🌐NİHAL OLÇOK: “ERDOĞAN’A 11 HAZİRAN’DA ŞİRİN ÜNAL VASITASIYLA DARBE OLACAĞI HABERİ GİTTİ”
Nihal Olçok’tan 15 Temmuz iddiası: “11 Haziran 2016’da Tayyip Erdoğan’a Şirin Ünal vasıtasıyla darbe olacağı haberi gitti. Niye kulağınızı tıkadınız?”

✅ 15 Temmuz darbe girişiminde eski eşi Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’u kaybeden Nihal Olçok, “15 Temmuz bize Allah’ın ikramıydı” sözleri ortaya çıkan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’ye tepki gösterdi..
– Nihal Olçok:
“Neyin ikramı ya? ‘Biz kendimizi gördük…’ 251 kişinin ölümü mü senin çapını ve çapsızlığını gösterdi… Siz şaka mı yapıyorsunuz ya 12 yıllık hükümete kim darbe yapabilir? Sonuç olarak benim çocuklarım babasız kaldı. Benim evladım öldü. 15 Temmuz aydınlatılmadığı sürece bu ülkede hiçbir şey değişmez..”
✅ Erdoğan’ın ‘darbe olacağından’ 11 Haziran 2016’da haberinin olduğunu öne süren Olçok şunları söyledi..
– Nihal Olçok:
“Herkes 15 Temmuz’un kahramanlıklarına soyunuyor. Geçin karşıma. Ben çok istiyorum. 15 Temmuz kahramanı denilen insanlar karşıma geçsinler. Ne kaybettiler 15 Temmuz’da, ne eksildi hayatlarında? Kim benimle 15 Temmuz’u konuşabilir, çok istiyorum. Herkesle konuşuyorum, çevremdeki insanlar benden daha fazlasını bilmiyor. Benim daha fazla bilgiye ihtiyacım var.
11 Haziran 2016’da Tayyip Erdoğan’a Şirin Ünal vasıtasıyla darbe olacağı haberi gitti. Niye kulağınızı tıkadınız? 24 Haziran’da doğum günü olan bir çocuğun öleceği 11 Haziran’da söylenmiş. Neyin acziyeti bu veya neyin özgüveni? Neye güvendiniz?..”
🌐 NUREDDİN NEBATİ: 15 TEMMUZ ALLAH’İN BİZE BİR İKRAMIYDI
Nureddin Nebati’nin 2016 yılında bir organizasyonda yaptığı konuşmanın videosu sosyal medyada yayınlandı.. Nebati konuşmasında “Allah 15 Temmuz’u bize bir ikram olarak verdi” ifadelerini kullanıyor..
✅ 7 Aralık 2016’da özel bir üniversitenin organizasyonuna katılan Nureddin Nebati, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili “Allah 15 Temmuz’u bize bir ikram olarak verdi” ifadelerini kullanıyor..
Nureddin Nebati o dönemde AK Parti İstanbul Milletvekili olarak görev yapıyordu.
– Nureddin Nebati:
“Allah bize 15 Temmuz’u bir ikram olarak verdi diyorum ben. Hem kendimizi bildik, hem kendimizi tanıdık, hem bu ülkenin karşılaşabileceği her türlü ihanetin nasıl giderileceğine ilişkin olarak büyük bir tecrübe edinmiş olduk, 246 şehidimize ve 2 bin üzerinde gazimize rağmen büyük bir ikram olarak düşünüyorum ben.”
🌐 TBMM 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ KOMİSYONU RAPORU BEŞ YILDIR YAYIMLANMADI ..!
✳ Kayıp’ 15 Temmuz raporu ortaya çıktı: Videolar, açıklamalar, manşetler, tweetler ..!
– 15 Temmuz darbe girişiminin 6. yıldönümünde ‘kayıp’ olan rapora ilişkin tartışmalar sürüyor..
‘Kayıp’ olduğu iddia edilen raporun ayrıntıları ortaya çıktı. Raporda AKP ve FETÖ ilişkilerinin dökümü var.
✅ 15 Temmuz’un yıldönümünde yeniden tartışma konusu olan TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimi Komisyonu Raporu beş yıldır yayımlanmadı. Bunun nedenlerinden biri de raporun teknik anlamda tamamlanmamış olması..
– CHP, bunun, rapora korsan biçimde ek bölüm yazılmasından ve bu bölümle ilgili görüşlerinin rapora konulmamasından kaynaklandığını savunuyor..
Tartışmaların nedenini anlamak için CHP’nin o dönem hazırladığı, Darbe Komisyonu raporuna eklenmeyen rapor kılavuz niteliğinde..
Söz konusu raporda, o dönem komisyonda da görev yapan dönemin CHP milletvekilleri Zeynel Emre, Aykut Erdoğdu, Sezgin Tanrıkulu ve Aytun Çıray’ın imzası bulunuyor. Raporun ilk bölümü Zeynel Emre, “nihai değerlendirmeler” kısmı ise Çıray tarafından kaleme alındı..
✳ NEDEN YAYIMLANMADIĞI ANLATILIYOR ..!
– Raporda, Darbe Komisyonu Raporu’nun neden yayımlanamadığı da anlatılıyor..
Raporun ilk bölümünde, Darbe Komisyonu Raporu için, “Komisyon raporlarının tahrif edilmesi” başlığı kullanılarak, “15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonunun bugüne dek gündeme gelen toplam 3 farklı raporu söz konusudur” deniliyor.
Üç rapor şöyle sıralanıyor:
- 22 Aralık 2016 tarihinde basına sızdırılan ön taslak rapor (936 sayfa)
- 25 Mayıs 2017 tarihinde karşı oy yazısı yazılmak üzere komisyona sunulan taslak rapor (639 SAYFA)
- 12 Temmuz 2017 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan nihai rapor (1097 SAYFA)
✳ CHP İTİRAZ ETTİ, RAPORA EKLENMEDİ ..!
- CHP’nin muhalefet şerhi niteliğindeki raporunda, bu süreç için şöyle deniliyor:
“Bu raporlardan ilki (ön taslak rapor), konuları bakımından kapsamlı, içeriği bakımından hacimli ve bir anlamda darbe girişiminin araştırılmasına dönük bir çabanın izlerini taşıyan doyurucu bir mahiyettedir. İkinci rapor (taslak rapor), ilk raporun yarısı kadar olmakla birlikte, kendisinden önceki rapordan çıkartılan konular bakımından açık bir müdahalenin olduğunu göstermektedir.
Son rapor (nihai rapor) ise, bir araştırma komisyonunun faaliyetleri, bulguları ile ilgili olmayan, siyasi olarak saldırgan, gerçekleri çarpıtan ve karalayıcı eklemelerin yapıldığı rapordur.
Tüm bu müdahaleler, bu yaklaşımın ilk başta siyasi nezaketten uzak olduğunu gösterse de daha vahimi, darbe girişiminin aydınlatılmasının değil muhalefeti mahkum etmek üzere, tam bir hukuksuzluk içinde araçsallaştırılmasının trajik bir şahikası, AKP iktidarının kronik davranışı olan hukuksuzluğun bir röntgeni olmuştur.”
✳ KILIÇDAROĞLU’NA FETÖ SUÇLAMASI ..!
✅ Raporda, Darbe Komisyonu Raporu’nun taslağının hazırlandığı, bu taslağın basına da sızdığı, taslak raporun, itirazlarını yazmaları için muhalefet vekillerine de gönderildiği vurgulanıyor..
Ancak CHP’nin iddiasına göre, TBMM Başkanlığı’na 12 Temmuz 2017’de verilen raporda, kendilerine verilen taslak raporda yer almayan ifadeler sıralandı.. Bununla yetinilmedi, muhalefetin şerhleri de rapora işlenmedi. CHP’nin raporunda, Darbe Komisyonu Raporu’na gizlice eklenen bölümde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik ağır suçlamaların yer aldığı belirtiliyor ve eklenen bölüm özetle şöyle aktarılıyor:
“…ancak bazı siyasi partilerin özellikle ana muhalefet partisinin (CHP) FETÖ’ye karşı tutumunun tutarsız ve çelişkilerle dolu olduğuna dair bir parantez açmakta fayda bulunmaktadır. Her ne kadar 15 Temmuz Darbe Girişiminin hemen akabinde CHP, FETÖ’yle mücadele bağlamında bazı olumlu, uzlaşmacı ve işbirliğine açık mesajlar vermiş olsa da, ilerleyen süreçte bu tavrı değişim göstermiştir. Ayrıca, ana muhalefet partisinin FETÖ’ye ilişkin tavrının darbe öncesinde de çelişkili olduğunu hatırlatmakta fayda bulunmaktadır. Şöyle ki; yukarıda anlatılan süreçler yaşanırken, ana muhalefet partisinin (CHP) FETÖ’nün siyasi emellerine hizmet eden tutum ve davranışları 15 Temmuz darbesine giden süreçte FETÖ/PDY terör örgütünü cesaretlendirici bir nitelik taşımıştır…
CHP Genel Başkanı, FETÖ/PDY’nin söylemleriyle örtüşür biçimde “kontrollü darbe”den söz etmeye başlamıştır. CHP liderinin özellikle 17/25 Aralık’tan sonra FETÖ’yle senkronize davranışlar sergilemesinin, söylem birliği içine girmesinin, FETÖ’nün servis ettiği hukuk dışı malzemeleri kullanmasının, 15 Temmuz sonrası FETÖ davalarına gösterdiği karşıtlık ve 4 FETÖ’yü aklama girişimlerinin bir anayasal kurum olan ana muhalefet partisi tarafından niçin ısrarla bir politika tarzı olarak benimsendiği anlaşılmamaktadır.”
Raporun taslak halinde yer almayan bu ifadeler, çok daha uzun. Eklenen bölümde tamamen Kılıçdaroğlu eleştiriliyor ve FETÖ’ye destek vermekle suçlanıyor..
✳ CHP’NİN İTİRAZI: ‘HABERSİZ EKLEME YAPILDI’ ..!
CHP’li komisyon üyeleri, rapora kendilerinden habersiz biçimde ekleme yapıldığını, raporun bu haliyle ilgili görüşlerinin alınmadığını ve muhalefet şerhlerine yer verilmediğini 14 Temmuz 2017’de dönemin TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a aktardı. Ancak CHP’nin raporuna göre, Kahraman, sadece, ilgili bölüme görüşlerini ekleyebilecekleri yanıtını verdi.
- CHP, bunun üzerine 14 Temmuz tarihli itiraz dilekçesini verdi. İtiraz dilekçesinde şu gelişmeler aktarıldı:
“Komisyon Başkanı Reşat PETEK’in 11 Temmuz 2017 günü gece saat 23:25’te komisyon üyelerine gönderdiği; [[Değerli Komisyon Üyeleri, Raporumuz yarın (12.07.2017) saat 17:00’de TBMM Başkanlığına arz edilecektir. Komisyon olarak Meclis Başkanımız Sayın İsmail Kahraman’ı ziyaretimize tüm Komisyon üyelerimizin katılımı rica olunur. Saygılarımla. Reşat PETEK Komisyon Başkanı]] şeklindeki whatsApp mesajı ile, Rapordaki tashih niteliğinde düzeltme ve değişiklikler 6 ile redaksiyon işlemlerinin tamamlandığından ve artık TBMM Başkanlığına sunulacağından haberdar olduk. Tamamlandığı ve TBMM Başkanlığına sunulacağı ifade edilen rapor metni üyelere dağıtılmamıştır; tarafımızdan komisyon sekreteryasından istenerek incelendiğinde de görüşmüştür ki, yapılan değişiklikler ve eklemeler tashih niteliğinde düzeltme ve redaksiyonun çok ötesine geçmiştir. TBMM Başkanlığı’na sunulan rapor metni tarafımızdan incelenerek muhalefet şerhi yazılan rapor değildir; yapılan değişiklikler ve eklemelerle metnin son hali yeni bir rapor olma niteliğindedir.”
✳ EKLENMEYEN MUHALEFET ŞERHİ: ‘AKP SUÇ ORTAĞI’ ..!
CHP, muhalefet şerhi niteliğindeki ikinci raporunu bunun üzerine hazırladı. Ancak bu muhalefet şerhi, komisyon raporuna eklenmedi.
Bu nedenle komisyon, raporunu TBMM içtüzük kurallarına uygun biçimde tamamlayamadı ve bugünkü tartışmalar yaşanmaya başladı. TBMM Başkanlığı da AKP’de oluşan görüş doğrultusunda komisyon raporunun muhalefetin itiraz ettiği halini TBMM Genel Kurulu’nda görüşmedi. Darbe Komisyonu Raporu kadük haline geldi ve rafa kaldırıldı.
Bu sürecin nedenlerinden birinin CHP’nin muhalefet şerhi niteliğindeki raporunda yer alan tespitler olduğu belirtiliyor. Bu raporda, AKP’nin FETÖ’nün suç ortağı olduğu belirtiliyor ve bu iddiayla ilgili kanıtlar sıralanıyor.
✳ VİDEOLAR, MANŞETLER, AÇIKLAMALAR ..!
Raporda, “video” başlığı altında çok sayıda video kaydının linki yer alıyor.
✅ Linklerden bazıları şöyle:
- Recep Tayyip Erdoğan FETÖ liderini yurda çağırıyor: “Bu sıla hasret artık bitsin” https://www.youtube.com/watch?v=16f48d3IocY –
- Recep Tayyip Erdoğan FETO’ya özlemini ifade ediyor: “Bu hasret niye?” https://www.youtube.com/watch?v=mJ0xJI7jps8 –
- Recep Tayyip Erdoğan, daha sonra AKP milletvekilliği yapacak olan Hakan Şükür’ün nikahını kıyıyor, nikah şahidi Fethullah Gülen. Hakan Şükür’ün daha da sonra bir OHAL KHK’sı ile madalyaları elinden alınıyor. https://www.youtube.com/watch?v=3UOSy0QQDIs
- Recep Tayyip Erdoğan 2010 referandum sonuçları için okyanus ötesine teşekkür ediyor https://www.youtube.com/watch?v=9YIcZDnjDs4 9
- Recep Tayyip Erdoğan konuşuyor, Fethullah Gülen dinliyor. Dönemin Diyanet İşleri Başkanı, Melih Gökçek, Abdullah Gül de eşlik ediyor.
- Adalet Bakanı Bekir Bozdağ Türkçe Olimpiyatlarında konuşuyor: “Muhterem Fethullah Gülen hoca efendimize Antalya’da gönül dolusu selamlar”
- Binali Yıldırım Türkçe Olimpiyatlarında Fethullah Gülen’in şiirini okuyor https://www.youtube.com/watch?v=BGv37DUkoFI
- Numan Kurtulmuş’tan Gülen’e dön çağrısı https://www.youtube.com/watch?v=cZ5EJKUeESw
Raporda, dönemin gazetelerinin görselleri de yer alıyor. Görsellerde, 2004’teki MGK’da görüşülen FETÖ raporunun AKP tarafından işleme konulmadığına yönelik haberler geniş yer tutuyor.
Görsellerde, ‘Gülen’i AKP kurtardı’, ‘Erdoğan: Cemaat ne istedi de geri çevirdik’ haberlerinin manşetleri, Erdoğan ve Gülen’in birlikte çekilmiş fotoğrafları, Gülen’e yapılan ziyaretlerin fotoğrafları, AKP’lilerin Gülen’le ilgili mesajları, Türkçe Olimpiyatları için bastırılan paranın görseli, Erdoğan’ın, “Allah dedikleri için müsamaha gösterdik. Rabbim de milletim de bizi affetsin” sözlerine ilişkin manşetler yer alıyor. Raporun devamında da başta Erdoğan olmak üzere AKP’lilerin Gülen ile ilgili açıklamaları bulunuyor.
✳ PETEK’İN YAZILARI ..!
Raporda, Darbe Komisyonu’na başkanlık eden Reşat Petek’in gazetelerde yayımlanan, Ergenekon ve Balyoz operasyonlarına destek verdiği, cemaatin söylemlerini desteklediği yazıları da yer alıyor.
🌐 RAPORDAKİ TESPİTLER: AKP YENİ TARİH YAZIMI YAPIYOR, SUÇLARINI GİZLİYOR ..!
- Raporun, tespitler bölümünde de özetle şu görüşlere yer verildi:
İktidar mensubu kişilerin FETO ve FETÖ için referansları, methiyeleri, hasret dolu sözleri ve iktidar seferberliği sonuç olarak 15 Temmuz darbe girişimine neden olmuştur.
Tüm bu hadiselerin siyasi okuması, yorum ve analizlerinin yakıcılığı bir yana, kanunlarla belirlenmiş nizam içinde karşılık geldiği tek bir şey vardır: Suç ortaklığı. Suça iştirakin faillik, azmettirme, yardım ve yataklık yolları ile ortaya çıkmasına dair tüm bulgular, raporun bu son ilavesi ile böylece mutlak, çekincesiz ve olgusal biçimde ortaya konulmuştur.
En açık deyişle istisnasız bir şekilde AKP hükümetleri ve belediye başkanlığından Cumhurbaşkanlığı devrine kadar Recep Tayyip Erdoğan iktidarı, bütüncül ve sistemli olarak icraatları ve söylemleriyle, hain bir terör örgütü olarak FETÖ’nün en büyük ve tek değişmez katalizörü olmuştur..
Bu nedenle Erdoğan iktidarı, 15 Temmuz bakımından bütün ülkeyi içine sürüklediği travmanın, üstü örtülmesi imkansız olan siyasi ve hukuki sorumluluğunu örtbas etmek endişesiyle ve evrensel değerleri ayaklar altına almak pahasına muhalefeti mahkum etmeye çalışmaktadır.
AKP/Erdoğan iktidarları, darbe girişiminden çok uzun zaman önce, bilhassa da kumpas dönemi olarak anılan zamanlarda organize bir şekilde suç işleyen FETÖ’ye her türlü desteği sağlamış, önündeki engelleri kaldırmıştır. Tüm gelişmelerin varıp geleceği tek bir yer var ise o da şudur: Çok açık bir şekilde suça iştirak açısından adı anılan bütün bu sorumlular hukuk karşısında er ya da geç hak ettikleri cezayı alacaklardır. Yukarıda delillendirilen suç ortaklığı neticesinde de, devletin parasına terör örgütlerinin etkinliklerini basanlar karşısında savcıların harekete geçmesi bir beka meselesi olarak karşımızda durmaktadır.
- Raporda kullanılan ekler şöyle:







🌐 BİRİLERİ İKTİDARLARINI VE SERVETLERİNİ GÜÇLENDİRİRKEN BİRİLERİ DE ŞEHİT OLUYOR ..!
✳ 15 Temmuz için ‘kontrollü darbe girişimi’ demek suç sayılabilir mi ..!?

🌐 15 TEMMUZ GECESİNE DAİR SIR MEKTUP ..!
– Sözcü Gazetesi yazarı Aytunç Erkin köşesinde, Anadolu Ajansı’nın 15 Temmuz darbe girişiminde yaptığı yayıncılığı anlattı.
- Aytunç Erkin:
Anadolu Ajansı Erdoğan’ın darbe gecesi yaptığı konuşmayı yayımlamadı, ancak, dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın derdest edilmesini flaş olarak geçti..
AA çalışanlarının 15 Temmuz gecesi ajansta yaşananlarla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği mektup…
30 Ocak 2019’da PTT’den gönderilen mektupta, 15 Temmuz gecesinde olan bitenler çalışanlar tarafından isim isim anlatıldı.
Sayın Savcım, Anadolu Ajansı (AA) çalışanları olarak, 15 Temmuz Darbe Girişimi gecesi Anadolu Ajansı’nda yaşananlarla ilgili suç duyurusunda bulunuyoruz…
Bu çerçevede Türk halkının bilgilendirilmesinde ana rolü üstlenen Anadolu Ajansı’nın hali hazırdaki yönetimi 15 Temmuz Darbe Girişimi gecesinin ilk saatlerinde darbecilerden yana tavır almıştır..
Anadolu Ajansı’nın darbe girişimi gecesi oynayabileceği hayati rolü, darbeciler, darbeci uzantısı medya organları ve darbeyi planlayan ‘üst akıl’ın bilmemesi mümkün değildir. Buna rağmen darbe gecesi irili ufaklı pek çok basın yayın organına giderek oraları tarassut altına alan darbeciler, ne hikmetse Anadolu Ajansı’na gitmemiş ve böylece Anadolu Ajansı’nın darbe girişimine yardımcı olacak şekilde haberler geçmesi veya girişimi engelleyici haber geçmemesi sağlanmıştır..
Öyle ki, Anadolu Ajansı yönetimi 15 Temmuz’da Marmaris’te bulunan Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otelde yaptığı ‘halkı sokaklara çağıran’ tarihi ilk açıklamasını haber olarak geçmekten imtina etmiş, görüntüsünü ise yayına vermemiştir..
Böylece Anadolu Ajansı yönetimi ‘Erdoğan’ın bugüne kadar yaptığı açıklamalara tek istisna olarak’ ve ‘Anadolu Ajansı tarihinde ilk kez’ Cumhurbaşkanımızın açıklamasını Türk yayın organlarına servis etmemiş ve darbecilerden yana tavır takınarak bu açıklamanın ‘kamuoyu ve halkımız tarafından duyulmasını bilinçli olarak engellemiştir..
Anadolu Ajansı’nda çalışan her personel bilir ki, Cumhurbaşkanımızın herhangi bir acil ve önemli açıklaması bir an önce, 3-5 dakika içerisinde flaş olarak belirtilen formatta ve tek cümle olarak ivedilikle yayına verilir ve bu bir standarttır..
Darbe gecesi Anadolu Ajansı yönetimi bilinçli olarak yasayla belirlenmiş ‘kamuoyunun bilgilendirilmesi’ görevini ihmal etmiş ve iş başındaki darbe yanlısı yöneticiler eliyle açıkça ‘darbe yanlısı tutum’ almıştır..
Anadolu Ajansı yönetici Ş.K.’nin bazı medya organlarında yer alan, o geceye ilişkin verdiği bilgiye göre; o gece ‘saat 22.13’ten itibaren Anadolu Ajansı’ndaki tüm editörlerin paylaşımda bulunabildiği bir WhatsApp grubu kurulmuştur..
Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otelde açıklama yapacağı bilgisi, Marmaris’te Cumhurbaşkanımızın kaldığı otele giden Anadolu Ajansı bölge muhabiri S.K.’ye bölgedeki Cumhurbaşkanlığı yetkilileri tarafından iletilmiştir. K. de bu bilgiyi o gece Ankara merkezde Yayın Masası’nda görev yapan yönetici M.M.’na bildirmiş, Cumhurbaşkanı’nın açıklama yapacağı bilgisi WhatsApp grubunda paylaşılmıştır..
Normal rutin bir durumda bile Cumhurbaşkanı’nın açıklama yapacağı bilgisinin edinilmesi halinde, bu açıklamanın bir an önce kamuoyuna duyurulması için Anadolu Ajansı’nın her türlü önlemi alması gerekmektedir. Bu Anadolu Ajansı’nın kuruluş nedenidir ve açıkça tanımlı temel görevidir..
Anadolu Ajansı yetkilileri tarafından koordinasyon yapılmış olmasına ve haber yayına verilecek şekilde pek çok kanaldan alınmış olmasına rağmen, Cumhurbaşkanımızın ‘halkı sokaklara çağıran’ ve darbenin bir an önce önüne geçilmesini amaçlayan, Cumhurbaşkanımızın darbe girişimi başladıktan sonra halkın önüne ilk kez çıktığı Marmaris’te yaptığı açıklama Anadolu Ajansı yönetimi tarafından yayına verilmemiştir..
Darbe girişimi gecesi, 23.44’te Marmaris’teki gazetecilerin WhatsApp’ına ‘Cumhurbaşkanı açıklama yapacak Mares Otel’e bekleniyorsunuz’ mesajı atılmıştır..
Cumhurbaşkanımızın yanında Marmaris’te bulunan Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan da Twitter hesabından saat 23.54’te ‘Cumhurbaşkanımız az sonra açıklama yapacak’ şeklinde açıklamada bulunmuştur..
O gece otelin önüne Marmaris TV Muhabiri, Kanal 48 Muhabiri, TRT Marmaris Muhabiri, İHA Marmaris Muhabiri, DHA Marmaris Muhabiri, Sözcü Marmaris Muhabiri ve AA Marmaris Muhabiri S.K. gitmiştir..
Saat 00.05 civarında Erdoğan gelerek açıklama yapmıştır. Açıklama yaklaşık 5 dakika sürmüştür. Erdoğan’ın yanında Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan ve Enerji Bakanı Berat Albayrak da bulunmuştur. Bu konuşma Hasan Doğan tarafından Twitter üzerinden ve Marmaris Gündem Gazetesi muhabiri Temel Irmak tarafından Facebook’tan canlı yayınlanmıştır..
Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamanın görüntüsü bölgede görev yapan AA bölge muhabiri S.K. tarafından çeşitli yollarla ve ivedilikle Ankara merkeze gönderilmesine, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan tarafından Twitter’daki Hasan Doğan’a ait özel hesaptan canlı yayınlanmasına rağmen, haber ‘darbenin seyrini etkileyecek şekilde’ bekletilmiş, Cumhurbaşkanımızın hayatta olduğuna dair ilk görüntü niteliğindeki görüntü ve darbeyi önleyecek ‘halkı sokaklara çağırma’ çağrısının kamuoyuna ulaşması bilinçli olarak engellenmiştir..
Anadolu Ajansı Yönetimi haberin bir kısmını ancak CNN Türk’te Erdoğan’ canlı yayınının başlamasıyla mecburen geçmiştir. Görüntüler ise hiç yayınlanmamıştır.
Hatta yine bazı açık kaynak bilgilerine göre, Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan, açıklama öncesi kendisine ulaşan basın mensuplarına Cumhurbaşkanı’nın açıklamasını Anadolu Ajansı’nın geçeceğini belirtmiş ve ayrı ayrı açıklama yapılamayacağını ifade etmiştir. Bu konu da daha sonra pek çok habere konu olmuştur..
Ancak Cumhurbaşkanımızın çağrısının o gece Anadolu Ajansı tarafından geçilmemesi üzerine, CNN Türk Program Yapımcısı Hande Fırat, Hasan Doğan’la görüşerek haberin kendilerine gönderilmediğini belirtmiş ve Cumhurbaşkanını ilk açıklamadan yaklaşık 45 dakika sonra canlı yayına çıkararak Cumhurbaşkanının çağrısını yenilemesini sağlamış ve Anadolu Ajansı Yönetimi’nin tutumu ve görevi ihmali nedeniyle sadece bir tek televizyondan canlı yayımlanabilen bu çağrı darbe girişiminin seyrini değiştirmiştir..
Kamuoyu ancak CNN Türk’teki bu açıklamadan sonra Cumhurbaşkanı tarafından ‘halkın sokaklara davet edildiği’ bilgisine açıkça ulaşabilmiş ve kamuoyunun ana haber kaynağı olan Anadolu Ajansı yönetimi bu bilgiyi ‘yaklaşık 45 dakika önce almış olmasına ve görevi bunu 3-5 dakika içinde diğer basın yayın organlarına ulaştırmak’ olmasına rağmen kamuoyunu ve abonesi olan Türkiye’deki hemen hemen tüm basın yayın organlarını bilgilendirmeyerek ‘darbecilerden yana’ açık tavır almıştır..
Anadolu Ajansı Yönetimi’nin ‘kamu görevini ihmal’ ve açıkça ‘terör örgütünü desteklemesi’ nedeniyle yüzlerce insanımız hayatlarından olmuş, daha erken bastırılabilecek darbe girişimi geç bastırılabilmiştir..
Görüntünün verilmesinin Görüntülü Haberler Müdürü M. H. tarafından hangi bahanelerle ve ne şekilde engellendiğine, Antalya Bölge Haber Sorumlusu L.A.K., Görüntülü Haberler Müdür Yardımcısı Z.O.A. ve Görüntülü Haberler Sorumlu Yayıncısı M.K. şahit olmuşlardır..
Haberin metninin yayına verilmesinin, Marmaris’teki bölge muhabiri S.K.’nin çabalarına rağmen nasıl engellendiğine o gece İç Haberler Servisi’nde görev yapan F.D. ve A.S.D. dahil pek çok muhabir şahit olmuşlardır..
Ayrıca o gece haberlerin basın yayın organlarına servisinde son düzenlemeleri ve kontrolleri yapan Haber Yayın Servisi’nde görevli yayıncılar B.N.A. ve K.A., darbe yanlısı haberlerin bazılarının geçilmemesi konusunda çaba göstermişler, ancak beraberlerinde bulunan Anadolu Ajansı üst yöneticileri tarafından, haberleri Yönetim’in istediği şekilde abonelere göndermeleri konusunda uyarılmışlardır. O geceki haberlerin büyük bölümünde B.N.A. ve K.A.’un son imzası bulunmaktadır. B.N.A. ve K.A. o gece Anadolu Ajansı yönetimince takınılan darbe yanlısı tutuma, Haber Yayın Editörü B.S.A. ile yönetici M.M.’nun haberlere o saatlerde nasıl müdahale ettiklerine, şahittirler..
Yayıncı B.N.A., üst yönetici Ş.K.’nın yönetici M.M. vasıtasıyla, Anadolu Ajansı tarafından darbenin başarılı olduğu imajını yaratacak şekilde, ‘Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar derdest edildi’ şeklinde flaş geçilmesini istemesi üzerine, ‘kamuoyunda bunun darbenin başarılı olduğu’ yönünde imaj yaratacağını yönetici M.M.’na belirtmiş ve haberi geçmek istememesine rağmen, haberi geçmesi yönünde talimatlandırılmış ve haberi geçmek zorunda kalmıştır..
FETÖ terör örgütü üyeleriyle kişisel bazı bağlantıları olduğu Ajans çalışanı pek çok kişi tarafından bilinen yönetici H.Ö., TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ FETHULLAHÇI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN (FETÖ/PDY) 15 TEMMUZ 2016 TARİHLİ DARBE GİRİŞİMİ İLE BU TERÖR ÖRGÜTÜNÜN FAALİYETLERİNİN TÜM YÖNLERİYLE ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA KURULAN MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONU’nda ifadesine başvurulan bölge muhabiri S.K.’e, komisyona vereceği bilgileri yazılı olarak iletmiş, K.’i, o geceyle ilgili araştırmada Anadolu Ajansı yönetimini koruyacak şekilde yönlendirmiştir..
Bunun karşılığında K., Anadolu Ajansı tarihinde ilk kez bir bölge muhabiri olarak taltif edilerek kadroya alınmıştır..
O gece haberi kamuoyuna ulaştırmak için kurum içi ve dışı çeşitli iletişim kanallarını kullanarak çaba gösteren K., Anadolu Ajansı yönetiminin baskıları nedeniyle başarılı olamamıştır..
K., elindeki görsel ve yazılı malzemeyi pek çok yoldan kuruma ulaştırmış ancak sürekli olarak üst yönetimin engelleriyle karşılaşmıştır..
Anadolu Ajansı Yönetimi, Cumhurbaşkanlığı’nın olayla ilgili detay sorması üzerine, sorunun bir ‘uplink arızası’ndan kaynaklandığını savunmuştur. Oysa uplink arızası ancak canlı yayın araçlarının kullanıldığı durumda mümkündür. Ancak bölgede zaten Anadolu Ajansı’nın bir canlı yayın aracı bulunmamaktadır..
Normalde böyle bir acil haber takibi durumunda Anadolu Ajansı muhabiri, beraberindeki kamera ve kayıt cihazı ya da mümkünse cep telefonu vasıtasıyla haberin metnini ve görüntüyü ivedilikle merkeze gönderir ki bu koşullarda muhabirin yaptığı da tamamıyla budur. Ancak engellemeler muhabir gerekli bilgi ve görüntüyü gönderdikten sonra Ankara merkez binada yapılmıştır..”
FETÖ terör örgütü ile mücadelesi ile bilinen Hava Kuvvetleri Eski Başsavcısı Ahmet Zeki Üçok’un verdiği bilgilere göre ve Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı’nın kurduğu ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içinde yapılanan kripto FETÖ’cülerin deşifre eden FETOMETRE sistemine göre TSK dışındaki diğer kamu kurumlarında hali hazırda yüzde 4-4,5 oranında FETÖ terör örgütü üyesi bulunmaktadır ve bu üyelerin Anadolu Ajansı gibi devletin stratejik bir kurumunda yönetici pozisyonunda olmaması mümkün değildir.
Anadolu Ajansı yöneticilerinin 15 Temmuz darbe girişimi esnasında ‘Hükümeti cebir ve şiddetle devirmeye çalışan terör örgütüne destek olarak’ veya ‘terör örgütünün üyesi olarak hareket etmek suretiyle’ işlediği suç, ‘mütemadi suç’ niteliği taşımaktadır, diğer bir deyişle kesintiye uğramamıştır ve Anayasanın 83. Maddesinin 2. Fıkrasındaki ağır cezalık suçüstü hali kapsamına girmektedir.
Anadolu Ajansı yöneticilerinin işlediği suç en basit haliyle TCK’nın 220. Maddesinin 7. Fıkrası kapsamında ‘hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte terör örgütüne yardım ve yataklık etmek’ suçu dahilindedir. Burada Anadolu Ajansı yöneticileri, darbe girişiminin bastırılmasında hayati rol oynayacak haberleri geçmeyerek, ‘kamu görevinden kaynaklanan yetkileri kullanmamış ve bunu da kasten yapmıştır.’ Burada unutulmamalıdır ki, ‘kamu görevinden kaynaklanan yetkilerde sorumluluk esastır.’
Anadolu Ajansı’ndaki FETÖ yapılanmasının deşifre edilmesi ile halkımızın canına kasteden, ülkemizi iç savaşa sürüklemek isteyen ve 249 vatandaşımızın şehit olmasına neden olan bu terör örgütünün ülkemize zarar vermeye devam etmesinin önlenmesi amaçlarıyla, o gece FETÖ ‘darbe girişimine katılan’ ve ‘darbe yanlısı tavır takınan’ ve ‘memur statüsünde olan’ Anadolu Ajansı yöneticileri hakkında, TCK’nın ‘terör örgütüne yardım ve yataklık’, ‘kamu görevini ihmal’ ve diğer ilgili maddeleri uyarınca soruşturma açılması için suç duyurusunda bulunuyoruz.”
Hem Erdoğan’ın Başdanışmanı hemde Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politika Kurul Üyesi olan emekli General Adnan Tanrıverdi, son yılların en çok tartışılan ismi oldu..
15 Temmuz’dan sonra TSK’da yapılan ‘Reformlarda’ çok etkili olduğu bilinen Tanrıverdi, geçtiğimiz haftalarda iki konuyla yeniden gündeme geldi..
Bunlardan ilki;
Libya’ya gönderilen veya gönderilecek güçler arasında kurucusu olduğu “SADAT”ın elemanlarının olup olmadığıydı.
İkincisi ise;
İstanbul’da düzenlenen 3. Uluslararası Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM) İslâm Birliği’nin Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Mehdi gelecek. Ortamı buna göre hazırlamalıyız” demesiydi.
Tanrıverdi’nin buradaki konuşmasına en sert tepki AKP eski Milletvekili Mehmet Metiner’den geldi.
- Mehmet Metiner:
“Cumhurbaşkanımızın askeri başdanışmanı sıfatını taşıyan biri böyle konuşuyorsa oturup dizimizi dövelim! Düşmanlarımızın arayıp da bulamadığı şeyi kendi ağzından sunuyor! Şimdi o birileri kalkıp bu laflar üzerinden Cumhurbaşkanımızı hedef tahtasına oturturlarsa ne diyeceğiz?”
✅ Hemen Tanrıverdi’yle ilgili tartışmalarda gelinen son son…
Cumhurbaşkanlığı’ndaki görevlerinden ‘Affını‘ istediği, Erdoğan’ın da kabul ettiği öne sürülüyor.
Bu iddianın kaynağı, yine Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu ASSAM’ın WhatsApp grubunda birkaç saat önce yaptığı belirtilen şu paylaşım:
“Değerli Arkadaşlarım,
Hayırlı günler dilerim. Allah yardımcınız olsun.
İlerleyen yaşım ve her gün artarak devam eden tezvirat kampanyasını gerekçe göstererek, bulunduğum Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı ile Güvenlik ve Dış Politika Kurul Üyeliği görevlerimden affımı talep ettim.
İstişaremiz sonunda Cumhurbaşkanımız talebimi kabul ettiler.
Omuzlarımdan büyük bir yük kalkmış oldu. Hayatın normal akışını yaşıyoruz.
Göreve devamımı isteyen arkadaşlarım oldu.
Şimdiye kadar olduğu gibi, son emeklilik talebimde de yapmam gerekeni yaptığıma inanıyorum.
Hakkınızı helal ediniz.
Görüşmek dileğiyle sağlık ve afiyetler dilerim.”
Gelişmelerin ardından Cumhurbaşkanlığı’nda Adnan Tanrıverdi’nin makamını arayarak gelişmeleri sorduk. Tanrıverdi’nin makamından kendilerinde istifa bilgisinin olmadığı ifade edildi.
🌐 DARBE GİRİŞİMİ ŞÜPHELERİ GİDEREK ARTIYOR ..!
Hani, AKP Lideri Erdoğan, ’15 Temmuz darbesinde 249 insanımız şehit oldu!’ diyor ya… O korkunç darbe girişimiyle ilgili olarak her geçen gün yeni bilgiler ortaya çıkıyor. Ve benim kafamdaki darbe girişimi şüpheleri giderek artıyor.
Bu işe ‘kontrollü darbe girişimi’ diyenleri haklı çıkartacak açıklamalar bizzat Cumhurbaşkanı’na en yakın isimlerden geliyor..
Son örnek Sayın Erdoğan’ın baş danışmanı Adnan Tanrıverdi. Bu emekli general, “Mehdi gelecek. Ortamı buna göre hazırlamalıyız.” diyerek Türkiye’nin başına gelebilecek bir felaketi müjde gibi veriyor. Kendisi adını vermese de sözünü ettiği Mehdi, ancak ve ancak Tayyip Erdoğan’dır..
Adnan Tanrıverdi gibi özel harp taktikleri ile çalışan birisi Türkiye’de bir iç savaşın şartlarını mı hazırlamaya çalışıyor diye sormadan edemiyoruz…
Erdoğan’ın Mehdi veya halife yapılması projesi, tam bir anayasal suçtur ama savcıların parmaklarını bile kımıldatacaklarını sanmıyoruz..

✳ İLK ADIMI 15 TEMMUZ OPERASYONU MU ..!?
- O geceyi hatırlayalım:
AKP Lideri Erdoğan, darbe gecesi saat 03.30 dolaylarında İzmir’den uçakla İstanbul’a gelmişti. Ne hikmetse gökte dolaşan darbecilerin jetleri bu uçağı görememişlerdi…
Sayın Erdoğan’ın o kargaşa içinde havaalanında yaptığı açıklamada söylediği şu söz çok dikkat çekiciydi: “Bu hareket, Allah’ın bize büyük bir lütfudur.”
✅ Nasıl oluyordu da bir darbe girişimi ona Allah’ın büyük lütfu oluyordu?
Geriye baktığımızda anlıyoruz ki belli yerlerde acemice(!) başlatılan kalkışma kısa sürede bastırılmıştı. Sonrasında Erdoğan ülkede olağanüstü hal ilan ettirerek TBMM’yi devre dışı bıraktırmış ve bütün yetkiyi eline almıştı..
CHP yöneticileri,15 Temmuz darbe girişiminin 20 Temmuz’da Olağanüstü Hal Yasası ile tam bir darbeye dönüştürüldüğünü söylediler..
Bu darbe işinin AKP’ye yarayacak biçimde tezgâhlandığını gösteren bir başka açıklamayı da Erdoğan’ın askeri konulardaki danışmanı Adnan Tanrıverdi yapmış. Bay Tanrıverdi, konuşmasında Türkiye’de son yıllarda yaratılan değişikliklerin kendisiyle birlikte planlandığını söyleyen bir havada itirafta bulunuyor..
✅ Bu itiraflar, 15 Temmuz’un bir kumpas olduğunu düşündürecek bilgilerle dolu.
- Adnan Tanrıverdi:
“Sunduğumuz Anayasa teklifimizdeki Silahlı Kuvvetler’in yeniden yapılandırılması ile ilgili tespitlerimizin aşağı yukarı tamamı 15 Temmuz’dan sonra kongreye girmiştir..
Biz o zaman, Harp Okulları, Askeri Okulların tamamı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmalı dedik, bağlandı..
Jandarma Genel Komutanlığı’nın Genelkurmayla İçişleri Bakanlığı’na bağlansın dedik, bağlandı..
Yüksek Askeri Şura’nın yapısı değişsin dedik, Askeri Yüksek Yargı kalksın dedik, o da gerçekleşti..
Başkanlık sistemi gelsin dedik, o da geldi..
Bu önermelerimizin tamamına yakını 15 Temmuz’dan sonraki yeniden yapılanmada gerçekleşti.”
🌐 ’15 TEMMUZ İLE AMAÇLARINA ULAŞTILAR ..!
Görülüyor ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın has adamı, özel operasyonlar uzmanı Bay Tanrıverdi, 15 Temmuz ile amaçlarına ulaştıklarını itiraf ediyor.
Bunları, bizzat Erdoğan’ın askeri danışmanından duyduktan sonra 15 Temmuz için “kontrollü darbe girişimi” demek suç sayılabilir mi?
✳ DOĞRU SÖYLÜYOR..!
✅ Gerçek de öyle değil mi?
15 Temmuz’u kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkemizi demir pençesine almadı mı?
Türkiye hızla Araplaştırılmıyor mu?
Din denilerek ülkemize Orta Çağ gömleği giydirilmiyor mu?
Okullarımızın tümü Orta Çağ medreselerine çevrilmiyor mu?
Milli Eğitim, açık açık gerici Halidi tarikatın örgütlerine terk edilmedi mi?
Ülkemiz, Suriye üstünden şeriatçı örgütlerin cirit attığı arenaya çevrilmedi mi?
Yargı, muhalif siyasetçileri ve basını susturmak için bir sopa yapılmadı mı?
Laik ve çağdaş değerler çiğnenirken Cumhuriyet Başsavcılığı siesta yapmıyor mu?
Sayın Erdoğan işi en başında itiraf etmişti: 15 Temmuz, kendisine ve partisine Allah’ın bir lütfu oldu. Ama o lütfun içindeki aktörler halen kendilerini mağdur gibi göstererek Türkiye’yi uçuruma itmiyorlar mı?
Olanlar, Erol Olçak ve oğlu Abdullah Olçak gibi bu olayda can veren 251 masum vatandaşımıza oldu. Öyle ki onlar için toplanan yardım paralarına bile AKP iktidarınca, bir biçimde el konuldu.
CHP’li siyasetçiler ikide bir bunu soruyor: “Bir kez daha soruyoruz; 309 milyon TL nerede? Vakıf nerede?” Ama, o taraf susuyor.
Allah’ın lütfu işte böyle oluyor: Birileri iktidarlarını ve servetlerini güçlendirirken birileri de şehit oluyor…

Yurt Gazetesi – Rıza Zelyut / Odatv – Müyesser Yıldız
No responses yet