
‘Siyasi üstlerinize bunları niye sormuyorsunuz?’
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu: “Biz çölün ortasında kurulan bir kent değiliz.”

İSKİ’nin su fiyatlarındaki artış talebinin İBB meclisinde reddedilmesi ve Kanal İstanbul tepkisi…
Ekrem İmamoğlu:
“Biz çölün ortasında kurulan bir kent değiliz. Bu şehre ihanet ettirmeyeceğiz. Bu şehrin iradesini her ortamda savunmaya söz verdik. Bütün detayları oturup kamuoyuyla tartışalım.
Bu işin sonu referanduma kadar gider. Milletin umrunda değil. Millet Kanal İstanbul’dan ne bekliyor Allah aşkına? İş mi bekliyor? Aş mı bekliyor? 1 milyar metreküp ne demek?
Geçen gösterdim Esenler, Bağcılar, Güngören’in şöyle 30 35 metre yukarıya doğru havalanması demek. Nereye koyacaksın? Hiçbir fikir yok. Bu şehri alabora etmenin her yeri inşaata çevirmenin anlamı ne?”
‘UCUZ KAHRAMANLIK!‘
İSKİ’nin hazırladığı ‘zamlı su tarifesi’ AKP’nin oylarıyla reddedildi, Bu İSKİ’nin mali yapısını nasıl etkileyecek?
Ekrem İmamoğlu:
”Ucuz kahramanlık. Zamma karşı olduklarını söylüyorlar. Hangi zamma karşısınız? Elektrik, akaryakıt ya da doğalgaz zammına mı karşısınız? Bütün bu zamları ortaya koyduğunuzda, Türkiye ortalamasının yüzde 50’nin üzerinde..
Grubun, özellikle AKP grubunun siyasi üstlerinden talimat almadan hareket etmedikleri ortadadır, nettir bu! Kendileri de bunu bilirler. Dolayısıyla talimat süreci böyle işletildiyse, talimat verenlere, keşke İstanbul’u düşünen meclis üyeleri şunu sorsaydı: ‘TBMM’de de AKP milletvekilleri çoğunluk. Siz niçin orada milletvekilleri olarak akaryakıt, doğalgaz zammına karşı olmadınız? Milletle alay mı ediyorsunuz? ‘Biz su zammına karşıyız, arabaların kapılarına, su zammı işte, afiş bırakmalar…’
Bunlar çok komik işler. Vatandaşın aklıyla alay etmeyin. Bu zammın yapılmasını istemediniz mi? Hadi o zaman ben de sizi davet ediyorum: AKP milletvekillerinize seslenin; bu millet adına, bütün zamları geri alsınlar. Bizim sorunumuz yok o zaman. Hatta kara geçeriz. Bu bahsettiğim etkin zamları geri alsınlar. Millet de rahatlasın, İSKİ de rahatlasın.”
‘MELEN BARAJI NEDEN SÖZ VERİLEN ZAMANDA BİTİRİLEMEDİ?‘
Ekrem İmamoğlu:
”Bizim arkadaşların verdiği teklif o kadar masum ki! Biz istemeyiz zam yapmak. Ancak onu bile yaparken, toplumu düşünerek zam yaptık..
Az tüketenin aslında zammı yaşamayacağı, yani çok tüketenin daha fazla ücret vereceği bir üç kademeli fiyat tarifesini devreye sokmak adına bir öneri oluşturdu benim arkadaşlarım..
Bakın, İSKİ’yi ve bütçesini konuşuyoruz. İSKİ yatırım yapacak. İSKİ, İstanbul’u nasıl devraldı? SayınErdoğan, birkaç gün önceki ifadesiyle; ‘Biraz kuraklık yaşayınca İstanbul su sorunu yaşayacak’ tereddüdünü ortaya koydu. Sayın Erdoğan haklılar. Çünkü biz, öyle bir İstanbul devraldık.
Daha önce söyledikleri gibi; 2040’a, 2071’e kadar, nüfusu 30-35 milyon da olsa su sorunu yaşamayacak bir İstanbul devralmadık. Önce bunla bir yüzleşsinler. Hatta 7 Aralık’ta 3 yıl geçmiş olacak.
Sayın Veysel Eroğlu’nun, geçmişteki DSİ’nin bağlı olduğu bakanlığı yöneten sayın Bakanın kendi ifadesi var: ‘7 Aralık 2016, şu saatte Melen Barajı hizmete girecek!’ Biz göreve geldiğimizde, Melen Barajı, yaklaşık 9 milyon metrekare su toplama alanı olan baraj suyla dolu olmalıydı, İstanbul’a su basıyor olmalıydı. Bakın orada, su basma ile süreç bitmiş, enerji ile ilgili yatırımlar yapmaya hazır, her şey hazır, ama ortada baraj yok! Niye yok. Niçin sıkıntı yaşanıyor. Niye yok? Niçin yapılmadı? Bunları neden sormuyorsunuz? Yani bu kadar samimi iseniz, İstanbul’u bu kadar düşünüyorsanız benim kıymetli meclis üyelerim. İstanbul’un kıymetli meclis üyeleri; bunu niye sormuyorsunuz?
Milyarlarca lira harcandı. Şimdi onun tadilatı için, belki 600 milyonun üzerinde maliyette harcamalar yapılacak. Bunları niye sormuyorsunuz? Bakın biz bunları düzeltmek zorundayız. Bu hatayı yapanlara, bu gecikmeyi yaşatanlara İstanbul’da birazcık kuraklık yaşandığında sorun var diye, 5 aylık sürede sanki bunun sorumlusu bizmiş gibi! Biz, size güvenerek devraldık. 2040’a kadar su sorunu yok diye çok mutlu bir şekilde İSKİ’yi devraldık. Ama olmadığını siz de söylüyorsunuz.”
‘UCUZLUKLARIYLA ONLARI BAŞ BAŞA BIRAKIYORUM‘
Ekrem İmamoğlu:
”Dolayısıyla günün sonunda zam konusunda yaptıkları iş, tümüyle ucuz kahramanlıktır. Tarihe geçmiştir. Üzücüdür. Tabii ki tedbirleri almaya, süreci analiz etmeye, bir taraftan zammı reddeden anlayışla ne yapmak istediklerini hukuken de anlamaya çalışacağız.
Arkadaşlarım inceliyorlar. Bu ucuz kahramanlıklarıyla onları baş başa bırakıyorum. Bizim verdiğimiz, dar gelirlinin su faturasına yük olmadan, çok harcayanın, bahçesini sulayanın ya da işyerinde çok tüketenin daha fazla su tarifesiyle karşı karşıya geleceği çok randımanlı bir öneriydi. Kaldı ki yıllarca bu şehre pahalı su tükettirmiş bir iktidarın dönemine de biz son verdik. Suda indirimi biz yaptık. Ama o ara dönemde, benim bir süreliğine elimden görevin alındığı dönemde onu bile yanlış geçirdiler. Kademeyi ortadan kaldırdılar. Az tüketene çok fatura, çok tüketene az faturayı devreye soktular. Biz, onu da düzeltecektik. Ama düzelteceğimiz vakitler gelir.”
‘UZMANLARA BAKARSANIZ DAHA İYİ ANLARSINIZ!‘
Ekrem İmamoğlu:
”Elbette meclis bira karar almıştır. İstanbul’un en kıymetli iştiraklerinden İSKİ’nin bütçesi geçmiştir. Şimdi bizim bütün çelişkileriyle, uyarılarıyla verilen tekliflerle hak, hukuk hangi yetkiler var elbette kamu lehine. Bunu gözden geçirip bakmamız gerekiyor..
Bizim aldığımız zam kararı, zaten Ocak ayından itibaren devreye girecekti. Konuştuğumuz şey, 4 aylık şov için gereksiz bir şey. Bu tamamen bir şov. Algı yaratmak..
Tevfik Bey, uzman değil. Siz, uzmanlara bakarsanız bence daha iyi anlarsınız. Tevfik Bey, siyaset yapıyor. İyi de yapamıyor ama yapıyor. Bence uzmanların ortaya koyduğu raporlar itibar ederseniz daha iyi anlamlı olur”
‘İSKİ’NİN BATMASI GİBİ BİR ŞEY YOK‘
Ekrem İmamoğlu:
”İSKİ’yi batırmaya güçleri yetmez. 130 değil, 170 değil, 370 de olsa ona gücü yetmez meclis üyelerinin. Yani kimsenin haddine değil. Tedbirleri alacak seviyedeyiz. Uygulamalara ve yapılanlara bakacağız. Ben ilçe ilçe geziyorum. Her ilçede İSKİ’nin yatırımları var. Onları en iyi kendileri biliyor. Başta Tevfik Bey gibi belediye başkanları da biliyor. Ama dediğim gibi, dün ortaya konulan cümleler, siyasi sözler elbette bizim idaremizdeki arkadaşlarımızı bağlamaz. ‘Batma’ diye bir şey yok. Tedbirleri alacak seviyedeyiz. Tümüyle dün yapılanlar ucuz kahramanlıktır..
Bu dosya meclise sunulalı nerdeyse 20 gün oldu. Herkes katkı sunacak. Zaten amaç katkı sunmak. Bir hafta önce bana geldiler. ‘Böyle bir şey sunulmuş ama şöyle bir şey yaptığımızda daha doğru olur’ dediler. ‘Çok iyi’ dedim. ‘Bunu karşı siyasi partiyle de görüşmek istiyoruz’ dediler. ‘Çok iyi olur’ dedim. ‘Ortak olsunlar’ dedim. Amaç; mecliste olan iyi şeyleri büyütmek..
İSKİ’yi överken ve kötülerken herkes dikkat edecek. Ya da İSKİ’yi överken, ‘40-50 yıllık su sorunu çözdük’ derken bir yandan da ‘Bak yağmur yağmadı, kuralık oldu. Tehlike çanları çalıyor’ diye saçma sapan gazetelerde manşetler atanların o cümlelerine vesile olmamak lazım. Meclis, iş geliştirme yeri. Benim bir hafta önceden haberim vardı. Karşı tarafla da bu bilgiyi paylaştılar. Benim arkadaşlarımdan elde edindiğim bilgi bakıyoruz, inceliyoruz. Son bir gün kala bu kararlar ortaya çıktı. Sanırım talimat öyle geldi.”
‘İHANETİN BOYUTU 100 KAT!‘
Ekrem İmamoğlu:
”Kanal İstanbul için tümüyle karşı olduğumuzu açıkladık. Çünkü Türkiye’nin bu kadim güzel kentinin bir şehri, bu denli alabora edecek, mahvedecek bir projeye gereksinimi yoktur.
İşin maddi boyutunu bir kenara koyalım. Önce şunu söyleyelim: Doğayı tahribat açısından, şehrin bütün dengelerini erişimini ulaşımını yaşamını alabora edecek böyle bir yatırımın İstanbul’a oluşturacağı travmaları, bir gazete 3 kat demiş, ben öyle bir şey demedim, bu şehre bugüne kadar ‘ihanet ettik’ denen kavramların 100 katı. Bu kadar derin bir sorundur. Bunu teknik insanlar görüyor, herkes görüyor. Bu sürecin içinde bu işe ‘Doğru bakıyorum, olumlu bakıyorum’ diyen teknik insanın bile vicdanı akşam kendisi ile baş başa kaldığında ağrıyor, sızlıyor. Vicdanının sızladığına ben eminim.
Bu kadar net konuşuyorum. Öyle bir ihtiyacı yok İstanbul’un. Sıfır. Gündeminde yok. Geçmişte Marmara Denizi’ne 3-4 tane adayı koyanlar. Hafriyattan ada yaptılar, bu projeleri biz gördük. 7-8 sene önce gördük. O adaların üzerinde 2-3 milyon dolara, 4 milyon dolara yurtdışında satacağız diye pazarlama yapanlar… Akıl tutulması.”
‘DEPREM KUŞAĞINDA YAPIYORSUNUZ; AKIL TUTULMASI!‘
Ekrem İmamoğlu:
”Deprem kuşağında yapıyorsunuz. Akıl tutulması. Depreme en yakın havzanın olduğu noktadan, Küçükçekmece Gölü’nün oradan bir kanal ile İstanbul’u ikiye bölüyorsunuz, Avrupa yakasında, stratejik olarak güvenlik olarak bir ulaşılmaz, erişilmez ada oluşturuyorsunuz. Depremin etkilerini güçlendiriyorsunuz. Neresinden dinlesek elinizde kalır. Bugüne kadar yapılan ihanetleri, 100 ile çarpın. 65 milyar lira deniliyor, 75 milyar lira deniliyor. Bu paralarla İstanbul’un deprem sorununu çözelim.
İstanbul’da 50 bin binanın risk altında olduğuna dair rapor var. Benden önceki yönetimlerin hazırladığı raporlar da var. Tekrar analizini yapıyoruz. Önümüzdeki hafta depremi konuşacağız. İstanbul’da depremi çözememiş bir basiretsiz bir dönemi İstanbul’a yaşatmışken, İstanbul’a 65-70 milyar belki de 100 milyar harcayacaklar…
Hesaplara göre 1,5 milyar metreküp hafriyat var. Yapılan toplantıda hiç kimse bununla ilgili konuşmamış. DSİ de bu işe karşı çıkmış. Altını çizelim. Yapılan toplantıda olumsuz rapor vermiş DSİ. Doğru, hiçbir teknik kurulun buna olumlu rapor verme hakkı da yok, haddi de yok, şansı da yok.”
‘REFERANDUMA KADAR GİDER‘
Ekrem İmamoğlu:
”Biz, çölün ortasında bir kent değiliz. Çölün ortasında parayla alabora edilecek ya da parayla kurulan bir kent değiliz. Bu kent Allah’ın bir lütfu. Bu şehre ihanet etmeyin, ettirmeyeceğiz. Bu milletin iradesini her ortamda savunan bir yönetim olmaya söz verdik. Bunu sonuna kadar savunacağız. Bütün detaylarını oturalım kamuoyu önünde tartışalım. Bu işin sonu referanduma kadar gider. Bu millete bu şehre sormak zorundasınız. En doğru kararı millet vermez mi? Söz milletindir demedik mi? Benden çok geçmiş dönemin yönetenleri bu cümleleri kurmadı mı? Millete bunu tek tek anlatalım, millete soralım. Millet, Kanal İstanbul’dan ne bekliyor Allah aşkına? İş mi bekliyor, aş mı bekliyor? 1,5 milyar metreküp hafriyat ne demek? Esenler, Bağcılar, Güngören’in 30-35 metre yukarıya doğru havalanması demek. Nereye koyacaksınız bunu? Hiçbir fikir yok ortada. En az 6-7 yıl bu şehri alabora etmenin, her tarafı inşaata çevirmenin anlamı ne? Ne biliyor musunuz? Yine milletin aklıyla oyun oynamak. Şu anda bu ülkede ekonomik sorunlar var. Her gün travmalar yaşanıyor, işsizlik almış başını gidiyor. 2011’de “çılgın proje” dedikleri iş acaba yine işe yarar mı diye milletin önüne böyle bir şeyi servis etmeye kalkıyorlar. Tümüyle yanlış bir iştir karşısındayız. Millete soralım noktasına getirelim. Herkese anlatalım. Bütün bilim insanları şeffaf olarak bu işi tartışsınlar. Bütün akademisyenler, yatırım unsurları, ekonomistler, ülkesini seven herkes bu işi tartışsın; ondan sonra da halka soralım.”
cumhuriyet