GÜNDEM

BİR ZAMANLAR FETÖ’NÜN OPERASYON ÜSSÜ OLAN TÜRK YARGISI, YENİ HİZİPLEŞMELERİN ODAĞINDA

.

“YARGITAY ÜYESİ: YARGI İKİ TARİKATIN KONTROLÜNDE, HAREMLİK SELAMLIK TOPLANTILAR YAPILIYOR”

Bir Yargıtay üyesi: Yargıda her tarikatın WhatsApp grubu var, haremlik-selamlık toplantı yapılıyor..

Telefonun ucundaki Yargıtay üyesinin sesi kırgın geliyor..

Yer yer öfkeleniyor..

FETÖ’nün yargı ve bürokrasideki yerini iki tarikatın doldurduğunu iddia ediyor.

Biri, Nakşibendiliğin İskenderpaşa Camisi kolu tarafından kurulan Hak-Yol Vakfı’nın yurtlarından yetişenler..

Diğeri, Menzil’ciler..

Ardından ‘Okuyucu’ ve ‘Yazıcı’ diye bilinen Nurcu cemaatler geliyor..

Yargıtay üyesine göre Hak-Yol yargıda egemenliğini ilan etti..

HSK ve Danıştay’ı kontrol ediyor..

Adalet Bakanlığı ve Yargıtay’da hayli etkin..

Üye sayılarının bin civarında olduğu tahmin ediliyor..

Cemaatler ‘Bize dokunamazsınız’ diyor

Yargıtay üyesi 17-25 Aralık’tan önce Hak-Yol’un bu kadar bilinmediğini vurgulayarak FETÖ’cülerin içlerine karıştığını savunuyor..

Şöyle diyor:

“17-25 Aralık’a kadar Hak-Yol’u duymazdık. 17-25 Aralık’tan sonra FETÖ operasyon yemeye başlayınca dibine kadar bu örgütle hareket edenler ‘Bizler Hak-Yol yurtlarında kalmıştık’ demeye başladı. Ne kadar delil olursa olsun bir cemaatin adamıysa dokunamıyorsunuz. Senin FETÖ’cün, benim FETÖ’cüm olamaz.”

Yargıtay üyesi, üç yıl önce FETÖ’cü avukatlara yönelik soruşturmada Emniyet’te bir şube müdürünün “Alınanlardan biri Menzil’ci, sıkıntı yaşarsınız” diye haber gönderdiğini söylüyor. Gerçekten de Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, HSK ve Adalet Bakanlığı’ndan “Tanırız, Menzil’cidir” diye arandıklarını ileri sürüyor.

“Tarikattan referans getiremeyen yanıyor'” diyorum.

“Öyle. Bu da bizi vicdanen rahatsız ediyor” diye karşılık veriyor.

Atamalara müdahale

Yargıtay üyesine göre yargıdaki her tarikat ve cemaatin kendi WhatsApp grupları var.

Gruplar haremlik selamlık toplantı yapılıyor.

Atamalara müdahale ediliyor.

“Devlete değil, kendi çıkarları için çalışıyorlar” diyor.

Cumhurbaşkanlığı ve Adalet Bakanlığı’na vaziyeti aktardığını kaydediyor.

Sonuç?

Hiç!

Hakim savcı adayları: Hangi gruba katılalım?

Dört hakim savcı adayının kendisine gelerek, “Bize hangi gruba katılmamızı önerirsiniz?” dediğini üzülerek anlatıyor..

Şöyle devam ediyor:

“Çok üzüldüğüm günlerden biriydi. Bana şunu sordular: ‘Hangisine girelim? Gruplar var, cemaatler var, bize ne öneriyorsunuz?’ Dedim ki: ‘Devlete bağlı çalışın. Şimdi Hak-Yol güçlü olabilir. Daha önce de FETÖ güçlüydü. 30 yıl hakim savcılık yapacaksınız.’ Bunu soracak kadar çaresizler. Çünkü bir grubun içindeyseniz, yanlış da yapsanız, hepsi sizi savunuyor. Gruptan değilseniz, isterseniz 24 saat çalışın, yaranamazsınız.”

‘Artık bir milli güvenlik sorunu’

Yargıtay üyesi telefonu kapatırken, “Bazı arkadaşlar bunlara ‘Hak-Fet’ yakıştırmasını yapıyor” diyor.

“O nedir?” diye sordum.

“Hak-Yol ile FETÖ’nün birleşmesi” diye ekliyor gülerek.

Ardından uyarıyor:

“Bu ülke bunu hak etmiyor. Liyakate geçilmeli. Teamüllere uyulmalı. Her şey altüst oldu. Cemaatler asli fonksiyonlarından, samimi Müslüman olmaktan çıkıp çıkar grubuna, iş takibine, bürokrasiye adam yerleştirmeye dönüştü. Milli güvenlik sorunu olmaya başladılar. Yabancı istihbaratların kontrolüne açık bunlar. Onlar daha çoğunlukta ve örgütlü oldukları için sonuç alınamıyor.”

Duvar// İsmail Saymaz

“CEMAATLER, TARİKATLAR, ÇEŞİTLİ GRUPLAR YARGIDA YENİDEN BAŞ GÖSTERİYOR”

Ahmet Zeki Üçok, yargıdaki İstanbul Grubu’nun etkisine dikkat çekti

FETÖ kumpaslarının hedefindeki emekli Askeri hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok:

“İzmir Başsavcılığı’ndaki tasfiye operasyonunun ardında, sıra dışı bir hesaplaşma var. Biri CHP yöneticisi beş kişiye gözaltı yapması istenen başsavcı, söz dinlemediği için İstanbul Grubu’nun hedefinde.”

Bir zamanlar FETÖ’nün operasyon üssü olan Türk yargısı, yeni hizipleşmelerin odağında. Cemaatler, tarikatlar, çeşitli gruplar yargıda yeniden baş gösteriyor..

FETÖ kumpası olduğu açıklanan Balyoz davası devam ederken, 28 Şubat davasında askerler tutuklanırken yargıdan tartışılacak kararlar geliyor..

Son gündem, eski İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre ile ilgili..

FETÖ üyelerinin tespit edilmesinde kullanılan ankesör aramasına takıldığı yönünde iddiaların hedefinde olan Başsavcı Güre, HSK kararnamesiyle görevden alınarak Yargıtay’a atandı..

Söz konusu tasfiyeyi, Hava Kuvvetleri’nden emekli olan ve kumpas davalarında hedef alınan eski Askeri hâkim Albay Üçok’a sorduk..

Üçok, operasyonda “İstanbul Grubu” olarak anılan ekibin parmağı olduğunu söylerken çok konuşulacak bir iddiada bulundu..

Üçok’un anlattığına göre, adı Cumhurbaşkanı’yla anılan bir avukat, Güre’den CHP’li bazı isimlere gözaltı operasyonu yapılmasını istedi. Başsavcı, bu talebi reddedince, operasyonda hedef olmasına giden süreç başladı..

AHMET ZEKİ ÜÇOK’UN YARGI İÇİNDEN AKTARDIĞI KULİSLER:

Son günlerde yargı içerisinde yine tartışmalar yaşandı. Bunun sonucunda İzmir Cumhuriyet Başsavcısı görevden alındı, Yargıtay’a gönderildi.  Sizce adalet kurumunda neler oluyor?

Ahmet Zeki Üçok:

“TSK’de yaşanan sürecin benzeri yargıda da yaşanıyor.. 15 Temmuz sonrası nasıl TSK’de birçok tarikat, cemaat ve farklı yapılar ihraç edilen FETÖ’cülerin yerini almak için kıyasıya bir savaşa girişmişlerse aynısı yargıda da baş gösterdi..

Yapılan ihraçlar sonucu meydana gelen boşluğu doldurma, mevzi kapma savaşları tüm hızı ile sürüyor. Yargı çok önemli tabi ki. Buradaki güç savaşları çok daha üst düzeyde yapılıyor..”

İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Aykut Güre, Yargıtay savcısı olarak atandı.. Bu atamanın başsavcı hakkında çıkan haberlerle bir ilgisi var mı? O da yargı içerisindeki bir yapının mı kurbanı oldu? Yoksa sahiden FETÖ iltisaklı mı?

Ahmet Zeki Üçok:

“Yargının içerisinden FETÖ’cü üyelere oy vermiş savcı ve hâkimler, FETÖ’cü savcı ve hâkimlerin kumpaslarını meşrulaştıran savcı ve hâkimler, çeşitli cemaat ve tarikat mensubu ve sempatizanı hâkim ve savcılar, bir de Başsavcı Güre’nin olayında adı geçen gruplar var..”

İzmir Başsavcısının olayında Berat Albayrak’a yakın olduğu iddia edilen İstanbul Grubu’nun adı geçti.. Bu grup, bir başsavcıyı görevinden aldırabilecek kadar güçlü mü?

Ahmet Zeki Üçok:

“Başında kim var bilmiyorum ama size yargı çevrelerinden duyduğum bilgileri aktarayım..

İki yıl kadar önce Cumhurbaşkanı’nın avukatı olduğu iddia edilen bir avukat, Başsavcı Güre’nin telefonuna mesaj atıyor.. Mesajda özet olarak, sosyal medya hesaplarından Erdoğan’a hakaret ettikleri iddia edilen ve isimleri yazılı olan beş kişinin, cumhurbaşkanına hakaret suçundan, sabaha karşı gözaltına alınarak, haklarında soruşturma açılması isteniyor..

İnceleme yapılıyor. Olay, 2014 yılında, Sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçilmeden önce meydana gelmiş.. Hakaret ettiği iddia edilenler, suç tarihinde 18 yaşından küçük, biri o gün itibarıyla İzmir CHP İl Başkan Yardımcısı..”

Size bunları Savcı Güre mi anlattı?

Ahmet Zeki Üçok:

“Kesinlikle hayır. Ben bu konuyu Kamil Bey ile hiç görüşmedim.. Bu bilgiler yargı camiasında konuşulan ve birçok kişinin bildiği şeyler..”

Çok ilginç, sonra ne oluyor?

Ahmet Zeki Üçok:

“Durum böyle olunca, Kamil Bey, aradan beş yıldan fazla süre geçmiş bu olayla ilgili olarak, cumhurbaşkanına hakaret suçunun oluşmadığını ve kişilerin suç tarihinde 18 yaşından küçük olmaları nedeniyle gözaltı yapmayacağını, CHP il başkan yardımcısının gözaltına alınmasının siyasi bir operasyon olarak anlaşılacağını ve böyle bir şey yapmasının Adalet Bakanı’nı çok zor duruma düşüreceğini iletiyor..

Ayrıca o zamanlar 10 başsavcı vekili var. Onları da odasına topluyor ve kendilerine böyle bir talep gelmesi durumunda yerine getirmemelerini söylüyor..

Bu noktadan sonra İstanbul Grubu denilen yapının hedefine oturtuluyor. İlk olarak, geçen yıl, hâkim savcı kararnamesi öncesi, Diyarbakır’da başsavcı olduğu dönemde bir kuyumcu ile akçeli ilişkisi olduğu iddiaları piyasaya sürülüyor. Ancak doğrulanmıyor, bu nedenle görevden alınmıyor..”

FETÖ’CÜLER BAYRAM EDİYOR

Peki, hakkındaki ankesörlü hatlardan aranma iddiası?

Ahmet Zeki Üçok:

“Evet, ilk olarak 2017yılında gündeme getirilen ve gerek Adalet Bakanlığı gerekse HSK tarafından yapılan inceleme sonrası işlem yapmaya gerek görülmeyerek arşive kaldırılan bir olay..

22-26Temmuz 2016 tarihlerinde ankesörden arandığı, 56-58 saniye konuşma yapılan HTS kaydı ve FETÖ itirafçısı bir şahsın, başka bir kişinin kendisine başsavcının da toplantılarda yer aldığını söylediğine ilişkin ifadesi, bu yılki hakim savcı kararnamesi öncesi tekrar gündeme getirildi..

Bir sabah ansızın Kamil Aykut Güre başsavcılıktan alınarak adeta cezalandırılmışçasına Yargıtay’a düz savcı olarak atandı..”

– Sizce bu ne anlama geliyor?

Ahmet Zeki Üçok:

“İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye Cumhuriyeti’nde en çok ankesör soruşturması yapan ve bu konuda en başarılı olan savcılıklarımızdan birisi.. Ve buranın başsavcısı, sanki ankesör nedeniyle görevden alınmış gibi bir imaj yaratıldı..

Açın bakın sosyal medyaya, FETÖ’cüler bayram ediyor. Ankesör soruşturmalarına hiç kimse bundan daha büyük bir zarar veremezdi. Sırf bu konuya dikkat çekmek için bu açıklamaları yapıyorum..

Zaten ağır aksak yürüyen FETÖ mücadelesi var. Bir de böyle başı sonu düşünülmeden yapılan lüzumsuz şeylerle mücadele daha da güçleştirilmesin..”

SAVCI VE HÂKİMLER ÇOK ETKİLENECEK

Peki, İzmir Başsavcısı’nı görevden aldırabilen bu yapı, diğer hâkim ve savcılar üzerinde nasıl bir etki yaratır?

Ahmet Zeki Üçok:

“Korkunç! Zaten kendilerini savunmasız ve güvencesiz hisseden savcı ve hâkimlerin bu olaydan çok olumsuz etkileneceklerine hiçbir şüphem yok..

Ne diyecek şimdi küçük bir ilçenin savcısı ya da hâkimi? Koskoca İzmir başsavcısını devirenler bana neler yapmazlar diye düşünmeyecek mi.?

15 Temmuz sonrası FETÖ’ye karşı kahramanca mücadele eden Yargıda Birlik Platformu ile Türk hukuk tarihinin en karanlık dönemi sonlandırılacak, Türk yargısı hak ve adaleti tesis eden tarafsız ve bağımsız örnek bir sistem olacak derken, geldiğimiz bu durum beni kahrediyor..” 

Cumhuriyet// Barış Terkoğlu

“YARGI İÇİNDE YENİ KAVGA: İZMİR BAŞSAVCISI NEDEN HEDEFTE?”

Çağlayan Adliyesi’ndeki Pelikan ekibi İstanbul Grubu ile İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı arasında koltuk kavgası çıktı..

Savcılık kaynakları, İstanbul Grubu’nun İzmir Cumhuriyet Başsavcısı’nı FETÖ iddiasıyla devreden çıkarmaya çalıştığını öne sürdü.

Çağlayan Adliyesi’nde hareketli günler yaşandı. Art arda Ergenekon, Balyoz, Odatv kumpaslarına imza atan yargı mensuplarının bulunduğu adliyede yeni dosyalar açıldı.

Takvimler 2014 yılının ocak ayını gösterdiğinde Çağlayan’ın ünlü savcısı, hakkında çıkan haberler üzerine, uzun süredir bekleyen 20 gazeteciyi adliyede odasına aldı. Tam gazeteciler sorularını soracakken savcının telefonu çaldı ve “Odamda mı?” diye sordu hattın diğer ucundakine. Telefonu kapattıktan sonra “Odadaki sivil polisler kim?” diye seslendi. Ses gelmedi. Savcı, “Polisler ellerini kaldırsın” dedi. Odadaki üç kişi ellerini kaldırdı. 

Bir dönemin el üstünde tutulan, kumpasları yöneten Çağlayan’ın ünlü savcısını artık adliye koridorlarında sivil polisler izliyordu. O savcı şimdiki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından 2011 yılında “Milletim adına, çocuklarım adına, geleceğim adına müteşekkirim” dediği ülkeden firar eden FETÖ’cü Zekeriya Öz’dü.

“YENİ ZEKERİYA ÖZ’LER ÇAĞLAYAN ADLİYESİ’NDE”

Aradan yıllar geçti Çağlayan’daki savcıların ismi değişti ancak anılma şekilleri değişmedi. Ve CHP Sözcüsü Faik Öztrak bir açıklama yaptı, “Yeni Zekeriya Öz’ler Çağlayan Adliyesi’nin koridorlarında dolaşıyor” dedi. Aslında kast edilen Çağlayan’daki yargı mensuplarının bulunduğu İstanbul Grubu’ydu. Bir dönem Zekeriya Öz’ün de altında olan isimler vardı bu grupta. Grubun içerisinde Adalet Bakanlığı’na HSK’ye ve AYM’ye atananlar da oldu. Yargının birçok kritik noktasındaydılar. 

Yargı içerisinde artık gruplar vardı ve koltuk kavgası veriyorlardı. İstanbul Grubu bir diğer adıyla Pelikan ekibi hakim, savcı atamalarına da müdahil oldu. Sadece İstanbul’u değil Ankara ve İzmir’i de ele geçirmek istediler.

İZMİR-İSTANBUL ARASINDAKİ KAVGA

Geçen günlerde de Çağlayan’daki Pelikan ekibinin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’yla kavgasına tanıklık edildi. Odatv’de bir başsavcı adına kayıtlı telefonun FETÖ’nün gizli haberleşme yöntemi olarak kullandığı ankesör aramasında çıktığı ifade edildi. Haberde, ardışık aramaları gösteren belgede başsavcının adına kayıtlı olan hattın 22 Temmuz 2016’da yani darbe girişiminden bir hafta sonra Ankara’daki bir büfenin telefonundan iki kez arandığı belirtildi.

Ayrıca, FETÖ’nün şifreli mesajlaşma programı Bylock’u kullanan ve itirafçı olan A.A. yazışmalarında başsavcının da adının geçtiği bir konuşma olduğunu iddia etti.

“KUMPASLA SUÇLADILAR”

Haberde bahsedilen kişi İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre’ydi. Odatv’nin devam haberinde Güre’nin “Bu iddialara yanıt vermeyi bile kendime zül görüyorum” dediği aktarıldı.

İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Güre’nin adının FETÖ ile yan yana gelmesinin ve hakkındaki ankesör iddiasının ardından yargı kulisleri hareketlendi. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Grubu’yla karşı karşıya geldiklerini konuşmaya başladı. Çağlayan’daki ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nda yine adımlar bir önceki günden daha hızlı atılmaya başlandı..

İstanbul ve İzmir arasında güç mücadelesi başladı. Savcılık koridorlarında fısıltılar artık gürültüye döndü. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı kaynakları ile konuştuğumda, Güre hakkındaki FETÖ iddialarının “kumpas” olduğu öne sürüldü. Savcılık kaynakları, isim vermeden İstanbul Grubu’nu işaret etti ve atamalar öncesinde algı oluşturmak istendiğini öne sürdü. Amaç ise İstanbul Grubu’nun kendi yargı mensuplarını hakim ve savcı olarak atamaktı.

“BELGELER SAHTE’ İDDİASI”

Konuştuğum savcılık kaynakları, Başsavcı Güre hakkında HSK veya herhangi bir adli kurum tarafından yürütülen hiçbir soruşturmanın olmadığını söyledi. Ankesör iddiası ile ilgili ise “Yayınlanan belge ankesör havuzundan alınma değil ve formatı ankesör soruşturmalarında kullanılan bir format değil.” diye konuştu.

İzmir’de başsavcıya yakın savcılık kaynağı şunları söyledi:

“Diyarbakır’da FETÖ ile mücadelede başarılı olduğu için İzmir’e alındı. Yargı içerisindeki bir grup kendi adamları olmadığı için istemedi. İlk olarak geçen yıl kararname öncesi Antalyalı bir kuyumcu üzerinden haber yapıldı. Bu yıl yine kararname öncesi 22-26 Temmuz 2016 tarihlerinde ankesörden arandığı ve 56-58 sn konuşma yapılan HTS kaydı ve FETÖ itirafçısı bir şahsın, başka bir kişinin kendisine başsavcının da toplantılarda yer aldığını söylediğine ilişkin ifadesi basına verildi. Başsavcı hakkında benzer iddialar 2017 yılında da gündeme getirilmiş ancak Adalet bakanı tarafından itibar edilmemiş. Başsavcı hakkında HSK veya başkaca idari ve adli kurum tarafından yürütülen hiç bir soruşturma ve kovuşturma yok. Yayınlanan belge ankesör havuzundan alınma değil ve formatı ankesör soruşturmalarında kullanılan bir format değil.”

Yani yargı içerisinde yine bir grup, hakim ve savcılarla kavga ediyordu. İddialar üzerine ise her iki taraf için de “kumpasçı” iması yapılıyordu.

Yani Çağlayan Adliyesi’nde yine birileri yıllar önce olduğu gibi “kumpas” ile suçlanıyordu. 

Kim bilir belki de günümüzde iktidar tarafından alkışlanan ve kumpasla suçlanan yargı mensupları da sivil polisler tarafından takip ediliyor, odalarında izleniyordu.

Cumhuriyet//Furkan Karabay

NE OLMUŞTU?

“DOSYADA AZİZ YILDIRIM DA VARDI: AHMET ZEKİ ÜÇOK’A HAPİS CEZASI”

“Sahte çürük raporu’ verdikleri iddiasıyla yargılanan emekli hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, Murat Turgay Tepe ve Erdem Kılıç’ın yargılandığı dava üçüncü kez karara bağlandı.”

Dosyada Aziz Yıldırım da vardı: Ahmet Zeki Üçok'a hapis cezası
cafemedyam

İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki davaya tutuksuz sanıklar emekli hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, Murat Turgay Tepe ve Erdem Kılıç katılmazken, kendilerini avukatları temsil etti..

Eski askeri savcı, emekli hakim Albay Ahmet Zeki Üçok ile Murat Turgay Tepe ve Erdem Kılıç’ın, ‘Sahte çürük raporu’ verdikleri iddiasıyla 2009 yılında yargılanmaya başladıkları davada daha önce 2 kez karar verilmiş, Yargıtay, verilen 2 kararı da bozmuştu.. Dün görülen dava üçüncü kez karara bağlandı..

Esasa ilişkin görüşünü açıklayan Cumhuriyet savcısı, Palmed sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı taşınmazın, hastane yapılması amacıyla inşaatına başlanılıp ancak Hava Kuvvetleri Komutanlığı 15’inci Füze Üs Komutanlığı’nın şerh düşmesi üzerine inşaatın durdurulduğunu, şerhin kaldırılması amacıyla da Murat Turgay Tepe ve Ahmet Zeki Üçok’un menfaat talebinde bulunduğu ancak, para pazarlıklarının sonuca ulaşmaması neticesinde eylemlerini tamamlayamadığını iddia etti..

Savcı, Murat Turgay Tepe ve Ahmet Zeki Üçok’un, ‘yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama’ suçunu işlediklerini belirtti..

3 YIL 9 AY HAPİS İSTENDİ

Mütalaada, buna göre emekli hakim Üçok ile Tepe’nin 1 buçuk yıldan 3 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılmalarına karar verilmesi talep edildi..

ÜÇOK’A 5 AY HAPİS

Kararını açıklayan mahkeme, Üçok’a, Palmed firmasına karşı ‘yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlamaya teşebbüs’ suçundan, iyi hal indirimi uygulayarak 5 ay hapis ve 20 TL adli para cezası verdi..

Mahkeme daha sonra bu cezayı 3 bin TL adli para cezasına çevirdi. Üçok’un bu cezayı 10 taksitle ödenmesine karar verildi..

TEPE’YE İNDİRİM UYGULANMADI

Mahkeme, Murat Turgay Tepe’ye, aynı suçtan iyi hal indirimi uygulayarak 5 ay hapis ve 20 TL adli para cezası verdi..

Tepe’nin pişmanlık göstermemesi nedeniyle cezayı ertelemeyen ve para cezasına çevirmeyen mahkeme, Erdem Kılıç yönünden verdiği kararda, Kılıç’ın müşteki tarafla uzlaştığı gerekçesiyle davanın düşürülmesine hükmetti..

NE OLMUŞTU?

İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nın 2009 yılında başlattığı soruşturma neticesinde, Ahmet Zeki Üçok’un da aralarında bulunduğu 17 kişi düzenlenen iddianamede şüpheli olarak yer almış, Fenerbahçe Spor Kulübü eski Başkanı Aziz Yıldırım ile Engin Akyürek gibi isimler müşteki olarak bulunmuştu..

İddianamede, şüphelilerin ‘sahte çürük raporu’ hazırladıkları iddia edilmişti..

ÜÇOK 9 YIL 7 AY HAPİS CEZASI ALMIŞTI

Görülen ilk dava, kapatılan Özel Yetkili İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmüş, eski hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, ‘örgüt üyesi olmak’, ‘yağmaya teşebbüs’ ve ‘dolandırıcılık’ suçundan 9 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırılmıştı..

Üçok, Fenerbahçe Spor Kulübü eski Başkanı Aziz Yıldırım’a yönelik ‘yağmaya teşebbüs’ suçundan ve diğer suçlamalardan da beraat etmişti..

TEPE 142 YIL 11 AY HAPİS CEZASI ALMIŞTI

Sanık Murat Tugay Tepe, ‘örgüt kurmak ve yönetmek’, ‘yağma’ ve ‘yağmaya teşebbüs’ gibi suçlardan 142 yıl 11 ay hapis cezasına çarptırılmıştı..

Mahkeme, diğer sanıklara da çeşitli suçlardan değişen oranlarda hapis cezaları vermişti..

Yargıtay, Üçok’un da arasında bulunduğu sanıklar hakkında ‘suç örgütü kurduklarına’ dair inandırıcı ve hukuka uygun kanıtlar bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştu..

DAVA YENİDEN GÖRÜLDÜ

Bozma ilamının ardından yeniden görülen davada, Ahmet Zeki Üçok bu defa, ‘yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlamak’ suçundan 10 ay hapis cezası almış, bu ceza 6 bin TL adli para cezasına çevirmişti..

Murat Tugay Tepe ise, ‘yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlamak’ ve ‘dolandırıcılık’ suçlarından 1 yıl 8 ay, Erdem Kılıç’ta ‘dolandırıcılık’ suçundan 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştı..

Mahkeme, Fatma Sibel Çarmıklı ile Murat Can Çarmıklı’yı, ‘yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlamak’ suçundan 10’ar ay hapis cezasına çarptırarak hükmün açıklanmasını geri bırakılmasına karar vererek, diğer sanıklar hakkında ise beraat ve düşürülme kararı vermişti..

KARAR YENİDEN BOZULDU

Yerel mahkemenin ikinci kez verdiği kararı inceleyen Yargıtay, Ahmet Zeki Üçok, Murat Turgay Tepe ve Erdem Kılıç yönünden kararın yeniden bozulmasına karar vermişti..

“YARGI BİRİLERİ TARAFINDAN ÇEKİŞTİRİLİYOR”

Osman Kavala’nın önce beraat etmesi sonra da jet hızıyla yeniden tutuklanması…

Gezi Parkı Davası’nda tahliyesine ve beraatine karar verildikten sonra hakkında yürütülen başka bir soruşturma kapsamında gözaltına alınan iş insanı Osman Kavala, sevk edildiği Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nce yeniden tutuklandı..

Osman Kavala’nın önce beraat etmesini sonra da jet hızıyla yeniden tutuklanmasını, Gezi Parkı direnişini ve yargılama sürecini İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu masaya yatırdı..

“YARGI, BİRİLERİ TARAFINDAN ÇEKİŞTİRİLİYOR ”

İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu;

”Bu ülkede yargı dünyasının kürsüleriyle kulisleri arasında çok ciddi farklı ifadeler söz konusu. Artık bir şeyi tespit etmemiz gerekiyor; bu ilk örnek değil, pek çok davada gördüğümüz bir gerçek. Yargı dünyası siyasetçilerin siyasal özgür değerlendirmelerinin meşrulaştırılmasına yönelik bir araçsallaştırılma içerisinde..

Sayın Cumhurbaşkanı, Gezi olaylarını ‘kalkışma’ olarak nitelendiriyorsa ‘Darbe teşebbüsü’ olarak nitelendiriyorsa yargıdanda bu söylemin paralelinde karar bekleniyor..

Bu karar çıkmazsa eğer o taktirde de hukuksuzluk meşrulaştırılmış olamayacağı için bir büyük infiaal ortaya çıkıyor. Siyasetin stratejisinin yargı içerisinde onun araçsallaştırılması suretiyle kullanıldığı bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu tablo giderek genişliyor.”

NE OLMUŞTU? 

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi Parkı Davası’nda aralarında Osman Kavala’nın da bulunduğu 9 sanığın, “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs”, “mala zarar verme”, “nitelik yağma”, “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi”, “kasten yaralama”, “ağırlaştırılmış yaralama” ve “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet” suçlarından beraatlerine karar vermişti.. 

Sanıkların üzerlerine yüklenen suçların işlendiğine dair mahkumiyete yeter derecede hukuka uygun somut ve kesin delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı veren mahkeme heyeti, dosyanın tutuklu sanığı Osman Kavala’nın da tahliyesine hükmetmişti..

Karar sonrası İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gezi Parkı Davası’nda beraatına ve tahliyesine karar verilen Osman Kavala hakkında başka bir soruşturma kapsamında gözaltı kararı verildiğini açıklamıştı..

840 gün tutuklu kaldıktan sonra görülen Gezi Davası’nda beraatine karar verilen iş insanı Osman Kavala, gece Silivri Cezaevi’nden tahliye edilmeyi beklerken yeniden gözaltına alınmıştı..

15 Temmuz 2016’daki darbe girişimiyle ilgili bir soruşturma kapsamında gözaltına alınan Kavala’nın, sağlık kontrolünden sonra götürüldüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde sorgulandı..

Emniyet’teki işlemlerinin tamamlanmasının ardından Kavala, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na getirildi. Savcılık, Kavala’nın tutuklanması talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmesine karar verdi..

Osman Kavala, sevk edildiği Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nce yeniden tutuklandı.

İLGİLİ HABER

cumhuriyet.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

To Top
%d blogcu bunu beğendi: