''Pek çok ırkçı ya da Suriyeli düşmanı, sizin yan gelip yattığınızı, Suriye’de savaşmak yerine Türkiye’ye kaçtığınızı düşünüyor? Korkaklıkla suçluyor. Neden Türkiye’ye geldiniz? Korkak mısınız?''

“ESAD’IN KONTROLÜNDEKİ TOPRAKLARDA NASIL YANKILANIYOR?”

Sığınmacılara yönelik açıklama ve saldırılar Esad’ın kontrolündeki topraklarda nasıl yankılanıyor?

Suriye’de Esad yönetimindeki bölgelerde yaşayan gazeteciler:

“Altındağ’da yaşanan son olaylar çoğunluk tarafından kınandı ancak sığınmacıların başlarına geleni hak ettiklerini düşünenlerin de olduğunu ifade etmeliyiz..”

Türkiye’de sayıları 3.5 milyonu aşan Suriyeli sığınmacı bulunuyor / Fotoğraf: Reuters// cafemedyam

Türkiye kamuoyunda bir süredir sığınmacılar konusunda hararetli tartışmalar yaşanıyor..

Tartışmalar şu ana kadar karşılıklı polemik düzeyinde devam ediyordu.. 

Ancak önceki gün Ankara Altındağ’da 18 yaşındaki bir Türk genci öldürüldü..

İlçede gerginlik çıktı.. Burada yaşayan Suriyeli sığınmacıların ev ve iş yerlerine yönelik saldırılar gerçekleşti.. 

Yaşananlar, meseleye dikkat edilmemesi halinde çok büyük gerilimlerin meydana gelebileceğini gösterdi.. 

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri halinde sayıları 3 milyon 600 bini aşan kayıtlı Suriyelileri gerekli şartları oluşturduktan sonra iki yıl içinde davul zurna ile ülkelerine yolcu edeceklerini söyledi.

Kılıçdaroğlu’nun iddiasını yerine getirmesinin güç olacağını görüşünde olan insanların sayısı da az değil..

Bu görüşte olanlara göre, sığınmacıların geri gönderilmesinin hukuken mümkün değil..

Çünkü, Türkiye’deki Suriyeliler, “geçici koruma statüsü” altında kalıyor..

Mevcut kanunlara göre geçici koruma altındakiler, “geri gönderme yasağı” kapsamında yer alıyorlar..

Dolayısıyla ülkelerinde savaş ve iç çatışma devam ettiği sürece “açık kapı” politikasıyla kabul edilen ve ikamet izni verilen bu insanların ülkelerine gönderilmesi güç.. 

Suriyeli sığınmacılara yönelik açıklamalar ve yaşanan son olaylar, Suriye’de Beşar Esad yönetiminin hakim olduğu yerlerde nasıl yankılanıyor?

  • Esad yönetimi ve hakim olduğu bölgelerde yaşayanlar, sığınmacıların ülkeye dönüşüne sıcak bakıyor mu..?
  • Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi sığınmacıların Suriye’ye gönderilmesi mümkün mü..?

Bu soruları Suriye’de Esad yönetiminin kontrolündeki Lazkiye’de yaşayan gazeteci Somer Sultan ile Şam’da ikamet eden gazeteci Sarkis Kassarjian yanıtladı.

somersarkis.jpg
Suriyeli gazeteciler Somer Sultan (solda), Sarkis Kassarjian (sağda) ülkelerindeki kamuoyunda Türkiye’deki Suriyelilere yönelik bakış açısını yorumladı / Fotoğraflar: Facebook// cafemedyam

“YURTDIŞINDA BELLİ SÜRE KALANLARA BEDELLİ ASKERLİK İMKANI VERİLDİ”

Somer Sultan:

“Suriye’de devletin egemenliği altındaki bölgede yaşayanlar arasında yurtdışına çıkan Suriyelilerle ilgili iki farklı ve zıt görüş gelişti ..

Bunun ilki Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın benimsediği söylem.. Mültecilerin savaşın kurbanı olduğunu savunup anavatanlarına dönmeleri için devamlı mesajlar gönderildi.. Hatta göndermekle kalmayıp bazı yasal kolaylıklar getirildi.. Örneğin yurtdışında belli bir süre kalanlara bedelliaskerlik imkanı verildi ve bazen kısmi aflar çıkartıldı..

İkinci bakış açısında olanlar ise mültecilerin ülkelerini satan bir kitle olduğu görüşünde..

Bu bakış açısı resmi olarak organize olmamasına rağmen varlığını değişik yollarla göstermektedir.. Ankara’da yaşanan son olaylarda bu bakış açısını benimseyenler, sosyal medyada mültecilerle dayanışma göstermeyi bırak onlar için ‘Erdoğan işbirlikçileri’ terimini kullandı..”

“HER AİLEDE NEREDEYSE BİR MÜLTECİ VAR”

Gazeteci Sarkis Kassarjian:

“Suriyeli göçmenlerin durumunun ülkede de tartışıldığını ancak ana gündemin ekonomik yaptırımlar nedeniyle yaşanan sıkıntılar ve bunların etkilerinin nasıl azaltılabileceği olduğunu belirtmeliyim..

Mülteci konusunun sosyal yönü var. Çünkü her ailede neredeyse bir mülteci var.. Ancak bu konu şu an Suriye’de öncelikli mesele değil..”

altındağ.jpg
Altındağ’da Suriyeli sığınmacılara yönelik saldırılar Suriye’de de genel olarak tepkiyle karşılandı / Fotoğraf: Twitter// cafemedyam

“MÜLTECİLERİN YAŞADIKLARI SORUNLARI HAK ETTİKLERİNİ DÜŞÜNENLER VAR AMA ÇOĞUNLUK SALDIRILARI KINADI”

Sarkis Kassarjian:

“Suriye’de ülke dışındaki özellikle de Türkiye’deki sığınmacılara yönelik iki zıt görüş var..

Hükümet yanlısı bazı kişiler arasında mültecileri Erdoğan yanlısı gören, yaşadıkları sorunları hak ettiklerini düşünenler var..

Ülkelerini sattıklarını ve şartlara dayanamayıp gitmekle suçlayanlar var.. Ancak diğer kesim ise mültecilerin de Suriyeli olduğunu belirterek, onlara karşı kötü tavırları kınıyor.. Son Altındağ’daki saldırının ardından yorumlar da bu iki görüş yönünde oldu.. Hak ettiklerini düşünenlerde var onlara sahip çıkanlarda.. Bazı kişiler yorumlarında AKP iktidarının Müslümanlık, kardeşlik söylemlerine karşın Türklerin aşırı milliyetçi bir halk olduğunu ve Arapları hiçbir zaman kardeşleri olarak kabul etmeyeceğini iddia etti.. Ancak benim gözlemlediğim son olayın ardından saldırıları kınayanlar daha çok..” 

“BİRKAÇ MİLYON VATANDAŞIN ÜLKEYE YENİDEN YERLEŞMESİ ELEKTRİK SİSTEMİNİ TAM ÇÖKERTİR”

“Peki CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi Suriyelilerin davul zurnalarla ülkesine gönderilmesi mümkün mü?”

Hem Sultan hem de Kassarjian bunun pek de kolay olmayacağı görüşünde.

Somer Sultan:

“Şu an mültecilerin dönmesi önünde ekonomik ve sosyal sorunlar olduğunu belirtmeliyim..

Devlet, Sezar yasası nedeniyle elektrik santrallerini yeterli kapasiteyle çalıştıramıyor, gerekli tamir, yedek parça temin edemiyor.. Bu durumda elektrik kesintileri çok oluyor.. Haliyle birkaç milyon vatandaşın ülkeye yeniden yerleşmesi elektrik sisteminin tam çökmesi anlamına gelir.. Yeniden imar sürecindede buna benzer sıkıntılar var.. Okullar, eğitim başta olmak üzere devletin büyük ihtimalle yetişemeyeceği sosyal sorunlarda olacak..

Bu yüzden mültecilerin geri dönmesinin bir siyasi sorundan çok bir teknik sorun olduğuna inanırım.. Ne Şam ne Ankara ve elbette ne CHP buna tek başına çözüm getiremeyecek.. Siyasallaştırmamak kaydıyla bir bölgesel veya uluslararası işbirliği ancak etkin adımlar atabilir..”

kılıçdaroğlu.jpg
Suriyeli gazeteciler, Kılıçdaroğlu’nun “Suriyelileri ülkelerine geri göndereceğiz” sözünü pek mümkün görmüyor / Fotoğraf: AA// cafemedyam

Suriyeli akademisyen ve gazetecilere göre Kılıçdaroğlu’nun dediğini yapması çok zor..

Kassarjian da Suriyeli akademisyenler ve gazetecilerin Kılıçdaroğlu’nun Suriyeli mültecileri ülkelerine gönderme yönündeki görüşlerinin pratikte hayata geçirilmesini çok zor hatta mümkün görmediğini iddia etti..

Kassarjian, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının daha çok iç kamuoyuna, seçime yönelik açıklamalar olarak değerlendirildiğinide kaydetti..

Kassarjian:

“Birincisi bu sorunu çözmek için ilk olarak Suriye hükümetiyle anlaşmak gerekiyor.. Bunun dışında bir Avrupa Birliği (AB) faktörü var.. Türkiye’nin Avrupa Birliği ile yaptığı anlaşmalar, mülteciler karşılığında aldığı paralar var.. 10yıldır orada yaşayan insanları geri göndermek minimum 10yıl gerektirebilir.. Ayrıca Türkiye’de doğan çocuklar var. Bunların çoğu ne Suriye’yi gördü belki de Arapça bile bilmiyorlar..”

bayramlaşma.jpg
Suriyeli sığınmacıların bir kısmı zaman zaman bayramlarda ülkelerine gidip geliyor / Fotoğraf: AA// cafemedyam

“DÖNMESİ HALİNDE KİMSE SIRF MÜLTECİ OLDUĞU İÇİN CEZA ALMAZ AMA SUÇA KARIŞANLAR HARİÇ”

“Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmeleri halinde cezaya maruz kalırlar mı?”

Sarkis Kassarjian:

“Burada her bir mültecinin durumu birbirinden farklı.. Kimse sırf mülteci olduğu, yurtdışına gittiği için ceza almaz.. Ama diyelim ki karşılığında ceza gerektiren suç işlemiş ise bunun cezası olabilir.. Çünkü kaçanlar arasında dolandırıcılık yapan, bankadan kredi alıp ödemeden giden, silahlı çete kurup komşularını çevreyi soyup yağmalayan ve insan öldürenler oldu..

Devlet süreç içerisinde kendine yönelik suçlara aflar çıkardı ise de kişilere yönelik işlenen suçlar kapsam dışında kaldı.. Birinin evini silah zoruyla soymuşsan o kişi de senden şikayetçi olduysa tabii ki dönersen ceza alırsın.. Çünkü mağdurların şikayetleri sonucu yürüyen davalar var.. Ama sırf mülteci olduğu için kimse ceza almaz. Zaten mültecilerin bir kısmı da özellikle Avrupa ülkelerinden mültecilik alan çok sayıda kişi ülkeye gelip gidiyor, akrabalarını ziyaret ediyor..”

“90 GÜNDE SURİYE’YE DÖNMEYENLERİN MALVARLIĞINA EL KONULACAĞI İDDİASI DOĞRU DEĞİL”

Geçtiğimiz haftalarda Esad, ülke dışına gidenler yönelik ülkeye dönenlere bir çağrı yapmıştı..

Bu açıklamadan günler sonra sosyal medyada bazı kişiler, Esad’ın çağrıya uymayıp 90 gün içinde dönmeyenlerin malvarlığına el konulacağını emrettiği yönünde iddialar ortaya attı..

Gerek Sultan, gerekse Kassarjian, bu iddianın doğru olmadığını ve bu yönde bir düzenlemenin olmadığını belirtti..

© The Independentturkish//Ali Kemal Erdem

SURİYELİ GAZETECİ EDİP ABDUL FETTAH İLE SURİYELİLERE DÖNÜK DÜŞMANLIĞI KONUŞTUK

AKP’nin sığınmacılar konusundaki politikaları

Suriye’de kışkırtılmış iç savaşın ardından Türkiye’ye sığınan ve geçtiğimiz aylarda sınır dışı edilen gazeteci Edip Abdul Fettah ile son dönemde artan Suriyelilere dönük düşmanlığı ve AKP’nin sığınmacılar konusundaki politikalarını konuştuk.

Edip Abdul Fettah:

”AKP bizi zaman zaman iç siyasette meze yaparken Avrupa ile görüşmelerde de pazarlık konusu yapıyor..

Türkiye’de can veren Suriyeli işçilerin sayısına bakılınca Suriye iç savaşında 10 cephede savaş veriliyorsa 11. cephenin Türkiye pazarı olduğu görülecek”

Suriye’de kışkırtılmış iç savaşın ardından Türkiye’ye sığınan ve Ankara’da Suriye Televizyonu için çalışan Edip Abdul Fettah geçtiğimiz aylarda ülkesine sınır dışı edildi.

Edip Abdul Fettah:

Türkiye’de bulunduğum süre içinde, AKP’nin istediği Suriyelilerden olmadım. Kirli politikalarını teşhir ettim. Bizi vatanımıza dönmekle cezalandırdılar. Ama şükür ki burası vatanımız. Ceza değil ödül oldu bu.”

https://www.cafemedyam.com/2021/08/13/altindag-pek-cok-provokator-vardi/

FETTAH İLE TÜRKİYE’DE SON DÖNEMDE ARTAN SURİYELİLERE DÖNÜK DÜŞMANLIĞIN NEDENLERİNİ VE DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLARI KONUŞTUK.

T’ürkiye’de zamana yayılmış bir şekilde devam eden Suriyeliler üzerinde daha çok kendisi hissettiren mülteci ya da “yabancı” düşmanlığı, son zamanlarda biraz daha ağırlık kazandı. Artık bürokratlar ve siyasi temsilciler de bu düşmanlığı açıktan dillendirir oldu. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu gelişmeleri? Ne düşünüyorsunuz?

Edip Abdul Fettah:

”Öncelikle teşekkür ederim. soL Haber Portalı, Suriye’de iç savaş başladığı günden bu yana daima Suriye halkıyla birlikte oldu ve savaşın gerçeklerini tüm Türkiye’ye duyurdu. Hatta Türkiye ile sınırlı kalmadı, Suriye’de yaşayanlara da Türkiye’nin İslamcı çetelere silah yollayan insanlardan ibaret olmadığını gösterdi. Bunu sadece gazeteci olduğum için değil, aynı zamanda Suriyeli pek çok kişiden de bunu duyduğum için ifade ediyorum.. 

Suriyelilere dönük tepki yeni değil. Türkiye’ye geldiğimizden bu yana var aslında. İlk geldiğimiz günden beri var. Ama siyasetçiler bu konuyu ihtiyaca göre zaman zaman gündeme tekrar getirip ısıtıyorlar.  Kendi politikalarına uygun şekilde bu konuyu istismar ettiklerini düşünüyorum.” 

AKP, yurtdışına Suriyelilerin hamisi gibi görünmeye çalıştı. Suriyelilere kucak açan, destek olan, yardımcı olan bir profil çizdi. Gerçekte olan neydi peki? 

Edip Abdul Fettah:

”Biz de duyduk, birçoğunu takip ettik. Umut da verici cümlelerdi bunlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz Suriyelilere TOKİ evleri veriyoruz, vereceğiz, biz onlara ödenekler ayırıyor, paralar harcıyoruz, onların ihtiyaçlarını karşılıyoruz” derken bu cümleleri Suriyelilere değil, daha çok Avrupalılara söylüyordu. Bir pazarlık ve para alma konusu olarak. Sonra elini Avrupa’ya açıp “Bize neden destek vermiyorsunuz” diyordu. Ama ne yazık ki bu mesajı Avrupa değil, Türkiye vatandaşları almış oldu. Türkler de “vay bizim paramız Suriyelilere gidiyor, maaşlarını biz ödüyoruz” gibisinden tepkiler ürettiler. Ama gerçek bu değil ki zaten.” 

KAÇ İŞÇİ ÖLDÜ BİLİNMİYOR, SURİYELİ İŞÇİLER İÇİN TÜRKİYE PAZARI 11. SAVAŞ CEPHESİ

Gerçek neydi peki?

Edip Abdul Fettah:

”Ne ev alan Suriyeli mülteciler vardı ne de maaş alanımız. Hepsi ucuz işgücü olarak kullanıldı. Çoğunun sosyal güvencesi yoktu. Sizler de biliyorsunuz. Kaç Suriyeli işçi iş kazalarında can verdi bilmiyoruz. Türkiye’de can veren Suriyeli işçilerin sayısına bakınca Suriye iç savaşında 10 cephede savaş veriliyorsa 11. cephenin Türkiye pazarı olduğunu görürsünüz.” 

Peki Suriyeliler nasıl bakıyor konuya? Tepki gösterenler için ne diyorlar?

Edip Abdul Fettah

”Birçok ses var. Ama bazıları kasıtlı ve kötü. Örnek olsun bugün Suriye’de muhalefet, ABD ve Türkiye’den silah aldığını bildiğimiz gruplar bu tepkilerin Türkiye’deki muhalefet partileri tarafından verildiğini anlatıyor. Eskisi kadar sesleri çıkmıyor belki ama Suriye’deki çeteler Suriyelilere dönük tepkinin AKP tarafından değil de AKP muhalefeti tarafından verildiğini duyuruyor.” 

Türkiye’deki ya da Suriye’deki Suriyeliler, durumun farkında mı peki?

Edip Abdul Fettah:

”Bazı Suriyeliler ise dertli tabii. Zaten “ayvayı yedik Türkiye’ye geldik mecburen, AKP ise bizim acılarımız üzerinden ticaret yapıyor, siyasi rant yapıyor” diye düşünüyor. AKP bizi zaman zaman iç siyasette meze yaparken Avrupa ile görüşmelerde de pazarlık konusu yapıyor. Suriyeliler mağdur belki ama salak değil, görüyor bunları.” 

AKP tutarlı mıydı bu açıdan?

Edip Abdul Fettah:

”AKP hep politik davrandı. İnsani açıdan yaklaştıklarını söyleyemem.

Bakın bir insan olarak söylüyorum, boş verin Suriyeli ve mülteci olmayı ya da bir Türk olmayı, AKP Suriyeli mültecileri siyasi bir kart olarak ele aldı hep. İyi davranırken de kötü davranırken de.” 

Peki Türkiye’deki Suriyeliler? Şartları nasıl? Biraz nankörlük yapmıyor musunuz? AKP size şefkatli kollarını açmadı mı sonuçta?

Edip Abdul Fettah:

”AKP’nin şefkati… (Gülüyor) Türkiye’deki Suriyelilerin rahat olduklarını söyleyemem. Tamam çalışıyorlardı, ama hangi şartlarda olduğunu biliyorsunuz sizler de. Hem çok ucuz maaşlarda hem de çok kötü şartlarda. Eğer Türkiyeli bir işçi 2000 lira alıyorsa bir işten, Suriyeli işçi 1000 lira alamıyordu. AKP buna çok açık seyirci kaldı. AKP hatta patronlar ile yan yana geldiği bir toplantıda açıkça “Suriyeli işçiler olmasaydı çoğunuz fabrikalarınızı kapatmış olurdunuz” dedi. Düşünebiliyor musunuz bunu? Bu şefkat bize fazla bence. Ucuz işgücü ile övünen bir siyasi iktidar Suriyelilere ne verebilir ki sömürüden başka?”

Pek çok ırkçı ya da Suriyeli düşmanı, sizin yan gelip yattığınızı, Suriye’de savaşmak yerine Türkiye’ye kaçtığınızı düşünüyor? Korkaklıkla suçluyor. Neden Türkiye’ye geldiniz? Korkak mısınız?

Edip Abdul Fettah:

”Evet hocam biz çok korkak bir milletiz. (Gülüyor

Birbirimizi öldürmek istemediğimiz için, kardeşlerimizi vurmak istemediğimiz için, iki ateş arasında kaldığımız için, kendi devletimize, Suriye’ye karşı silah doğrultmadığımız için korkaklıkla suçlanıyoruz. Kendi devletimize silah doğrultmadığımız için mecbur kaldık göç etmeye. Kimimiz Türkiye’ye, kimimiz Lübnan’a, kimimiz Ürdün’e, bazılarımız Avrupa’ya… Herkes kendi imkanına göre kaçtı bir yerlere. Bazıları örnek olarak İdlib’de iken sadece Şam’a kaçabildi. Suriye’de orduya sığındılar, sınırda yaşayanlar da komşu ülkelere. Çatışma anında kim nereye kaçabiliyorsa oraya kaçtı. Türkiye’ye gelenler Türkiye’yi seçtikleri için değil, Türkiye sınırında çatışmalara maruz kaldıkları için Türkiye’ye sığındılar. Başka nereye gidecek ki zaten uzaya çıkacak hali yok ya. Sınırın ardı Türkiye, mecburen Türkiye’ye sığındı.” 

Peki ne yaparsak korkak olmuyoruz?

Edip Abdul Fettah:

”Türkiye’den ya da Körfez Ülkeleri’nden silah alıp kendi vatanımıza, devletimize, ordumuza doğrultunca korkak olmuyoruz öyle mi? O zaman vatan haini olmuyor muyuz? Çok iki yüzlü bir değerlendirme bence bu. O zaman ben de şu soruyu sorayım bizi suçlayanlara bir Suriyeli olarak. O zaman neden Türk askerleri ile Suriye toprağını işgal ettikleri yerlere girip birlikte savaşmadınız? Asker Afrin’e diyenler sosyal medyada cesur davranabiliyor çünkü. Bize korkak diyenler Suriyeli düşmanlığı yapmak konusunda cesur davranıyor sadece. 

Bir şey daha. 

Biz sivil insanlarız hocam. Ben mesela, otuz yaşımdayım, hayatımda hiç silah elime almadım. Nasıl savaşabilirim? Nasıl insan öldürebilirim? Kimi öldüreceğim? Kardeşimi mi? Ağabeyimi mi? Babamı mı? Ben yapmam bunu. Yapamam.”

Suriyelilere ekmek yok, Suriyeliler burada denize giremez, Suriyeliler taksiye binemez gibi söylemler çıkıyor bugün ortaya. Bunları gördünüz mü?

Edip Abdul Fettah:

”Görmez olur muyuz? Ama mevzu çok basit. Bir insanlık sınavı veriyoruz. Bu insani bir sınav. Konu ekmek de değil, su da değil tek başına. Yarın yüz yüze bakacağız iki halk olarak. Ayıptır bu. Bu sınavı geçeceğiz ya da kalacağız.” 

Türkiye’de iken nasıldınız peki? Hangi şartlarda yaşadınız?

Edip Abdul Fettah:

”Benim bir işim ve mesleğim vardı. Dolayısıyla çok kötü şartlarda çalışan Suriyelilerin durumu daha da kötü tabii. Ama tüm Suriyelileri ilgilendiren sorunlar var. Meslek ya da iş fark etmiyor. Öncelikle güvensizlik. Bir yerden bir yere seyahat ederken kırk defa düşünüyorsunuz. Her gün sınır dışı edilme korkusu ile yaşıyorsunuz. Evimiz basılır mı, yakılır mı diye düşünüyorsunuz. Ne zaman polis durduracak ve “ne işiniz var burada” diyecek bilmiyorduk. Sosyal güvencesiz çalışıyorduk. Kaygısız günümüz yoktu. Mesela bir zorunluluk oluyor. Bir akraban var farklı bir ilde hasta, ama izin almak için iki hafta bekleyebiliyorduk. Tabi şimdi siz sorunca aklıma hemen gelmiyor ama oturup düşünsem yüzlerce sorun bulabilirim. Belki de şimdi aklıma gelmemesi daha iyi. Unutmak daha iyi bir seçenek olabilir.” 

Ve şimdi, kısa bir süre önce sınır dışı edildiniz ve artık Suriye’desiniz. Neden sınır dışı edildiniz?

Edip Abdul Fettah:

”Uslu durmadık. (Gülüyor) Gazeteciydim. Suriye Televizyonu’nda çalışıyordum Ankara muhabiri olarak. Sizlerle de çok defa yan yana geldik. Komünistlerin Suriye’ye dönük tüm çalışmalarını Suriye’de yaşayanlara ulaştırdık. 

Kısaca AKP’nin istediği Suriyelilerden olmadık. Sürekli eleştirdik. Kirli politikaları teşhir ettik. Türkiye’deki AKP muhalefeti ve politikacıları ile sürekli mülakatlar aldık gazete ve televizyonlar için. E tabii dilimiz ağzımıza sığmadığı için sınır dışı edildik. Ama biz Türkiye’de çalışırken Suriyeliler de burada çalıştı. Birçok cephede ve kentte çeteleri temizlediler. Şimdi rahatça Suriye’ye gelebildim. Bizi vatanımıza dönmekle cezalandırdılar. Ama şükür ki burası vatanımız. Mutluyuz burada. Ceza değil ödül oldu bu.” 

İLGİLİ HABER

haber.sol

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: