
“Porno hakkında açık konuştuğun için teşekkürler Billie Eilish ama ben biraz farklı düşünüyorum”
“Toplumun üzerine atılması gereken birçok sorumluluk pornoya yükleniyor..”
Aferin Billie Eilish. Seks hayatın hakkında açık yüreklilikle konuştuğun ve çok ihtiyaç duyulan bu tartışmayı başlattığın için aferin..
Şarkıcı 13 Aralıkta’ki bir radyo röportajında “Pornonun rezalet bir şey olduğunu düşünüyorum” dedi..
Billie Eilish
“Dürüst olmak gerekirse çok fazla porno izlerdim. Porno izlemeye aşağı yukarı 11 yaşında başladım… Sanırım beynimi gerçekten mahvetti ve çok fazla pornoya maruz kaldığım için son derecede harap olmuş hissediyorum..
Seks yaptığım ilk birkaç seferde iyi olmayan şeylere hayır demiyordum. Çünkü çekici bulmam gereken şeyin bu olduğunu düşünüyordum. Porno bu kadar sevildiği için çok kızgınım, bunun sorun olmadığını düşündüğüm için kendime çok kızgınım..”
Ama Billie, seni ve diğer herkesi düşünmeye teşvik etmek isteyeceğim iki şey var. Birincisi, “porno”nun büyük bir homojen kütle olmadığı. Bu yazılan her şeyi tanımlamak için “edebiyat” kelimesini kullanmak gibi..
Pornografinin yelpazesi edebiyatınki gibidir; aynı derecede zengin ve sonsuz çeşitliliktedir..
Billie’nin bahsettiği porno, Pornhub gibi dijital video sitelerinde çabucak ve kolayca bulunabilen, erkek gözünden, erkek merkezli çekilen ana akım tür. Fakat aslına bakılırsa çok farklı, yenilikçi ve yaratıcı pornolar çeken çok sayıda harika kadın, non-binary (ikili cinsiyet sınıflandırmasının dışındaki kimlikler için kullanılan tanım -ed.n.) ve queer pornocu var. Ama ne yazık ki Mindgeek’in (Pornhub ve hemen hemen tüm diğer dijital video sitelerinin sahibi olan şirket) sektörü elinde tutması, hak ettikleri farkındalığa, trafiğe ve gelire ulaşamamaları anlamına geliyor.

İkincisi, mesele porno değil. Sorun şu ki, gerçek dünyada seks hakkında konuşmuyoruz. Toplumun üzerine atılması gereken birçok sorumluluk pornoya yükleniyor.. Eğitmek pornonun işi değil, bizim işimiz..
Kendimden genç erkeklerle çıkıyorum. Hiç evlenmek istememiş, hiç çocuk istememiş, bekarlığa bayılan ve yalnız ölmek için sabırsızlanan biri olarak bu benim tercih ettiğim flört modeli. 14 yıl önce, genç erkeklerle yatmak seks hakkında açıkça ve dürüstçe konuşmadığımızda pornonun varsayılan seks eğitimi haline geldiğini ve bunun iyi bir eğitim olmadığını fark etmemi sağladı. Bu konuda bir şeyler yapmaya karar verdim..
2009’da bu TED Talk konuşmasıyla, “Porno Dünyası Gerçek Dünyaya Karşı” mesajını vererek kamuya hizmet veren, küçük, hantal site MakeLoveNotPorn’u (Porno Çekmeyin, Sevişin) (MLNP) yayına sokmuştum..
Konuşmam viral oldu ve hiç beklemediğim kadar büyük bir tepki aldı. Dünyanın her yerinden binlerce kişi bana yazdı. Küresel bir toplumsal sorunu gün yüzüne çıkardığımı fark ettim ve bu MakeLoveNotPorn’u bugünkü haline getirmeme neden oldu: Dünyada kullanıcılar tarafından oluşturulan ve kişilerin değerlendirdiği #realworldsex (#gerçekdünyaseksi) videoları için ilk paylaşım platformu. Biz: “Seks yanlısıyız. Porno yanlısıyız. Farkı bilme yanlısıyız.”
İnternette daha önce hiç var olmayan yeni bir kategoriye öncülük ediyoruz: Sosyal seks..
Biz, sosyal-cinsel olarak kendinizi açık ve sağlıklı bir şekilde ifade etmenize izin verseydi Facebook’un olacağı şeyiz. Porno bir Hollywood filmiyse, MLNP belgeseldir: Gerçek dünyada hepimizin nasıl komik, dağınık, harika, sevgi dolu bir şekilde seks yaptığına açılan benzersiz bir pencere..
Daha da önemlisi, MLNP’yi insanların değerlendirmesi etrafında tasarladım. Hiçbir şey üreticisi tarafından yayımlanamaz. Değerlendiricilerimiz gönderilen her videoyu başından sonuna kadar izler, profildeki her gönderiyi, her videodaki her yorumu, biz onaylamadan (veya reddetmeden) ve yayımlamadan önce inceler; işte bu yüzden MLNP internetteki en güvenli yerdir..
Billie Eilish’in bahsettiği şeyi çözüyoruz.. Size gerçek dünyada karşılıklı rızanın ve iletişimin olduğu seksin ne kadar harika olduğunu gösteriyoruz; sosyal seks videolarımız iyi cinsel değerleri ve davranışları teşvik eder, ayrıca ana akım pornoda ve popüler kültürde gördüğünüzün aksine, tüm bunları istek uyandırıcı hale getiriyoruz. İşe yarıyor. Her gün üyelerin bize cinsel tutum ve davranışlarını nasıl daha iyiye doğru değiştirdiğimizi söylediklerini duyuyoruz.
Ama elbette MLNP 18 yaş üzeri genç ve yetişkinler içindir. Peki ya Billie Eilish’in porno izlemeye başladığı yaştaki (11) çocuklar? Ya daha da küçük olan çocuklar?
MLNP kurulduğundan beri ebeveynler bana yazıyor ve onları iki şeye teşvik ediyorum. İlk olarak, çocuğunuzla cinsellik hakkında konuşmaya mümkün olduğunca erken başlayın. “O konuşmayı” yapmaktan bahsetmiyorum ama ilk kez bebeklerin nereden geldiğini sorduklarında veya cinsel organlarıyla oynadıklarında, en önemli şey ne söylediğiniz değil, nasıl söylediğinizdir. Asla kızarmayın veya gözle görülür bir şekilde utanmayın; konuyu değiştirmeyin. Bunun yerine onlara sakince, doğrudan ve dürüstçe cevap verin; onlarla büyüdükçe her zaman orada olacak bir iletişim kanalı açacaksınız.
İkincisi, günümüzde çocuğunuzla seks hakkında konuşurken, onunla porno hakkında da konuşmalısınız. Bu düşündüğünüzden çok daha kolay..
Aşağıdaki cümlelerin farklı hallerini söyleyin (çocuğun yaşına bağlı olarak dozu artırıp azaltın):
“Yani, canım, az önce seks hakkında konuştuk. Birlikte gerçek olmayan şeylerin yaşandığı filmler, videolar ve çizgi filmler izliyoruz ya? Seksle ilgili filmler ve videolar da var ve onlar da gerçek değil. Bu nedenle, hayli kafa karıştırıcı olabilirler ve bu yüzden onları büyüyene kadar izlememeni tercih ederim. Ama biri sana böyle bir şey gösterirse ya da buna rastlarsan gel benimle konuş, ben de açıklayabilirim..”
Sadece bunu söyleyerek, iki önemli şey yapmış oldunuz. Onlara pornonun gerçek olmadığını ve sizinle bu konuda konuşabileceklerini söylediniz. Bunu yapmalarını isteyeceksinizdir çünkü Billie Eilish’te olduğu gibi, pornoyla karşılaştıklarında (ve karşılaşacaklar) gördükleri şey travmatize edici olabilir..
Fakat Billie Eilish’in MLNP’nin varlığından haberdar olmamasının ve benim daha fazla insana yardım edememiş olmamın bir nedeni var.. Ben ve ekibim, MLNP’yi büyütmek için her gün savaş veriyoruz, çünkü diğer teknoloji girişimlerinin doğrudan eline geçen iş altyapısının hiçbir parçası bizde yok: Satır aralarında her zaman “yetişkinlere yönelik içerik yasak” yazıyor. Sağlıklı cinsel eğitim içeriklerini sansürleyen ve engelleyen Facebook, Instagram ve Twitter’da ve ayrıca geleneksel medyada reklam vermemiz yasaklandı.
Herkesin gerçek dünyada seks konusunda daha fazla açıklığı teşvik etmesine ve bunu engelleyen, bunu hepimiz için değiştirmeye çalışan benimki gibi işletmelere de mani olan bariyerleri yıkmasına ihtiyacımız var. Seks hakkında konuşmayı sosyalleştirin ve normalleştirin; gün yüzüne çıkarın; ne kadar harika, zevkli bir şey olabileceği konusunda eğitin; herkesin hem yatakta hem de yatak dışında seks hakkında iletişim kurmasını kolaylaştırın; ve milyonlarca genci Billie Eilish’in tarif ettiği şeyleri yaşamaktan kurtarın.
Bunu okuyan herkesin yapmasını isteyeceğim bir şey varsa, o da basitçe budur. Billie’nin yaptığını yapın: Seks hakkında açık ve net konuşun. MLNP’de buna Sosyal Seks Devrimi diyoruz: devrimci kısım sekste değil, sosyallikte.
Cindy Gallop bir marka ve iş yenilikçisi, danışman, koç ve açılış konuşmacısıdır. Aynı zamanda MakeLoveNotPorn’un kurucusudur
© The Independent//Cindy Gallop
Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk
“CİNSELLİK, ÜLKEMİZDE KİMSENİN BAHSETMEK İSTEMEDİĞİ EN BÜYÜK TABULARINDAN BİRİ…“
Seksolog, eğitmen ve danışman Rayka Kumru anlatıyor.
Cinsellik ülkemizde, kimsenin bahsetmek istemediği en büyük tabularından biri. Özellikle çocuğa yönelik cinsel istismar vakalarının sayısı katlanarak arttığı bu son yıllarda; çocuklara cinselliği nasıl anlatacakları, onları olumsuz tecrübelerden nasıl koruyacakları neredeyse tüm ebeveynlerin ortak sorunu..
“TÜRKİYE’DE GENEL CİNSELLİK ALGISI…“
Seksi bir üreme aracı olarak mı görüyoruz? Yoksa bir haz imkanı olarak mı?
Son on yılda cinselik kelimesi maalesef en çok şiddetle özdeşleştirilir oldu. Cinselliği sandığımızdan çok daha fazla konuşuyoruz ama sağlıklı şekliyle değil, insan ruhuna ve bedenine iyi gelecek şekliyle konuşmuyoruz..
Türkiye’de cinsellik bir üreme aracı olarak görülüyor kesinlikle, üreme mekanizmalarının çok kontrol edildiği bir ülkeden bahsediyoruz. Gerek hastanelerin yaklaşımı , gerek doktorların yetiştiriliş biçimi, gerek doğum kontrol yöntemlerine ulaşma imkanı…
Türkiye toplumunda üreme çok politik, üreme çok kutsallaştırılıyor ve mecburileştiriliyor. Kadınlık ancak doğumdan sonra onaylanabiliyor veya değer görebiliyor.
Çarpık bir cinsellik ve cinsel varoluş algımız var! Cinsellik çoğunlukla bir görev olarak değerlendiriliyor. Tabiki cinselliğini sağlıklı ve mutlu şekilde yaşayan pek çok kadın da var.
Bizim çocukluğumuzda okulda cinsellik eğitimi düşünülemezdi bile. Cinsellik eğitimi çoğunlukla hurafeler çerçevesinde oluyordu. Tampon kullanmak, bisiklete binmek, ip atlamak bekareti bozacağı gibi…
“ŞU AN NEREDEYSE ‘HAPŞIRIRSANIZ BEKARETİNİZ BOZULUR’ DENECEĞİ BİR SEVİYEDEYİZ…“
Bütün yaş gruplarından en çok bekaret konusunda soru alıyorum. Öyle bir duruma getirildiki çocuklarımız; Sanki günün her saati bekaretimizi düşünmek zorundaymışız gibi. Bu, kız çocukların ve kadınların taşımaması gereken, çok ağır bir yük..
Cinsellik eğitim ile ilgili birtakım çelişkiler var. Oğlan çocuklarının arkadaş çevreleri içinde doğru bilgileri edinecekleri ya da yapa yapa öğrenecekleri düşünülürken, “Aman kız çocukları bir şey duymasın, duyarlarsa merak ederler, gidip denemek isterler” algısı var..
Okullarda cinsellik eğitiminde farklı denemeler yapılmış, kızlar ve oğlanlar ayrı yerlerde toplanarak; kızlara reglin nedir anlatılmış ve ped dağıtılmış..
Yurtdışında oğlanlara prezervatif, kızlara ped dağıtılırdı. Bu çok tutarsız bir mesaj; Oğlana, “Bütün kontrol sende, sen yönetiyorsun bu cinsel birlikteliği, derken, kıza “Sen önce bedenine hakim ol, şu reglini idare etmeyi öğren” demiş oluyorsunuz..
Biz çocuklara cinselliği öğretmiyoruz. Nasıl sevişilir, nasıl mastürbasyon yapılır gibi şeyler öğretmiyoruz. Cinsellik eğitimi empati ve onay eğitimidir, bir yanıyla da standart sağlık eğitimidir..
“ÇOCUKLARDA CİNSEL KİMLİK FARKINDALIĞI NE ZAMAN OLUŞUYOR?“
Ne zaman “Ben bir kız, ben bir oğlan çocuğuyum” diye düşünmeye başlıyorlar?
İlk aşama, Çocuğun doğumuyla cinsiyet devreye giriyor, çocuğun penisi varsa oğlan, vulvası varsa kız
İkinci aşama cinsiyet kimliğimizin farkındalığı. Bu 2-3 yaşlarında oluşuyor, bazen daha erken de oluşabilliyor. “Ben kendimi kız/oğlan gibi hissediyorum” demeye bu yaşlarda başlıyor.
Bu yaşlarda(2-3 yaşları) toplumsal cinsiyet algısı devreye giriyor. ” Kız olmak, oğlan olmak nedir? Kızlar nasıl, oğlanlar nasıl giyinir, nasıl konuşur”, davrandığını fark edip kendileri de bunu benimseyebiliyor. Toplumsal cinsiyet her zaman bu kadar masumane değil. Oğlan çocukları ağlamamaları gerektiğini, duygularını öfkelenerek ya da susarak ifade etmeleri gerektiğini öğrenebiliyor. Bunun gelişimsel olarak ne gibi olumsuzluklar yarattığını topluma ve dünyaya baktığımızda çok net bir şekilde görebiliyoruz.
“TOPLUMSAL CİNSİYET DOĞUŞTAN GETİRDİĞİMİZ DEĞİL ÖĞRENDİĞİMİZ BİR ŞEY“
Cinsel yönelimimiz var. En son bilimsel verilere bakacak olursak bunu da doğuştan getiriyoruz. Bu da kendimizi ‘ne hissettiğimizden’ bağımsız olarak hangi cinsiyete ya da ‘kime’ cinsel, fiziksel ve duygusal ilgi duyduğumuzla alakalı..
Bir aile çocuğun atanan cinsel kimliğiyle kendini tanımladığı cinsel kimliği örtüşmüyorsa, yani çocuk transsa çocuğuna nasıl davranmalı, yaklaşmalı?
Ebeveynlerin ve uzmanların zaman zaman çocuğun ‘nasıl olması gerektiğine’ dair bazı fikirleri olabiliyor. Ama çocuk bu beklentilere hiç uymayabilir de. Çocuk kim olursa olsun, onu tanımaya çalışmak gerek..
Gerek trans çocuklar için gerekse geleneksel toplumsal cinsiyet rollerine sığmayan çocuklar için toplumun genel varsayımı şu: “Ya bu çocuğun başına kötü bir şey geldi ya ailesi bu çocuğa yanlış davrandı.”
Toplumun sanısı şu; ‘Trans çocuklar, muhakkak ya dışarıdan bir müdahale ya da ebeveynlerin başarısızlığı neticesinde ortaya çıkan bir sorun’. Bu cinsiyet kimliği konusunda da, cinsel yönelim konusunda da böyle..
Hiçbir çocuk trans birini gördü, onunla, konuştu, onunla arkadaş oldu diye trans olmaz. Gay, lezbiyen, biseksüel, panseksüel de olmaz..
Trans olmayan çocuklara da kendilerini ifade etmeleri için daha geniş alan açılması çocukların daha iyi empati kurabilmesini, daha farklındalığı yüksek, daha insancıl çocuklar olabilmesini sağlıyor, homofobi ve transofobik olma ihtimalleri düşüyor..
Trans çocukların ebeveynlerinin ne yapabileceği konusuna dönecek olursak; bu çocuğa en azından evde kendini ifade edebileceği bir ortam yaratılması onun gelişimi ve ruh sağlığı adına çok çok önemli..
Yapılan bir araştırma LGBTİ çocuklarda ve gençlerde kendini intihar amacı taşımayan biçimde yaralama durumunu en çok azaltan şey ebeveyn desteği. O çocuğun sağlıklı olması için o çocuğu desteklemeniz gerekiyor, bu kadar basit..
“Çocuğa destek olursak onu bu konuda yüreklendirmiş olmaz mıyız?” diye sorabilirsiniz. Ama çocuk zaten ne olduğunun farkında çoğu kere. Sen onu desteklediğin zaman sağlıklı bir ortamda kendini tanıyıp ifade edebilmesine, aynı zamanda bu konunun hem olumlu hem de olumsuz yanlarının daha açık ve güvenli bir şekilde konuşulabilmesine ortam yaratmış oluyorsun. Bu halının altına süpürülebilecek bir konu değil..
“ÇOCUKLARIMIZI CİNSEL SALDIRILARDAN KORUMAK İÇİN ONLARA NE ÖĞRETMELİYİZ?“
Özellikle çocuklarıyla bedenleri ve ilişkiler üzerine sohbet etmeye alışık olmayan ebeveynler bu panik ve korkuyla çocuğa bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla çocuk da o korku ve endişeyi doğrudan üstüne alıyor. Bu konuda bana da ulaşanlar, “Mahremiyet eğitimi veriyor musunuz?” diye soranlar oluyor..
Ben mahremiyet eğitimi vermiyorum, mahremiyet eğitimi diye bir şey yok..
Bir çocuğa sadece vücudunu nasıl koruması gerektiğini öğretirseniz o çocuk vücudundan korkar. Vücuduna dair nasıl iletişim kuracağını bilemez, olası bir durumu ebeveynlerinden saklayabilir bile! Bunun doğrusu çocuğa vücuduna ve iletişime dair kapsamlı bir eğitim verilmesi ve buna dair diyalogların ev içinde de sürdürülmesi..
“ÇOCUKLARA YAŞA UYGUNLUK ÇERÇEVESİNDE DOĞUMDAN İTİBAREN ANLATABİLECEĞİMİZ ŞEYLER VAR“
1-Vücudun bilimsel isimlerini kullanmalıyız; genital bölge, penis, vulva, popo, meme, ağız gibi. Bu kelimelerle iletişim kurulmaya herhangi bir yaşta başlanabilir. Bu “Senin bedenin bir bütün, absürt ya da komik olan yerleri yok. Özel bölgelerinden de rahatlıkla bahsedebiliyoruz”mesajı veriyor.
2-Özel bölgeleri tanımlamamız. “Özel bölgeler nelerdir, neden özeldir? Bu bölgelere bizim iznimiz olmadıkça kimse dokunamaz. Anne ya da baba(ya da bakım veren kimse) seni yıkarken vs. bu bölgelere senden izin alıp dokunabilir” gibi. Ama evde çocuğun mahremiyetine ve özel bölgelerine saygı duyulmuyorsa bunları sabaha kadar da anlatsanız işe yaramaz.
Türkiye’de yetişkinler arasında da cinsel sağlık konusuna yeterli özen gösterilmiyor. Doğum kontrolü salt kadının sorumluluğunda olan bir şey olarak algılanabiliyor. Bu algı nasıl değişebilir?
Geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin baskın olduğu toplumlarda ilişki ortamında kadınlar eşit hissetmedikleri için bazı konularda iletişim kurma ihtimalleri düşüyor. Bu korunma yöntemlerine ya da ne zaman çocuk yapılacağına karar verme konusunda da kendini gösteriyor.
“Cinsellik erkeğin mutluluğu için var, ben bunu görev olarak görüyorum ve bu konuda erkeğin bana bir şeyler öğreteceğini düşünüyorum. Kendim bir şeyleri biliyormuş gibi gözükmek istemiyorum, çünkü yanlış anlaşılabilirim.”
Yukarıda bahsi geçen böyle bir ortamda “Ben senin prezervatif kulanmanı istiyorum, çünkü doğum kontrol hapı kullanmak istemiyorum/kullanmamam gerek”ya da “Sen prezervatif kullanmadığın için ben ertesi gün hapı kullanmak istemiyorum” ya da “Hiç test yaptırdın mı? Beraber test yaptıralım mı?” gibi sorular çok zor soruluyor. Bu toplumsal cinsiyet rolleriyle ilgili ve insan sağlığını doğrudan etkiliyor.
Türkiye’de HIV oranı artıyor ve bunun en büyük sebebi korunmamak.
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların ne kadar yaygın olduğu, toplumda birçok kişide Herpes virüsü bulunabildiği, HPV’nin ne kadar yaygın olduğu ve sanılanın aksine sürtünme yoluyla da geçebilen bir enfeksiyon olduğu çok fazla konuşulmuyor.
Türkiye insanların en çok sürtünme yoluyla kendilerini cinsel açıdan ifade ettikleri ülkelerden biri, anal seks de aynı şekilde. Çünkü bekaret kaygısı var.
Ben Türkiye’nin en çok anal seks yapan ülkelerden biri olduğunu düşünüyorum; sadece eşcinsel ilişkiler bakımından değil, heteroseksüel ilişkiler açısından da. Anal ilişkinin de enfeksiyon riski taşıdığını, gebelik tehlikesi bulunmamasının korunmayı gereksiz kılmadığı, aksine korunmanın enfeksiyon riski bakımından gerekli olduğu gibi konular konuşulmadığı için bütün sorumluluğun vajinal ilişki ile üstümüze bindiğini sanıyoruz.
Annelik rolü kadına yüklendiği için hamileliğe ilişkin sorumlulukların da kadına ait olduğu düşünülüyor..
http://www.diken.com.tr//ECE KARAAĞAÇ
“Düzenli cinsel ilişki erken menopoz riskini azaltıyor”
“Haftada bir veya birden fazla kez cinsel ilişkiye girenlerin menopoza erken girme ihtimali yüzde 28 daha az..”
Doğal menopoz yaşı konusunda kültürlerarası ciddi farklılıklar olabiliyor. Daha önce yapılan bir araştırmaya göre bu farklılıkların yaklaşık yarısı genetik faktörlerden kaynaklanıyor..
Bilim insanlarına göre düzenli cinsel ilişki erken menopoza girme riskini azaltabilir..
University College London’dan (UCL) bir ekip cinsel ilişki, oral seks, dokunma veya kendini uyarma da dahil haftalık olarak cinsel aktivitede bulunan kadınların menopoza girme olasılığının yüzde28 daha az olduğunu keşfetti..
Her ay cinsel ilişkiye girenlerinse erken menopoza girme ihtimali daha az sıklıkta cinsel ilişkiye girenlere göre yüzde19 daha az..
İki yıl boyunca iki bin 936 kadının cinsel etkinliklerini izleyen ekip bunun nedeninin cinsel aktivite eksikliğinin vücuda “kaynakları başka yere yatırdığı” sinyali vermesi olduğuna inanıyor..
Bu sinyalin sebebiyse ovülasyonun (yumurtlama) “maliyetli bir süreç” olması. Eğer vücut hamile kalmaktansa enerjisini başka yere daha iyi yatırabileceğini düşünüyorsa bunu yapacaktır..
Çalışmanın baş yazarı Megan Arnot:
“Çalışmamızın bulgularına göre bir kadının cinsel ilişkiye girmemesi hamilelik şansının olmadığına işaret ediyor. Bu durumda vücut boş yere ovülasyona yatırım yapmamayı “seçiyor.” Enerjiyi ovülasyona yatırmakla torunlara bakarak aktif kalmak gibi başka yere yatırmak arasında biyolojik enerji değiş tokuşu olabilir” diyor.
Bulgular annelerin kendilerinden önceki kuşakla üreme çatışması yaşamaması halinde daha çok çocuk doğurmasına izin veren “büyükanne hipotezini” de destekliyor..
Bilim insanları topluluklar torunların hayatta kalmasını sağlamaya çalışsın diye kadınların bu şekilde evrildiğine inanıyor..
Royal Society Open Science adlı bilimsel yayında yayımlanan çalışma, 1996 ve 1997 yılları arasında kadınların sağlığı üzerine yapılmış ABD merkezli bir çalışmanın verilerini kullandı..
Çalışmanın başında kadınların hiçbiri menopoza girmemişti ve ilk mülakat sırasında ortalama yaş 45’ti..
Bununla birlikte çalışma başladığında kadınların yüzde46’sı regl döngülerinde değişimler ve sıcak basması gibi semptomlarla menopoz dönemine geçişi deneyimlemeye başladı..
Kalan yüzde54’üyse menopoz öncesi aşamada ve düzenli sikluslara (adet döngüsü) sahipti, ne menopoz ne de menopoza geçiş semptomları gösteriyordu..
Çalışmanın başında kadınlara ne sıklıkla cinsel ilişkiye girdikleri ve son 6ayda oral seks, dokunma veya mastürbasyon yapıp yapmadıkları sorulmuştu..
Çalışmanın yazarlarından Profesör Ruth Mace şöyle ekledi:
“Menopoz tabii ki kadınlar için kaçınılmaz bir şey ve üretkenliğin durmasını engelleyecek herhangi bir davranışsal müdahale bulunmuyor. Bununla birlikte bu sonuçlar menopoz zamanının hamile kalma ihtimaline cevaben uyarlanabilir olabileceğinin ilk göstergesi.”
Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral
© The Independent//Sophie Gallagher
İLGİLİ HABER