‘Türkiye’nin içinde bulunduğu durumla ilgili kendimi büyük bir vebal altında hissediyorum’
AKP’den istifa etmesinin ardından ilk kez televizyon programına katılan eski bakan ve milletvekili Ali Babacan..

‘Kendimi büyük bir vebal altında hissediyorum’
Ali Babacan:
”Türkiye, başkanlık sistemine geçtikten kısa bir süre sonra ekonomik krize girdi. Ülke karanlık bir tünele girdi. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumla ilgili kendimi büyük bir vebal altında hissediyorum..
Erdoğan benim AKP’den ayrılmamı istemedi ancak; Türkiye’de yaşanan olumsuzlukların giderilmesi için 2013 yılından 2019’a kadar uğraştım, başarılı olamayınca da istifa ettim..
Başkanlık sistemiyle ilgili birçok argüman karşılıksız kaldı. Yeni ekonomi programlarının bir karşılığı yok. Bunlara güven duymuyorum. Ülke karanlık bir tünele girdi. Büyük bir ekonomik krizle karşı karşıyayız. Ancak başkanlık sisteminin test süreci devam ediyor.”
“Abdullah Gül dışarıdan destek verecek”
Ali Babacan:
”Abdullah Gül partimize dışarıdan destek verecek, parti içerisinde yer almayacak. Bunu başta akitleştik..
Ana akım bir siyasi çalışma olacak. Geniş kitlelere hitap edecek. İttifak ya da ortak aday derdimiz yok. Halkın en çok teveccüh ettiği siyasi parti olmak istiyoruz..
Halkımıza karşı açık, dürüst ve şeffaf olmalıyız. Halkın tecrübeli siyasi isimlere ihtiyacı var. Başka bir siyasi parti kurulurken içerisinde yer alan ve 70 yaşını geçmiş birçok kişiyle irtibatımız var. Bin biliyorsan bir bilene danış. Eskiyi iyi bilen, toplumda karşılığı olan birçok isimle görüşüyoruz.”
‘Partinin adı henüz belli değil’
Ali Babacan:
”Partinin adı henüz belli olmadı. Bize yüzlerce logo önerisi geldi..
Önce kadro ve fikirler ve ortak fikir belirlendikten sonra. 24 ayrı başlık belirledik..
3 amacımız var. Politikamız, günlük meselelerle ilgili duruşumuz ve projeler. Siyasete girdiğimiz günden beri iş ürettik. Ben çok konuşmam. Memleketin yakıcı sorunları var. Çözüm üretmek için buradayız.”
‘Dünyaya korku siyaseti hakim, siyasiler halka ümit veremiyor‘
Ali Babacan:
“Siyasetçiler halka gelecek ümidi veremiyor. Korku siyaseti yapıyorlar. Oy toplamak için insanları bir şeylerle korkutmak zorundasınız. Bu korku siyaseti felaket bir şey..
Türkiye, 2008-2009’daki krizden çıktık. Çünkü zamanında reformları yaptık, borçlarımızı azalttık, bankaları güçlendirdik. Türkiye’de korku siyaseti yapmak gereksiz. Biz siyasetimizi gelecek üzerine inşa ediyoruz. Türkiye’nin büyük bir büyüme potansiyeli var. Türkiye’yi ileri taşımak istiyoruz.”
‘Türkiye’de demokrasi iyi işlerse her sorunu çözebilir‘
Ali Babacan:
“Türkiye’nin çözemeyeceği hiçbir sorun yok. Ancak dış politikada yalnızız. En büyük sorunlarda dahi güvenebileceğimiz bir ülke yok. Bu kadar yalnız kalmak çok riskli bir şey. Doğu Akdeniz’deki duruma bakın. Bu kabul edilebilir bir şey değil..
2008 yılına kadar bölgedeki sınırların anlamsızlığından bahsediyorduk. Avrupa bunu yaptı. Avrupa Birliği bugüne kadar yapılan en büyük barış projelerinden biridir. 50 milyon insan öldü kolay değil. Ancak şu anda sınırlar kalktı.
Barış ve diyalog üzerine bir siyaset güdeceğiz. Türkiye’de demokrasiyi iyi işletirsek, özgüvenimiz yüksek olursa her sorunu çözeriz. Türkiye’de temel ilke ve değerlerden uzaklaştıkça sorunlar baş gösterdi.”
‘Toprak bütünlüğü Türkiye’nin kırmızı çizgisidir‘
Ali Babacan:
”Türkiye, 2008 krizinden rahat çıktı. O dönemde Türkiye gerekenleri yaptı ancak şu anki durumda gerekenler yapılmıyor..
Türkiye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğü kırmızı çizgimiz..
‘Batı finans çevrelerinin adamı’ iddiaları…Ben Hazineden Sorumlu Devlet Bakanıydım ve AB ile ilişkilerden sorumluydum. Bu süreç içerisinde Avrupalı kuruluşlarla yakın çalıştık. Avrupa Birliği üyeliği hedefimiz vardı. Dünya finans çevreleriyle ilişkili olmamızdan doğal bir şey yok. Bunlar tamamen boş iddialar.”
‘FETÖ sürecinde ciddi mağduriyetler var‘
Ali Babacan:
”Evrensel hukuk ilkelerinden ayrılınmaması gerekiyor. FETÖ sürecinde ciddi mağduriyetler var. Ülkede huzursuzluk var. Şehirden şehre farklı uygulamalar oluyor. Kurallar belirlenmeli ve istisnasız uygulanmalı..
Genç nüfus başka ülkelere göçme niyetinde. Gençler korkmasın, bu ülke hepimizin. Geleceği onlarla birlikte inşa edeceğiz..
Gençler için yurt dışı tecrübesinin yararı var. Ancak pergelin bir ayağı her zaman Türkiye olmalı.”
‘AKP’nin kurulduğu iklim ile şu anki iklim çok farklı’
Ali Babacan:
‘AKP bitti, Davutoğlu ile birlikte sonrası için hazırlık yapıyor’ iddiaları..
Siyasete bu partiden girmem nedeniyle doğal buluyorum. Ancak AKP’nin kurulduğu zamanki iklim ve şu anki çok farklı. AKP, 28 Şubat ve 2001 ekonomik krizi ikliminde kuruldu..
AKP’nin kurulduğu iklimi İmam Hatip ve başörtüsü yasaklarıyla da tanımlayabiliriz. Bu alanlarda kaydedilen gelişmeler geri dönülmez..
Zamanın siyasi iklimi ise; ‘İfade özgürlüğü ve adalet’ yokluğu ve ‘yakan bir ekonomik sorun”’
‘Devletin varlık sebebi 1 kişi de olsa onun hakkını korumaktır‘
Ali Babacan:
”Yönetim sistemi hakkında…Beraber çalıştığımız arkadaşlarımız ekseriyetle Parlamenter sisteme dönüşe taraftar..
Türkiyenin meseleleri konuşmaya, tartışmaya ihtiyacı var. Devletin varlık sebebi 1 kişi de olsa onun hakkını korumaktır. Bunun da yeri Parlamento. Meclis’in ‘istişare organı’ olarak görülmesi gerekir..
Güçler ayrılığını sağlamak ve kontrol mekanizmaları kurmak lazım. Yüzde 90’ı temsil eden Meclis şu an gücünü kaybetmiş durumda. Parlamento’nun hem yasama hem de denetleme gücünü gerçek anlamda kullanmasını sağlamak lazım..
Kuracağımız partinin iktidara gelmesi halinde sistemde değişikliğe gidileceğiz. Sistemin adı farklı olabilir ama önemli olan güçlü bir parlamento olmasıdır.”
‘PKK’nın argümanlarını ortadan kaldırmak lazım’
Ali Babacan:
”Türkiye’deki Kürt sorunun tarihi boyutları var. Terörle mücadele elbette sürecek ama tek mücadele silahlı mücadele değildir..
Bölgedeki diğer aktörlerle görüşmeden terör sorununa çözüm bulunamaz. PKK’nın Rusya tarafından terör örgütü olarak tanımlanmıyor. Haklar konusunda başta herkesin hakkını vererek PKK’nın argümanlarını ortadan kaldırmak lazım..
Ortak Türkiye tasavvuru ile her vatandaşa eşit hakların sunulması gerekiyor. Alevi sorunu…Herkes bu ülkenin eşit vatandaşı. Devletin görevi inanç ve ibadet özgürlüğünü garanti etmek, dönüştürmeye çalışmak değil.”
İLGİLİ HABER
