'Neyle istiyorsanız, nerede istiyorsanız, kimle istiyorsanız ve kime karşı istiyorsanız onunla savaşın'

5 bin IŞİD militanının tutulduğu hapishaneden fotoğraflar

Türkiye tarafından Suriye’nin kuzeyinde başlatılan Barış Pınarı Operasyonu, bu bölgedeki hapishanelerde tutulan eski IŞİD militanlarına ne olacağı sorusunu da gündeme getirdi.

Fransız Haber Ajansı (AFP), 5 bin kişinin tutulduğu bir hapishaneyi ziyaret ederek buradaki koşulları görüntüledi.

Turuncu üniformalar ve gri örtüler

Hapishanede çok sayıda 20 yaşından küçük tutuklu da varAFP/Fadel Senna

Çoğunlukla Suriyeli ve Iraklılardan oluşan ancak içlerinde İngiliz, Fransız ve Almanların da bulunduğu militanlar, hapishanede turuncu üniforma giyiyor.

Her birinde onlarca kişinin kaldığı koğuşlarda zemini yere serilmiş gri minderler ve örtüler kaplıyor. Koğuşun bir tarafında ise yarım duvarla ayrılmış tuvaletler var.

20 yaşından küçüklerin de bulunduğu hapishanede tutuklular dışarıda ne olduğundan habersiz günlerini geçiriyor.

Zamandan tek haberdar oldukları nokta namaz saatleri.

Keskin bir koku

Hastane koğuşu da diğer koğuşlar kadar kalabalıkAFP/Fadel Senna

Hapishanenin bir kısmı hastane koğuşu olarak kullanıyor..

Diğer koğuşlar kadar kalabalık olan klinikte bazı tutuklular yataklarda kalırken, diğerleri yerlerde oturuyor…

Her ne kadar tutukluların üçte biri yaralı olsa da sadece 300’ü geceyi bu kısımda geçiriyor.

Çatışmalarda uzuvlarını kaybedenlerin yanı sıra açık yaraları olan militanların tutulduğu koğuşta keskin bir koku etrafı sarıyor.

Tutukluların arasında Hepatit ve AIDS hastaları da bulunuyor.

’50 milletten insan var’

Kürt yetkililere göre Suriye’nin kuzeyindeki hapishanelerde 50’den fazla milletten insan bulunuyor.

Ancak Fransa’dan Tunus’a, Almanya’dan İngiltere’ye çoğu ülke, kendi vatandaşı olan militanların iadesini istemiyor ve kabul etmiyor.

Büyük bir kısmı pişman olduklarını ve tek dileklerinin ülkelerine dönmek olduğunu dile getirse de, tutuklulara nasıl bir muamele uygulanacağı konusu netlik kazanmadı.

Amerikan yetkililere göre Barış Pınarı Operasyonu’nun başlamasından bu yana en az 100 militan hapishanelerden kaçtı.

Örgütün lideri Ebu Bekir el Bağdadi’nin operasyonla öldürülmesinin ardından, IŞİD’e ve hala yakalanamayan üyelerine ne olacağı sorusu da gündemdeki yerini koruyor.

IŞİD lideri Bağdadi’nin ardından, Türkiye’yi ve bölgeyi ne bekliyor?

IŞİD lideri Ebu Bekir el Bağdadi’nin ABD’nin kapsamlı bir operasyonu sonucu öldürülmesi, operasyona ABD askerlerinin toprakları üzerinden geçmesine izin vererek destek sağlayan Türkiye ve bölge istikrarı açısından da olası sonuçlar doğuracak..

Operasyonun üzerinden bir gün sonra başkent Ankara’da, IŞİD’e yönelik Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince düzenlenen operasyonda, terör örgütüyle iltisaklı oldukları tespit edilen yabancı uyruklu 20 kişi gözaltına alındı..

  • Özyeğin Üniversitesi’nden siyaset bilimci Doç.Dr. Evren Balta:

”IŞİD Irak ve Suriye’de güçlendi, ama kendisini hiçbir zaman Irak ve Suriye’de yaşanan savaş ile sınırlamadı. En başından itibaren küresel cihat fikrine uygun olarak takipçilerine olağanüstü esnek bir strateji sundu,” diyor.

‘Küresel’ cihat nedir?

  • Doç.Dr. Evren Balta:

Küresel cihat: ‘Neyle istiyorsanız, nerede istiyorsanız, kimle istiyorsanız ve kime karşı istiyorsanız onunla savaşın’ fikrine dayanıyordu.. Nerede, kime karşı ve kiminle olursanız olun stratejisi, IŞİD’i farklı gerekçelerle tüm başkaldıranlara hitap eden esnek ve küresel bir dava haline getirdi.

Bağdadi’nin ölmesi IŞİD’in bir örgüt ama daha da önemlisi bir ideoloji olarak sona ermesi anlamına gelmiyor ve bugünkü temel güvenlik sorunu IŞİD ile radikalleşen kişilerin radikalleşmelerinin geri döndürülmesi süreci olarak görülmeli..

IŞİD’in küresel düzeyde cazibesinin nedeni sadece Ortadoğu politikasıyla ilgili değil. IŞİD’e katılanlar bir örgütün koruması altına girmeyi rasyonel bir biçimde benimseyen ya da hayattan vazgeçmiş, fakir, aşağılanmış ve kaybedecek hiçbir şeyi olmayan kişiler değil..

2011-2016 yılları arasında 120 farklı ülkeden sayıları 42 bin civarında olduğu düşünülen kişi IŞİD’e katılmak ve birlikte savaşmak için Suriye’ye gitti..

Katılımcıların 5 bini Avrupa ülkelerindendi. Avrupa ülkelerinden IŞİD’e katılımların, bebeğini bırakan annelerden parlak üniversite öğrencilerine kadar çok geniş bir profil arz ediyordu.

Bu kişiler Bağdadi’nin büyüsüne kapıldıkları için de IŞİD’e katılmadılar. Tam aksine IŞİD’in esnek neredeyse lidersiz yapısı IŞİD’in cazibesinin önemli bir nedeniydi..”

Türkiye’de IŞİD!

Türkiye’de son dört yılda IŞİD’e karşı 2 binden fazla operasyon gerçekleştirildi ve Türkiye’de IŞİD ile bağlantıları nedeniyle gözaltına alınan ve hüküm giyen yaklaşık 1 bin 200 kişi bulunuyor.

Türkiye’nin ‘giriş yasağı uygulananlar’ listesinde 151 ülkeden 76 bin 818 kişi bulunuyor ve yabancı terörist olduğu şüphesiyle 102 ülkeden 7 bin 600’den fazla yabancı uyruklu kişi de bu zamana dek sınır dışı edildi.

Türkiye, yabancı savaşçıların geçiş rotasında

  • Doç.Dr. Evren Balta:

”IŞİD’le mücadelede klasik bir terörle mücadele stratejisi yeterli değil; zira IŞİD örgütsel olarak zayıflasa ve ortadan kaybolsa dahi bu ideolojiyi hem farklı coğrafyalara hem farklı mecralara taşıyacak pek çok yeni aktör var, ya da ortaya çıkabilir..

Yabancı savaşçıların geçiş rotalarında bulunmak büyük bir güvenlik riski. Örneğin Suriye savaşının hızlı bir şekilde radikalleşmesinde Suriye’nin 2003’ten sonra Irak’ta savaşmaya giden cihatçıların rotası olması çok büyük bir rol oynadı. Suriye’de savaşçılara lojistik destek sağlayan ama o dönemde aktif olmayan pek çok hücre oluştu. Suriye’de Esad’a karsı mobilizasyon başladığında bu gruplar hâlihazırda oradaydı..

Türkiye’nin de Suriye’ye savaşmaya giden cihatçıların uzun yıllar rotası olmuş olması, Bağdadi’nin hemen sınırımızda bulunmuş olması benzer bir güvenlik tehdidi ile karşı karşıya olduğumuz anlamına geliyor ve Türkiye’nin en önemli güvenlik sorunu budur.

‘Liderlik kavgası da kendisini gösterebilir’

  • Askeri güvenlik ve strateji uzmanı Abdullah Ağar:

”Bağdadi’nin ölmesiyle birlikte IŞİD’in misyonunu tamamladığını düşünmüyorum..

Bu olayın örgüt üzerinde elbette etkileri olacak ve bu etkiler zaman içerisinde şekillenecek. Öncelikle ‘biz varız, bitmedik, halen varlığımızı ve etkimizi devam ettiriyoruz’ algısını üretmek adına önümüzdeki dönemde bir ivme görebiliriz. Onlar açısından iddialarını devam ettirmek son derece önemli..

Bu süreçte liderlik kavgası da kendisini gösterebilir..”

‘Parçalanma olasılığı yeni halifeye bağlı

Abdullah Ağar:

”Örgütte yeni dönemde bir parçalanma olasılığı var, ama yeni bir halife lanse etmeleri örgütün bütüncüllüğü ve uluslararası arenadaki etkisi açısından önem taşıyor. Zira artık sadece Irak ve Suriye’de değil, Kafkaslardan Afrika’ya, Orta Doğu’dan Uzak Asya’ya dek 20 kadar ülkede etki eden bir örgütlenmeden, hücre yapılanmasından ve mikrosallaşmış etkiden söz ediyoruz…

Sözde halifenin kim olacağı önemli. Nasıl bir denklem kurulacak? Batı medyasındaki bazı iddialarda olduğu gibi Telaferli bir Türkmen olan Abdullah Kardaş mı Bağdadi’nin yerini alacak sorusunun yanıtı da önem taşıyor. Eğer böyleyse IŞİD’le ilgili olarak demografik ve coğrafi açıdan stratejik bir nokta olan Telafer üzerinden yeni bir senaryo devreye girmiş olabilir ve bu zamana değin IŞİD’le en sert mücadele etmiş ülke olan Türkiye’yi IŞİD’le iş birliğinde bulunurmuş gibi yaftalamaya çalışan bir oyun oynanabilir..

İkinci büyük mağlubiyet

  • Bahreyn merkezli Le Beck danışmanlık merkezinde istihbarat birimi başkanı Michael Horowitz:

”Al Bağdadi’nin ölümü, IŞİD için Irak ve Suriye’deki ‘sözde hilafeti’ yitirmesinden beri ikinci büyük mağlubiyet oldu..

Grup, onunla aynı şereceden ve onun kadar karizmatik birini bulmakta zorluk çekecek; özellikle de Bağdadi’nin grubunun çarpıcı yükselişiyle bağlantılı görüldüğünü düşünürsek..

Ancak, Bağdadi’nin ölümü IŞİD’in sonu değil, ‘tıpkı Usama bin Ladin’in yerine daha az karizmatik olan Ayman al-Zawahiri’nin gelmesine rağmen El Kaide’nin büyük bir küresel oyuncu olmaya devam etmesi gibi..

IŞİD Bağdadi’nin ölümünden sonra değişebilir, ama halen bölgedeki başlıca cihatçı gruplardan biri olmaya devam edecek.”

Örgüt baskı altında tutulmalı

  • Askeri güvenlik ve strateji uzmanı Abdullah Ağar:

”Önümüzdeki dönemde IŞİD’in Türkiye ve bölge ülkelerinde doğurabileceği olası güvenlik risklerini önlemek için örgütün baskı altına alınması gerekli..

Yakın zamanda Suriye tarafından Türkiye’ye IŞİD unsurlarının sızmaları oldu, ancak kendilerini patlatmadan sınır illerinde yakalandılar. Bu mücadelede istihbarat ve etkisizleştirme çok önemli.”

‘Halifelik de geleneksel olarak devredilir’

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Haldun Yalçınkaya:

”Lideri öldürmek, bir terör örgütünü sonlandırma şekli ve örgüte ciddi bir darbe vurdu..Ancak IŞİD söz konusu olduğunda çok fazla etkili olmayabilir..

IŞİD’in söylemi devlet oluşturmaya yönelik olup başındaki kişiye de halife ünvanını veriyorlar. Halifelik de geleneksel olarak devredilir..

Trump’ın konuşmasında teşekkür ettiği Suriye, Irak, Rusya, Türkiye gibi periferik olarak yakında olan ülkeler doğal olarak IŞİD’in önümüzdeki dönemde hedefi olacak; ama zaten IŞİD söz konusu olduğunda bu ülkeler zaten hedefteydi ve bu durumun etkisi sınırlı olacaktır..

Bağdadi 2014 yılında hicret çağrısı yaptığında herkes o bölgeye hücum etti. Militan selefiler arasında kendini dinletebilen bir halifeydi ve bu kişiler bir ütopyaya doğru koşuyorlardı. Dolayısıyla ortada coğrafyadan, sınırlardan bağımsız sorunlu bir ideoloji var..”

Türkiye’de şu ana kadar IŞİD bağlantılı ve ağırlıklı olarak intihar saldırısı olarak gerçekleşen saldırılarda 315 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı.

İLGİLİ HABER

tr.euronews – Menekşe Tokyay

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: