DAVUTOĞLU: ERDOĞAN BAŞKA BİR ALEMDE YAŞIYOR

“DAVUTOĞLU: ESKİ BİR ARKADAŞI OLARAK ERDOĞAN’IN HALİNE ÜZÜLÜYORUM”

Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu:

“Erdoğan başka bir alemde yaşıyor. Üzülüyorum eski bir arkadaşı olarak. Etrafındakiler de hiç brifing vermiyor..

Devlet adamlarını bekleyen en büyük felaket kendilerinin gerçekle yüzleşmemesi ve çevredekilerin de onunla gerçek arasına bir demir perde örmesidir.. Sayın Erdoğan bunu yaşıyor..”

ERDOĞAN AYRI BİR EVRENDE YAŞIYOR

Davutoğlu:

 “Sayın Erdoğan başka bir alemde yaşıyor. Üzülüyorum onun için eski bir arkadaşı olarak.. Partiden ihraç etmesine, en ağır hakaretleri yapmasına rağmen eski bir arkadaşı olarak üzülüyorum haline.. Ayrı bir evrende yaşıyor..”

ANLAŞILAN ERDOĞAN SADECE BİRKAÇ YANDAŞ KANALI İZLİYOR

Davutoğlu:

 “Vatandaş ekonomiden çile çekiyor, Erdoğan ‘uçuyoruz’ diyor.. Çiftçi ‘tarım öldü’ diyor, Erdoğan ‘tarım harika’ diyor.. Anlaşılan o ki Erdoğan sadece birkaç yandaş kanalı izliyor, etrafındakiler de hiç brifing vermiyor..

Sayın Erdoğan zihnen bu Türkiye’de yaşamıyor. Erdoğan görmek istediği dünyayı görüyor. Kendi gerçekliği var başka bir alemde. Devlet adamlarını bekleyen en büyük felaket kendilerinin gerçekle yüzleşmemesi ve çevredekilerin de onunla gerçek arasına bir demir perde örmesidir, Sayın Erdoğan bunu yaşıyor..”

BAHÇELİ’NİN YÜZÜNDE HİÇ TEBESSÜM GÖRDÜNÜZ MÜ?”

Davutoğlu:

“Sayın Bahçeli 26 senedir MHP’nin başında, 40 yıldır siyasetin içinde.. Şimdi Allah aşkına Sayın Bahçeli’nin diline baksınlar, benim dilime baksınlar, bir kere bana had bildirmeye ne hakkı var.? Başkalarına ayar verebilir ama bize veremez.. Tüm bu siyasi hayatında Bahçeli’nin yüzünde bir tebessüm gördünüz mü? Sadece dile vurmuyor, yüzüne de vurur insanın..”

BİR BAHÇELİ’NİN BİR DE BENİM DÖNEMİME BAKIN HANGİSİ MUSİBET?

Davutoğlu:

 “Sayın Bahçeli bana ‘musibet’ diyor.. Bahçeli’nin 26 yıllık genel başkanlık tarihine bakın..

28 Şubat bir musibettir, Sayın Bahçeli Başbakan Yardımcısıdır.. Başörtüsü zulmü vardır musibet olarak, Sayın Bahçeli o zulmü meşrulaştırmak üzere başörtüsü ile seçilmiş bir milletvekili hanımefendiyi başını açarak Meclis’e soktu..

2001 yılı bir ekonomik kriz, musibet yılıdır, Sayın Bahçeli Başbakan Yardımcısıdır..

2002’de erken seçime gidilmiştir, Sayın Bahçeli Rahmetli Ecevit’i arkasından hançerleyerek erken seçime götürmüştür..

Şimdi de 2016 yılında benim Başbakan olarak bıraktığım Türkiye’ye bakalım.. Üretici enflasyonu yıllık 3.5 civarındaydı, şimdi yüzde 44.95, tüketici enflasyonu yüzde 6’ydı, şimdi yüzde 19.25. Dolar 2.80 liraydı, şimdi 8.5 lira. Euro 3’tü, şu anda 10 lira. Faiz yüzde 7 idi, şu anda yüzde 19. İşsizlik yüzde 8-9 civarındaydı şu anda genç işsizlik yüzde 40’lara dayandı. Şimdi hangisi musibet Allah aşkına..?”

KİMSE BANA BÖYLE HAKARET EDEMEZ, EDEN DE CEVABINI ALIR

Davutoğlu:

 “Peki ne değişti 2016’dan bu yana.? 2016’da ben ve o başarıda imzası olan arkadaşlarım partiden dışlandılar, ötekileştirildiler, ihraç edildiler, bizim yerimize Bahçeli Erdoğan’ın en yakın arkadaşı oldu..

Ben Danışmanlık yaptım, ikinci bir maaş almadım. Dışişleri Bakanlığı yaptım, kimse Davutoğlu’nun şu işte parmağı var diyemedi.. Tam yetkili Başbakanlık yaptım, bugünkü rantiyecilerin, yolsuzluklara bulanmış adamların hiçbirinin benimle ilişkisi çıkmadı..

Sayın Bahçeli şu anda Sayın Erdoğan’ın en yakını.. Şimdi tabloyu karşılaştırın, hangisi musibet.? Bütün hayatım boyunca hiçbir menfaat beklemeden bu ülkenin emrinde oldum.. Kimse bana böyle hakaret edemez. Ederse de böyle cevabını alır..”

AMED İFADESİNE TEPKİ BAHÇELİ’NİN TARİH BİLMEDİĞİNİ GÖSTERİR

Davutoğlu:

 “Amed ifadesine tepki göstermesi ise, Sayın Bahçeli’nin Türkmen tarihini bilmediğini gösterir.. Dede Korkut’u okumadığını gösterir.. Biz tabii ki Diyarbakır’a Diyarbakır diyoruz ama tarihi adı Amed’dir.. İsimlere takılarak bütün bir kültürü yok saymak mümkün mü?

Dede Korkut da Amed’i kullanmıştır. 12. yüzyılda İnaloğulları Beyliği’nin Diyarbakır’daki adı, “Karaamid Türkmen Beyliği”dir. Amid ve Türkmen Beyliği yan yana kullanılmış.. Neden bu ifadelerden düşmanlık üretilir? Neden illa kutuplaştıracaksınız.?”4

BAHÇELİ İSTİYOR Kİ TÜRKLER BİR PARTİYE, KÜRTLER BİR PARTİYE OY VERSİN”

Davutoğlu:

 “Sayın Bahçeli’nin rahatsızlığını ben biliyorum. ‘Serok’ diyor bana, ama Erdoğan’a “serok” denildiğinde suspus oluyor.. Bunun üzerinden Türklerle Kürtler üzerinden karşıtlık çıkartıp beni suçlamaya çalışıyor..

Sayın Bahçeli’nin kafasında kategoriler var, beyaz siyah, düşman dost… Ara hiçbir kategori yok.. Erdoğan düşmansa, ki 10 sene önce öyle görüyordu ve tümüyle yükleniyordu, şimdi dostlar ise geçmişte söylediği her şeyi unutuyor..

Sayın Bahçeli niye rahatsız oluyor biliyor musunuz..?

Türkmen kökenli olup da Kürtler tarafından seviliyorum. Kutuplaştırmak isteyenler ister ki Kürtler bir partiye oy versin, Türkler de bir partiye oy versin, böylece iki taraf da oylarını korusunlar..”

“BAHÇELİ DİYARBAKIR’A EN SON NE ZAMAN GİTTİ?”

Davutoğlu:

 “Türkiye’yi birleştirecek olan şey Diyarbakır’a gittiğinde de, Denizli’ye geldiğinde de muhabbetle karşılaşılan liderlerdir ..

Sayın Bahçeli’nin Diyarbakır’a en son ne zaman gittiğini bilir misiniz? Hakkari’ye gitti mi hiç.?

Hatta Denizli’ye, Muğla’ya ne kadar geldi? Sayın Bahçeli Ankara’dan, Türkiye’yi emek vererek dolaşan bizlere hakaret etmek, itham etmek hakkını kendinde görüyor..”

NE OLMUŞTU?

“DAVUTOĞLU’NDAN ERDOĞAN’A YANIT: ‘HEPİMİZİN MAL VARLIĞI ARAŞTIRILSIN'”

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu:

”Erdoğan dahil olmak üzere yaşayan eski Cumhurbaşkanları ve Başbakanların ailelerinin mal varlıkları araştırılsın”

Eski AKP Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu:

”2003’ten 2016’ya kadar çeşitli konumlarda ve üst düzeyde birlikte çalıştığımız Sn. Cumhurbaşkanının, şahsım ve Başbakanlık yaptığım dönemde Hükümetimde birlikte görev yapmaktan onur duyduğum bazı bakan arkadaşlarım hakkında en temel nezaket kurallarına bile uymayan, bu yüksek makama yakışmayan bir üslup ile dile getirdiği ağır ithamlara cevap vermek mecburiyeti doğmuştur.. Bilinmelidir ki bu, şahsi bir mesele değil bir devlet ahlakı meselesidir..

Erdoğan; ‘Ben, Ali Babacan ve Mehmet Şimşek için,’Bunlar Halkbank’ı dolandırdılar’ dedi..Bu ülkeye hizmetten gayrı hiçbir hedef gütmemiş ve bütün bir ömrünü buna adamış bir başbakana ‘dolandırıcılık’ iftirasında bulunulmuştur..

TBMM’de araştırma komisyonu kurulması çağrısı yapıyorum..

Bir süredir İstanbul Şehir Üniversitesi hakkında yürütülen haksız kampanyanın, garezle bir eğitim kurumuna yapılan saldırıların ulaştığı aşama ibretlik bir hale gelmiştir..

Her şeyden önce üniversite ile ilgili böyle bir kararın bir siyasi partinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulunda alınmış olması hem üniversiteye yönelen husumetin altında yatan gerçek niyeti hem devlet düzenimizin gelmiş olduğu durumu bütün çıplaklığı ile ortaya koymaktadır..

Aileleriyle birlikte 7000 öğrenciyi mağdur etme pahasına sergilenen bu öfkeye neyin sebep olduğunu, kimin nereye savrulduğunu, kamu kaynaklarının hangi amaçlarla nasıl kullanıldığını, ekonomik servet oluşturma bakımından kimlerin nasıl statü değiştirdiklerini milletimiz çok iyi bilmektedir..

Başbakanlığım süresince yaptığım uygulamalar konusunda şahsıma yöneltilen tek ithamın, hiç bir şahsi hakkımın ve çıkarımın olmadığı, kızıma, oğluma, damadıma, gelinime bırakmayacağım bir eğitim kurumuna arazi devri olmasından sadece onur duyarım..

Sayın Cumhurbaşkanının Başbakanlığı döneminde çıkan 4046 sayılı yasaya istinaden gerçekleşen bu devir ile bahse konu arazinin rant alanı haline dönüşmesi engellenmiş ve kamuya ait olan bu değerli arazinin doğal ortamı korunarak yine kamunun hizmetinde kalması sağlanmıştır..

Bir arazinin üniversiteye tahsis edilmesi ile devredilmesi arasındaki tek fark zaten rayicin altında belirlenen bir yıllık kira bedelinden ibarettir..

Devir işlemi tahsis bedellerinden kaçınmak ya da kamu arazisini mülk edinmek için değil, Danıştay’ın tahsis işlemini iptal etmesinden sonra yukarıda zikredilen yasaya uygun bir şekilde zorunlu olarak yapılmıştır. Devri yapılan arazinin eğitim dışında kullanılması zaten mümkün değildir ve üniversite amacının dışına çıkmamıştır..

Bu süreç içinde farklı kesimlerden herkesin de kabul ettiği gibi Şehir Üniversitesi bir üniversite geleneğinin oluşumu açısından kısa sayılacak bir sürede bu ülkenin iftihar kaynağı olmuştur..

Bugün hangi haksızlıklar yapılırsa yapılsın, bunlar da geçecek ve Şehir Üniversitesi de onun düşünce özgürlüğüne dayalı idealleri de yaşamaya devam edecektir..

Üniversiteyi üniversite yapan araziler ve binalar değil bilim insanları ve öğrencilerin oluşturduğu sosyal iklimdir. Her gördüğü araziye dolar hesabı ile değer biçenler bunu anlayamazlar..

En temel nezaket kurallarına dahi uymayan bu üsluba rağmen Halk Bankası konusunda açılan tartışmayı anlamlı buluyorum. Bugün bir milat olmalıdır..

Çağrım açıktır: Madem ki bu ülkeye hizmetten gayrı hiç bir hedef gütmemiş ve bütün bir ömrünü buna adamış bir başbakana ‘dolandırıcılık’ iftirasında bulunulmuştur, o zaman şu anda görev yapanlar da dahil olmak üzere yaşayan bütün Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, kamu bankalarının bağlı olduğu bakanlar ve özelleştirme yüksek kurulunda görev yapmış yetkililerin ve onların birinci ve ikinci derece hısımlarının ve akrabalarının mal varlıklarını ve bu varlıklardaki değişimi, bu kişilerin siyasete girdikleri/devlet görevi üstlendikleri günden bugüne kadar araştırmak ve soruşturmak üzere TBMM’nde gerekli komisyonlar oluşturulmalı ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği vechile yetimlerin hakları son kuruşuna kadar korunmalıdır..

Ben şahsım adına artık üyesi olmadığım yüce TBMM’ne hesap vermekten bir an bile imtina etmem..

Ayrıca bu komisyonlarda kamu bankalarının, Şehir Üniversitesi de dahil olmak üzere hangi vakıflara ve şirketlere nasıl kredi verdikleri, hangi şirketlerin borçlarının yapılandırıldığı, kimlerin hangi yöntemlerle kurtarıldığı, kimlerin ise batmasına seyirci kalındığı şeffaf bir şekilde ortaya konmalıdır..

Bu araştırma ve soruşturma neticesinde objektif hukuki kriterlerle izah edilemeyen varlıklar ve kaynaklar Hazineye intikal ettirilerek bir ‘yetim ve yoksul’ fonu oluşturulmalı ve bu fon yetimlere, öksüzlere, şehit yakınlarına, gazilere ve sayıları her geçen gün artan işsizlere dağıtılmalıdır..

Böylesi bir sürecin işletilmesi her zaman samimi bir şekilde savunduğum şeffaflık ilkesinin de hayata geçirilmesini sağlayacaktır. Telaşa mahal yoktur ve hiç kimse tereddüt etmemelidir. Yaşanan bütün bu süreçler, ne kadar üzücü olursa olsun, gerçek hukuk devletinin, demokratik hakların ve özgürlüklerin, adaletin ve şeffaflığın egemen olacağı günlerin habercisidir.”

https://www.cafemedyam.com/2021/09/18/gelecek-partisi-2/

İLGİLİ HABER

Duvar//Yurt Gazetesi

İLGİLİ YAZILAR

DAHA FAZLASI

+ There are no comments

Add yours

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.