KANUN TANIMAZ TÜGVA: BÜTÜN TARİKAT YAPILARININ ÇATI ÖRGÜTÜ

“PROF. DR. ESERGÜL BALCI, ‘TÜGVA BÜTÜN TARİKAT YAPILARININ ÇATI ÖRGÜTÜ”

TÜGVA’yla ilgili sızdırılan belgeler üzerine yoğun tartışmalar, Türkiye gündeminde yerini koruyor..

Akademisyen, profesör, araştırmacı yazar Esergül Balcı, TÜGVA ve tarikatlara dair soruları yanıtladı..

Neden Prof. Dr. Esergül Balcı?

 İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdikten sonra çeşitli yerlerde edebiyat öğretmenliği yaptı..

Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde yüksek lisans, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Eğitim Yönetimi Teftişi Planlaması Ekonomisi alanında doktorası bulunuyor..

Hacettepe, Abant İzzet Baysal, Muğla Sıtkı Koçman, Ege, Dokuz Eylül üniversitelerinde çalıştı..

Bölüm başkanlığı, enstitü müdürlüğü, dekan yardımcılığı, dekanlık görevlerinde bulundu. Moskova Devlet Üniversitesi’nde ders verdi ve Rus eğitim sistemini inceledi..

Polonya’daki Krakow Üniversitesi ile Litvanya Vilnius Üniversitesi’nde Erasmus kapsamında ders verdi. ABD’deki Michigan State Üniversitesi’nde araştırmacı olarak çalıştı..

Eğitimde tarikatların etkisini incelemek üzere 2018’deki “Eğitimde Tarikat ve Medrese Gerçeği” adlı araştırması nedeniyle Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü’nce “araştırmayı hangi amaçla, kimlerle ve izin almadan yaptığı” iddiasıyla, hakkında inceleme başlatıldı..

Savunmasını yaptı, kendi ifadesiyle “İşin tadı kaçtığı için” emekli oldu. “Türkiye’de Eğitim Politikaları”nın yazarı olan Prof. Balcı, yeni kitabı için tarikatları araştırmayı sürdürüyor. TÜGVA’yla ilgili belgeler sızıp üzerine yoğun tartışmalar başlayınca, bize de Prof. Balcı’ya sormak kaldı. 

2002’den bugüne tüm kabinelere bir bakın, tüm tarikatların belli ölçülerde temsil edildiğini göreceksiniz. İktidarın ana gövdesini oluşturan Nakşiler ve kolları; İlim Yaymacılar, Menzil, Hak Yol ve tabii ki FETÖ..

FETÖ daha organize olduğu ve uluslararası bağlantıları daha erken kurduğu için belli bir zaman gelince Erdoğan’ı ve diğerlerini tasfiye edip tek başına iktidar olmak istedi. 15 Temmuz’un özeti aslında budur.. 

Bizim raporu açıkladığımız zaman FETÖ sarsıntısı iktidarda devam ediyordu ve diğer tarikatlara yönelim oldu. Onlara alan açıldı. Mesela TSK’de, poliste, adalette belli gruplar FETÖ’nün yerini almaya başladı.. 

TÜGVA bütün bu tarikat yapılarının çatı örgütü diyebiliriz. Hükümette temsil edilen ya da hükümete yakın tarikatların gençlik örgütlenmesi. TÜGVA bir çeşit tarikatların insan kaynakları birimi gibi dizayn edildi..

Yüzlerce tarikat şirketi faaliyet yürütüyor. Milyarlarca dolarlık ciroları var. Devlette hepsinin kaydı olduğunu biliyoruz. O listelerdeki çocukları memur yapıp bir işe yerleştirmekle bitmiyor. Her birinden düzenli para kesiliyor.. 

    • *Hocam sizinle bir yılı geçti konuşalı. 2018’de yaptığınız bir araştırma var, buna göre Türkiye’de 2.6 milyondan fazla kişinin bir tarikat ya da cemaatle organik bağı bulunuyor. Sık sık cemaatlerin, tarikatların devletin kurumlarına nasıl sızdıklarını konuşuyoruz. Son olarak da TÜGVA’yla ilgili bazı belgeler sızdı. Belgelere göre resmen her yere çökmüşler… Bu yapılar için vakıf demek doğru mu, yoksa salt cemaat bağlantılı oluşumlar mı?

Prof. Dr. Esergül Balcı:

“Aslında AKP, kuruluşundan itibaren zaten bir tarikatlar koalisyonuydu. 2002’den bugüne kadar kurulan tüm kabinelere bir bakın, tüm tarikatların belli ölçülerde temsil edildiğini göreceksiniz. İktidarın ana gövdesini oluşturan Nakşiler ve kolları; İlim Yaymacılar, Menzil, Hak Yol ve tabii ki FETÖ. FETÖ daha organize olduğu ve uluslararası bağlantıları daha erken kurduğu için, belli bir zaman gelince, Tayyip Erdoğan’ı ve diğerlerini tasfiye edip tek başına iktidar olmak istedi. 15 Temmuz’un özeti aslında budur. Bizim raporu açıkladığımız zaman FETÖ sarsıntısı iktidarda devam ediyordu ve diğer tarikatlara yönelim oldu. Onlara alan açıldı. Mesela TSK’de, poliste, adalette belli gruplar FETÖ’nün yerini almaya başladı. TÜGVA bütün bu tarikat yapılarının çatı örgütü diyebiliriz. Hükümette temsil edilen ya da hükümete yakın tarikatların/cemaatlerin gençlik örgütlenmesi. Kuruluşu 2014, yani FETÖ ile hükümet arasında iplerin koptuğu yıl. Dershanelerin kapatılma kararıyla eşzamanlı. Kurucusu kim: Bilal Erdoğan. Bu yolla, tüm tarikatların altyapısı ve insan kaynağı bir arada toplandı. FETÖ’den boşalan devlet kadrolarına TÜGVA üzerinden diğer tarikatların adamları yerleştirildi. TSK’ye, polise, adliyeye, Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) ve diğerlerine. TÜGVA bir çeşit tarikatların insan kaynakları birimi gibi dizayn edildi. Hepsinin kaydı olduğunu görüyoruz. FETÖ de özellikle TSK’deki üyelerinin dosyalarını tutardı. Aynı yöntemi TÜGVA’nın uyguladığını görüyoruz.”

    • *Milli Eğitim Bakanlığı’nın Diyanet ve aralarında Ensar ve TÜGVA’nın da olduğu bazı vakıflarla protokol imzaladıklarını biliyoruz. Bu protokollerin içeriğini konuşalım mı biraz?

Prof. Dr. Esergül Balcı:

“Bunun iki yönü var: 1. TÜGVA için Bakanlık kaynaklarını, yani milletin hazinesini kullanabilmek; 2. MEB üzerinden Türkiye’deki bütün öğrencilere ulaşmak. TÜGVA’nın hemen hemen bütün gelir kaynağının milletin hazinesi olduğunu yayımlanan belgelerden anlıyoruz. İktidarın yerel yönetimde olduğu yerde belediye, belediyenin iktidar partisinde olmadığı yerlerde valilikler para, bina, yemek sağlamış. Olmadı kaymakamlıklar, o da olmadı işadamları devreye girmiş. FETÖ de aynı yöntemle kamuya ait yerleri işgal eder, devlete yerleştirdiği memurlardan aylık olarak düzenli “Himmet” toplardı. Mahkeme kayıtlarında var. “

    • *Bir bakanlığın dini vakıf ve derneklerle protokol imzalaması örneğine daha önce rastladık mı?

Prof. Dr. Esergül Balcı:

“Ben hatırlamıyorum ama tarikatlar yasal olmadıkları için, dernek ve vakıflar üzerinden örgütlendiklerini biliyoruz. Bunu devletin ilgili kurumları da çok iyi biliyor. Burada artık bir müdahale olmalı. Yeni bir düzenlemeye bile ihtiyaç yok. Mevcut yasalar uygulanmalı ve tüm dini örgütlerin dernek ve vakıfları kapatılmalı. Yurt, bina, şirket, taşınır taşınmaz tüm mallarına ve banka hesaplarına el konmalı. Çünkü her biri Türk milletinin hazinesinden alınmış mallar. “

    • *İBB’nin açıkladığı AKP döneminde bu vakıflara verilen taşınmazlar konusu çok tartışıldı. Bu tür vakıfların, cemaatlerin parayla ilişkilerini anlatır mısınız?

Prof. Dr. Esergül Balcı:

Bunların neredeyse hepsi birer holding haline gelmiş. Yüzlerce tarikat şirketi faaliyet yürütüyor. Milyarlarca dolarlık ciroları var. Devlette hepsinin kaydı olduğunu biliyoruz. O listelerdeki çocukları memur yapıp bir işe yerleştirmekle bitmiyor. Her birinden düzenli para kesiliyor. Bu insanlar biliyor ki parayı vermezse kapının önüne konulacak. Aynı FETÖ yöntemi. Belediyelerin, özel idarenin, bakanlıkların ve bağlı iştiraklerinin ihaleleri incelensin. Çoğunu bir tarikat şirketinin aldığını göreceksiniz. Zaten o kamu kurumunun başına bir tarikat temsilcisi getirilmiş. Onun yaptığı ihaleyi kim alacak sanıyorsunuz. Bire bin verilen ihaleleri Sayıştay raporlarından okuyoruz. Yani bu bir kısırdöngü. Tarikat dinle siyasete hâkim oluyor, siyasi bağlantılarıyla adamını devlete yerleştiriyor, o adam ihaleyi tarikata veriyor, tarikat oradan kazandığıyla siyaseti finanse ediyor ve belli kesimleri yönetiyor. 

    • *Peki, kimlerin çocukları yararlanıyor bu vakıflardan?

Prof. Dr. Esergül Balcı:

“Raporu hazırladığımızda da görmüştük. Bu vakıfların ilk hedefi yoksul ve çaresiz Anadolu insanı. Pratikte şöyle gelişiyor: Göçle şehre gelen aileler kalabalık. İnsanların gelirleri yetmiyor. Çocuğu tarikat yurduna gönderdiğinde bir boğaz azalmış oluyor. Çocuk okul çağına geldi ama köyde okul yok. Gideceği okul uzakta ve yurt da yeterli değil. Ne yapsın; tarikata teslim ediyor. Çocuğunuz büyüdü, okumak için başka bir şehre gitmek zorunda. Asgari ücretli biri çocuğunu nasıl okutsun? Yurt, yol, yemek, kitap, defter parasını nasıl karşılasın? Kasıtlı olarak yurt konusu tarikatlara bırakılmış. Tarikatlar bunun için Diyanet’le ve MEB ile protokol imzalıyor zaten. Yaptıklarını meşrulaştırmak için..”

    • *Siz şöyle demiştiniz: Taşrada devlet eğitimden kademe kademe çekilmiş. Bazı bölgelerde okullar kapatılmış. Yoksulluk ve sahipsizlik nedeniyle aileler çocuklarını tarikatlara teslim etmiş. Yarın bu çocukların hangi amaç için nasıl kullanılacağı meçhul. Buyrun işte, dediğiniz gibi… Çocukların bu yapılara girdikten sonra nasıl bir hayatları oluyor? 

Prof. Dr. Esergül Balcı:

“Öncelikle her türlü istismara açıklar. Karaman’daki olayları hatırlayın, Akyazı’daki sapıklığı hatırlayın. Bunun temelinde tam bir biat kültürüyle beyinlerinin yıkanması yatıyor. Çocuklar hurafelerle gerçeklikten ve bilimden uzaklaştırılıyor. Bu bilinçli bir tercih, çünkü şeyhleri ne emrederse onu yapmaya programlanmaları gerek. Çoğu hayattan kopuk kimseler haline geliyor. Kadınlar sadece doğuran, kocasına itaat eden, ikinci sınıf yaratıklar olarak idealize ediliyor. “‘Çalışan kadın fuhuşa meyillidir” diyenler nereden çıktı sanıyorsunuz? Buralarda yetişmiş kimseler. İstanbul Sözleşmesi’nin iptali için tarikatlar kampanya başlatmadı mı? Kadın cinayetleri nasıl bu kadar artıyor? İşte buralardan çıkan öğretinin sonucudur bu.”

    •  *Tarikat ve cemaatlerin örgütlenme ya da taraftar kazanmak için kullandığı yöntemlerden biri eğitim kurumları. Gülen yapılanması da lise, üniversite ve dershaneleriyle kendisine pek çok taraftar bulmuş, sonrasında bu öğrencileri bürokrasinin içine yerleştirmişti. Buralarda nasıl örgütleniyorlar? 

Prof. Dr. Esergül Balcı:

“Aslında bunlar da aynı yöntemi kullanıyorlar. Özellikle köyden kente göç eden yoksul aile çocuklarını alıp sözüm ona eğitim veriyorlar. Yoksul aile de çevre etkisi sonucu güvenilir hoca düşüncesi ile çocuklarını bu okullara gönderiyor. Nitekim Aladağ’daki yurtta yanan kız öğrencilerin aileleri bunu itiraf etmediler mi? Bu yapıların, üniversitelerin açıldığı günlerde üniversite bahçelerinde birtakım stantlar kurup kendi yurtlarına öğrenci avladıklarını biliyoruz. Bu yurtlara gidenler çoğunlukla ekonomik durumu bozuk olan aile çocukları. Bu çocuklar, bir yerde gelecek kaygısı ve geleceğini güvence altına almak için zorunlu olarak bu yurtları tercih ediyorlar. Bazıları az da olsa gerçekten dinini öğreneceği varsayımıyla tabii.”

    •  *Çocuklara ne öğretiliyor da o öğrendiklerini bu sızdıkları kurumlarda hayata geçirmeleri isteniyor?

Prof. Dr. Esergül Balcı:

“Bakanlık, TÜGVA dışında İlim Yayma Cemiyeti, Ensar Vakfı, Birlik Vakfı vb. vakıflarla da çeşitli protokoller imzaladı. Bu vakıflarla imzalanan protokollerin amacı, yaygın-örgün eğitim kurumları ve halk eğitim merkezlerinde, öğrencilere sosyal, sanatsal, kültürel, sportif, bilimsel, teknolojik etkinlikler, yarışmalar, mesleki ve teknik kurslar düzenlemek gibi kulağa hoş gelen faaliyetleri içeriyor. TÜGVA ile “Kültür ve Medeniyet” seminerleri, Ensar Vakfı ile “Değerler Olimpiyatı”, “namaz bilinci” ve “diriliş” temalı çalışmalar yapmak için protokoller imzalanmış. Açılacak kurslarla ilgili planlama, uygulama ve organizasyon MEB tarafından yapılacak ve kurslarda görev alan vakıf personelinin de ücretini MEB ödeyecek.” 

    • *Kaç yıllık bu protokoller?

Prof. Dr. Esergül Balcı:

“Üç veya beş yıllık. TÜGVA açtığı bu kurslarla asıl amacı doğrultusunda eğitim vermekte ve beyin yıkamakta. Ensar Vakfı’nın isteği olmadan MEB protokolü iptal edilemeyecek. Diğerlerinde iptal yetkisi MEB’dedir. Birlik Vakfı ise MEB ile “Osmanlı Türkçesi Eğitimi” düzenlenmesine yönelik protokol imzalamıştır. Bu vakıf, halk eğitim merkezlerinde düzenleyeceği “Osmanlı Türkçesi Eğitimi” kursları aracılığı ile vatandaşlara ideolojik propaganda yapma fırsatı yakalamıştır. Açılacak kurslarda MEB kendi öğretmenini görevlendirecek. Birlik Vakfı ile MEB bu protokol dışında eğitim alanında her türde ortak projeler geliştirip uygulayabilecek. MEB, bu madde ile görev, yetki ve iradesinin bir bölümünü vakfa devretmiş görünmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı, 2018 yaz Kuran kurslarına ilişkin raporunda özellikle dernek, vakıf ve cemaatlerin Kuran kurslarındaki etkilerinin azaltılması gerektiğini vurguladı. Diyanetin bile uzak durmaya çalıştığı dernek, vakıf ve cemaatlere MEB’in yakınlığı gerçek hedefini gösteriyor. Eğitim Sen, protokolün iptali için dava açarak MEB’in TÜGVA ile imzaladığı protokolün imam hatip liseleri dışındaki tüm eğitim kurumlarında yürütmesini durdurdu ancak Eğitim Sen’in itirazına karşın, dava sonuçlanmadan MEB, TÜGVA ile İşbirliği protokolünü 25.02.2021 tarihinde tekrar yürürlüğe soktu. Bu protokol, müfredatla çelişen değerler eğitimi, dayanaksız öğrenci kulüpleri ve keyfilikler ile “Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği”ne aykırılıklar içeriyor. Bir kamu hizmeti olan eğitim-öğretim hizmetleri kamu görevlileri eliyle yürütülür. Oysa MEB, TÜGVA ile protokol yapmakta ısrar ediyor. Bu, bir hükümet politikasıdır ve politikalar adım adım uygulanmaktadır. Bu politikalarla, dinselleşme eğitim sürecine yansımış, okullarda “tek din, tek mezhep” anlayışı üzerinden inanç istismarına dayanan pratik uygulama ve söylemler belirginleşmiştir..”

    • *Örnek verir misiniz?

Prof. Dr. Esergül Balcı:

“Eğitim sistemi en temel bilimsel ilkelerden uzaklaşırken, okullarda dinselleşme, işbirliği yapılan vakıflar yoluyla da hızla artarak kaygı verici boyuta ulaşmış; bilimden çok, dini referanslara göre düzenlemeler artarak hayata geçirilmiş; laik-bilimsel eğitim düşmanlığı daha da artmış; başta imam hatip okulları olmak üzere, bazı okullarda karma eğitim karşıtı uygulamalar hayata geçirilmeye çalışılmış; hatta “Kadın Üniversitesi” açma girişimleri başlamıştır. Eğitim politikalarının oluşturulması ve uygulanmasında; Diyanet’in, dini vakıf ve cemaatlerin belirleyiciliği ve etkinliği artmıştır. MEB, Diyanet ile, dini vakıf ve derneklerle imzaladığı bu protokollerle eğitimi dinselleştirme sürecinde cemaatlere “özel görevler” vermiştir. Eğitim müfredatında sürekli bireyci ve dini değerlere vurgu yapılmış, “tek din, tek kimlik, tek mezhep” üzerinden “milli değerler” temel alınmıştır. Dayatılan din dersleri, çocukların zihinsel gelişimi ve pedagojik açıdan sakıncalı olmasına karşın sürdürülmektedir.”

    •  *Türkiye’nin en ciddi kurumlarına sızmak… Bu bir ulusal güvenlik sorunu değil mi aynı zamanda? 

Prof. Dr. Esergül Balcı:

“15 Temmuz’da Genelkurmay Başkanı olan şimdiki Milli Savunma Bakanı’nın boynuna palaskayı kim geçirdi? Yaveri… Emir alması gereken amirini öldürmeye çalıştı. Peki, emri kimden aldı: İlkokul mezunu bile olduğu şüpheli, ağlak bir vaizden. Yarın “Darül Harp” yani İslam dışı devlet gördükleri Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı bu tarikatlardan herhangi birinin şeyhi aynı emri verebilir. Devletin kritik kurumlarına yerleştirdikleri insanlar amirinin emrini mi dinler, yoksa şeyhinin emrini mi? Olay bu kadar basittir aslında.” 

    • *Bazı videolarda TÜGVA’da sadece erkeklerden oluşan kalabalık bir gruba bir kişi tarafından söylettirilen “yeminde”, “Müslümanları çok seveceğiz” ve “Yalnız Allah için öleceğiz” ifadeleri kullanılıyor. FETÖ ile ilgili yapılan araştırmalarda da evlerde böyle yeminler edildiği iddia ediliyordu.

Prof. Dr. Esergül Balcı:

“Şunu açıkça ifade edelim: Bunlar her ne kadar dernek, vakıf gibi görünseler de her biri dini birer örgüttür. Temel refleksleri örgütseldir. Yani bugün Büyükada İskelesi’nden çıkmayanlar, bu refleks ile hareket edenlerdir. Bizim hukukumuzda “Kanunsuz emir uygulanmaz” diye bir kural vardır. Devletin kaymakamı ve polisi mahkeme kararına karşı neden direnir? İşte bu örgütsel reflekstir. Kendisinin oraya normal yollardan gelmediğini bildiği için. Tüm dini örgütler de gücü ve iktidarı kaybetmemek için ölebilir de öldürebilir de.” 

    •  *Buralara kolay giriliyor mu, yoksa aslında kendilerine göre bir “güvenlik” araştırmasından mı geçiriliyorlar?

Prof. Dr. Esergül Balcı:

“Eğer yayımlanan listelerdeki gibiyse, her biriyle ilgili tıpkı FETÖ gibi dosyalar tutulmuş. Ayrıca bu insanlar belli referanslarla özgeçmişlerini gönderiyor. Devletin tüm imkânlarını kullananlar bu listeleri de “güvenlik soruşturması” yapabilecek kurumlara göndermiştir..” 

    •  *Peki, ne yapmalı?

Prof. Dr. Esergül Balcı:

“Bütün dünyadaki devletler, kendi varlık sebebine kastetmiş yapılara bu kadar müsamaha göstermezler..

Devletin şuna karar vermesi lazım: Cumhuriyet mi kalacağız, yoksa Taliban mı olacağız?

İrade gösterildikten sonra kanunlarımız açık ve uygun. Tarikatların tamamı derhal kapatılarak mal varlıkları tekrar milletin hazinesine kazandırılmalı. Yeniden böyle vakıf ve dernek adı altında örgütlenmelerini ve milleti sömürmelerini engelleyecek düzenlemeler yapılmalı..

Torpil ve irtikapla devlete yerleştirilmiş olanlar tek tek ayıklanmalı. Hakkı yenen gençlerimize işleri ve hakları iade edilmeli.  Tarikat okul ve yurtları MEB’e devredilmeli ve buralardaki tüm çocuklar rehabilitasyona tabi tutulmalı..

Bütün bunların yasal dayanakları vardır ve Türkiye, kanun devleti olduğunu hatırlamalıdır..”

Cumhuriyet// İpek Özbey

“HKP’DEN, BİLAL ERDOĞAN VE TÜGVA YÖNETİCİLERİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSU”

PARALEL YAPILANMA BELGELERİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSU YAPILDI

Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), Bilal Erdoğan, TÜGVA Başkanı Enes Eminoğlu ve TÜGVA Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu..

Suç duyurusunda, eski TÜGVA yöneticisi Tamer Özsoy’un, TÜGVA aracılığı ile kamuya yapılan atamalara ilişkin açıklamalarının “ikrar” olduğu belirtildi. HKP avukatları dilekçede, Tamer Özsoy’un tanık sıfatıyla dinlenilmesini talep etti.

Gazeteci Metin Cihan, Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın kurucuları arasında yer aldığı, Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA), vakıf üzerinden ordu, emniyet ve diğer kamu kurumlarına yüzlerce kişiyi yerleştirdiği, bu kişilerle ilgili sicil listeleri tuttuğunu iddia etti..

Bunun üzerine Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) avukatları iddiaların araştırılması için harekete geçti..

‘”ÜFUZ TİCARETİ’ SUÇLAMASI

HKP avukatları, TÜGVA Kurucusu Bilal Erdoğan, TÜGVA Başkanı Enes Eminoğlu ve TÜGVA Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında , “Görevi Kötüye Kullanma” ve “Nüfuz Ticareti” suçlarını işlediğini belirterek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu..

TÜGVA YÖNETİCİSİNİN TANIK OLARAK DİNLENİLMESİ TALEP EDİLDİ

HKP avukatları tarafından Başsavcılığa verilen suç duyurusu dilekçesinde, TÜGVA Eski Yöneticisi Tamer Özsoy’un TÜGVA aracılığı ile kamuya yapılan atamalara ilişkin açıklamalarının ikrar olduğu belirtildi. HKP avukatları dilekçede, Tamer Özsoy’un tanık sıfatıyla dinlenilmesini talep etti. Bilal Erdoğan, Enes Eminoğlu ve TÜGVA Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında soruşturma başlatılarak kamu davası açılmasını talep etti.

“ÜNİVERSİTE MEZUNU İŞSİZ KALIYOR, TÜGVA GENÇLERİ EN İYİ MAAŞLARLA İŞE GİRİYOR

Suç duyurusuna ilişkin HKP İstanbul İl Yöneticisi Doğan Zafer Çıngı açıklama yaptı.

Çıngı şu ifadelere yer verdi:

“Halkın Kurtuluş Partisi olarak AKP’gillerin ve onların yardakçılarının suçlarının peşini bırakmıyoruz! Gazeteci Metin Cihan’ın Twitter üzerinden açıkladığı belgelerle ortaya çıkan Türkiye Gençlik Vakfı kısa adı TÜVGA diye bilinen ortaçağcı-gerici yapının işlediği suçlara karşı TCK madde 257 Görevi Kötüye Kullanma ve TCK madde 255 Nüfuz Ticareti suçlarından dolayı suç duyurusunda bulunduk. Suç duyurumuza konu olay; Türkiye Gençlik Vakfı adlı ortaçağcı-gerici yapının, orduya, devlete, emniyete, yargıya ve bu kurumların en yüksek yerlerine hiçbir liyakat ve eğitim sahibi olmayan kişileri, torpille, gönderdikleri listeler yoluyla işe aldırmasıdır.

Biz, bunun neden böyle olduğunu biliyoruz. Bu ne TÜGVA’yı ne de o işe girenleri rahatsız etmiyor. Çünkü örnek aldıkları kişi zaten diplomasız bir şekilde ülkenin başında bulunuyor. O yüzden devletin bir kademesine girmek onlara hiçbir rahatsızlık vermiyor. Ancak bugün ülkemizin gençleri üniversite mezunu olmasına rağmen iş bulamıyor. Üniversitesi bittikten sonra işsiz kalıyor, asgari ücrete veya daha düşük ücretlere çalışmak zorunda kalıyor. Ama TÜGVA’nın gençleri hiçbir hakkı olmadan en iyi yerlere, en iyi maaşlarla işe giriyor..

Biz Halkın Kurtuluş Partisi olarak bu duruma sessiz kalamazdık ve kalmıyoruz. AKP’gillerin bugüne kadar işlediği bütün suçlara karşı nasıl sessiz kalmadıysak, buna da sessiz kalmıyoruz..

Halkımızın, gençlerimizin, insanlarımızın hakkını korumaya çalışıyoruz. Umarız ki günü geldiğinde Cumhuriyet’in savcıları ve hâkimleri bu suçları ortaya koyar ve suçlu olanlar adaletli mahkemelerde yargılanırlar. Halkın Kurtuluş Partisi olarak AKP’ye ve onun yardakçılarına karşı mücadelemiz durmayacak, sürecek..”

“TÜGVA BELGELERİNDE ‘HANIMLAR FOTOĞRAFLARDA ÖN PLANDA OLMALI’ DETAYI”

Torpil listesi hazırladığı ve devlet içinde kadrolaşmaya gittiği iddia edilen TÜGVA’nın, “Ahlaki hassasiyetleri” belli oldu. Sızdırılan listelerde, “Fotoğraflarda hanımlar ön planda olmamalı” denildi..

Kamu kaynaklarından aldığı pay ve usulsüzlük iddialarıyla gündeme gelen TÜGVA’nın üyelerine, “Kadın ve erkekler ayrı binaları kullanmalı. Bina imkanları kısıtlı ise binalar farklı zaman dilimlerinde kullanılmalı” uyarısında bulunduğu ortaya çıktı..

Vakfın hazırladığı, “İcra’da Genel Hassasiyetlerimiz” notunda, “Hanımların paylaşıldığı fotoğraflarda şahsın ön plana çıkarılmaması” gerektiğini belirtilirken, “Mensuplarımızın bireysel olarak kadın-erkek poz vermesi gibi bir durum olmamalıdır” denildi..

Eski bir TÜGVA üyesi olduğu ifade edilen kişinin sızdırdığı belgelerin arasında yer alan, “İcra’da Genel Hassasiyetlerimiz” ve “Sosyal Medya’da Uyulması Gereken Kurallar” listesine ulaştık..

Listede, “Toplantı karışık da olsa sadece erkek de olsa paylaşım yapılmamalı” denilerek, Yönetim Kurulu toplantılarının, “Vakfın hassasiyetlerine uygun” gerçekleştirilmesi gerektiği belirtildi.

Faaliyetlerin, “Kadın-erkek karışık yapılmaması” konusunda üyelerine uyarıda bulunan vakfın hazırladığı öne sürülen listede şunlar sıralandı:

Koordinatörlükler ve komisyonları: Toplantılarını ihtiyaç halinde karışık yapabilirler..

Bina kullanımı: Geniş ofis tipi ayakkabı ile girilen mekanlarda yine hassasiyetlere dikkat ederek kadın-erkek aynı bina kullanılabilir fakat kadınların ve erkeklerin çalışma alanları, odaları ayrı şekilde dizayn edilmelidir. Binalar bu hassasiyetlerin gözetilemeyeceği yerler ise kadın ve erkekler ayrı binaları kullanmalı. Bina imkânları kısıtlı ise binaların farklı zaman dilimlerinde kullanılması gerekmektedir..

Listede, sosyal medyaya da ayrı bir başlık ayrıldı..

Vakıfta resmi görevi olanların bireysel olarak kadın-erkek poz vermemesi gerektiği konusunda uyarılar içeren listede:

“Hanımların paylaşıldığı fotoğraflar şahısların ön plana çıkarılmadan, uzaktan çekilmiş fotoğraflar halinde ve buğulama yapılmadan paylaşılabilir” ifadeleri kullanıldı.

“TÜGVA’NIN REFERANSLI LİSTESİNDE YER ALANLAR KONUŞTU: İSTEMEYEN HÂKİM, SAVCI YOK”

TÜGVA’nın referanslı listesinde yer alanlar konuştu. Vakfın referanslıları arasında iki kaymakam var..

Mülakatı geçemeyen M.K:

“Herkes referans istiyor sadece ben istemedim ki” ..

Eski bir çalışanın sızdırdığı Türkiye Gençlik Vakfı’na (TÜGVA) ait “kadrolaşma” listesinde kamu kurumlarına yerleştirilmek istenenler ve referans verenlerin izini sürdük..

Bir listede yer alan 78 kişiden 2’sinin kaymakam olarak görevde olması dikkat çekerken, bazılarının hâkim, savcı, polis ve asker olarak atandığı görülüyor..

Telefonla ulaştığımız kişiler söz konusu mülakatlara girdiklerini doğrularken, referans ve torpil iddialarını kabul etmiyor.. 

M.K isimli avukat şu ifadeleri kullandı:

“Başvurmuş olduğumuz sınavda aradığımız referanslardan biri TÜGVA’dan olabilir. Herkes referans istiyor sadece ben istemedim ki. Eşten dosttan referans olmalarını istedim. Onlar da belgelerde ismi geçen kişiden istemiş olabilir. Ama mülakatı geçemedim. Şu anki tüm hâkim, savcılar ve sınava girmiş avukatların hepsi referans istiyor. Keşke referans istemeden olsaydı..”

Avukat M.K’ye referans olduğu iddia edilen Siirt TÜGVA Teşkilat Koordinatörü Eşref Olgaç ise iddiaları yalanlayarak:

“Bize referans olma talebi her zaman gelir. Ama biz vakıf olarak kimsenin hakkını yemedik, yemeyiz de..”

“YÖNETİCİLİĞİNDEN HABERİM YOK

Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda 2017 yılında mülakata giren A.Ç ise TÜGVA “sızıntılarında” kendisine referans olduğu belirtilen, TÜGVA’nın eski Ankara Yurtlar Müdürü Ensar Emre Aksoy’un üniversiteden arkadaşı olduğunu anlattı..

Şu an askeriyede görevde olan A.Ç, kimseden referanslık almadığını ileri sürerek:

“Referans için kimseden ricada bulunmadım. TÜGVA’ya üyeliğim, gitmişliğim yok. Mülakata başvururken yazılan referansta da işyerinden iki mühendis arkadaşımı yazdım. Referans derken; güvenlik araştırması için sordukları kişileri yazdım. Ensar’ın TÜGVA’da yöneticilik yaptığından haberim yoktu..”

Eski AKP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaçar’ın savcılık mülakatı için referans olduğu iddia edlien avukat A.K, Kaçar’ı Urfa milletvekili olması nedeniyle tanıdığını söyledi.. 

“YURTLARINDA KALDIM

Bir süreliğine TÜGVA’nın yurtlarında kaldığını belirten avukat A. K, torpil iddilarını yalanlayarak mülakatı geçemediğini söyledi..

A.K, şöyle devam etti:

“Referanslık talebi ise şöyle: Benim illaki referans olsun ya da olmasın gibi bir talebim olmadı. Referans farklı bir durumdur. Mahmut Kaçar ve TÜGVA ile ilgili bir talebimi hatırlamıyorum. Şöyle olmuş olabilir: Urfa’dan tanıdığımız bir milletvekili var mı şeklinde bir bilgi verilmiş olabilir. Üzerinden 4-5 yıl geçti tam olarak hatırlamıyorum. Ben zaten mülakatı geçemedim. Yurtlarında kaldığım içinde bilgilerim TÜGVA’da kayıtlıdır.”

İKİ KAYMAKAM LİSTEDE

İddia edilen “kadrolaşma listesi”nde adı geçen Ramazan Taşkın, Manisa’nın Köprübaşı ilçesinin,

Berker Çırak ise Aladağ ilçesinin kaymakamı olarak görev yapıyor.  

CCumhuriyet Tuğba Özer

“PARALEL YAPILANMA’ BELGELERİ SIZDIRILMIŞTI: TÜGVA’DAN AÇIKLAMA”

Gazeteci Metin Cihan, kendisine eski bir TÜGVA çalışanının ilettiğini belirttiği bazı listeler paylaşmış ve TÜGVA’nın, onlarca ismi ‘torpille’ çeşitli devlet kurumlarındaki kadrolara yerleştirdiği öne sürmüştü..

TÜGVA konuya dair açıklama yaparak, “belge diyerek oluşturulmuş şeyler sonradan masa başında kurgulanmış kumpas belgeleridir” ifadelerine yer verdi..

Gazeteci Metin Cihan:

“TÜGVA belgelerini gazete haberi yapsaydım ‘paralel devlet yapılanması’ başlığı atardım” diyen Cihan, “Din istismarına dayalı ordu, emniyet, yargı kadrolaşması başta olmak üzere, FETÖ diye anlatılan ne varsa, tamamı bunlarda da var. Üstelik kişilerin kaydı tutulmuş. Kimlik numaralarına kadar” dedi. Cihan, bir excel listesi paylaşıp listenin aslında paylaştığı kısımdan daha uzun olduğunu belirtti ve “Bugün torpiliyle mutlu olanlar, yarın zor zamanlar geçirebilir..”

“HAKİMLİK, KAYMAKAMLIK, POLİSLİK GİBİ BİRÇOK MESLEK…”

Cihan’ın paylaştığı listede onlarca kişinin çalıştığı kurumlar, mülakata girecekleri yer ve tarih, yerleşmek istedikleri kurumlar ile ‘referans’ olarak tanımlanan torpil aracılarının yazılı olduğu görülüyor..

Hemen hepsinin TÜGVA’da çeşitli kademelerde görevli olduğu görülen listede bu kişilerin telefon numaraları da yer alıyor..

Listede ismi olan kişilerin karşılarında atanmak istediklerini belirttikleri hakimlik, kaymakamlık, polislik gibi birçok meslek yer alıyor. Ayrıca astsubay aday listesi, polis özel harekat aday listesi ve subay aday listesi de yer alıyor..

“TÜGVA: KURGULANMIŞ KUMPAS BELGELER…”

TÜGVA:

“Türkiye Gençlik Vakfı olarak 4 Ekim’den bugüne büyük hukuksuzluklar ve iftiralarla karşı karşıya kaldık.

Önce CHP Adalar İlçe Başkanı ve İBB’ye bağlı zabıtalar CHP üyeleriyle beraber TÜGVA Adalar Gençlik Merkezimizi bastı, arkadaşlarımızı darp ettiler, eşyalarımızı gasp ettiler. Yetmedi CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu 39 ilçe teşkilatına çağrıda bulunup adeta gençlere karşı bir linç girişimi edasıyla insanları Adalar İlçe Gençlik Merkezimizin önünde toplanmaya çağırdı.

Bizim vakur ama taviz vermeyen duruşumuz sayesinde Canan Kaftancıoğlu’nun hem bu provokasyon çabası hem de TÜGVA hakkında attığı tüm yalan ve iftiralar boşa çıktı.

CHP ve İBB yetkilileri tek parti Milli Şef dönemine özenerek binamızı işgal edip bin bir hukuksuzluğa imza atarken ellerinde tahliye kararı olduklarını söylediler. Biz hodri meydan dedik, getirin tahliye kararını dedik, tahliye kararını getirirseniz size gerek yok biz eşyalarımızı toplayıp gideceğiz dedik, getirebildiler mi? Hayır. Çünkü tahliye kararı yoktu. Bırakın bir tahliye kararını tahliye için açılmış bir dava yoktu. Hatta Kaymakamlığın, TÜGVA ilçe binamızın işgal girişiminden 1 ay önce İBB’ye, tahliye isteğiniz hukuksuz, bir muhakeme kararı yok diyerek uyarı yazısı yolladığı ortaya çıktı. Tüm bunlara rağmen yaşanan vandalizmi ve çapulculuğu görebiliyor musunuz?

Sonra dediler ki biz o binayı Adalar halkının kullanımına tahsis edeceğiz ama öğrendik ki binayı CHP’li İBB Başkanının Makam Odası yapacaklarmış. Hatta binamızı işgal eden İBB ve CHP’li yetkililer “Başkan” diyerek tabelalarını da asmışlar. Dileyenler, TÜGVA hesaplarımızdan görüntüleri izleyebilirler.

3. taraflara kiraladınız diye iftira attılar, yine hodri meydan dedik, belge getirin, kira kontratı getirin, makbuz getirin dedik. Getirebildiler mi? Yine getiremediler.

Sonra kira bedeliniz düşük diyerek saldırdılar. Aslında bu attıkları tüm iftiraların boşa çıktığının göstergesiydi. Sonra öğrendik ki o binada bulunan 8 iş yerinden sadece biz ticaret yapmıyormuşuz, diğer tüm mekânlar iş yeriyken bizim kira bedelimizle diğer 7 iş yerinin kirası da birbirine çok yakınmış. Hatta CHP İlçe Başkanı’nın ailesi de o iş yerlerinden birinin işgalcisiymiş. Böylelikle bu manipülasyonları da boşa çıkmış oldu.

CHP ve CHP’li İBB’nin tüm yalanları tüm iftiraları boşa çıkınca tam olarak Gobels taktiği ile daha büyük yalanlar servis edip ortalığı daha fazla bulandırmaya başladılar.

Şuan isimleri farklı ama tek merkezden yönetilen yeni ve top yekun bir saldırıyla karşı karşıyayız.

ODA TV, CHP’li İBB Sözcüsü Murat Ongun’dan aldığı talimatla ve ellerine tutuşturduğu sözde bilgilerle TÜGVA’nın kira sözleşmesi devam eden başka bir binası hakkında yalan haber yapıyor.

CHP Genel Merkezi ve CHP’li Belediyelerin finanse ettiği TELE-1, İzmir’de başka öğretmen arkadaşlarıyla yaşadığı tartışma sonucu görevi değiştirilen bir kişi hakkındaki olayı TÜGVA’ya bağlayarak yalan haber yapıyor.

Yurtdışında kaçak yaşayan ablası PKK elebaşlarından olan sicili hayli kabarık bir etki ajanı kaynağı belli olmayan, oluşturulmuş sahte belgeleri paylaşıp TÜGVA hakkında iftira ve linç kampanyası başlatıyor.

Yurtdışında durup, masa başında oluşturulmuş sahte belgeleri, hazırlanması birkaç saat sürecek kumpas ve asılsız excel dosyalarını paylaşmak yerine varsa ellerinde belge buyursun getirsin ülkenin savcılarına teslim etsinler.

Hodri meydan…

Diğer birçok olayda karşımıza çıkan sözde gazeteciler, etki ajanları da bu iftira kampanyasına ortak oldular.

Çok net ifade ediyorum karşımızda montaj ve asılsız belgeler oluşturan, bunları dolaşıma sokmak için örgütlü bir yapısı olan, siyasi destekleri olan bir örgütle karşı karşıyayız.

Yayınlanan sözde belgelerin hiçbirinin TÜGVA ile alakası veya ilgisi yoktur. Zaten belge diyerek oluşturulmuş şeyler sonradan masa başında kurgulanmış kumpas belgeleridir.

Bu yeni kumpas operasyonunda hedef sadece TÜGVA değildir milli ve manevi değerlere hizmet eden vakıf ve derneklerimiz hedeftedir.

Biz bu kumpas tarzını 17/25 aralık sürecinden iyi biliyoruz..

O gün de başka vakıflarımız ve derneklerimiz hedefe konmuş haklarında bin bir iftira atılarak operasyon yapılmaya çalışılmıştı; biz bu operasyon şekline selam-tevhid kumpasından çok aşinayız.

Operasyonun hedefi dün neyse bugün de o, vatanı milleti bayrağı ve dini için çalışan gençler, insanlar, vakıflar, dernekler. Operasyonu yapanların sadece isimleri farklı ancak operasyonun merkezi de operasyonun yöneticileri de aynı. Bu operasyonun tek bir amacı var, gençlerin yuvası olan ve her geçen gün büyüyen TÜGVA ve diğer vakıflarımızın önünü kesmek ama başaramayacaklar ve gençlere karşı yenilecekler.

Hiçbir şekilde bu kumpasın karşısında susmayacağız.

Bize saldıran, hakkımızda yalan ve iftira içerikli paylaşımlar yapanlardan hukuk önünde hesap soracağız. En büyük hesabı da milletimiz ve tarih soracak. Hakkı haykırmaya, gençler yetiştirmeye, gençlere yuva olmaya devam edeceğiz.

Hep dediğimiz gibi

Yalanlar değil hakikat kazanacak,

Operasyon odakları değil gençler kazanacak!”

“TÜGVA’NIN ‘PARALEL YAPILANMA’ BELGELERİ SIZDIRILDI”

Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın kurduğu ve ATM memurluğu ile kamuya ait alanları işgal etmekle gündeme gelen Türkiye Gençlik Vakfı’ndan (TÜGVA) sızan belgeler skandal yapılanmayı gözler önüne serdi..

TÜGVA, ‘FETÖ’nün yaptığı gibi kamu kurumlarına kendi liselerindeki kişileri ‘atama’ iddiaları ile gündeme geldi..

İktidarı arkasına alan TÜGVA, ATM memurluğu ve kamuya ait alanları işgal etmekle gündemden düşmezken, bu kez de devlet kadrolarına atadıkları listeler ile gündeme geldi..

Yöneticiliğini şu an İbrahim Beşinci’nin yaptığı TÜGVA’nın, FETÖ yapılanmasında olduğu gibi kamu kurumlarını istedikleri isimler ile doldurduğu iddia edildi..

‘FETÖ’ davalarında olduğu gibi bu olayı da ‘paralel devlet yapılanması’na benzeten gazeteci Metin Cihan, daha önce TÜGVA’da olan ama sonrasında istifa eden bir isimden gelen e-postayı sosyal medyadan paylaştı..

Atanmak isteyen kişilerin TÜGVA ile iletişime geçip istediği kurumlara atanabildiğini iddia eden kişi, Cihan’a bu listelerin fotoğraflarını da attı..

Söz konusu belgelerde atanmak isteyenlerin kimlik bilgilerinin ve atanmak istedikleri kurumların listesi de yer aldı..

e-postayı atan kişi ise şu iddialara yer verdi..

e-postayı atan kişi:

“TÜGVA’nın kullanmış olduğu ERP adında telefona indirilen bir program vardı. Sonrasında bu program bozuldu ve milyon kişinin kimlik bilgileri kimin eline geçti belli olmadı. Bu program nüfus sistemine bağlıydı. Kişinin TC’sini yazınca tüm bilgileri çıkıyordu. Ben de zaten o zaman vakıftan ayrılma kararı verdim..”

“TACİZ İDDİALARI DA VAR!”

e-postayı atan kişi:

“Bu adrese bağlı bir link olurdu o link bir seferlik gönderilir kişi atanmak istediği bilgileri buraya girerdi. Sonra bu liste Esad Erdoğan, Enes Eminoğlu, İsmail Emanet ve Faruk Duruş’un yaptığı değerlendirmenin ardından yukarıya gönderilirdi. Bu listelerden birçoğu atanırdı. Benim gönderdiğim sadece bir kısmıdır. Bu mail de bir kıza yapılan taciz yazışması da var. Şu anda bu işleri teşkilata bakan İbrahim Beşinci ve ekibi yürütüyor, illerden verileri toplayıp işlem yapıyorlar. İbrahim daha önce bağcılar belediyesinden maaş alıp işe gitmemesiyle gündem olmuştu. Vakıfta görev yapanların hepsi bir kurumda çalışıyor. Hepsini yazacağım.”

ADETA PARALEL DEVLET YAPILANMASI’

e-postayı atan kişi:

“TÜGVA belgelerini gazete haberi yapsaydım ‘paralel devlet yapılanması’ başlığı atardım. Din istismarına dayalı ordu, emniyet, yargı kadrolaşması başta olmak üzere, FETÖ diye anlatılan ne varsa, tamamı bunlarda da var. Üstelik kişilerin kaydı tutulmuş. Kimlik numaralarına kadar. Excel listesi aslında daha uzun. Görsel olarak paylaşabilmek için bir kısmını aldım. Umarım okunabiliyordur. İsimlere, kimlik numaralarına, telefonlara bant çektim ama bu listelerin başka ellerde de olduğuna eminim. Bugün torpiliyle mutlu olanlar, yarın zor zamanlar geçirebilir.”

İŞTE O BELGELER:

“ERKAN BAŞ’TAN ‘PARALEL YAPILANMA’ İDDİALARI İÇİN ÇAĞRI: DERHAL KOMİSYON KURULMALI!”

TİP Genel Başkanı Erkan Baş:

“Yayımlanan yeni paralel devlet yapılanmasına ilişkin TÜGVA’nın belgeleri.. Meclis’te derhal komisyon kurulmalı…

Bugün Gazeteci Metin Cihan’ın eski bir TÜGVA çalışanı aracılığıyla ulaştığı ve yayımlamaya başladığı belgelere kamuoyunun dikkatini çekmek istiyoruz..

Kuşkusuz ortaya çıkan belgeler an itibarıyla bir iddiadır fakat çok ama çok ciddi iddialar olduğunu göz ardı edemeyiz. Listeye batığımızda görüyoruz, devletin hangi kurumuna kimlerin yerleştirileceğine TÜGVA referansıyla karar veriliyor. Sadece TÜGVA da değil dernek, vakıf adı altına gizlenen tarikatların kavgaları var, kamu binalarını paylaştıkları gibi..

Açık söylemek gerekirse, bu iddiaların doğruluna dair bakışımızı kuvvetlendiren, bu belgeleri elde ettiğini ve inceledikten sonra yayınlayacağını söyleyen Metin Cihan ile ilgili yandaş gazetelerin bilindik operasyon haberlerini devreye sokmasıdır..

Metin Cihan gazetecidir, ve ne mutlu ki lise yıllarından bu yana tanıdığım bir arkadaşımdır. Yıllardır kimseye ama hiç kimseye boyun eğmeden doğru bildiği ne varsa söylemekten korkmayan bir dostumuzdur. Ona yönelik iftira haberleri, tehditler ancak ve ancak söylediklerinin yarattığı korkunun büyüklüğünü göstermektedir. Yandaşların tavrı belgelerin gerçek olduğu iddiasını güçlendirmektedir..

Yayınlanan belgeler yandaş vakıfların, cemaatlerin, tarikatların kamuda nasıl örgütlendiğini gösteriyor..

Dışarıda on binlerce üniversite mezunu işsizliğe mahkum edilmişken, sözde mülakatlarla sınav kazanmalarına rağmen hakkı olan kadroları alamazken, mülakatların aslında bir yandaş istihdam aracı olduğu açığa çıkmış oldu. Hakimler, polisler, subay ve astsubay kadroları gibi alanların tümünde paralel bir yapının yönlendirmesi ve referansı ile alımlar yapıldığını görüyoruz..

Sözde vakıf, dernek isimlerinin ardına gizlenen cemaatlerin, tarikatların yoksul çocuklarının çaresizliğini kullanarak, onları istedikleri gibi eğittikten sonra devlet kurumlarına yerleştirmesinin nelere mal olduğunu henüz yeni deneyimlemiş bir ülke olarak bu ortaya çıkan belgeler karşısında sessiz kalmamız mümkün değil..

Buradan açık bir çağrı yapıyoruz. Daha önce AKP eliyle iktidar haline gelen Fethullahçılardan boşalan yerlere bu sefer yeni tarikat ve cemaat kadrolarının yerleştirilmesi ile ilgili iddialar derhal araştırılmalıdır, belgelerin ve ismi geçenlerin kadrolaşıp kadrolaşmadığını doğruluğunun araştırılması için hemen hiç vakit kaybetmeden bütün gündemler askıya alınarak bir komisyon kurulmalıdır..

Kim üzerini örtmeye çalışıyorsa, iddiaları ortaya atanları hedef haline getiriyorsa paralel yapılanmayla iş birliği halindedir. Sonra bir kez daha aldatıldık kandırıldık masallarını yutak hali yok memleketin. Hepimiz biliyoruz ki bu tarikatlar saray tarafından destekleniyor. Konu bütün ayrıntıları ile incelenmeli. Biz hazırız ve yanılmayı çok isteriz.

NE OLMUŞTU?

VAPUR İSKELESİ OLAYININ BÜTÜN AYRINTILARI

“İBB İLE TÜGVA’YI, ZABITA İLE POLİSİ KARŞI KARŞIYA GETİREN VAPUR İSKELESİ OLAYININ BÜTÜN AYRINTILARI

Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA) Büyükada vapur iskelesinin bir kısmını kullanan Adalar İlçe Başkanlığı, bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ekiplerince tahliye edilmek istendi.. Polisin, İBB ekiplerine engel olması üzerine tahliye gerçekleşmedi

İskele binasının ikinci katını kiralayan TÜGVA’nın tahliye edilmek girişimi sırasında polis ile zabıta karşı karışya geldi / Fotoğraf: AA// cafemedyam

İstanbul’un en büyük adasında polis ile zabıta ekiplerini karşı karşıya getiren bu iskelede TÜGVA faaliyeti nasıl başladı?

Adalar’da vakfın ilçe temsilciliğini açmak isteyen TÜGVA yöneticileri 2018’de Adalar Vapur İskelesi’nin ikinci katını uygun gördü..

Bunun için İstanbul’daki şehir hatlarının işletmecisi olan İBB’ye bağlı İstanbul Şehir Hatları Turizm Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile 10 yıllığına kira sözleşmesi düzenlendi..

İBB, TÜGVA’ya ne zaman ve nasıl ‘çıkın’ dedi?

İBB’nin 23 Haziran 2019’da yapılan seçimle Cumhuriyet Halk Partili Ekrem İmamoğlu’nun yönetimine girmesinden yaklaşık 8 ay sonra, 7 Şubat 2020’de Şehir Hatları A.Ş’ye bir yazı yazılarak iskelenin üst katının sözleşmeye aykırı olarak üçüncü kişilere devredildiğinin tespit edildiği söylendi ve kira sözleşmesinin feshedilmesini istendi.. 

İBB Zabıtaları, TÜGVA’nın iskelenin ikinci katının boşaltılmasını istedi / Fotoğraf: AA// cafemedyam


Sözleşme ne zaman feshedildi?

Şehir Hatları A.Ş, 14 gün sonra TÜGVA’ya bir yazı yazdı ve kira sözleşmesinin feshedildiğini bildirdi..

Şirket, TÜGVA’dan 28 Şubat 2020’ye kadar iskelenin tahliye edilmesini istedi ama iskele tahliye edilmedi..

“Tahliye gerçekleşmeyince İBB ne yaptı?

İBB, 7 ay sonra TÜGVA’ya ihbarname çekti ve 7 gün içinde tahliyenin gerçekleşmesini istedi ama tahliye yine gerçeklemedi..

İhbarnameden 4 ay sonra ise, 6 Ocak 2021’de Adalar Kaymakamlığı’na resmi yazı yazan İBB, tahliyenin kaymakamlık tarafından yapılmasını talep etti.. 

a53f7938-e113-4dd1-bfa1-2759e7d01efe.jpg
Çevik Kuvvet, olaya müdahale ederek tahliye işlemlerini durdurdu / Fotoğraf: AA // cafemedyam


“Yazıyı alan Adalar Kaymakamlığı ne yaptı?

İBB’nin tahliye için resmi yazı yazdığı Adalar Kaymakamlığı, 20 gün sonrası için tahliye kararı verdi..

26 Ocak’ta yapılması planlanan tahliye için TÜGVA yöneticileri gelmeyince tahliye günü 2 Şubat’a ertelendi.. 

TÜGVA’nın hamlesi ne oldu?

Vapur iskelesinin bir bölümünü 2 yıldır ilçe temsilciliği olarak kullanan TÜGVA, kaymakamlığın ilk tahliye günü olarak belirlediği 26 Ocak’tan bir gün sonra, tahliye işlemimi durdurmak için mahkemeye başvurdu..

Vakfın talebini inceleyen mahkeme tahliye işlemini tedbiren durdurdu.

“İdare Mahkemesi’nin kararı nasıldı?

Dosyayı inceleyen İstanbul 2. İdare Mahlemesi, 28 Mayıs 2021’de TÜGVA’nın tahliye işleminin iptali ve yürütmenin durdurulması isteğinin reddine karar verdi..

“Mahkeme kararını alan İBB ne yaptı, kaymakamlığın tavrı nasıl oldu?

Mahkemeden istediği kararı alan İBB, tekrar Adalar Kaymakamlığı’na bir yazı yazarak iskeledeki tahliyenin gerçekleşmesini ve  buranın İBB’ye verilmesini istedi..

Kaymakamlık ise 18 Haziran 2021’de İBB’ye cevap vererek tahliyenin yapılabilmesi için Şehir Hatları ile TÜGVA arasındaki kira sözleşmesinin usulüne uygun olarak sona erdiğine ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmesini istedi..

Şehir Hatları A.Ş ise bu bilgi ve belgeleri 20 gün sonra kaymakamlığa gönderdi.. 

3cc78a1d-f67d-4c4a-bdd0-cbc94ede71f7.jpg
Kimi vatandaşlar, tahliye işlemlerinin durdurulması nedeniyle çevik kuvvet ekiplerine tepki gösterdi / Fotoğraf: AA // cafemedyam


TÜGVA bu arada ne yaptı?

İlk yaptığı yürütmeyi durdurma istemi mahkeme tarafından reddedilen TÜGVA bu karara İstanbul 10. İdare Mahklemesi nezdinde itiraz etti..

6 Temmuz’da karar alan mahkeme itirazı reddetti. Vakıf bu kez sözleşmenin devam ettiğine ilişkin tespit davası açtı. Bu dava henüz sonuçlanmadı.. 

CHP’nin tavrı ne?

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İBB Meclisi Grup Başkan Vekili Doğan Subaşı, tahliyenin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin dava açıldığını ama bunun reddedildiğini belirterek, İBB’nin hukuki sürecin ardından kaymakamlığa başvurduğunu ve tahliyenin yapılmasını talep ettiğini söyledi..

Kaymakamlığın bir gün sonra bu talebi reddettiğine değinen Subaşı:

“İBB orayı başka türlü değerlendirecek. Buna hak ve yetkisi var. TÜGVA da faaliyetlerini kamu kurumlarına yaslanmak yerine üyelerine yaslanarak yapmalı. Büyükada’da ne gibi bir faaliyeti var da çıkmak istemiyor? Kamu yararına çalışan bir vakfın bir kamu kuruluşu olan İBB’ye bu şekilde zorluk çıkarmasını doğru bulmuyorum. Biz seçimden önce hiçbir yapıya ya da vakfa  özel hizmet sunmayacağına dair verilmiş sözümüz var. Kimse özel bir tavır beklemesin..”

TÜGVA ne açıklama yaptı?”

Vakfın Twitter hesabından yapılan açıklamada

“”Hukuk haklılığımızdan yanayken, yalan söylemekten çekinmeyen bir zihniyete Türkiye gençleri olarak ‘selamet’ diliyoruz..” denildi.

Vakfın İstanbul temsilciliğinin açıklamasında ise “TÜGVA Adalar İlçe Temsilciliğimiz şu an itibariyle işgalden kurtarılmıştır. Şuurlu bir gençlik için yürüttüğümüz çalışmalarımıza devam edeceğiz” ifadeleri yer aldı..

© The Independentturkish// Cihat Arpacık

“BİLAL’İN TÜGVA’SI ORTALIĞI KARIŞTIRDI: ARSIZLAR İSTANBULLULARIN MALINA ÇÖKMÜŞLER”

Büyükada iskelesinin üst katı İBB’ye geçtikten sonra TÜGVA çalışanları ile zabıtalar arasında kısa süreli arbede yaşandı..

Canan Kaftancıoğlu’da 39 ilçe başkanıyla birlikte Büyükada’da duruma tepki gösterdi..

Büyükada iskelesinin üst katı mahkeme kararıyla İBB’ye devredildi. Bugün İBB’ye bağlı zabıta birlikleri binanın tahliyesi için Büyükada iskelesine gitikten sonra Zabıta ekiplerini engelleyen TÜGVA çalışanları durumu polise bildirdi..   

Mahkeme kararına rağmen polis tahliyeyi gerçekleştirmek isteyen zabıta ekiplerine engel oldu.. Polisle zabıta ekipleri arasında küçük çaplı arbede yaşandı..

CHP ADALAR İLÇE BAŞKANI: “DARP EDİLDİM”

CHP Adalar İlçe Başkanı Ali Ercan Polat:

 “Darp edildim. Bizim polisle sorunumuz yok. Ama polis TÜGVA’nın isteği üzerine bir yetki kullandı. Orası İBB’nin..” 

“KAMUNUN MALINA ÇÖKME DÖNEMİ BİTTİ”

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu:

 “Büyükada iskelesine çökenler, mahkeme kararına rağmen boşaltmayanlar,hukuk dışı davrananlara müdahale etmek yerine halkın haklarını koruyanları darp edenler! Kamunun malına çökme dönemi bitti…

Adalar İlçe Başkanımız Adalar halkının hakkını savunmak için, hukuka uygun davranılmasını savunmak için, devletin polisi böyle bir şey yapmaz ama sanıyorum TÜGVA’nın polisleri darp ettiği için şu anda hastanede. Şu anda Araştırma Hastanesi’nde gözetim altında..

Arkamızda gördüğünüz, bakmaya doyamadığınız Ada iskelesi, 2015 yılında bir protokolle İBB’ye devredilmiş. Üst kısım ise 2018’de TÜGVA’ya 10 yıllığına kiralanmış.. 10 yıllığına üstelik 2500 liraya kiralanıyor. Sonra öğreniyoruz ki burayı kiralayan vakıf ilgili bölümü üçüncü kişilere kiralanış.. İBB protokole aykırı olduğu için tahliye tebligatı yolladı ama tebligatın gereği yerine getirilmedi..

İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 28 Mayıs tarihli kararıyla binanın tahliye edilmesi kararı yargı eliyle de tescil edildi..

Adalar Kaymakamı mı, TÜGVA kaymakamı mı bilmiyorum, iki kez tahliye için tarih veriyor, sonra erteliyor. Sonrasında ise kaymakam tatilde..

Devletin kamu görevlisi niye var, halka hizmet etmek için. Devletin polisi sizlerin hakkı hukukunu korumak için var. Ancak burada muhattap yok, gerekçe yok.  CHP polise 3600 ek gösterge verilsin derken, devletin polisi demeyi ayıp sayarım, TÜGVA’nın polisleri içerdeki üç kişiyi koruyor, kimden koruyor?”

Tahliyede İBB'ye polis engeli
“TAHLİYEDE İBB’YE POLİS ENGELİ”

TAHLİYE SÜRECİ BAŞLADI

İBB yetkililerinin verdiği bilgiye göre, Büyükada İskelesi’nin üst katının tahliyesine ilişkin hiçbir hukuki engel kalmadı. İstanbul 2. İdare Mahkemesi ve İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 10. İdare Dava Dairesi’nin kararlarının uygulanması için de tahliye süreci başladı..

Konuya ilişkin İBB’den yapılan açıklamada süreç şöyle özetlendi:

“Büyükada iskelesi, diğer bazı iskelelerle birlikte, 2005 yılında özelleştirme yüksek kurulunun ilgili kararına dayanılarak, Türkiye Denizcilik işletmesi ile İBB arasında yapılan protokol ile İBB’ye devredildi..

İBB, Büyükada İskelesi ve benzeri diğer iskelelerle, deniz vasıtalarını 2011 yılında yapılan ihale sonucu bir intifa hakkı sözleşmesi ile şehir Hatları A.Ş’ye devretti..

Şehir Hatları, iskelenin üst kısmını 2018 yılında Türkiye Gençlik Vakfı’na (TÜGVA) 10 yıllığına kiraya verdi..

İBB, 7 Şubat 2020 tarihinde Şehir Hatları A. Ş’ye bir yazı yazarak, Büyükada İskelesi’nin üst katının intifa sözleşmesine aykırı olarak 3. kişilere devredildiğinin tespit edildiğini, kira sözleşmesinin fesih edilerek bu alanın İBB’ye teslim edilmesini istedi..

Bunun üzerine Şehir Hatları AŞ, 21 Şubat 2020 tarihinde, TÜGVA ile olan kira sözleşmesini feshederek, bu alanının 28 Şubat 2020 tarihine kadar tahliye edilmesini istedi. Alanı da İBB’ye teslim etti..

Alanın zamanında tahliye edilmemesi üzerine İBB, 11 Eylül 2020 tarihinde TÜGVA’ya ihbarname çekerek, 7 gün içerisinde tahliye edilmesini istedi..

Alanın tahliye edilmemesi üzerine, bu kez İBB, prosedüre uygun olarak 6 Ocak 2021 tarihinde, Adalar Kaymakamlığına yazı yazarak, Büyükada İskelesi’nin üst kısmının tahliye edilmesi talebinde bulundu..

“HUKUK DEVLETİNİN RUHUNA FATİHA”

“TAHLİYE ENGELLENİYOR”

İBB Sözcüsü Murat Ongun:

 “Bir vakıf, Büyükada Vapur İskelesi’ni, mahkeme kararına rağmen boşaltmadı, tahliye ise engelleniyor. Oysa tahliyenin önünde hiçbir hukuki engel yok. Bu vakfın İBB’ye karşı savunulması idari usullere aykırıdır. Bunu yapan tüm kişi ve kurumlar hakkında hukuki süreç başlatılacaktır..” 

“AHLAKLI GENÇLİK PROJESİ: TÜGVA”

Yönetiminde Bilal Erdoğan’ın da bulunduğu TÜGVA nedir, ne yapar?

default

Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA), kurulduğundan bu yana 8 yılda devasa bir örgütlenmeye ulaştı.. Türkiye’nin 81 ilinde örgütlenen, bilinen 38 öğrenci yurdu bulunan, binlerce kişinin üye olduğu vakıf, iktidarın “dindar nesil” yetiştirme projesinde olduğu gibi “ahlaklı bir gençlik” yaratmak için öğrencilere dini eğitim veriyor..

Yönetiminde bizzat AKP’lilerin olduğu Vakıf, başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere birçok devlet kurumu tarafından destekleniyor. Kamu bankalarının da sponsor olduğu Vakfın arkasında kamu gücü ise denetlenemiyor..

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, daha önceki AKP’li yönetim tarafından aylık 2 bin TL karşılığında TÜGVA’ya 10 yıllığına kiralanan Büyükada İskelesi’nin üst katını, sözleşmeyi feshederek mahkeme kararıyla tahliye etmek istedi. Belediye, kiralanan yerin amacı dışında organizasyonlarda kullanıldığını açıkladı. Ancak Adalar Kaymakamlığı, zabıtaların tahliye işlemini polisle engelledi.

Uzun adı Türkiye Gençlik Vakfı olan TÜGVA, İstanbul’da 2013 yılında 500 bin TL mal varlığıyla kuruldu..

Vakıf Senedi’nde amaçlar arasındaözgüveni yüksek, yenilikçi, çalışkan, iyi ahlaklı, hoşgörülü ve başarılı bir gençlik yetişmesine manevi ve maddi katkıda bulunmak” hedefi yer aldı..

Vakfın, “tüm ülke çapında eğitim ve öğretim hizmetlerinin etkin ve verimli biçimde yerine getirilmesine yönelik çalışmalara katkıda bulunacağı” belirtildi..

Vakıf Senedi’nde bu amaçları gerçekleştirmek için “gençliğin bedeni, ilmi, fikrî ve ahlâkî gelişimine yönelik bilim, kültür, sanat, spor ve sosyal amaçlı faaliyetler” yapılacağı açıklandı.. 

TÜGVA, kurulduktan 3 yıl sonra 17 Ekim 2016’da vergi muafiyeti imkanına kavuştu..

“BİLAL ERDOĞAN VE AKP’LİLER ARKASINDA”

Vakfın yönetim yapısı incelendiğinde, AKP ile arasında organik bağı olduğu görülüyor..

Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyeleri arasında en dikkat çekeni Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan. Bu ismin yanı sıra AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, AKP milletvekilleri Abdulkadir Özel, İsmail Emrah Karayel, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, Esenler Belediye Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi AKP Grup Başkanvekili Tevfik Göksu, AKP İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, SETA Genel Koordinatöre Burhanettin Duran da YİK Üyesi olarak vakfı yönlendiriyor..

TÜGVA’nın arkasındaki siyasi iradenin AKP olduğu gösteren başka bir veri ise Genel Merkez açılışı oldu. Genel merkez 2018’deki açılışını bizzat Erdoğan yaptı. Açılışa Fuat Oktay, Süleyman Soylu, Mustafa Varank da katıldı..

TÜGVA, temel olarak faaliyetlerinin merkezine eğitimi koymuş durumda. Öğrencilere yönelik yurtlar açıp burs veren Vakıf, tıpkı TÜRGEV, EDEP, Ensar Vakfı, İlim Yayma Vakfı, ÖNDER ve İlim Yayma Cemiyeti gibi iktidarın “dindar nesil” yaratma projesi kapsamında “sivil alanı” dolduruyor..

“DİNİ EĞİTİM ÖNCELİK”

Vakfın hedef kitlesinde ise adından da anlaşılacağı gibi “gençler” var..

Ortaokul, lise, yüksek öğrenim öğrencilerini özel olarak hedef kitlesi yapan vakıf, çalışan gençler ile kadınlarla ilgili de etkinlikler yapıyor.. Özellikle öğrencilere yönelik Dini Değerler Eğitimi kapsamında Kuran’ı Kerim, Hadis, Siyer, İtikat, İlmihal, Temel Dini Bilgiler dersleri veriliyor. Bu derslerin yanı sıra spor ve zeka oyunları konusunda da öğrenciler eğitiliyor..

İnternet sitesinde yer alan bilgilere göre Vakıf, bugüne kadar 91 bin 361 etkinlik yaptı, 480 bin 356 kişiye ulaştı. Vakfın 51 bin 131 gönüllüsünün olduğu iddia edildi.

Vakıf, 2013’te kurulmasına karşın kısa zamanda 81 ilde örgütlenmeyi başardı, 81 ilde, 400’ün üzerinde ilçede temsilcilik açan TÜGVA’nın 2018 itibariyle 340 binin üzerinde üyesinin olduğu belirtildi..

Vakfın 30 ilde 38 tane erkek öğrenci yurdu var..

Bu iller şöyle: İstanbul, Ankara, Antalya, Bolu, Erzincan, Aydın, Bingöl, Bitlis, Sinop, İzmir, Bursa Yalova, Sivas, Trabzon, Şanlıurfa, Sakarya, Samsun, Malatya Konya, Kocaeli, Kırşehir, Kayseri, Kastamonu, Kars, Kahramanmaraş, Gaziantep, Elazığ, Çanakkale, Adıyaman, Adana.

Ancak kurumun internet sitesinde vakfın kız öğrenci yurdu olup olmadığına ilişkin herhangi bir bilgi yer almadı. Yönetiminde Erdoğan’ın kızı Esra Albayrak’ın Vakıf Meclisi’nde ise Bilal Erdoğan’ın olduğu TÜRGEV’in yalnızca kız öğrenci yurdu, TÜGVA’nın ise erkek öğrenci yurdu açması dikkat çekiyor..

“KAMU GÜCÜ, ARKASINDA” 

TÜGVA’nın kısa sürede büyümesinin arkasında yalnızca yönetiminde AKP’lilerin olması değil, sunulan “kamu desteği” de etkili oldu. .

Kurumun “partnerleri” arasında Dışişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, TİKA, Yurtdışı Türkler Başkanlığı yer alıyor..

Ayrıca Turkcell, THY, Türk Telekom, Halkbank, Ziraat Katılım Bankası ile SETA ve Turkuvaz Medya Grubu da sponsor olarak vakfı destekliyor. Vakfa bugüne kadar hangi iş insanlarının ne kadar bağışta bulunduğuna ilişkin ise bir veri açıklanmadı..

“BELEDİYELERDEN YURT VE KİRA DESTEĞİ”

Vakfa verilen kamu desteği arasında belediyeler de var..

Vakfın, birçok AKP’li belediyenin binalarını da yurt olarak kullandığı ortaya çıkmıştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, AKP tarafından yönetildiği dönemde Maslak’ta bir yurt binası kiraladı..

Belediye, bunun işletmesini TÜRGEV’e verdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yönetime gelmesiyle birlikte bu yer, İstanbul Üniversitesi’ne tahsis edildi..

Sayıştay’ın 2019 denetim raporunda ise Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin TÜGVA ve TÜRGEV’in kiralarını ödediği, bunun için belediye kasasından 1 milyon lira harcadığı belirlenmişti..

“MEB’LE EĞİTİM PROTOKOLÜ”

Vakıf, özellikle bakanlıklarla birçok tartışmalı ortak projeye imza attı.. Milli Eğitim Bakanlığı’yla imzalanan protokol kapsamında TÜGVA, okullara da girdi..

Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile Türkiye Gençlik Vakfı arasında 2019 yılında “Sosyal, Kültürel ve Sportif Faaliyetlerin Yapılması” protokolü imzalandı. Danıştay, 2020’de bu protokolü iptal etti. Ancak MEB, TÜGVA ile bu yıl yeniden aynı protokole imza attı. Tüm ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerini kapsayan protokol kapsamında, vakıf öğrencilere değerler eğitimi verilmesi kararlaştırıldı.

TÜGVA, 2018’de 105 devlet okulunda “Yaz Okulu” faaliyeti yaptı. İstanbul’da 23 bine yakın öğrencinin katıldığı belirtilen bu etkinliklere yönelik törende konuşan dönemin İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, TÜGVA’ya verilen desteğin artarak devam edeceğini söyledi..

TÜGVA, pandemi nedeniyle bu yaz okullarda MEB’in düzenlediği “Telafide Ben de Varım” projesine katıldı..

Gençlik ve Spor Bakanlığı, vergi muafiyeti tanınan vakıf ve derneklerin yurtlarında barınan öğrencilere yardım yapılmasına yönelik yönetmelik hazırlamıştı. Yardımdan ise yalnızca, “İstanbul, Ankara ve İzmir kentlerinin herhangi birinde üç yurdu bulunan” ve “en az bin kapasiteli yurdu olan” vakıflar yararlanabilecekti. Bu şartları taşıyan az sayıda dernek ve vakıflar arasında TÜGVA yer almıştı.

İktidar tarafından desteklenen TÜGVA, TÜRGEV, EDEP, Ensar Vakfı, İlim Yayma Vakfı, ÖNDER ve İlim Yayma Cemiyeti, bugün AKP’nin “arka bahçesi” haline dönüşmüş durumda.. Bu örgütlere sunulan kamu desteğinin denetimi ise yapılamıyor.

© Deutsche Welle Türkçe//Alican Uludağ

NE OLMUŞTU?

BİLAL ERDOĞAN’IN YÜKSEK İSTİŞARE KURULU ÜYESİ OLDUĞU, TÜGVA NEDİR, NELER YAPMIŞTIR?

Bilal Erdoğan’ın Yüksek İstişare Kurulu üyesi olduğu TÜGVA’nın, Türkiye’nin her yerinde Danıştay’ın kararına rağmen okullarda öğrencileri sınavlara soktuğu ortaya çıktı

Danıştay 8. Dairesi, geçen yıl ortasında TÜGVA’nın MEB ile yaptığı protokol için:

 ”Bir kamu hizmeti olan eğitim-öğretim hizmetinin devlet hizmet alanı içerisinde ancak genel idare esaslarına göre memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesine ilişkin anayasanın buyurucu hükmüne, Türk milli eğitiminin temel ilke ve kurallarına aykırı olduğu…’ kararına hükmetmişti.

Bu protokoller iptal edilirken, farklı vakıflar okullarda çalışmalarına devam etti…

Bilal Erdoğan’ın Yüksek İstişare Kurulu Üyesi olduğu, TÜGVA nedir, neler yapmıştır?


Bu duruma tepki gösteren Şahinbey Belediyesi CHP Meclis Üyesi Uğur Kalkan da devlet okullarında özel vakıfların MEB’i aşarak sınav yapmasına karşı çıktı.

CHP Meclis Üyesi Uğur Kalkan: Soruyorum!

1) TÜGVA Gaziantep’te Kadriye Abdülmecit Ortaokulu’nda sınav yapma iznini kimden almıştır?

2) Bu izin hangi tarih ve sayı ile verilmiştir?

3) Gaziantep’te yapılan sınav için kaç öğretmen, memur, hizmetli ve idareci görev yapacaktır?

4) Gaziantep’te yarın bu sınavda görev yapacak devlet memurlarının mesai ücretini TÜGVA mı,yoksa devlet mi ödeyecektir?

5) 2019 Yılı içinde başka hangi vakıf ve dernekler okullarda sınav yapmıştır?

BİLAL ERDOĞAN’IN YÜKSEK İSTİŞARE KURULU ÜYESİ OLDUĞU, TÜGVA NEDİR, NELER YAPMIŞTIR?

Bilal Erdoğan
BİLAL ERDOĞAN İLE İLİŞKİSİ

“Gençliğin Geleceği, Geleceğin Gençliği” sloganıyla 2014’te kurulan TÜGVA, Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın Yüksek İstişare Kurulu Üyesi olması, il temsilciliği açılışlarının bizzat Bilal Erdoğan ve AKP temsilcilerinin katılımıyla yapılması ve AKP’li isimlerin katılımıyla etkinlikler düzenlemesi nedeniyle sık sık “AKP’nin gençlik yapılanması” olduğu ve “AKP’nin gençlik içinde örgütlenmesi amacıyla kurulduğu” eleştirilerinin hedefi oldu.

Vakfın yöneticileri, Erdoğan ile ilişkilerini şöyle anlatıyorlar:

“Tarihe bakıldığında aslında biz medeniyet olarak bir vakıf medeniyetiyiz. Yani şehirleri bile vakıflar üzerinden kurmuşuz. Bu özelliğimizi yeniden canlandırmak gerekiyor. Erdoğan da bunun üzerine daha çok yoğunlaşıyor.”

TÜGVA’NIN FAALİYETLERİ

Genel merkez binasında, çalışma ofisleri, spor kompleksi, toplantı odaları, derslikler, sinema salonu ve ‘TÜGVA kıraathanesi’ bulunan vakıf, “kültürel, sanatsal, sportif ve manevi yönden donanımlı ve bilinçli insanlar yetiştirmeyi amaç edindiğini” söylüyor.

340 bini aşkın kayıtlı üyesi, 81 il, 404 ilçe temsilciliği ve 58 ‘Yükseköğrenim Erkek Öğrenci Yurdu’ bulunan vakıf, “Türkiye’nin en büyük gençlik yapılanması” olarak anılıyor.

Vakıf, internet sitesinde en az 60 bin 784 etkinlik düzenlediğini, 480 bin 356 kişiye ulaştığını, 51 bin 131 ‘gönüllüyle’ 81 ilde faaliyet yürüttüğünü belirtiyor.

“Özçekim” adlı dergi, TÜGVA tarafından çıkarılıyor.

Vakfın ‘Çizimlerle 40 Hadis’, ‘Beytülmakdis Gençliği’, ‘Bölge Uzmanı Yetiştirme Programı’ ve ‘Genç Diplomat Akademisi’ gibi projeleri bulunuyor.

NELERLE GÜNDEME GELDİ?

Vakıf AKP ve devlet yetkililerinin katılımıyla düzenlediği etkinlikler ve projelerin yanı sıra skandallarla da sık sık gündem geldi. Millî Eğitim Bakanlığı ile vakıf arasında imzalanan ‘Medeniyet ve Değerler Protokolü’ kapsamında devlet okullarında verilen dini eğitimler, 2017’deki anayasa değişikliği referandumu sürecinde vakıf tarafından öğrencilere ‘evet’ propagandası yapılması, yüksek bedelli bir binanın vakfa 120 liraya kiralanması, yaz okullarında cübbeli, tekbirli eğitim vermesi tepki topladı.

120 LİRAYA İLÇE BİNASI

İzmit Belediyesi tarafından TÜGVA’ya ilçe binası olarak kullanması için 120 lira bedelle kiraya verilen yer, el değiştirip SGK’ye geçince kira bedeli 35 kat artarak 4 bin 200 liraya çıkmıştı.

CHP İzmit İlçe Başkanı Mehmet Ümit Küçükkaya:

“Bizim muhalefetimize rağmen binada 6 aydan fazla 120 liraya oturdular.”


Emek Partisi Kocaeli İl Başkanı Arzu Erkan:

”Neden sokaktan geçen bir vatandaş İzmit’in orta yerinde bulunan bu binayı 120 TL’ye kiralayamaz? TÜGVA eliyle, tam da Erdoğan’ın ‘kindar ve dindar nesil’ yetiştirme amacının sağlandığını kamuoyu çok iyi biliyor. Halkın malını birbirlerine peşkeş çekiyorlar.”

TÜGVA’nın Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nde düzenlediği ve Bilal Erdoğan’ın konuşmacı olarak katıldığı ‘Yeni Nesil, Yeni Anayasa’ konulu panele götürülen Dündar Çiloğlu Anadolu Lisesi ve Manisa İmam Hatip Lisesi Öğrencileri, toplantının içeriğini öğrenince salonu terk etmişti.  

YAZ OKULUNDA TEKBİRLİ CÜBBELİ EĞİTİM

Fotoğraf: Twitter

Bu sabah Dündar Çiloğlu Anadolu Lisesi ve Manisa İmam Hatip Lisesi Öğrencileri, Celal Bayar Üniversitesi’ndeki Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde TÜGVA tarafından düzenlenen ve Bilal Erdoğan’ın konuşmacı olduğu panele götürüldü.

Nereye götürüldükleri söylenmeyen 12. sınıftaki 120 dolayındaki Dündar Çiloğlu Anadolu Lisesi öğrencisi konferansın içeriğini öğrenince içeri girmek istemedi.

Öğrenciler olayı şöyle anlatı:

”Okul Müdürü, Milli Eğitimden bir yazı geldiğini söyleyerek öğrencilerin bir konferansa götürüleceğini söyledi. Gideceğimiz yere otobüs dahi tutmadan bizi apar topar yürüttüler. Nereye gittiğimizi sorduğumuzda cevap vermediler. Salona gittiğimizde kızları ve erkekleri ayrı ayrı aldılar salona,yanyana oturtmadılar. Konferansın içeriğini öğrenince hepimiz çıkmak istedik.
Çoğumuz çıktık fakat öğretmenlerimizin büyük tepkileri ile karşılaştık. Kapıdaki görevli ablalar bizi çıkartmak istemedi.  Arkada kalan öğrenciler Bilal Erdoğan geleceği için salondan dışarı çıkamadılar. Biz okulumuza geri döndük. Okul müdürümüze tepkimizi göstermek için hep bir ağızdan marş okuduğumuz için tehdit edildik. Okul içinde İzmir Marşı söylemek siyaset yapmakmış. Hakkımızda yasal işlem başlatılmış.”

Öğrenciler’in okul saati içinde böyle bir konferansa götürüldükten sonra İzmir Marşı gibi hiçbir siyasi partiyle doğrudan ilgisi olmayan bir marşı söyledikleri için bu şekilde tepki almaları komik olduğunu belirtelim.

İSTANBUL’DA İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ (İBB) VE İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ ELİYLE BİR SKANDALA İMZA ATILDI.

İBB ve İl Milli Eğitim Müdürlüğüyle imzaladığı protokol sonrası okullarda ‘yaz okulu’ düzenleyen  Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA), ‘dini ve spor içerikli’ faaliyetler adı altında ilginç uygulamaları gündeme getirdi.

TÜGVA şubelerine ait twitter hesaplarından paylaşılan görüntülerde öğrencilerin, tekbir getirtilerek okul koridorlarında dolaştırıldığı, derslikler ve spor salonlarının mescide dönüştürüldüğü ve 11 ila 14 yaş aralığındaki öğrencilere takke giydirildiği yansıdı.  Görüntülerde, cüppe giyen kişilerin öğrencilere namaz kıldırdığı ve Erdoğan’ın: ‘Tek dil, tek din, tek vatan, tek bayrak’ diye nitelediği Rabia işareti yaptırıldığı da yansıdı.


TÜGVA’nın yaz okullarında ortaya çıkan manzarayı değerlendiren Eğitim Sen 4 No’lu Şube Başkanı İzzet İldeş:

”Bu tip yaz okullarının çocuklarda travmatik etkiler yaratacağı uyarısını yapıyorum.”


Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Gümüş:

Okullarda şu anda şeriatçı bir nesil yetiştiriliyor.”

TÜGVA, İBB ve Milli Eğitim Bakanlığının ortağı olduğu proje kapsamında İstanbul’da 39 ilçede ve 42 okulda ‘yaz okulları’ düzenleniyor. Yaz okulu programı kapsamında öğrencilere ‘edep-adap sohbetleri, ahlak, iman, siyer, ilahi, marş’ dersleri verildiği belirtilen okullardan yansıyan görüntüler ise endişe verici.

TÜGVA’nın sosyal medya hesaplarından paylaştığı görüntüler: ‘yaz okulu’ düzenlenen Cebeci Sultan Çiftliği Ortaokulu derslikleri mescit haline dönüştürülerek öğrencilere toplu namaz kıldırılıyor. Diğer okullarda da spor salonları, derslikler, okul koridorlarının mescide dönüştürülmüş. 

İZMİR ATATÜRK LİSESİ DERSLİKLERİNİN VAKFA TAHSİS EDİLMESİ TEPKİ ÇEKTİ

Fotoğraf: Evrensel

MEB ile vakıf arasında imzalanan ‘Medeniyet ve Değerler Protokolü’ kapsamında İzmir Atatürk Lisesi’nin derslikleri, yaz okulu için TÜGVA’ya tahsis edilmişti. Liseye gönderilen yazıda, protokol kapsamında okuldaki 7 sınıfın yaz boyu pazartesi ve perşembe günleri kendilerine tahsis edilmesi istenmişti. Tahsis sonrası okulda ilk olarak öğrencilere konferans verilmişti.

İzmir Atatürk Lisesi Mezunları Derneği, öğretmenleri ve öğrencileri:


”Bu okula ve değerlerine karşı yapılan bu hareketi Atatürk’ün adını gururla taşıyan lisemizden yetişmiş bireyler olarak kabullenmemiz ve sessiz kalmamız mümkün değildir. Çünkü bir lise meselesi değil zihniyet meselesidir, memleket meselesidir.”

İLGİLİ HABER

Kaynak

www.yurtgazetesi.com.tr

İLGİLİ YAZILAR

DAHA FAZLASI

+ There are no comments

Add yours

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.