Depremden etkilenen vatandaşlar arasında haklarını bilmeyenler var. TBB’nin hazırladığı hukuk rehberinde depremzedelerin hakları detaylı anlatılıyor
İÇİNDEKİLER
- 🔴 TBB’NIN DEPREMZEDELER İÇİN HAZIRLADIĞI HUKUK REHBERİNDE NELER VAR?
- 🔴 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ
- 🔴 MÜTEAHHİTLER, MÜHENDİSLER, YAPI DENETÇİLERİ, BELEDİYE VE BAKANLIK YETKİLİLERİNİN CEZAİ SORUMLULUĞU…
- 🔴 DEPREMZEDELER TAZMİNAT DAVALARINI KİMLERE AÇABİLECEK?
- 🔴 AFETZEDELERE TANIMLANACAK BORÇLANMALAR NASIL ÖDENECEK?
- 🔴 DEPREMDE CENAZESİ BULUNAMAYANLAR VE GERİDE KALANLARIN HAKLARI…
- 🔴 DEPREMDE VEFAT EDENLER VE ENGELLİ-MALUL KALANLARIN DURUMU ..
- Bunu paylaş:
- Bunu beğen:
🔴 TBB’NIN DEPREMZEDELER İÇİN HAZIRLADIĞI HUKUK REHBERİNDE NELER VAR?
TBB’NIN DEPREMZEDELER İÇİN HAZIRLADIĞI HUKUK REHBERİ
6 Şubat Kahramanmaraş depremleri
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un açıkladığı rakamlara göre 927 bin binada inceleme tamamlandı. Bu binalardan 118 bini yıkık, acil yıkılacak ya da ağır hasarlı durumda.
Afetten etkilenen depremzedeler ise yasal haklarının ne olduğu arayışını sürdürüyor.

Türkiye Barolar Birliği (TBB), yayınladığı “Depremzedeler için hukuk rehberi”nde evleri yıkılan veya yıkılacak durumda kalan afetzedelerin haklarını paylaştı..
🔴 DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ
https://d.barobirlik.org.tr/2023/DepremzedelerIcinHukukRehberi/
Rehber, ilk olarak 17 Ağustos 1999 depreminden sonra yayınlandı, 2001’de güncellendi.
TBB, 6 Şubat Kahramanmaraş depreminin ardından son bir güncelleme yaptı.
Rehberde şunlar kaydedildi:
“Depremden sonraki ilk 48 saat içerisinde harekete geçilerek, her bir başlık altındaki güncellemeleri yapmak üzere konunun uzmanı olan akademisyen ve avukat hukukçularla temasa geçilmiş; desteğini talep ettiğimiz meslektaşlarımızın hepsi bu gönüllü çalışmaya katılmışlar ve sorumluluklarını süresinde yerine getirerek bu rehberin sizlere güncel hâliyle ulaşmasını sağlamışlardır… Yurttaşlarımızı hak ve adalet mücadelesinde asla yalnız bırakmayacağız. Umarız bu rehberi bir kez daha güncellememizi gerektirecek felaketler yaşanmaz..”
Rehberde, depremde evleri yıkılan, hayatını veya yakınlarını kaybedenlerin yasal hakları “Ceza hukuku”, “Özel hukuk”, “İdare Hukuku” “Vergi Hukuku”, “Sağlık Hukuku”, “Afetzedelere yıkılan veya ağır hasar gören yapılar sebebiyle konut veya işyeri için sunulan destekler” başlıklarıyla açıklandı.

🔴 MÜTEAHHİTLER, MÜHENDİSLER, YAPI DENETÇİLERİ, BELEDİYE VE BAKANLIK YETKİLİLERİNİN CEZAİ SORUMLULUĞU…
LINK▶️ https://d.barobirlik.org.tr/2023/DepremzedelerIcinHukukRehberi/11/
“Ceza hukuku” yönünden bakıldığında sorumluluğun suçu gerçekleştiren kişiye ve neticeye göre farklılaşabildiği aktarıldı.
Müteahhitlerin, mühendislerin, yapı denetçilerin, binalara ruhsat, yapı kullanma belgesi veren görevli ve yetkililerin, her aşamada denetim görevini yerine getirmeyen ilgili belediye, bakanlık yetkililerinin uygulanması gereken mevzuata ve kriterlere uymak zorunda olduğu ve denetimlerin yeteri kadar yapılmamasının tespiti hâlinde cezai sorumluluğu söz konusu olabileceği belirtildi. .
Bu durumun tespiti için enkaz kaldırılmadan önce binalardan bilirkişi eşliğinde beton, demir, kolon, kiriş numunelerinin alınması, hasarlı binaların fotoğraflanması, videoya alınması, uydudan yapıyı bulup koordinat, adres, tarih eklenerek fotoğrafların arşivlenmesi gerektiği vurgulanarak aksi durumda delillerin yok olabileceği bildirildi.
Denetimsizlik nedeniyle yıkılan binalarda ölüm, yaralanma gibi durumlarda mutlaka şikayetçi olunması gerektiği hatırlatılarak,
“Ölüm meydana gelmişse, ölenin ya da yaralananın eşi, çocukları, eğer bunlar yoksa yakınları, suçun işlendiği yerin cumhuriyet başsavcılığına, başka bir il/ilçeye gitmeleri halinde bulundukları yer il/ilçe başsavcılığına şikayet dilekçesi vermelidir” denildi.
Hiçbir şikayetin olmaması durumunda Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesine göre savcılık tarafından re’sen soruşturma açılabileceği ancak buna rağmen zarar görenlerin de şikayet dilekçesi vererek takipsizlik kararı çıkması durumunda konuyu üst makamlara taşıyabileceği aktarıldı..
“Böyle bir yerde bu tür yapıları inşa eden veya denetlemeyen kişilerin ölüm neticesini ‘olursa olsun’ diyerek kabullendiği açıktır”
Rehberde:
“Deprem sonucu ölüm meydana gelmişse kasten insan öldürme suçu işlenmiş olacaktır” vurgusu yapılsa da “Uygulamada deprem sonucu ölümlerde genellikle kasten değil, basit ya da bilinçli taksirle insan öldürme suçu gündeme gelmektedir”
denilen açıklamada Kahramanmaraş depremlerinin kamuoyu tarafından bilindiği belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı:
“Depremler öncesinde Kahramanmaraş’ın üzerinde bulunduğu fay hattında yakın zamanda büyük bir depremin beklendiği idari makamlarca ve kamuoyunca bilinmekteydi. Bu hususun uzun zamandır il afet riski azaltma planı raporları ve bilimsel çalışmalarla ortaya konulduğu (bkz. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası 02.03.2021 tarihli r9aporu; Kahramanmaraş Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünün 2020 yılı Kahramanmaraş İl Afet Risk Azaltma Planı) dikkate alındığında depremin gerçekleşeceğinin öngörüldüğü kabul edilmelidir. Böyle bir yerde bu tür yapıları inşa eden, inşa edilmesine seyirci kalan veyahut bu hususu denetlemeyen kişilerin böyle bir depremi öngördüğü ve ölüm neticesini ‘olursa olsun’ diyerek kabullendiği açıktır. Bu nedenle bu kişiler olası kastla insan öldürme suçundan ceza almalıdır..”

🔴 DEPREMZEDELER TAZMİNAT DAVALARINI KİMLERE AÇABİLECEK?
LiNK▶️ https://d.barobirlik.org.tr/2023/DepremzedelerIcinHukukRehberi/11/
Rehberde, depremde ölüm, yaralanma gerçekleşmesi halinde ölenlerin mirasçılarının maddi ve manevi tazminat isteme hakkına dair de açıklamalarda bulunuldu.
Yapının imar kurallarına ve bilimsel kurallara aykırı biçimde yapılması ve zarar görmesi halinde eserin “ayıplı” olduğu sonucuna varılabileceği, eğer binada oturan veya işyeri sahibi kişilerin, yapının taşıyıcı kısımlarına zarar vermesinin “müterafik (birlikte) kusur” sayılacağı, yapının kötü yapımıyla zarar arasındaki nedensellik bağının kesileceği ve bu durumda sorumluluk doğmayacağı vurgulandı. Nedensellik bağının kesilmediği sonucuna varılması halinde ancak tazminata hükmedilebileceği belirtildi.
6 Şubat Kahramanmaraş depremleri sonrası bölgedeki arama kurtarma çalışmalarının yetersiz olduğu ve geç kalındığı iddiaları sıkça gündeme gelmişti.
TBB’nin hazırladığı rehberde bu konudaki açıklama dikkat çekiyor.
Enkaz altında kalan kişilerin kurtarılması konusundaki faaliyetlerin idarenin sorumluluğunda olduğu belirtilerek, “Zamanında, bilimsel ve teknik kurallara uygun biçimde yerine getirilmemesi sebebiyle gerçekleşen ölüm ve yaralanma durumlarında zarar gören kişilerin de maddi ve manevi tazminat isteme hakkına sahip oldukları” açıklandı.

Sorumluların belirlenmesi konusunda bina veya benzeri yapının yıkılmış veya hasarlı hale gelmesi halinde kiracı ve mülk sahiplerinin sorumlulukları da belli oldu.
Depremde zarar görenin kiracı olması halinde “kira sözleşmesine dayanarak kiraya veren kişiye karşı tazminat davası açabilir” denildi.
Zarar gören konut veya işyerini satın alanların “Satış sözleşmesine dayanarak satın aldığı kişiye karşı ya da eser sözleşmesine dayanarak yükleniciye (müteahhit) karşı tazminat davası açabilir” vurgusuna yer verildi.
Binası yıkılan kişinin konut veya işyeri sahibi olması durumunda Yapı Denetimi Hakkında Kanun gereğince yapı denetim kuruluşları, denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri, laboratuvar görevlileri ve yapı yüklenicisine karşı tazminat davası açabileceği duyuruldu.

🔴 AFETZEDELERE TANIMLANACAK BORÇLANMALAR NASIL ÖDENECEK?
LINK▶️ https://d.barobirlik.org.tr/2023/DepremzedelerIcinHukukRehberi/11/
Depremde evleri, işyerleri yıkılan veya hasar gören afetzedelere verilecek destekler de TBB’nin hukuk rehberinde geniş yer buldu.
Söz konusu desteğin “Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunu”n 29. maddesine göre yapılacağı belirtildi.
Yıkılan, ağır hasara uğrayan veya uğraması muhtemel binaların imar planları gereğince kamulaştırılmasında zorunluluk bulunan yerlerdeki binalarda oturan ailelere “hak sahibi” olmaları şartıyla konut yaptırılacağı, kredi verileceği veya evini kendisi yaptıracak olanlara yardım edileceği dile getirildi.
Afete uğramasıyla ekonomik ve sosyal hayatı kesintiye uğratan dükkan ve fırın gibi binalar için de sahiplerine, borçlandırma hükümleri dairesinde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca belirlenecek esaslara göre inşaat kredisi verileceği aktarıldı.
Buna göre konut, konut inşası ve sair yardımlar için yapılacak borçlandırmalar faizsiz, dükkan ve fırın gibi yerler için yapılacak borçlandırmalar ise yıllık yüzde 4 faize tabi olacak.
Borçlulara tahakkuk ettirilecek faizler, banka ve sigorta işlemleri vergisinden muaf tutulacak.
Borçlandırma bedelleri, konut, konut inşası, arsa ve sair yardımlarda en az 20 ve en çok 30 yılda eşit taksitlere bölünecek.
Dükkan ve fırın gibi yerler için yapılan yardımlarda ise, en az 5, en çok 15 yılda ve eşit taksitler halinde tahsil edilerek fon hesabına yatırılacak.
İlk taksit, ihaleli ve emanet işlerinde inşaatların bitirilip hak sahiplerine tesliminden itibaren 2 yıl sonra, “Evini Yapana Yardım Yönteminde” ve orta hasarlı konut ve işyerlerinin onarımında ise son kredi diliminin hak sahibine ödendiği tarihten itibaren 2 yıl sonra başlayacak.
Vadesinde ödenmeyen taksitlere dair borç, gecikilen her gün için yıllık yüzde 5 gecikme faizi ile tahsil olunacak.
Vadesinden önce iki yıllık taksitten az olmamak kaydı ile mevcut borcu defaten ödeyen hak sahibinin borcu yüzde 20 indirime tabi tutulacak.
© The Independentturkis//Mehmet Altunkılıç

🔴 DEPREMDE CENAZESİ BULUNAMAYANLAR VE GERİDE KALANLARIN HAKLARI…
Deprem veya başka bir sebeple cenazesi bulunamayanlar da var..
Bir de geçim derdi var… O kaybolan bulunamayan kişiden gelecek olan gelirler yok; peki geride kalan eş ve çocuk ne yapacak?
Gaiplik ve ölüm karinesi
Hukukumuza göre kayıp olan için “gaip” ifadesi kullanılır..
İki tür gaiplik var: Basitçe, birincisi ölüm karinesi, diğeri de normal gaiplik.
Bir kişinin ölümüne kesin gözle bakılmasını gerektirecek durumlar olabilir;
-Mesela bindiği uçak okyanusa düşen kişinin cesedi bulunmasa bile ölümüne kesin gözüyle bakılan gaip denilebilir..
Depremde kaldığı otel yerle bir olan kişi/kişiler içinde ölümüne kesin gözüyle bakılabilir mi sorusuna siz cevap verin..
Medeni Kanun’umuza göre kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölüm, ölüm karinesi ve gaiplikle sona erer.
Ölüm ile gerçek kişilik sona erecek ve ölenin kişilik hakları ve kişiye bağlı hakları da ortadan kalktığı gibi miras ve hak sahipliği başlar..
Ölümü, doktorlar, köy muhtarları, mülki amirler nüfusa bildirir. Bir başkası “Anam-babam öldü” diye nüfusa başvursa bile ölüm kaydı oluşturulamaz.
Deprem kaybolanlar için (gaiplik ve) mülki amirlerce ölüm tespiti
Medeni Kanun’a göre, bir kişi, ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektirecek durumlar içinde kaybolursa, cesedi bulunmamış olunsa dahi gerçekten ölmüş sayılır..
–Ölüm Karinesi:
Ölmüş sayılan bu kişinin nüfus kütüğüne müracaat edilen yerin en büyük mülki amirinin emriyle “ölüm tutanağı” düzenlenerek ölüm kaydı düşülmesine “ölüm karinesi” denir.
Ölüm karinesi bulunan kişinin alt soyundan (çocukları) veya üst soyundan (ana-babası) bir kişinin ya da kardeşlerinin dilekçe ile yazılı başvurarak olayı belgelendirmeleri ya da yetkili makamların durumu resmî bir yazıyla ilgili nüfus müdürlüğüne bildirmesi ile öldüğü iddia edilen kişinin de olayın meydana geldiği sırada orada bulunduğunu kanıtlamaya yeterli görülürse, mülkî idare amirinin emri ile nüfus kütüğüne ölüm kaydı düşülür..
Gaiplik ve mahkeme ile ölüm tespiti
Ölümü kesin gözüyle değilse veya öyle olsa bile mülki amir ölüm tutanağı tutturmuyorsa mahkeme eliyle gaip kararı alınabilir..
-Kanun gaiplik için iki seçenek öngörmüştür..
Ölümüne muhtemel gözle bakılabilecek bir durumda kaybolması veya uzun zamandan beri kendisinden haber alınamaması hali.
Öyleyse kayıp (gaip) olan kişiyi nüfusta öldü diye kaydettirmek için adli yol da var ama uzun ve meşakkatli bir süreçtir..
Kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların (mirasçılar veya hak sahipleri) başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir..
Kendisinden uzun zamandan beri haber alınamama durumlarında süreler de önemlidir..
-Ölüm tehlikesi içinde kaybolma için bir yıl, uzun zamandan beri haber alınamama durumu için ise son haber tarihinden itibaren beş yıldır..
Mahkeme, bu talep üzerine gaip hakkında bilgisi olan kimseleri belli bir süre içinde bilgi vermeleri için usulüne göre iki kez yapılan ilanla çağırır..
Bu süre ilk ilanın yapıldığı günden başlayarak en az altı aydır. Yapılan iki ilandan da durumu bilinmeyen kişi hakkında bir bilgi elde edilemezse, mahkeme gaiplik kararı verir ve ölüme bağlı haklar, aynen gaibin ölümü gibi sonuç doğurur..
Yani, mirası mirasçılar arasında pay edilir ve şartları varsa SGK tarafından dul-yetim aylık veya geliri bağlanır..
Sonuç olarak 11 ili kapsayan deprem felaketinde cenazesi bulunamadığı için ölümü nüfus müdürlüğünde kayıtlı olamayanların geride kalanları ya mülki amirliğe (kaymakamlık veya valilik) veya mahkemeye başvurmalıdır.
Gaiplik kararı verilen kişinin geride kalanlarına…
Varsa çalıştığı işyerinden alacaklarını ve varsa kıdem tazminatını alma hakkı,
Varsa mal varlığına mirasçı olma hakkı,
Şartları varsa dul-yetim aylığı veya geliri sahibi olma hakkı, doğurur..

🔴 DEPREMDE VEFAT EDENLER VE ENGELLİ-MALUL KALANLARIN DURUMU ..
Büyük bir deprem geçirdik; binlerce vefat ve yaralımız var. Haliyle, binlerce de sakat veya malulümüz olacak..
Bu yazımızda vefat edenlerin, geride kalanlarına (dul-yetim) SGK tarafından aylık ve gelir verilmesi ile sağ kalan ama engelli veya malul kalanlara verilecek haklar konusunu ele aldık.
Sosyal güvenliğin geride kalanlar için tanıdığı hakka ölüm aylığı, geride kalanlara da hak sahibi diyoruz..
Ayrıca, deprem anında işyerinde olanların başına gelenlere de iş kazası diyoruz; ikisinin de farklı sonuçları var..
İşyeri dışında ölümlerde ölüm aylığı nasıl bağlanır?
Depreme işyeri dışında yakalanmış ve vefat etmiş olanların geride kalanlarına ölüm ayğı, SGK tarafından başvuru sonrası bağlanır.
Ölümlerde son statüye bakılıyor
Normal şartlarda kimin nereden emekli olacağına bakılırken 1 Ekim 2008 öncesi sigortalı olanlarda son 7 yıla, 1 Ekim 2008 ve sonrası işe girenlerde ise toplam hizmetin çoğunluğu nerede diye bakılır. Ölümde ise son hale bakılır..
Memurlar (4/1-c ve eski 5434) ve Bağ-Kur için (4/1-b) kapsamında olanlar da en az 1800 gün aranırken, SSK’lılarda ise 1800 günü olmayanlar için (4/1-a) 900 gün aranıyor..
-Hepsinde bir diğer şart, işe girişten itibaren 5 yıllık sigortalılık süresi aranıyor..
Borçlanma yapılacak ise, bu kez 900 gün yok; sadece 1800 gün olması gerekiyor..
Yani, depremde vefat eden (kadın-erkek fark etmez), 1800 günü varsa; geri kalan eş ve çocuklar dul ve yetim aylığı verilecek ama dul-yetimler SGK’ya dilekçe ile başvurursa veriliyor.
AB ülkelerinde olduğu gibi, “Eşiniz, ananız, babanız vefat etmiş; size aylık vereceğim, başvurmanıza gerek yok” demiyorlar.
Hatta ölümün üzerinden 5 yıl geçmişse “Hakkınız zamanaşımına uğradı” bile diyorlar..
Yukarıdaki şartlar tüm ölümler için geçerlidir..
Depremlerde şartlar hafifletiliyordu
1800 gün veya 900 gün ve 5 yıllık sigortalılık şartlarını sağlamadan depremlerde ölenler için bu şartlar çıkarılan yasalarla basitleştiriliyordu..
Depremlerde ölenler için, 4447 sayılı kanun ve 592 sayılı KHK ile bütün sigorta türleri için 360 günü olanlar ile 5510 sayılı Kanun’un geçici 37’inci madde ile 30 gün sigorta prim olanlardan ölenlerin hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmesi özel olarak basitleştirilmişti..
İzmir depreminde bu basitleştirme olmadı; diğer bütün depremlerde yeni yasa çıkartıldı ve 360 güne indirilmişti.
Şimdi bu depremde ölenlerin yakınları için de bu tür basitleştirme yapılmalı.
İşyerinde ölüm halinde sigortalıların hakları neler?
Depreme işyerinde yakalanıp, vefat edenler de var; bu şekilde işyerinde vefat edenler için olay, iş kazasıdır ve geride kalanlarına (dul eş ve yetim çocuklara) ölüm geliri başkaca bir şarta gerek olmaksızın bağlanır (tabi başvurmak şartıyla).
Ayrıca, yukarıdaki gibi 1800 veya 900 günü varsa (şartlar basitleştirilirse 360 günü varsa) ayrıca aynı dul yetimlere ölüm aylığı da bağlanır.
Unutmayın zamanaşımı 5 yıl…
Depremde engelli hale gelenlerin emeklilik şartları neler?
Depremde kazalanarak yüzde 40 veya üzeri engelli raporu alanlar da daha basit şartlarla yaşa bağlı olmadan (SSK veya Bağ-Kur veya Emekli sandığı) daha erken emekli olurlar..
Esasen emekli olmak için normalde 3 şart vardır.
Bunlar, prim ödeme süresi, sigortalılık süresi ve yaştır.
Ancak, kişi özürlü veya engelli ise emekli olmak için aranan üç şarttan yaş şartı aranmadığı gibi prim ödeme gün sayısı ile sigortalılık süreleri de daha da basitleştirilmiştir.
Engelli emekliliğinde kim-hangi şartlarla emekli olur?
Sigorta giriş tarihi ve rapor oranına göre)
Rapor oranı ve derecesi | |||
Sigortalılık Başlangıcı | I. Derece (Yüzde 80 +) | II. Derece (Yüzde 60-79) | III. Derece (Yüzde 40-59) |
05.08.1991 ve daha önce | 15 yıl- 3600 gün | 15 yıl- 3600 gün | 15 yıl- 3600 gün |
06.08.1991-05.08.1994 arasında | 15 yıl- 3600 gün | 15 yıl, 8 ay-3680 gün | 16 yıl, 3760 gün |
06.08.1994-05.08.1997 arasında | 15 yıl- 3600 gün | 16 yıl, 4 ay-3760 gün | 17 yıl, 3920 gün |
06.08.1997-05.08.2000 arasında | 15 yıl- 3600 gün | 17 yıl, 3840 gün | 18 yıl, 4080 gün |
06.08.2000-05.08.2003 arasında | 15 yıl- 3600 gün | 17 yıl, 8 ay-3920 | 19 yıl, 4240 gün |
05.08.2003-30.09.2008 arasında | 15 yıl- 3600 gün | 18 yıl-4000 gün | 20 yıl-4400 gün |
Çalışma gücünde kayıp oranı | |||
İşe başlama tarihi | Yüzde 60 ve daha çok olanlar | Yüzde 50-59 arası olanlar | Yüzde 40-49 arası olanlar |
01.10.2008 – 31.12.2008 | 15 yıl, 3 bin 700 gün | 16 yıl, 3 bin 700 gün | 18 yıl, 4 bin 100 gün |
01.01.2009 – 31.12.2009 | 15 yıl, 3 bin 800 gün | 16 yıl, 3 bin 800 gün | 18 yıl, 4 bin 200 gün |
01.01.2010 – 31.12.2010 | 15 yıl, 3 bin 900 gün | 16 yıl, 3 bin 900 gün | 18 yıl, 4 bin 300 gün |
01.01.2011 – 31.12.2011 | 15 yıl, 3 bin 960 gün | 16 yıl, 4 bin gün | 18 yıl, 4 bin 400 gün |
01.01.2012 – 31.12.2012 | 15 yıl, 3 bin 960 gün | 16 yıl, 4 bin 100 gün | 18 yıl, 4 bin 500 gün |
01.01.2013 – 31.12.2013 | 15 yıl, 3 bin 960 gün | 16 yıl, 4 bin 200 gün | 18 yıl, 4 bin 600 gün |
01.01.2014 – 31.12.2014 | 15 yıl, 3 bin 960 gün | 16 yıl, 4 bin 300 gün | 18 yıl, 4 bin 680 gün |
01.01.2015’den sonra | 15 yıl, 3 bin 960 gün | 16 yıl, 4 bin 320 gün | 18 yıl, 4 bin 680 gün |
Bağ-Kur’lular hangi haklara sahip?
Bağ-Kur (4/B) sigortalıları da özürlü iseler erken emekli olabilirler. Onların Defterdarlıktan vergi indirim belgesi almasına gerek yok ama SGK Merkez Sağlık Kurulları tarafından onanmış en az yüzde 40 raporuna ihtiyaçları var.
Rapor oranlarına göre emeklilik şartları da aşağıdaki gibidir;
Uygulamaya göre, ilk defa sigortalı olduğu tarihten önce malûl (yüzde 60 ve fazlası) olduğu için malullük aylığı bağlanmayanlar,
Çalışma gücü kaybı yüzde 40 ila yüzde 59 arasında olanlar aşağıdaki şartlarda 4/b sigortalılığı kapsamına konulan özürlü emekliliğinden aşağıdaki tablodaki şartlarla yararlanabilirler.
Bağ-Kur’lular çalışma gücünde kayıp oranı | ||
Yüzde 60 ve daha çok olanlar | Yüzde 50-59 arası olanlar | Yüzde 40-49 arası olanlar |
15 yıl, 3 bin 960 gün | 6 yıl, 4 bin 320 gün | 18 yıl, 4 bin 680 gün |
Özürlü-engelli emeklilerin emekli aylığı sanki normal zamanları gelen sigortalılar gibi hesaplanır, hatta 5 bin 400 günden daha az günleri varsa gün sayıları 5 bin 400 güne tamamlanır ve 5 bin 400 günü varmış gibi emekli aylığı hesaplanır.
Depremde malul kalanların hakları neler?
Depremde enkazdan malul (yüzde 60 ve daha üstü rapor oranlılar) olanlara da malullük aylığı başvuruları ve SGK’nın Merkez Sağlık Kurulu kararıyla malul sayılanlar, 1800 gün veya SSK’lı ise 900 gün ve 5 yıl ile memurlar ve Bağ-Kur’lular 5 yıl ile MALÜLEN emekli olabilirler ve emekli aylığı alabilirler.
Kamuoyunda “malul aylıkları normale göre düşük olur” diye yanlış bilinen bir olay var; ama bu doğru değil.
Normal sigortalılar gibi hesaplanır, hatta 900 günden daha az günleri varsa gün sayıları 9000 güne tamamlanır ve 9000 günü varmış gibi emekli aylığı hesaplanarak, daha yüksek aylık bağlanır.
© The Independentturkish//Sosyal güvenlik uzmanı Ali Tezel,
Sorularınız için: bilgi@alitezel.com
