Gül’ün konuşması Erdoğan’a mesaj olarak yorumlandı.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Tunus’ta katıldığı panelde demokrasinin önemine ilişkin bir konuşma gerçekleştirdi.

Abdullah Gül:
“Demokrasi, güçlü parti, güçlü lider gölgesinde kalmamalı”
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 6-7 Aralık tarihlerinden Tunus’un önemli düşünce kuruluşlarından ‘The Arab Institute of Business Leaders – IACE’ın düzenlediği ‘Teşebbüs ve Devletin Yeni Rolü’ başlıklı düzenlenen panele katıldı.
‘TUNUS BAŞARILI DEMOKRASİ SINAVI VERDİ‘
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül demokrasi vurgusu yaptı. Gül’ün konuşması Erdoğan’a mesaj olarak yorumlandı.
Abdullah Gül:
”Bugün geriye dönüp baktığımızda, biz Tunus’un arkadaşları olarak gurur duyuyoruz. Tunus, asgari toplumsal maliyeti olan bir devrim gerçekleştirerek ve kaos yaratmadan ülke kurumlarını koruyarak demokrasiyi başardı..
Dünya bu süreci büyük bir hayranlıkla izlemiş ve Tunus deneyimini coşkuyla alkışlamıştır. Tunus’un bu demokratik deneydeki başarısı olağanüstü ve çok değerli çünkü Arap Baharı’nın çoğu ülkede bir Arap Kışı’na dönmesiyle başladı..
Siyasetin amacı ve yönetenlerin sorumluluğu, yaşam standartlarını, refahı ve insanların mutluluğunu arttırmaktır. Bu hedefe ulaşmak için atılacak ilk adım, barışı ve istikrarı sağlamak ve aynı zamanda farklı görüş ve ideolojilerin aynı alanı barışçıl bir şekilde paylaşmasını sağlamaktır..
Neyse ki, Tunus’ta güçlü etnik, dini, mezhepsel ya da dil farklılıkları bulunmuyor ve bu nedenle Tunus’ta bu hedeflere ulaşmak daha da kolay..
Geçen yüzyılda, en büyük ideolojik ve politik savaşlara tanık olduk ve bu deneyimlerden öğrendiklerimiz şudur: Temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmadığı toplumlarda barış, kalkınma ve refahın sağlanamaması. İç çatışmalar ve dış müdahaleler bu koşullarda kaçınılmazdır. Bu temel ilkenin son örnekleri, Doğu Avrupa ve Arap Baharı’ndaki Sovyet sonrası demokratik dalga olmuştur..
Tunus’un demokrasi yolunda attığı adımlar ve yolda kazanılan kazanımlar övgüye değer. Ancak, takdir edeceğiniz gibi, gerçek bir demokrasinin kurulması kısa sürede gerçekleşemez..
Demokratik kültürün kök salması için idari, yasal ve yapısal reformlara ek olarak, insanların kafasında bir dönüşüm şarttır. Bu bağlamda, demokrasiden ne anladığımız konusunda net olmalıyız. Her şeyden önce, demokrasi oy sandığına indirgenemez. ‘Kazanan her şeyi alır’ mantığı, seçimi kazanan her ne isterse yapabilir, bir ülkenin demokratik kalkınmasına zarar verir.”
‘DEMOKRASİ İNSANIN MUTLULUĞU VE REFAHI İÇİN VARDIR‘
Abdullah Gül:
”Demokrasi insanların refah ve mutluluğu açısından önemli bir değere sahip..
Demokrasiler çoğunlukçu değil çoğulcu olmalı. Demokratik bir hükümet, yalnızca çoğunluğun taleplerine ve haklarına değil, aynı zamanda azınlık gruplarına ve kimliklerine de saygı duymalıdır. Bu bağlamda, gerçek bir demokrasi, temel insan haklarının ve özgürlüklerinin evrensel standartlarla uyumlu olduğu, hukukun üstünlüğü ilkesinin her şeyden önce tutulduğu ve toplumun farklı kesimlerinin temsil edildiği ve katılma fırsatına sahip olduğu bir sistemdir”
‘Otoriter rejimler sürdürülebilir değil‘
Abdullah Gül:
”Yönetimde, kötüye kullanımı önlemek için güçlerin ayrılması, kontrollerin ve dengelerin uygun olduğu kurumsal yapıyla güvence altına alınmalıdır. Bu, demokrasinin güçlü partilerin veya liderlerin gölgesi altına düşmesini engellemek için bir gerekliliktir..
Kurumsallaşma ve meritokrasi, gerçek bir demokrasi için hayati öneme sahiptir”
‘İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ GİBİ İLKELERİN TÜMÜ GELENEĞİMİZDE MEVCUT‘
Abdullah Gül:
”Demokrasinin belirli özelliklere sahip olması gerekir..
Bunlar şeffaf ve hesap verebilir bir idare, diyalog ve uzlaşma kültürü, ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, cinsiyet eşitliği ve eğitim ve meslekler için fırsat eşitliğidir..
Bu değerlerin ve ilkelerin hepsinin Batı’da ortaya çıktığını ve Batı değerleri olduğunu düşünebilir. Yine de, Türkiye veya Tunus gibi Müslüman çoğunluktan bir ülkeden geldiklerinde, temelde bizim değerlerimiz olduğunu iddia edeceğim..
Belki tam olarak bu terimlerle isimlendirilmemiştir, ancak bu ilkelerin ve değerlerin tümü geleneğimizde mevcuttur..
Ayrıca, demokratik olmayan ve hatta otoriter rejimlerin de ekonomik olarak gelişebileceğini ve elde edebileceği iddia edilebilir. Ancak, bu tür bir gelişmenin sürdürülebilir olup olmayacağı açık bir sorudur. Genellikle bu şekilde yaratılan servet makul bir şekilde dağıtılmaz.”
‘BİR DEVLETİN GÜCÜ VATANDAŞLARINA SAĞLADIĞI MUTLULUKLA ÖLÇÜLMELİDİR’
Abdullah Gül:
”Bir devletin gücünün sert gücüyle ölçülmemesi gerektiğine kuvvetle inanıyorum. Yumuşak prestijiyle, uluslararası prestijiyle vatandaşlarına sağladığı mutlulukla ölçülmelidir..
Bir toplumdaki olumlu değişim ve inovasyonun ilk şartının özgür bir ortam oluşturulması olduğunu aklımızda tutmamız gerekir..
İnsanların girişimcilik özgürlüğüne sahip olduğu, insanların yaratıcı kapasitelerini sergileme fırsatlarının olduğu, mülk haklarının yasalarca güvence altına alındığı yerlerde ve hukukun üstünlüğünün her şeyden önce geçerli olduğu yerlerde, o zaman kaliteli ekonomik büyüme sağlayacak bir sisteme sahipsiniz”
İLGİLİ HABER
Odatv.com – yeniçağ
