Yargıtay Hukuk Genel Kurulu: Kadının zengin olsa dahi tedbir nafakası alması gerektiği…
İÇİNDEKİLER
“Yargıtay mağdur olan kadının, ekonomik durumu iyi olsa da tedbir nafakası alacağına hükmetti.”
Yıllar süren boşanma davasına son noktayı koyan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kadın eşin yüksek miktarlı geliri ve mal varlığı olsa dahi uygun miktarda tespit edilecek tedbir nafakası alması gerektiğine hükmetti..
Bir süredir geçimsizlik yaşayan çift, Aile Mahkemesi’ne müracaat ederek karşılıklı boşanma davası açtı..
Davacı-karşı davalı kadın, kocasının doğumdan sonra birlik görevlerini yerine getirmediğini, evine ve çocuğuna bakmadığını, kendisinden uzaklaştığını öne sürdü..
Akşamları eve geç geldiğini, bazı akşamlar hiç gelmediğini, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını ileri sürerek kendisi ve ortak çocuk yararına ayrı ayrı 4 bin TL olmak üzere toplamda 8 bin TL tedbir nafakası ödenmesine karar verilmesini talep etti..
Davalı-karşı davacı koca ise her iki tarafın da ikinci evlilikleri olduğunu ve önceki evliliklerinden birer tane çocuklarının bulunduğunu, kadın eşin kendisine ekonomik anlamda baskı yaptığını, ilk eşinden olan oğlunu eve kabul etmediğini iddia etti..
Küçük çocuğun psikolojik yönden etkilendiğini, pedagog yardımı almak zorunda kaldıklarını, davacının sürekli huzursuzluk verici davranışlarına devam ettiğini dile getirdi..
Davacı kadının iki ayrı kuyumcu şirketinde ortaklığının bulunduğunu, ekonomik anlamda çok iyi durumda olduğunu, sık sık yurt dışı seyahatine katıldığını, tüm bunlara rağmen ailenin geçimine katkıda bulunmadığını, kadın eşin gelir elde etmesi ve ayrıca sahip olduğu mal varlıkları gözetildiğinde nafaka talep edemeyeceğini belirtti..
20 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etti..
8. Aile Mahkemesi, evlilik birliği içerisinde erkek eşin; eşi ve çocukları ile ilgilenmeyerek güven sarsıcı davranışlarıyla tam kusurlu olduğu, kadın eşe ise yüklenebilecek kusurlu bir davranışın bulunmadığı gerekçesiyle erkek eşin boşanma davasının reddine hükmetti..
Kadın eşin her ne kadar ayrı yaşamakta haklı olduğu ispatlanmış ise de sabit ve düzenli gelirinin olması gerekçesiyle davacı-karşı davalının kendi adına talep etmiş olduğu bağımsız tedbir nafakası talebinin reddine karar verdi..
Taraflar kararı temyiz edince devreye giren Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, mahkeme kararını bozdu. Aile Mahkemesi, ilk kararında direnince bu kez devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi..
Kadının zengin olsa dahi tedbir nafakası alması gerektiğinin vurgulandığı Genel Kurul kararında şu ifadelere yer verildi:
“Taraflar arasındaki fiilî ayrılığın erkek eşin ortak konutu terk etmesi nedeniyle başladığı ortadadır..
Kusur durumuna göre erkek eşin eşi ve çocuklarıyla ilgilenmediği ayrıca güven sarsıcı davranışları nedeniyle tam kusurlu olduğu, bu nedenle açmış bulunduğu karşı boşanma davasının reddedildiği, tarafların hukuken hâlen evli oldukları anlaşılmaktadır..
Buna göre; erkek eşin haklı bir sebebi olmaksızın, ortak konuttan ayrılarak, eşlerin varsa çocukları ile birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak, yardımcı olmak ve birliğin giderlerine güçleri oranında katılmak şeklinde düzenleme altına alınan yasal yükümlülüklerine aykırı davrandığı görülmektedir..
Haklı bir sebep olmaksızın eşlerden birinin tek taraflı iradesi ile birlikte yaşamaya ara vermesi evliliğin genel hükümleri ile düzenleme altına alınan ve eşlerin birbirlerine karşı evlilik birliğinin kurulması ile üstlendikleri hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz..
Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde haklı bir sebep olmaksızın birlikte yaşamaktan kaçınan erkek eş karşısında, ayrı yaşamak zorunda kalan kadının, eşine karşı birliğe parasal katkı isteme hakkı olduğu gözetilmeksizin bağımsız tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir..
Her ne kadar mahkemece yüksek miktarda geliri ve mal varlığı olduğu gerekçesiyle kadın eşin tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiş ise de; evlilik birliğinin yüklediği hak ve yükümlüklere aykırı davranan eş hakkında hâkim müdahalesinin düzenlendiği özel bir hüküm olduğu ortadadır..
Haksız olan eşin haklı olan eşe karşı birlik yükümlülüklerini yerine getirmesinin sağlanmasını hedeflediği, açıklanan tüm bu sebeplerle tarafların ekonomik ve sosyal düzeylerinin, davanın kabulü noktasında değil ancak takdir edilecek nafakanın miktarında önem arz ettiği dikkate alınarak mahkemece kadın eş yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken nafaka talebinin tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.. Mahkeme kararı bozulmasına oy çokluğu ile hükmedilmiştir.”
Sputnik
NE OLMUŞTU?
“Yargıtay 2’nci Hukuk Dairesi Başkanı ‘nafaka’ hakkında konuştu!”
Yargıtay 2’nci Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan, süresiz yoksulluk nafakası ile ilgili olarak konuştu…

“Sen elin adamıyla evlen bende sana ödemeye devam edeyim. Sen elin adamıyla gayrımeşru yaşa ben de sana her akşam içki paranı gönderim. Var mı böyle bir şey?” diye konuştu.
Yargıtay 2’nci Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan, Yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) bağlamında en iyi maddi vaka örneğinin boşanma davası olduğunu söyleyerek:
“Çünkü boşanma davasından daha muhteşem bir örnek usul hukuku anlamında bulmanız mümkün değil. Boşanma davaları birbirine girer. Asıl dava, karşı dava, birleşen dava, eşya davası gibi böyle girer birbirine.”
”Halbuki diğer davalar bir tanedir. Ön inceleme yapıldı mı? Delil sunuldu mu, bundan feragat eder, barışırlar, bir daha kavga ederler, bu arada bir tane daha açarlar. Uzaklaştırma alırlar, tedbirler alırlar. Yani karman çorman olur. Davanın içinde karşı dava açarlar. Öbürünün karşı davası vardır. Davanın devamı sırasınca evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren vakalara dayalı olarak da açılan çok sayıda boşanma davası olur.”
Bunlar usul hukuku hükümleri gereğince kendiliğinden birleştirilmek zorunda olduğu için davalar doğurdukça doğurur’’ dedi.
‘GOOGLE AVUKATLIĞI BİTMİŞTİR, HMK ÇOK ÖNEMLİ’
Gençcan konuşmasına şöyle devam etti:
‘’Bugün artık yeni bir HMK yürürlükte ve bu HMK ile birlikte artık Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ndan (HUMK) farklı olarak çok yoğun bir teksif ilkesinin uygulandığı döneme girdik. Şimdi budönem itibarıyla artık bir arzuhalciye dilekçe yazdırmak kasaba bypass ameliyatı olmak kadar tehlikeli birşey. Öyle Google avukatlığı dönemi bitmiştir.”
‘Ben kitap okumuyorum, zaten her şey var’
”Yok canım öyle yapamazsın. İzleyeceksin. Öyle şey yok. Hukuk öyle hızlı akıyor ki. Mesela sevgiliye tazminat verilmez. İçtihadı birleştirme kararı çıktı. E kardeş daha onun kararı imzalanmadı, yazılmadı, edilmedi diyene kadar bu arada hayat aktı. Bir sürü adam yine davaaçtı, yine hakimler karar verdi. Onu izleyeceksin. Allah bu yazılacak da , çıkacak da sen onu tesadüfen okuyacaksın da, karar vereceksin de. Bu arada aradan 2 sene geçiyor.”
”Demek istediğim; bugün artık HMK çokönemli. Hayat öyle bir hızlı akıyor ki mesela bizim boşanma kararı davalarında yüzde 80 usul bozması yapıyoruz. Esasa giremiyoruz. Yüzde 80’i usul bozması. İşinizi gücünüzü bırakınız HMK çalışınız. HMK’yı bilmiyorsanız yapamazsınız. 40 yıllık avukat olun, usulü bilmiyorsan kaybedersin.”
”Adam ameliyat yapacak böbrek nerede, dalak nerede bilmiyor. Kesiyor, pardon 3 metre yukarıdaymış bir de yukarı kesiyor. Yola çıkmış şoför debriyajı, freni bilmiyor araç sürüyor.”
”Lütfen işinizi gücünüzü bırakın HMK çalışın. Ben 17 sene boyunca Türkiye’nin her bölgesinin avukatlarının dilekçelerini okudum. Hergün 100 tane boşanma dosyası dinliyorum. 31 senedir artık gel git İzmir, Ankara, Pamukkale otobüs şoförü gibiyim. Bütün rampaları ezberledim. Çay nerde, kış nerede, nerede araba kayar, nerede tarlaya girer, kim ençok nerede kaza yapıyor? Sürekli tekrardan artık ezberliyorsun. Her gün 100 tane dosya dinliyorsun. Onları bildiğim için dilekçeleri de ezbere biliyorum. Ne dendiğini, hataların nerede yoğunlaştığını biliyorum.”
‘YA SİZ ERKEKLERİN 80 SENELİK KAZANILMIŞ HAKKINI ALDINIZ‘
Türkiye’de yoksulluk nafakasının 1988 yılına kadar 1 yıl verildiğini söyleyen Gençcan:
’’2’nci Özal hükümetinde bayram değil seyran değil 3444 sayılı yasa ile bunu süresiz hale getirdiler. ‘Kadınlara yazık değil mi’ 80 senedir böyleydi. Şimdi yeniden süreye dönülme çalışmaları var. ‘Kadınların kazanılmış haklarını alıyorsunuz’ deniliyor. Ya siz erkeklerin 80 senelik kazanılmış hakkını aldınız elinden. Ozaman hiç cümle yoktu.”
Ben hakimim ben doğruyu söyleyeceğim. Ben vicdanıma göre karar vereceğim.
”Bayram değil seyran değil süresize çevirdiler. Şimdi şefkatle bazı bildirileri yayınlayanlar var. ‘Süresiz olduğu doğru değil’ Sanki biz kandırıyoruz. Süresiz olmadığı hal tabii ki var. ’Adam ölünce alamıyor. Tabii ki alamayacaksın. Rahmetlinin mirasçıları sana mı verecek? Bak gördün mü süreli işte. Ölünce bitiyor. E tabii ki bitecek canım. Yeniden evlenince bitiyor. E tabii ki bitecek. Sen elin adamıyla evlen ben de sana ödemeye devam edeyim.”
‘SEN ELİN ADAMIYLA GAYRIMEŞRU YAŞA, BEN DE SANA İÇKİ PARANI GÖNDERİM...’
”Sen elin adamıyla gayrı meşru yaşa ben de sana her akşam içki paranı gönderim. Var mı böyle bir şey? Bunları örnekleyerek bu sürelidir denilir miya. Tabii ki bitecek bu haller. Bu hale düşmezse, kocan ölmezse, kötü yola düşmezse, evlenmezsen ölene kadar alıyorsun.”
‘BEN YATMIŞIM BİRİYLE, SEN YATMIŞSSIN BİRİYLE…‘
”Ben 1988’den bu yana bu nafakanın süresiz olmasını içime sindiremedim. Ben yatmışım biriyle sen de yatmışsın biriyle. Ben sana birömür boyu nafaka. Ben tükürdüm sen tükürdün. Bir ömür boyu nafaka. Böyle bir şey mi olur? ’’
‘PROFESÖR DE DÖVÜYOR, MİLLETVEKİLİ DE DÖVÜYOR’
Herkesin hertürlü hata yapabileceğini savunan Geçcan:
”Hepimiz evliyiz. Bu salonda hepimizin başına her an her şey gelebilir. 31 senedir bu işe bakıyorum. Herkes her türlü hatayı yapabilir, ben dahil. Herkes heran her şeyi yapabilir. Bir Baro’da anlatıyorum işte; Baro Başkanı da dövüyor, hakimde dövüyor, İl Emniyet Müdürü de dövüyor’ dedim. Ertesi gün TBMM’den beni arıyorlar. ‘Hangi başkanımız dövüyor’ diye. Ben dövenlerin hepsini gördüm. Bir İl Emniyet Müdürüydü. İlin adını vermeyeceğim. İl lekelenmesin. Karısı da polis. Gece düğünden geliyorlar. Yolda kavga ediyorlar. Karısını yolda indirip devam ediyor. Yoldan TIR’cılar, kamyoncular geçiyor. Orada bir kadın. Bunu da yapan bir İl Emniyet Müdürü. Bizde klasik sohbetler vardırya; bu kültür, eğitim meselesi. Bu saçma sapan bir laf. Bunun kültürle filan alakası yok. Profesör de dövüyor. Milletvekili de dövüyor”
İLGİLİ HABER
+ There are no comments
Add yours