
“Türkiye’nin yüzde 56’sı fazla kilolu veya obez, OECD ülkelerinde durum ne?”
Uzmanların uyarısına rağmen aşırı kilo veya obezite ciddi bir sorun olmayı sürdürüyor..
ABD’de 15 yaş yaş üstü nüfusun yüzde 67’si fazla kilolu veya obez durumda.. Bu oran Türkiye’de ise yüzde 56..
Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyesi ülkerin büyük kısmında halkın yarıdan fazlası fazla kilolu veya obez..
Peki, aşırı kilo veya obezite en yüksek hangi ülkelerde? Obezite oranında Türkiye kaçıncı sırada?
OECD’nin 2020 yılı verilerine göre 15 yaş üstü dikkate alındığında fazla kilo veya obez nüfus oranı en yüksek ABD’de.. Bu ülkede halkın yüzde 67’si fazla kilolu veya obez..
ABD’yi sırasıyla İzlanda (yüzde 65), Finlandiya (yüzde 60) ve Çekya (yüzde 58) takip ediyor.
Fazla kilo veya obez nüfus oranı Macaristan’da yüzde 58 ve Yunanistan’da yüzde 57.
Türkiye 28 ülke içinde 9. sırada..
- Türkiye’de 15 yaş üstü nüfusun yüzde 56’sı fazla kilolu veya obez durumda..
Türkiye bu oranla 28 ülke içinde 9. sırada yer alıyor. 28 ülkenin 26’sında bu oranın yüzde 45’in üstünde olması sorunun ne kadar yaygın olduğunu ortaya koyuyor..
https://flo.uri.sh/visualisation/8508050/embed?auto=1
“En düşük Güney Kore’de”
Fazla kilolu veya obez nüfusun en düşük olduğu ülke yüzde 31 ile Güney Kore. Bu ülke diğer üyelerden açık şekilde ayrılıyor.. Bu ülkeden sonra yüzde 42 ile İsviçre geliyor..
Diğer bazı ülkelerdeki fazla kilolu veya obez nüfus oranı şöyle: Kanada yüzde 55, Almanya yüzde 53, Hollanda yüzde 48, İtalya yüzde 46 ve Fransa yüzde 45..
OECD verileri kişilerin beyanına dayanıyor.. Veriler 2020 veya mevcut buna en yakın yıla ait bilgileri kapsıyor..
“Obezite 1975’te bu yana 3’e katlandı”
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre dünya çapında obezite oranı son 45 sene 3’e katlanmış durumda..
2016 yılı verilerine göre dünyada 18 yaş üstündeki yetişkinlerin yüzde 39’u fazla kilolu ve yüzde 13’ü obez.. Dünyada 650 milyondan fazla kişi obez..
DSÖ obezitenin önlenebilir olduğuna dikkat çekerek yetkilileri önlem almaya çağırıyor..
Obezite kadınlarda daha fazla”
DSÖ verilerine göre 2016 yılında dünya nüfusunun yüzde 13’ü obez iken cinsiyetler arası belirgin bir fark dikkat çekiyor. Obezite kadınlarda daha yaygın. 2016’da yetişkin kadınlarda obezite oranı yüzde 15 iken bu oran erkeklerde yüzde 11 idi.
İLGİLİ HABER
“Ergenlik döneminde yaşanan sorunlar“
“ERGENLİK DÖNEMİ SORUNLARI“
Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz’in ergenlik döneminde yaşanan sorunları ele aldı.
Atilla Büyükgebiz’in bireylerin çocukluktan erişkinliğe geçiş aşaması olan ergenliği dönemi hakkında ebeveynleri bilinçlendirdiği, ‘A’dan Z’ye Ergenlik’ yayımlandı..
Büyükgebiz kitabında, ebeveynlerin sıkça sorduğu ‘erken ergenlik nedir, Çocuğumun boyu ne olacak, bizimle neden iletişim kurmuyor’ gibi sorulara cevap verdi..
Araştırmalar sonucunda erişkin yaş grubunda obez olanların çoğunun 6-19 yaşlarında da obez oldukları anlaşıldı. Bu sebeple, obezitenin önlenmesi için okul çağına ve ergenlik dönemine dikkat edilmesi gerekiyor.

‘A’dan Z’ye Ergenlik’
Şişmanlığın tedavisi her yaş grubunda zor ve ümit kırıcıdır. Onun için şişmanlık ortaya çıkmadan önce önlem alınması ve gelişmesinin önlenmesi sağlanmalıdır.
Çocuk ve ergenlik obezitesinin, erişkin obezitesi için en önemli risk teşkil ettiği bilinmektedir. Öyle ki, ergenlik döneminde kilolarından kurtulamayan çocukların %70’i yani 10 obez ergenden 7’si erişkin yaşlarında da obez olmaktadır..
Erişkin yaş grubunda obez olanların çoğunun 6-19 yaşlarında da obez olduğu ortaya çıktı..
Bunun sebebi, fizyolojik olarak altı yaşından sonra vücutta artmaya başlayan yağlanmanın yoğun olarak artmasıdır..
Normalde her çocukta altı yaşından sonra vücutta yağ dokusu artmaktadır, ancak eğer çocuk çok fazla gıda tüketip yeterli hareket-aktivite göstermezse; aşırı artan yağ dokusu erişkin obezitesine zemin hazırlamaktadır..
Bir çalışmada obez çocuklarda yağ hücre sayısının 11 yaşına kadar, obez olmayan yetişkinlerde bulunan ortalama yağ hücre sayısını aştığı belirlenmiştir. Bu nedenle okul çağındaki çocukların spor yapmalarının ve hareketsiz yaşam tarzından uzak durmalarının çok önemi vardır..

“OBEZİTENİN ÖNLENMESİ“
https://www.cafemedyam.com/2019/02/19/seker-ve-obeziteye-tek-dozda-son-bulusu/
Çocukların boş zamanlarını değerlendirecek uğraşları olmalı ve böylece sıkıldıklarında yemek yemeleri engellenmelidir.
Okullarda fiziksel aktivite özendirilmeli ve hatta zorunlu hale gelmelidir
TV, bilgisayar başta olmak üzere ekran başında iki saatten fazla vakit geçirilmemelidir.
‘Fastfood‘ denilen hızlı hazırlanan ve tüketilen kalori içeriği fazla olan yiyeceklerden kaçınılmalıdır.
Kızarmış ve yağ içeriği fazla yiyecekler verilmemeli, sebze ve meyve yeme alışkanlığı kazandırılmalıdır.
Ailenin beslenme alışkanlıkları çocuğun beslenmesine göre değiştirilmelidir.
Tatlılardan ve besin değeri düşük yiyeceklerden kaçınılmalıdır.
Düzenli ve sağlıklı yemek yeme alışkanlığı okul programlarına da girmelidir.
Obezite oluşumunda tüketilen besinlerin kalori içeriği kadar yeme hızı da önemlidir. Yemek ne kadar hızlı yenirse, yemeğin bitmesinden önce gelişen doygunluk hissi de o kadar az olur. Bu nedenle yemeğin yavaş yenmesi ve iyi çiğnenmesi gerekir. Yemek yemeye başladıktan ortalama 20 dakika sonra beyne doyma mesajları gider; bu nedenle yemeğin yavaş yenmesi ve besinlerin iyi çiğnenmesi önemlidir.
Az yağ tüketilmeli ve zeytinyağı tercih edilmelidir.
Tuz, un ve şekerden uzak durulmalıdır.
Porsiyonlar küçük tutulmalı, gerekirse evdeki büyük tabakların yerine daha küçükleri kullanılıp, ikinci porsiyonlardan uzak durulmalıdır.
Az ve sık yemek (3 ana ve 2-3 ara öğün) sürekli tokluk hissi sağlar, uzun süre açlıktan sonra görülen insülin salınımını da önler ve insülin direnci riskini azaltır.
Kahvaltı düzenli yapılmalıdır, şekerli ve gazlı içeceklerin tüketimi azaltılmalıdır.
Arabaya binmek yerine yürünmeli veya bisiklete binilmelidir.
Hafta sonları ailece spor yapma olanakları yaratılmalıdır.
Yiyecek ödülü vermekten, sakız çiğnemekten kaçınılmalıdır.
Besin üreticileri, sivil toplum kuruluşları, derneklerle iş birliği içinde olunmalıdır..
“OBEZİTE BAĞLANTILI KANSER RİSKİ ARTIYOR“
Milenyum kuşağı tehdit altında
1980-2000 yılları arasında doğmuş olan Y kuşağı, baby boom denilen II. Dünya Savaşı sonrası kuşağa kıyasla iki kat daha fazla kanser riski taşıyor.
Obezite, çağımızın en büyük problemlerinden biri. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre 700 milyona yakın yetişkin obezite sorunu yaşıyor.
Obezitenin yaygınlığı ise 1975’ten günümüze 3 kat artmış durumda. Obezitenin başlı başına bir sağlık sorunu olmasının yanında ölümcül hastalıkları tetikleme gibi de bir riski var. Görünen o ki kanser de bu risklerden birisi.
Yapılan son çalışmaya göre, milenyum çağında obeziteyle ilişkili olarak kansere yakalanma riski artış gösterdi.
Kolorektal, böbrek ve pankreas kanserleri bu bulguda başı çekiyor.
Sözgelişi, 1995’ten 2014’e kadar 25 ile 49 yaş arasında obezite ilişkili kansere yakalananların sayısında keskin bir artış yaşandı. Öyle ki 1980-2000 yılları arasında doğmuş olan Y kuşağı, doğum patlaması yaşanan II. Dünya Savaşı sonrası (baby boom) kuşağına (aynı yaşta yakalanılan kansere) göre iki kat daha fazla kanser riski altında.
Amerikan Kanser Derneği Gözetim ve Sağlık Hizmetleri Araştırmaları Başkan Yardımcısı Dr. Ahmedin Jemal, bu bulguların gelecekte kanser vakalarının artacağına yönelik bir işaret olabileceğini kaydetti.
Çalışmanın başyazarı da olan Jemal ayrıca, bu artış potansiyelinin, son birkaç on yılda kanser sebepli ölümlerinin azalmasında kaydedilen ilerlemeyi tersine çevirebileceğinin de altını çizdi.
Araştırmaya göre Y kuşağındaki genç yetişkinlerin kansere yakalanma riski, daha ileri yaşlardakilere kıyasla daha az. Ancak risk yine de var.
Örneğin, 2010-14 yılları arasında pankreas kanseri oranı, 25-49 yaş arasında 100 bin kişi başına 2 vaka iken 50-84 yaşları arasında bu oran 100 bin kişide 37 vakaya karşılık geliyor. Obeziteye bağlı bazı kanser türlerinin Y kuşağındaki genç yetişkinlerde artış göstermesine dikkat çeken Dr. Jamal, genç erişkinler yaşlı erişkinlere göre daha düşük bir risk grubunda olmasına rağmen yaşanan artışlar konusunda uyardı.
12 FARKLI KANSER RİSKİ VAR
Aşırı vücut yağlanmasının bazı kanser risklerini artırdığı zaten biliniyordu. Zira Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı olarak çalışan Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı, obezitenin 12 farklı kansere yakalanma riskini artırdığına yönelik bir raporu 2016 yılında yayımlamıştı.
Söz konusu kanser riskleri,
- kolorektal,
- böbrek ve
- pankreas kanserlerinin yanı sıra
- özofagus (yemek borusu),
- safra kesesi,
- gastrik kardiyak (bir tür mide kanseri),
- karaciğer,
- safrakanalı,
- çoklu miyelom (bir çeşit kemik iliği kanseri) ve
- tiroid kanseri
Bununla birlikte kadınlarda görülen;
- meme,
- yumurtalık ve
- endometriyal kanserler de obezite kaynaklı kanser riskleri arasında gösteriliyor.
- Obezitenin akciğer ve cilt kanseriyle ilişkisi ise henüz tam olarak kanıtlanamadı.
Obezitenin genç yetişkinlerin kansere yakalanmasındaki tek neden olup olmadığı konusundaki araştırmalar devam ediyor.
İLGİLİ HABER
Derleyen: Batuhan Sarıcan
https://www.who.int/news-room/ fact-sheets/detail/obesity-andoverweight https://www.livescience. com/64668-obesity-canceryoung- adults.html?utm_ source=ls-newsletter&utm_ medium=email&utm_ campaign=20190204-ls