BİR BAŞKA 6-7 EYLÜL: TACİZ, CİNSEL İSTİSMAR, CİNAYET…

🔴 6-7 EYLÜL’ÜN 68. YILDÖNÜMÜ

İstanbul’da yaşayan azınlıklara yönelik saldırıların düzenlendiği ve “tarihi utanç” olarak nitelendirilen 6-7 Eylül’de yaşanan olaylarının 68’ıncı yıl dönümü.

İstanbul, 1955 yılı 6-7 Eylül günleri acı olaylara sahne oldu. 6 Eylül Salı gecesi başlayan olaylar, 7 Eylül sabah saatlerine kadar sürdü. Dışişleri yetkililerinin Londra’da Kıbrıs temaslarına devam ettiği bir süreçte İstanbul’da yaşayan gayrimüslim yurttaşlar bir yalan haberle hedef haline getirildi. “Selanik’te Mustafa Kemal Atatürk’ün evine Yunanlılar tarafından bomba atıldığı” haberinin yayılmasıyla üzerine kimi kışkırtıcı örgütlerin yayımladığı bildiriler doğrultusunda Taksim Meydanı başta olmak üzere birçok noktada protesto mitingi düzenlendi. 6 Eylül 1955’te ellerinde balta ve kazma gibi aletlerle sokaklara dökülen binlerce kişi gayrimüslimlere ait ev ve işyerlerini yakıp yıktı.

Olayda dönemin başbakanı Adnan Menderes de yaşananlar nedeniyle suçlandı. Mahkeme tutanaklarınca, 4.214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulunduğu 5.317 mekân tahrip edilip yağmalandı.

Olaylar sırasında ölenler oldu. Hükümet olaylar ile bağlarının olduğunu reddetti. Olayların başladığı saatlerde İstanbul’da olan başbakan Adnan Menderes saldırıların kontrol edilememesi üzerine Sapanca’dan çağrıldı ve sıkıyönetim ilan edildi.

Olaylarla ilgili olarak önce 3.151 kişi tutuklandı. Sonradan bu sayı 5.104’e yükseldi. 10 Eylül 1955 günü dönemin İçişleri Bakanı Namık Gedik istifa etti.

🔴 HDP’DEN 6-7 EYLÜL POGROMU MESAJI

✅ HDP, 6-7 Eylül pogromunun yıl dönümünde, “Bir daha benzer acıların yaşanmaması için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz” dedi.

– HDP Halklar ve İnançlar Komisyonu Eş Sözcüleri Tülay Hatimoğulları ve Turgut Öker, 6-7 Eylül Pogromu’nun 68’nci yılında yaşananlara tepki göstererek açıklama yaptı..

İstanbul, İzmir ve birçok şehirde yaşayan Rum, Ermeni başta olmak üzere Hıristiyan ve Musevilere yönelik pogromu unutmadıklarını ifade eden Hatimoğulları ve Öker, “6-7 Eylül Pogromunda katledilen yurttaşlarımızı saygı ve hüzünle anıyoruz. Bir daha benzer acıların yaşanmaması için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz” dedi..

‘KAYIPLARIN TAZMİN EDİLMESİ EŞİT YURTTAŞLIĞI SAĞLAMANIN OLMAZSA OLMAZIDIR’

– 6-7 Eylül 1955’te Hıristiyan ve Musevilerin ev ve işyerlerinin talan edildiğini, yaşanan pogromun ardından on binlerce kişinin baskılara, can güvenliği tehdidine karşı ülkeyi terk etmek zorunda kaldığını hatırlatan Hatimoğulları ve Özer:

“Siyasi tarihimizin kara sayfalarından biri olan 6-7 Eylül Pogromunun ardından ‘Bir daha asla!’ demenin sahici yolu, bu acı tarihle yüzleşmekten geçer. Oysa 6-7 Eylül Pogromu şimdiye kadar resmi olarak kınanmadı ve tazminat veya özür için herhangi bir adım atılmadı” dedi..

Eski Özel Harp Dairesi Başkanı ve MGK Genel Sekreteri Sabri Yirmibeşoğlu’nun, “6-7 Eylül de bir Özel Harp işidir. Muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı” sözlerinin hatırlatıldığı açıklama, “Pogromun bir devlet politikası olarak hayata geçirildiğinin itirafı niteliğindeydi. Yirmibeşoğlu’nun terfilerinin de gösterdiği üzere faillerin cezalandırılmak yerine ödüllendirildiği bir Türkiye gerçeği maalesef hiç değişmedi”

– Hatimoğulları ve Özer:

“19. yüzyılın son döneminden itibaren devletin gadrine defalarca uğrayan; Ermeni, Rum, Süryani ve Yahudi halkları, 6-7 Eylül Pogromu ile bir yıkım daha yaşadılar. Bizler biliyoruz ki; siyasal, toplumsal ve ekonomik krizleri gölgelemek için iktidarlar bu saldırı yöntemini kullanageldiler. Tıpkı bugün nefret söylemlerinin/suçlarının farklı halklar ve inançlar üzerinden yükseltilmesi gibi. Bu coğrafyanın kadim halklarına dönük hayata geçirilen bu utançla yüzleşilmesi, faillerin ortaya çıkarılması, yaşanan can ve mal kayıplarının tespit edilmesi, mağdur olan kişilerin veya ailelerinin maddi ve manevi kayıplarının tazmin edilmesi, bu ülkede birlikte yaşamın ve eşit yurttaşlığı sağlamanın olmazsa olmazıdır..”

🔴 6-7 EYLÜL 1955’TE YAŞANAN POGROMUN ÜZERİNDEN YILLAR GEÇTİ

Bugüne kadar o gece ile ilgili en az öne çıkan, cinayetler, tacizler kadınlar ve çocuklara yönelik cinsel istismarlar ile din insanlarına yönelik saldırılar oldu..

6-7 Eylül için en sık paylaşılan bilanço, o gece 4 bin 214 ev, 1004 işyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel ve bar gibi yerlerin bulunduğu 5 bin 317 mekanın saldırıya uğramasından ibaret..

Fotoğraflarda ağırlıklı olarak öne çıkan ise İstiklal Caddesi’nin üzerinde yağmalanan işyerlerinden ve İstiklal Caddesi üzerinde biriken yığından oluşmakta..

.

6-7 Eylül’ün bir başka yüzüyse o gece ağırlıklı olarak Rumları hedef alan pogromun insanlara yönelik şiddeti üzerine..

O gece ve sonrasında İstanbul’da zarar gören bölgelerin şahidi olan Ekümenik Patrikhane’nin fotoğrafçısı Dimitrios Kalumenos, din insanlarına yönelik saldırıları “Hıristiyanlığın Çarmıha Gerilişi” kitabında anlatacaktı…

  • Dimitrios Kalumenos:

“Boyacıköy’da (Vaveohori), Rum evlerini yağmaladılar ve Patrikhanenin Başdiyakozu Yeorgios Orfanidis’in evine doğru ilerlediler.. Onu evinde yakaladılar, sakalını teneke makasıyla kestiler ve yüzünü yara bere içinde bıraktılar..

Boğaz’da, Yenimahalle’de, çılgın güruh papazı yakalayıp kıyafetlerini yırtıp onu bir eşeğin üzerine bindirdiler. Sakalına onu çektikleri bir ip bağladılar. En sonunda, daha büyük bir aşağılama ve ayıp olarak onu Türk halkının alay konusu yapmak için eline bir İncil verip ‘Kıbrıs Türk’tür’ diye bağırması için zorladılar..

Başka bir güruh bir papazı zorla sünnet etti..

Samatya’da Peder Nikolas Samopulos’u diri diri yakmak için ellerinde bidonlarla arıyorlardı, fakat bulamadılar, zira kendisi neyse ki başka bir yerde oturuyordu..

Balıklı Meryem Ana Rum Manastırı’nda ‘dostlar ve müttefiklerin’ papaz Hırisanthos’u diri diri yakmak için bol bol vakti vardı, hatta kemiklerinin küllerini bile yok ettiler..

Papaz Evangelos’un 500 lirasını çalmak için de bol bol vakitleri vardı..

Polisin askere üstü başı fena halde yırtılmış ve kanlar içindeyken teslim ettiği manastırın başrahibi Pamfilos Episkoposu Yerasimos’u hırpalayıp kazığa oturturken de hiç vakit sıkıntısı çekmediler.. Askerler onu Balıklı Rum Hastanesi’ne götürürken yol boyunca süngüleriyle dürttüler..”

.

🔴 SALDIRILAR DİN İNSANLARI İLE DE SINIRLI KALMADI..

  • Dimitrios Kalumenos:

“İstanbul’da tecavüz edilen Rum kadınlarının sayısının 200’ü buldu..

200 Rum genç kızına vahşice tecavüz ve işkence edildi (…) Bir yığın korkunç olayın içinden insanın tüylerini ürperten sadece üç tanesine değinelim:

1- Boğaz’da, Ortaköy’de, akabinde aklını yitiren 80 yaşındaki bir kadına tecavüz ettiler.

2- Boğaz’da, Arnavutköy’de, yaşlı ve sakat bir kadını öldürdüler ve demir bir çubukla kadının kafasının posasını çıkardılar. (O gece öldürülen başka Rumlar da aynı kaderi paylaştı. Binlerce Rum dövüldü, işkence gördü, yaralandı, kötü muameleye maruz kaldı, alaya alındı ve saldırıya uğradı. Çoğu daha sonra korkudan, yüksek ateşten, kalp krizinden, yaralardan, sinir krizinden, ruhsal bunalımdan, sıkıntıdan, kederden ve şoktan dolayı öldü.)

3- Şişli’deki Rum Kabristanı’nda yakın zamanda gömülmüş olan İliaskos’un mezarını açtılar ve onun cesedini bıçakladılar! Başka mezarları da kazdılar, kemikleri çıkardılar ve kafataslarına top muamelesi yapıp tekmeleyerek Türk futbolunun ilerlemesi ve gelişmesine önemli katkı sağlayan ünlü Rum futbolcu Lefter Küçükandonyadis’i alaya almak için ‘Lefter Gol, Gol, Gol!’ diye bağırdılar!”

6-7 Eylül’de cinsel istismarlar çoğunlukla Yunan Konsolosluğu’na bildiriliyor, emniyetin devreye girdiği durumdaysa kadınlar susuyordu.. Nedenini Dilek Güven’in “6-7 Eylül Olayları” kitabında anlatısına yer verilen Yorgos Adosoğlu şöyle aktarıyordu..

  • Yorgos Adosoğlu:

“Mesela evlerde kadınlara tecavüz ediliyordu. O gün çok tecavüz oldu. Kadınlar sonradan Yunan Konsolosluğu’nu haberdar ettiler.. O zaman polisler sivil olarak bana geldiler, doktor olduğum için.. Hastaneye gittik ama kadınlar susuyordu.. Bunun üzerine polise sordum: ‘Evli misin?’ ‘Evet’ dedi, ‘Bir gecede 500 kişi senin karını ya da kızını taciz etse, sen ne anlatırdın?’ Susacağını söyledi.”

Cinsel istismarlar sadece evlerde de olmadı. O kadınlardan biri de Kuruçeşme Kilisesi’nin zangocunun eşiydi.. Adı saklı bir Rum tanık, Yahya Koçoğlu’nun “Hatırlıyorum: Türkiye’de Gayrimüslim Hayatlar” kitabında o gecenin bu Rum ailenin üzerindeki etkilerini anlatıyordu…

  • Adı saklı bir Rum tanık:

“O kilise tarihi bir kilisedir ve ayazması da vardır. Altında dehlizler filan vardır. Kilisenin Aleko adlı zangocu ailesiyle o dehlizlere saklanmış. O işçiler zangocu ve ailesini o dehlizlerde bulmuş ve zangocu küreklerle dövmüşler.. Zangocun karısına tecavüz etmişler.. Olaylardan sonra zangoç hastaneye kaldırıldı ama üç gün sonra öldü. Tecavüze uğrayan karısı da Balıklı Rum Hastanesi’nin Akıl Hastalıkları bölümüne kaldırıldı. Senelerce orada yattı kadıncağız..”

🔴 6-7 EYLÜL’DE ÇOCUKLAR DA CİNSEL İSTİSMARA UĞRUYORDU..

Speros Vryonis’in 6-7 Eylül’ü konu alan “The Mechanism of Catastrophe” (Felaketin Mekanizması) kitabında atıfta bulunduğu 1995’te yayımlanan Leonidas Koumakis imzalı “The Miracle: A True Story” (Mucize: Gerçek Bir Hikaye) eserinde de bu cinsel istismar yer alıyordu..

  • Leonidas Koumakis:

“Akşam saat 7’de bir güruh sokağın ortasında altı yaşında küçük bir kızın etrafını kuşatıp onu Goril lakaplı yarı deli bir hamala teslim etti. Kapıcı kıza durmadan tecavüz ederken güruh şöyle bağırıyordu: ‘Rumların layığı budur. Öldür onu, öldür Rum köpeğini.’

Bu anlatılar 6-7 Eylül’de yaşananların sadece bir kısmı.. Bu aktarılanların yetersizliğini ve o geceyi yaşayanların suskunluğunu Dimitrios Kalumenos gelecek nesiller için not düşecekti…

  • Dimitrios Kalumenos:

“Anlatmadığımız daha bir sürü dramatik olay var ve bazıları da asla anlatılmayacak, utanç içinde sessizliğe gömülecek!”

https://www.gazeteduvar.com.tr SERDAR KORUCU

** Dimitrios Kalumenos’a ait fotoğraflar ve diğer anlatılar, gazeteci-fotoğrafçı Nikolaos Manginas’ın katkısıyla Azınlık Vakıfları’nın ilk temsilcisi Laki Vingas’ın danışmanlığında hazırlanan İstos Yayınları’ndan iki cilt olarak yayımlanan “Patriklik Fotoğrafçısı Dimitrios Kalumenos’un Objektifinden 6/7 Eylül 1955” kitabından alınmıştır.

İLGİLİ YAZILAR

DAHA FAZLASI

+ There are no comments

Add yours

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.