun süre tok tutar ve kalori alımını azaltabilir.
Lif ve kanser arasındaki bağlantı, özellikle kolon kanseri olmak üzere çeşitli kanser türleri için araştırılmıştır. İşte bu konuda bilinenler:
Lif ve Kolon Kanseri:
-
Koruyucu Etki: Yüksek lifli diyetlerin, özellikle kolon kanseri riskini azalttığına dair güçlü epidemiyolojik kanıtlar vardır. Lif, bağırsaklarda geçiş süresini hızlandırarak ve dışkı hacmini artırarak, kanserojen maddelerin bağırsak duvarında kalma süresini kısaltabilir.
-
Bakteriyel Fermantasyon: Çözünür lif, bağırsak bakterileri tarafından fermente edilerek kısa zincirli yağ asitleri üretir. Bu yağ asitleri, kolonun pH’ını düşürerek kanser hücrelerinin büyümesini engelleyebilir ve bağırsak hücrelerinin sağlığını destekleyebilir.
-
Enflamasyon ve Antioksidanlar: Lif, inflamasyonu azaltabilir ve antioksidan üretimini destekleyerek oksidatif stresi azaltabilir, bu da kanser gelişimine karşı koruyucu olabilir.
-
Meme ve Prostat Kanseri: Bazı çalışmalar, yüksek lif alımının meme ve prostat kanseri riskini azaltabileceğini öne sürmektedir, ancak bu alanlarda kanıtlar daha az kesindir ve daha fazla araştırma gereklidir.
-
Genel Kanser Riski: Genel olarak, lif tüketimi ile genel kanser riski arasında bir bağlantı olabileceğine dair göstergeler var, ancak bu etki en çok kolon kanseri için belirgindir.
-
Dışkı Hacmi ve Transit Süresi: Lif, bağırsaklardaki dışkı hacmini artırır ve sindirim süresini kısaltarak, toksinlerin ve kanserojenlerin bağırsaklarda kalma süresini azaltır.
-
Hormonal Regülasyon: Özellikle çözünür lif, östrojen gibi hormonların vücuttan atılmasına yardımcı olarak, hormonla ilişkili kanser riskini azaltabilir.
-
Mikrobiyom: Sağlıklı bir bağırsak mikrobiyotası, bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkiler yaparak kanser gelişimini engelleyebilir.
-
Lif Çeşitleri: Hem çözünür hem de çözünmez lifin faydaları olabilir. Çözünür lif (örn. yulaf, baklagiller) ve çözünmez lif (örn. tam tahıllar, sebzeler) dengeli tüketilmelidir.
-
Diyet vs. Takviye: Lifin faydaları en iyi şekilde doğal besinlerden alınarak sağlanır. Lif takviyeleri aynı faydaları sağlamayabilir ve bazı durumlarda yan etkilere neden olabilir.
-
Bireysel Farklılıklar: Herkesin lif alımına tepkisi farklı olabilir. Ani ve büyük değişiklikler sindirim sorunlarına yol açabilir, bu yüzden yavaş yavaş artırmak önemlidir.
CAFEMEDYAM sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.




