TÜRKİYE, MÜSLÜMAN KARDEŞLER’E SIRTINI MI DÖNDÜ?

🔵 TÜRKİYE, MISIR’LA YAKINLAŞTIKTAN SONRA MÜSLÜMAN KARDEŞLER’E SIRTINI MI DÖNDÜ?

Onlarca İhvan genci tutuklandı ve liderlerine vatandaşlık verilmedi

Türk makamları, Mısır’la süren yakınlaşma bağlamında siyasi öneme sahip bir hamleyle yıllardır topraklarında ikamet eden Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) örgütünün onlarca üyesine yönelik bir tutuklama kampanyası başlattı. İhvan üyelerinin birçoğunun ikametgahlarının yenilenmemesine karar verilirken, bu da onların haftalar içinde Türkiye topraklarını terk etmeleri gerektiği anlamına geliyor.

Bu önlemlerle eş zamanlı olarak Türk makamları, örgüte bağlı bir dizi lidere Türk vatandaşlığı vermeyi de defalarca reddetti. Vatandaşlık verilmesi, Ankara’nın Mısır’da bazıları idama varan cezalardan hüküm giymiş birçok İhvan liderine dokunulmazlık sağlamak için önceki yıllarda defalarca başvurduğu bir prosedürdü..

Basında çıkan haberler, Türk yetkililerin son günlerde ülkede ikamet eden Müslüman Kardeşler üyelerine yönelik kampanyalarını ve baskınlarını yoğunlaştırdığını ve kimlikleri, ikametgahları veya milliyetleri olmayan yaklaşık 60 Müslüman Kardeşler üyesini tutukladığını ortaya koydu. Bu unsurlardan yaklaşık yedisi komşu ülkelere sınır dışı edildi. Aynı şekilde Ankara, vatandaşlığa kabul ve insani ikamet sürecini durdurma ve grup liderlerini ülkeye başka herhangi bir unsur getirmeyi bırakmaları konusunda uyarma kararı aldı.

Al Arabiya internet sitesinin haberine göre Türk kaynakları, açıklamalarında “Türk yetkililer, yalnızca beş ay içinde yasa dışı göçmen olarak tanımladıkları herkesi sınır dışı etmeyi planlıyor” iddiasında bulundu. Aynı şekilde Müslüman Kardeşler grubunun faaliyetlerine yeni kısıtlamalar getiren yetkililer, İhvan liderlerinden Türkiye topraklarından Mısır’a yönelik her türlü faaliyeti durdurmasını istedi.

Bu hamlelerle eş zamanlı olarak Mısır ile Türkiye arasındaki yakınlaşma da hız kazandı. Öyle ki Mısır Dışişleri Bakanlığı, geçen salı günü diplomatik ilişkilerini büyükelçiler düzeyine çıkaracağını açıkladı. Ayrıca iki ülkenin büyükelçilerinin isimleri de belli oldu. Bu gelişmeler, 2013’teki kitlesel halk gösterileriyle birlikte eski Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin iktidardan indirilmesinin ardından Ankara’nın Müslüman Kardeşler örgütüne verdiği desteğin arka planına karşı 10 yıllık yabancılaşma ve siyasi gerilimin ardından yaşandı.

Türk medyası, yeni İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın güvenlik güçlerinin ve polisin geçen hafta özel olarak İstanbul’da ve genel olarak diğer şehirlerde ‘yasa dışı göçmenler’ olarak tanımladığı kişilerle ilgili denetimleri yoğunlaştırdığına dair haberlere yer verdi..

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde Türkiye meseleleri araştırmacısı olan Kerem Said, Türkiye’nin topraklarındaki İhvan üyelerine karşı aldığı tedbirleri ‘beklenen bir mesele’ olarak nitelendirdi. Saad, Türk makamlarının bu konuda başvurması muhtemel olan artan tedbirlerin olduğuna işaret ederek, ‘örgüt liderlerinin önceki yıllarda almış olduğu vatandaşlıkları iptal etme fikrine’ de dikkat çekti.

Kerem, Saad, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ‘Türkiye’nin Mısır’la siyasi ve ekonomik yakınlaşmasını, Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarının devam etmesi ışığında Mısır gazına kayda değer bağımlılığı, Türk makamlarının Mısır’ın bölge (özellikle Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi şu anda Türkiye için ekonomik önemi temsil eden ülkeler) ile normal ilişkiler kurmak için çok önemli bir ülke olduğunun bilincini taşıması’ olmak üzere bir dizi faktöre dayandırdı.

Ancak araştırmacı, Ankara’nın ‘İhvan kartının tamamen yandığını ve artık Mısır siyaseti üzerinde bir baskı unsuru teşkil etmediğini’ fark etmesiyle ilgili nedenler olduğunu da savundu. Araştırmacı, son cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde dikkate değer bir güç ve etki gösteren Türk liderliğinin milliyetçi eğilimi tatmin etme arzusuyla ilgili bir dizi dönüşüme de dikkat çekti. Bu eğilim, ikinci turda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın lehine belirleyici sözü söyledi.

“Türk milliyetçileri, genel olarak yasa dışı göçmenlere ve özel olarak Türkiye’nin İslamcı unsurlara ev sahipliği yapmasına karşı tavır alıyor” diyen Said, Türk liderliğinin bir sonraki aşamada özel bir öneme sahip olan yerel seçimler öncesinde bu eğilimi yatıştırmak istediğine vurguladı.

Mısırlı Türkiye meseleleri araştırmacısı Muhsin Avadallah ise Türkiye’nin Müslüman Kardeşler unsurlarına karşı son önlemlerinin ‘Kahire ile yakınlaşma’ bağlamında geldiği fikrini destekledi. Ancak şu an Türk topraklarında bulunan unsurların, Türk direktiflerine tamamen teslim hale geldiklerini, başta medya mensupları olmak üzere Mısır ile ateşkes yaklaşımına uymayanların sınır dışı edildiğini de belirtti.

Avadallah, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalarda, şu an Türkiye topraklarında bulunan diğer unsurların ‘Türk siyasetine hizmet etmediğini, aksine Türk siyasetine bir yük haline geldiğini’ söyledi. Ayrıca çoğu, son iki yılda aktif Arap ülkeleriyle Türk siyasetinde yaşanan pragmatik değişimlerle ilgili olmak üzere, bazıları iç hedeflere hizmet etmek için bu durumun, onlardan kurtulmayı hızlandırdığını ifade etti.

Avadallah, Müslüman Kardeşler İstanbul Cephesi’nin Mısır- Türkiye yakınlaşması hakkında ise yorum yapmadığına dikkat çekti. Türk vatandaşlığı alan örgüt liderlerinden bazılarının, Türk siyasetine daha fazla daldıklarını ve İhvan veya Mısır ile ilgili siyasi konulara girmekten kaçındıklarını vurguladı. Muhsin Avadallah ayrıca, “Bu insanların çoğu, son Türkiye seçimlerinde kendilerini İhvan için değil, Türkiye Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) için propaganda aracı olarak sunmaya çalıştı” iddiasında bulundu.

Türk makamları, yakın zamanda İslam el-Ğamri, Mustafa el-Bedri ve Muhammed İlhami de dahil olmak üzere bazı Müslüman Kardeşler üyelerine vatandaşlık vermeyi reddetmişti. Ayrıca birkaç hafta önce Mısır’da ölüme mahkûm edilen Müslüman Kardeşler vaizi Vecdi Ganim’e vatandaşlık vermeyi de kabul etmemişti. Ganim, bir video kaydında karar karşısında hayal kırıklığını dile getirmişti. Kendisi, Katar’dan sınır dışı edilmesinin ardından Türkiye’de yıllarca ikamet etti.

Türkiye topraklarında ikamet eden Müslüman Kardeşler üyelerinin sayısına ilişkin resmi bir veri yok. Bununla birlikte bazı resmi olmayan tahminler, sayının yaklaşık beş bin olduğunu ve bunların yaklaşık iki bininin resmi bir şekilde Türk vatandaşlığı veya ikametini aldığını gösteriyor. Geri kalanlar ise hala gayri resmi olarak ikamet ediyor ve Türk yetkililer tarafından ‘yasa dışı göçmen’ olarak sınıflandırılıyor.

Bu, Türk makamlarının topraklarındaki İhvan unsurlarına karşı aldığı ilk önlem değil. Öyle ki Mısır ile 2021’de istikşafi müzakerelerin başlamasından bu yana grupla bağlantılı bazı medya çalışanlarının tutuklanmasına yol açan bir dizi prosedür ortaya koyuldu. Ayrıca onlarca kişi tutuklandı ve geçen yıl sosyal medya hesapları aracılığıyla Mısır’da gösteri çağrısı yaptıkları kanıtlandıktan sonra birçok unsur sorguya çekildi..

Mısır-Türkiye ilişkileri, Mısır ve Türkiye cumhurbaşkanlarının geçen kasım ayında Katar’da düzenlenen FIFA Dünya Kupası’nın açılışına katıldıktan sonra bir araya gelmesiyle büyük bir atılım yaşadı. Geçen şubat ayında Türkiye ve Suriye’yi vuran depremin ardından iki ülke arasındaki yakınlaşma hızı arttı. Öyle ki Kahire yardım sağlamak için harekete geçerken Mısır Cumhurbaşkanı da Türk mevkidaşını arayarak başsağlığı diledi. İki ülkenin dışişleri bakanları da karşılıklı ziyaretlerde bulundu.




🔵 MÜSLÜMAN KARDEŞLER’İN MISIR’DAN KONULMASININ ÜZERİNDEN 10 YIL GEÇTİ

İhvan yönetiminin devrilmesinin üzerinden geçen 10 yıl içinde onun yerini alan devir kusursuz muydu?

30 Haziran Cuma günü, İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) yönetimine karşı Mısır Silahlı Kuvvetleri tarafından desteklenen Mısır ayaklanmasının, İhvan’ın Mısır kamusal yaşamından kovulmasının onuncu yıldönümüydü. Bu, etkileri Mısır’ı aşan ve bu etkileri hâlâ süren büyük ve ciddi bir eylemdi.
30 Haziran 2013’teki ayaklanma veya ‘devrim’ bir dönüm noktası ve büyük bir tarihi evredir. Çünkü o olmasaydı ve Müslüman Kardeşler iktidar hırslarını yatıştırıp, hızla yutmak yerine kademeli kemirme yöntemini benimseselerdi iktidarları bundan çok daha uzun süre bizimle devam edecekti.
Bugün, 2023 Haziran ayının sonuna kadar, Mısır İhvan-ı Müslimin yönetimi altında kalsaydı, sadece Mısır değil, tüm Arap bölgesinin ne halde olacağını bir düşünün?!.
İran tarzında yeni bir Devrim Muhafızları oluşturmak ve Mısır’ı İhvan-ı Müslimin’in Arap dünyasındaki tüm faaliyetleri için bir sığınak haline getirmek üzereydiler. Bundan çok daha fazlasını yapmaya hazırlanıyorlardı.
İhvan iktidarına karşı bu ayaklanmaya, orduyla birlikte arkasında milyonların saf tuttuğu ordunun adamı Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi önderlik etti.
Bu arada, o sırada Mısır’da olduğumu ve merhum arkadaşım, basit ve bilinçli taksi şoförü (Halid Hamed) ile bazı seçim bölgelerini ziyaret ettiğimi, İhvan’a duyulan öfkenin boyutlarını ve Sisi ile dönüşüme verilen desteğin derinliğini ilk elden gördüğümü belirtmeliyim.
Cuma günü, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, 30 Haziran devriminin 10’uncu yıldönümünü kutladı ve televizyonda yayınlanan konuşmasında şunları söyledi:
30 Haziran 2013 günü, Mısır’ın ölümsüz günlerinin başında geliyor. O gün büyük Mısır halkı, adaletsizliği, mezhepçiliği ve diktatörlüğü reddederek vatanlarını gasp etmeye çalışanlara karşı ayaklandı. Dünyayı dolduran yüksek bir sesle ‘Mısır anavatanının kimliği asildir. Gasp edilmeyi ve değiştirilmeyi kabul etmez’ diye haykırdı.

Siyaset Bilimi Profesörü Şirin Fehmi, İhvan-ı Müslimin yönetimi aşaması hakkında ‘Yükseliş ve Düşüş Arasında Mısırlı İhvan-ı Müslimin’ başlıklı bir çalışma yayımladı.
İhvan’ın en büyük kaybının, liderlerinin hatalarını yeniden gözden geçirmelerine ve hatta gerçeği daha doğru okumalarına izin vermeyen bir hızda artarak aşınmaya başlayan sosyal sermayesini kaybetmesi olduğu ifadesi, çalışmasındaki dikkat çekici ifadelerden biriydi.
Bugün, İhvan yönetimi öncesi atmosfere yeniden dönmek amaçlanıyor. Bu atmosfer, örgüt ile Nasırcı ve solcu geçmişe sahip aktivistler, sadık devrimciler ve siyasi ‘imtiyazlar’ kazanmak isteyenler karışımı arasındaki görünür ittifak aracılığıyla İhvan-ı Müslimin’i iktidara taşımıştı.
İhvan yönetiminin devrilmesinin üzerinden geçen 10 yıl içinde onun yerini alan devir kusursuz muydu?
Kesinlikle hayır, bilinen hatalar ve eksiklikler var. Ancak Mısır’ın bilinmeyene atlayan devrimci siyasi serüvenlere katlanması artık mümkün değil. İhvan yönetimi sevdikleri ve araçları ile birlikte sona erdi.
 

Mişari Zeydi

İLGİLİ YAZILAR

DAHA FAZLASI

+ There are no comments

Add yours

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.