İÇİNDEKİLER
“10 EKİM SABAHLARI ACIMIZI YAŞAYAMAZ HALE GELDİK”
Ankara’da polisin, 10 Ekim Gar katliamında hayatını kaybedenleri anmak isteyenlere müdahale etmesi tepki çekti..
10 Ekim-Der Başkanı Coşgun, acılarını yaşayamaz hale geldiklerini söylüyor..

Ankara Tren Garı önünde altı yıl önce meydana gelen terör saldırısında avukat eşi Uygar Coşgun’u yitiren, 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun, katliamın yıldönümünde polisin anmaya gelenlere yönelik müdahalesine tepki gösterdi. Coşgun, “altı yılda hiçbir şey değişmedi” diyor..
10 Ekim 2015 tarihinde IŞİD üyesi iki canlı bombanın Ankara Tren Garı Meydanı’nda Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi için toplanan kalabalığa yönelik gerçekleştirdiği intihar saldırısında 103kişi hayatını kaybetmiş, 500’ün üzerinde kişi de yaralanmıştı..
Saldırı öncesi 62 farklı istihbarat bilgisi olmasına karşın, mitingin yapılacağı meydan çevresinde ve kent girişlerinde yeterli güvenlik önlemi alınmaması nedeniyle emniyet eleştiri oklarının hedefi olmuştu..
Katliamın 6’ıncı yıldönümü nedeniyle Pazar günü düzenlenmek istenen anma etkinliğine de polis izin vermedi.. Alana sınırlı sayıda kişinin girişine izin verilirken, dışarıda kalan gruba ise polis müdahale etti..
Anmayı takip etmek isteyen bazı gazetecilerin de alana girişine izin verilmedi, ANKA Muhabiri Tamer Arda Erşin, bir polis tarafından “Seni dört parçaya bölerim” şeklinde tehdit edildiğini söyledi..
“ACIMIZI DAHA DA DERİNLEŞTİRDİ”
Her yıldönümünde benzer muameleyle karşılaştıklarını söyleyen Avukat Coşgun:
“Açıkçası ailelere ve anmalara yönelik bu öfkenin ve nefretin kaynağını anlayabilmiş değiliz..”
Anma toplantısından önce her ayrıntısını paylaştıkları Ankara Valiliği’ne bildirimde dahi bulunduklarını söyleyen Coşgun:
“Yasal prosedür anlamında hiçbir sıkıntısı olmayan ve zaten bilinen bir katliam anmasının polis müdahalesiyle, biber gazlarıyla, yine polis şiddetiyle karşılaşmış olması bizim aileler olarak acımızı bir kez daha derinleştiriyor, bir kez daha arttırıyor. Dün çok zor bir gün geçirdik..”
“POLİS KAFASINA GÖRE LİSTE HAZIRLADI”
Anma için gittikleri alanda polisin ellerindeki listelerle karşılaştıklarını ve engellenmek istendiklerini dile getiren Coşgun:
“Polise, bu listeyi nasıl hazırladıklarını sorduk. ‘Ölenlerin soy ağaçlarına bakarak hazırladık’ dediler. Bu fişlemedir aynı zamanda. Ki o listeler de eski ve eksik. Soy ağacında eşler ve kardeşler olmaz. Bu yanlış bir uygulama. Üstelik, valiliğin izin yazısında böyle bir liste şartı da yoktu. Emniyet kafasına göre liste çıkarmış..”
Anma töreninin yapılacağı alana sınırlı sayıda kişinin girmesine izin verildi
Valilikle yaptıkları görüşmelerin sonuç vermediğini ve emniyetin engellemesiyle karşılaştıklarını anlatan Avukat Mehtap Sakinci Coşgun:
“Biz anmalarda yine polisle karşı karşıya bırakılıyoruz. Polisin keyfi tutumu, polisin bize karşı şahsi öfkesi, nefreti var. Biz 10 Ekim sabahlarında polisin gözündeki nefreti görmekten artık gerçekten acımızı yaşayamaz hale geldik..”
Anma sırasında polisten biber gazı yediklerini, hakarete uğradıklarını, fiziki müdahaleye uğradıklarını kaydeden Coşgun:
“Şunu anlayamıyoruz. O gün de insanların üzerine gaz sıkılmıştı, yaralıların üzerine gaz sıkılmıştı, altı yıldır hiçbir şeyin değişmediği gerçeğiyle dün bir kez daha karşı karşıya kaldık.. Hâlâ kamusal sorumluluğun işletilmediği bir noktada duruyoruz. Hâlâ cezasızlıkla karşı karşıyayız..
Üstüne üstlük aileler anlamalarda yediği dayakla, işittiği küfürle biber gazının doğrudan temas etmesinden dolayı gün boyunca yaşadığı acıyla kalıyor. Yani dün ağlayamadım gözüme biber gazı sıkıldığı için.. Bir ailenin 10 Ekim anmasında ağlayamaması, göz yaşını içine akıtması gibi bir şey var bu ülkede..”
“TEHDİT EDİLEN GAZETECİDEN ÇAĞRI”
Bu arada anmayı takip etmek isterken engellenen ve bir polis tarafından “Seni dört parçaya bölerim” diye tehdit edilen ANKA Muhabiri Tamer Arda Erşin, polise eğitim verilmesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Ankara’daki bu durum sürekli bir hal aldı. Ve haber takip edemez hale geldik. Ankara Valiliğine, İçişleri Bakanlığı ve Sayın Süleyman Soylu’ya çağrım şudur: Gazeteciler polisle oraya didişmeye gitmiyor. Biz üçüncü bir göz olarak haber takip ediyoruz. Olaya müdahale etmiyoruz, biz orada gözlemciyiz. Tüm gerçekliğiyle topluma anlatmaya çalışıyoruz. Lütfen artık şu tutumdan vazgeçsinler..”
“ÇAĞLAYAN BOZACI’YA TUTUKLAMA İSTENDİ”
Öte yandan katliamda yaşamını yitiren Osman Turan Bozacı’nın oğlu Çağlayan Bozacı, Ordu’da babasının mezarı başına yaptığı konuşma nedeniyle “cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla gözaltına alınmıştı. Adliyeye çıkarılan Bozacı, bugün tutuklanma talebiyle mahkeme sevk edildi..
© Deutsche Welle Türkçe//Alican Uludağ
“NEREDEYSE TÜM DETAYLARI DEVLET TARAFINDAN ÖNCEDEN BİLİNEN KATLİAMLARDAN BİRİYDİ 10 EKİM”
Saldırganın ‘helalleşerek’ yola çıktığına kadar bilinen ama engellenmeyen katliam..
Aşağıdaki sözler 10 Ekim’de 103 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği büyük saldırının ardından dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından dile getirilmişti..
Ahmet Davutoğlu:
“Türkiye’de intihar eylemi yapabilecek kişilerin belli bir listesi dahi var.. Takip ediyorsunuz ama bu eylemi gerçekleştirme noktasına kadar şey yaptığınızda başka bir protestoyla karşılaşıyorsunuz…
Biliyorsunuz bu, bir eylem hazırlığı içinde ama bunu gerçek bir eyleme dönüştürmedikçe veya elinizde o eylemin olabileceğine dair bir veri olmadıkça tutuklayamazsınız.”
Yani, canlı bombaları takip ediyoruz, ancak eyleme geçmediği için yakalayamıyoruz diyordu Davutoğlu…
Önce Diyarbakır, ardından Suruç ve sonrasında 10 Ekim’de Gar binası önünde yapılan IŞİD saldırılarının tamamının ortak noktası, saldırıyı gerçekleştiren isimlerin birbirleriyle olan bağlantısı, bu isimlerin birçoğunun istihbarat takibinde olduğunun kayıtlara geçecek kadar net olduğu ve saldırıların hepsinin öyle gizleye gizleye değil açık açık geldiğiydi..
Suruç’ta 33 genci öldüren canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün abisi Yunus Emre Alagöz, elini kolunu sallayarak geldiği Ankara’da Suriye uyruklu bir diğer canlı bombayla birlikte 103 kişiyi öldürüyor, ancak Suruç’tan bu yana Adıyaman’da örgütlenen ve takip altında olan Dokumacılar grubu adlı çeteye dokunulmuyor…
Yunus Emre Alagöz’ün ailesiyle “helalleştiğine” kadar bilgi sahibi olan ve helalleşmeyi Türkiye içinde sansasyonel bir eylemde kullanılabilir şeklinde uyarı notuna döken, yani Alagöz’ü dinleyip takip altına alanların sorumluluğu aradan geçen 6 yılın ardından hala orta yerde duruyor..
MİT’in 10 Ekim’den hemen önce saldırı olacağına dair hazırladığı bilgi ve istihbarat notları, Emniyet’e gelen istihbaratlar ve süreç içinde ortaya çıkan onlarca diğer belge..
Ancak aradan geçen onca zamana karşın tıpkı diğer katliam davalarında olduğu gibi bu davada da sorumluların yargılanması konusunda tek bir ciddi adım atılmış değil.. Katliam alanından yaralıları taşımaya çalışırken atılan gaz bombalarının, TOMA’yı alana sürenlerin dahi yargılanmadığı bir yargılama süreci yaşanıyor…
Üstelik 10 Ekim mahkemelerinde bir sanık kendisini “AKP üyesiyim” diye savunuyor, 10 Ekim’e “katliam” diyen gazeteci “devleti alenen aşağılama” iddiasıyla hapis cezası alıyor..
“YAŞAMINI YİTİRENLER ANILACAK”
Katliamda yaşamını yitirenler bir kez daha katliamın yaşandığı yerde, Gar önünde anılacak, katliamın sorumlularının gerçekten yargılanması ve adalet önününe çıkarılması talebi bir kez daha dile getirilecek..
Ankara Garı önünde buluşulacak ve anma gerçekleştirilecek..
Anmanın ardından yaşamını yitiren yurttaşların mezarları ziyaret edilecek.

“10 EKİM ANMASINA POLİS SALDIRISI!”
10 Ekim Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anmak için bir araya gelen yurttaşlara polis saldırdı.
Gar bölgesine sadece yakınlarını kaybeden ailelerin geçebileceğini belirtilirken, anmaya katılmak için hareket eden yurttaşlara polis saldırdı, gözaltına alınanlar oldu..

NE OLMUŞTU?
“ANKARA GAR KATLİAMI “
‘Gar katliamının faili, MİT tarafından, otelde konaklatıldı’ iddiası…
CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, iddialarını İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sordu.

CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker:
“184 yurttaşın katledildiği Ankara Gar Katliamı başta olmak üzere, birçok saldırının faili olan IŞİD üyesi İlhami Balı’nın kırmızı bültenle arandığı dönemde MİT tarafından Ankara’da bir otelde konaklatıldığı iddialarını İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya soruyoruz..
Suruç katliamını yapan Şeyh Abdurrahman Karagöz ve Ankara katliamını gerçekleştiren canlı bombalardan Yunus Emre Alagöz’ün Türkiye’deki kardeşi Yusuf Alagöz’le yaptığı telefon konuşmalarının katliam öncesinde, uzun süreden beri teknik takip altında dinlendiğini hatırlatmak istiyorum..
Yunus Emre Alagöz’ün telefonu dinlenmesine rağmen katliamı önlemeye yönelik gereken tedbirlerin alınmaması döneme ilişkin ihmali aşan kasti bir durumdur. İddialara göre İlhami Balı’nın kullandığı çok sayıda farklı telefon numarası da teknik takiple izlenilmesine rağmen ilişkili olduğu katliam ve saldırılara ilişkin gerekli tedbirler alınmamış.’.’
ŞEKER, ŞU SORULARA YANIT İSTEDİ:
İçişleri Bakanlığı’nın aranan teröristler listesinde en tehlikeli teröristler için belirlediği kırmızı listede yer alan İlhami Balı’nın 27-29 Mart 2016 tarihleri arasında Ankara’da lüks bir otelde konaklatıldığı iddiası doğru mudur?
Kırmızı listede yer alan İlhami Balı’nın Ankara’da konaklatıldığı süreçte üst düzey MİT yetkilileri ile görüştüğü iddiaları doğru mudur?
İlhami Balı 27-29 Mart 2019 tarihi öncesinde de istihbarat yetkilileri ile iletişim halinde miydi?
Suruç ve Ankara katliamları başta olmak üzere çok sayıda saldırının faillerinden olan İlhami Balı’nın telefonları teknik takibe alınmış mıdır? Alındı ise İlhami Balı’nın telefonları dinlendiği halde organize ettiği katliamlar ve saldırılara ilişkin gerekli tedbirler neden alınmamıştır?
İlhami Balı’nın ve Adıyaman Dokumacılar grubunun organize ettiği katliam ve saldırılara ilişkin gerekli tedbirleri almayan yetkililer hakkında herhangi bir idari ya da adli işlem başlatılmış mıdır?
İlhami Balı’nın Ankara’da istihbarat yetkilileri ile görüştüğüne ilişkin iddialar doğru ise dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından değinilen 7 Haziran- 1 Kasım arası karanlık dönemin kirli ilişkilerinin ortaya çıkarılması için bir adım atılması düşünülmekte midir?
İLGİLİ HABER
http://haber.sol.org.tr/
