İÇİNDEKİLER
PAVYONDA BİR GÜN NASIL GEÇİYOR?
Pavyonların ‘ışıltılı’ kültürünü hem işletmeciler, hem de çalışan kadınlar anlattı.
✅ Loş ışıklar, yüksek sesli şarkılar, donatılan masalar, kadeh tokuşturanlar, ‘kahkaha’ atan kadınlar…
– Özellikle tarım alanında gelişmiş olan ilçelerde işletilen pavyonlar, erkek müşterilerin tercih ettiği ilk eğlence mekanı oluyor..
Çiftçilerin yoğun olarak yaşadığı Alaşehir ilçesinde köylerle birlikte 100’ün üzerinde pavyon, müşterilere hizmet veriyor..
Peki Manisa’da pavyon kültürü nasıl gelişti? Pavyonda bir gün nasıl geçiyor? Çalışma koşulları neler? Dışarıdan gözüken ‘ışıltılı’ hayatların gerçek yüzü aslında ne?
İşte tüm bu soruların cevabını almak için pavyon işletmecisiyle ve çalışan kadınlarla konuştuk.
KIRSAL KESİMDE PAVYONLARIN RAĞBET GÖRMESİNİN EN BÜYÜK NEDENİ İŞSİZLİK…
✅ Murat Ildır, açıldığı günden bu yana Ay Işığı Gazinosu’nu işletiyor..
– Murat Ildır:
“Pavyon ‘aleminin’ kırsal bölgede bu kadar rağbet görmesinin en büyük nedeninin çiftçilerin çalışma sistemleri.. Pavyonların rağbet görmesinin en büyük nedeni işsizlik. Çünkü burada yaşayıp tarımla uğraşanlar 6 ay çalışıp 6 ay yatıyorlar..
Alaşehir, nüfusuna göre tarım sektöründe en fazla girdi yapan ilçe. Burası çiftçi bir memleket..
Çiftçilikle uğraşan adam Eylül Ekim, en geç Kasım ayında işlerini bitiyor. Aralık, Ocak, Şubat ve Mart aylarında boş kalıyor. 4-5 ay hiçbir şey yok. Martta budak başlıyor, 1 ay o sürüyor. Sonra Haziran’a kadar yine iş yok. Yılın yarısı boş geçiyor..
Pavyonların rağbet görmesinin en büyük nedeni işsizlik. Çünkü 6 ay çalışıp 6 ay yatıyorlar..
Evde bir gün oturdu, iki gün oturdu, üç gün oturdu. Sonra kahveye gidiyor. Kahvede bir gün çayına, bir gün birasına, bir gün gazinosuna okey oynuyorlar. Hayatları böyle geçiyor..
Alaşehir, alkol üretiminin en önemli yeri. Rakı burada üretiliyor, fabrikaları var. Yani kırsal bölgelerin alkol tüketmeyi seven bir yapısı da var. Biz gece 4’e açığız, doğal olarak buraya geliyorlar”

GAZİNO KÜLTÜRÜ 1995 YILINDAN SONRA DEĞİŞTİ…
✅ Manisa’da 1990’lı yıllarda ailecek gidilebilen gazinoların yerini şu anda yalnızca erkeklere hitap eden eğlence mekanları almış durumda..
– Pavyon işletmecisi Murat Ildır, gazino kültürünün yıllar içerisinde çok büyük bir değişime uğradığını belirtti…
– Murat Ildır:
“Ben 45 yaşındayım, 29 senedir bu işi yapıyorum. 16 yaşında mekancıydım. Mekancıların en önemli işi otoriyeti sağlamak, çünkü alkol şişede durduğu gibi durmuyor. Fare alkolü çekmiş, ‘getirin o kediyi’ demiş. Bizde de o hesap..
Eskiden gazino kültürü daha farklıydı. 1980’li yıllarda burada Belediye Gazinosu vardı. Toplumun üst tabakası oraya giderdi. O gazinoya Emel Sayın bile gelmişti. Gazino kültürü aslında böyleydi..
1995 yılından sonra işler değişti, kadın çalıştırılmaya başlandı. Burada erkekler kadınlarla sarmaş dolaş oynuyor, aile buraya nasıl gelsin? Bu yüzden de aile restorantları açılmaya başlandı. Yani gazino kültürü değişti, kimisi aile restoranlarına, kimisi de pavyona doğru kaydı..”
Manisa’da pavyon işletenlerin bir çoğu ciddi kâr marjlarıyla çalışıyordu
✅ Ancak yıllara oranla giderler, artan vergilerle birlikte daha da çoğaldı..
– Murat Ildır:
“Artan vergilerle birlikte bir çok işletme de kapandı.. Bizim için bu mekanları işletmek daha da zor bir hal aldı. Mekancı açısından özellikle son 10 yıl çok stresli geçiyor. Alkoldeki vergiler, sigara cezaları, sigortalar var. Bizim burada bir tane sigortasız çalışan erkek ya da kadın yoktur. Hepsinin sigorta girişleri var. Bir sigorta primi 890 TL. Benim daha önce bir mekanım daha vardı, orayı kira olduğu için kapattım. Kendi mülkünüz olmazsa bu işi yapamazsınız. Giderler çoğaldı. Ben 1991 yılında ilk mekanı açtığımda kâr payım yüzde 75’ti. Şimdi tamamen tersine döndü. Artık yüzde 25 kar payımız, yüzde 75 maliyetimiz var. Devletin aldığı vergi dalları belli; sigara, alkol ve akaryakıt. Her 6 aydan 6 aya da zam yapılıyor. Gittikçe gidiyor, böyle olunca mekan sayısı azalıyor..”

BİZ ‘BANA PARA GELSİN DE NASIL GELİRSE GELSİN’ DİYEN EŞLER GÖRDÜK…
Alaşehir’in bir gazinosu’nda 10 kadın, tam zamanlı olarak çalışıyor.. Yaz aylarında bu sayı 12 ila 13’e çıkıyor.. Çalışan kadınlar işe alınırken güvenlik ve sağlık kontrolünden geçiyor..
✅ İşletmeci Murat Ildır, pavyonda çalışmak isteyen kadınların genel olarak aile bağlarının kopuk olduğunu belirtip şunları söyledi..
– Murat Ildır:
“Bizim yanımızda şu anda 10 kadın çalışıyor. Kadınları işe alırken emniyete kimlik bildirimi yapıyoruz. Emniyet kadınlarla ilgili GBT çalışmaları yapıyor..
Ayrıca çalışan kadınların hijyen ve sağlık belgesi alınıyor. 1990’lı yıllarda menejerlik sistemi vardı. Solist ya da oryantal olarak çalışmak isteyen kadınlar İstanbul, İzmir, Ankara ve Antalya’daki menajerlere başvuruyordu, biz de onlardan çalışacak kadınları buluyorduk. Komisyon usulü devam ediyordu..
Şimdi sistem değişti. Cep telefonları çıktı, sosyal medya kullanılmaya başlandı. Artık biz kendimiz başvuru alıyoruz. Genel olarak kadınların bu alemden tanıdığı birileri ve çevresi oluyor, buralardan bize ulaşıyorlar..
Kadınların yüzde 90’ının ailesi kopuk, sorumsuz bir anne baba var. Biz ‘bana para gelsin de nasıl gelirse gelsin’ diyen eşler bile gördük..”
Toplumda pavyonda çalışan kadınların zorla mekanlarda tutulduğuna dair algı yıllardır yıkılmıyor..
– Murat Ildır:
“Bu kesinlikle doğru değil.. Artık öyle bir şey yok. İletişimin bu kadar olmadığı zamanlarda olmuş olabilir. Ama şu dönemde böyle bir şeyin imkanı yok. Burası küçük şehirler, burada herkes birbirini tanır. Benim babamın lakabı ‘mafya’. Bizi herkes tanır. ‘Mafya’nın oğlu ile görüşmek istiyorum’ de, 7’den 70’e herkes söyler. ‘Mafya’nın mekanına gitmek istiyorum’ de, kapının önüne kadar bırakırlar. Yani burada herkes bilindik olduğu için kimseyi zorla tutamazsın. Ama İzmir, İstanbul gibi büyükşehirlerde kim kime dum duma… Eski dönemlerde olmuş olabilir, ama ben kendi dönemimde hiç böyle bir şey duymadım. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste demişler..”

MASA DEĞİŞTİREN ÇALIŞANI KISKANAN MÜŞTERİLER VAR…
✅ Pavyon işletmecileri, mekanlarında en büyük sıkıntıyı müşteriyle yaşıyor..
– Murat Ildır:
“Burada çalışanları korumaya çalışıyoruz. Mesela pavyondan dışarıya kadın çıkartma olayı var. Bu yüzden bizim başımız çok ağrıyor..
Maalesef Türkiye’de eğlence kültürünün durumu belli. Alkol gecenin ilerleyen saatlerinde her şeyi yaptırıyor. Alkol insanın içindeki ikinci kişiliği çıkarır. Özellikle erkekler böyle..
Mesela bizim müşterilerle yaşadığımız en büyük sıkıntı kıskançlık. Çalışan kadınlar o masadan kalkıp başka bir masaya oturuyor, müşteri bunu kıskanıyor. Bunlarla uğraşıyoruz..”
DÜNYADA YAPILACAK EN SON İŞ
– Pavyon işletmecisi Murat Ildır:
“Benim yaptığım iş belli. Ben bu işe bekarken başladım, eşim de evlenirken bu işi yaptığımı biliyordu. Bir sorun yaşamıyoruz, yaşantımız böyle. Dile kolay, 29 yılım böyle geçti. Şimdi bana sorsanız bir daha yaşayacak hayatım olsa bu işlerin yanından asla geçmem. 45 yaşındayım ama çok büyük gösteriyorum. 9 ay önce mekandan kadın çıkarma kavgası nedeniyle arabadan inerken arkamdan 9 kurşunla vuruldum. Mekancılık bu hayatta yapılacak en son iş. Bu işi yapıyorsanız arkanızda güçlü bir eş olması gerekiyor, anlayışlı olması gerekiyor. Burada saat 04:00’da iş bitiyor, saat 06:00’da mekan temizlenip kapatılıyor. En ufak bir çıtırtı olduğunda mekana polis geliyor. Şu zamanın Türkiye’sinde asla yapılacak bir iş değil. Hükümetin gözü bu işte, maliyenin gözü bu işte, sigortacıların gözü bu işte. Ben burada 10 kişi çalıştırıyorum, her zaman denetim görüyorum. Başka işletmelerde 600 kişi çalışıyor, git oraya bak. Ama hayır, onlar ihracatçı, onların dalına binilmez…”
“ANNEM DE ALEMDEN ÇIKMA…”
✅ Ay Işığı Gazinosu’nda çalışan kadınlar da, pavyon kültürüne dair hazırladığımız özel dosyada hem hayat hikayelerini anlattı, hem de mekanların işletme sistemini açıkladı..
– Pavyon hayatı gece saat 23:00’da başlayıp, sabah 04:00’a kadar devam ediyor..
– Müşterilerin masalarına oturarak onlarla konuşan kadınlar, kendilerine söylenen ve ‘vol’ ismi verilen içkiler üzerinden yevmiye alıyor, ayrıca müşterilerinin siparişleri üzerinden de prim kazanıyor..
– Kadınlar, pavyonda çalışırken takma adlarını kullanıyor..
✅ Nefes de Ay Işığı Gazinosu’nda çalışan kadınlardan biri. 23 yaşında ve 4 senedir çalışıyor. İlkokulu 5. sınıfta bırakmak zorunda kalan Nefes şunları söyledi..
– Nefes:
“Ben bu işe kendi isteğimle başladım. Benim annem de alemden çıkma, böyle tanıştım. Annem bu işi Uşak’ta yapıyordu. Ben ilkokulu 5. sınıfta terk ettim. Okumak istedim olmadı, bu işe başladım. Şimdi de iyisiyle kötüsüyle idare ediyoruz. Yıllardır söylenen bir laf var, aslında istemeyerek yapılıyor diye. Öyle bir şey yok, insan istemediği yemeği aç olsa da yemez. Ben ailemle yaşıyorum, ailem de çalıştığımı biliyor. Yani anlayacağın, hepimizde farklı bir hikaye var..”

SAHTEKARLIK YAPIYORUZ
– Nefes:
“Müşterilerin birçoğu mekanın kapanmasının ardından bizi dışarıya çıkarmak istiyor..
Akşam 20:00’da geliyoruz, sabah 04:00’da çıkıyoruz. Masalara oturuyoruz, iyi insan da çıkıyor, kötü insan da çıkıyor. Sahtekarlık yapıyoruz. Masalara oturduğumuzda çay bardağı kadar alkol alıyoruz.. Bünyesi kaldıran kadın alkol içiyor, kaldırmayan içmiyor. Bizi yanına çağıranlar genelde gece 04:00’da dışarı çıkalım diyorlar. Herkesle çıkmıyorum diyorum ben de, bazılarını kandırıyoruz ‘çıkacağız’ diyoruz, çıkmıyoruz..”
MUHABBETİMİ SATIYORUM
✅ Pavyonda çalışan kadınlar, müşterileri beğenmediklerinde masaya oturmuyor..
– Nefes:
“Müşterilere muhabbetimi satıyorum.. Bizim mekanımızda masaya oturma zorunluluğu yok. Beğenmezsek kalkıyoruz, beğenirsek oturuyoruz. Vol söylendiyse idare ediyoruz, geçiştiriyoruz. Ama oturma zorunluluğu yok. Bizim işimiz çok zor bir iş, herkes basit sanıyor. Küçümsüyor. Bir kişiyi ikna etmek en zoru. Ben burada muhabbetimi satıyorum. Muhabbetimle müşteriyi ikna ediyorum..
Benim en büyük hayalim okumaktı, okuyamadım. Okuyamadıktan sonra başka meslek düşünmeye de fırsatım olmadı. Ben paramı kazanıyorum, hiç evlenmedim, çoluğum çocuğum yok, kendi ayaklarım üzerinde durmaya çalışıyorum. Kazanıyorum, kendimi geçindiriyorum. Yapacak bir şey yok…”
✅ Pavyonda çalışan diğer iki kadın da Rüya ve Alev… İkisi de 5 yıldır sektörün içerisinde bulunuyor. Rüya, 12 yaşındaki çocuğuna tek başına bakıyor. Alev de kazandığı parayla ailesine destek oluyor..
– Rüya:
“Müşteriler eğlenmek için neden pavyonu tercih ediyor.. Vallahi ne anlatayım bilmiyorum… Buraya gelen adamlar ya karısından gelir, ya uçkurundan gelir, ya da dalga geçmeye gelir. Bir tane bira alır, kadınları izlemeye gelir. Burada 45 masa varsa, bizim elimizden 45 masa da geçiyor. Hepsi birbirinden apayrı dert, apayrı sorun. Dışarıdan insanlar burada çalışmayı çok basit görüyor, kadınları basit görüyor ama hiç öyle değil. İnsanlarla uğraşmak hiç basit değil. Benim 12 yaşında çocuğum var, bu işi yaparak çocuğuma bakıyorum. Dışarıdaki herkesin bu hassasiyetleri düşünüp yorum yapması lazım..”
BU ALEMDE ANIYLA YAŞARSAN KENDİNİ KAYBEDERSİN
– Rüya:
“Pavyonda hiçbir anı biriktirmiyor ve işten ayrıldıktan sonra çalıştığım yeri düşünmüyorum.. Bu alem anlatılmaz, yaşamak lazım. Bu alemde yaşıyorsan anıyla yaşamayacaksın. Anıyla yaşarsan kendini kaybedersin..”
OKUMAYAN PSİKOLOG OLDUK
✅ Alev de, pavyonda çalışan kadınlar için toplumda oluşan algıdan dem vuruyor..
– Alev:
“Bizi rahat bıraksınlar.. Biz burada okumamış psikolog gibi olduk. İnsanlar psikolog olmak için üniversite okur, biz okuyamadık. Bizim yaptığımız iş dünyanın en zor işi. Dünyada en zor iş insanları ikna edebilmek, insanlarla uğraşmak. Biz bunu yapıyoruz. İnsanları rahatlatıyoruz, her türlü dertlerini dinliyoruz. Dışarıdan laf atmak çok kolay, kimse neler yaşadığımızı bilmiyor. Biz de anlatmaktan yorulduk, artık anlatmıyoruz. Herkes kendi kendine mutlu olsun, bize de bulaşmasınlar yeter diyoruz…”
Berfin Adıcan//Odatv.com
PAVYONDA NASIL DAVRANILIR?
Girişten önce tuvalet işinizi falan halledin. tuvalet eşittir para.. Girişte üstünüzü arayacaklar çekinmeyin aratın.. Pavyona kesici delici ateşli silahla girilmez.. Üst aramasını geçince garsonlar saldırır ‘abi hoş geldin diye’. Sizi alıp bir masaya götürecekler. götürsünler, rahat olun..
Pavyonda çalışan kızlara ne denir?
✅ Önce kelimenin kökeniyle başlayalım: Konsomatris..
Fransızca “consomation” yani tüketim kelimesinden türeyen “consomatrice” kelimesinin karşılığıdır.. Bar ve eğlence yerlerinde içki içiren, tükettiren kadın anlamına gelmektedir..
Pavyonda Yarıcı ne demek?
✅ Yazıcı, yarıcı ve koparıcı…
İddianamede, sosyal medyadan tuzağa düşürenlere ‘yazıcı’, buluşup gece kulübüne götürenlere ‘yarıcı‘, hesabı tahsil eden kişilere ise ‘koparıcı’ adı verildiği belirtildi..
Pavyon kültürü nereden gelir?
✅ Bu pavyon kültürü, eğlence sektörü de köy odalarından çıkmış..
Köylerde gece yarısına kadar süren düğünlerin ardından belli yaşın üzerindeki insanlar bir köy odasında toplanırmış. Oradaki eğlence ve müzik tarzı da pavyonlardaki gibiymiş..
ARKADAŞLARIMLA GİTTİĞİM PAVYONDA BİR KADIN OLARAK YAŞADIĞIM TECRÜBELERİ ANLATIYORUM
Arzu Semender//Onedio Editörü
Bazı şeyleri çok istesen bile planlayınca gerçekleştiremiyorsun. Bu isteğinin ne olduğu çok da önemli değil..
Arkadaş ortamlarında sıkça şakası yapılan ‘Pavyona mı gitsek ya?’ geyiğinin, hayatımda gerçekleşmesi de işte böyle bir zamana tekabül ediyor..
Açık açık söylüyorum, bir kadın olarak pavyona gitmenin nasıl bir şey olduğunu hep merak etmiştim. İşte şimdi size yaşadığım bu pavyon tecrübesini anlatacağım tek tek. Olay bundan birkaç sene önce gerçekleşti…
İşten çıkmışız, ertesi gün cumartesi. Hep yaptığımız gibi sürekli takıldığımız bir mekanda standart şeyler içip laklak yapmak için buluşuyoruz.

Üstümüz, başımız haftanın son gününe uygun kot pantolon, spor ayakkabı gibi rahat şeylerden mütevellit..
İşten en erken çıkan en güzel masayı kapmış. Ekip yavaş yavaş toplanırken, sohbet de aynı ölçüde koyulaşmaya başlamıştı..
Önce tabii ki iş yerinde yaşadığımız sıkıntılardan bahsederek hafif bir gevşeme yaşadık.. Sonrasında gündem konuları, ilişkilerle ilgili değerlendirmeler ve nasıl olduysa Sarı Tutku…
Evet, sohbetin akışı aynen böyle gelişti. Zaten her şey konunun Sarı Tutku‘ya gelmesiyle başladı…
Bilen bilir, Ankaralılar için Sarı Tutku bir fenomen, adeta bir efsanedir.
Hatta sadece Ankara değil, neredeyse Türkiye için de aynı şey söz konusu..
Şöyle düşünün: Hayatınızda hiç pavyona gitmemişsiniz, çevrenizde de öyle pavyon meraklısı insan olmadığını düşünüyorsunuz (aslında varmış) ama Sarı Tutku denildiği zaman konuya oldukça vakıfsınız.. Kimse gelip anlatmasa bile sosyal medyada onunla ilgili en az üç dört yazı okumuşuluğunuz var.. Böyle olunca insan daha da merak ediyor haliyle.
Bir de biz kadınlarda hep bir pavyona gitme merakı vardır, bilirsiniz. En azından benim arkadaş çevremdeki çoğu kadından aynı şeyi duymuşumdur..

Yükselen merakımız sayesinde içimizden biri söylenmeyeni söyleyerek herkesin kafasındaki öneriyi dile getirdi “Hadi pavyona gidelim!”
Bu öneriden sonra masada önce derin bir sessizlik oldu. Sonra ‘Yok canım ya ne gerek var’ ile ‘Aaa hadi gidelim’ler birbirine karıştı. İstiyorduk ama cesaret edemiyorduk..
Masada iki erkek, iki kızdık. Hepsinden önce bize orada bir şey yaparlar mıydı? Sonra, ne yiyip ne içecektik? İki saatlik heyecan için maaşımızı masaya yatırır mıydık?
Hesabı ödeyecek paramız çıkmazsa ana haber bültenine konu olur muyduk? Herkesin kafasından saniyeler içerisinde geçen bu aşırı mantıklı sorular bir anda küt diye kesildi çünkü masadaki arkadaşımız Ercan’dan ‘Benim bildiğim bi pavyon var, tanırlar beni’ şeklinde bir bilgi sızınıtısı oldu. Ercan sen hayırdır ya?

Ercan’ın bildiği pavyon, oturduğumuz mekanın az ilerisindeki “Touristic Night Club” diye anılan pavyonlardan birisi.
Diğerleriyle ne farkı var, ben de bilmiyorum ama Sarı Tutku‘nun çıktığı ve oyun havalarının oynadığı bir pavyon değil burası, onu anladım.. Az buçuk YouTube seyretmişliğimiz var, ordan biliyorum..
Burada çoğunlukla Rus kadınlar çalışıyor. Karanlık koridordan geçip merdivenlerden aşağı indiğimizde karşımıza çıkan pistte görüyorum hepsini. Onlarca kadın sahnede serbest stil dans ediyor. Sonradan anladığım kadarıyla, bu bir açılış seremonisiymiş..

Boyum 1.70 diye sevinemediğim bir yerdeyim çünkü Rus kadınların arasında bahçede biten ayrık otu gibi kaldım.
Kızların çoğunun boyu benden uzun. Yüzlerine bakmak için kafamı hafiften kaldırmam ve biraz çaba sarf etmem gerekiyor. Zaten baktıkça daha da bir hayret ediyordum çünkü bu kadar güzel ve dikkat çekici kadını hiç bir arada görmemiştim..
Yanımdaki kız arkadaşım Ebru’yla gürültüden konuşamıyorduk ama bakışarak anlaşıyorduk. Gözlerinde şaşkınlık, haset ve boşluk hakimdi. Haset etmesinin tek sebebi kızların bizden güzel olması değildi. Şimdi o konuya da geliyorum, merak etmeyin..

Kızlardan birkaç tanesi masamıza gelip oturdu, çünkü pavyoncu olduğunu sonradan fark ettiğimiz arkadaşımız Ercan kendilerini davet etmişti.
✅ Kızlar kesinlikle davet edilmeden masalara gelip oturmuyormuş, bunu da orada öğrendim. Çünkü bu da bir hizmet kalemi ve bir karşılığı var..
– Bugüne kadar böyle ortamları filmlerde görmüştüm sadece ama kadınların tavırları, hiç de o filmlerdeki gibi değildi. Hatta ve hatta bir çoğu beklemediğim kadar mesafeli ve durgundu. Sanki yüklenmiş bir program çerçevesinde, komutlarla hareket ediyor gibiydiler..
– Kızların endamından sonra hayret ettiğim ikinci şey de bu oldu. Ha bu arada, Ebru’nun yüzü hafiften değişmeye başladı çünkü Ercan’a karşı boş değildi ama Ercan’ın bundan haberi yoktu..

Masaya gelip gidenin haddi hesabı yok. Biz bunları ikram sanıp elimizi üzüme, bademe atıyorduk ki Ercan tarafından bertaraf edildik.
Çünkü masaya gelen üç tane üzüm için neredeyse bir bağ parası vermek gerekiyormuş..
Ercan garsonları tanıdığı için kibar bir dille sadece birer bira alacağımızı söyledi ve gelenleri gönderdi. Normalde bu hareket, ciddi bir krizin başlangıç noktası olabilirmiş ama neyse ki pavyoncu bir arkadaşımız var..
Olan biteni tam kavramışken masada oturan kızlar ve diğer kızlar birden hareketlenip sahneye çıktı. Çünkü şov zamanı!
✅ Şov dediysem heyecanlanmayın hemen. Sahnede yerini alan 10’a yakın kız, bir anda Çayda Çıra oynamaya başladılar. Bunu absürtlük olsun diye yazıyorsam bir daha şuraya yazı yazmak nasip olmasın. Gerçekten söylüyorum bakın:
– Mekanda çalışan kadınlar, kültürlerinden farklı bir oyunu icra ediyorlardı sahnede ve bu benim biraz daha şaşırmama sebep olmuştu. Öyle bir koreografi sergiliyorlardı ki, hepsi birbiriyle senkronizeydi; birinin ayağı, diğerininkinden farklı hareket etmiyordu..
(Kızların uzun süre masada oturması, işletme için bir gelir. Her nasılsa o kızlar Ercan’la sadece selamlaşacak kadar oturup kalktılar masadan. Masadan meyveyi gönderen Ercan, muhtemelen kafasının içindeki hesap makinesiyle işlem yapmaya devam ediyordu)
✅ Bu arada çalışan kadınların içtikleri içkilerin tutarının farklı olduğunu yine Ercan’dan gelen bir bilgiyle öğrenmiş olduk..
Kızlar sahnede dans ederken pavyon üstadı Ercan, bize turist rehberi gibi bilgiler aktarıyordu. Herhalde ortamın tek tecrübelisi olarak bilgi vermek ihtiyacı hissetmişti. Alttan alttan kendini bir şey sandığını da fark etmedim değil ama bu beni içimden kıs kıs güldürüyordu zaten, hiç sorun yok..

Masalara zır zır çay servisi yapıldığını fark ettim. Şurada iki saattir oturuyorsak, en az 5 kere çay servisi yapıldığını görmüştüm
✅ Bunu da sensei Ercan’a sordum tabii ki.. Cevap çok net geldi: ‘Racon böyle’.. ‘Neyin raconu, ne alaka şimdi?’ gibi derinlemesine sorular bu masada girişilecek beyin fırtınalarının kapsamına girmiyordu..
Şurdan sağ salim çıktıktan sonra nasılsa bütün değerlendirmeleri yapacaktık sonra..
Bu arada yanımızdaki diğer arkadaşımız Özgür’den hiç bahsetmediğimi bilmem fark ettiniz mi? Ettiyseniz söyleyim: Onun şu an bu masada olduğundan kendisinin de haberi yok çünkü ağzı açık bir şekilde sağa sola bakıyor..
Merakımız sebebiyle güvenli alanımızdan çıkıp geldiğimiz bu yer, benim için çok farklı bir tecrübe olmuştu
Sonuç olarak bir kadın olarak hep merak ettiğim şeyi gerçekleştirip gittim pavyona. Hayatımın en ilginç o anları hala hafızamda kazılı..
✅ Gerçekten ilginç bir zaman dilimiydi. Ancak şunu söylemem kesinlikle şart:
– Bizim yanımızda güvendiğimiz ve ortamı bilen bir arkadaşımız vardı; büyük ihtimalle de bu yüzden konforlu bir şekilde hayatımıza devam ettik..
Sanmayın ki elinizi kolunuzu sallayarak girip çıkabileceğiniz yerler pavyonlar. Niyetiniz varsa önce bunları bir düşünün..
En önemlisi de kadınların yüzündeki, tarif edemediğim o ifadeleri oldu. Bir biraya ederinden fazla para verdiğimi belki zamanla unuturum ama o kadınları hiçbir zaman unutmayacağım galiba..
