
TARİH 15 MAYIS 1919

🔴 BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA MAĞLUP OLMUŞTUK
Venizelos galip devletlerin idarecilerine, İzmir’in Yunanların anavatanı olduğunu, bu nedenle kentin kendilerine verilmesi gerektiğine ilişkin yazdığı mektuplar karşılık bulmuş, başta İngiltere olmak üzere o günün egemen ülkeleri sonunda buna razı olmuşlardı..
O GÜNLERDEKİ İZMİR VALİSİ KUT’ÜL AMARE KAHRAMANLARINDAN NURETTİN PAŞA’YDI..
✅ Kendisini oradan tanıyan İngilizler işgal öncesi onu görevden aldırmak için yoğun bir çaba içine girdiler..
– Bu arada aynı zamanda kolordu komutanı olan Nurettin Paşa, olası bir işgale karşı şehri gizlice hazırlamaya çalışıyordu..
İngilizler, İstanbul hükümetine baskı yapıyor du..
✅ İngilizler, İzmir’de İttihatçılık faaliyetlerinin arttığını, Ege’de Hristiyanların topluca öldürüldüğü yalanını yayıyorlardı.
– Baskılara dayanamayan İstanbul hükümeti, Nurettin Paşayı merkeze çekti, yerine de Kambur İzzet’i vali olarak gönderdi.
Kambur İzzet’in ilk işi kolordu komutanlığına Balkan Savaşlarında başarısız olmuş, liyakatsizlikten emekli edilmiş Ali Nadir Paşa’yı getirmek oldu..
Sonrasında da İzmir Müdafai Hukuk Cemiyeti ile uğraşmaya başladı. Onları ittihatçılıkla suçladı, baskı altına aldı..
✅ İşgalden birkaç gün önceydi. Şehirde yaşayan Rumların ileri gelenleri kilisede toplanmıştı. Metropolit Hristosmos’un elinde Venizelos’un mektubu vardı. Mektubu tutarken ellerinin titremesine engel olamıyordu. Mektubu okumaya başladığında ellerinin yanı sıra gözyaşlarına da hakim olamadı..
– Mektupta, Barış konferansında İzmir’in Yunanlar tarafından işgalinin öngörüldüğü ifade ediliyordu..
Kilisedeki Rum ileri gelenler sevinçle birbirlerine sarıldılar. Kısa bir süre sonra bu haberi şehirde yaşayan bütün Rumlar duymuş, Yunan ordusunu karşılamak için hazırlıklara başlamışlardı..
✅ Onlar hazırlanırken Türk halkının hiçbir şeyden haberi yoktu.
Gerçi konuyla ilgili birkaç fısıltı Kambur İzzet’e iletilmişti ama o hiç oralı olmamıştı. Bu tür fısıltıları İttihatçıların uydurduğunu söylemişti kendine bu haberleri getirenlere. Tedbir olarak Ali Nadir Paşa’ya halkın eline geçmemesi için silah ve mühimmatın daha sıkı korunması emrini vermişti..
– Bu arada yüzden fazla subayı görevden aldı..Hem de gereksiz biçimde..
Türk halkı işgalden bir gün önce işgalle ilgili söylentilerin ayyuka çıkması üzerine büyük bir miting yaptı. Ama nafile…
🔴 ERTESİ SABAH YANİ 15 MAYIS GÜNÜ
Kordonboyu ve rıhtımda binlerce Rum toplanmış, her yer Yunan bayrağı ile süslenmişti. Genç Rumlar askeri giysili ve silahlı olarak; Rum kızları ellerinde çiçekler ve üzerlerinde mavi beyaz renk ağırlıklı afilli elbiselerle; başta metropolit Hrisostomos olmak üzere Rum papazlar üzerlerinde siyah giysilerle; öncesinde Türk halkıyla sorun yaşamayan, çoğunlukla ticaret yaparak Türk komşularına göre daha bir zenginleşen her yaştan Rum halkı da büyük heyecan içerisindeydi o sabah..
✅ Çünkü birazdan Yunan Efzun Alayı’nın askerleri İzmir’e çıkacaktı.
– Nihayet saat 9’a doğru ha yağdım ha yağacağım diyen bulut yüklü bir havada Yunan Efzun Alayı, Rumların coşkulualkışlarıyla İzmir’e girdi..
Metropolit Hristosmos askerlerin önünde diz çöküp ağladıktan sonra onları takdis etmiş ve Türkler aleyhine kışkırtıcı bir konuşma da yapmıştı..
Yunan Alayını gören Rum halkının sevinç çığlıkları, birbirlerine sarılıp ağlaşmaları, bağırış çağırışları dalga dalga İzmir sokaklarına yayılıyor, oradan Türklerin yoğun yaşadığı mahallelere ulaşıyordu..
✅ Olayları izleyen Türkler hayret ve korku içindedirler.
– Ne olmuştu yıllardır kavgasız gürültüsüz yaşadıkları Rumlara? Nasıl yıllarca saklamışlardı bu kinlerini? Nasıl tutmuşlardı içlerinde zehirlerini böylesine…
Türkler şaşkındırlar.
Hazırlıklı değillerdir. Vali Kambur İzzet alınması gereken hiçbir tedbiri almamış, aldırmamış, işgal duyumlarını yalanlayarak Türk halkının bireysel tedbir almasının da önüne geçmiştir..
✅ Türk halkı tedbirsiz, çaresiz ve korumasızdır.
Efzun Alayı, silahlı yerli Rumlarla İzmir sokaklarında “Zito Venizelos” diye bağırarak ilerliyor, silahsız ve korumasız Türk halkı da onların yaklaştığı yerlerden panik halinde kaçışıyordu..
– Efzun Alayı Konak meydanına yaklaşmıştı..
Alayın önünde yerli Rumlardan oluşan bir milis grubu vardı. En öndeki, teğmen rütbesi taşıyordu. Bindiği atın üzerinde adeta işgal kuvvetlerinin kudretli komutanı ve bir general edasındaydı…
✅ Ve patlayan bir silah…
İzmir’de atılan ilk kurşun… Atın üzerinden yuvarlanan general edalı teğmen… Efzun Alayı ve yerli milislerin şaşkınlıkla kaçışmaları. Ve elindeki silahla kaçışan askerleri kovalayarak ateş etmeye devam eden bir çılgın Türk, Osman Nevres (Hasan Tahsin)…
🔴 OSMAN NEVRES (HASAN TAHSİN)…
✅ Şaşkınlığı üzerinden atan Yunan birliği, kısa bir süre sonra Osman Nevres’i makinalı tüfek ateşiyle şehit eder..
– Osman Nevres öldürüldüğü yerden 100 metre ilerde bulunduğunda cesedi tanınmayacak halde bulunur..
Osman Nevres’i şehit ettikten sonra hıncını alamayan Efzun Alayı askerleri ve yerli milisler, Osman Nevres’in cansız bedeni üzerindenTürklere olan kinlerini kusmuşlardır…
✅ O saatten sonra İzmir sokakları adeta bir mezbahaya dönmüştü..
Kasaplar ise öncelikle yerli Rumlar ve onları takip eden Efzun Alayının askerleriydi.Buldukları Türk’ü öldürmeye başlamışlardı. Kemeraltı’ndan kaçan 50 kadar Türk Efzun Alayı askerlerince kurşuna dizildi..
Yunanlar bugünkü tarifiyle tam bir soykırım uyguluyorlar, gördükleri Türk’ü katlediyorlardı..
Türk esnafın dükkânlarının bulunduğu Baş Oturak mahallesinde kapalı dükkânların kepenkleri kırılmak suretiyle yağmaya girişildi..
Bir başka grup Yunan askeri ve Rum milisler,Karantina, Karataş ve Mektupçu‘da bulunan Türk subayların evlerini bastılar, kadın ve kızlarına tecavüz ederek öldürdüler. Subaylar, o an için Ali Nadir Paşa’nın emriyle kolorduda bulunuyorlardı..
✅ İnsanlığın bittiği bir gün yaşıyordu İzmir..
Bugün, dün yaptıklarından hiç utanmayan, sıkılmayan Yunan, bugün Doğu Karadeniz’de (onların söylemiyle Pontus) ve Batı Anadolu’da (onların söylemiyle Küçük Asya) soykırıma uğradık diyebiliyor…

Devam edelim…
Şehirde bulunan kolordu; bunca olaya rağmen İstanbul Hükümetinin direktifleri çerçevesinde hareket eden Vali Kambur İzzet’in isteklerinden çıkmayan komutanı Ali Nadir Paşa’nın emirleri doğrultusunda işgale karşı hiçbir tepki vermemişti..
✅ Bu, tam bir ihanet örneğiydi. Ancak onlarda sonuçtan kurtulamadılar…
Nihayet bir süre sonra kışlanın önüne gelen Yunan askerleri ve kalabalık Rum milisler kolorduya saldırdılar. Önce makinalı tüfeklerle ateş altına aldıkları kolordudan karşılık gelmeyince rahatlıkla kışlaya girdiler.
✅ Subay ve askerlerin tamamı binalardaydı.
Binalar ateş altına alınınca son ana kadar “Her şey düzelecek, sakın bir direnişte bulunmayın” diyen Ali Nadir Paşa beyaz bir bezi uzunca bir sopanın ucuna takarak pencereden uzattı. Kendilerine zarar verilmeyeceği sözü verilince de mahiyetiyle beraber bahçeye çıktı..
Yunan askerleri ve Rum milislerin kin dolu bakışları altında ilerledi. Önünü bir Yunan teğmen kesti. Sert bir tokat akşetti paşanın suratına. Sonrasında birkaç tane daha. Yaşı ilerlemiş paşanın gözleri karardı, sendeledi, önce başındaki kalpağı, sonra da kendi yere kapaklandı. Daha düne kadar emir verdiği askerlerinin önünde itibarı yerle bir edilmişti..
✅ Onur, en önemli insanlık değeridir.
Asker için olmazsa olmazdır. Onurunu kaybeden bir asker düşünülemez. Askerinin önünde aşağılanan bir komutan en ağır zillet içindedir, ölümden bin beter bir durumdur..
– Onurunu kaybetmiştir Ali Nadir Paşa..
Ama onun gibi davranmayan bir subay, bir albay vardı o kolorduda; Süleyman Fethi Bey!
Yunan askerlerine karşı çıktı. Teslim olmadı, Yunanlı askerlerin, Mehmetçiklere “Zito Venizelos” diye bağırtmak istemesi karşısında bütün benliğiyle onlara saldırdı. Dakikalarca süren bir mücadele sonucu Süleyman Fethi Bey şehit edildi..
O onurlu askerin cansız bedenini bile defalarca süngülediler. Aziz na’şını kalleşçe tanınmayacak hale getirdiler…
– Diğerleri mi? “Zito Venizelos” diye bağırmayanlar, şehit edildi!
Aralarında Ali Nadir Paşa’nın da olduğu ve “Zito Venizelos” diye bağıranlar, kortej halinde gemilere götürülmek için yürütülmeye başladı.. Önde elinde beyaz bayrak, elbisesi yırtılmış, suratı aldığı darbelerden dolayı kan içinde, bir ayağında postal, diğeri çıplak olmak üzere perişan vaziyetteki Ali Nadir Paşa ve diğer sözde askerler…
Rıhtıma giderken yüzlerce yerli Rum’un tükürük, küfür ve fiziki saldırısına uğradılar..
Bu saldırılar sırasında canını kaybedenler oldu. Ne kadar acıydı ki canını kurtarmak için “Zito Venizelos” demiş yine kurtulamamışlardı..
Sonuç; Ali Nadir Paşa ve diğerleri, onurunu kaybedenler, bir düşman gemisinin ambarına tıkılmışlar, canlarını kurtarmışlar ama onurlarını kaybetmişler, milletin gözünde de sıfırlanmışlardı..
Ya Osman Nevres’ler, Ya Süleyman Fethi Bey’ler…
Siz, hangilerinin yerinde olmak isterdiniz?

🔴 HASAN TAHSİN
✅ İşgale karşı ilk kurşunu atan gazeteci Hasan Tahsin anılıyor
İzmir’in işgali esnasında vatan sevgisi ve bağımsızlık tutkusuyla Milli Mücadele’nin ilk kurşununu atan gazeteci Hasan Tahsin anılıyor..
İzmir’e 15 Mayıs 1919’da çıkartma yapan ve seçkin askerlerden oluşan Yunan Efzon Alayı işgal askerine, Kordonboyu’ndan ilk kurşunu sıkarak Türk direnişini başlatan yazar ve gazeteci Hasan Tahsin anılıyor..
Hasan Tahsin, Yunan ordularının İzmir’i işgali başladığı sıralarda silahını çekip ateşleyerek en öndeki Yunan bayraktarını başından vurmuş ve Kurtuluş Savaşı’nın ilk kurşununu atmıştı. 31 yaşındaki Tahsin, ‘ilk kurşun’u attığı yerde şehit edildi..
1973 Yılında anısına İzmir Konak Meydanı’nda “İlk Kurşun Anıtı” dikildi..
🔴 ATATÜRK İLE AYNI OKULA GİTTİ
Hasan Tahsin, ilköğretimine Selanik’te bulunan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün de eğitim aldığı Şemsi Efendi Okulu’nda başladı. Daha sonra Selanik Feyziye Mektebi’ni bitiren Hasan Tahsin, bu okulun ardından İttihat ve Terakki tarafından burslu olarak Paris Sorbonne Üniversitesi’nde siyasal bilimler öğrenimi gördü..
Tümgeneral Doktor Mazlum Boysan ile birlikte kalan Hasan Tahsin, öğrenim gördüğü esnada Trablusgarp’ı işgal eden İtalya’yı protesto etmek için, Mısırlı öğrenci lideri Şeyh Dayef ile birlikte mitingler düzenledi.
Paris’te İttihat ve Terakki Fırkası’nda ve Teşkilat-ı Mahsusa’da görev alan Hasan Tahsin, İstanbul’a döndükten sonra, Osmanlı Devleti aleyhine Balkanları karıştıran İngiliz istihbarat teşkilatı adına çalışan Buxton kardeşlerin bu faaliyetlerini önlemekle görevlendirildi..

10 YIL HAPİS CEZASI ALDI
Buxton kardeşlere Bükreş’te bir tünelde suikast düzenleyen Hasan Tahsin, 10 yıl hapis cezası aldı. Fakat 1916 yılında Almanya’nın Balkanlara girmesi nedeniyle Romanya’da serbest kadı ve İstanbul’a döndü..
✅Gerçek adı Osman Nevres idi..
Tahsin, yurda döndükten sonra, verem tedavisi için İsviçre’ye gitmek zorunda kalınca, tanınmamak için pasaportuna Hasan Tahsin ismini yazdırdı ve daha sonra hep bu adı kullandı..
TÜRKİYE’DE KADIN HAKLARININ SAVUNUCULUĞUNU YAPAN İLK ERKEK
1918’de İzmir’e yerleşen ve ‘Hatıra’ isimli bir şirket kuran Hasan Tahsin, Osmanlı Sulh ve Selamet Cemiyeti’nin sözcülüğünü yapan Hukuk-u Beşer (İnsan Hakları) gazetesini yayımlamaya başladı..
Gazetedeki yazılarında ise ‘Vatanperver Hasan Tahsin’ lakabını kullanan Tahsin, yazdığı yazılarla aynı zamanda Türkiye’de kadın haklarının savunuculuğunu yapan ilk erkekti..
HALKI DİRENMEYE ÇAĞIRDI
14 Mayıs’ı 15 Mayıs’a bağlayan gece binlerce İzmirli, eski Musevi mezarlığında (Maşatlık meydanı) toplanmıştı. Bu esnada İngiliz, Fransız, Amerikalı, İtalyan ve Yunan zırhlıları İzmir Körfezi’nde bulunuyordu..
Kalabalığa hitap eden önemli bir isim, o zamanın Belediye Başkanı Hacı Hasan Paşa’ydı..
Belediye Başkanının yanı sıra topluluğa hitap eden bir diğer önemli isim ise Hukuk-u Beşer gazetesinin başyazarı olan Hasan Tahsin’di. Halkı direnmeye çağırıyorlardı..
🔴 İLK KURŞUNU SIKTI
✅ Yunan askerlerinin İzmir’de karaya basacakları gün, Hasan Tahsin, yanında bulunan revolver ile düşmana ilk ateşi açtı..
– Daha sonra ise yanında fazla yandaşı olmayan Tahsin, Yunan alayı tarafından açılan ateş ve ardından süngüleme sonucunda, 31 yaşında yaşama veda etti.
Hasan Tahsin’in işgal askerlerine sıktığı ilk kurşun, Türk Kurtuluş mücadelesinde diğer yerlere de sıçradı..
Aydın ve Balıkesir’de işgale karşı direniş başladı..
✅ Hatta Çerkez Ethem, Yunan işgaline karşı efeleri toparladığı gün, Demirci Mehmet Efe ayağa kalkarak; “Bir genç düşmana ilk kurşunu sıkmış, bundan sonrası bize düşer!” demiştir..
Hasan Tahsin adına, İzmir Gazeteciler Cemiyeti tarafından her yıl “Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Gazetecilik ve Gazetecilik Teşvik Yarışması” düzenleniyor ve yarışma, Türkiye’de basın-yayın organlarının düzenlediği yarışmaların en eskisi olma özelliğini taşıyor.
🔴 İLK KURŞUN, VATAN VE NAMUSTUR!
✅ Atatürk’ün “Ah hacı amca! Selanik denilince gönlümden geçenleri bir bilsen” dediği Selanik, 19. yüzyılın son yarısında İstanbul ve İzmir ile birlikte Osmanlı İmparatorluğu’nun en alımlı ve canlı büyük kentlerinden biriydi..
– Meşrutiyet’i besleyen hürriyetçi akımların canlandığı Evladı Fatihan diyarıydı..
Demiryolu bağlantısı, büyük limanı ile canlı bir ekonomik bölgenin merkezi olarak çeşitli ülkelere ait gemiler Selanik’e tonlarca mal getirip götürürdü. Gemiler Amerikan limanlarına bile yolcu seferleri yaparlardı.
Hürriyet meşalesi Selanik’te tutuşturulmuştu. Ziya Gökalp, Aka Gündüz, Mithat Şükrü Bleda, Ali Canip Yöntem, Ömer Seyfettin gibi vatanseverler ve Jön Türklerin ileri gelenleri Beyaz Kule’nin dibinde yetiştiler.

‘SELANİK’E ELVEDA’
Ancak önce Balkan Savaşı’nda gerçekleşen 1912 Yunan işgali, sonra kentin Türk ve Yahudi mahallelerini yok eden 1917 yangını, yangından hemen sonra devreye sokulan sinsice ve önceden hazırlanmış yeni şehir planıyla ve ardından gelen mübadeleyle on binlerce Türk hem Selanik şehrinden hem civar köylerinden hem de Makedonya bölgesinden Anadolu topraklarına gözyaşları içinde savruldular. Yaşanan tam bir faciaydı.
İsmi daha sonra Hasan Tahsin’e dönüşecek olan genç bir Osmanlı vatanseveri olan Osman Nevres de ailesiyle birlikte “Selanik’e elveda” diyenler arasındaydı.
SIRA İZMİR’E GELİNCE
✅ Hem Mustafa Kemal hem Hasan Tahsin, bundan sonrasında Selanik’siz bir yaşam süreceklerdi. Kader ikisi için de ağlarını örüyordu.
Fırtınalı bir yaşamdan sonra İzmir’e gelerek Hukuku Beşer gazetesini 31 yaşında yayımlamaya başlayan Sorbon mezunu Hasan Tahsin, emperyalizmin Paris Barış Konferansı’nda (5-12 Mayıs 1919) düzenlediği bir komplo sonucu şehrin Yunanlılara armağan edilmesini de yüreği yanarak yaşadı. Selanik’ten sonra İzmir de elden gidiyordu, tıpkı İstanbul ve koskoca Anadolu gibi.
Hasan Tahsin, 15 Mayıs 1919 sabahı karaya çıkan Yunan birliklerine ilk kurşunu atarken, hiç şüphesiz vatan bildiği Selanik’i de hatırlayarak bu kez İzmir için silaha sarılmıştı.
Kordonboyu’nda patlayan bu ilk kurşunların ertesi günü Mustafa Kemal Paşa, emperyalizme karşı halkın Milli Kurtuluş Savaşı’nı örgütlemek için Bandırma Vapuru ile Samsun’a hareket edecekti.

🔴 VATANSEVER, ANTİEMPERYALİST
✅ Hasan Tahsin için çok şey söylenmiştir..
– Daha geçen gün Youtube’da izlediğim bir yeni videoda birisi, elini dezenfektan ile temizledikten sonra şöyle konuştu: “Bu pandemi günlerinde nasıl virüslerden temizleniyorsak, Hasan Tahsin gibi bir virüsü de milli tarihimizden silip atmamız gerekiyor!”
– Keşke Yunan galip gelseydi diyebilmiş birisinin yardımcısı olan bu yazara “vatan ve namus” bilincinin en kutsal duygu olduğunu hatırlatıyorum…
Bugün 15 Mayıs…
Anadolu’da Hatay Dörtyol, Ayvalık, Ödemiş İlkkurşun (Hacı İlyas) Tepesi, Antep, Maraş gibi yerlerde olduğu gibi, emperyalizme karşı ilk sivil direniş kurşunlarını atan Hasan Tahsin’e, önce bir vatansever, sonra İslam için kaleme sarılmış bir mücahit, sonra gazetesinin ismine izafeten bir “insan hakları” savunucusu, sonra kendi ifadesiyle bir sosyalist, sonunda toplam olarak tam bir antiemperyalist olarak bakmamız gerek..
İlk kurşun bir volkan gibi patlayacak olan milli kurtuluşun kıvılcımıdır.
İlk kurşun, vatan ve namustur!..
İLGİLİ HABER
Cumhuriyet / YAŞAR AKSOY
odatv.com /Mustafa Önsel