
“Bitki çaylarıyla ilgili 8 önemli uyarı!”
Halk arasında çoğunlukla ‘doğal ve şifa verici’ olarak bilinen, herhangi bir yan etkisi veya risk faktörü çok da bilinmeyen bitkiçayları bazı durumlarda tehlikeli de olabiliyor..
Beslenme ve Diyet, Fitoterapi Uzmanı Şeyda Sıla Bilgili:
“Özellikle kış aylarında bağışıklığı desteklemek, vücut direncini artırmak veya metabolik hızı yükseltmek için insanlar aktarlara giderek bitki çayları veya poşet bitki çayları alıyorlar..
Ancak ‘bitki çayları ‘çok masum’ gibi düşünülerek, insanlar kendilerinde var olan bazı hastalıklara bakmadan tüketebiliyorlar ya da bu hastalıkların farkında bile olmadıklarından, şifa zannederek bol bol içebiliyorlar..
Oysa ekinezyadan zencefile, yeşil çaydan adaçayına dek birçok bitki çayı; bazı durumlarda tehlikeli olabiliyor da. Bu yüzden sağlığa fayda yerine zarar vermemek için bitki çayı kullanımına dikkat edilmelidir”..
Beslenme ve Diyet, Fitoterapi Uzmanı Şeyda Sıla Bilgili, bitki çaylarıyla ilgili önemli uyarı ve önerilerini 8 başlık altında şöyle özetliyor:
YEŞİL ÇAY:
En sık tüketilen bitki çaylarından yeşil çayı, hipertansiyonu ve çarpıntısı olan kişiler dikkatli tüketmeli..
Yeşil çay içeriğindeki epigallokateşin galat sayesinde metabolik hızı artırıyor ancak aşırı tüketiminde, içerisindeki kafeinden kaynaklı hipertansiyonu ve çarpıntısı olan kişileri rahatsız edebilir..
Hipertansiyonu ve çarpıntısı olan kişiler yeşil çayı bir-iki fincandan fazla tüketmemeli..
KEKİK:
Gündelik yaşamda çok sık kullanılan, kendine has koku ve tadıyla şifalı baharatlardan olan kekik bitkisi için “kekiğin de zararı mı olurmuş?” demeyin..
Kekik çayı; idrar enfeksiyonlarından sindirim problemlerine, üst solunum yolu enfeksiyonlarından mide rahatsızlıklarına kadar pek çok fayda sağlasa da, tansiyonu düşürücü etkisinden dolayı yüksek tansiyon hastalarında ilacın etkinliğini arttırdığından sanılanın aksine olumsuz sonuçlar doğurabiliyor..
Bu nedenle yüksek tansiyon hastalarının eğer kekik çayı içeceklerse bir uzman kontrolünde ilaçtan 2 saat sonra tüketmeleri uygun olabilir..
EKİNEZYA:
Bağışıklık sistemini güçlendirici etkisiyle ekinezya soğuk algınlığında çok sık kullanılan bir bitki çayı..
Soğuk algınlığı kalıntılarının önlenmesi ve tedavisinde yardımcı. Mevsim değişimlerinin etkilerini hafifletmek, hastalıklara karşı vücut direncini artırmak için ekinezya çayı bir ay düzenli kullanılabilir..
Ancak bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara yol açabiliyor. Doğum kontrol, alerji ve kolesterol ilaçları ile etkileşimi olduğundan, bu ilaçları kullananlar bir uzman tavsiyesi olmadan kesinlikle kullanmamalı..
ZENCEFİL:
Zencefilin, soğuk algınlığı, mide ve bağırsak rahatsızlıkları ile diyabet üzerine olumlu etkileri biliniyor..
Ancak bu şifalı bitki, safra salgısını artırdığı için safra kesesiyle ilgili rahatsızlığı olanların uzman kontrolünde tüketmesi şart..
Ayrıca hamilelikte; bulantı ve kusmayı önlediği için de zencefil kullanılıyor. Ancak 1 gr üzerinde zencefil alınması adet söktürücü etkisiyle düşük riskini meydana getirebileceği için, uzmana danışarak güvenli doz aralığında kullanılmalı..
AKİ ÇAYI:
En tehlikeli örnek sinemaki yaprağı çayı!
Zayıflama çaylarında sıkça karışımıza çıkan sinemaki, özellikle kabızlık tedavisinde sıklıkla kullanılıyor..
Ancak 3 haftadan fazla tüketilmesi durumunda bağırsakta kalıcı hasara hatta uzun vadede tümörlere bile neden olabilir..
Ayrıca sinemaki, bağırsaklarda kronik bir tembellik de ortaya çıkarabiliyor..
ADAÇAYI:
Soğuk algınlığı tedavisinde adaçayı ve gargarası çok etkili..
Sinüsleri ve akciğerleri temizliyor. Adaçayının içinde bulunan cineol isimli bileşen sayesinde öksürüğü önlemeye yardımcı oluyor..
Özellikle ağız ve boğaz enfeksiyonlarındaki etkisiyle bilinen adaçayı, uykuya eğilimi artırdığı için sakinleştirici ilaç alanlarda ve gebelikte kullanılmamalı..
Ayrıca kasılmalara da neden olduğundan hamilelerin adaçayı tüketmemesi gerekiyor..
ZERDEÇAL:
Zerdeçalın içerisinde bulunan kurkumin vücudumuzda hasara, kanser ve iltihaba yol açan maddelerin oluşumunu önlüyor..
Yapılan çalışmalar kemoterapi ve radyoterapi uygulanan kanser hastalarında tedavinin daha etkili olmasını sağladığını gösteriyor..
Ancak zerdeçalı safra kesesinde taş olanlar kullanmamalı. Çünkü safra akışını artırıcı etkisi var..
KUŞBURNU:
Kuşburnu, içerisindeki C vitamini sayesinde bağışıklık sistemini korur ve güçlendirir..
Soğuk algınlığı, nezle ve grip gibi enfeksiyonlu hastalıklar ile romatizma gibi iltihabi hastalıkların doğal tedavisi için de son derece etkili ve kullanışlıdır..
Ancak gün içerisinde yaklaşık üç fincandan fazla tüketimi deride kaşıntı gibi alerjik reaksiyonlara neden olabilir.. Ağızda ve sindirim sisteminde tahrişe yol açabilir..
“Bitki çayları nasıl tüketilmeli?”
Bitki çaylarının tüketiminde dikkat edilmesi gereken noktalara değinen ve tavsiyelerde bulunan Diyenisten Özden Örkcü:
“Bitki çayları, rahim kasılmalarına bağlı düşük tehlikesine kadar ciddi sorunlar doğurabilir. Böbrek hastaları da risk altında olabilir.. Mutlaka uzmana danışmak ve günlük güvenilir doz aşımını geçmemek gerekiyor..”
Salgınların artması bitki çaylarına ilgiyi daha da artırdı. Bitki çaylarının zayıflama, vücut şekillendirme, eklem ağrılarını hafifletme ve anne sütünü artırma gibi birçok amaçla kullanıldığını belirten uzmanlar, özellikle hamilelerin, böbrek hastalarının, çarpıntı ve hipertansiyonu olanların mutlaka uzmana danışmaları gerektiğini vurguluyor.
Uzmanlar, içeriğindeki bioaktif maddelerin açığa çıkarılması daha kolay olduğu için yapraklar, çiçekler ve sapların 3-10 dakika arasında kaynar suda bekletilerek hazırlanmasını tavsiye ediyor. Uzmanlara göre özellikle kekik çayının günde 1 gramın üzerinde tüketimi, hamilelerde düşük riskine yol açıyor.
SALGIN BİTKİ ÇAYLARINA YÖNELTTİ
Bitkisel çayların sağlık üzerine olumlu etkileri bulunan ve antioksidan özellik taşıyan bioaktif bileşenler içerdiğini belirten Diyetisyen Özden Örkcü:
“Kateşinler, flavonoller, flavonlar ve fenolik asitler gibi polifenol maddeler içeren çaylar antikarsinojenik, antimutojenik ve kardiovasküler hastalıklara karşı koruyucu özelliklere sahiptir. Özellikle salgınların artması ile birlikte bitki çaylarına yönelim daha da arttı.”.
3-10 DAKİKA ARASINDA KAYNAR SUDA BEKLETİLMELİ
Diyetisyen Özden Örkcü:
‘Bitkisel çayların hammaddesi çoğunlukla bitkilerin yaprak, çiçek, kök ve meyve gibi değerli kısımların kurutulması sonucunda elde ediliyor..
Bitkisel çayların su ile hazırlanmasında kullanılan yöntemlerden biri de haşlayarak demlemedir. Bu yöntemle bitkilerin içerdikleri bioaktif maddeleri açığa çıkarmak kolay olduğu için yapraklar, çiçekler ve saplar genelde 3-10 dakika arasında kaynar suda bekletilmeli..
Bitki çayları zayıflama amaçlı, vücut şekillendirmek için, depresyona karşı, gastrointestinal semptomlarda, immün destekleyici olarak, eklem ağrılarını hafifletici ya da anne sütünü arttırmak için de kullanılabiliyor..
Bitki çaylarını tüketirken mutlaka uzman görüşü alınmalı. Hamileler özellikle bitki çayı konusunda daha hassas davranmalı..
Bitki çayları, rahim kasılmalarına bağlı düşük tehlikesine kadar ciddi sorunlar doğurabilir. Böbrek hastaları da bitki çaylarının diüretik etkilerinden dolayı risk altında olabilirler. Mutlaka uzmana danışmak ve günlük güvenilir doz aşımını geçmemek gerekiyor.”
“MUTLAKA ETİKENTLEMİŞ ÜRÜN ALINMALI”
Özellikle lisansı olmayan, kalite, etkililik ve güvenirliliği gösterilmemiş, etiketlenmesi ve standardizasyonu uygun olarak yapılmamış, denetimsiz, tezgah üstü olarak satılan ilaç kullanımlarının arttığına dikkat çeken Örkcü, “Ürünün üzerinde bitkinin adı, toplanan kısmı, etken madde miktarı varsa yan etkileri, çayın saflık oranı, üretim ve paketleme izni mutlaka belirtilmeli. İçinde bulunduğumuz sonbahar ve yaklaşan kış mevsiminde bitki çayları tüketimi artıyor. Ancak bitki çaylarının satıldığı bazı aktarların yeterince temiz olmadığı gözlemleniyor. Bu konuda tüketiciler mutlaka etiketlenmiş ürün almaya dikkat etsinler.” dedi.
“KEKİK ÇAYI DÜŞÜK RİSKİNE YOL AÇABİLİYOR”
Bitkilerin yan etkileri ve ilaçlarla birlikte kullanıldığında meydana gelebilecek ilaç etkileşimlerinin tam olarak bilinmediğini vurgulayan Örkcü:
“Bitki ve bitki ürünlerinin tedavi ve herhangi bir hastalığın önlenmesi amacıyla tüketilirken ilaçlarla beraber kullanıldığında potansiyel etkileşiminin ve yan etkilerin meydana gelebileceğine dikkat edilmesi gerekiyor. Hipertansiyonu ve çarpıntısı olan kişiler günlük bir iki fincandan fazla yeşil çay tüketmemeye özen göstermeli. Kekik zararsız gözükse de yüksek tansiyon ilacının etkinliğini artırdığı için tansiyon düşüklüğüne neden olabiliyor. Bu sebeple ilaçlardan 2-3 saat sonra kekik çayı tüketmeleri öneriliyor. Hamilelikte soğuk algınlığına iyi gelmesinin dışında bulantıya iyi geldiği için tüketim günlük 1 gram üzerine çıkılmamalıdır. Aksi durumda düşük riskine neden olabilir.”
SAKLAMA KOŞULLARI ÖNEMLİ
Depolama sırasındaki kötü havalandırma koşullarının çoğunlukla üründeki nem içeriğinin artmasına yol açtığını belirten Örkcü:
“Bu durumda bitkisel materyaller küflerin gelişimi ve toksin üretimine daha elverişli hale geliyor. Uygun şartlarda kurutulmuş bitkilerin genellikle 1 yıl boyunca muhafaza edilmesi öneriliyor. Güneş görmeyen, nemli olmayan, kuru yerlerde ve oda sıcaklığının üzerine çıkmayan yerlerde saklamak daha uygun olacaktır..”

“Matcha nedir? Matcha çayının faydaları nelerdir?”
Sağlık mağazalarından kafelere kadar her yerde ortaya çıkarak popülaritesini artıran Matcha, toz haline getirilmiş yüksek kaliteli bir yeşil çay olarak öne çıkıyor..
Metabolizmadan, ağız sağlığına insan vücudunun birçok bölgesine önemli fayda sağlayan Matcha, tüm yaprakların öğütülmesinden elde ediliyor..
Genç çay yapraklarının öğütülerek parlak yeşil bir toz haline getirilmesiyle yapılan bir yeşil çay türü olan Matcha, son günlerin popüler gıdalarından..
Matcha yaprakları gölgede tutulan yeşil çay çalılarında yetiştirilir.. Gölge, yapraklardaki klorofil içeriğini artırır, bu da onları parlak yeşil ve besinlerle dolu yapan şeydir..
Yapraklar elle toplanır ve sapları ve damarları çıkarılır..
Matcha tozu sıcak su ile çırpılır. Bu, yaprakların suda demlendiği normal yeşil çaydan farklıdır..
Bir çay firmasının ortak sahibi ve ‘The Book of Matcha’ kitabının yazarı Louise Cheadle:
“Demleme yeşil çay yapmanın, Ispanağı sıcak suda haşladıktan sonra yeşilliği atıp suyunu içmekten bir farkı yok…Besinlerin en iyi kısmı atılıyor.. Matcha ile aslında tüm çay yapraklarını içiyorsunuz..”
Yapraklar geleneksel olarak granit taşlarla süper ince bir toz halinde öğütüldüğünü söyleyen Cheadle:
“Yaprakları öğütmek bir saat sürüyor ve besinleri korumak için karanlıkta yapılıyor..En iyi matcha, yüzyıllardır yetiştirildiği ve geleneksel Japon çay seremonisinin bir parçasını oluşturduğundan Japonya’dan gelir..”
“MATCHA ÇAYININ FAYDALARI NELERDİR?“
Matcha, diğer yeşil çaylar gibi, kateşinler adı verilen bir sınıf antioksidan içerir..
Matcha, vücutta kanserle mücadele etkilerine sahip olduğuna inanılan EGCG (epigallokateşin gallat) adı verilen bir kateşinden yüksektir. Kateşin emildikten sonra hedef dokulara ulaşarak antikanser aktivite gösterir. Kanser oluşumunun tüm safhalarında tersine etki sağlayarak kanser hücresine karşı savaşır ve tümörü küçültür.
Çalışmalar, yeşil çayı kalp hastalığını, tip 2 diyabeti ve kanseri önlemeye yardımcı olmak çeşitli sağlık yararlarıyla ilişkilendirmiştir..
Sindirimi kolaylaştırıp, metabolik hızı arttırdığı için kilo kaybını teşvik eder..
Bununla birlikte, ağızdaki bakterileri azaltarak diş ve diş eti sağlığına da katkı sağlar..
2014 yılında yapılan bir araştırma, çay ve kan basıncı arasındaki bağlantı üzerine 25 randomize kontrollü çalışmayı inceledi ve insanların 12 hafta boyunca çay, özellikle de yeşil çay içtiğinde kan basıncının önemli ölçüde düştüğünü bildirdi..
2011 yılında yapılan bir araştırma, yeşil çay içmenin daha düşük kötü LDL kolesterol seviyeleri ile bağlantılı göründüğünü bildirdi..
Matcha bir tür yeşil çay olduğu için benzer faydaları paylaşabilir, ancak bu iddiayı yapmak için yeterli araştırma yok..
“MATCHA VE YEŞİL ÇAYIN FARKLARI NELERDİR?“
Hem normal demlenmiş yeşil çay hem de matcha kafein içerir, ancak kahve veya siyah çaydan daha azdır..
Matcha, normal demlenmiş yeşil çaydan daha fazla kafein içeriyor gibi görünüyor..
Matcha çayı, yeşil çaydan 10 kat daha besleyicidir ve 137 kat daha fazla antioksidan içerir..
Ayrıca Matcha çayı geleneksel taş değirmende öğütülerek hazırlandığından yaprağın tamamı kullanılır.. Yapay renk ve aromalar içermez..
“MATCHA ÇAYI NASIL YAPILIR?“
Matcha tozu, sıcak su birlikte çırpılmalıdır..
Topaklanmaları önlemek amacıyla bir kaseye elemek için bir çay süzgeci kullanmanız önerilir. Daha sonra üzerine ılık su ilave edip çırpın..
Geleneksel olarak bu, bambu çırpıcı adı verilen bir çırpma teli ile yapılır..
Çırpma, fincanınıza dökülebilecek köpüklü bir çay oluşturur. Bazı insanlar parlak yeşil bir latte yapmak için tozu süt gibi diğer sıcak sıvılara da ekleyebilir..
“ZEYTİN YAPRAĞI ÇAYI FAYDALARI NELERDİR?”
Zeytin yaprağı, barış ve bereketin simgesi olan zeytin ağacının yapraklarıdır!
ZEYTİN YAPRAĞI ÇAYI NEYE İYİ GELİYOR?
Binlerce yıldır Akdeniz’de zeytin ağacının yaprağından (olea europea) yapılan çaydan keyif alınmaktadır.
Ayrıca, bu bitkisel çayda bulunan yüksek miktarda antioksidan, vücudun hastalıklara ve erken yaşlanmaya karşı etkili bir şekilde savaşmasına yardımcı olabilir. Peki, zeytin yaprağı çayının faydaları nelerdir? Zeytin yaprağı çayı neye iyi geliyor?
Zeytin ve zeytin yağı gibi zeytin yaprağının da insan sağlığına birçok faydası bulunmakta.
Zeytin yaprağının çayı doğal bir antibiyotik olarak kabul ediliyor. Zeytin yaprağı çayı, Akdeniz bölgesinde yaşayan insanlar arasında çeşitli hastalıkları tedavi etmek için kullanılan en yaygın, geleneksel bitki çaylarından biridir. Soğuk algınlığı, sıtma ve tropikal hastalıklar gibi durumların ve hastalıkların tedavisinde yüzyıllardır kullanılmaktadır. Şimdi, zeytin yaprağı çayının faydaları nelerdir? Zeytin yaprağı çayı neye iyi geliyor? Gelin daha yakından bir göz atalım.

ZEYTİN YAPRAĞI ÇAYININ FAYDALARI NELERDİR?
Zeytin yaprağı çayının insan sağlığı açısından faydalarından bazıları şunlardır:
– Anti-bakteriyel özelliklerinden dolayı vücuttan bakterileri temizliyor.
– Bağışıklık sistemini güçlendirir.
– Mantar oluşumunu engeller.
– Sindirim sistemini rahatlatır.
– Hücreleri yeniler.
– Kan şekerini düzenler.
– Yüksek tansiyonu düşürür.
– Kalp sağlığını destekler.
– Stresi azaltır.
– Kötü kolesterolü (LDL) düşürür.
– Enerji verir.
– Yaraların hızla iyileşmesine yardımcı olur.
– Kilo vermeye yardımcıdır.
– Ateş düşürücü özelliği vardır.
– Arterleri gevşeterek kan akışını artırmaya yardımcı olabilir.
– Erken yaşlanmayı önler.
– Kronik yorgunluğa iyi gelir.
– Alerjilerin tedavisinde etkilidir.
– Kas spazmalarını önlemeye yardımcı olur.
– İçeriğindeki antioksidanların karaciğer, meme ve prostat kanseri gibi tümörlerin ve kanserlerin tedavisinde yardımcı olabileceğini düşündürmektedir.
ÖNEMLİ NOT: Hamilelerin, bebek emzirenlerin ve kronik rahatsızlığı olanların kullanmaması, şeker hastalarının doktor kontrolünde tüketmesi tavsiye ediliyor. Kan basıncını ve kandaki glikoz seviyelerini düşürme kabiliyeti nedeniyle, bu çay düşük tansiyon ve glikoz seviyelerine sahip olanlar için oldukça tehdit edici olabilir.

“Uzmanı uyardı: Zeytin yaprağı çayı tüketirken dikkat!”
Zeytin yaprağı çayı nasıl tüketilmeli, tüketilirken nelere dikkat edilmeli?
Dahiliye Bölümü’nden Uzm. Dr. Ece Yiğit:
“Son dönemde zeytin ağacının yapraklarının çay olarak sık tüketilmeye başlandığını belirtmeliyim. Fakat çayını çok sıcak suyla hazırlarsanız zeytin yaprağı içerisindeki faydalı bileşiklerin etkisiz hale gelmesine neden olabilirsiniz.”
Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Yiğit, zeytin yaprağının oleuropein isimli kuvvetli antioksidan ve antimikrobik etkisi olan maddeyi içerdiğini aktararak, birçok bakteri, virüs ve mantar türü üzerine etkisi olan zeytin yaprağının aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi ile enfeksiyon hastalıkları tedavisinde başarı ile kullanıldığını kaydetti.
Uzm. Dr. Ece Yiğit:
“Son zamanlarda yapılan çalışmalar iltihap giderici ve ağrı kesici etkisi olan zeytin yaprağının hasarlı kıkırdak dokunun iyileşmesini sağladığını ve eklem hastalıklarında da etkili olduğunu göstermiştir.”
“DİYABET HASTALARI DİKKATLİ TÜKETMELİ”
Zeytin yaprağının kalp-damar hastalıklarına karşı da koruyucu olduğunu belirten Yiğit, şunları kaydetti:
“Kalp hastalıklarının en önemli risk faktörleri olan tansiyonu, kolesterolü ve şekeri düşürücü etkisi yapılan bir çok çalışma ile kanıtlanmış olan zeytin yaprağını iç hastalıkları polikliniğimizde medikal tedavinin yanında fitoterapi bölümünde destekleyici tedavi olarak başarı ile kullanıyoruz. Son dönemde şifa deposu meyvesi ve insan sağlığına dost yağı ile tanıdığımız zeytin ağacının yaprakları da çay olarak sık tüketilmeye başlandı. Fakat çayını çok sıcak suyla hazırlarsanız zeytin yaprağı içerisindeki faydalı bileşiklerin etkisiz hale gelmesine neden olabilirsiniz..
Özellikle ilaç kullanan diyabet hastaları zeytin yaprağı çayını tüketmek konusunda dikkatli olmalı..
Su kaynadıktan sonra soğumasını beklediğiniz suyu bir tatlı kaşığı zeytin yaprağının üzerine ekleyin. 5 dakika kadar demlenmesini bekledikten sonra tüketebilirsiniz..
Şeker düşürücü etkisini arttırmak için çubuk tarçın ilave edebilirsiniz. Günde 3 fincana kadar tüketilebilir. Ancak zeytin yaprağının şeker düşürücü etkisinin güçlü olduğu unutulmamalıdır. İlaç kullanan diyabetik hastaların aşırı şeker düşüşü durumu yaşamamaları için kullandıkları ilaçların düzenlenmesi gerekebilir.”
“DİYET YAPMADAN AYDA İKİ KİLO VERECEKSİNİZ”
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu ilk kez açıkladı!
Pandemi döneminde birçok kişinin en çok yakındığı konu alınan kilolar oldu..
Evde geçirilen sürenin uzamasıyla beraber hareketsizlik arttı. Durum böyle olunca vatandaşlar kilo vermenin yollarını araştırmaya başladı.
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, organik beslenmenin önemine dikkat çekerek, büyükşehir hayatının neden olduğu obeziteye karşı önlemler alınması gerektiğini vurguladı.
SARAÇOĞLU, DİYET YAPMADAN DA AYDA İKİ KİLO VERDİREN BİTKİYİ AÇIKLADI
Covid-19 salgınına karşı mücadele döneminde kısıtlamalardan dolayı birçok kişi evden çalışma sistemine geçti, hareketleri azaldı, dünya çapında kilo artışı yaşandı..
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, zayıflamak isteyenlerin uyması gereken kuralları tek tek saydı ve diyet yapmadan ayda iki kilo verilmesini sağlayan zeytin yaprağı kür tarifini sıraladı.
İşte Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu’nun dikkat çeken açıklamaları…
*Diyabet, yüksek tansiyon, tiroid gibi bir rahatsızlığınız olduğunda diyet uygulanmalıdır..
Şeker hastasınızdır, bu durumda diyet uygularsınız, ben zayıflayacağım diyerek diyet uygulayanları ben doğru bulmuyorum..
Zayıflamak istiyorsanız kural çok basit: Az yiyeceksiniz..
İnsanlar bunu yapamıyor. Bazı metabolizmalar vardır, yavaş çalışıyor. Bu da tiroidi yavaş çalışıyor demektir. Su içse yarıyor. Dolayısıyla önce bir hekime giderek tiroid fonksiyonlarınızın doğru çalışıp çalışmadığına baktırın. Bazıları vardır, yemek yer ama kilo almaz. Bunlarda da tiroid hormonu yüksek oranda üretildiği içindir. Bu kişiler yağ yakarlar. Metabolizmayı kontrol eden önemli organlarımızdan bir tanesi tiroiddir.
“MÜHİM OLAN BU YANLIŞ ŞEYİ ORTAYA KOYMAK”
Ben kendimi bildim bileli çeşitli diyetler yapılır adeta insanlar, gıdalara karşı bir savaş açmış durumda. Yediğiniz yemeğin lezzetini almıyorsanız, o zaman hayatın tadını çıkartamazsanız. Günümüzde diyetisyenler, diyet uzmanları var. Bunlarla konuşarak kendinize diyet çıkartırsınız fakat bu da çözüm değil. Bunu terk ettiğiniz zaman tekrar kilo alıyorsunuz. O zaman bir yerlerde bir yanlışlık var. Mühim olan bu yanlış şeyi ortaya koymak. Ben size yanlış ne olduğunu anlatacağım.

ZAYIFLAMAK İSTEYEN BİR İNSAN…
Birinci kural;
Düzenli uykusunu alacak. 8 saatlik bir uyku şart. Az uyuyanlara bakın kilolu insanlardır..
İkinci kural;
Düzenli defekasyon. En geç iki günde bir büyük abdeste çıkılmalıdır. Günümüzde insanlar 4-5 günde bir bunu normal sayıyor. Halbuki vücutta toksin birikiyor..
Modern hayatta yani büyükşehir hayatında, insanlar refaha koşuyor, halbuki ben ferahlığa koşan bir insanım. Refah beni ilgilendirmiyor.. Ferah değilse istediği refah olsun.
Refah günümüzde bir şeyi de beraberinde getiriyor: Stres.
Sabahın 6’sında minibüs, otobüs bekleyen gençler görüyorum. Bir- bir buçuk saat yolda gidiyor. Günlük yaşamınızın iki saatini bir teneke kutunun içine hapsedilip bir yerden bir yere naklediliyorsunuz. Şimdi koronavirüs var diye insanlar mesafeli ama olay insanların stresten uzak durması.
Stresiniz varsa kilo veremezsiniz.
“STRESLİ YAŞAMIN İÇERİSİNDE, ÇOCUKLARA TABİAT TANITILMIYOR”
Recyling nedir? Kelime anlamı geri dönüşümdür. Şimdi çocuklara şişe, kağıt dönüşümü öğretiliyor ama çocuğa kağıt nasıl yapılır öğretilmiyor..
Günümüzde insanlar tabiattan çok uzakta yaşıyor. Dolayısıyla problemleri çözemiyoruz. Kurşun kalemi açacakla açardık, 3 parmak genişliği kaldığı zamanda ucuna bir şey takarak 1 cm kalana kadar kullanırdık. Evlatlarımızı okula gönderiyoruz ama daha 1.sınıfta tabiattan bir haberler. Stresli bir şehir yaşamının içindeler. Çocuklara “toprağa basma” diyerek yanlış bilgi veriyorsunuz. Ölünüzü nereye gömüyorsunuz? Toprağa. Sebzenizi, meyvenizi nereden elde ediliyorsunuz? Topraktan. Kana kana içtiğiniz o suyu nereden alıyorsunuz? Yine topraktan. Toprak öyle bir arındırıcıdır ki ne versen kabul ediyor. İnsana yakışan toprak gibi olmaktır. İnsanlar stresli yaşamın içerisinde, çocuklara tabiat tanıtılmıyor.

OBEY THE RULE OF THE CITY: OBEZİTE
Diyeti uygulayacak kişi 8 saat düzenli uyku almalıdır..
6 saat uykuyla kalkın tartıya çıkın, tekrar yatıp 3-4 saat uyursanız, ben 3 saatte ne kadar çok kilo vermişim dersiniz..
Uyku, bağışıklık sistemini birinci derecede güçlendiren bir fonksiyondur. İnsanların hepsi stand-by (hazır) durumunda.
İkinci olarak bağırsakların düzenli boşalması lazım..
Bir de tatlandırıcılı içecek tercih edenler hayatının hatasını yapıyor. İnsülin hassasiyetini geliştiren bu suni tatlandırıcılardır. Büyükşehir hayatının bazı kuralları var. Biz bunlara uymak zorunda kalıyoruz. İngilizcede ‘obey’ yani uymak anlamında kullanılıyor. Şehir hayatında uyulması gereken kurallar var, yani the rule. Kelimeyi tamamladığımızda ise obey the rule of the city: Büyükşehrin kurallarına uyun. Tatlandırıcılar, tükettiğiniz kapalı ürünler, katkı maddeleri olan ilaçlar… Bunları sürekli vücudunuza alarak, vücutta bunları biriktiriyorsunuz. Bu maddeler vücutta yağ tabakasında birikiyor..
Çevrenizde bazı insanlar diyet uygulamaya başladığında, ikinci haftadan sonra yüzleri küçülür, ciltte bir sarkmalar görülür ve sivilceler artar. Bunun nedeni; toksinler, kimyasallar, katkı maddeleri yağ deposunda biriktiği için zayıflamaya başlayınca yağlar yanıyor ve kanda dolaşmaya başlıyor. Karaciğerinizi zorluyor, cildinizin rengi değişmeye başlıyor ve kendinizi yorgun, halsiz hissetmeye başlıyorsunuz.
Obey the rule of the city: Obesite. Obezitenin karşılığı budur. Büyükşehir hayatında bir meyve aldığınızda bile üstünde zirai ilaç var. Çoğu kişi organik olduğunu iddia ediyor fakat yanlış olan tohumun doğal olmamasıdır. Tohum şu an çok kıymetli oldu. Tohum doğal değilse ondan elde ettiğin sebze ve meyve organik değildir. Tohum değişirse insan da değişir.

“1 AYDA 2 KİLO VERDİREN ZEYTİN YAPRAĞI KÜRÜ“
Bu kürden şifa almak istiyorsanız;
- Düzenli uyku almaya dikkat edin
- Stresten uzak durun
- Katkılı gıdalardan uzak durun
- Tatlandırıcıları tüketmeyin, ne kadar çok tatlandırıcı o kadar çok karaciğer yağlanmasıdır.
Bu kür insülin direncini kırmanıza yardım eder. Günde iki defa çayını içeceksiniz. Zeytinin yaprağı, zeytinden çok daha fonksiyoneldir. Kimya içeriği olarak zeytin yaprağı, zeytin ağacı meyvesinden üstündür. Mesela zeytin alıyorsunuz, tuzlu suya bastığınızda onun içinde, bizi romatizma, kansere ve diyabete karşı koruyan etken maddeler de gitmiş oluyor. Zeytinin yaprağı çok kıymetlidir. Sizi tok tutar. İnsülin direncine karşı mükemmeldir.
Bazı bitkiler vardır, çınar yaprağı mesela en fazla iki dakika kaynatılır. Özellikle kadınlar ayaklarında toplardamar yetmezliği olur, ağrıdan kıvranırlar. Lahana yaprağı birebirdir ama 15 dakika kaynatmak gerekir. Dolayısıyla her şeyde bir ölçü var.
Zeytin yaprağı çok hassas ve kıymetlidir. Bu hassasiyeti de sıcaklığa bağlıdır.
En az 150 ml su kaynatılır. Kaynayan suyu bir bardağa alarak 1-2 dakika bekletilir.
Arada bir de bardak dıştan kontrol edilerek, elinizi yakıp yakmadığına bakılır. Eğer elinizle bardağı tutamıyorsanız, beklemelisiniz. Hazırlanan suyun ılıktan sıcak, elinizi yakmayacak ısıda olması gerekir.
Gölgede kurutulmuş 3 gram ya da bir tutam zeytin yaprağı ılıktan sıcak suyun içerisine ilave edilir ve karıştırılır.
Öğlen, akşam ya da sabah, akşam şeklinde günde 2 defa aç karnına içilebilir.
En az 6-7 saat en fazla 10 saat bekletilir. Hemen içilmemelidir. Akşamdan hazırlarsınız, sabah kalktığınızda kahvaltı öncesi içersiniz.
Bu kürü diyetinizi değiştirmeden en az 1 ay uyguladığınızda, 1 ayda 2 kilo vermenizi sağlayacaktır.
Zeytin yaprağı insülin direncinizi kıracaktır. İnsülin direnci kırıldıkça kendiniz tok hissedeceksiniz.
Zeytin yaprağı, Tip 2 diyabete, yüksek tansiyona karşı da yardımcı ve destekleyicidir.
Bazı insanlar öğleden sonra 4 gibi açlık hisseder. Yemeğe saldırır. Öğlen bir tane yasemin çayı içerse iştah kontrolü de sağlanmış olur.

“MENOPOZ DÖNEMİNDE HANGİ BİTKİLER ÖNEMLİDİR?“
Kadınlarda erken menopoz son yıllarda çok sık rastlanmaya başladı. Yediğimiz gıdalar hormonlu, bunun etkisi büyüktür. Bunun için hormon dengeleyici bitki kullanacaksınız. Testere dişli aslan pençesi çayı, günde 2 defa tüketmeniz gerekir. Genç kızlarda polikistik over görülüyor. Hormon ilacını kullanıyor, 2-3 ay sonra ilacı kesince tüylenme başlıyor. Soğan kürü bu noktada da etkili oluyor. Soğan kürünün haricinde; testere dişli aslan pençesi, çörekotu yağı, civan perçemi, sarı kantaron karışımı da kullanılabilir. Günde 2 kere bir sabah bir akşam sadece testere dişli aslan pençesi. İkinci ayda da testere dişli aslan pençesi, civan perçemi, sarı kantaron karışımı kullanılır. Bu üçlü karışım sayesinde menopoz döneminde yaşanan ateş basmaları da son bulur. Sistitte ise karnabahar kürü, karabaş, melisa çayı, propolis kullanılabilir.
“Papatya çayının faydaları nelerdir?”
Papatya; stresi azaltma, cildi koruma, adet kramplarını yatıştırma, uykuyu düzeltme gibi özellikleri ile biliniyor..
Günümüzde kanser ve diyabet gibi hastalıkların tedavisinde etkili olabileceği üzerine araştırmalar sürüyor.. Peki papatya çayının faydaları nelerdir?
İnsanlık tarihinin en eski bitkilerinden biri olan papatyanın, pek çok sağlık sorununda tedavi edici özellik taşıdığı öne sürülüyor. Papatya çiçeklerinin toplanıp kurutulması ile elde edilen çay, vücuda sağladığı yararlarıyla biliniyor. Papatya çayı, kafein içermemesinden dolayı yeşil çay ve siyah çayın yerine tüketilebilecek bir içecek olarak düşünülüyor..
Mevsim geçişlerinde kendini gösterebilen depresyon, halsizlik, vücut ağrıları, alerji belirtilerinin giderilmesinde etkili olduğu ifade ediliyor.
UYKU KALİTESİNİ ARTTIRIYOR
Sağlıklı bir uyku düzeni için destek alınabilecek bir bitki çayıdır. Uyku apnesi ve uykusuzluk gibi uyku problemlerinde ve uykuya dalmakta zorluk çeken kişilerin de daha iyi uyumasına yardımcı oluyor.
CİLDİ KORUR
Egzama, dermatit ve sedef hastalığı gibi cilt sorunlarını giderilmesinde kullanılabiliyor. Antioksidan özelliklere sahip papatya, topikal olarak kullanılıyor. İçeriğindeki maddeler sayesinde kırışıklıkları azalttıcı özelliği olduğu ifade ediliyor. Akneye iyi geliyor.
SİNİRLERİ YATIŞTIRIYOR, STRES VE KAYGIYI GİDERİYOR
Papatya çayı, stres ve kaygıdan kurtulmaya yardımcı oluyor. Bu bitki çayının etkisi ile vücudunuzdaki serotonin ve melatonin seviyesini arttırmaya yardımcı oluyor. Hafif ve orta dereceli anksiyete ve depresyon belirtilerini azalttığı söyleniyor. Stresi ve kaygıyı azaltan papatya çayı aynı zamanda migren ve baş ağrısına da iyi geliyor.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN DESTEKÇİSİ
Bağışıklık sistemine olan katkısı üzerine araştırmalar sürüyor olsa da papatya çayı, boğaz ağrısı ve soğuk algınlığı belirtilerini hafiflettiği ile biliniyor.
PAPATYA ÇAYI ADET AĞRILARINI AZALTIYOR
Journal of Agriculture and Chemistryi’de yayınlanan bir araştırmaya göre papatya çayı ağrı kesici ve spazm giderici özelliklere sahip olduğu ifade edildi.
2010 yılında gereçekleşen araştırmanın sonuçları ise şöyle; kadınlar 1 ay boyunca papatya çayı tüketiyor 1 ayın sonunda adet kramplarında belirgin bir azalmanın olduğu gözlemleniyor. Araştırmaya katılan kadınlar, adet döneminde hissedilen endişe ve sıkıntılarda da azalma yaşadığını ifade etti. (Iranian Journal of Obstetrics, Gynecology and Infertility 13(1):39-42)
KANSERİ ÖNLEYİCİ ÖZELLİK TAŞIYOR
Yapılan araştırmalarda içerisinde bulunan antioksidan apigenin ile meme kanseri, sindirim sistemi, cilt, prostat ve uterus gibi çeşitli kanser hücreleriyle savaşma da yardımcı oluyor. Aynı zamanda bir araştırma da papatya çayının, trioid kanserini önlemeye yardımcı olduğu bulundu.
İLGİLİ HABER
Sözcü / Cumhuriyet
Sabah/Seda Okkıran