“ŞERİ KURALLAR’ MECLİS GÜNDEMİNDE, ‘HİÇBİR KUTSAL KİTAPTAN BİR ŞEYİN RESMİ GAZETE’DE YAYINLANMASI DOĞRU DEĞİL”

Faizsiz Finans Kuruluşlarının Bağımsız Denetimini Yürüten Denetçiler İçin Etik Kurallar’

Faizsiz ev-otomobil satış şirketlerine sermaye şartı getiriliyor

Düzenleme ile sayıları 857’ye ulaşan bu şirketlerin toplanan paraları farklı amaçla kullanmasının önlenmesi amaçlanıyor.

Faizsiz ev-otomobil satış modelinde mağduriyetin artması ve toplu iflasların yaşanmaması için yeni kurallar getiriliyor

‘Faizsiz-peşinatsız ev-otomobil satış şirketlerinin ‘FPK’ sayısının son dönemlerde hızla artması ve bu şirketlere yönelik şikâyetlerin çoğalması üzerine çalışma başlatıldı.

Şirketlerin amacı dışında çalışmaması ve para yatırılanların mağdur edilmemesi için, finans alt yapısı oluşturulması için taslak hazırlanıyor.

Cumhurbaşkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda sürdürülen çalışmaların yakın zamanda yasa teklifi olarak TBMM’nin gündemine getirileceği öğrenildi.

Çalışmalara, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu da katılıyor.

Sistem nasıl çalışıyor?

Toplantılarda yapılan değerlendirmelerde:

“Şirketler grupları bir araya getiriyor. Burada, ‘her ay 1 milyon lira değerinde 10 kişiye ev alacağız’ deniliyor. Para toplanıyor ve belirtilen sayıda ev veya araba alınıyor. Şirketlerin illerde büroları var. Yani Türkiye’nin dört bir yanında faaliyet gösteriyorlar. Herkes katkısıyla verilen sürede, bir kişiyi konut sahibi yapıyor, amaç sırayla herkesin vaadini gerçekleştirmek.”

Sistemden çıkmak isteyene zorluk çıkartılıyor

Ancak son dönemlerde bu tür şirketlerin kontrolsüz şekilde çoğaldığı, toplanan paraların amaç dışında kullanıldığı, bankada faizde değerlendirildiği, sistemden çıkmak isteyenlere zorluk çıkarıldığı, aracı komisyonu olarak alınan bedellerin çok yüksek olduğu ve paranın iadesi söz konusu olduğunda yüksek kesintiler yapıldığına ilişkin şikâyetler gelmeye başladı.

Paralar toplanma amacı dışında kullanılamayacak

Mağduriyetin artması ve toplu iflasların yaşanmaması için yeni kurallar getiriliyor.

Buna göre, yapılacak düzenlemeyle şirketlere zorunlu yasal şartlar getirilecek.

Toplanan paralar, toplanma amacı dışında kullanılamayacak. Şirket, başka alanlardaki faaliyetlerine bu paraları aktaramayacak. Bankalardan faiz elde etmek için kullanmayacak. Şirketlerin böyle bir faaliyete girebilmesi için 50 milyon liralık sermaye güvencesi sağlanacak. Şirketlere, aracılık ettikleri eşya ya da evler ile ilgili bildirim zorunluluğu getirilecek. Finansal sistem, yasal altyapıya kavuşturulacak.

https://www.cafemedyam.com/2021/01/20/genellikle-sonu-evim-ile-biten-sirketler-masum-mu/

‘ALLAH-U TEÂLÂ KORKUSUYLA HAREKET ETMELİDİR

Dini dayanaklara göre belirlenen etik ilkelere göre:

”Bir denetçi üstlerinin veya diğer insanların görünüşü nasıl olursa olsun Allah-u Teâlâ korkusuyla hareket etmelidir”

Denetçiler için etik davranış kuralları 4 ayrı başlıkta belirleniyor. “Meşruiyet ilkesine dayalı etik davranış kuralları” başlığı altında:

“Denetçi Allah-u Teâlâ’ya karşı sorumluluğunu yerine getirmesinin diğer sorumlulukları yerine getirmesine vesile olacağına inanarak ve diğerlerine kıyasla buna öncelik vererek Allah-u Teâlâ’ya karşı sorumluluklarını mümkün olan en iyi şekilde gerçekleştirmelidir” ifadesine yer verildi.

‘ALLAH-U TEÂLÂ KORKUSUYLA DAVRANMA

Düzenlemede yer alan başlıklara göre denetçinin güvenilir ve dürüst olması gerektiği vurgulandı. Denetçinin kriterleri arasında, meşruiyet, tarafsızlık, mesleki yeterlilik ve özen ve inanç esaslarına göre davranma başlıkları da dikkat çekti. Denetçinin davranışlarının İslami değerler ile uyumlu olması gerektiğinin de altı çizildi.

Denetçinin sahip olması gereken etik ilkelerin dini dayanakları ise 6 başlıkta şöyle sıralandı:

”Dürüstlük, insanın yeryüzündeki halifeliği, İhlas, Takva, erdemli olma ve işini mükemmel yapma ve Allah-u Teâlâ korkusuyla davranma.”

Denetçiler için etik ilkelerin belirlenmesi hususunda yapılan açıklamalarda Kur’an-ı Kerim’e referanslar da verildi.

Denetçiler için belirlenen etik kurallarda referans verilen sure ve ayetlerden bazıları şöyle: Nahl Suresi 90. ayet, Nisa Suresi 58. ayet, Ahzâb Suresi 72. ayet, Bakara Suresi 30. ayet.

ZİLZAL SURESİNDEN ÖRNEK

Denetim standartlarıyla ilgili yayımda, Kur’an-ı Kerim’deki Zilzal Suresi’nden:

”Kim ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükafatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir.” şeklinde örnekler de verildi.

Resmi Gazete’de yer alan düzenlemeye göre dürüstlük faizsiz bankacılık denetçileri için önemli bir yer tutuyor.

‘ALLAH-U TEALA’NIN KENDİSİNİ İZLEDİĞİNİN SÜREKLİ BİLİNCİNDE OLMAK…

Metinde yer alan şu ifade de dikkat çekiyor:

”Denetçi Allah-u Teala’nın kendisini cezalandırabileceği her şeyden kaçınarak buna karşı göre önlem almalıdır.”

‘Etik Davranış Kuralları’ başlıklı 6’ncı maddenin 5’inci fıkrasında denetçinin şu sorumlulukları taşıması gerektiği belirtiliyor:

“Allah-u Teala’nın kendisini izlediğinin sürekli bilincinde olmak… Kıyamet gününde Allah-u Teala’ya hesap vereceğinin sürekli bilincinde olmak…. Allah-u Teala’nın rızası için sevgi ve kardeşlik göstermek.”

RESMİ GAZETE’DE FAİZSİZ FİNANS KURULUŞLARININ DENETİMİNE İLİŞKİN KARAR 14 ARALIK’TA YAYIMLANDI.

Kararın çerçevesini şeriat hükümleri belirliyor, etik ilkelerin dini dayanakları sıralanıyor. Kararın altında ise Körfez sermayesiyle yıllardır kurulan yoruma muhtaç ilişki yatıyor

14 Aralık’ta Resmi Gazete’de Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun faizsiz finans sektörüne ilişkin kurul kararı, yayımlandı. Karar faizsiz finans kuruluşlarının bağımsız denetimini yürüten denetçiler için etik kurallarıyla ilgiliydi. Ancak etik kurallar denen kurul kararı şeriat hükümlerden oluşuyordu.

Kurul kararında dikkat çeken detayları derledik. Kararın giriş kısmı şu şekilde başlıyor;

“Muhasebe, İslam dininin Farz-ı Kifaye olarak gerekli kıldığı mesleklerden biridir… Adil olma kavramı, Kuran-ı Kerim’de birçok ayette geçmektedir… İslami bakış açısıyla denetçilerin uyacağı kurallar ise esas olarak İslam inancının ve fıkhın ilke ve kurallarına dayanır.”

Böylece 14 Aralık tarihiyle beraber ilk kez bir finans kuruluşunu denetleyen denetçilerin uyacağı kurallar İslam inancının ilke ve kurallarına dayandırılmış oldu.

Ancak İslam ilke ve kurallarına uyulup uyulmadığına ilişkin bir şeri mahkeme bulunmuyor. Dolayısıyla denetçilerin, anayasasında tam 10 kez laik cumhuriyet ibaresi geçen Türkiye’de kurallara uymaması durumunda hukuken başına ne geleceği belirsizliğini koruyor.

Kurul kararının amaçları okunduğunda ise “Türkiye acaba şeriatla yönetilen bir körfez ülkesi mi” sorusu akıllara geliyor.

Çünkü kurul kararının amaçlar bölümü “Bu kurallar, denetçiler için Fıkhi ilke ve kurallar esas alınarak oluşturulan etik bir çerçeve ortaya koyar. Bu sebeple denetçilerin dini inançları nedeniyle ve Allah-u Teala’nın emirlerine uyma ve yasakladıklarından sakınmanın yolu olarak bu kurallara uyma motivasyonuna sahip olduğu kabul edilir” hükümleriyle başlıyor. Devamında ayetler ve hadislerle denetçilerin uyacağı kurallar belirleniyor ve denetçiler için etik ilkelerin dini dayanakları sıralanıyor.

Buna göre bu dayanaklar sırasıyla “dürüstlük, insanın yeryüzündeki halifeliği ilkesi, ihlas, takva, erdemli olma ve işini mükemmel yapma, Allah-u Teala korkusuyla davranma, Allah-u Teala’ya hesap verilecek olması” olarak ifade ediliyor.

Bunların tümü kendisini laik olarak tanımlayan bir devletin Resmi Gazetesi’nde 14 Aralık’ta yayımlandı. Böylece faizsiz finans kuruluşlarına şeriat hükümleriyle denetim ayrıcalığı tanındı.

Peki faizsiz finans kuruluşlarına tanınan bu ayrıcalığın altındaki motivasyon neydi? Bu kuruluşlar dünyada ne zaman ve neden kuruldu? Dahası Türkiye’de bu kuruluşların temelleri hangi dönemde atıldı?

50 YILLIK BİR VAHABİ İCADI

Özellikle Körfez ülkelerinin hızlı zenginleşme süreci 1973 Petrol Krizi’ne rastlıyor. Suudi Arabistan 1973’te 4,3 milyar dolar olan petrol gelirini 5 yıl içinde 7 kat artırarak 34,3 milyar dolara çıkarıyor. Böylece ABD yörüngesindeki petrol zengini Körfez ülkelerinde daha önce görülmemiş büyüklükte bir sermaye birikimi yaşanıyor. Ancak bu zenginleşme beraberinde önemli sorunları da getiriyor. Zira Suudi Arabistan şeriatın en katı yorumlarından biri olan Vahabi İslamcılığıyla yönetiliyor. Sermaye birikimine karşın borç alıp verme ilişkisinde faizden uzak durulması Suudi Arabistan’ın dünyada hızla yaygınlaşan finansal piyasalardan nasiplenmesinin de önünü kesiyor. Böylece daha önce 1960’lı yıllarda başarısız örnekleri olan faizsiz bankacılığın ilk örneği, Suudi Arabistan’da Kral Faysal döneminde petrol krizinden hemen sonra 1975’te kuruluyor. Bu bankanın adı İslam Kalkınma Bankası. Yani referanslarını 7’nci yüzyıla kadar götüren faizsiz bankacılık aslında yaklaşık 50 yıllık bir Vahabi icadı.

PETROL KRİZİNİN TÜRKİYE AYAĞI

Aynı petrol krizinin Türkiye ayağında ise petrol giderleri artan bir ülke ortaya çıkıyor. 1973’te toplam ithalatının yüzde 10’u petrol olan Türkiye, 1980’de ithalatının yarısını petrole ayıran bir ülkeye dönüşüyor. Hal böyle olunca ekonomik darboğazın yaşandığı 70’li yıllarda özellikle milliyetçi cephe hükümetleri Suudi Arabistan ile yakınlaşıyor. Ancak o yıllarda Türkiye’de faizsiz finans kurumlarının olmayışı ve sermaye kontrolleri nedeniyle Suud sermayesi Türkiye’ye rahatlıkla giremiyor. Ta ki 1983’e kadar.

2 EYLÜL DÖNEMİNDE KURULDU

1983 yılı sonunda Turgut Özal’ın göreve gelir gelmez imzaladığı 3’üncü kararnameyle Suud sermayesinin ve faizsiz finans kuruluşlarının önü açılıyor. Böylece önce Albaraka daha sonra da Faisal Finans Türkiye’de faaliyete başlıyor. Bugünlerde hükümetle alengirli ilişkileri olan iş insanları ise 80’li yıllarda Suud sermayeli Faisal Finans etrafında palazlanmaya başlıyor. Dahası bugün bankacılık sektörünü yöneten BDDK, SPK, Rekabet Kurumu, Eximbank gibi kuruluşların başındaki üst yöneticilerin tümü meslek hayatlarına başta Faisal Finans olmak üzere Suudi bankaları’nda başlamış isimler.

SKANDALIN ARKASINDA AAOIFI VAR

Peki Resmi Gazete’de yayımlanan şeriat hükümleriyle bezenmiş kurul kararının önemi ne?

Körfez sermayesi özellikle 80’li yıllarda islami finans kuruluşları aracılığıyla tüm Müslüman ülkelere yayılınca bu bankaların muhasebe standartlarını oluşturmak da elzem hale geldi. Böylece 1991 yılında Bahreyn’de İslami Finans Kuruluşları Muhasebe ve Denetim Organizasyonu (AAOIFI) kuruldu. Bu kurumun kurucularının hemen hepsini Vahabi şeriatıyla yönetilen körfez ülkeleri oluşturuyordu. Böylece Körfez yayılmacılığı, 1991’den itibaren petrodolarları isteyen Türkiye gibi ülkelere AAOIFI standartlarını kabul etmeleri konusunda baskı yapmaya başladı. Son yıllarda Türkiye’de kamu sermayeli Ziraat Katılım, Vakıf Katılım, Emlak Katılım gibi islami finans kuruluşları da kurulunca AAOIFI standartlarını resmen kabul etmenin önemi arttı. Böylece 14 Aralık 2019’da, İslamcılığın Suud yorumunun paraya ilişkin çevirisi Resmi Gazete’de yayımlanarak hükme bağlanmış oldu. Bu tarihe kadar Türkiye Muhasebe Standartları (TMS) ve Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’nı (UFRS) kabul eden Türkiye şimdi ilk kez islami AAOIFI standartlarını uygulama konusunda adım atmış oldu.

CHP Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin:

”Bu karar alenen din ve inanç istismarıdır, hatta Anayasa’nın 2. maddesinde ifade edilen ‘laiklik’ ilkesine karşıdır”

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel:

”Adalet Bakanı Abdülhamid Gül’e soruyorum, Şeri hükümlere göre denetimleri kadılar mı uygulayacak”

AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan:

”Söz konusu kuralları “Hegel’den, Dostoyevski’den olacak, John Locke, Machiavelli, Shakespeare konuşacak, Allah’ın kitabı olunca ‘hayır’ diyeceğiz. Biz bunu kabul etmiyoruz”

CHP Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin:

”Faizsiz Finans Kuruluşlarının Bağımsız Denetimini Yürüten Denetçiler İçin Etik Kurallar…Adalet Bakanı Abdülhamid Gül’e soruyorum, ‘Bildiğimiz kadarıyla ülkemizde ikili hukuk sistemi yok. Bu karar alenen din ve inanç istismarıdır, hatta Anayasa’nın 2. maddesinde ifade edilen ‘laiklik’ ilkesine karşıdır. Aynı zamanda mütedeyyin vatandaşları dolandırmak için hazırlanmış bir kılıftır. Bu karar için Bakanlık olarak herhangi bir işlem yapmayı düşünüyor musunuz”

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel:

”Söz konusu kurallar Anayasa’ya karşı suç niteliğinde bir davranış..

Devletin mevzuatına ilk kez bir kutsal kitaptan ayetler giriyor. Bu inanç istismarı, bu dinî bir devleti egemen kılmak, yüzde 99’u Müslüman da olsa olmayanların da bulunduğu bir süreçte, bir toplumda bu kabul edilebilir bir yaklaşım değil.”

AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan:

”Bu kurumun çalışmasıyla ilgili hususlarda, yine o kurumun kuruluş amacına uygun bir şekilde çalışması için İslami referansların kullanılıyor olmasından daha doğal hiçbir şey olamaz.”

‘UYGUN BULMAM’

Adalet Bakanı Gül:

”Özgür Özel’in ‘bir kutsal kitap’ ifadelerini eleştiriyorum..

Çok hafif bir ifade olduğunu düşünüyorum çünkü İslam’ın evrensel mesajı olan Kuranı Kerim’den bahsederken ‘bir kutsal kitap’ şeklinde bir ifadenin daha özenli bir dile ihtiyaç olduğunu ifade etmek isterim.”

Özgür Özel:

” Sayın Gül, Anayasa’da ‘devletin dini’ ve ‘devletin kutsal kitabı’ diye bir şey tarif edilmediği için hiçbir kutsal kitaptan bir şeyin Resmî Gazete’de yayınlanması doğru değil. O dini başka işlere alet etme noktasında da ciddi bir saygısızlık. Kuranı Kerim’den bahsederken ‘Kur’anı Kerim’ demekten çekinmem ama hiçbir kutsal kitabın böyle bir yere alıntılanması ve onun Resmî Gazete’de yayınlanmasını laik hukuk devleti anlayışına uygun bulmam”

‘FETÖ’YÜ YARATMIŞ OLAN SİZSİNİZ’

AKP Denizli Milletvekili Şahin Tin:

”HDP terör yanlısı söylemlerinden hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Kahraman Mehmetçiğimize dil uzatmak söz konusu olduğunda HDP her zaman en ön safta yer almaktan geri durmamış hatta Türkiye Cumhuriyeti devletine ‘işgalci’ diyecek kadar alçalmıştır.”

HDP milletvekilleri:

”Kimseye ‘alçak’ diyemezsin. Kim oluyorsunuz da siz bize böyle söylüyorsunuz? Bu tür laflara pabuç bırakmayız. Hadsiz bir vekilsin. Derdimiz Türk Silahlı Kuvvetleri’yle ya da Mehmetçikle ilgili değil, sizin yürütmenizin, iktidarınızın yanlış politikalarıyla. Eğer bir terör örgütünün destekçiliğinden söz edeceksek önce FETÖ’ye bakacağız. FETÖ’yü bu devletin içinde yaratmış olan sizsiniz.”

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel:

”BMC’nin sahibi Ethem Sancak; ‘Benim arkadaşımdı Özgür, bunların sözcüsü. Eczacıydı. Onun ne bela olduğunu biliyorum. İşi gücü şeytanlık. Memleket yararına hiçbir şey yapmaz. Eczacılar odasındayken hep kavga ederdik. Hatta bir ara başkan Mehmet Domaç (Türk Eczacıları Birliği eski başkanı) elimden zor aldı adamı’ ifadelerini kullandı..

Hemen Mehmet Domaç’ı aradım, kendisiyle konuştum. ‘Ben böyle bir olay hiç hatırlamıyorum’ dedim. Sayın Domaç dedi ki ‘Bilmez misin hayal dünyası çok geniştir.’ Dedim ki ‘Bu konuda şahitlik eder misin?’ Ben o Meclis’in önceki dönem milletvekiliyim. Açıkça söyleyebilirsin ki Türk Eczacıları Birliği’nde böyle bir olay hiçbir zaman yaşanmadı. Ethem Sancak’ın hayal dünyasının ürünüdür’ dedi..

Kendisini para için her erdemsizliği yapacak bir zavallı olarak biliriz. Ethem Sancak Türkiye’ye zincir eczaneleri getiremediyse, meslektaşlarımın mesleğini elinden alamadıysa ben ve benim gibi arkadaşların mücadelesi yüzündendir, kuyruk acısı ondandır”

İLGİLİ HABER

cumhuriyet – Birgün – OZAN GÜNDOĞDU

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: