GENEL

Badeci Şeyh’in sır odası’nda neler oldu: önce istismar sonra diriliş Ertuğrul

.

“YARGITAY BERAAT ETTİRMİŞTİ: ‘BADECİ ŞEYH’ IŞIK HAKKINDA YENİ KARAR”

Konya’da kendisini ‘şeyh’ olarak tanıtıp, 5 erkeğe ‘cinsel istismarda’ bulunduğu iddiasıyla 62 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan, Yargıtay 14’üncü Ceza Dairesi’nce eylemlerin ‘rızayla gerçekleştiği’ gerekçesiyle beraat kararı verip tahliye edilen Süleyman Işık, yerel mahkemede yeniden yargılandığı davada, bu kez 4 erkeğe ‘cinsel istismar’ suçundan 55 yıl hapse çarptırıldı..

Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) şikayette bulunan bir kişi, sohbetlerine katıldığı, kendisini ‘şeyh‘ diye tanıtan Süleyman Işık‘ın, erkeklere cinsel istismarda bulunduğunu ileri sürdü..

Başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan Işık, 2008 ve 2017 yılları arasında 17 ile 22 yaşlarında 5 erkeğe ‘cinsel istismarda bulunduğu’ iddiasıyla tutuklandı..

Konya 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan, kendisine iftira atıldığını öne süren Süleyman Işık, 5 kişiye yönelik ‘cinsel istismar’ suçundan 62 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı..

Işık’a, el konulan bilgisayarında bulunan görüntülerle ilgili olarak da ‘müstehcenlik’ suçundan 1 yıl hapis ve 100 TL adli para cezası verildi..

Şubat ayında yerel mahkemenin kararını değerlendiren Yargıtay 14’üncü Ceza Dairesi ‘cinsel istismar’ suçlarının, mağdurların rızasıyla gerçekleştiğine kanaat getirip Süleyman Işık’ın beraatine ve tahliyesine karar verdi..

Kararda:

”Kendisini din alimi olarak tanıtan sanığın, akıl ve ruh sağlığı yerinde olan mağdurlara karşı gerçekleştirdiği cinsel ilişkiye girme eylemleri sırasında cebir veya tehdit kullanmadığı gibi mağdurların da bu yönde bir iddialarının bulunmaması, sanığın kendisine itibar edilmesini sağlamak amacıyla sarf ettiği sözlerin aldatıcı nitelikten uzak olması ve eylemlerini mağdurların rızası ile gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında ilk derece mahkemesince sanığın mağdurlardan A., Y. ve M.’ye yönelik eylemlerinden beraatine, mağdur R.’ye karşı 15- 18 yaş aralığında gerçekleştirdiği cinsel ilişkiye girme eylemleri ‘reşit olmayanla cinsel ilişki’ kabul edilip, 5237 sayılı TCK’nın 73/1 maddesinde düzenlenen altı aylık kanuni şikayet süresini geçtiği gözetilerek, bu suçtan görülen kamu davasının düşürülmesine, mağdurun 18 yaşından büyük olduğu dönemde gerçekleşen cinsel saldırı eylemlerinden ise beraatine karar verilmesi” denildi.

“MAĞDURLARDAN BİRİ KARARA İTİRAZ ETMEYİNCE 4 KİŞİ İSTİSMARDAN YARGILANDI”

Yargıtay’ın verdiği karar dosyası yeniden Konya 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi..

Mağdurlardan birinin zamanında karara itiraz etmemesi üzerine Işık, Konya 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 4 kişiye ‘cinsel istismar’ suçundan yeniden yargılandı. 1 Ekim Cuma günü görülen duruşmaya katılan Süleyman Işık, savunmasında suçlamaları kabul etmedi..

Işık:

”Suçlamaları kabul etmiyorum. Mağdurlara bu eylemi yapmış olsaydım uzun süre devam ettiği iddia edilen bu eylemler bakımından neden daha önce şikayette bulunmamışlar, bunu sorgulamak lazım..

Ayrıca doktor raporlarında da mağdurların iddialarını doğrulayan bir bulgu yoktur. Suça konu eylemlerin hiçbirisi gerçekleşmemiştir..

Bu nedenle atılı suçlardan beraatime karar verilmesini talep ediyorum..”

Mahkeme, Işık’ı, 4 kişiye yönelik ‘cinsel istismar’ suçundan toplam 55 yıl hapis cezasına çarptırdı..

“YARGITAY’IN İKİ ÜYESİ DE KARARA KARŞIYDI”

Mağdurlardan birinin avukatı Hakkı Ünalmış:

“Süleyman Işık, Konya 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Bu yargılama sonucunda, o dönem çocuk olan mağdurlara yönelik suçtan dolayı 62 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı..

Karar, karşı taraf yönünden Yargıtay’a gönderildi. Yargıtay, o zaman çocuk yaşta olan benim müvekkillerimin cinsel istismara uğramış oldukları kabul edildi.. Fakat kanunlardaki şikayet süresini aşmış olduğu, bu nedenle davanın düşmesi gerektiği gerekçesiyle davayı düşürmek istedi..

Diğer müştekilerin de rızasıyla gerçekleşmesi, hiçbir tepki göstermemeleri nedeniyle Konya 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının yerinde olmadığı öne sürülerek davanın düşürülmesine karar veriliyor..

Tutuklu olan sanık serbest bırakılıyor. Bu bozma kararından sonra dava yeniden aynı mahkemeye havale edildi. Dava dosyası havale edilirken, Yargıtay Mahkemesi’nin iki üyesi de bozma kararına karşı olduklarını beyan etti..”

“YEREL MAHKEME KARARININ ARKASINDA DURDU”

Kararı değerlendiren avukat Ünalmış:

“Gerekçelerden biri neden zamanında şikayetçi olunmadığı yönündeydi. Cemaat şeyhi insanları o kadar baskı altında bırakmış ki, mahkemede bile onun karşısında titriyorlardı.. Yani şikayet etmelerine imkan yoktu..Zira sanık, hem manevi yönden koskoca bir şeyhe karşı gelmenin günahından bahsediyor hem de bu duyulursa size zarar veririm, diye tehdit ediyor..

İyi ki Konya 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve heyeti, eski kararlarında direndiler.. Bozma kararına uymadılar..

Bakalım Yargıtay’a gidince kararı onayacak mı, tekrar bozacak mı göreceğiz. Sadece bir müştekinin, Konya Bölge Adliye Mahkemesi kararına itiraz etmemesi üzerine cezasında azalmış oldu..

Tahliye kararı verilmiş olduğu için şu anda dışarıda. Ben son duruşmada tekrar tutuklanmasını talep etmiş olsam da gerekçeli karar henüz çıkmadı. Bu karardan sonra da tutuklanması için tekrar başvuru yapacağım.”

“YARGITAY, ‘RIZASIYLA GERÇEKLEŞTİ’ DİYEREK BERAAT ETTİRMİŞTİ”

Gazeteci İsmail Saymaz, “Konya’nın badeci şeyhini ‘Rıza var’ diye tahliye etmişler” başlıklı bir yazı kaleme almış ve cinsel saldırı, çocuğun cinsel istismarı, basit cinsel saldırı ve müstehcenlik suçlarından yargılanarak 62 yıl 3 ay hapis cezası verilen “Faruki Tarikatı’nın Konya halifesi” Süleyman Işık hakkındaki yeni gelişmeyi aktarmıştı..

Yazıda, 62 yıl 3 ay hapis cezası alan Işık’ın, Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nce “eylemlerin mağdurların rızası ile gerçekleştiği” gerekçesiyle beraat ettirildiği ifade edilmişti..

“O KURAN KURSU TARİKATIN ÇIKTI”

“Eski bir olayı neden gündeme getiriyorsunuz?”, Telefonun ucundaki ses böyle diyordu… 

Küçük çocuklara cinsel istismarın yaşandığı Kuran kursuna dair sorularım vardı..

Daha sağlıklı bilgi almak için kursun olduğu Türkoğlu ilçesindeki müftülüğü aradım.. Bir yetkiliyle görüşmek istedim.. Bunun üzerine kendisini “memur” olarak tanıtan müftülük personeli İrfan Aydoğan’la konuşmaya başladım.. 

Önceki Arka Bahçe’deki yazımı okumuşlar ve öfkelenmişlerdi.. Girişteki soruyla muhatap oldum.. İstismara uğrayan küçük çocuğun geçen yıl babasına açılmasıyla ortaya çıkan rezaletin duyulması rahatsız etmişti.. 

Yetmedi… 

Müftülük personeline göre, yaşanan cinsel istismar bir hataydı sadece! Onu yazmam yerine, Kuran kurslarındaki başarılardan dolayı teşekkür etmem gerekirdi! Böyle denildi telefonda… 

Hem müftülükle görüşmemde hem de diğer kaynaklardan edindiğim izlenim şu yöndeydi: 

Hoca Ruhullah Çelik’in çocukları istismar ettiği Arınç Kuran Kursu’nun asıl sahibi bir tarikattı.. 

O tarikatın da Nakşibendi olduğu konuşuluyordu.. 

Tarikatın kollarından olan, kökeni Şeyh Ali Arınci’ye uzanan Arınç İlim Yayma Derneği çatısı altındaki bir Kuran kursuydu orası.. 

Diyanet ise sadece “denetlemekle” yükümlüydü.. 

Aileler çocuklarını doğu illerinden getirip teslim ediyordu.. 

Tüm bu denklem de tarikatların binlerce çocuğu nasıl içine hapsettiği gerçeğini bir kez daha hatırlatıyordu.. 

Son bir görüntü izledim… 

TBMM İçişleri Komisyon Başkanı AKP milletvekili Celalettin Güvenç vardı videoda.. 

Güvenç’in Erzurum’da valiyken Fethullahçıların tecavüz dosyasını nasıl kapattığını çok kez yazdım.. Şimdi yine o karşıma çıkmıştı.. 

Şöyle ki… 

Yıl: 2019. 

Çocukların istismar edildiği Arınç Kuran Kursu’nda bir “icazet töreni” düzenleniyordu. 

Sahneye Celalettin Güvenç çıkıyor, “Muhterem Seydam” diyerek oradaki şeyhleri selamlıyordu. Sonra Arınç Kuran Kursu’nun “mübarek, ilim ve irfan meclisi” olduğunu anlatıyordu. 

Bakmayın okuduğunuza, bazen kelimeler kifayetsiz kalıyor..  


Cumhuriyet // Barış Pehlivan

“ÖNCE İSTİSMAR, SONRA DİRİLİŞ ERTUĞRUL”

Kahramanmaraş’taki Arınç Kuran Kursu’nda yaşanan cinsel istismarlar

“Hamama gittiğimizde ‘Pantolonunu indir’ dedi, ben indirmedim.. Kurstan kovulacağım..” 

Arkadaşına bunu anlatırken ağlıyordu. Kovulacağını düşündüğü yer Kuran kursuydu. Bir kez daha cinsel istismarına boyun eğmediği kişi kurstaki hocasıydı.. Her şey 11 yaşındayken başlamıştı.. 

Okurken düşüyor, yazarken boğuluyorum.. 

15 Şubat 2020’de bir babanın telefonu çaldı.. Arınç Kuran Kursu’ndaki oğlu B.T. arıyordu.. Yatılı kaldığı kurstaki hocası Ruhullah Çelik’ten bahsediyordu.. Onun kendisine uzun zamandır cinsel istismarda bulunduğunu anlatıyordu.. 

Baba, soluğu Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçesindeki müftülükte aldı.. Savcılık devreye girdi, şu an masamda duran ifadeler çocukların ağzından döküldü.. 

Zor ve keserek aktarıyorum: 

“Zorla pantolonumu indirdi.. Arkamı dönmemi istedi. İlişki sonrasında arkamda ıslaklık hissederdim.. Haftada 3-4 kez bu şekilde yanına çağırırdı.. Yaşanan bu olayları birine anlatmam halinde dövmekle ve benim hakkımda tutanak tutmakla tehdit etti..” 

Bitmiyordu. Soruşturma derinleştikçe başka mağdur çocukların da olduğu ortaya çıktı. 

M.E.S. anlatıyor: 

Ruhullah buzdolabından dondurma aldı ve arka tarafıma sürdü. Sonra sürmüş olduğu dondurmayı yaladı. Cinsel organıma dokundu. ‘Yapma’ dememe rağmen devam etti. 15 dakika sürdü. Sonra ‘Diriliş Ertuğrul’ isimli diziyi telefondan izletti. Odadan çıkarken ‘Bu olayı kimseye deme’ dedi.” 

Kimseye anlatamasa da kurstaki arkadaşları farkındaydı.. Savcılık, dört çocuğun tanık ifadesiyle Kuran kursundaki istismarı doğruladı.. Uzmanlar da mağdur çocukların ifadelerinin tutarlı ve güvenilir olduğunu raporlaştırdı.. 

Sıra istismar şüphelisi Ruhullah Çelik’in ifadesine geldi.. Çelik, mağdur çocuğun kendisini şikâyet etmekle tehdit ettiğini iddia etti.. Yetmedi, itibarı zedelenmesin diye çocuğa cinsel istismarda bulunduğunu söyled.i. İstismar ettiği diğer çocuğu ise derslerine ilgisizlikle suçladı.. Tutuklandı.. 12 yaşından küçük çocuklara cinsel istismarla suçlanıyordu.. 

Belgelerden okuyorum..

Ruhullah Çelik, Kahramanmaraş İl Müftülüğü’nün “Toplum Yararına Çalışma Projesi” kapsamında Arınç Kuran Kursu’nda çalışmaya başladı..

Kursta 2017’de temizlik görevlisiyken 2019’da hoca oldu..

Soruşturma dosyasına giren istismarları da o dönemler arasında gerçekleştirdi.. Ne garip, daha sonra Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından imam hatip olarak Antalya’da görevlendirildi.. 

İnanmak istiyorum; Diyanet başlattığı idari soruşturma sonucunda istismarcı hocayla ilişkiyi kesti.. 

Daha geçen gün…  

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, üniversitelerden hastanelere, yurtlardan cezaevlerine kadar birçok yerde Kuran kursu açacaklarını duyurdu.. Benimse aklımda hep aynı sorular vardı: 

Bu kadar kolay mıydı imam olmak.? Bu kadar kolay mıydı çocuklarımızı emanet ettiğimiz insanların seçilmesi.? Ya o cinsel istismara uğrayan çocuk, babasına anlatma cesaretini kendisinde bulmasaydı.? 

Çocukların yaşadıklarını okurken düştüm, yazarken boğuldum.. 

Barış Pehlivan

BADECİ ŞEYH’İN SİYASETTEKİ ADAMLARI!

Anıl Mert Özsoy’un hazırladı..//Badeci Şeyh’in Sır Odası – gazeteci-yazar Timur Soykan…

Kırmızı Kedi’den çıktı, kahvede otururken elime aldım, Badeci Şeyhin Sır Odası.. Aslında Badeci Şeyh haberlerini ben de sizler gibi haberlerden biliyorum, iğrenerek okuduk, biliyoruz..

Ama sayfaları devirdikçe neye uğradığıma şaşırdım, bu dünyada böyle bir rezalet böyle bir utanç böyle bir cehalet var tamam da bu kadar kalabalık mı?

Bu kitaptaki mahkeme tutanaklarından tiksinsek iğrensek de cehaletimizle yüzleşmek için alıntılamak zorundayız..

FETÖ’cüler, açılımcılar yeniden devreye girmişken, bildik liberal takım, yine İslam ve Demokrasi yazılarına başlamışken, bu bir türlü akıllanmayan cehaletin köklerini bizi çok iyi anlatan bu kitaptaki mahkeme tutanaklarından tiksinsek iğrensek de cehaletimizle yüzleşmek için alıntılamak zorundayız..

BADECİ ŞEYH KONUŞUYOR, KISALTARAK VERİYORUM

Badeci Şeyh:

”Bana pirliği 2005 yılında vefat eden Hasan Burkay Efendi verdi.. Hasan Burkay Efendi beni badeledi.. 

Badelemek benim tarikatıma göre pirin cinsel organını yalayıp öpmek ve sonra gelen sıvıyı içmektir.. 

Pirin cinsel organından gelen sıvı sperm değildir, beyaz başka bir sıvıdır. Bu sıvı sadece pirlik verilmiş kişiden gelir.. Pir olan kişiye herhangi bir şahıs badeleme yapamaz..”

“‘CİNSEL ORGANIMI ÖPTÜRMEK VE YALATMAK SURETİYLE BADELERİM

Badeci Şeyh:

“Ben tarikata gelen şahıslara dini sohbetler veririm.. Bu şekilde birçok kere gelen şahıslar benim sır odama gelirler.. 

Sır odası benim kullandığım dergahta gelen şahısların gizli kalması gereken konuların konuşulduğu kısımdır.. Bu sır odasında yer yatağı, minder vardır..

Sır odasına benden başka, gerek erkek gerek kadın tek kişi girebilir..

Sır odasına gelmeden önce şahıslara zikir yaptırılır.. Bu zikir esnasında şahıslar cezbelenir.. Bu zikir sırasında Ay Allah denir.. El Mürselat Suresi ilk ayetleri mealinde ‘yemin olsun Allah’ın gönderdikleri görevlilere’ ve Yunus Suresi 64’üncü ayette ‘Benim evliyalarıma ve razı olduklarıma korku yoktur, korumam altındadır’ şeklinde bildirilmiştir..

Zikir esnasında cezbelenen şahıslar benim bulunduğum sır odasına tek tek gelir.. Ben gelen bayan ve erkek şahısları cinsel organımı öptürmek ve yalatmak suretiyle badelerim.. 

Bunun dışında şahısların istekleri üzerine erkeklerle ters ilişki, kadınlarla ise ters ve normal yoldan cinsel ilişkiye girdim.

“PEKÇOK, BADELEDİĞİM MÜRİDLER VAR

Badeci Şeyh:

“Benim dergahıma gelen Mesut K’yi cinsel organımı emdirmek suretiyle birden fazla kereler badeledim..

Mesut ile çok kereler ters ilişkiye girdim.. Mesut dergaha çevresinde bulunan şahısları getirir.. Bu şekilde çok şahıs dergaha getirip mürit yapmıştır..

Ahmet Ş. benim müridimdir.. Kendisini çok kereler cinsel organımı emdirmek suretiyle badeledim..

Ayrıca ters ilişkiye girdim. Ahmet dergaha yakın çevresindeki arkadaşlarını, eşi Birgül Ş’yi ve tanıdıklarını getirdi..

Birgül Ş’yi birçok kez badeledim ve bir çok kez cinsel ilişkiye girdim..

Malatyalı İsmail D müridim olur. Kendisini hem badeledim hem de ters ilişkiye girdim.

Çetin Ç. Benim müridim olur. Kendisini hem badeledim hem de birkaç sefer ters ilişkiye girdim.”

“BİR DEĞİL BEŞ DEĞİL ONLARCA YÜZLERCE MÜRİD

Yeter, tamam, dayanmak mümkün değil.. Bu ifade sayfaları onlarca sayfa sürüyor. Bir değil beş değil onlarca yüzlerce mürid, hepsiyle aynı ilişki..

Kadınlar ayrı erkekler ayrı, kadınlarını getiren ayrı..

Hikayenin özeti şu, müritler zikre başlıyor ve cezbeye giriyorlar, cezbeye girenler sır odasına koşup şeyhin şalvarını indiriyor ve oral ve ters ilişki..

Ve insanı delirten ifadeler, oral ve ters ilişkiye giren kadın ve erkekler şu şekilde ifade veriyor:

‘Bu bildiğiniz cinsel ilişki değil.. Bu Allah’ın aşkı.. Asla şikayetçi değilim..’

Sapık şeyh hem dergahın kirasını elektriğini müridlerine ödetiyor ve hem de hepsini erkek kadın arkalı önlü düzüyor ve bütün bunları haşa estağrufullah Kur’an ayetlerine dayatıyor, üstelik, haşa, Arapça Allah Muhammed hat yazılarını da cinsel içerikli domalma şeklinde müridlerine öğretiyor..

Bu sapıklığa alet olanlar hadi bir kişi üç kişi olsa bir nebze insan anlayabilir, bu sapıklığa yüzlerce insan dahil oluyor, hadi bu sapıklığa bir kez şahit olunsa bir nebze insan anlayabilir, ama bu sapıklık on yıllarca sürüyor..

2000’li yılların başlarını hatırlayın, tarikat ve cemaatlere özgürlük yazılarını hatırlayın, önlerinin açılmasını ‘denetimsizliğini‘, ve bu yazıların İslam ve Demokrasi başlığı altında ‘Ilımlı İslam’ diye doktrine edildiğini hatırlayın..

Sapıklığın da bir ülkede yüz binde bir gibi milyonda bir gibi her coğrafyaya yayılmış ortalama bir istatistiği vardır, nedir bu, yüzlerce insan, yüzlerceeee..

Ünlü popüler gökbilimci Carl Sagan’ın uzayda sonsuz gezegenleri görüp o Amerikalılar’ın dilinde çok şöhret bulan şu sözleri gibi: ‘milyarlarcaaaa milyarlarcaaaaa’…

‘DENETİMLER SIKILAŞTIRILDI MI, HAYIR

Bu sapık tarikatlardan birkaçı mahkeme edildi, peki, eleştirisi mi yapıldı, denetimi mi yapılıyor, peki, sosyolojik olarak incelemesi yapılıp bir ders çıkartmak için ekranlarda halkı uyarmak için anlatıldı mı, denetimler sıkılaştırıldı mı, hayır..

Yüzlerce müridin hepsi halinden çok memnun, hepsi Allah aşkıyla yaptıklarını yine olsa yine yapacaklarını savcı hakim huzurunda söylüyorlar ve nerdeyse tamamına yakını elini kolunu sallayıp hiç bir şey olmamış gibi dışarda geziyor..

Şeyhle sır odasında oral ve anal seklin dini terimlerle yüceltilmesi, bu sapıklık-patolojik durumun Allah’ın ve dinin emri olarak telkin edilmesi ve erkeklerin kendileri oral ve anal sekse aşkla girmeleri, yetmedi kadınlarını da getirip sokması, bütün bu vahşet karşısında, yaşadığımız medyada akademide ve toplumda, bir ‘infial’ uyandı mı..?

ZİKİRLE COŞUP ŞEYHİN ODASINA KOŞUP ŞALVARINI İNDİRMEK, NE DEMEK?

Ve bunu ilahi bir cezbeyle yani şiir gibi nur gibi şerbet içer gibi anlatmak, ne anlama geliyor..

İfadelerinde melekler gibi uçmuşlar melekler gibi Sır odasına girmişler melekler gibi şeyhin şalvarını indirip önden arkadan nurlanmışlar!

Yani, önce cezbeyle kendilerinden geçiyor..

Kendinden geçmek ne demek?

‘İlahi aşkın sarhoşu oldum. Sonra, domaldım.’

Hadi kumpasa geldin hadi aklını çeldiler hadi arkadaşına kocana aldandın hadi bir kez ne olduğunu anlamadan bir ortama girdin, defalarca ve yıllarca bu ‘ortama’ niye koşarsın ve niye ballandıra ballandıra anlatırsın..?

Ey memleket, ey yazarlar ey akademi, ey İslamcılar..! Anlatılan senin hikayendir..!

Bu sapıklığın tıpkısı aynısı aç gözlerini siyasette yaşanıyor..!

Bu ‘cehalet’i bir sapık şeyhin marifeti deyip görmezden gelebilir miyiz, yoksa, bu cehalet neden çok büyük bir sosyolojiye denk geliyor…

‘AŞKLA CEZBEYLE SIR ODALARINA KOŞUYORLAR‘”

İşte, açılımcılar yine Güney Afrika’yı sil baştan hiç yaşanmamış gibi yine dolaşmaya başladı, hatırlayın, güya İrlanda, İskoçya bölünmenin dünya örneklerini inceliyorlarmış, binlerce kürt genci hendeklerde öldürüldü, akıllandılar mı, hayır..! 

Bu açılım kervanına katılanlar bir kaç sapık mı hayır, yüzlerceeeeee…

İşte, Abdullah Gül, Sadullah Ergün, Hüseyin Çelik, Beşir Atalay, Babacan, hatta toplantılara Ertuğrul Günay dahi katılıyor, bir ülkenin askeriyesini hukukunu mahveden bunca kıyametten sonra akıllandılar mı, hayır, yüzlerceeeeesi hareket halinde, aşkla cezbeyle sır odalarında konuşuyorlar…

İmamoğlu, İstanbul seçimini kazandıktan sonra, CHP İyi Parti’yi verdiği gibi, 15 vekil de bunlara verecek, grup kurup harekete geçecekler…

Sapık şeyhleri bu ülkede yüzbinlerce masum genci CIA ajanı yaptı, akıllandılar mı, bu ülkeden üçyüz milyar dolar para kaçırdılar, akıllandık mı, İslam-Demokrasi, tarikat cemaat, Saidi Nursi, yazıları yaza yaza bir ülkede birbirine güvenecek iki polis iki komutan iki savcı dahi kalmadı, akıllandık mı?

Hayır, ilahi aşkla nurla badelenip nurlanmaya hiçbiri doymadı..

“‘HİÇBİRİ SAPIK ŞEYHLERİ ALEYHİNE KONUŞMADI

Badeci Sapık Şeyhin müritleri işte mahkeme tutanaklarından bire bir kitap anlatıyor hiçbiri sapık şeyhleri aleyhine konuşmadı, aksine, yine aşkla yaparım, diyor..

Bu siyasilerin hiçbiri sümüklü şeyhleri aleyhine konuşmadı, CIA ajanlarının devlet kademesindeki uzantılarından tek bir isim vermediler, tek bir gün Sır Odası’dan çıkmadılar..

Kaldıkları yerden o ‘Sır Odası’ndan hayatlarına güle oynaya aşkla şehvetle devam ediyorlar..

Bir heyecanlılar bir umutlular siyasi gelişmelerden o kadar memnunlar ki..

YOLA ÇIKMIŞ GELİYORLAR

Bylock haberleşmesinden sonra şimdi de Ponçik adlı bir çocuk oyunu, bu çocuk oyununda oyuncular birbirleriyle karşılıklı konuşabiliyormuş, işte bu oyunla üstelik askeriye içinde haberleşiyorlar..

Cürete bakın genelkurmay hukuk işleri başkanına FETÖ’nün baş adamlarından şimdi hapiste Muharrem Köse emriyle ‘tutuklama emri’ dahi çıkartabiliyorlar, olacak iş mi, oluyor işte..

Bir Tuğgeneralimiz FETÖ’cülere ‘hain’ dediği için tutuklama emri çıkartan FETÖ’cü savcılarımız var, olacak iş mi, oluyor işte..

Doğu Akdeniz’de münhasır ekonomik bölgeye dikkat çeken ‘Mavi Vatan’ yazılarıyla Doğu Akdeniz’de milli bir duyarlılık oluşturan donanımlı birinci sınıf bir entelektüel ve 3,5 yıl Balyoz’dan hapis yatmış Amiral Cem Gürdeniz’e dahi akıllara seza ‘fesli Kadir’ benzetmesi yapabilen uzantıları hala yazıp çizebiliyor..

Sır Odaları’ndan CIA’yla Sümüklü sapık şeyhleriye oral anal her türlü ilişkiye girmeyi ilahi aşk vecd nurlanmak olarak kabul edip iman edenler, ey millet, yola çıkmış geliyorlar..!

Sapık şeyhlerin sapık doktrinlerin kurbanları köleleri akıllanmamış cahiller sürüsü kullanılmaya doymayan yazarları ajanları, yola çıkmış geliyorlar..!

Bu cemaat ders çıkartmayacak, bu sosyoloji akıllanmayacak, bu sapıklar ordusu yine Haçlılarla yine PKK’sı FETÖ’süyle, yine sarhoş taşkın yazıları, yine gizemli karanlığa boğulmuş üslupları, yine cüretkar delilikleriyle yine nurlanmış coşmuş, yola çıkmış geliyorlar..!

Bir toplum bu kadar körlüğe maruz kalıyorsa..

Bir memleket bu kadar sapığa hala cirit attırıyorsa..

Bir vatan bu kadar sağırı dilsizi arsızı utanmazı hala baş köşelerinde ağırlıyorsa..

O halde, geriye dönüp ben ne b.k yedim deme, o halde, hiç ağlama, yıkıl Sezar.!

“BU İKİ YÜZLÜ OYUN NE KADAR SÜRECEK

Kendine uzak köylerde ormanda yaylalarda yeni bir yaşam seçmiş çok arkadaşım var, birkaç yılda bir şehre iniyorlar ve konuşuyoruz, ancak, aramızda çok ciddi bir iletişim bozukluğu başladı..

Şöyle, yaşadıkları sessiz yerler onları yavaş ve mıy mıy konuşmaya zorlamış ve konuşma şekilleri değişmiş..Ne söyleseler anlamıyorum, kulağımı veriyor eğiliyorum, yine cümleleri seçemiyorum..

 “Burası şehir, gürültülü ve yüksek sesle konuşmalısın” deyip araya girsem de alçak sesli konuşmak artık alışkanlıkları olmuş.. Yaşadıkları yerlerdeki ayılardan domuzlardan kurtlardan yılanlardan bahsediyorlar, ama, hikaye nedir, ne anlatıyor, çıkartamıyor ne diyor bu herif diye boş boş gözlerine bakıyorum..

Ancak yakın arkadaşım olduğu için anlamasam da nezaketen güya anlıyormuş gibi bazı yerleri onaylıyor gibi bazı yerlerde vay be der gibi sahte tepkiler veriyorum.. Bu gerçek.. Ama bu sahte yüzlü iki yüzlü oyun ne kadar sürecek..  Anladım ki birlikte çok sert kavgalar verdiğimiz arkadaşlarımı dinlerken anlamamak dünyanın en büyük yorgunluğu, dünyanın en büyük işkencesi..

Bir an evvel izbe köylerine gitseler de kurtulsak diyorum.. Üstelik onlar çakalları kurtları nedense eğlenceli bir dille anlatıyorlar, ben şehirdeki çakalları kusura bakmasınlar pek eğlenceli anlatamayacağım, bu yüzden çok kızgınlar bana.. Ama içimden de bu kadar yakın arkadaşa ayıp ediyorsun, diye kendime kızıyorum..

Sonuç, uzaklığın iklimi ses tonumuzu dahi değiştirmiş ve hatta canavarları dahi kimimize eğlenceli bir hikaye haline getirmiş.. Yani küçük sesle konuşabilmek bir insan için büyük bir servet.. Küçük sesle konuşabilmek büyük bir iktidar.. Hakimler savcılar da küçük seslerle konuşur. Ey okuyucu, yaşımız kaça gelmiş, hala bağırarak konuşuyor çıplaklığımı yoksulluğumu ele veriyorum..

Kim bağırır, karanlıktaki insan; kim bağırır hayal kırıklığına uğramış; kim bağırır, en yakınındakine sesini duyuramayan..

Mesela yırtıcı kuşlar çığlık atmaz sessizdir ama peşine düştüğü avı çığlık çığlığadır.. Yırtıcı kuşların sessizliğe gömülmüş güven altına alınmış göklerde usul usul süzülen huzurlu bir hayatları var.. Ah ceylanım ah kekliğim ah bıldırcınım bu satırlarda yine çığlık çığlığa, kime bağırıyorsun? Anladım ki o mıymıy konuşmaları anlamak için sarf ettiğin büyük nezaket sonun da senin de dilini bozmuş.. 

BADECİ ŞEYH’E OPERASYON YAPAN POLİS ŞİMDİ NEREDE?”

FETÖ darbe girişiminin meydana geldiği 15 Temmuz gecesi üzerinde “sıkıyönetim atama listeleri” ele geçirilen eski Bursa İl Jandarma Komutanı Albay Yurdakul Akkuş’a operasyon düzenleyen ekipte yer alan, 2018 yılında KHK ile ihraç edilen 3. sınıf emniyet müdürü Zülfikar Erin’e 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nden beraat kararı çıktı..

OHAL İnceleme Komisyonu, mahkemenin beraat kararı verdiği Erin’in göreve iade talebini “FETÖ ile kuvvetli irtibatı var” diyerek reddetti..

B4 KODU İLE FİŞLENDİ

Kod adı “GARSON” olan gizli tanığın, 18.04.2017 tarihinde Ankara CBS’ye dijital materyalleri teslim etmesi ile Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY), Emniyet Genel Müdürlüğü personelini çeşitli sınıflama ve kodlamalarla kayıt altına aldığı “fişleme” belgeleri ortaya çıkmıştı..

Zülfikar Erin, micro SD kartta FETÖ üyesi olan, sadakati ve bağlılığı olan ancak bazı konuları sorgulayan ve zaafı olan kişi anlamına gelen “B4” kodu ile fişlendi.

Bursa’da 3. sınıf emniyet müdürü olarak görev yapmaktayken 2017 yılında T.D. isimli bir şahıs tarafından da FETÖ’cü olarak şikayet edilen Erin, 26.04.2017 tarihinde açığa alındı.. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 22Mayıs 2018 tarihli soruşturma kararı ile Zülfikar Erin hakkında silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldı. 8Temmuz 2018 tarihli KHK ile ihraç edildi..

ÖRGÜT ÜYESİ OLDUĞU KANAATİNE VARILAMADI

Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hakkında dava açılan Zülfikar Erin, savcı talebi ve Bursa 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararla beraat etti..

Mahkeme gerekçeli kararda “Toplanan delillere ve sanığın belirlenen eylemlerine göre silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin belirlenen özelliklerini bilerek hiyerarşisine dahil olduğuna, örgüte yardım ettiğine dair mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut delil elde edilemediği anlaşıldığından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verdi.. 

Ele geçirilen dijital verilerde Zülfikar Erin ve ailesine ait kişisel bilgiler yer alırken:

”Örgüt içindeki faaliyetlerine ilişkin beyanları bulunan herhangi bir tanığın olmaması, örgütle organik bağ kurduğu ve örgüt hiyerarşisine girdiğini ortaya koymaması hususları değerlendirildiğinde sanığın örgüt üyesi olduğu vicdani kanaatine varılamamıştır..” denildi..

Yine örgüte yardım ettiğine dair delil bulunmadığı ve bu bakımdan atılı suçu işlediği sabit olmadığına karar veren 11. Ağır Ceza Mahkemesi, adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına hükmetti.

KOMİSYON REDDETTİ: ‘FETÖ İLE KUVVETLİ İRTİBATI VAR‘”

KHK ile meslekten ihraç edilen Zülfikar Erin, temmuz ayında verilen beraat kararının ardından göreve iadesi için OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’na başvurdu..

FETÖ/ PDY ile iltisaklı ve ilişkili olmadığını, Bylock kullanmadığını, Bank Asya’da hesabının olmadığını, çocuklarının ve kendisinin okul dershanelerinde okumadığını, yurtlarında kalmadığını, haksız yere meslekten ihraç edildiğini ve kamu görevine iadesini talep etti..

Komisyon, Erin’in FETÖ ile iltisak ve irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan Çağdaş 16 Eğt. İşl. A.Ş.’ye ait hesaba 2014yılında ödeme bilgisinin olduğu, beraat kararının istinaf aşamasında olduğu, mahrem yapıda B4 seviyesinde kodlandığı ve tanık T.D’nin beyanlarını da gerekçe göstererek, Erin hakkında FETÖ ile kuvvetli irtibat ve iltisakı bulunduğu yönünde görüş bildirdi ve 7075 sayılı Kanunun 9. maddesi uyarınca 17 Eylül’de oy birliğiyle başvuruyu reddetti..

BADECİ ŞEYH DAVASINDA AHLAK BÜRO AMİRİYDİ

Zülfikar Erin ismini Türkiye’nin karşılaştığı en şoke edici davalardan biriyle hatırlıyoruz.

Erin, Bursa’da kendisini “tarikat şeyhi” olarak tanıtan, dergahına gelenlere cennet vaat ederek cinsel ilişkiye giren “Badeci Şeyh” Uğur Korunmaz’a yönelik operasyonların yapıldığı sırada Bursa Emniyet Müdürlüğü’nde Ahlak Büro amiriydi..

Yıllarca konuşulan, pek çok kitaba konu olan, tarikatların ve üyelerinin din sömürüsü ve suiistimalini gözler önüne seren olay,  9Haziran 2011 günü saat 11.50’de Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan ihbarla ortaya çıkmıştı..

Ahlak Büro Amirliği’ndeki polisler hemen Cumhuriyet Savcısı Hasan Yalçın’ı telefonla arayarak ihbarı bildirdi.. Tanık ifadeleri ve uzun süren hukuki takibin ardından “Badeci Şeyh” 2013’te cinsel istismar suçundan 188 yıl hapis cezasına çarptırıldı..

DARBECİ KOMUTAN AKKUŞ’A OPERASYON DÜZENLEYEN EKİPTE

Zülfikar Erin, 15 Temmuz gecesi darbeci askerlere yönelik yapılan operasyonlarda örgüt tarafından sözde sıkıyönetim komutanı olarak atanan Bursa İl Jandarma Komutanı Albay Yurdakul Akkuş’u gözaltına alan ekipte bulunuyordu..

Darbe girişiminin meydana geldiği 15 Temmuz gecesi Jandarma Bölge Garnizon Komutanlığı’na giden İl Jandarma Komutanı Albay Yurdakul Akkuş, kendisini sıkıyönetim komutanı olarak tanıtarak, o dönem görev yapan Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Seyfullah Saldık’a haber gönderdi.. Bunun üzerine Akkuş, gittiği Osmangazi İlçe Jandarma Komutanlığı’nda, İl Emniyet Müdürü Selami Yıldız şehir dışında olduğu için Vekili Vehbi Karadağ’ın ekibi tarafından gözaltına alındı.. Daha sonra genişletilen operasyon kapsamında aralarında Yurdakul Akkuş’un da bulunduğu birçok subay tutuklandı.. Yurdakul, ilk yakalanan darbeci askeri personeldi, darbenin ilk saatlerinde yakalanmıştı..

İLGİLİ HABER

Odatv.com – Nihat Genç – Rabia Deniz //gazeteduvar

Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

To Top
%d blogcu bunu beğendi: