ROBOSKİ: ROBOSKİ KATLİAMI’NIN 10. YILI…

İÇİNDEKİLER
- 🌐 “EN UFAK BİR İRADE İLE HER ŞEY ÇÖZÜLEBİLİR” ..!
- 🌐 “HÜKUMET NE DEDİ?” ..!
- 🌐 “HUKUKİ SÜREÇ” ..!
- 🌐 “KATLİAM NASIL YAŞANDI?” …
- 🌐 “KATLİAMIN EMRİNİ KİM VERDİ?” ..!
- 🌐 KATLİAMIN EMRİNİ KİM VERDİ ..!?
- 🌐 “ROBOSKİ’DE NELER YAŞANDI?” ..!
- 🌐 AKP MİLLETVEKİLİ’NİN PAYLAŞIMI ..!
- 🌐 “28 ARALIK 2011’de NE OLDU?” ..!
- 🌐 OLAYDAN SONRA NE OLDU ..!?
- 🌐 “AİLELER TAZMİNATI KABUL ETMEDİ” ..!
- 🌐 “AİLELER NE DİYOR?” ..!
- 🌐 “SİYASAL İKTİDARA ÇAĞRI” ..!
🌐 “EN UFAK BİR İRADE İLE HER ŞEY ÇÖZÜLEBİLİR” ..!
✳ Savaş uçaklarının bomba atarak 34 kişiyi öldürdüğü Roboski Katliamı’nın 10. yılında, birçok yakınını katliamda yitiren Ferhat Encü faillerin yargılanması konusunda çok umutlu olmadıklarını söyledi..
Bugün, Şırnak’ta 17’si çocuk 34 kişinin savaş uçakları tarafından bombalanarak katledilişinin 10. yılı.Aradan geçen 10 yılın ardından failler tespit edilmedi ve kimse yargılanmadı..
- Katliamda birçok yakınını kaybeden Ferhat Encü:
“Yargı mekanizması, bu katliama karar veren, onu gerçekleştirenleri kollayan bir yerde durdu. Buna karşın katillerin açığa çıkmasını, yargılanmasını isteyen, adalet mücadelesi veren ailelerin başına olmadık şeyler getirildi, dava edilenler oldu, tutuklananlar, gözaltına alınanlar, coplanıp şiddete uğrayanlar ya da para cezası alanlar oldu..”
Roboski Katliamı’nın 10. yıl anması öncesinde konuşan eski HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü, yargısal anlamda bir adım dahi ileri gidilemediğini söylerken, Birleşmiş Milletler’e de başvurduklarını aktardı..
Encü, katliamın insanlığa karşı suç olduğunu ve bunun için Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komisyonu’na bir başvuru yaptıklarını açıkladı ve Anayasa Mahkemesi’nde de bekleyen bir dosya olduğunu hatırlattı..
- Encü, başlayan yeni hukuki süreçten umutlu olmak istediklerini ifade etti ve şöyle konuştu:
“Burada hukuk siyasi saiklerle işliyor ama milyonda bir de olsa umutlu olmak istiyoruz, yeter ki küçük bir irade gösterilsin. Çünkü emir komuta zinciri çerçevesinde insanlığa karşı işlenen bu suçta 34 insanın yaşam hakkı çok korkunç bir şekilde ihlal edildi. Bunun davaya dönüşmesi gerekir. Biz umudumuzu korumak istiyoruz ama güncel meseleler ve siyasi anlayıştan kaynaklı çok da umutlu değiliz.”
- Gelecek kuşakların da katliamdan etkilendiği dile getiren Encü, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söyledi:
“Gömünce acı bitmiyor, bunun etkileri bir sonraki kuşakta da ortaya çıkıyor. O gün doğanlar bugün on yaşında, sonraki kuşaklar da bu acıyı dolaylı olarak yaşıyor. Bu adalet mücadelesiyle büyüyorlar ama bizim için hiçbir şey on yıl önceki gibi olmayacak.”
🌐 “HÜKUMET NE DEDİ?” ..!
Katliamın ardından dönemin başbakanı yürüten Erdoğan:
“İHA’ların istihbarat örgütlerinin 10 gün kadar önce verdiği bilgi üzerine bölgede uçuş yaptığını” söyledi..
Dönemin Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç ise olayda kasıt olmadığını söyledi. Arınç, olayla ilgili “resmi özür dilenmesini beklemenin yanlış olacağını” ancak hayatını kaybedenlerin yakınlarına tazminat ödeneceğini ifade etti..
Şubat 2012’de Başbakanlık tarafından kişi başına 123 bin, toplamda da 4 milyon 180 bin TL tazminat ödendi. Ancak aileler tazminatı kabul etmedi..
✳ “ARAŞTIRMA KOMİSYONU” ..!
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) olayla ilgili bir araştırma komisyonu kuruldu. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki Uludere Alt Komisyonu, yaklaşık 15 ay süren çalışmalarını Mart 2013’te tamamladı..
84 sayfalık raporda, sadece İHA görüntülerine dayanarak kimlik tespiti yapmanın mümkün olmadığı ifade edildi ve “Olayın kasten yapıldığına yönelik herhangi bir delil elde edilememiştir” denildi. İçişleri Bakanlığı müfettişleri de konuyla ilgili bir rapor hazırladı..
🌐 “HUKUKİ SÜREÇ” ..!
Konuyla ilgili soruşturma başlatan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Haziran 2013’te “görevsizlik kararı” verdi ve dosyayı askeri savcılığa sevk etti..
Askeri savcılık ise Ocak 2014’te şüpheli sıfatıyla adı geçen 5 asker için “kanunun emrini icra kapsamında kendilerine verilen görev gereklerini yerine getirdikleri, görev gereklerini yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri dolayısıyla eylemleri hakkında kamu davası açılmasını gerektiren bir sebep bulunmadığı” kanaatine vardı ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi..
Savcılık kararı sonrası 261 kayıp yakınının avukatları, 18 Temmuz 2014’te Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuru yaptı..
AYM, iki başvurucunun eksik çıkan belgelerinin tamamlanmasını istedi fakat daha sonra “eksikliğin süresinde giderilmemesi” nedeniyle reddedildi.. AİHM de bu karara istinaden “iç hukuk yolları tüketilmediği için” dosyayı kabul edilemez buldu ve Roboski Davası için hukuki yollar kapandı..
Aileler yeni delillerle hukuki süreci tekrar başlattı..
15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Roboski Katliamı için “FETÖ izi olduğunu, Uludere olayının FETÖ yandaşları tarafından” yapıldığını söyledi..
Avukatlar bu açıklamayı delil olarak göstererek aileler adına Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. 25 Kasım 2020 tarihinde dosya için takipsizlik kararı verildi..
Ailelerin bu karara yaptığı itiraz da reddedilince Şubat ayında Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuru yapıldı..
🌐 “KATLİAM NASIL YAŞANDI?” …
Askeri savcılığın soruşturma raporuna göre 28 Aralık 2011’de insansız hava aracı (İHA) Haftanin Deresi Vadisi’nde “ısı kaynakları” tespit etti..
Dönemin 23’üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral İlhan Bölük görüntülerin “terörist olarak değerlendirilmesi” üzerine topçu atışı yapmak istendiği bilgisini 2’nci Ordu Harekat Başkanlığı’na iletti..
Daha sonra yetersiz kalacağı düşüncesiyle hava harekatı istendi..
Dönemin Genelkurmay İstihbarat Başkanı Orgeneral Yaşar Güler onay için konuyu Genelkurmay İkinci Başkanı’nın makamına götürdü. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, evinden telefonla hava operasyonuna onay verdi..
Sınır hattında bekleyen gruba dört bomba atıldı. Olayda 17’si çocuk 34 kişi yaşamını yitirdi. Olayda sadece Servet Encü sağ kurtuldu..
Duvar
🌐 “KATLİAMIN EMRİNİ KİM VERDİ?” ..!
✳ DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın, “Kimse Roboski için özür dilemedi” sözleri üzerine Roboskili aileler, “Babacan, bu katliamın emrini verenleri açıklasın” çağrısında bulundu.
- Roboskililerden Babacan’a:
“Katliamın emrini kim verdi?”
Şırnak’ta partisinin 6 Nisan’da gerçekleştirilen 1’inci Olağan Kongresi’nde konuşan Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde TSK’ya ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 34 kişinin katledilmesine ilişkin, “Roboski’de hayatını kaybeden vatandaşlarımız adalet bekliyor. Kimse çıkıp bir özür bile dilemedi” ifadelerini kullandı.
Roboskili aileler, dönemin Başbakan Yardımcısı olan Babacan’ın bu açıklaması üzerine, “Bir özürle mi katliamı unutturacaksınız?” diye sordu.

✳ SAMİMİYET ÇAĞRISI ..!
✅ 28 Aralık 2011’de katledilen 34 köylüden biri olan Serhat Encü’nün annesi Halime Encü, Roboski katliamının üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen faillerin yargılanmadığını belirterek:
“Babacan’a soruyoruz: Acaba siz neden özür dilemiyorsunuz?..
Eğer sizler bu söylediklerinizde birazcık samimi olsaydınız, Roboski’ye çoktan adalet gelmişti. Ali Babacan Başbakan Yardımcısı iken niye böyle konuşmuyordu? Neden Roboskili ailelerden özür dilemedi? Neden o zaman söyleyeceklerini, şimdi söylüyor? Eğer biraz samimiyse, bildiklerini kamuoyuyla paylaşır. Kirli siyasetlerini bizim çocuklarımız üzerinden yürütmesinler ve dürüst olsunlar. Gerçekleri anlatsınlar..
Ahmet Davutoğlu da elini vicdanına koyarak konuşsun. Buna neden olanları açıklasınlar. O zaman bizden özür dilemeyenler, şimdi çıkıp başkasının özür dilemesini istemesinler. Bir özürle mi katliamı unutturacaklar? Bizim üzerimizden kirli siyaset yapmalarını istemiyoruz”
✳ ‘TEK TEK ANLATIN’ ..!
- Katliamda yaşamını yitiren Cemal Encü’nün annesi Hazal Encü de yaşananların tek tek anlatılması gerektiğini belirterek:
“Amaçları bu siyasetle Kürt oylarını kazanmaktır. Ama alamayacaklar. Eğer sözlerinde birazcık samimiyse, o zaman sözünde dursun ve bu söylem sadece Şırnak’ta kalmasın. Gittiği her yerde bunu dile getirsin ve her yerde AKP’nin Roboski’de yaptıklarını anlatsın. Biz yaşadığımız sürece adalet diyeceğiz. Ne olmuşsa tek tek anlatsınlar. Roboski’ye adalet gelmediği sürece hiçbir yere adalet gitmez” şeklinde konuştu.
🌐 KATLİAMIN EMRİNİ KİM VERDİ ..!?
✅ Katledilenlerden Hamza Encü’nün annesi Kadriye Encü ise adalet gelmediği sürece özür dilemenin bir anlam ifade etmeyeceğini söyledi. Anne Encü, sözlerini şöyle sürdürdü:
“O zaman çocuklarımızı ‘Terörist’ ilan edenler, bugün bizden özür dilemesinler. Çocuklarımızı katlettikleri yetmiyormuş gibi, bir de her gün evlerimize baskın yaptılar, gözaltına aldılar, tutukladılar. Roboski katliamı üzerinden 9 yıl geçti ama yaralarımız hala kanıyor. Biz 34 canı hiçbir zaman unutmayacağız. Babacan, bu katliamın emrini verenleri açıklasın. Adalet gelmediği sürece özür dilemesinler, kabul etmiyoruz. Zulüm edene inanmayın, güvenmeyin. Bizi öldürüyorlar, tutukluyorlar ve sonra suçluyorlar. Bu söylemlerle ne kendilerini ne de bizi kandırsınlar. Biz var olduğumuz sürece, bu olanları unutmayacağız.”
🌐 “ROBOSKİ’DE NELER YAŞANDI?” ..!
✳ İnsan Hakları Derneği ve MAZLUMDER’in ‘katliam’ olarak nitelendirdikleri olay…

✳ 28 ARALIK 2011’de F-16 SAVAŞ UÇAKLARININ BOMBARDIMANI SONUCU 17’Sİ ÇOCUK 34 KİŞİ HAYATINI KAYBETMİŞTİ ..!
28 Aralık 2011’de Şırnak’ın Uludere ilçesinde bulunan Roboski (Ortasu) köyünden Irak’a geçen bir grup kaçakçı, PKK’lı zannedilerek, F-16 savaş uçakları tarafından vurulmuş, olayda 17’si çocuk 34 kişi yaşamını yitirmişti.
✳ KATLİAMIN TEK CANLI TANIĞI: “KURDA, KUŞA, ANLATACAĞIM. HERKES BİLSİN”
Roboski’de acı 9’uncu yılında. 34 kişinin öldüğü katliamda sağ kurtulan tek kişi Servet Encu oldu.
O gün ve sonrasında yaşananları anlatan Encu:
“Neden ben ölmedim diye kendime soru sordum. Çünkü bu yaşananların bir tanığı olmalıydı. Kurda, kuşa anlatacağım. Roboski’de ne oldu herkes bilsin.”
Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski’de savaş uçaklarının bombardımanı sonucu çoğu çocuk 34 kişinin ölümünün üzerinden tam 9 yıl geçti..
Ailelerin hukuk mücadelesi de AİHM ‘ret’ kararının ardından tükendi..
Aileler, yetkililere vicdan çağrısı yapmaya devam ederken katliamdan sadece bir kişi sağ kurtuldu. 6 çocuk babası 41 yaşındaki Servet Encu, o gün ve sonrasında yaşananları anlattı…
✳ ‘BU AKŞAM HER ŞEY BAMBAŞKAYDI…’
Encu sınıra gidiş gelişlerin o dönem serbest olduğunu ve köylülerle 150 lira kazanmak için sınıra hareket ettikleri günü şöyle anlatıyor:
“Evden saat 15.00’te çıktık. Her şey çok kolaydı, bir köyden bir köye gider gibi… Eskiden köylerimizin, yaylalarımızın yarısı Irak tarafındaydı. O kadar kolay yani. Köyümüze, toprağımıza gider gibi… Sınıra vardığımızda yükümüzü aldık. Yükümüz o gün mazot ve yağdı. Bu yükleri katırlara yükledik ve eve dönmek için yola çıktık. Yolun ortasına kadar ilerledik. Hiçbir sorun yoktu her şey normaldi. Aniden havan topu sesini duyduk. Her zaman olan şey diye düşündüm. Bir süre sonra baktım ki bu toplar yanı başımıza yağıyor. Hemen ailelerimize telefon açtım. Bu akşam her şey bambaşkaydı… Gökyüzünden inen toplar ses vermiyordu sadece etrafa ışık saçıyordu. Gündüz gibiydi her yer, bir aydınlanıyor bir karanlığa gömülüyordu…”
✳ ‘ÜZERİMİZE BOMBALAR YAĞDI’
✅ Encu grubun en önünde olduğu için şanslıydı. Bir süre sonra tüm arkadaşları, ailesi ve yakınları bu bombalar nedeniyle öle8cekti.
Encu şöyle devam ediyor:
“Gökyüzünü aydınlatan ışıklardan bombalar üzerimize yağmaya başladı. O kadar sessizdi ki… Hiç sesini bile duyamıyordum bombaların. Yakınıma düşen bir bomba nedeniyle yere düştüm. Kurtulamayacağımı düşündüm. ‘Kaçın’ diye bağırmaya başladım. Bir baktım ki insan ve katırların parçaları havaya uçuyordu. Kendimi yokuşa yuvarladım. Ölü numarası yaptım. Öldüğümü düşününce yanıma bomba atmamaya başladılar. İki saat orada bekledim. Soğuktan donacak gibiydim. Karın üzerinde öylece bekledim, ölümü bekliyordum sanki. Bir süre sonra el fenerleri gördüm, ağıt sesi duydum… Şimdi kurtulacağımı hissediyordum. Gözümü açtığımda 50 metre uzaklıkta, karların üzerindeki cesetleri gördüm. Köylülerden biri benim yaşadığımı görünce çıkardılar beni oradan. Bir ses, ‘O da ölmüş’ diyordu. Eşimi gördüm. Yanı başımdaydı. Sağ olduğumu görünce, ‘Kardeşlerim’ diye bağırdı. İki kardeşi de ölmüştü! Ortalık mahşer yeriydi. Karların üzerinde yatanlar amca yeğen, baba oğul, abi kardeşti. Çoğu çocuktu. Okuyup mühendis, doktor olacaktı. Harçlık için bu yola girmişlerdi. Allah kimseye göstermesin.

✳ ‘HERKESE ANLATACAĞIM. KURDA, KUŞA… HERKES BİLSİN…’ ..!
✅ Encu bu katliamda 11 yakınını kaybetti. Peki sonra hayatında neler değişti?
Encu:
“İnsanların ve hayvanların gökyüzüne uçan parçalarını unutmayacağım..
Hadi bizi öldürdüler. Bizim dilimiz var, kendimizi savunabiliyoruz. Ya oradaki katırlar… Onların dili yok. Onları neden öldürdüler? Artık kar yağdığında mutlu olamıyorum. Bir uçak sesi duyduğumda irkiliyorum. Acaba kim ölecek diye düşünüyorum. Bu ana kadar hiç doktora gitmedim. Katliamın sabahında kendime neden ben ölmedim diye sordum. Çünkü Allah bu yaşananların bir tanığının olmasını istiyordu. Ben unutmam, unutturmayacağım. Herkese anlatacağım yaşananları. Kurda, kuşa, insana… Vicdanı olan herkese yaşananları anlatacağım. Herkes bilsin Roboski’de yaşananları. Bir bidon mazotumuz ve bir teneke yağımız vardı. Şimdi soruyorum: Bizi neden öldürdünüz? Suçumuz varsa alın, yargılayın, ceza verin. Ama öldürmek nedir? Siz 13 yaşında bir çocuğu tek başına çarşıya bile gönderemezsiniz. Bu çocuk, bu yaşta neden kaçağa geldi diye soruyor musunuz?..
Bu bombaları yağdıranlara sesleniyorum: Yüreğini yaktığınız, çocuğunu katlettiğiniz bir anneyi alın karşınıza konuşun. Sonra da bir hayvanın yavrusunu elinize alın… Vicdanınızla hesaplaşın.”
🌐 AKP MİLLETVEKİLİ’NİN PAYLAŞIMI ..!
- AKP Ardahan milletvekili Orhan Atalay:
“Roboski Katliamı üzerinden koca 8 yıl geçmesine rağmen analar matem elbiselerini henüz çıkaramadılar. Çünkü katiller henüz meçhul..
Bilinmelidir ki, hukukun nüfuzuna ‘yasaklı bölge’ levhası asılı kaldıkça vicdan, zorbalığa galebe çalamayacaktır.”
AKP’li vekil Orhan Atalay daha önce de, İstanbul Maltepe’deki Kars, Ardahan, Iğdır Tanıtım Günleri’nde konuşma yapmış ve Erdoğan’a “diktatör” imasında bulunmuştu. Atalay, FETÖ yargılamalarında tahliye olan AKP’nin güçlü isimlerinin damatları üzerinden de partisine eleştirilerde bulunmuştu.
İşte Orhan Atalay’ın o paylaşımı:

AKP’li vekil Orhan Atalay’ın geri adım atması dikkat çekti.
AKP’li Atalay, Uludere ile ilgili söz konusu paylaşımını sildi.
✳ YARGI ÖNÜNE KİMSE ÇIKARTILMADI ..!
İnsan Hakları Derneği (İHD) ile İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği’nin (MAZLUMDER) ortak heyetinin yaptıkları incelemeler sonrası “katliam” olarak nitelendirdikleri olayla ilgili olarak o tarihten bu yana çeşitli soruşturmalar açıldı ancak yargı önüne çıkartılan kimse olmadı.
Askeri savcılık kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Mağdur yakınları da iç hukuk yollarından sonuç alamamaları üzerine konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götürdü.
Ancak gerek açılan soruşturmalar gerekse sivil toplum kuruluşlarının yürüttüğü incelemeler zaman içerisinde olayın nasıl gerçekleştiğine dair ayrıntıların ortaya çıkmasını sağladı.
🌐 “28 ARALIK 2011’de NE OLDU?” ..!
Askeri savcılık yaptığı soruşturma sonucu hazırladığı rapora göre:
1- İnsansız hava aracı (İHA) ile yapılan keşif uçuşları sırasında saat 17:20 civarında Haftanin Deresi Vadisi’nde ‘ısı kaynakları’ tespit edildi.
2- Bundan yaklaşık yarım saat sonra dönemin 23’üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral İlhan Bölük tarafından görüntülerin ‘terörist olarak değerlendirildiği’ ve bunun için topçu atışı yapmak istendiği bilgisi 2’nci Ordu Harekat Başkanlığı’na iletildi.
3- Değerlendirme sürecinde top atışına onay verildi ancak hareket halinde grubun hem üç koldan ilerlemesi hem de kafilede motorlu araçların bulunması nedeniyle top atışının yeterli olmayabileceği değerlendirmesi yapıldı.
4- Hava harekatının ‘uygun olacağına’ karar verilmesinin ardından dönemin Genelkurmay İstihbarat Başkanı, günümüzün Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler onay için konuyu Genelkurmay İkinci Başkanı’nın makamına götürdü.
5- En sonunda akşam saat 20.00 sularında dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, evinden telefonla hava operasyonuna onay verdi.
6- Sınır hattında bekleyen gruba ilk bomba saat 21:43’te, ikinci bomba da 22:02’de, üçüncü bomba 22:16’da ve son olarak da dördüncü bomba saat 22:24’te atıldı.
7- Olay sonucu 17’si çocuk 34 kişi yaşamını yitirdi. Hayatını kaybedenlerin 27’si Encü ailesine mensuptu.
✳ SINIRDAKİ HAREKETLİLİĞE DAİR İSTİHBARAT ..!?
8- Genelkurmay Başkanlığı’ndan olayın ertesi günü yapılan ilk açıklamada da Irak’tan Türkiye’ye doğru ‘bir grubun hareket halinde olduğu İnsansız Hava Aracı görüntüleri ile’ tespit edildiği belirtildi. Açıklamada, bu bölgenin PKK’lılar tarafından geçiş için sıkça kullanılan bir alan olduğu vurgulandı.
9- Ancak bu istihbaratın hangi İHA’lardan geldiği konusu ise uzun süren tartışmalara neden oldu. ABD’nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal, Mayıs 2012’de yayımladığı bir haberinde, söz konusu istihbaratın ABD yapımı İHA’lardan geldiğini öne sürdü.
Gazetenin ABD Savunma Bakanlığı yetkililerine dayandırdığı haberinde, istihbaratın Türkiye ile ABD arasında 2007 yılında PKK’ya karşı kurulan istihbarat paylaşımı anlaşması çerçevesinde oluşturulan mekanizma kapsamında verildiği ancak hava operasyonu kararının tamamen Türk askeri yetkililere ait olduğu belirtildi.
WSJ’ye konuşan görgü tanığı Servet Encü de bombardımandan kısa bir süre önce İsrail yapımı Heron aracının sesini duyduklarını söyledi.
10- Ancak askeri savcılık tarafından Ocak 2014’te tamamlanan soruşturma kapsamında hazırlanan raporda, istihbaratın “Gözcü İHA’lar” tarafından alındığı belirtildi.
Gözcü, 2007’de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) envanterine girmiş ve bu yıldan itibaren operasyonel olarak kullanılmaya başlanmıştı.
11- O dönem yayın hayatını sürdüren Taraf gazetesi, olaydan birkaç gün sonra yayımladığı haberinde bombardımana neden olan bilginin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından verildiğini öne sürdü. Ancak MİT, konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaparak bu iddiaları reddetti.
Dönemin başbakanı Erdoğan da, olaydan iki gün sonra yaptığı açıklamada da İHA’ların istihbarat örgütlerinin 10 gün kadar önce verdiği bilgi üzerine bölgede uçuş yaptığını söyledi.
🌐 OLAYDAN SONRA NE OLDU ..!?
Erdoğan:
”Kaçakçılıklar en fazla 10 kişilik gruplarla yapılıyor ve 40 kişilik bir grubun tespit edilmesinin “daha önce Gediktepe ve Hantepe baskınlarında silahların katırlarla taşınmasını” hatırlattı..
O zaman da niye bunlara müdahale edilmemişti denmişti. Bunların hepsi birer ibretti. Bu sefer de güvenlik güçlerimizin böyle bir yanlışa düşmemesi isteniyordu ama Uludere’deki köylülerden 35 vatandaşımız ebediyete intikal etti. Üzüntümüz büyük. Gerekli idari ve adli incelemeler yapılıyor. Adli tıp yetkilileri gerekli incelemeleri yaptılar.”
Dönemin Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç:
”Olayda kasıt yok..
Olayla ilgili resmi özür dilenmesini beklemek yanlış olacak. Ancak hayatını kaybedenlerin yakınlarına tazminat ödenecek.”
🌐 “AİLELER TAZMİNATI KABUL ETMEDİ” ..!
Şubat 2012’de ise Başbakanlık tarafından kişi başına 123 bin, toplamda da 4 milyon 180 bin TL tazminat ödendi. Ancak aileler bu tazminatı kabul etmedi.
Olayla ilgili ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) bir araştırma komisyonu kuruldu.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki Uludere Alt Komisyonu, yaklaşık 15 ay süren çalışmalarını Mart 2013’te tamamladı.
Komisyonun hazırladığı 84 sayfalık raporda, sadece İHA görüntülerine dayanarak kimlik tespiti yapmanın mümkün olmadığı ifade edildi.
Komisyon raporunda, “Olayın kasten yapıldığına yönelik herhangi bir delil elde edilememiştir” sonucuna vardı.
Ayrıca İçişleri Bakanlığı müfettişleri de konuyla ilgili inceleme yaparak, bir rapor hazırladı.
Konuyla ilgili soruşturma başlatan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı da Haziran 2013’te “görevsizlik kararı” vererek, dosyayı askeri savcılığa sevk etti.
Askeri savcılık da Ocak 2014’te şüpheli olarak adı geçen 5 askerin “kanunun emrini icra kapsamında kendilerine verilen görev gereklerini yerine getidikleri, görev gereklerini yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri dolayısıyla eylemleri hakkında kamu davası açılmasını gerektiren bir sebep bulunmadığı” belirtildi ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.
🌐 “AİLELER NE DİYOR?” ..!

Olayda hayatını kaybedenlerin yakınları:
”Yürütülen soruşturmalardan çıkan sonuçlardan dolayı memnun değiliz.”
1- Mağdur yakınları Temmuz 2014’te Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu.
2- AYM ise Şubat 2016’da başvuruda bulunan 53 avukattan üçünün vekaletnamesinin dosyada yer almadığı gerekçesiyle reddetti ve eksik evrakların belirtilen 15 günlük süreden iki gün gecikmeli olarak teslim edildiği için davayı kabul etmedi.
3- Hayatını kaybeden 34 kişinin 281 yakını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu.
4- AİHM, iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle Mayıs 2018’de başvuruyu reddetti.
Roboski İçin Adalet, Yeryüzü İçin Barış Derneği (Roboski-Der) Başkanı Veli Encü, hukukun faillerin aklanması için işlediğini söyledi.
Veli Encü:
”Erdoğan ve AKP hükümetinin Roboski davasında baskı ve müdahalesi olduğunu çok iyi biliyoruz. Bunları yaparken suçluluk psikolojisi içinde oldular.”
Encü, failler yerine, mağdur yakınlarına sayısız dava açıldığını da sözlerine ekledi.
✳ ‘ROBOSKİ’DE BASKI VE ŞİDDET BİTMEDİ ’ ..!
Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabipler Odası, Hak İnisiyatifi Derneği Diyarbakır Şubesi, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği, Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD), DİSK Diyarbakır Bölge Temsilciliği, KESK Diyarbakır Şubeleri, TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyonu, Diyarbakır Diş Hekimleri Odası, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Diyarbakır Şubesi, Mezopotamya Psikologlar İnisiyatifi Roboski katliamının 8’inci yılında ortak açıklama yaptı.
Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Cihan Aydın:
“28 Aralık 2011 tarihinde sat 21:39 ile 22:24 sularında Hava Kuvvetleri Komutanlığına bağlı savaş uçakları tarafından Irak sınırından Türkiye’ye geçmekte olan sivillerin üzerine bombalar yağdırıldı. Yaşanan bu katliamda 17’si çocuk olmak üzere toplam 34 sivil insan yaşamını yitirdi..
Katliam tarihinden bugüne kadar Roboskililer üzerindeki baskı ve şiddet kesintisiz bir şekilde sürdü ve adalete erişim talepleri her seferinde zulümle karşılık buldu.”
✳ ‘YARGI ADALETE SIRT DÖNDÜ’ ..!
Cihan Aydın:
”34 sivilin katledilmesi üzerinden tam 8 yıl geçti. Bu süre içerisinde katliamla ilgili bir dizi hukuki ve siyasi süreç yaşandı. Katliamla ilgili soruşturma başlatıldı, soruşturma dosyası askeri savcılığa gönderildi, müfettişler görevlendirildi, komisyonlar kuruldu ve ne yazık ki bu tür dosyalarda her zaman şahit olduğumuz üzere gerçeğin üstü kalın bir sır perdesi ile örtüldü ve ‘kovuşturmaya yer olmadığı’ kararı verildi. Bunun üzerine Roboskili aileler, 18 Temmuz 2014’te Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuru yaptı. Anayasa mahkemesine giden başvuru usuli eksiklikten dolayı reddedildi. İç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra katliamda yaşamının yitirenlerin yakınları, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdı. Mahkeme de benzer gerekçelerle başvuruyu reddetti. Ulusal ve uluslararası yargı mekanizmalarının hukuka ve adalete sırt dönen bu kararları mağdur yakınlarının acısına acı kattı”
✳ ‘BÜYÜK FELAKETLER VE ACILAR YAŞANDI’ ..!
Cihan Aydın:
”Yaratılan suni sınırlar, savaş ve çözümsüzlük politikalarındaki ısrar, hukukun üstünlüğü ve demokratik ilkelerden uzaklaşma yüzleşmekten bile kaçındığımız büyük felaketlerin ve acıların yaşanmasına sebep oldu..
Dersim, Zilan, 33 Kurşun ve daha niceleri. Roboski de maalesef bütün bu katliamlarla aynı kaderi paylaşmış, bu katliamlar silsilesinin tamamında gerçeklerin ve faillerin önüne kalın bir cezasızlık duvarı örülmüştür..
Diğer yandan 90’lı yıllarda bölgemizde yaşanan ağır çatışma ortamında devlet güçlerinin desteklediği ya da görmezlikten geldiği paramiliter güçler tarafından sayısız insan gözaltında zorla kaybedildi, faili meçhul cinayetler sonucunda öldürüldü..
Bizler tanıklık ettiğimiz bu acıların ve katliamların, barış fikrinden uzaklaşan militarist politikaların sonucu olduğunun altını çizmek isteriz..
Türkiye’nin bu ücra köşesinde sağlık, eğitim, çalışma hakkı gibi temel haklardan mahrum olan Roboski sakinlerine yaşam hakkı da çok görülmüştür..
İçinde insan olmayan İHA’lar hedef göstermiş ve nihayet içinde insan olan savaş uçakları ise katliamı gerçekleştirmiştir. İleri teknoloji ürünü bu savaş makineleri tarafından kendi yurttaşlarını bombalamak, biz insan hakları savunucuları nazarında yargısız infazın bir başka halidir.”
✳ KARARTILMIŞ GEÇMİŞ ..!
Cihan Aydın:
”İnsan hakları savunucuları olarak, 1915’ten günümüze değin devam eden karartılmış geçmiş ile yüzleşmenin kaçınılmaz olduğuna ve hakikatin sağaltıcı rolüne bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz..
Hakikat sadece mağdurları değil, toplumu da iyileştirir ve demokratikleştirir. Güvenli bir geleceğin inşasına önemli katkı sunar.”
🌐 “SİYASAL İKTİDARA ÇAĞRI” ..!
Cihan Aydın:
”Roboski’yi unutmayacağız ve unutturmayacağız. Devlete ve siyasal iktidara çağrıda bulunuyoruz:
1- Roboski katliamında hakikati ortaya çıkarmaya, faillerin tespit edilerek yargı önüne çıkarılmasını, bu ve benzer suçlarda cezasızlık politikasından vazgeçmesini talep ediyoruz.
2- Kürt Meselesinde bu ve benzeri katliamlara sebep olan salt güvenlikçi politikalardan vazgeçilmeli, barışa bir kez daha şans tanınmalıdır. Bizler belleğimizde derin bir iz bırakan bu katliam için emri veren ve gerçekleştiren tüm sorumlular tespit edilene kadar mücadeleye devam edeceğiz.
İLGİLİ HABER
cumhuriyet – Duvar / Hacı Bişkin
+ There are no comments
Add yours