
PERİNÇEK’TEN SETA AÇIKLAMASI: “ÖRGÜTTÜR, YARDIMLAR KESİLMELİ”
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:
“İktidara yakın SETA’yı ‘örgüt’ olarak tanımlayıp “SETA’yı beslemek, İsrail’i ve ABD’yi beslemektir. SETA’ya olan bütün yardımlar kesilmelidir.”
İktidar koalisyonunun bileşenlerinden olan Vatan Partisi’nin Genel Başkanı Doğu Perinçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen, hükümetin politikalarını destekleyen raporlar yayınlayan ve yakın bir dönemde gazetecileri fişleyen bir rapora imza atan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’na (SETA) yönelik açıklamalarda bulundu.
Perinçek Ulusal Kanal ekranlarında yayınlanan “Çıkış Yolu” programında SETA’nın faaliyetleri hakkında açıklama yaptı. Perinçek, SETA’ya yapılan bütün yardımların kesilmesini ve hükümetin SETA ile ilgisinin olmadığını açıklamasını talep etti.
‘SETA’YI BESLEMEK, İSRAİL’İ VE ABD’Yİ BESLEMEKTİR’
Doğu Perinçek:
“Türk hükümeti, Sayın Cumhurbaşkanımızın başında bulunduğu hükümetimiz bu konuda çok ciddi bir hata içinde. Bir yandan Amerikan emperyalizmine, İsrail siyonizmine tavır alıyoruz, eli kanlı diyoruz; Biden’e, yine Sayın Devlet Bahçeli çok esaslı açıklamalar yaptı hem NATO’dan çıkmayı tartışalım hem de Kürecik ve İncirlik Üssü’nün Türkiye’nin kontrolüne geçmesine yönelik açıklamalarda bulundu. Bunlar çok güzel tavırlar ama bunları yapıp bir yandan da açıkça ABD’nin ve İsrail’in yanında konumlanan SETA gibi örgütleri beslemek…
SETA tabi kalkıp da ben ABD ve İsrail’i destekliyorum demiyor. Nasıl yapıyor desteğini, Beşar Esad’a vurarak, Suriye’ye vurarak, Türkiye ile Suriye’nin arasını açarak. Bakın biz ne diyoruz, ‘Filistin’e destek Suriye ile işbirliğiyle başlar’ diyoruz. O da bunu bildiği için İsrail’e desteği, Türkiye-Suriye ilişkilerini sabote ederek, baltalayarak, dinamitleyerek yapıyor. O da bir İsrail’e destek, o da bir Amerikan emperyalizmine destek..
Onlara maaş vermek, bunların içinde bulunduğu SETA örgütünü beslemek, İsrail’i beslemek ve ABD’yi beslemektir. Açık söylüyorum, SETA’yı beslemek, İsrail’i ve ABD’yi beslemektir.”
‘SETA’NIN SİCİLİNİ BÜTÜN AYRINTILARIYLA ORTAYA KOYACAĞIZ’
Perinçek, SETA’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etrafını kuşatmaya çalıştığını öne sürdü ve SETA’nın sicilini ayrıntılarıyla ortaya koyacaklarını söyledi:
“SETA çok açık, sicili ortada ve bunu bütün ayrıntılarıyla ortaya koyacağız. SETA, ABD ve İsrail’in çıkarlarını savunan bir sözüm ona strateji kurmuş ve aynı zamanda Türkiye hükümetinden kaynak sağlıyor, bunlar aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanımızın etrafını da kuşatmaya çalışıyorlar.”
‘ONLARA YÖN VEREN ABD VE İSRAİL’
Doğu Perinçek:
“O SETA, Türk hükümeti tarafından desteklenemez. SETA’yı destekleyen hükümetimiz, İsrail ve ABD emperyalizmine karşı tutarlı, kararlı bir mücadele yürütemez..
Buradan tekrar Sayın Cumhurbaşkanımıza ve hükümetimize, talebimizi ifade ediyoruz. SETA’ya olan bütün yardımlar, mali kaynaklar kesilmelidir ve hükümet SETA ile hiçbir ilişkisinin olmadığını Türkiye kamuoyuna ilan etmelidir. Çünkü bunlar hükümet adına çalışıyoruz diyorlar. Sağda solda hep hükümetin temsilcisi gibi konuşuyorlar. Hatta bunlar hükümete yön veriyoruz diyorlar ama onlara yön veren de ABD ve İsrail.”
KURUCU BAŞKANI İBRAHİM KALIN
SETA’nın kurucu başkanlığını yapan İbrahim Kalın bugün Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, İstanbul Koordinatörlüğü’nü yapan Fahrettin Altun bugün Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı, SETA’nın mevcut Genel Koordinatörü Burhanettin Duran ise bugün hâlâ Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi olarak görev yapıyor.
ALMAN HÜKÜMETİNE GÖRE SETA’YI ALBAYRAK AİLESİ FİNANSE EDİYOR.
Alman hükümeti SETA’nın mali kaynağını açıkladı

SETA, ‘Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları’ adlı raporla gazeteci fişlediği gerekçesiyle tepki çekmişti.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı SETA:
Son yıllarda yayınladığı raporlar; özellikle geçen yaz kamuoyuna sunduğu ‘Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları’ başlıklı rapor, hem Avrupa hem de Türkiye’de tepkilere neden oldu.
SETA, ÇOCUK SİLAHLI MİLİSLERE YER VERDİĞİ RAPORUNU YAYINDAN KALDIRDI
AKP’ye yakınlığıyla bilinen düşünce kuruluşu Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından hazırlanan “Suriye Milli Ordusu” (SMO) raporunda, Türkiye destekli SMO saflarında silahlı milislerin çocuk yaşta silah altına alındığına dair veriler yer alınca apar topar yayından kaldırıldı.
Önceki ismi “Özgür Suriye Ordusu” olan “Suriye Milli Ordusu” hakkında SETA’dan Ömer Özkızılcık’ın hazırladığı rapor, 18 Kasım’da Türkçe ve İngilizce olarak SETA’nın internet sitesi üzerinden yayımlandı. Aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi de olan SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, rapora yazdığı önsözde, “Raporun yazarı Türkiye’nin Suriye’deki yerel müttefiki olan SMO hakkında verilere dayanan bilgiler sunmakta ve Türkiye kamuoyunda SMO’yu ve askerlerini tanıtmaktadır. Her ne kadar SMO hakkında Türkçe literatürde farklı çalışmalar bulunsa da bu rapor somut rakamlar ve veriler sağlaması açısından kendi alanında bir ilktir” ifadelerini kullandı.
SETA’nın raporunun, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) geçen yıl düzenlediği Barış Pınarı Harekâtı’na da katılan SMO’nun ilk üç kolordusu bünyesinde bulunan 1551 SMO milisiyle 11-18 Aralık 2019 tarihleri arasında internet üzerinden yapılan anket verileri kullanılarak hazırlandığı belirtildi. Rapordaki SMO savaşçılarına yöneltilen yaş ve kaç yıldır savaşta yer aldıklarına yönelik soruların yanıtları, SMO saflarında savaşanların bir bölümünün çocuk yaşta silah altına alındığını ortaya çıkardı. Raporda, anketi yanıtlayan SMO milislerinin yüzde 7.85’i 18-20 yaş arasında olduğunu bildirirken sadece yüzde 3.66’sı 2 ve daha az yıldır SMO saflarında savaştığını açıkladı. Bu veriler, ankete katılan SMO savaşçılarının yüzde en az 4’ünün 18 yaşından küçükken Suriye iç savaşında savaşmaya başladığını ortaya koydu.
‘EDİTORYAL TASARRUF!’
SETA yetkilileri, raporun internet sayfalarından “editoryal tasarruf” gerekçesiyle silindiğini belirtirken konuyla ilgili başka bir açıklama yapmadı.
Suriye’deki iç savaşta yer alan grup ve örgütlerin tamamına yakınının çocuk savaşçı savaştırdığına dair bulgular daha önce Birleşmiş Milletler (BM) raporlarına da yansımıştı.
GAZETECİLERİN FİŞLENMESİ
Meslek örgütleri belgeyi, ‘gazetecilerin fişlenmesi” olarak niteledi.
Raporda;
DW Türkçe’nin yanısıra BBC Türkçe, Amerika’nın Sesi, Sputnik, Euronews Türkiye, Independent Türkçe ve Çin Uluslararası Radyosu’nun Türkiye ve Türkiye’deki siyasi gelişmelere yönelik yayınlarını, çalışanlarını, yaptıkları haberleri ve sosyal medyadaki kişisel paylaşımlarını listelenip, özellikle muhalif paylaşımları açısından değerlendiriliyor ve adı geçen medya kuruluşları tek taraflı yayın yapmakla suçlanıyor.
Amaç: “Gazetecilerin ismini kötüye çıkarma ve toplum önünde itibarsızlaştırma çabası”
‘SETA’YI ALBAYRAK AİLESİ FİNANSE EDİYOR’
Muhalefetten Sol Parti’nin Federal Meclis Grubu, Alman hükümetine bir soru önergesi verdi..
Önergede; SETA ile AKP arasındaki ilişkiye, vakfın en çok merak edilen finansmanına dair sorular soruldu..
Alman hükümetinin vakfa ve mali kaynağına ilişkin soruya verdiği yanıt:
“Federal Hükümet’in bilgisine göre SETA bir devlet kuruluşu değildir. Merkezi Ankara’dadır, İstanbul, Brüksel, Washington, Kahire ve 2017’den beri de Berlin’de bir şubesi bulunmaktadır. Hükümete yakın olan kuruluş büyük ölçüde Albayrak ailesi tarafından finanse edilmektedir..
SETA Vakfı’nın başında Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak bulunuyor.”
SETA’nın mali kaynağına ve faaliyetlerine yönelik HDP ve CHP meclis araştırma önergesi vermiş ancak AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedilmişti.

CHP milletvekili gazeteci Utku Çakırözer:
”Gazetecilerin haberlerini ve paylaşımlarını bir bütün olarak değil, cımbızlayarak rapor eden SETA, Bakanlar Kurulu kararı ile 2013 yılından beri vergiden muaf tutuldu..
Vergiden muaf tutularak kamu yararına vakıf statüsü kazanan bir kuruluşun böylesine kamu zararına bir fişleme raporu yazması kabul edilemez..
Bir vakfın vergiden muaf tutulması için, ‘Devletin kamu hizmeti yükünü azaltıcı etki yapacak düzeyde olması şartı’ aranır..Konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a yönelttiğim yazılı sorular çerçevesinde, SETA’ya kamu kurum ve kuruluşları ödeneklerinden ve gizli hizmet giderlerinden yardım yapılıp yapılmadığını da sordum ancak buna da cevap alamadım.”
‘SETA İLE ARASINDAKİ YAKINLIĞI BİLİYORUZ

SETA ile ilgili Alman Federal Meclisi’ne soru önergesi veren Sol Partili Ulla Jelpke:
”Federal Hükümet’e vakıf ile AKP arasındaki bağa yönelik bilgisini de sordum..
Alman hükümeti, ikisi arasındaki bağdan haberdar olduğunu kaydedip, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın daha önce SETA’da çalıştıklarına dikkat çekti..
Federal Hükümet’e, SETA ile Almanya’daki AKP’ye yakın kuruluş ‘Uluslararası Türk Demokratlar Birliği’ (UID, eski adıyla UETD) arasındaki ilişkiyi de sordum..
Alman hükümeti, UID üyeleriyle SETA kadroları arasında bağ tespit ettiklerini belirtti..
Geçmişte Avrupa’da Erdoğan’ın büyük halk buluşmalarını da düzenleyen UID, Alman istihbarat raporunda ‘Ankara’nin lobi kuruluşu’ olarak nitelenmiş, AKP’nin resmi çizgisini, dolayısıyla da Erdoğan’ın politik çizgisini izlediği ibaresiyle yer almıştır”
SETA BAĞIMSIZ MI?
Sol Partili Jelpke:
”SETA zararsız bir bilim kuruluşu değildir. Erdoğan rejiminin ihbara yönelik faaliyet yürüten, kötü amaçlı bir lobi yapılanmasıdır..
SETA, yurt dışındaki muhalifleri ve muhalif diye nitelediği insanları teşhir etmekte, söz konusu kişileri milliyetçi Türk casuslarının, trollerin ve saldırganların hedefi haline getirmektedir.
AKP’nin zirvesine yakın ilişkisi de olan bu kuruluşun faaliyetlerine son verilmelidir.”
CEVAPSIZ KALAN SORULAR
Sol Partili Jelpke:
”Sol Parti’nin Alman hükümetine verdiği soru önergesinde SETA’nın Alman istihbaratı tarafından izlenip izlenmediği de soruldu..
Ancak hükümet bu soruya ‘hayır’ demediği gibi, ‘devletin selameti’ gerekçesiyle cevap veremeyeceğini belirtti..
SETA’nın yasa dışı yollardan etkisini arttırmaya veya istihbarat faaliyetlerine karışması halinde Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın harekete geçeceği belirtildi.”
SETA’NIN ALMANYA RAPORU
SETA’nın Almanya’ya ilişkin hazırladığı raporlar daha önce de güvenlik konusunda tartışma yaratmıştı.
SETA’nın, özellikle;
- “Almanya’da FETÖ yapılanması ve Almanya’nın FETÖ politikası”,
- “Almanya’da Türkiye ve 15 Temmuz darbe girişimi algısı”
- “Avrupa’da PKK yapılanması”
adlı raporlarında, Ankara hakkında eleştirel açıklamalarda bulunan bazı Alman politikacılar ve medya kuruluşları da ‘terör örgütü yanlısı’ olmak ve ‘Türkiye düşmanı yayınlar yapmakla’ suçlanmıştı.
SETA GÖRÜŞ TALEBİNİ KABUL ETMEDİ
SETA Vakfı Berlin Ofisi Koordinatörü Zafer Meşe, DW Türkçe’nin Alman hükümetinin soru önergesine verdiği yanıt ve SETA’nın faaliyetlerine ilişkin olarak yaptığı söyleşi talebine olumsuz yanıt verdi.
2017 yılından beri bu görevde bulunan Meşe, öncesinde yaklaşık iki dönem Hristiyan Birlik (CDU/CSU) Federal Meclis Grubu Dışişleri Çalışma Grubu’nda kıdemli uzman olarak siyaset, ekonomi ve güvenlik politikaları alanında danışmanlık yapmıştı. Onun öncesinde de bir dönem CDU’nun Alman-Türk Forumu’nun sözcülüğünü yürütmüştü.
SETA KONUSUNUN GÜNDEMDEKİ GELİŞİMİ ŞÖYLE OLMUŞTU
SETA’NIN RAPORUNA ‘FİŞLEME’ TEPKİSİ
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” başlıklı rapor yayınladı.
Raporun; ‘Türkiye’nin global alanda nasıl resmedildiğini anlamak ve uluslararası medya organlarının Türkiye algısının nasıl bir siyasi konjonktüre göre şekillendiğini tespit etmek’ maksadıyla kaleme alındığı belirtildi.
Raporda; ‘Deutsche Welle Türkçe’nin yanı sıra BBC Türkçe, Amerika’nın Sesi, Sputnik Türkiye, Euronews Türkiye, CRI Türk ve Independent Türkçe’nin kuruluş süreçlerinin’ incelendiği ve ‘Türkiye için önemli kırılma noktası olduğu düşünülen çeşitli siyasi ve ekonomik olaylara verdikleri tepkiler’ ve ‘bu kurumlarda çıkan haberlerin derlendiği’ belirtiliyor..
GAZETECİLERİN SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARI
Raporda: Söz konusu medya organlarının ’15 Temmuz Darbe Girişimi’, ‘Terörle Mücadele /PKK-Hendek Terörü ve HDP’li Vekillerin Tutuklanması’, ‘Türkiye’nin Suriye Politikası (Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları)’, ‘Mega Projelere Verilen Tepkiler (Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı’nın Açılışı)’, ‘Ekonomik Dalgalanma’ gibi ‘kritik’ olarak nitelendirilen olaylardaki ‘tavırları’ incelenerek kurumların bu olayları nasıl haberleştirdiklerine ilişkin örneklere de yer verildi..
Raporda; Adı geçen basın kurumlarında çalışan isimler; ‘yabancı ve Türk muhabirler’ başlıkları altında ayrı ayrı yer aldı..
Raporda; Muhabirlerin öz geçmişlerinden, sosyal medya paylaşımlarından ve yaptıkları haberlerden yola çıkılarak dünya görüşlerine ilişkin yorumlar da yapıldı. Gazetecilerin Twitter hesaplarından alınan bazı ekran görüntüleri örnek olarak sunuldu. Bu kişilerin hangi siyasi şahıs ya da gruplara yakın durduklarına ilişkin yorumlar ve hatta kimleri retweetledikleri bilgisi de ortaya konuldu..
Raporda ayrıca; Gazetecilerin isimleri ve daha önce çalıştıkları ya da halihazırda bağlantılarının bulunduğunun öne sürüldüğü medya organlarına ilişkin şemalar da sunuldu.
‘BU RAPOR KABUL EDİLEMEZ‘
SETA raporunda bünyesinde çalışan gazetecilerle ilgili ifadelere sert tepki gösteren Deutsche Welle (DW):
”Deutsche Welle gibi uluslararası bir medya kurumu tabii ki hakkındaki eleştirilerle yaşamak zorundadır. Ancak burada sözde bilimsel araştırma adı altında yapılan, gazetecilerin ismini kötüye çıkarma ve toplum önünde itibarsızlaştırma çabasıdır. Bu kabul edilemez. Söz konusu iddiaları reddediyoruz. DW, Türkiye’deki gelişmelerle ilgili tarafsız ve nesnel habercilik anlayışını sürdürmeye devam edecektir.”
Çağdaş Gazeteciler Derneği:
”Rapor hedef gösteriyor. SETA’nın fişleme belgesi tarihimizde kara lekelerden biri olarak anılacaktır.”
DİSK Basın-İş:
“SETA tarafından hazırlanan ‘raporda’ adı geçen tek bir meslektaşımızın başına gelecek olumsuzluktani raporu hazırlayan, talimat veren ve yayınan sunanlar sorumludur.”
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü:
“Bu raporu hazırlayanlar hedef gösterdikleri meslektaşlarımıza yönelik her türlü saldırıdan sorumlu olduklarını unutmamalıdır. Raporda fişlenen/hedef gösterilen tüm meslektaşlarımızın yanındayız…”
Yeni Şafak‘ın internet sitesinden sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ersin Çelik:
”SETA raporu rahatsız edici. Rapor geri çekilip özür dilenmeli.”
SETA’DAN ELEŞTİRİLERE YANIT

SETA’nın Toplum ve Medya Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar:
”Rapor, herkesin kolaylıkla ulaşabileceği açık kaynak ve verilere dayanıyor ve bu veriler, adı geçen gazetecilerin Türkiye’de önemli kırılma noktalarında yaptıkları haberler, mesleki geçmişleri ve sosyal medya paylaşımları. Gazetecilerin kişilikleri, gündelik hayatları vb. gibi çalışmamızın konusu olmayan hiçbir husus dikkate alınmamıştır.”
İsmail Çağlar:
“Tamamen açık kaynaklardan toplanan bilgileri kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bilgilerde herhangi bir hata varsa bizimle paylaşın. Düzeltir, özür dileriz. Gerisi ideolojik yargılarınızdır, bizi ilgilendirmez.”
TGS’DEN SETA HAKKINDA SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSU
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) SETA hakkında; medya kuruluşlarıyla ilgili raporu nedeniyle İstanbul Nöbetçi Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
TGS dilekçede SETA’nın;
İsmail Çağlar, Kevser Hülya Akdemir ve Seca Toker imzalı ‘Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları’ raporuyla ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu’ ile ‘Kişisel verilerin kaydedilmesi’ suçlarını işlediğini savundu.
TGS:
“Önemle belirtmek gerekir ki bu başlıkların hangi kritelerle ve metotlara göre belirlendiği meçhuldür. Oysa ‘rapor’ olarak sunulan belgede bu kriter ve metotların açıklanması bilimsel zorunluluktur..
Öz bir ifadeyle haberler bağlamından koparılarak cımbızlama usulü ile seçilmiştir. Bu cımbızlama seçimler ile ‘hükümet karşıtı söylemlerde bulunulduğu’, ‘algı yaratıldığı’ şeklinde ithamlarda bulunulmuştur.
Öte yandan kişisel algı ve idelolojik bakış üzerinden yapılan analizler bilimsel gerçekmiş gibi savunulmuştur.”
TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş:
“Rapor dedikleri şeydeki suçlamalarla saygın medya kuruluşlarını ve işini layıkıyla yapan gazetecileri kriminalize etmek istediler. Ama başaramayacaklar. Gerçek haber bu topluma ulaşacak.”
“YABANCI VE TÜRK MUHABİRLER”
SETA’nın raporunda, muhabirlerin öz geçmişlerinden, sosyal medya paylaşımlarından ve yaptıkları haberlerden yola çıkılarak dünya görüşlerine ilişkin yorumlar da yapılmıştı.
Gazetecilerin Twitter hesaplarından alınan bazı ekran görüntülerinin örnek olarak sunulduğu raporda, bu kişilerin hangi siyasi şahıs ya da gruplara yakın durduklarına ilişkin yorumlar ve hatta kimleri retweetledikleri bilgisi de ortaya koyulmuştu.
Ayrıca gazetecilerin isimleri ve daha önce çalıştıkları ya da halihazırda bağlantılarının bulunduğunun öne sürüldüğü medya organlarına ilişkin şemalar da raporun bir diğer parçasını oluşturuyor.
GAZETECİLİK ÖRGÜTLERİNDEN SETA’YA ORTAK KINAMA
Uluslararası 21 gazetecilik örgütü, SETA Vakfı’nın uluslararası medya kuruluşlarında çalışan gazetecileri hedef alan raporunu kınadı.
Ankara merkezli Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın (SETA) “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” başlıklı raporu kınandı.
Açıklamada:
“RSF ve diğer örgütler, raporda hedeflenen gazetecilerle ilgili ham varsayımlar kullanılarak, gazetecilerin gözlerini korkutma amaçlı yapılan kötü niyetli siyasi fişlemeyi kınıyor. Rapor, Türk toplumunu karakterize eden gerilim ve siyasi kutuplaşma bağlamında özellikle tehlikeli bir cadı avı olduğu” da vurgulandı.
DW GENEL MÜDÜRÜ’NDEN BÜYÜKELÇİ YE MEKTUP
DW Genel Müdürü Peter Limbourg da SETA’nın raporuyla ilgili olarak Berlin’deki Türkiye Büyükelçiliğine bir mektup gönderdi.
Limbourg mektubunda; “DW çalışanlarının isimlerinin tek tek zikredilmesi, sadece gazetecileri kişisel olarak itibarsızlaştırma, korkutma ve gazetecilik faaliyetlerini engelleme girişimi olarak değerlendirilebilir. Rapor ‘meşru eleştiri sınırlarını aştı’, söz konusu rapor basın özgürlüğüne büyük bir müdahale” dedi..
SETA’NIN RAPORUNA ALMANYA KÜLTÜR BAKANI’NDAN TEPKİ

Almanya’nın Kültür ve Medyadan Sorumlu Devlet Bakanı Monika Grütters:
”SETA Vakfı’nın Deutsche Welle’ye yönelik tek yanlı haber yaptığı suçlamasını kabul etmiyorum. DW, bağımsız ve tarafsız nitelikli haberciliği ile dünya çapında demokratik değerler ve insan haklarının korunmasının yanında. Düşünce ve basın özgürlüğü, her demokrasinin vazgeçilmez koşullarını oluşturur. Bağımsız habercilik devlet kurum ve kuruluşlarını da rahatsız edebilmeli. Söz konusu raporda uluslararası medya kuruluşlarında çalışan gazetecilerle ilgili bilgiler yer almasını da eleştiriyorum.”
ELEŞTİRİLERİN KİŞİSEL SALDIRILARA DÖNÜŞMESİ
Grütters:
”İçerikle ilgili eleştirilerin Deutsche Welle, Voice of America, BBC ve Euronews’da çalışan gazetecilerin özgeçmişlerini, sözde ideolojik görüşlerini ve özel paylaşımlarını yayınlayarak kişisel saldırılara dönüştürülmesi, bağımsız gazetecilik faaliyetlerini ağır şekilde tehlikeye atar, ayrıca düşünce ve basın özgürlüğünü ayaklar altına alan bir demokrasi anlayışını ortaya çıkarır.
Almanya’nın Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığında, AB üyesi ülkelerin kültür bakanlarıyla birlikte gazetecilerin korunması, aynı zamanda basın ve düşünce özgürlüğünün savunulması için girişimlerde bulunacağım.”
SETA RAPORU İÇİN “İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ” KARARI
Başsavcılık, gazetecileri fişlediği ve hedef gösterdiği gerekçesiyle hakkında suç duyurusunda bulunulan SETA raporunu “ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendirerek kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı,:
Siyaset, Ekonomi ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı’nın (SETA) gazetecileri fişlediği gerekçesiyle tepkilere neden olan raporda “suç unsuru bulunmadığı” gerekçesiyle, “kovuşturmaya yer yok” kararı verdi.
Savcılık ayrıca kararında:
Raporun “gazetecilere yönelik şiddette bulunmaya çağırma, bir suçu işlemeye davet etme olarak kabul edilebilecek ifadeler içermediği için suçlamaların yasal unsurlarının oluşmadığı” tespitini iletti.
Kararında “Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi suçunun unsurlarının oluşmadığını” aktaran savcılık bunu, “gazeteciler hakkındaki bilgilerin herkes tarafından bilinmeyen veya kolaylıkla ulaşılamayacak türde bilgiler olmaması ve bilgilerin kamuoyunda daha önce yer alan konulara ilişkin olması” ile gerekçelendirdi.
“İtiraz edeceğiz“

MLSA Eş-Direktörü avukat Veysel Ok:
”Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edeceğiz. Yerel ve uluslararası tüm hukuk mekanizmalarını işleteceğiz..
İfade özgürlüğü kararı verilmesi çok ironik çünkü Türkiye’de mesleğini icra eden gazetecilerin faaliyetlerine sürekli dava açan, çeşitli terör suçları yönelten savcılıkların ifade özgürlüğünün yalnızca hükümet yanlısı kurum ve medya organlarına yaraşır bir hak olduğunu düşündüğünü gösteriyor.”
İLGİLİ HABER
© Deutsche Welle Türkçe – Elmas Topcu
Cumhuriyet/ Hüseyin Hayatsever