SPOR

Türk futbolunun kurtuluşu için bir manifesto!

“Türk Futbolu Manifestosu” adıyla yayımlanan bildiride futbolun ekonomik, finansal, örgütsel, yönetsel ve yasal sorunları olduğuna vurgu yapılarak çözüm önerileri futbolun paydaşlarının bilgisine sunuldu…

✳Türk Futbolu Manifestosu: Tarihe bir not düşmek, geleceğe ışık tutmak istedik..!
Futbol ekonomisti Tuğrul Akşar, akademisyen Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu ve Eski TFF Başkan Adayı Erdal Alkış, Türk futbolunun kurtuluşu için bir manifesto yayımladı..!

Türk futbolu ekonomik problemler, hakem tartışmaları, yayıncı kuruluşun belirsizliği, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) seçimleri, altyapı yetersizliği gibi sorunlarla boğuşurken esas olan futbol, birçok kez saf dışı kalarak gündemin dışına çıkıyor..

Futbol ekonomisi alanındaki çalışmalarıyla tanınan Tuğrul Akşar, Eski TFF Başkan Adayı Erdal Alkış ve akademisyen Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu, Türk futbolunun sorunlarına değinerek kurtuluş reçetesi hazırladı..

“Türk Futbolu Manifestosu” adıyla yayımlanan bildiride futbolun ekonomik, finansal, örgütsel, yönetsel ve yasal sorunları olduğuna vurgu yapılarak çözüm önerileri futbolun paydaşlarının bilgisine sunuldu.

✳Futbol yönetiminin sağlıklı yürümediğini, farklı mecralara evrildiğini görebiliyoruz..!

Deklerasyonu hazırlayanlardan akademisyen Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu, Independent Türkçe‘ye yaptığı değerlendirmede 1998’den bu yana futbolda yönetim ve organizasyon, sportif, ekonomik, kurumsal ve yasal düzenlemelerle ilgili çalışmalar yürüttüğünü söyledi. 

Devecioğlu,  “Türkiye’deki futbol yönetiminin sağlıklı yürümediğini, farklı mecralara evrildiğini görebiliyoruz. Son dönemlerde yaşanan problemleri de gördüğümüz için bu şekilde olmayacağını; FIFA, UEFA, diğer federasyonlar ve liglerin önemli mesafeler kat ettiğini gördük. Futbol yönetiminin yeni gelişen ekonomiye ve dijitalleşmeyle ilgili gelişmeleri takip etmediğini gördük” dedi.

✳Tarihe bir not düşmek, geleceğe ışık tutmak istedik..!

Objektif olarak hiçbir kaygı olmadan Türk futboluna katkı sağlama amacında olduklarını aktaran Devecioğlu, “Önümüzde bir TFF seçim süreci var. Bu seçimle ilgili bir takım adaylar, yapmış oldukları hiçbir proje olmadan ortaya çıkıyor ve tamamen TFF’nin makamını kullanmaya yöneliyor görünüyor. Bunun böyle olmayacağını söylemek istedik” dedi. 

Avrupa’da 55 futbol federasyonu olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu, şöyle devam etti..

  • Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu:
     

“Bize ‘Herhangi bir ülkenin federasyon başkanı kim?’ diye sorsalar ismini bile bilemeyiz. Ama liglerini, çok önemli gelirlere sahip olduklarını biliyoruz..

Bizde de bir potansiyelin, futbol sevgisinin olduğunu, genç bir nesile sahip olduğumuzu, ülkenin futbola elverişli olduğunu, özellikleri itibarıyla rekabet edebilmek adına artık bir takım yapıların yapısal olarak değişmesi gerektiğine inanıyorum..

Böyle bir ihtiyaçtan dolayı bir deklarasyon yazdık. Tarihe bir not düşmek, geleceğe ışık tutmak istedik..”

Manifestoda ne denildi..!?
Akşar, Devecioğlu ve Alkış’ın yayımladığı “Türk Futbolu Manifestosu”nun bir kısmı şöyle..!

“Futbol her geçen gün gelişmelere açık olan, profesyonel bir uğraşı, bilimsel bir araştırma konusu, seyredenler açısından heyecan verici bir gösteri, toplum bilimi açısından tüm dünyada olağanüstü boyutlara ulaşan ticari bir uğraş durumundadır.

Toplumsal gelişmede küçümsenmeyecek bir yere sahip bulunan futbol, sektörel anlamda da önemli sayılabilecek bir yapı sergilemektedir. Bütün bu gelişmelere karşın, futbolu herkesin aktif olarak katılımda bulunabildiği bir spor dalı haline getirebilmek için var olan potansiyeli, dengeli bir düzeyde geliştirip benimsetmek futbol yönetimi ile ilgilidir.

Son yıllarda, TFF’nin problemli olarak sunmuş olduğu futbol hizmetlerinde, siyasi ve bürokratik egemenlik gibi şekillerde kendini gösteren idari tıkanıklıklar dikkat çekmektedir. Dolayısıyla hızlı bir değişimin yaşandığı günümüz ortamında futbola katılımın ve faaliyetlerin ülke düzeyine optimal biçimde sunulmasını sağlayacak yeni bir yapılanmaya ihtiyaç olduğu sık sık vurgulanmaktadır.

Bugün Türk futbolunun yapısal nitelikli önemli sorunları bulunmaktadır. Bu bağlamda Türk futbolundaki temel problemleri ana başlıklar olarak, “Ekonomik”, “Finansal”, “Örgütsel”, “Yönetsel” ve “Yasal” sorunlar bulunmaktadır.

Son 20 yılda, futbolumuz parasal büyümesini artırırken, sportif performansta geride kalmıştır. Bunun ana nedeni ise yukarıda sayılan sorunlardır. Bu dönemde futbolumuzdaki parasal büyümeyi yönetecek bir idari ve örgütsel yapılanma gerçekleştirilememiştir.

Bunun kaçınılmaz sonucu ise; Türk futbolu, 2000’deki UEFA ve FIFA sıralamasının gerisine düşmüş olmasıdır.

Dünya futbolunun yöneticiler kuruluşu olan FIFA futbolda kuralların uygulanması, değiştirilmesi, uluslararası maçların ve turnuvaların düzenlenmesi konusunda en yetkili organdır.

UEFA ise “Avrupa futbolunun sorunlarım incelemek, birlik üyelerinin sportif ilişkilerini geliştirmek, pekiştirmek ve karşılıklı menfaatlerini korumayı” amaçlamaktadır. Birlik üyeleri arasında çıkabilecek muhtelif problemleri ve ihtilafları önlemek, organizasyonlar düzenleyerek, başarılı olanları ödüllendirmek ve bu yolla üyeleri arasında rekabet ortamı yaratarak, Avrupa futbolunun ilerlemesine katkıda bulunmaktadır.  

Dünyadaki gelişim ve değişimlerin gerisinde kalan TFF, başarıyı yakalamakta gecikmiş ve diğer tüm kurumların bağımlısı haline gelmiştir. TFF, siyasi çekişmelerden uzak tutulmalı ve hiçbir siyasi parti veya hükümetin etkisi altında kalmamalıdır. 

TFF, Türkiye’nin federasyonu olmalıdır, futbol sevgisinin tohumlarını Anadolu’ya ekerek futbolu yeniden yeşertmelidir.

Özetle;

Türk futbolunun temel sorunları olarak:

– Kurumsal yönetim yetersizliğini,

– Yanlış şirketleşme ve halka arzın yarattığı sorunları,

 -Örgütlenme sorunlarını

– Devletin futbola sponsorluğunun artarak devam etmesinin neden olduğu sorunları,

– Kontrolsüz transfer harcamalarını,

– Ölçüsüz ücret, maaş ve prim personel harcamalarının astronomik artışı,

– Kulüplerin artan borçlarını,

– Ekonomik konjonktürün olumsuz etkisiyle artan finansman maliyetlerini,

– Faaliyetlerinden kar yaratamayan kulüplerin giderek artan zararları sonucu, öz kaynaklarını yitirdiklerini,

– Futbol yayınlarındaki gelir düşüşlerini,

– Finansal sorunların giderek derinleştiğini,

Hep birlikte görüyoruz.

Türk futbol pastası hızla büyürken, bu geliri sevk ve idare edecek yönetsel yapıyı gerçekleştiremedik. Bu nedenle Türk futbolunun temel sorunu bir üst yapı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Türk futbolu sahip olduğu potansiyelleri itibariyle Avrupa futbolunda hak ettiği yere gelebilir. Yeter ki, bu potansiyeli harekete geçirebilecek yönetsel ve organizasyonel yapıları; rekabeti ve kaliteyi sağlayacak, sürdürülebilir ve sağlıklı bir mali yapıyı oluşturacak kapsayıcı kurumları inşa etmeliyiz. Toplum ve kültür olarak bunu yapabilecek yetkinliklere sahibiz.”

Akşar, Devecioğlu ve Alkış’ın yayınladığı “Türk Futbolu Manifestosu”nun tam metnine linkten ulaşılabiliyor..

✳’Türk Futbolu Manifestosu”nun tam metni..!

Tuğrul Akşar- Sebahattin Devecioğlu- Erdal Alkış 8 Haziran 2022 

Futbol her geçen gün gelişmelere açık olan, profesyonel bir uğraşı, bilimsel bir araştırma konusu, seyredenler açısından heyecan verici bir gösteri, toplum bilimi açısından tüm dünyada olağanüstü boyutlara ulaşan ticari bir uğraş durumundadır.

Toplumsal gelişmede küçümsenmeyecek bir yere sahip bulunan futbol, sektörel anlamda da önemli sayılabilecek bir yapı sergilemektedir. Bütün bu gelişmelere karşın, futbolu herkesin aktif olarak katılımda bulunabildiği bir spor dalı haline getirebilmek için var olan potansiyeli, dengeli bir düzeyde geliştirip benimsetmek futbol yönetimi ile ilgilidir.

Son yıllarda, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF)’ nin problemli olarak sunmuş olduğu futbol hizmetlerinde, siyasi ve bürokratik egemenlik gibi şekillerde kendini gösteren idari tıkanıklıklar dikkat çekmektedir. Dolayısıyla hızlı bir değişimin yaşandığı günümüz ortamında futbola katılımın ve faaliyetlerin ülke düzeyine optimal biçimde sunulmasını sağlayacak yeni bir yapılanmaya ihtiyaç olduğu sık sık vurgulanmaktadır.

Bugün Türk futbolunun yapısal nitelikli Ekonomik, Finansal, Örgütsel, Yönetsel ve Yasal önemli sorunları bulunmaktadır. 

Son yirmi yılda, futbolumuz parasal büyümesini artırırken, sportif performansta geride kalmıştır. Bunun ana nedeni ise yukarıda sayılan sorunlardır. Bu dönemde futbolumuzdaki parasal büyümeyi yönetecek bir idari ve örgütsel yapılanma gerçekleştirilememiştir. 

 Bunun kaçınılmaz sonucu ise; Türk futbolu, 2000’deki UEFA ve FIFA sıralamasının gerisine düşmüş olmasıdır. 

T.F.F.’nin idari yapısının; serbest piyasa mekanizmalarına uyum sağlayabilecek rekabet, hız, kalite ve verimlilik şartlarınıyerine getirerek etkinlik kazanacağı; mali yapısındaki etkinliğin ise, finans kaynaklarının futbolla ilgili bütün kurum ve organizasyonları kapsayacak şekilde objektif ve sistemli kullandırılmasına bağlı olduğu ileri sürülebilir. Özerkliğin “mali açıdan kendi kendini finanse etme” ilkesinin sporda profesyonelliği ön plana çıkardığı göz ardı edilmeyerek; T.F.F.’nin özerk kurumsal yapısının, sporun amatör dokusuna aykırı olmayan ve günümüz şartlarına uygun çağdaş yönetim anlayışına kavuşturulması gerekmektedir. Federasyonun özerkliği sadece kâğıt üzerinde olmamalı ve kurumsallaşmanın devam etmesi için siyasi otorite federasyonun özerk yapısını desteklemelidir.

Dünya Futbolunun yöneticiler kuruluşu olan F.I.F.A. Futbolda kuralların uygulanması, değiştirilmesi, uluslararası maçların ve turnuvaların düzenlenmesi konusunda en yetkili organdır. U.E.F.A. ise “Avrupa futbolunun sorunlarını incelemek, birlik üyelerinin sportif ilişkilerini geliştirmek, pekiştirmek ve karşılıklı çıkarlarını korumayı” amaçlamaktadır. Birlik üyeleri arasında çıkabilecek muhtelif problemleri ve ihtilafları önlemek, organizasyonlar düzenleyerek, başarılı olanları ödüllendirmek ve bu yolla üyeleri arasında rekabet ortamı yaratarak, Avrupa futbolunun ilerlemesine katkıda bulunmaktadır. 

Dünyadaki gelişim ve değişimlerin gerisinde kalan TFF, başarıyı yakalamakta gecikmiş ve diğer tüm kurumların bağımlısı haline gelmiştir. TFF, siyasi çekişmelerden uzak tutulmalı ve hiçbir siyasi parti veya hükümetin etkisi altında kalmamalıdır.

 TFF, bu çerçevede; dünya futbolunu yakından takip etmelidir. Futbolun tepe yönetimleri olan FIFA, UEFA’nın çalışmalarının uygulamalarını ve projelerini izlemeli, bu kurumlar ile eşgüdüm içinde çalışmalı, futbolun taban birlikleri ve paydaşlarıyla birlikte sürdürülebilir idari ve mali bir yapı oluşturmalıdır. 

Son dönemlerde, TFF, Dünya ve Avrupa futbolunun finansal çabaları ve bütçe uygulamalarının gerisinde kalmıştır.

Bu yeni gerçeklikle ve Avrupa futbol endüstrisinin 2010’dan bugüne daha büyük küreselleşme ve teknolojik yeniliklerle evrildiği gerçeğiyle başa çıkmak için yeni geliştirilmiş finansal çözümlere ihtiyaç duyulmaktadır. 

UEFA İcra Komitesi Nisan 2022 toplantısında, yeni UEFA Kulüp Lisanslama ve Finansal Sürdürülebilirlik düzenlemeleri hayata geçirerek, futbol endüstrisinin evriminde, futbolun kaçınılmaz finansal etkilerinin yanı sıra, pandemi, toptan reform ve yeni finansal sürdürülebilirlik düzenlemelere ihtiyaç olduğu vurgulamıştır.

UEFA, kulüplerin bu yeni zorlukların üstesinden gelmelerine yardımcı olacak bu yeni önlemleri geliştirmek için, Avrupa futbolu genelindeki paydaşlarıyla birlikte çalışarak, yapılacak düzenlemelerin, oyunu korunmasına ve gelecekteki olası şoklara hazır olunmasına yardımcı olurken, rasyonel yatırımları teşvik ederek, oyun için sürdürülebilir bir gelecek inşa etmektedir. 

UEFA Kulüp Lisanslama ve Finansal Sürdürülebilirlik kapsamındaki yeni düzenlemelerin temel amacının finansal sürdürülebilirliği sağlamaktır. Düzenlemeler; ödeme gücü, istikrar ve maliyet kontrolü olmak üzere üç temel unsur aracılığıyla gerçekleştirilecektir:

Futbolun tepe yönetimleri FIFA, UEFA gibi kuruluşlar futbolda ekonomi yönetimi ile ilgili birçok kararları ve uygulamaları hayata geçirmişlerdir. Dünyada futbolun ekonomik gelişimini sürdürmeye yönelik alınan ‘Finansal Fair Play`gibi uygulamalar, Türkiye’de yeterince anlaşılmamış ve uygulamalarda yetersizlikler ve problemler devam etmektedir.

Mutlak sportif başarı için gerçekleştirilen sınırsız ve fütursuz finansal harcamalar Türk futbolunun en büyük problemidir.

Türk futbolunun tepe yönetimleri bu gelişmelerden kendisine pay çıkararak, gelişen futbol endüstrisinde kendisini konumlandıramamış, büyüyen futbol pastasından pay alamamış aksine iflas etmiştir.  

Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) göre; Türk futbolunun dört büyükleri olarak nitelendirilen kulüplerin 1 Haziran 2021 ve 28 Şubat 2022’yi kapsayan döneme dair dokuz aylık bilançolarında, yıllık gelirlerinin en az dört katı kadar borcu bulunmaktadır. Bu kulüpler dokuz ayda 1 milyar 121 milyon lira zarar etmiştir. Sadece bu dört takımın toplam borcu 17 milyar TL’ye ulaşmış durumdadır. Türkiye’ profesyonel faaliyet gösteren 127 kulübün toplam borcunun 30 Milyar TL olduğu bu rakamın kur farkı ve faizlerden oluşacak şekli ile 50 Milyar TL’ ye ulaşacağı ifade edilmektedir. 

Türk Futbolunun göz bebeği Süper Lig’in değeri 2015 yılında 880 milyon Euro olarak açıklanan değeri, 2016 yılında 508 milyon Euro olmuştur. Süper Lig, 5 yılda %42,3 erirken, son yılların en düşük değeri ortaya çıkmıştır. 

Süper Ligin yayın hakları geliri, yayıncı kuruluşların bir önceki ihalede 500 milyon dolara aldığı yayın hakları için teklif 6 yıl içerisinde içinde 2022 yılında 152 milyon dolara düşmüştür.  

Bugün, Süper Ligin Marka değeri 450 milyon dolardan, 140 milyon dolara düşerek 26 yıl öncesine dönülmüştür.

Süper Ligin değerinin erimesiyle birlikte, son yıllarda dört ülke değer sıralamasında Türkiye’nin üzerine çıkmıştır. Portekiz 976 milyon Euro ile 6. sıraya yerleşirken, Rusya 910 milyon Euro ile 7. durumda. Hollanda’nın 888 milyon Euro ile 8. sıraya yükseldiği listede, Belçika ise 682 milyon Euro ile 9. sırayı almıştır. 

Türk futbol yönetiminden sahip olmuş olduğu esnek olmayan hantal yapılardan kaynaklanan problemlerden dolayı, dünyadaki bilim ve teknolojilerdeki gelişmelere ayak uyduramamıştır. Dünya’daki rakipleri ile rekabet edebilecek düzeyi yakalayamamıştır.  

Türk futbolu, uzun yıllar kendi markasını oluşturamamış, ligini, kulüplerini, futbolcularını ihraç edememiş, üretmeden tüketici durumunda kalarak yüksek fiyatlı ithal futbolcu, teknik heyetler transfer ederek ile sınırlı gelirleri bol bol harcayarak çökme noktasına getirilmiştir.  

Devletin, hükümetlerin, belediyelerin destekleri olmadan, Türk futbolunun ayakta durması mümkün görünmemektedir. Kulüplerin, devlet destekli TRT yayın gelirleri, şans oyunu ve TFF’nin isim hakki gibi gelirleri olmazsa, bugün birçok Anadolu kulübü varlığını sürdüremeyecektir. Hatta birçok kulüp bu desteklere ve resmi gelirlere rağmen iflas etmiş ve kapanmıştır.

Son zamanlarda yaşanan TFF’ yönetimindeki istifalar ve değişikliklerle birlikte yayın ihalesindeki belirsizlikler, hakemlik kurumundaki krizler, Profesyonel Liglerdeki, Bölgesel Amatör Liglerdeki statü tartışmaları gibi halının altına süpürülmüş problemler yumağı, Türk futbolunu tükenmişlik sınırına getirmiştir

Bugün geldiğimiz noktada; Türkiye Futbol Federasyon Kanunu’nda 1923 yılından bugüne kadar 7 defa değişiklik yapılmış, 43 Federasyon başkanı görev yapmıştır. 6 bin tescilli futbol kulübün temsil ettiği 300 delegenin Türk Futbolunda başkan adayının belirlenmesinden çok yapısal reformlara ihtiyaç bulunmaktadır.

Dünyada değişen yeni ekonomi yönetim sistemleri ile birlikte, Endüstri 4.0 sürecine giren tüm sistemler, yapısal özelliklerini yenilemektedir. Bu çerçeveden bakıldığında, Türk futbolu dijitalleşmenin gerisinde kalmıştır. TFF, Futbol bilim ve teknolojisi ile tanışmalı; İnovasyon ve Metaverse, Web3.0, uygulamaları ile birlikte, yeni ürün ve hizmetler geliştirmeli, katma değer yaratmalı, rakipleri ile rekabet etmelidir. TFF kendisi ile birlikte kulüpleri, ligleri yeniden yapılandırmalıdır. 

Türk futbolunun kurtuluşu ve rekabetçi bir yapıya kavuşmasının en temel çözümü yasal düzenlemelerde yapılacak olan devrimniteliğindeki değişiklikler olmalıdır. Sadece yasal düzenlemelerle sorunların üzerinden gelinebileceği anlayışı ne yazık ki, günümüz futbol yapılanmasında geçerli bir yaklaşım değildir

Futbolumuzun rekabet yetkinliğini yükseltebilecek, Avrupa ve Dünya futbolundan ekonomik, finansal ve sportif olarak hak ettiği payı alabilecek bir yapının tesis edilmesi gerekir. Bunun için soruna uzun vadeli ve stratejik bir anlayış ve yapısal nitelikte yaklaşılması kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Bugünü kurtarmaya yönelik palyatif çözümlerden daha çok yarınları kurtaracak bir futbol yapılanması örgütlenmelidir. Bu kapsamda Türk futbolunun rekabet düzeyi ve kalitesini artıracak kapsayıcı kurumlar oluşturulmalı; kalıcı başarıyı getirebilecek sürdürülebilir ve sağlıklı bir mali yapı sağlanmalıdır. 

Futbolumuzun üst yapı örgütlenmesi günümüz futbolunun gereksinimlerini karşılamaktan uzaktır. Mevcut statüko altmış beş yıldır Türk futboluna başarı getirmemiş, aksine sorunların kaynağını oluşturmuştur.

Özellikle Avrupa’da son yirmi yılda kulüp futbolu ciddi parasal getiri sağlayan bir alan olurken, TFF bu gelişimi ve değişimi iyi okuyamamış, futbol üst örgütlenmesini buna organize edememiştir.

Futbolumuzun ana gelir kaynağı olan naklen yayın konusunda ne kulüpler birliği ne de TFF sağlıklı ve sürdürülebilir bir yapı tesis edememiş, bu konuda sahip olduğu misyonunun gereklerini yerine getirememiştir.

Futbolumuzun üzerinde siyasetin etkisi her geçen gün daha da artmaktadır. Özellikle yeni çıkan “Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Yasası” ile bu konuda yürütmeye geniş ve mutlak yetkiler tanınmış; ancak borçlu kulüpler bu yasaya karşı sorunlarının çözümlerine yönelik bir etki ortaya koyamamışlardır.

FIFA’nın UEFA’nın almış olduğu kararlara özgü, kulüplerin profesyonel bölümleri ticari ve finansal olarak yeniden yapılanması gerekmektedir. Futbolda ekonomi yönetimine geçirilerek yükselen futbol gelirleri pastasından pay alabilecek sistematik yapılar oluşturmak gerekmektedir. 

TFF, idari ve mali olarak kendisini yenilemeli, yasal düzenlemeler, teşkilatlanma ve organizasyon yapısı yeniden düzenlenmelidir. 

Yıllardır tarihe damga vurmuş güzide kulüplerimizi kendi PR ve şahsi menfaatleri için kullanarak amacından saptırılmasına göz yumulmuştur. Dolayısıyla özerk yapının verdiği dayanaktan faydalanarak “sözüm ona” başarı için hesapsız transferler, harcamalar ile sadece kulüplerimiz değil ülke gençliği ve ekonomisine zarar verilmiştir.

Aynı zamanda sorunların çözümüne katkı sağlamak yerine çözüm için siyasileri devreye sokanlar ile siyasilerin spora müdahalesine itiraz edenler hep aynı kişiler olmuştur. Bu da maalesef içeride kısır döngü oluşturarak taraftar baskısına neden olmuştur. Bütün bunlar bu düzeni maalesef destekleyen en önemli etken olmuştur. 

Bugün artık, Türk futbolu tarihte hiçbir yerde olmayacak kadar siyasetle iç içe girmiş durumdadır. Bunun kısa zamanda çıkabilme ihtimali de çok zayıftır. 

Türk futbolu yenidünya futbol düzenine uygun olarak yeniden yapılanmalıdır. Türk futbolunu dünya markası yapmak için gerekli önlemler ve tedbirler alınmalıdır. 

Türk futbolunun kurtuluşu dünyadaki gelişmelere uyum sağlayacak, objektif kriterlere dayalı, hesap verebilir, sürdürülebilir futbol ekosisteminin hayata geçirilmesi ile mümkün olacaktır.

TFF, Türkiye’nin Federasyonu olmalıdır, futbol sevgisinin tohumlarını Anadolu’ya ekerek futbolu yeniden yeşertmelidir. 

Özetle; 

Türk futbolunun temel sorunları olarak:

– Kurumsal Yönetim Yetersizliğini,

– Yanlış Şirketleşme ve Halka arzın yarattığı sorunları,

 -Örgütlenme Sorunlarını

– Devletin Futbola sponsorluğunun artarak devam etmesinin neden olduğu sorunları,

– Kontrolsüz Transfer Harcamalarını,

– Ölçüsüz Ücret, maaş ve prim Personel Harcamalarının astronomik artışı, 

– Kulüplerin Artan Borçlarını, 

– Ekonomik konjonktürün olumsuz etkisiyle artan finansman maliyetlerini,

– Faaliyetlerinden kar yaratamayan kulüplerin giderek artan zararları sonucu, öz kaynaklarını yitirdiklerini,

-Futbol yayınlarındaki gelir düşüşlerini, 

– Finansal sorunların giderek derinleştiğini,

Hep birlikte görüyoruz.

Türk futbol pastası hızla büyürken, bu geliri sevk ve idare edecek yönetsel yapıyı gerçekleştiremedik. Bu nedenle Türk futbolunun temel sorunu bir üst yapı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Türk futbolu sahip olduğu potansiyelleri itibariyle Avrupa futbolunda hak ettiği yere gelebilir. Yeter ki, bu potansiyeli harekete geçirebilecek yönetsel ve organizasyonel yapıları; rekabeti ve kaliteyi sağlayacak, sürdürülebilir ve sağlıklı bir mali yapıyıoluşturacak kapsayıcı kurumları inşa etmeliyiz. Toplum ve kültür olarak bunu yapabilecek yetkinliklere sahibiz.

Kamuoyuna Saygılarımızla.  Haziran 2022  

Tuğrul Akşar, Futbol Ekonomisti 

Erdal Alkış, Eski TFF Başkan Adayı  

Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu, Akademisyen

© The Independentturkish// Mehmet Altunkılıç

İLGİLİ HABER

Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

To Top
%d blogcu bunu beğendi: