İÇİNDEKİLER
- 0.0.1 “Prof. Dr. Korkut Boratav: ‘Yeni model değil erken seçim hazırlığı var”
- 0.0.2 “İktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav, ekonomideki son gelişmeleri ve 2022 yılı beklentilerini anlattı..”
- 0.0.3 “TÜRK LİRASI’NIN YABANCI PARA BİRİMLERİ KARŞISINDA YAŞADIĞI DEĞER KAYBINI PROF. KORKUT BORATAV DEĞERLENDİRDİ”
- 0.0.4 “FAİZİ DÜŞÜRÜNCE NE OLDU: TÜRKİYE EKONOMİSİ ‘FRENİ PATLAMIŞ’ BİR ARABAYA BENZEDİ …”
- 0.0.5 “YATIRIM UZMANI ASH: SAPKIN BİR DENEYE TANIKLIK EDİYORUZ”
- 0.0.6 “FAİZİ YÜKSELTEN ŞEY ASLINDA ÜLKE RİSKİNİN YÜKSELMESİYLE BAŞLAYAN ZİNCİR REAKSİYONLARDIR.”
- 0.0.7 “FAİZ, DOLAR, ENFLASYON”
- 0.0.8 “GIDA VE ENERJİ FİYATLARI ENFLASYONU TETİKLİYOR”
- 0.0.9 “CARİ DENGEDE İYİLEŞMENİN SÜRMESİ BEKLENİYOR”
- 0.0.10 “GIDA VE ENERJİ FİYATLARI ENFLASYONU TETİKLİYOR”
- 0.0.11 “EKONOMİSTLER FAİZ KARARINI YORUMLADI: ENFLASYON-DEVALÜASYON DÖNGÜSÜNÜN KURDELESİ KESİLDİ..”
- 0.0.12 “KILIÇDAROĞLU’NDAN FAİZ TEPKİSİ: HEMEN SEÇİM”
- 0.0.13 “MERKEZ BANKASI’NIN NET REZERVLERİ 3,3 MİLYAR DOLAR GERİLEDİ”
- 0.0.14 “YABANCI YATIRIMCI TÜRKİYE’DEN AYRILIYOR: FAİZ-KUR-ENFLASYON ÜÇLÜSÜNÜN HANGİSİNE EL ATSAK BİR DİĞERİ KONTROL DIŞINA ÇIKIYOR.”
- 0.0.15 “ÖZELLİKLE ENFLASYONUN KONTROL ALTINA ALINMASI, TEK HANELİ SEVİYELERE İNDİRİLMESİ MÜMKÜN OLDUĞUNDA YAPISAL SORUNLARIMIZI ÇÖZEBİLİRİZ..”
- 0.0.16 “10 LİRA SINIRINA DAYANAN DOLARI YÜKSELTEN 3 NEDEN”
- 0.0.17 DOLARDAKİ SON ARTIŞI 3 ANA NEDEN TETİKLEDİ..
- 0.0.18 “YABANCI YATIRIMCI TÜRKİYE’DEN AYRILIYOR, SON 7 HAFTADA TOPLAM ÇIKIŞ 6.2 MİLYAR DOLARA ULAŞTI”
- 0.0.19 “DOLAR, 10 TL’YE DAYANDI”
- 0.0.20 “ALTINDA DA REKOR”
- 1 Bunu paylaş:
- 2 Bunu beğen:
“Prof. Dr. Korkut Boratav: ‘Yeni model değil erken seçim hazırlığı var”
İktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav:
“İktidarın son ekonomi politikaları.. Yeni model değil erken seçim hazırlığı var.. Faiz indirimi devam ederse işler tamamen kontrolden çıkar”
Türkiye ekonomisi 2022’ye, Türk Lirasının değerinde ve vatandaşın alım gücünde tarihi düşüşle giriyor..
Döviz kurlarındaki tarihi artışlara ve hızla artan enflasyona rağmen iktidar, düşük faizle şirketlere ucuz kredi dağıtarak büyüme politikasında ısrar ediyor..
Düşük faiz, yüksek enflasyon ve yüksek kur getiren politikalar için AKP’li Cumhurbaşkanı’ndan Çin ve Almanya modeline atıf gelirken, yeni Hazine ve Maliye Bakanı ‘Türkiye modeli’ diyor..
“İktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav, ekonomideki son gelişmeleri ve 2022 yılı beklentilerini anlattı..”
“BÖYLE DEVAM EDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL”
Düşük faiz politikasının ‘yeni bir model’ değil erken seçim hazırlığı olduğunu öne süren Boratav:
“Ekonomi öyle bir tıkanma noktasına geldi ki, iktidar çok kısa süreli bir nefes alma dönemi yaratabilirse erken seçime gidecek..
Mesela 16 Aralık Perşembe günü faizler değiştirilmez ve döviz piyasalarında nispi bir dinginlik yakalanırsa, asgari ücret ve kamudaki ücretlerde cömert bir artış yapılırsa, kısa da olsa bir nefes almak dönemi yakalanırsa, iktidar erken seçime gidecektir..
Normal iktisat mantığında düşünürsek, mevcut sürecin devam etmesi mümkün değil. Faiz indirilmeye devam ederse süreç tamamen kontrolden çıkar ve hiperenflasyon olur..”
“EMEK GELİRİNDE GÖRÜLMEMİŞ ÇÖKÜNTÜ VAR”
TÜİK verilerine göre, son beş yılda ulusal net katma değerde ücretlilerin payının 6,2 puan azalarak yüzde 45,3’ten yüzde 39,1’e gerilediğini hatırlatan Boratav:
“Emekçilerin gelirden aldıkları payda, Türkiye iktisat tarihinde benzeri pek görülmemiş bir çöküntü yaşandı.. İktidar Türkiye’yi toplumsal bir bunalıma, sefalete sürükledi. 2022’de iktidar değişse de değişmese de kemer sıkma unsurları içeren bir sürece, bir IMF programına Türkiye mahkum edildi” dedi..
Resmi ya da gayriresmi bir IMF programının da Türkiye’yi toplumsal bunalımdan kurtarmayacağını belirten Boratav, kemer sıkılarak, acı reçete uygulanarak Türkiye’de toplumsal bunalımın kalıcı hale getirileceğini söyledi..
“İKTİDARDA DAĞILMA İŞARETLERİ VAR”
Mevcut ekonomi politikalarına ilişkin iktidar cephesinden tutarsız ve çelişkili açıklamalar geldiğine işaret eden Boratav:
“Model değişikliği söylemi aslında büyük çöküntünün ve başarısızlığın itirafı. İktidarda dağılma işaretleri bulunuyor” dedi.
Boratav, erken seçim olması durumunda da, seçim ortamının olağanüstü hal türü uygulamalarla kösteklenmediği koşullarda, iktidarın kaybedeceğini vurguladı..
“TÜRK LİRASI’NIN YABANCI PARA BİRİMLERİ KARŞISINDA YAŞADIĞI DEĞER KAYBINI PROF. KORKUT BORATAV DEĞERLENDİRDİ”
Türk Lirası’nın bir günde yaşadığı yüzde 10’un üzerindeki kaybı ve ticarette ortaya çıkan sıkıntıları değerlendiren iktisatçı, Prof. Dr. Korkut Boratav, döviz krizi ve gelecekte neler yaşanabileceğini anlattı..
“İSTİKRAR POLİTİKASI DELİNDİ”
Prof. Dr. Korkut Boratav:
“Türkiye ekonomisi dünya ekonomisi ile bütünleşmiş bir ekonomi. Dolayısıyla dışarıdan gelen etkilere karşı kırılgan. Bu kırılganlık AKP döneminde arttı.. Şu ya da bu şekilde ayakta duruyor. Fakat kırılganlık o derece artmış ki bazen balonu patlatan bir vesile oluyor..
Bunu tam 21 yıl önce bir kez daha yaşadık. Ecevit’in koalisyon hükümeti döneminde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in anayasa kitapçığını bir MGK toplantısında başbakana fırlatmasını Ecevit kamuoyuna taşıdı ve balon patladı..
Bugüne dönersek 2018’den beri neoliberal politikaların yönetilmesi ile ilgili uyumsuzluk var ve saray yönetimi de bunu zaman zaman dile getiriyor. Biz üç kez döviz krizi geçirdik 2012 Ağustos’undan itibaren. 2020’ye gelince kırılganlıklar arttı çünkü 2018 ve 2019’da uygulanan istikrar politikaları delindi. Faiz konusunda bir istikrarsızlık ortaya çıktı. Finans piyasalarını sakinleştirmek ve dövizi frenlemek için de 128 milyar dolar harcandı.”
“NEOLİBERAL POLİTİKALARIN İNKARI”
Prof. Dr. Korkut Boratav:
“Kasım 2020’ye gelindiğinde ise Merkez Bankası başkanı ve Albayrak dahil ekonomi yönetimi değişti, kısa dönemli de olsa yeni bir istikrar politikası, faizleri yeniden yükselterek uygulandı ve istikrar sağladı..
Marta kadar, yani kasımla mart arasında yönetim istikrarı hakikaten sağladı fakat cumhurbaşkanı bunu istemiyor. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın özerkliği fiilen kaldırıldı, başkan değişti, faiz indirildi..
Eylülle kasım arasında dolarda 10 lira eşiği aşıldı. Cumhurbaşkanının kabine toplantısından sonra yaptığı açıklama da 21 yıl önceki anayasa kitapçığı krizinde olduğu gibi balon patladı..
Bir ekonomik kurtuluş savaşından söz etti örneğin. Kime karşı? Muhatap kim? Bir takım komplo teorileri de dolaştırılıyor. Örneğin ‘kuru bahane ederek fiyatları yukarı çekmek isteyen fırsatçılar’ deniyor. Yani güvenilmeyen bir takım çevreler var demek. Bu ifadeler şu anlama geliyor: Faizlerin indirilmesi kararı sonuna kadar sürdürülecek ve neoliberal politikaların inkarı hedefleniyor. Hatta şu çok önemli bir ifade, ‘Türkiye tarihinde ilk defa ihtiyaçlarına uygun bir ekonomi politikası uygulama fırsatı buldu’ deniyor..”
“ADETA SEÇİM KAMPANYASI İLANI”
Prof. Dr. Korkut Boratav:
“Eskiden mesela, ‘serbest piyasa ekonomisine bağlıyız’, ‘uluslararası ekonomi kurallarına bağlıyız’ gibi güvenceler verildi.. Bunların da olmaması ile birlikte şimdi yapılan neoliberal politikaların külliyen inkarı gibi görünüyor.. Bunu açıklamak zor. Adeta bir seçim kampanyasının açıldığını ilan ediyor. İyi ama dış dünya da zaten kırılgan olan ekonomiyi yakından izliyor..
Dahası ekonominin yerli aktörlerinin ürkmesi. Çünkü bu dış ve iç dengelerin birlikte bozulmasını getirecekti.. Sayın cumhurbaşkanı susması gereken bir konjonktürde üstüne giderek konuşuyor. Ecevit’inki anlık bir tepkiydi. Bugün de konuşmaması gereken bir dönemde cumhurbaşkanı konuştu.. Neoliberal politikaları inkar ettiğini dünyaya duyuruyorsun ve bu içerde ve dışarda önemli etki yaratıyor, ‘kopma’ sinyalinin önemli bir tetikleyici olduğunu kabul etmek durumundayız..”
“1980’LER ÇERÇEVESİ OLMADIKÇA PATLATIR GİDER”
Prof. Dr. Korkut Boratav:
“2018 krizi nasıl geçiştirildi..? Mehmet Şimşek ayrıldı, Albayrak geldi, ani bir istikrar programı ile kriz geçiştirildi.. Ama şimdi daha kırılgan. Cumhurbaşkanı daha keskin bir kopuş sinyali veriyor.. Bunu atlatmak için daha keskin bir istikrar politikası gerekir, peki saray yönetimi, kadroları bu esnekliği gösterebilir mi? Bir gün önce söylediğini inkar edecek kadar esnek olabilir mi? Enflasyona bakarsak, başlangıca yani yüzde 19 faize dönmek bile buna yeter mi? Kasım’da enflasyonu göreceğiz 25-30’lara çıkmak üzeredir şimdi resmi veriler..
Büyük bir esneklikle, sert bir istikrar politikası uygulayalım, yüzde 24 faiz uygulayalım ve bu bizi 2023’e götürür gibi bir yol benimseyebilirler mi? İki gün içinde 10 liradan 13’e tırmanıyorsa dolar tekrar 10 liraya indirmek çok istisnaidir, pek mümkün görünmüyor bana..
Faizi indirerek döviz kurunun inmesini sağlayamıyor çünkü sermayenin ve yerli tasarruf sahiplerinin dövize kaymasını engelleyemiyor.. Bunu 1980’li yıllarda Turgut Özal yapabildi. Dövizin enflasyon seviyesinde seyretmesini sağladı ama o zaman Türkiye’de döviz mevduatı yoktu, yurt dışından borçlanma yoktu, yabancı sermaye yoktu, borsa yeni oluşuyordu, o da bu araçları kullandı..
Bugünkü iktidar 80’li yılların çerçevesini tekrar oluşturmadıkça döviz ve faizi birlikte kontrol edemez.. İster istemez serbest piyasa patlatır gider.. O zaman da bu girdap Türkiye’yi nereye götürür bilinmez..”
“İSTİKRAR POLİTİKASI KRİZİ KALICILAŞTIRIR”
Prof. Dr. Korkut Boratav:
“2002’de kriz nasıl AKP’nin iktidara gelmesini hızlandırdıysa, bu kriz de son tahlilde AKP’nin yolcu olacağının işareti olarak değerlendirilebilir..
2018’le 2020 arasında, Ocak-Eylül arasında birden bire Türkiye’de 3 milyon yeni çalışan ekonomiye girdi ama istihdam 380 bin kişi azaldı.. İşte bu bir toplumsal krizdir..
Canlı rezervler ekonomiye pompalanıyor ama bu insanlar istihdam bulamıyor.. Türkiye bu durumda ağır bir istikrar programına mahkum olurken, söz konusu toplumsal kriz de kalıcılaşır.. Genç nüfus önündeki bu durum aşılmalıdır ve iktidarın değişmesi de herhalde bunun ilk adımı olacaktır..”
Duvar
“FAİZİ DÜŞÜRÜNCE NE OLDU: TÜRKİYE EKONOMİSİ ‘FRENİ PATLAMIŞ’ BİR ARABAYA BENZEDİ …”
“YATIRIM UZMANI ASH: SAPKIN BİR DENEYE TANIKLIK EDİYORUZ”
Türkiye ekonomisine dair yorumlarıyla tanınan yatırım uzmanı Timothy Ash, TL’deki rekor düşüş sonrasında Merkez Bankası’nın niçin müdahale etmediğini sordu..
Türk Lirası’nda yaşanan rekor seviyedeki değer kaybı, finans uzmanlarının da gündeminde..
Londra merkezli uluslararası yatırım kuruluşu Bluebay Portföy Yönetimi’nden yatırım uzmanı Timothy Ash, Türkiye ekonomisini ‘freni patlamış’ bir arabaya benzeterek TL’nin değerinin ‘çılgınca’ bir noktada olduğunu söyledi..
“SAPKIN BİR EKONOMİ DENEYİ”
Yatırım uzmanı Timothy Ash:
“TL’nin olduğu nokta çılgınca ama bu, Türkiye’nin şu an uyguladığı çılgınca para politikası ortamının bir yansıması..
Merkez Bankası’nın fiilen hiçbir para politikası uygulamadığı zaman ne olduğuna dair sapkın bir ekonomi deneyine tanıklık ediyoruz..
Erdoğan, Türkiye Merkez Bankası’nın faiz artırımı becerisini elinden aldı..”
“EN AZINDAN BİR MİKTAR DÖVİZ REZERVİNİ KULLANABİLİRLER”
Yatırım uzmanı Ash:
“Anlamadığım şey, niçin yine döviz satarak müdahale etmedikleri. -Bu yöntemin sorunu nihai olarak çözmeyip Merkez Bankası’nı sadece negatif faiz oranı bölgesine daha derin şekilde ittiğini bilsem de- Eğer faiz artırmak istemiyorlarsa, TL’ye istikrar kazandırmak için en azından bir miktar dövizi kullanabilirler..”
“FAİZİ YÜKSELTEN ŞEY ASLINDA ÜLKE RİSKİNİN YÜKSELMESİYLE BAŞLAYAN ZİNCİR REAKSİYONLARDIR.”
Faizi Düşürünce Ne Oldu?
Enflasyon, faizden önceki aşama olduğu için faiz, ilk bakışta enflasyonun sonucu gibi görünür ama aslında enflasyon da faiz de başka şeylerin sonucudur. O nedenle çözümü bulabilmek için zincirin ilk halkasına kadar geri gitmek gerekir..
Son yazılarımda sıkça kullandığım şemamı bir kez daha yazayım:

Görüleceği gibi faizi yükselten şey aslında ülke riskinin yükselmesiyle başlayan zincir reaksiyonlardır..
Ülke riskinin yüksek olduğunu anlamak için bakılması gereken gösterge CDS primidir.. Bu prim 300 baz puanın üzerindeyse ülke aşırı riskli demektir..
Türkiye’nin CDS primi 411’dir.. Bu oranla Türkiye, dünyanın en riskli birkaç ülkesi arasındadır..
Bu zincir reaksiyonların çözümü için en başa gidip riski düşürmeye çalışmakla başlamamız gerekirken biz tam tersini yaparak sondan başlıyoruz ve faizi indiriyoruz.. Bakın sonra ne oluyor?

Kurun ve enflasyonun yüksek olduğu ve daha da yükselmeye eğilimli olduğu bir ortamda faizi düşürünce riskleri yükseltmiş oluyoruz ve kurlar yükseliyor sonra şemadaki reaksiyonlar tekrar devreye giriyor, enflasyon yükseliyor..
Grafik 2019 başından bugüne kadar Merkez Bankası Politika Faizi (MBPF) ile USD/TL kuru arasındaki ilişkiyi gösteriyor. Merkez Bankası ne zaman faizi indirmişse kur yükselmiş..
Kur yükselişi, ithal girdiler üzerinden giderek maliyetleri ve fiyat artışlarını tetikliyor ve sonuçta enflasyon da artıyor.. 2019 başından bu yana görünüme baktığımızda hep aynı hatayı yaparak kısır döngü içinde kaldığımız açıkça görülüyor.. Bu sefer de öyle olacak.. Bir noktada faizi tekrar yükseltmek zorunda kalacağız..
Bir sorunun çözümü için o sorunu yaratan şeyin ne olduğunu bulmak gerekir..
Sürekli başı ağrıyan bir kişi kendi kendine ağrı kesici alarak sorunu geçici olarak çözebilir. Ama doktora gidip gerekli tahlilleri ve tetkikleri yaptırdığında sorunun yüksek tansiyon kaynaklı olduğu anlaşılırsa o zaman tansiyon ilacı ağrı kesicinin yerini alır ve sorun kalıcı olarak çözülmeye gider..
Tabii sadece doğru ilacı almak da yeterli olmayabilir, diyete dikkat etmek, stresten uzak durmaya çalışmak, egzersiz yapmak da önemlidir..
Türkiye’nin ihtiyacı olan şey faizi indirmek değil, yüksek enflasyonu çözmektir..
Bunun da yolu diyet yapmaktan yani risklerden uzak durmaktan geçiyor.. Kilosuna, yaşamına dikkat etmeyen bir kişinin eninde sonunda yüksek tansiyon veya şeker ya da kolesterol sorunuyla karşılaşmasında olduğu gibi risklerini düşürmeyen bir ekonomi de eninde sonunda yüksek enflasyonla, kur riskiyle, işsizlik artışıyla karşılaşır..
Tansiyon, şeker veya kolesterol sorunu nasıl ağrı kesiciyle çözülemezse ekonomi de risklerden kaynaklanan sorunlarını faizle oynayarak çözemez..
Ne zaman risklerden söz etsek bazıları Kıbrıs’tan vaz mı geçelim ya da Akdeniz’deki haklarımızı savunmayalım mı diye soruyor. Benim söz ettiğim riskler bunlar değil..
Ama mesela komşularımızla yarattığımız sorunlarda bizim hatamız var mı diye kendimize sorabiliriz.. Ya da hukukun üstünlüğü, daha iyi bir demokrasi, insan hakları gibi konuları geliştirmeye çalışabiliriz..
Bilim dışı kararlarımızı gözden geçirip bilime dönebiliriz. Kamu hesaplarının şeffaflığı, denetlenmesi, kamuda savurganlığın önlenmesi için adımlar atabiliriz.. Enflasyonun yükseldiği ortamda faizi artırmak yerine düşürmemizin bizi daha da kötü bir pozisyona sokup sokmadığını gözlemleyip doğruyu bulabiliriz. Bunları yapmaya başlasak risklerimiz de CDS primimiz de düşüşe geçer..
Mahfi Eğilmez
“FAİZ, DOLAR, ENFLASYON”
Son bir haftadır döviz yine çıldırdı..
Merkez Bankası’ndan faiz kumarı: Madem öyle, oldu olacak bir emir ver de faizleri sıfırla kökten kurtulalım, memleket güllük gülistanlık olsun!
Erdoğan faiz, döviz ve enflasyonla ilgili her ağzını açtığında dövizin feleği şaşıyor..
Arkasına nişadır sürülmüş atlar gibi önce şaha kalkıyor, sonra da çılgınca belirsiz bir yöne doğru koşmaya başlıyor..
Nerede durur, ne zaman yorulur belli değil..!
Halkın büyük bir kesimi panik içinde..
Herkes merakla önüne gelene ‘Ne oluyor?’ diye soruyor.
Bu işin sonu nereye varır bilen yok.
Faiz mi enflasyonu doğurur?.
Enflasyon mu faizi yükseltir?.
Döviz bunların çapraz kavgalarından nasıl etkilenir.?
Allah hepsinin belasını versin!
Anlı şanlı ekonomi profesörlerinin dedikleri bir fındık kabuğunu doldurmuyor, her kafadan ayrı bir ses çıkıyor!
Erdoğan ise tüm bu olan bitenlere karşı ısrarla ekonomiyi çok iyi bildiğini, her şeye faizin sebep olduğunu söylüyor..
‘Madem öyle, oldu olacak bir emir ver de faizleri sıfırla kökten kurtulalım, memleket güllük gülistanlık olsun’ demek kimsenin aklına gelmiyor..
Bunu diyecek olan herkes peşinen faiz lobisinin adamı olmakla damgalanıyor..
ABD’de ekonomi doktoram da yok, Merkez Bankası Başkanlığı da yapmadım.
Ancak yeri geldikçe söylüyorum; en az beş kuşaktır ticaretle uğraşan bir ailenin çocuğuyum ve 40 yıllık da mühendis, müteahhittim.
Para nedir, rant nedir, yolsuzluk-hırsızlık nedir, döviz nedir, kar-zarar nedir, enflasyon nedir, faiz nedir çok iyi biliyorum..
Piyasa dediğimiz canavar bizim gibi alaylılara feleğin tüm çarklarını öğretti.!
Erdoğan, ekonomi ile ilgili her konuştuğunda dövizin kırmızı görmüş İspanyol boğaları gibi çıldırdığını defalarca görmesine ve bunun böyle olacağını adı gibi bilmesine rağmen neden ısrarla aynı yolda yürüyor anlayabilmiş değilim..
Çok bilmiş kraldan fazla kralcılar bunun bilinçli bir tercih olduğunu,
İthalatı azaltarak ihracatın artırılmasının ve cari açığın düşmesinin hedeflendiğini,
Ayrıca bankalarda 260 milyar dolar döviz mevduat hesabı olduğunu,
Döviz arttığında bu mevduat sahibi vatandaşların da kazandığını,
İhracatçılar ve turizmcilerin de bu durumdan memnun olduklarını söylüyorlar..
İnan edin uzun uzadıya bu saçmalıklara cevap verecek takatim yok..
Halkın ezici çoğunluğu ne yapacağını şaşırmış durumda..
Ne cari açığın kapanması ne de büyüme oranının yüksek çıkması halkı ilgilendirmiyor..
Bu işten ‘kazançlı’ olan nüfusun oranı ne kadar?
Evi yıkılanların oranı ne kadar?
Merak eden sağına soluna baksın yeter!
Halk dediğin konu komşu dost akraba..
Ezici çoğunluk eziliyor ve kaybediyor..
Bu kadar açık ve net..
Ayağını örtmek isterken başını açıkta bırakan, başını örtmeye çalışırken ayaklarını açıkta bırakan;
Bir sağa bir sola yalpalayarak ülke idare etmeye çalışan bir anlayışın başarılı olması da, bunu ilanihaye sürdürebilmesi de mümkün değil..
Tansiyonu düşürmeye çalışırken şekeri azdırmanın; kalbi tedavi ederken böbreği iflas ettirmenin sonu hastayı kaybetmekten başka bir şeye yaramaz..
Lafı fazla uzatmadan söyleyeyim;
Bu iş böyle gitmez, gidemez..
Sürdürülebilir değil.
İktidara sesleniyoruz;
Bu işi bu kadar çok iyi biliyorsanız neden üç ayda bir Merkez Bankası Başkanı, beş ayda bir Maliye Bakanı değiştiriyorsunuz?
Nereye varmak istiyorsunuz?
Bu yapboz nereye kadar sürecek?
Hiçbir şey bilmiyor ve hiçbir şey yapamıyorsanız dünyanın neresinden olursa olsun, içerden veya dışarıdan bu işi bilen, insaf izan sahibi birkaç adam bulup çağırın..
Bilmiyorsanız bilenlere bırakın..
Buna da razı değilseniz ve ‘Koskoca memlekette adam mı yok’ diyorsanız bütün partileri toplayarak çözüm için devlet televizyonunda halkın gözü önünde bir açık oturum düzenleyin..
Bir gün, bir hafta, bir ay da sürse razıyız..
Kararı halk versin..
© The Independentturkish// Altan Tan
“GIDA VE ENERJİ FİYATLARI ENFLASYONU TETİKLİYOR”
Merkez Bankası, politika faizini tahminler doğrultusunda 100 baz puan (1 puan) indirerek yüzde 15’e çekti.. Böylece faiz, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamının 5 puan altına gerilemiş oldu..
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), Erdoğan’ın dünkü açıklamalarına paralel doğrultuda hareket etti.. Politika faizi yüzde 16’dan yüzde 15’e indirildi..
Toplantı sonrası yapılan açıklama metninde, Para Politikası Kurulu’nun sınırlı alanın kullanımını aralık ayında tamamlamayı değerlendireceği belirtildi.
“İLK KEZ GECİKME OLDU”
Öte yandan Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu başkanlığındaki toplantı sonrası faiz kararının 5 dakika gecikmeli olarak açıklanması da dikkat çekti..
Bu gecikmenin, açıklama metnindeki bazı ifadelerde son anda oynama yapılması nedeniyle olduğu kulislere yansıdı.. Karar metninde, faiz indirimin verilen rakamın dışında muğlak ifadelerle anlatılması da dikkat çeken bir diğer nokta oldu..
“PİYASA TAHMİNİ İNDİRİM YÖNÜNDEYDİ”
Anadolu Ajansı (AA) Finans’ın piyasa beklenti anketine göre bugün 100 baz puan (1 puan) daha faiz indirimi bekleniyor..
Anket sonuçlarına göre, 1 ekonomist 25 baz puan, 5 ekonomist 50 baz puan, 13 ekonomist 100 baz puan ve 2 ekonomist de 150 baz puan politika faizinin düşürüleceğini tahmin ediyordu. Reuters anketine katılan 14 kurumun tahminlerinde de, medyan 1 puan faiz indirimi olarak şekillenmişti..
“ENFLASYONDAKİ YÜKSELİŞ BEKLENENDEN UZUN SÜREBİLİR”
Merkez Bankası PPK toplantısı yapılan açıklama metni şöyle:
Küresel iktisadi faaliyette yılın ilk yarısında yaşanan toparlanma ve aşılama oranlarındaki artışa rağmen salgında yeni varyantlar küresel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır..
Küresel talepteki toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerindeki artış uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açmaktadır..
Başlıca tarımsal emtia ihracatçısı ülkelerde yaşanan iklim koşullarının küresel gıda fiyatları üzerinde olumsuz yansımaları görülmektedir..
Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmekle birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğuna bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini değerlendirmektedir..
Bu çerçevede, gelişmiş ülke merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını sürdürmekte, varlık alım programlarına devam etmektedir..
“CARİ DENGEDE İYİLEŞMENİN SÜRMESİ BEKLENİYOR”
Öncü göstergeler yurt içinde iktisadi faaliyetin dış talebin de etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret etmektedir..
Aşılamanın toplumun geneline yayılması salgından olumsuz etkilenen hizmetler, turizm ve bağlantılı sektörlerin canlanmasına ve iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle sürdürülmesine olanak tanımaktadır..
Dayanıklı tüketim malları talebi yavaşlarken, dayanıksız tüketim mallarında toparlanma devam etmektedir.. İhracattaki güçlü artış eğilimiyle yılın geri kalanında yıllıklandırılmış cari işlemler dengesindeki iyileşmenin sürmesi beklenmekte, bu eğilimin güçlenerek devam etmesi fiyat istikrarı hedefi için önem arz etmektedir..
“GIDA VE ENERJİ FİYATLARI ENFLASYONU TETİKLİYOR”
Enflasyonda son dönemde gözlenen yükselişte; gıda ve başta enerji olmak üzere ithalat fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar, yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışlar ve talep gelişmeleri etkili olmaktadır..
Para politikası duruşunda yapılan güncellemenin ticari krediler üzerinde olumlu etkileri görülmeye başlamıştır..
Bunun yanında, bireysel kredilerle ilgili gelişmeler yakından takip edilmektedir..
Kurul, para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizleri değerlendirerek politika faizinin 100 baz puan indirilerek yüzde 15 olarak belirlenmesine karar vermiştir..
Kurul, arz yönlü ve para politikası etki alanı dışındaki faktörlerin fiyat artışları üzerinde oluşturduğu geçici etkilerin 2022 yılının ilk yarısı boyunca da etkisini sürdürmesini beklemektedir. Kurul, bu etkilerin ima ettiği sınırlı alanın kullanımını Aralık ayında tamamlamayı değerlendirecektir.
“FİYAT İSTİKRARI VURGUSU”
Merkez Bankası, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir..
Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir..
Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır..
Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir..
“EKONOMİSTLER FAİZ KARARINI YORUMLADI: ENFLASYON-DEVALÜASYON DÖNGÜSÜNÜN KURDELESİ KESİLDİ..”
Merkez Bankası’nın faiz kararını yorumlayan ekonomistlere göre zamları iliklerimize kadar hissedeceğiz, enflasyon yükselmeye devam edecek, ülke daha büyük bir ekonomik krize doğru koşar adım gidiyor..
Merkez Bankası’nın faizi 1 puan daha indirmesi ve aralıktaki toplantı için de açık kapı bırakması, ekonomiye ilişkin endişeleri daha da artırdı..
Ekonomistler, karara ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu..
Prof. Dr. Kamil Yılmaz (Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi):
Para Politikası Kurulu üyeleri ülkeyi değil, koltuklarını düşündü. Ülke hızla büyük bir krize doğru ilerliyor. Hükümet bir an önce bu politikadan dönmeli..
Uğur Gürses (Ekonomi yazarı):
“Kurul, bu etkilerin ima ettiği sınırlı alanın kullanımını aralık ayında tamamlamayı değerlendirecektir.” Aralıkta da 1 puan yapacağım açık sözlülüğü :)) Kısmen girdiğimiz enflasyon-devalüasyon döngüsünün kurdelesi resmen kesilmiştir..
Dr. Şeref Oğuz (Ekonomi yazarı):
Fukaralığı kemiklerinde hissedecek vatandaş, yoksulluk artacak, gelir dağılımı uçurumu büyüyecek. Böyle dönemlerde oligarklar da çıkabilir. Asıl önemlisi bugüne aldığını yarın aynı fiyata alamıyorsun..
Mahfi Eğilmez (İktisatçı):
Merkez Bankası politika faizini 100 baz puan indirerek yüzde 16’dan 15’e düşürdü. Geçmiş olsun..
Emin Çapa (Ekonomi yazarı):
Evet, Şenol Babuşçu’nun dediğinin birinci bölümü çıktı. İkinci bölümü bekleyeceğiz.. Yani aralıkta 300 baz puan daha demişti. Ekonomi kitabının yazım süreci devam ediyor..
“Kurul, bu etkilerin ima ettiği sınırlı alanın kullanımını Aralık ayında tamamlamayı değerlendirecektir (Merkez Bankası açıklama metninden)…” Yani Babuşçu’nun dediği gibi önümüzdeki ay da bir faiz indirim niyeti var. Ama “sınırlı” diyerek bunun düşük olabileceğinin sinyali veriliyor..
Ozan Bingöl (Vergi Uzmanı):
Borcunu geç ödeyen vatandaşa devletin uyguladığı gecikme faizi aylık yüzde 1,6, yıllık yüzde 19,2’dir.. Faiz ise bu da faizdir.. Bu oranı düşürmek ise tamamen Cumhurbaşkanı yetkisindedir..
Özgür Demirtaş (Koç Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı/Karar öncesi yaptığı değerlendirme):
İnsanın uykusu gelmiyor. Lütfen faiz indirimi yapmayın. Geri dönülmesi çok çok zor tahribatlar yaratıyorsunuz.. Mega enflasyonun önünü açıyorsunuz.. Faiz indirimi ile malları değerlenen Zenginleri daha zengin, fakirleri daha fakir yapıyorsunuz. Gelin dönün bu yoldan.. Yapmayın..
“KILIÇDAROĞLU’NDAN FAİZ TEPKİSİ: HEMEN SEÇİM”
Erdoğan’ın dün yaptığı faiz açıklamalarından sonra Merkez Bankası’nın faizleri indirmesi tepkilere neden oldu.. CHP lideri faiz kararının ardından seçim çağrısında bulundu..
Merkez Bankası’nın politika faizini 100 baz puan indirmesiyle lira dolar karşısında sert şekilde düştü.. Birçok ekonomist ve siyasetçi faiz kararına tepki gösterdi..
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Twitter hesabından “Artık DUR Erdoğan! #HemenSeçim” paylaşımını yaptı..
Sosyal medyada yapılan tepki açıklamaları şöyle:
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem:
Merkez Bankası #faizkararı öncesinde ekonomistler ısrarla faiz indirmeyin dedi ama yine dinlemediler! 1 puan faiz indirimi geldi, dolar yine uçuşa geçti! “İNADINA” ve “TEK ADAMA BAĞLI” ekonomi yönetimiyle memleketi batırdınız! Yetti arkadaş! Nedir bu milletin sizden çektiği!
Demokrat Parti Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt:
Merkez Bankası, faizi 100 baz puan indirdi. Faizler %15 oldu. Nas Süresinde Allah’ın ‘Faiz Haramdır’ hükmü ne oldu? %15 olunca helal mi oldu? Sizi gidi Faizciler sizi.. Batırdınız top yekün memleketi..
CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı:
Erdoğan’ın dünkü açıklamalarından sinyali alan Merkez Bankası görevini(!) yerine getirerek tekrardan faizi indirdi. Vatandaşı faize ezdirmeyeceğim derken enflasyona ezdirmeye devam ediyor. Yönetemediğinin sen de farkındasın, millete yük olmayı bırak!
İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş:
#TCMB faizi 1 puan indirdi. Ekonomi kitabı yazarı, baş ekonomist; yanan ateşi harladı. Kimseyi dinlemiyor, vatandaşı umursamıyor. “Ben yaptım oldu.” demeye devam ediyor. Bu, “zam üstüne zam, her güm zam” demek. Bıçak kemiğe dayandı #ArtıkYeter
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç:
#TCMB Erdoğan’ın kararlarıyla yönetiliyor. Bağımsızlığı kalmadı. Dolar yükseliyor. Vatandaş giderek yoksullaşıyor. Artık sabrımız kalmadı #HemenSeçim !
“MERKEZ BANKASI’NIN NET REZERVLERİ 3,3 MİLYAR DOLAR GERİLEDİ”
Merkez Bankası verilerine göre net rezervler 31,9 milyar dolardan 28,6 milyar dolara geriledi. Swaplar (ödünç alınan para) hariç net rezervler ise 12 Kasım’da eksi 35 milyar dolarla yatay seyretti..
Merkez Bankası, 12 Kasım haftasına ilişkin rezervleri açıkladı..
Merkez’in verilerine göre;
*Brüt rezervler 125,5 milyar dolardan 127,7 milyar dolara yükseldi.
*Brüt döviz rezervlerinin 86,7 milyar doları döviz rezervlerinden, 41 milyar doları da altın rezervlerinden oluştu..
*Net rezervler ilgili haftada 28,6 milyar dolar oldu. Net rezerv bir önceki hafta 31,9 milyar dolardı..
*Swaplar (ödünç alınan para) hariç net rezervler ise eksi 35 milyar dolarla yatay seyretti..
“YABANCI YATIRIMCI TÜRKİYE’DEN AYRILIYOR: FAİZ-KUR-ENFLASYON ÜÇLÜSÜNÜN HANGİSİNE EL ATSAK BİR DİĞERİ KONTROL DIŞINA ÇIKIYOR.”
“ÖZELLİKLE ENFLASYONUN KONTROL ALTINA ALINMASI, TEK HANELİ SEVİYELERE İNDİRİLMESİ MÜMKÜN OLDUĞUNDA YAPISAL SORUNLARIMIZI ÇÖZEBİLİRİZ..”
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran:
Faiz-kur-enflasyon üçlüsünün hangisine el atsak bir diğeri kontrol dışına çıkıyor..
Özellikle enflasyonun kontrol altına alınması, tek haneli seviyelere indirilmesi mümkün olduğunda yapısal sorunlarımızı çözebiliriz..”
“FAİZ-KUR-ENFLASYON” ÜÇLÜSÜ!
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) tarafından bu yıl 5’incisi düzenlenen ve “Yeniden Birlikteyiz” temasıyla gerçekleştirilen Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın katılımıyla hibrit olarak başladı..
İş Bankası’ndan yapılan açıklamada kongrede yaptığı konuşmasına yer verilen Aran, sermaye piyasalarına dair bazı bilgiler paylaşırken, makroekonomiye ilişkin değerlendirmede bulundu..
“Faiz-kur-enflasyon üçlüsüne” dikkati çeken Aran:
“Bu üçlünün hangisine el atsak bir diğeri kontrol dışına çıkıyor.. Özellikle enflasyonun kontrol altına alınması, tek haneli seviyelere indirilmesi mümkün olduğunda yapısal sorunlarımızı çözebiliriz..”
Enflasyonist ortamda belirsizliğin, risklerin ve gelir adaletsizliğinin arttığını, öngörülebilirliğin bozulduğunu, sabit ücretlilerin gelir dağılımından aldığı payın ve yatırımcı iştahının azaldığını belirten Aran:
“Enflasyonist ortamdan bir an evvel çıkmak ve enflasyonu kontrol altına almak bence birinci yapılması gereken şey..
Faiz ve kur konusunda da eğer sonuç almak istiyorsak, enflasyondaki beklentileri iyileştirmemiz ve enflasyondaki beklentilere paralel olarak faiz indirimlerine devam etmemiz gerekiyor..
Yüksek faiz, sermaye piyasalarının gelişiminin önünde de engel teşkil ediyor. Reel faizlerdeki artış, işsizlikte artış ve istihdamda azalma anlamına geliyor..Ayrıca, yatırım iştahını da aynen enflasyonda olduğu gibi düşürüyor..
Faizler kesinlikle inmelidir, ama mutlaka enflasyon beklentilerine paralel inmelidir.. Enflasyonun yüksek olduğu bir yerde faizin tek başına inmesi, bizi arzu ettiğimiz noktaya götürmez.. Acele etmeden, sabırlı bir şekilde, istikrarlı bir duruş sergileyerek hem enflasyon beklentilerini aşağı çekmeli hem de öngörülebilirliği tesis etmeliyiz..”
Aran, cari açık vermeyen uzun dönemli sürdürülebilir büyüme modeli için tasarrufların artırılması gerektiğini ifade ederek, bu tasarrufların borsa üzerinden sanayicilere ve üreticilere aktarılmasının önemini vurguladı.
Sermaye mülkiyetinin tabana yayılmasının önemine dikkati çeken Aran, üretilenin hem içeride hem dışarıda satılması ve üretim verimliliğinin artırılması gerektiğini kaydetti.
“ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞTİREREK HEDEFLERİMİZE ULAŞABİLİRİZ”
Hakan Aran, üretilmeden ve kredi kullanarak tüketilen bir büyüme modelinin daha fazla cari açık anlamına geldiğini belirterek:
“Bugüne kadarki alışkanlıkları değiştirerek hedeflerimize ulaşabiliriz.. Tüm bunları değiştirme konusunda önemli bir aşamaya geldik..
Dikkatli ve sabırlı olmamız durumunda, önümüzdeki yıl ilk defa belki cari açık vermeden yüzde 5’e yakın bir büyümeyi başarabilecek noktada olduğumuza inanıyorum.. Bunun, başarılması durumunda Cumhuriyetimizin 100. yılına girerken bizlere önemli bir moral ve motivasyon olacağını düşünüyorum..
Ülke olarak, ülke insanları olarak bunu hak ettiğimize inanıyorum. Tek yapmamız gereken sabırla, istikrarla doğru olan şeyleri ısrarla yapmaya devam etmek..”
Sermaye piyasalarının gelişimin önemine değinen Aran, uzun yıllardır 1 milyon eşiğini geçemeyen yatırımcı sayısının Ekim 2021 itibarıyla 2,5 milyon seviyesine yaklaştı..
Salgın döneminde piyasalardaki belirsizlik ve oynaklığa karşın, yükselen endeks seviyeleriyle yurt içinde gerçekleşen şirket halka arz sayılarında ciddi artışlar yaşandığını hatırlatan Aran, Borsa İstanbul’un istenilen derinliğe ulaşması için halka arzların sayısının ve şirketlerin halka açıklık oranının artması gerektiğini ifade etti..
Bu yılki halka arzlara bakıldığında yılın toplamında büyüklüğü 19,5 milyar TL olan 46 halka arz gerçekleştirildiğini belirten Aran, ulaşılan halka arz sayısının bugüne kadar yıllık bazda ulaşılan en yüksek seviye olduğunu söyledi..
Hakan Aran:
“Bu gelişme, şirketlerin özkaynaklarını güçlendirmeleri adına oldukça kıymetli. Ancak küresel ölçekte değerlendirildiğinde, bu alanda kat edilecek, gidilecek çok daha fazla mesafe olduğunu görüyoruz..
Sermaye piyasalarımız henüz arzu edilen derinliğe ve büyüklüğe sahip değil. Nitekim ülkemizin 500 sanayi kuruluşunun sadece 67’si borsada işlem görüyor..
Sürdürülebilir büyüme için ekonomiye kaynak sağlayan sermaye piyasalarının da büyümesi ve derinleşmesi gerekiyor..”
“Borsadaki fiyat oynaklığının öngörülebilir olmasıyla birlikte yatırımcı sayısı artacaktır”
İş Bankası Genel Müdürü Aran, ülkemizde yatırımcıların tasarruflarının yaklaşık yüzde 78’inin ortalama vadesi 40 günü aşmayan mevduatta oluştuğunu, hisse senetlerinin payının ise yüzde 10’un altında olduğunu kaydetti..
Borsadaki fiyat oynaklığının yüksek ve kalıcı olmasının, özellikle riskten kaçınan yatırımcıların hisse senetlerinden uzak durmasına neden olduğuna dikkati çeken Aran, 2,5 milyona yaklaşan yatırımcı sayısının bunun artık kırıldığının bir göstergesi olduğunu ifade etti..
Aran, fiyat oynaklığının öngörülebilir seviyeye inmesiyle birlikte yatırımcı sayısının ve niteliğinin daha da artabileceğine işaret etti..
Hakan Aran, konuşmasında yapay zekanın hayatın içine girdiğini, algoritmaların sermaye piyasalarında alım-satım yaptığı, robofonların birikimleri yönlendirdiği, akıllı finansal sözleşmelerin imzalandığı ve dijital paraların alınıp satıldığı bir ortamda teknolojinin hızına yetişme zorunluluğu bulunduğunu vurguladı..
Aran, iş gücünün teknolojiyle uyumunun sağlanması, iş gücü ile iş ihtiyacı arasındaki eğitim seviyesi açığının kapatılması, finansal ve teknoloji okuryazarlığının artırılmasının sermaye piyasaları için de son derece yararlı olacağını söyledi..
Kadınların iş gücüne katılımının artırılmasının önemine işaret eden Aran”
“Kadınların iş gücüne katılımını, girişimciliği ve girişimleri desteklemek de öngörülebilirliği tesis etmek kadar kıymetli.. Bunları başardığımızda sermaye piyasalarımızın sanayicilerimiz ve yatırımcılarımız için büyük fırsatlar barındırdığını söyleyebilirim..”
NE OLMUŞTU?
“10 LİRA SINIRINA DAYANAN DOLARI YÜKSELTEN 3 NEDEN”
Merkez Bankası’nın 1 puanlık faiz indirimine gideceği öngörüsüne, yüksek dış borç ödemeleri ve ABD enflasyon verisi de eklenince dolar 9.97 lirayla yeni bir tarihi rekora imza attı..
TL güne dolar karşısında yine değer kaybıyla başladı..
Dün kapanışı 9,82 liradan yapan dolar bu sabah 9,92 liradan açılış yaparak rekor tazeledi. İlerleyen saatlerde yükselişini sürdüren dolar, 9,97 lirayla 10 lira sınırını test etti..
Dünkü kapanış fiyatı 11,35 lira ola euro ise 11,42 liradan el değiştiriyor..
DOLARDAKİ SON ARTIŞI 3 ANA NEDEN TETİKLEDİ..
*İlk olarak, son ABD enflasyon verisiyle dolar küresel çapta değerlendi..
ABD’de tüketici enflasyonu ekim ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6,2 artarak 1990 yılından bu yana en hızlı yıllık artışı göstermişti..
Enflasyon sonrası uluslararası piyasalarda kuvvetlenen doların son iki günde TL karşısındaki değer artışı ise yüzde 1,5’i buldu..
*Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun kasım ayı toplantısında, Erdoğan’ın talebi doğrultusunda 1 puanlık faiz indirimine gidebileceği beklentisi de piyasalar üzerinde etkili oluyor..
*Bir diğer etken de, özellikle önümüzdeki iki aylık dönemde sıkışıklık yaratacak olan yüksek dış borç ödemeleri..
QNB Finansbank ekonomistleri Erkin Işık ve Deniz Çiçek, kasım ve aralık aylarındaki yüksek dış borç geri ödemelerinin de TL’deki kan kaybında etkili olduğuna işaret etti..
Ekonomistler, şu değerlendirmede bulundu:
“Dış borç ödemeleri, reeskont kredileri ve cari dengenin toplamı olarak hesapladığımız döviz açığı ekim ayında 3,7 milyar dolardan, Kasım ayında 12 milyar dolara çıktıktan sonra, Aralık ayında 10,4, önümüzdeki senenin Ocak ayında da 6,6 milyar dolara gerileyecektir. Sonrasında döviz açığının yaz aylarına kadar aylık 9 milyar dolar civarında kalacağı hesaplanıyor.”
Öte yandan altın fiyatları da rekor seviyelerdeki yerini koruyor. Gram altın 591, çeyrek altın 970 liradan satılıyor. Altının ons fiyatı 1853 dolara yükseldi..
Bitcoin ise 68 bin dolarlık zirveden düşüşünü ikinci güne taşıdı. Bitcoin 64 bin 767 dolardan açılış yaptı..
“YABANCI YATIRIMCI TÜRKİYE’DEN AYRILIYOR, SON 7 HAFTADA TOPLAM ÇIKIŞ 6.2 MİLYAR DOLARA ULAŞTI”
Türk lirası bu sabahtan dolar karşısında değer kaybederken, piyasalar ise gelecek hafta alacağı faiz kararına odaklandı..
Türkiye’de dolar kuru bugün yukarı yönlü hareket ederek yine rekor tazeledi..
Bu sabah güne 9.75 civarında başlaması ardından yükselişe geçen dolar en yüksek 9.84 seviyesinde işlem gördü..
Reuters’ta yer alan analize göre, doların yükselişinde etkili olan ABD enflasyon verisi yön belirleyici olarak izleniyor..
Gelişmekte olan para birimlerinde Brezilya realinde yaşanan yüzde 1’in üzerindeki kazanç dışarıda tutulduğunda bugün yüzde 0.5 civarı değer kaybı yaşandı..
TL’nin dolar karşındaki günlük kaybı ise yüzde 1 ile benzer para birimlerinin açık ara ötesinde..
Reuters’a konuşan birçok bankacı, Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinin devam etmesi halinde enflasyon ve TL’deki değer kaybı nedeniyle ani faiz artışlarına ihtiyaç duyulabileceği endişesini dile getirdi..
Merkez Bankası ise faiz indirimlerine devam yönünde algılanan bir mesaj verdi, ancak bunun için yıl sonuna kadar “sınırlı” bir alanın kaldığını belirtti..
Piyasalar da MB’nin gelecek hafta alacağı faiz kararına odaklandı..
“YABANCI YATIRIMCI TÜRKİYE’DEN ÇIKIYOR”
Piyasalarda takip edilen bir diğer konu ise yabancı yatırımcı eksikliği.
Yabancı yatırımcılar oldukça düşük seviyelere çektikleri TL cinsi varlıklarından çıkış yönlü işlemlerine devam ediyorlar.
Bankacıların hesaplamasına göre, yabancı yatırımcı swap işlemlerinde son yedi haftanın toplam çıkışı 6.2 milyar dolara ulaştı..
“DOLAR, 10 TL’YE DAYANDI”
Dolar/TL kuru 9,94’ü görürken altın da zirve fiyatına çıktı..
Dolar/TL, ABD’de enflasyonun 1990’dan bu yana görülen yüksek seviyeye çıkması ve Türkiye’de enflasyon-para politikası endişeleriyle 9.94’ü görerek yeni rekorunu kırdı..
Dolar/TL, analistlerin dikkati çektiği seviyelerden biri olan 9,75’in aşılmasıyla yukarı yönlü hareketine hız verdi..
ABD’deki enflasyon verisi öncesi yüzde 1’e yakın yükselişle 9,84’ün üzerinde yer alan dolar/TL, beklenti üzerinde gelen rakamların ardından 9,94 ile tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü..
Euro/TL 11,42 seviyesini geçerken,
“ALTINDA DA REKOR”
Küresel piyasalarda altın fiyatlarının 5 ayın zirvesini görmesi ve dolar/TL’deki yükselişle güçlenen gram altın fiyatları da bu sabah rekor kırdı..
. Altının gramı 590 liranın üzerine çıkarken çeyrek altın 966 lira civarından alıcı buldu. Küresel piyasalardan altının ons fiyatı 1.853 dolar düzeyinde..
İLGİLİ HABER
