
Türk-Rus Ortak Devriyesi Başlıyor…
Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye’nin kuzeyinde ABD arabuluculuğuyla varılan 120 saatlik ateşkesin sona ermesine saatler kala Soçi’de biraraya geldi.

Beş saatten fazla süren görüşme sonrası…
Türkiye ve Rusya güçleri 23 Ekim Çarşamba günü öğle 12 itibarıyla 150 saat sürecek devriyeye başlayacaklar…
Türkiye ve Rusya, kalıcı istikrar açısından yeni bir dönemi başlatacak 10 maddelik bir mutabakat protokolüne imza attı…
Erdoğan ile Putin arasında Soçi’de yapılan Suriye konulu zirve sona erdi. İki ülke Suriye için 10 maddelik bir mutabakat imzaladı.
- Erdoğan:
”23 Ekim öğlen 12.00’den itibaren 150 saat içinde YPG’li teröristler ve silahları, 30 kilometrenin dışına çıkarılacak. YPG’liler silahlarıyla beraber Tel Rıfat ve Münbiç’ten çıkarılacak.
Ortak çabalar neticesinde Soçi muhtırası dahil pek çok önemli karara imza attık.
16 Eylül’de yapılan Ankara Zirvesi ile Anayasa Komitesi’nin kuruluşunu ilan ettik. 30 Ekim’de komite ilk kez toplanacak…
‘Var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz’
- Erdoğan:
”Beklentimiz, Anayasa Komitesi’nin Suriyelilerin meşru ve haklı beklentileri çerçevesinde gerçek ve kapsamlı bir siyasi değişiminin önünü açmasıdır.
İdlib, Gerginliği Azaltma Bölgesi’ndeki durum da yaptığımız görüşmelerin gündemindeydi. Gelinen aşamada İdlib’de nispi bir sükunet tesis edildi, saldırılarda bir azalma yaşandığını görmek memnuniyet vericidir.
Bundan sonraki süreçte ana gayemiz, istikrar ortamını güçlendirmek ve kalıcı hale getirmektir. Türkiye olarak gerek Rus dostlarımızın endişelerinin giderilmesi gerekse sahada sükunetin muhafazası için var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz.”
‘Geri dönüşleri kolaylaştıracak projelere imza atacağız’
- Erdoğan:
”Türkiye’nin güvenli hale getirdiği bölgeye 365 bin Suriyeli gönüllü olarak geri döndü…
Bir dönem terörle çatışmalarla anılan Suriye toprakları, Türkiye’nin çabaları neticesinde yıllar sonra yeniden huzura ve istikrara kavuştu. Bu modeli Suriye’nin kuzeyindeki diğer yerlere de teşmil etmek istiyoruz.
Türkiye, 350 bini Kürt, 3 milyon 650 bin Suriyeliye son 8,5 yıldır kucak açan bir ülke. Artık bu kardeşlerimizin vatan hasretini dindirecek adımları atmamız gerekiyor. Barış Pınarı Harekatının bir diğer önemli nedeni işte bunu temin etmektir.
Harekatla güvenli hale getirilecek alana önce bir milyon, akabinde bir milyon Suriyeli daha yerleşecek. Buna dair planları muhataplarıyla paylaştık.”
‘Şam ile bölgedeki Kürtler arasında diyaloğun başlatılması lazım’
- Putin:
”Suriye içerisinde sağlanacak diyalog önemli. Suriye hükümeti ile Suriye’nin kuzey doğusunda yaşayan Kürtler arasında kapsamlı diyaloğun başlatılması gerekiyor.
Türkiye’nin ulusal güvenliğine yönelik adımlar atmak isteğini anlayışla karşılıyorum. Türkiye’nin bölgede artan terör, etnik ve dini anlaşmazlıklar nedeniyle yaşadığı endişeyi paylaşıyoruz.
Suriye’de kalıcı istikrarın sağlanması, ancak bu ülkenin toprak bütünlüğüne saygı duyarak olur. Bu bizim ilkesel tutumumuzdur.
Bölgedeki barışı ve istikrarı, Türkler ve Suriyeliler birlikte sağlayacak. Karşılıklı saygı olmazsa bu mümkün olmayacak.”
‘Mültecilerin Suriye’ye dönmesi Türkiye’nin yükünü hafifletecektir’
- Putin:
”Erdoğan ile görüşmemde, Suriye’de siyasi sürecin ilerletilmesiyle ilgili atılacak adımları da istişare ettik.
Astana formatının garantör ülkeleri, Suriye’deki siyasi çözüm sürecine titiz şekilde yıllarca çalıştılar. Sahadaki olayların komite çalışmalarını engellemesi gerekiyor.
İnsani yardım konusunu da görüştük, Suriyeli göçmenlerin en hızlı şekilde ülkelerine dönmeleri gerekiyor. Bu, en başta Türkiye olmak üzere Suriyelileri kabul eden ülkelerin üzerindeki sosyo-ekonomik yükleri de hafifletecektir.”
‘Türk – Rus devriyesi Kamışlı’yı kapsamayacak‘
- Erdoğan:
”Türkiye ve Rusya Suriye topraklarında ayrılıkçı hiçbir güce izin vermeyecektir…
Harekatın ana gayesi; Suriye topraklarından YPG ve PKK unsurlarının çıkarılarak Suriyeliler’in güvenli bölgeye yerleştirilmesi..
150 saat içinde YPG’liler ve silahları sınırın 30 km dışına çıkarılacak ve bu süre sona erdiğinde de sınırın 10 km derinliğinde Türk – Rus devriyeleri başlayacak.
Kürt nüfusun yoğunlukla yaşadığı Kamışlı kenti, bu devriye kapsamının dışında bırakılacak.”
‘YPG’nin 30 km dışına çıkarılması 150 saat içinde olacak‘
- Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov ve Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ortak açıklaması:
‘Soçi Mutabakatı’
Rus askeri polisi ve Suriye sınır muhafızları; Barış Pınarı Harekat alanının dışında kalan Türkiye-Suriye sınırının Suriye tarafına, YPG unsurları ve silahlarının Türkiye-Suriye sınırından itibaren 30 km’nin dışına çıkarılmasını temin etmek üzere girecektir.
Bu işlem 150 saat içinde tamamlanacaktır. Aynı saat itibarıyla, mevcut Barış Pınarı Harekat alanı sınırlarının batısı ve doğusunda 10 km derinlikte Kamışlı şehri hariç Türk-Rus ortak devriyeleri başlayacaktır.”
‘Astana süreci devam edecek‘
- Erdoğan:
”Rusya, Türkiye ve İran öncülüğünde başlatılan Astana Mekanizması çerçevesinde kalıcı çözüm için müzakerelere devam edeceğiz. Suriye Anayasa Komitesi, 30 Ekim’de ilk kez toplanacak.
Söz konusu güvenli bölgeye ilk etapta 1 milyon Suriyeli yerleştirilecek ve bu sayı daha sonra artırılacak.”
‘Suriye’de dönüm noktası olabilecek bir çözüm‘
- Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin:
”Türkiye’nin güvenlik endişelerini anlıyoruz. Suriye’de kalıcı bir istikrarın sağlanması ancak bu ülkenin toprak bütünlüğüne saygı duymakla mümkün olacak. İnsani yardım ve ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyeliler bir an önce geri dönebilmeli…Soçi Mutabakatı Suriye’de dönüm noktası olabilecek bir çözüm.
Suriye’de rejimle, kuzeydoğusundaki Kürtler arasında diyalog başlatılması gerekiyor…Suriye’nin vazgeçilmez parçası olan Kürtlerin hakları ancak bu şekilde sağlanabilir.”
10 maddelik mutabakat neleri içeriyor?
- 10 maddelik Soçi Mutabakat Muhtırası
Türkiye – Rusya Federasyonu Arasında Mutabakat Muhtırası
(22 Ekim 2019, Soçi)
1-) Her iki taraf Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün muhafazasına ve Türkiye’nin milli güvenliğinin korunmasına olan bağlılıklarını teyit ederler.
(Astana Mutabakatı’nın temelinde de bu var. Ancak Rusya ve İran, Türkiye’nin hareket tarzını Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğini tehdit eder nitelikte buluyordu. Taahhüt mutat olduğu üzere ilk maddede tekrarlanıyor.)
2-) Terörizmin tüm şekil ve tezahürleriyle mücadele etme ve Suriye topraklarındaki ayrılıkçı gündemleri boşa çıkarma yönündeki kararlılıklarını vurgularlar.
( Bu madde daha çok Türkiye’nin dilini ve kaygılarını yansıtıyor. Rusya, ABD’yi Kürtleri ‘ayrılıkçı bir gündeme’ çekmekle eleştirse de Halk Koruma Birlikleri (YPG) ve Demokratik Birlik Partisi’ne (PYD) kesinlikle “terör örgütü” demiyor. Aksine Putin ortak basın toplantısında Türkiye’nin ısrarla karşı çıkmasına rağmen Kürtlerle sorunun Şam’la müzakerelerle çözülmesi gerektiğini vurguladı. Putin’in terör örgütü olarak gördüklerine de Erdoğan “Milli Ordu” muamelesi yapıyor. Bu madde görüşlerin değiştiği anlamına gelmiyor.)
3-) Bu çerçevede, Tel Abyad ve Ras Al Ayn’ı içine alan 32 km derinliğindeki mevcut Barış Pınarı Harekatı alanındaki yerleşik statüko muhafaza edilecektir.
( Tel Ebyad ve Ras’ul Ayn’da kontrolün tanımlanmayan bir süre için Türkiye’de kalacak olması, Erdoğan’ın şimdilik en önemli kazanımı. Buradaki askeri varlığını bir çapa olarak kullanıp şartlarını dayatabilecektir. Rusya, “Barış Pınarı”nın devam ettiği sırada Suriye yönetimi ile SDG arasında mutabakat sağlarken bölgeye intikal etmeye başlayan Suriye ordusunu bu iki yerden uzak tutarak Türkiye ile olası karşılaşmayı önledi. Bu tutum statükonun korunabileceği ihtimalini doğurmuştu. Ancak bunun için Fırat’ın batısında Türkiye’den geri adım atmasını isteyeceği öngörülüyordu. İdlib meselesi konuşuldu ama içeriği henüz basına yansımadı. Bundan sonra Fırat’ın batısındaki süreç hızlanabilir. Dün Suriye lideri Beşşar el Esad’ın İdlib kırsalında askerleri ziyaret etmesi bir işaret fişeği sanki.)
4-) Her iki taraf Adana Anlaşması’nın önemini teyit eder. Rusya Federasyonu mevcut koşullarda Adana Anlaşması’nın uygulanmasını kolaylaştıracaktır.
( Zurnaya ‘zırt’ dedirten maddelerden biri bu. Rusya epey zamandır Suriye ile Türkiye arasında ilişkileri yeniden tesis edip sahadaki çatışma dinamiklerini bitirmek için Adana Mutabakatı’nı basamak olarak kullanmak istiyordu. Bu mutabakat sonuç itibariyle Erdoğan’ın meşruiyetini tanımadığı Suriye yönetimiyle koordinasyonu gerektiriyor. Bunun devamında Şam’la el sıkışmak var. Rusya ilk kez bunu bir metne ve taahhüde dönüştürmüş oldu. Ancak bu mutabakatın içeriği ve uygulanabilirliği çok tartışmalı. İki tarafta da ‘uluslararası anlaşma’ niteliği kazanmamış olan bu mutabakatta Türkiye’nin sınırdan içeriye 5-10 km girebileceğine dair bir hüküm yok. “Anlaşmanın gizli maddelerinde var” deniliyor ama gerçekte ne olduğunu bilmiyoruz. Şam tarafı bu mutabakatı ağzına bile almıyor. Ayrıca mutabakatın yerini alacak şekilde 2010’da imzalanan ve 2011’de meclisten geçen ikili güvenlik anlaşması var. Bu teknik tartışmalardan ziyade Rusya’nın Türkiye’yi sahada sınırlandırmak ve Şam’la ilişkileri normalleştirmek için mutabakatı basamak yapması önemli.)
5-) 23 Ekim 2019, öğlen saat 12.00’den itibaren, Rus askeri polisi ve Suriye sınır muhafızları, Barış Pınarı Harekat alanının dışında kalan Türkiye-Suriye sınırının Suriye tarafına, YPG unsurları ve silahlarının Türkiye-Suriye sınırından itibaren 30 km’nin dışına çıkarılmasını temin etmek üzere girecektir. Bu işlem 150 saat içinde tamamlanacaktır. Aynı saat itibarıyla, mevcut Barış Pınarı Harekat alanı sınırlarının batısı ve doğusunda 10 km derinlikte Kamışlı şehri hariç Türk-Rus ortak devriyeleri başlayacaktır.
( Bu maddeyle Türkiye, Suriye ordusunu sınırlardan uzak tutma yönündeki angajman siyasetini terk etmiş oluyor. Suriye ordusunu sınırlara yaklaştırmama konusundaki tekrarlanan argüman “Suriye rejiminin meşruiyetini yitirdiği ve kendi toprak bütünlüğünü sağlayacak durumda olmadığı” yönündeydi. Bu maddeyle, Erdoğan, Suriye ordusunun sınırlarda kontrolü devralması yönündeki Rusya-İran yol haritasına gelmiş oluyor. Fakat YPG’nin 30 km’nin altına indirilmesi iddialı bir hedef. YPG/SDG zaten sınırları Suriye ordusuna bırakmayı kabul etmişti. Bu konuda bir çelişki yok. Ama Tel Ebyad ve Ras’ul Ayn dışındaki yerlerde 32 km çekilmeyi kabul etmediler. Rusya’nın bu taahhüdü nasıl ve ne şekilde gerçekleştireceği mühim bir konu. Amerikalı temsilci James Jeffrey’e göre Ruslar bunu başaramayacak. YPG/SDG’nin Suriye ordusuna “Beşinci Kolordu” olarak entegre edilmesi gibi bir plan da gündemde. Bu plan yürürse Türkiye, YPG’nin üniforma değişikliğiyle bölgede kalmasını sindirmek zorunda kalacak. Bu konunun nasıl müzakere edildiğini bilmiyoruz. Eğer YPG, Suriye ordusuna eklemlenecekse Türk-Rus ortak devriyesinin de muhatabı Suriye ordusu olacaktır. O vakit bu devriyenin anlamı da kalmıyor. Erdoğan İdlib’deki gibi burada da 12 kontrol noktası kurmayı umuyordu ama metne göre talep karşılık bulmadı.)
6-) Münbiç ve Tel Rıfat’tan bütün YPG unsurları silahlarıyla birlikte çıkarılacaktır.
( Fırat’ın batısında yer alan Menbic’e zaten Rus askeri polis gücü ve Suriye ordusu intikal etti. Menbic’le ilgili böyle bir maddenin artık çok hükmü yok. Güvenliği zaten Menbic Askeri Konseyi sağlıyordu. Daha önce Ruslarla pazarlık konusu olsa da metne dökülmesi bakımından Tel Rıfat’la ilgili kısım yeni. Tel Rıfat, Afrin ile Menbic arasındaki koridordu. YPG 2018’de Afrin’i kaybederken Tel Rıfat hattına çekilmişti. Şimdi YPG’nin oradan da çekilmesi Afrin’e dönme çabalarına darbe olacaktır. Fakat YPG’nin Suriye ordusuna katılması senaryosu Menbic ve Tel Rıfat’ta da Türkiye’nin arzulamadığı sonucu getirebilir. Ki YPG/SDG ile ilgili yeni bir statü, Kürtlerin Afrin ve İdlib gibi yerlere Suriye ordusuyla birlikte gitmesi önerisini de içeriyor. Erdoğan’ın asla görmek istemediği bir ortaklık bu.)
7-) Her iki taraf terörist unsurların sızmalarının önlenmesinin temini için gerekli tedbirleri alacaktır.
(İşin doğrusu 2012’den beri Kürtlerin elinde tuttuğu hatlar, Türkiye-Suriye sınırlarının en güvenli olduğu yerlerdi. Eğer çatışma mekaniği devreden çıkarılırsa sınırlar için dünyayı ayağı kaldırmaya da gerek kalmaz.)
😎 Mültecilerin güvenli ve gönüllü şekilde geri dönüşlerini kolaylaştırmak maksadıyla ortak çalışma yapılacaktır.
( Erdoğan’ın kafasındaki güvenli bölge haritası bu muhtıra ile hükmünü yitirdi. Hesapta 32’ye 480 km’lik güvenli bölge kurulduktan sonra M-4 karayolunun altına inilecek ve 2 milyon sığınmacı tüm bu bölgelere taşınacaktı. Bu harita geçersiz kılındığına göre sığınmacılarla ilgili planlar da hepten hayal oldu. Mültecilerin geri dönüşünün mümkün olduğu tek seçenek savaşın bitirildiği, siyasi çözüme paralel istikrarın sağlandığı bir ortamdır. Türkiye 110 bin mevcuduyla “Milli Ordu” adını verdiği cihatçı-yağmacı kümeleri sahada tutarak ve El Kaide çizgisindeki örgütlere himaye sunarak bu istikrarı temin edemez. Bu, başlı başına çatışma dinamiğini canlı tutan bir yol. Fakat bu maddede ortak çalışmadan bahsedilmesi Rusya üzerinden Şam’ın da muhatap alınacağı kaçınılmaz seçeneğe yaklaşıldığı anlamına geliyor.)
9-) Bu muhtıranın uygulanmasını gözetmek ve koordine etmek amacıyla müşterek bir denetim ve doğrulama mekanizması ihdas edilecektir.
( Rus-Türk koordinasyonunun işlerlik kazanması gel-gitlerle muhataplarını şaşkına çeviren ABD’yi daha da oyundan düşürebilir. Türk-Amerikan müşterek harekât merkezi, Ruslar ve İranlıların diken üstünde kalmasına neden olmuştu. Sıra Amerikalılarda.)
10-) Taraflar Astana Mekanizması çerçevesinde Suriye ihtilafına kalıcı bir siyasi çözüm bulunması amacıyla çalışmalarını sürdürecek ve Anayasa Komitesi’nin faaliyetlerini destekleyecektir.
( Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’ni temsilen herhangi bir ismin anayasa komitesine girmesine izin vermemişti. Bu, komitenin başarısızlığını garanti eden bir eksiklikti. Türkiye’nin bu tutumunu esnetmesi beklenmiyor. Ancak Rusya’nın ısrarıyla paralel bir süreç kaçınılmaz gözüküyor. Yani Şam’la diyalog yoluyla Kürtlerin sistem içine alınması yönünde bir süreç. Erdoğan bunu da sabote etmek için elinden geleni yapabilir. Aksi yönde bir emare yok.)
‘ATEŞKESE KİMSE KANMADI!’
- AB Konseyi Başkanı Tusk:
‘Ateşkese kimse kanmadı, Türkiye askeri harekatı sonlandırılmalı’
- Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donlad Tusk:
“Avrupa Birliği Konseyi, Türkiye’nin Suriye’nin kuzey doğusuna yaptığı tek taraflı askeri harekatı kınadı. Ateşkes konusuna kimse kanmadı. Türkiye askeri harekatı kalıcı bir şekilde sonlandırmalı, askerlerini geri çekmeli ve uluslararası hukuk kurallarına uygun hareket etmeli. Diğer seçimlerin tamamı insanların acı çekmesi, İŞİD için büyük kazanım ve Avrupa Birliği’nin güvenliğinin tehlikeye girmesi anlamına geliyor.
Üye ülkeler, Türkiye’nin Kıbrıs açıklarında yasa dışı sondaj çalışmalarını da kınadı ve Kıbrıs ile dayanışma içerisinde hareket etmeye devam kararı verildi”
‘Kıbrıs’ı birleştiremedik’
- Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker:
”Kıbrıs’ın birleşmesine yönelik dosyayı ilerletemedik. Zaman kaybı oldu.
2014 yılında göreve geldiğimde Avrupa Birliği zor durumdaydı. Son şans Komisyonundan söz ettim. 2014 yılında AB’nin geleceği konusunda hepimiz sorumluyduk. Siyasi bir komisyon olmasını istemiştim…
Üye ülkelerin yetersiz çabalarından dolayı birçok konuda ilerleme sağlayamadık…İsviçre ile çok istememize rağmen anlaşma yapamadık. Bankacılık Birliği konusunda da başarılı olamadık…
Görev süremin büyük bölümünde Brexit ile uğraşmak acı vericiydi, vatandaşlarımıza daha verimli hizmet edebilirdik. Brexit bir vakit ve enerji kaybı oldu.”
amerikaninsesi