.
“Faizsiz finans ve sigorta kurumları onlara sormadan adım atmıyor… “Fetva A.Ş”ler kime ne hizmet sunuyor?”

Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB), 29Şubat 2018’de Ziraat Bankası Portföy Yönetimi’nden gelen bir talep üzerine toplandı.. 

Banka, bir savunma şirketinin Katılım Endeksi’ne dahil edilmesini istiyordu.. 

Ziraat Bankası, TKBB’ye ilettiği talepte, fıkhı danışmanlık hizmeti aldığı kuruluşun, savunma şirketlerinin Katılım Endeksi’ne dahil olmasında dinen herhangi bir sorun olmadığına yönelik görüş verdiğini de belirtiyordu..

Fakihler bunda bir sorun görmemişti ama mevzuat engeli bulunuyordu.. 

Çünkü uygulamadaki “Katılım Endeksleri Temel Kuralları” adlı dokümanda “silah yasağı” vardı ve silah üreten şirketler Katılım Endeksi’ne dahil edilemezdi.. 

Ziraat Bankası’nın fıkıh danışmanları bu yasağın kaldırılmasında bir mahsur bulmamıştı ama kuralların değişmesi için TKBB’nin Danışma Komitesi’nin kararı gerekiyordu.. 

Albaraka, Vakıf Katılım, Kuveyt Türk, Türkiye Finans ve Ziraat Katılım’ın danışma kurullarından birer kişinin oluşturduğu TKBB Danışma Komitesi, bu konuyla ilgili bir hafta sonra karar verdi..

Prof. Dr. Hayreddin Karaman, Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Prof. Dr. Servet Bayındır, Doç. Dr. İshak Emin Aktepe ve Mehmet Odabaşı’ndan oluşan komitenin fetvası şöyleydi:

“Katılım bankalarının milli savunma sanayisiyle alakalı faaliyetleri denetlenebilir olan şirketlerin hisse senetlerini almaları, satmaları ve bunların alım-satımına aracılık etmeleri katılım finans ilkelerine uygundur. Bu bakımdan Katılım Endeksi kuralları içerisinde bunu kısıtlayan bölümün endeks kurallarından çıkarılması uygundur. 

Elbette her şeyin en doğrusunu bilen sadece Allah Teala’dır.”

Komitenin fetvasının ardından TKBB Yönetim Kurulu, oybirliğiyle endeks kuralları arasındaki silah yasağını kaldırdı..

Ekran Resmi 2021-12-24 14.36.27.png
TKBB Danışma Komitesi’nin fetvası//cafemedyam

” Erdoğan’ın “nas” çıkışı tartışmayı alevlendirdi

Merkez Bankası’nın politika faizini sürekli düşürmesinin ardından dövizin rekor kırması, Erdoğan’ın faizin İslam dinince yasak olduğunu belirtmek için kullandığı “nas” ifadesi tekrar faiz ya da faizsiz kazanç tartışmasını gündeme taşıdı..

Faizsiz finans, fon, portföy ya da sigorta şirketleri faaliyetlerinden önce ilahiyatçılardan oluşan danışma kurullarına başvurarak fetva istiyor.. 

Bunlar aldıkları fetvalar çerçevesinde faaliyetlerini şekilleniyor. İslami finans kurumlarının uyacağı standartlar, Accounting and Auditing Organization for Islamic Financial Institutions (AAOIFI) tarafından geliştirildi. Danışma kurulları da AAOIFI standartları göz önünde tutularak oluşturuluyor.. 

Bu standartlar arasında danışma kurulunun fıkıh uzmanları tarafından oluşturulması, İslami finans uzmanlığı gerektirmesi, faaliyetleri doğrudan raporlayıp denetlenmesi bulunuyor..

Yönetim kurulu üyeleri ve paydaşlar liyakat sahibi olsalar da danışma kurullarında görev alamıyor.. 

Mevzuata göre katılım bankaları, bünyesinde bir danışma kurulu kurmak zorunda. Yatırım bankaları da bu hizmeti dışarıdan alabiliyor..

Danışma kurulu, katılım bankalarının faaliyetlerinin, faizsiz bankacılık ilke ve standartlarına uygunluğunu denetliyor. Benzer durum Sigorta ve Bireysel Emeklilik şirketleri için de yürürlükte..

Fıkıh danışmanlık şirketleri var

Tam da bu noktada, bankalara, faizsiz finans ya da sigorta şirketlerine fetva verecek danışma kurullarını oluşturan özel danışmanlık şirketleri devreye giriyor..

O şirketlerden biri “İslami Finans Danışmanlık (İSFA)” adındaki bir limitet şirketi.. 

İSFA kendisini, “İslami finans ve bankacılık alanında piyasanın ciddi anlamda gereksinim duyduğu fıkhı danışmanlık hizmetini karşılamak amacıyla kurulmuş özel bir danışmanlık şirketi” olarak tanımlıyor.. 

Halk Yatırım, Zorlu Enerji, Türkiye Kalkınma Bankası, Kızılay, Kahve Dünyası, Türkcell, Halkbank, QNB Finansbank, Oyak, Akbank, Ziraat Bakası İSFA’nın müşterileri arasında.

Şirketin hizmetlerinin içinde “danışma komitesi oluşturma”, “sukuk ihraçları”, “eğitim”, “tahkim”, “zekat hesaplama” ve “dış ticaret” de var.. 

İslami Finans Danışmanlığı hizmeti veren şirketler İSFA ile sınırlı değil.. 

İstanbul İslami Finans Danışmanlık Şirketi (IIFC) de onlardan biri.. 

Bu firma da kendisini “Hukuk ve İslami finans alanında kapsayıcı ve bütünleyici danışmanlık ve eğitim hizmetlerini profesyonel şekilde icra eden bir kuruluş” olarak nitelendiriyor.

Danışma komitesi fıkıhçılardan oluşuyor

IIFC’nin internet sitesindeki “Ekibimiz” sayfasında Prof. Dr. Metin Ercan, eski AKP milletvekillerinden Prof. Dr. Aziz Akgül, İlahiyat profesörü Ramazan Ayvalı, İslam ticaret hukuku alanında uzman Prof. Orhan Çeker, Medrese Alimleri Vakfı Başkanı Muhammed Tayyip Elçi de bulunuyor..  

IIFC’nin danışanlarıyla Danışma Komitesi arasında bağı kuran Serdar Savaş:

“Kimi kurumlar bizim gibi firmalardan hizmet alabiliyor ama kendi içinde danışma komitesi kurması gereken katılım bankaları bizden hizmet alamıyorlar..” dedi.

IIFC’nin 7 din adamıyla doğrudan ilişkili olduğunu belirten Savaş:

“Kiminin finans, kiminin İslam iktisadı geçmişi var ama uzmanlık alanları fıkıh” ifadelerini kullandı..

“Bazı katılım bankaları daha önceki fetvalardan geri döndü, bu da algıyı değiştirdi”

Basına pek düşmese de sektör içinde “parayla fetva veriliyor” tartışmasının uzun süredir yaşandığına dikkati çeken Savaş:

“Bazı katılım bankalarının daha önce aldıkları fetvalardan daha sonra geri dönmeleri bu algıyı yaygınlaştırdı. Ayrıca bazı firmaların ilişkili oldukları din adamlarından istedikleri fetvayı alabildiğine ilişkin varsayım da var. Bu iş gönüllülük esasına dayanması ya da merkez tarafından organize edilerek fetva alan kurumlarla maddi ilişki kurulmamasına yönelik süren tartışma ise farklı bir boyut” şeklinde konuştu.

“Gönüllü yapmak çok zor, ciddi bir emek ve tartışma gerekiyor”

Bunu gönüllülük esasına dayandırmanın çok zor olduğunu belirten Savaş, şöyle devam etti:

“Ciddi bir emek gerektiriyor, çok boyutlu tartışmalar yapılıyor. Bu hizmetleri verenlerin bir geçim derdi de var.  Fetvaların tümünün merkezden verilmesinin görüş farklılıklarını ortadan kaldırıcı bir etkisi var. Bu da aslında dini bir tartışma. Bir mesele hakkında belli bir çerçevede birden çok görüş olmasının dinen olumlu görülüyor. Fetvaların merkezden verilmesinin aynı zamanda kurumların mahrem bilgilerinin herkese açılması anlamına da geliyor. Bu da farklı sıkıntılara kapı aralayacaktır. Şimdiki durumun kendi içinde riskleri olsa da uygulanabilecek en iyi yöntem.”

Savaş, son dönemde fetvaların online toplantılarda uzun süren tartışmalar sonucu verildiğini kaydetti..  

“İstedikleri fetvayı vermedim, katılım bankaları tarafından dışlandım”

Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır çok uzun süre katılım bankalarına danışmanlık vermiş bir ilahiyatçı. 

“Eğer menfaatler önde tutuluyorsa yanlışlar yapılabilir ama tabi dürüst davrananlar da var” diyen Bayındır, daha önce faizsiz finans, borsa ve sigorta alanlarında fıkıh konusunda danışmanlık yaptığını hatırlatarak:

“Faizsiz finans kurumlarının tamamı beni dışladı. Çünkü istedikleri fetvayı vermiyorum. İnsanlar menfaatlerini önde tuttukları zaman yoldan çıkarlar, doğruları savundukları zaman da kabul edilmezler” dedi.  
 


Bayındır sözlerini şöyle tamamladı:

“Bütün dünyada en çok din istismar edilir. Menfaatleri gereği davrananlara engel olunamaz, bu gibi insanlardan danışmanlık hizmeti alan kuruluşlar gerçekten doğruların peşindeyse böylelerinden danışmanlık almamalılar. İlim adamı olmak doğru yolda olmak anlamına gelmez. Kişi menfaatini mi tercih ediyor doğruları mı? Zaten hepimiz imtihandan geçiyoruz, en ağır imtihanı da en çok imkana sahip olan verir. Bu sahada en çok imkana sahip olanlar da ilim adamlarıdır.” 
 

© The Independentturkish//Cihat Arpacık

NE OLMUŞTU?

“ERBAŞ, ‘ÜREYİN’ FETVASI VERDİ”

‘Mutlaka ikinin üzerinde, üç, dört gibi

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, ailelerin çocuk sayısını ikinin altına düşürmemeleri gerektiğini belirtti.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş:

” Ailelerin çocuk sayısını ikinin altına düşürmemeleri gerekiyor. Mutlaka ikinin üzerinde, üç, dört gibi. Nüfus yapımızı hem sağlam hem nicelik olarak hem de nitelik olarak geliştirmemiz gerekiyor..

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ordu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Akdoğan’ı makamında ziyaret etti. 

Gazeteci:

“Aile başına düşen çocuk sayısının ikinin altına indiği yönündeki araştırmayla ilgili ne düşünüyorsunuz?” 

Ali Erbaş:

”Aile yapısının sağlam olması için çeşitli etkinlikler gerçekleştirdik..Geçen yıl Mevlid-i Nebi Haftası’nın teması ‘Peygamberimiz ve aile’ seçmemizin en önemli gerekçelerinden birisi bu..

Hem neslimizi hem gençliğimizi daha dinamik, daha verimli, daha inançlı, Peygamber Efendimize layık bir ümmet olarak yetiştirmeye çalışmak hem de bu konuda özellikle nikah, evlilik, aile yapısını sağlam tutmak, çocuklarımızı iyi yetiştirmek ve hepsinden de önemlisi evliliği gençlerimizde teşvik etmek, çocuk sayısını artırmak gibi bütün bu konularda farkındalık oluşturmaya çalıştık..

Geçmişte aile başına düşen çocuk sayısı dörtler, beşlerle ifade edilirdi..

Ama şimdi ikilerde. Bunu ikinin altına düşürmememiz lazım. Mutlaka ikinin üzerinde, üç, dört gibi geliştirerek nüfus yapımızı hem sağlam hem nicelik hem de nitelik olarak geliştirmemiz ve sağlam hale getirmemiz gerekiyor. Bu konuda toplumumuzun tüm kesimlerinde bir farkındalık oluşturmamız lazım çünkü aile toplumun bel kemiğidir. Aile hem sayısal hem de nitelik olarak sağlam olursa biz toplum olarak da sağlam bir yapıya sahip oluruz. Millet, devlet olarak vatanımız, birliğimiz ve beraberliğimiz noktasında da her zaman iyi bir noktada oluruz.”

“Evlilik dışı hayat biçimi özendirilmeye çalışılıyor

Erdoğan:

– Batı çöküyor. Niye? Aile kurumu diye bir kavram kalmamış. 

– Maalesef gençlerimiz genç yaşta evlenmiyor. Çoğu 30’u aşkın evleniyor ya da çoğu evde kalıyor. Böyle bir şey olur mu ya? Evlilik dışı hayat biçimi özendirilmeye çalışılıyor. Aman bunlara dikkat edin.

– Devlet babadan bahsediyor muyuz? Onun da başında Erdoğan var mı? Var. Ben de şu anda tavsiye ediyorum. Hiç evlenmeyenlerin sayısı da artıyor. Evlilik dışı hayat biçimi medya aracılığıyla meşrulaştırılmaya daha defa vahimi özendirilmeye çalışılıyor. Televizyonların çoğu bunun kampanyasını yapıyor. Aile kurumlarını kökünden kurutmaya amaçlayan sembollerin önü bilinçli bir şekilde açılırken aile kurumuna sahip çıkan davranışlar küçümseniyor. Bu büyük tehlikeye hep birlikte karşı koymalıyız

– Kadına şiddet başta olmak üzere sıkıntısını yaşadığımız pek çok sorunun çözümü, aile kurumunun güçlendirilmesinden geçiyor.

– (Berfin Özek’in yüzüne asit döken sanığa verilen ceza) Bir namussuz bir alçak meşru olmayan bir yaşamla maalesef bir kıza onunla beraber yaşıyor neyse ait veya kezzap yüzüne atıyor ve tabii bir göz gidiyor. Mahkemenin verdiği ceza ortalama 13 yıl. Ben soruşturuyorum, bana verilen cevap şu; kanunun diyorlar en yüksek oranı bu. şimdi ben de diyorum ki bunu da bizim getirdiğimizi söylüyorlar. Ben de diyorum ki arkadaşlar siz niye kanun diyerek bize böyle bir cevap yolunu buluyorsunuz. Ben kanundan bahsetmiyorum ben haktan bahsediyorum hukuktan adaletten bahsediyorum. Siz burada hakkı hukuku arayacaksınız. Böyle bir olay kendi kızının başına gelmiş olsa orada bu olayı nasıl değerlendirirsin? Kanunlara mı bakacaksın? Yoksa böyle bir hak olur mu böyle bir adalet olur mu buna bakacaksın. Buradan tüm yargı dünyasına sesleniyorum bu kanunların sayfaları arasındaki maddelere değil vicdanınıza kulak verin. Her zaman söylüyorum benim yolum kanun hukuk yolu değil hukuk yoludur. 

https://www.cafemedyam.com/2019/10/29/sehitler-kuvayi-milliye-sehitleri-mezardan-cikmanin-vaktidir/?preview_id=8665&preview_nonce=c7be68b582&preview=true&_thumbnail_id=13180

İLGİLİ HABER

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: