ENERJİ SEKTÖRÜNÜNDEKİ BORÇ BATAĞI...

Türkiye Varlık Fonu borç batağındaki enerji şirketlerine ortak oluyor!

Türkiye Varlık Fonu, ilk kez kamu dışı sektör oyuncularıyla birlikte enerji yatırımında yer alacak.

Batık durumdaki müteahhitleri kurtarmak için İstanbul Finans Merkezi’nin 465 bin metrekarelik kısmını 1 milyar 670 milyon TL karşılığında devralma kararıalan Türkiye Varlık Fonu (TVF), benzer bir adımı da enerji sektöründe atmaya hazırlanıyor…

  • TVF ilk kez kamu dışı sektör oyuncularıyla birlikte enerji yatırımında yeralacak.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programı (YEP) kapsamında:

  • Türkiye Varlık Fonu, petrokimya, madencilik ve yerli kaynaklardan enerji üretimi projelerinde özel sektör veya yabancı sermaye iş birliğine dayanan ‘sıfırdan yatırım’ projelerine yatırım yapacak.

İLGİLİ HABER

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre enerji sektörünün borçları 47 milyar doları bulurken, bunun 12-13 milyar dolarına batıkkredi gözüyle bakılıyor.

  • Borçlarını ödeyemez halde olan enerji şirketleri de TVF aracılığıyla kurtarılmaya çalışılacak.
  • Enerji sektöründe ‘girdi maliyetleri ve ithalatı azaltmaya yönelik projeler’ desteklenecek.
  • Maden arama ve sondaj çalışmaları devam ettirilerek, bulunan rezervler TVF öncülüğünde yeni iş modelleri ve finansman mekanizmalarıyla işletilecek.

YEP’te Türkiye’nin enerji talebinin artması bekleniyor…

Enerji talebindeki büyüme ithalat faturasını artıracak…

  • 2019 sonunda 41 milyar dolar olması beklenen enerji ithalat faturasının,
  • 2020’de 42,5 milyar dolar,
  • 2021’de 43,3 milyar dolar,
  • 2022’de 45,7 milyar dolar olacağı hesaplanıyor.

Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Zafer Sönmez:

  • ”1,3 milyon metrekarelik kullanılabilir alanı olan İstanbul Finans Merkezi projesinin yaklaşık 465 bin metrekarelik kısmını proje, hafriyat, arsa bedelleri ve bugüne kadar tamamlanan inşaat maliyetleri dahil olmak üzere 1,67 milyar TL karşılığında devralacağız.”

Enerjide 94 kat artan şirket borçlarını kim ödeyecek..?

Arz-talep dengesi gözetilmeden elektrik üretimi için gözün alabildiği yere kurulan santrallerinin borçsorunu büyüyor.

  • Sektörün borçları, 14 yıl gibi bir sürede 94 katlık artışla 0,5 milyar dolardan 47 milyar dolara yükseldi.

Enerji sektöründe biriken borçlar, yalnızca bankaların derdi olmaktan çıkacak. Hükümet bir yandan bankalara baskı yaparken bir yanda da bu şirketleri kurtarmaya çalışıyor.

Erdoğan, 9 Eylül’de ‘Alternatif Finansta Yeni Ufuklar’ isimli toplantıda özelbankalara şu sözlerle yüklendi:

  • ”Bu dönemde kamu dışındaki bankacılık sistemimiz reel sektöre yeterli destek sağlamadı. En ihtiyaç duyduğu dönemde reel sektöre kredi muslukları kapatıldı, altı boşaltıldı.”

Erdoğan’ın özel bankaları hedef almasının nedeni daha önce pek çok ekonomi uzmanının altını çizdiği üzere, Merkez Bankası’nın faiz indiriminin kredimusluklarını açmaya yetmemesi.

Birkaç kamu bankası dışında özel bankalar faiz indirimine temkinli yaklaştı. Bunun nedeni başta inşaat olmak üzere bankaların verdikleri kredileri toplayamaması ve bilançolarında yaşanan sorun. İnşaatın yanı sıra bankaların enfazla sorun yaşadığı sektör enerji…

  • Türkiye Bankalar Birliği 10 Eylül’de yaptığı açıklamada, enerji borçlarındaki durumu teyitetti.

Gerçekten enerji borçlarının etkisi, borçların nasıl oluştuğu ve ödenememesi durumunda borcun kimden tahsil edileceği akıllarda temel soru işaretleri…

ENERJİ SEKTÖRÜNÜNDEKİ BORÇ BATAĞI

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu verilerine göre:

  • Enerji sektörünün 2005’te genel krediler içinde payı 0.5 düzeyinde.
  • 2019’da enerji borcunun krediler içindeki payı yüzde neredeyse 16 kat artıyor ve 7.8’e çıkıyor.

Enerji borç oranının 14 yıl gibi bir sürede 0.5 milyar dolardan 47 milyar doların üstüne çıkması, ‘Bu borç nasıl bu kadar arttı?’ sorusunu akla getiriyor…

Borç dağılımına bakalım…

Buradaki dağılım, borcun artışı konusunda da fikir verecektir.

Şu an özellikle özel bankaların başına belaolmuşsa benzeyen borçlar elektrik üretim santralleri ve dağıtım şirketlerine ait.

Yerli kömürden elektrik üreten 7 santral, 5 hidroelektrik santrali ve 8 doğalgaz santrali ile iki elektrik dağıtım şirketi borcun sahibi.

70 MİLYAR DOLARIN SADECE 23 MİLYARI ÖDENDİ

Türkiye’de 2007-2017 arasında 70 milyar dolarlık enerji yatırımı için kredi kullanıldı. Bu borcun şu ana kadar yalnızca 23 milyar doları ödendi. Geriye 47 milyar dolar borç kalıyor.

  • Kalan borcun içinde 13 milyar dolarlık bir borç dilimi sorunun kaynağı.
  • Bankaların açıklamalarına göre bu 13 milyar dolar ödenemeyecek durum/ ödenemeyecek risk taşıyan dilim.

Türkiye Bankalar Birliği’nin açıklaması bu verileri doğruluyor.

Borçların dağılımıysa şöyle:

  • Kömür santralleri 5 milyar dolar,
  • HES’ler 3.2 milyar dolar,
  • doğalgaz santralleri 2.7 milyar dolar ve
  • elektrik dağıtım şirketleri 1.9 milyar dolar.

Borçlarıyla dikkat çeken şirketlerin bazılarıysa şunlar:

  • ACWA ve Gama’nın Kırıkkale’deki,
  • Energia SpA ve Unit Enerji ortaklığının ise Gebze’deki santralleri.

BORÇ NASIL OLUŞTU..?

Borçların oluşum sürecini anlamak için 2001’de yürürlüğe gire 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na değinmek gerekir.

Söz konusu kanun;

  • Üretim, iletim, dağıtım ve satış olmak üzere dört basamağı içeren elektrik piyasasının serbestleşmesinin önünü açtı.
  • Yasa çerçevesinde Türkiye Elektrik Kurumu(TEK) dört parçaya ayrıldı.
  • Ardından yapılan özelleştirme ihaleleriyle 2011’de üretim, dağıtım ve satış basamakları tamamen özelleştirildi.
  • Yapılan düzenlemeye göre üretim TEÜAŞ ve özel enerji şirketlerince yapılırken, dağıtım ise kamu kurumu olan TEİAŞ eliyle Türkiye’nin 21 bölgesine ayrıldı.
  • Dağıtım özel şirketlerce yapılmakta.
  • Son olarak satış kısmıysa her dağıtım bölgesinde görevli özel şirketlerce gerçekleştiriliyor.

İşte borca neden olan iletim haricinde bu basamaklara yayılan özel şirketler.

Borcun ağırlıklı olduğu basamak üretim. Dağıtımda iki şirketin sorunlu kredileri var.

Peki bu şirketler neden borca battı..?

  • Borcun en önemli nedeni, kayırmacılığa dayanan, arz talep dengesi gözetilmeden bazı firmaların santral kurması ve devletin bu firmalara olur vermesi.

Enerji Bakanlığı 2018 verilerine göre elektrik üretimi yapan santral sayısı 2018 yılı sonu itibarıyla 7423’e (lisanssız santraller dahil) yükseldi.

Bu santrallerin;

  • 653 adedi hidroelektrik,
  • 42 adedi kömür,
  • 249 adedi rüzgâr,
  • 48 adedi jeotermal,
  • 320 adedi doğalgaz,
  • 5868 adedi güneş,
  • 243 adedi ise diğer kaynaklı santraller.

Santral sayısındaki fazlalık dikkat çekiyor ancak bu sayı tablonun tamamı için yeterli değil. Arz talep ayağına bakalım.

SORUN NEREDE BAŞLADI..?

Bakanlığın açıklamasına göre;

  • Türkiye’nin kurulu gücü 89 bin Megawat (MW).
  • Elektrik tüketimiyse 30.3 bin MW,

yani kurulu güç tüketimin üç katı.

Firmalar tüketimi gözettikleri için üretim ile tüketim rakamları birbirine yakın. Ancak kurulugüç, elektrik santralinin kaldıracağı kapasite, iletim kapasitesi ve dağıtım kapasitesi ile evimizdeki tesisatın kapasitesinin toplamı demek. Bu durumda santral sayısındaki fazlalık, kurulu gücün artışındaki önemli gerekçe. İşte sorun burada çıkmaya başladı.

Turizm sektöründen inşaata kadar pekçok büyük holding, ‘Santral ya Resulallah!’ diyerek talebe bakmadan santraller kurmaya başladı. Üstelik bu şirketlere santral kurmaları için kredi verildiğinde, gelirleri lira cinsinden olduğuhalde dolarla borçlanmalarına izin verildi.

  • Yani bir çarpıklık için gerekli nevarsa tastamam hepsi sağlandı.

2018’de başlayan ekonomik kriz, biryandan lirayı dolar karşısında eritti bir yanda da gelen zamlar nedeniyle elektrikte tasarruflu davranmayı gerektirdi.

Dolar kurundaki tırmanış olmasaydıda talep ayağını görmeyip rant peşinde koştukları için bu şirketleri benzer birson bekleyecekti, belki daha yumuşak bir geçişle…

BORCU KİM ÖDEYECEK..?

Nisan ayında Hazine ve Maliye Bakanlığı ile söz konusu şirketlere kredi veren bankalar arasında yapılan görüşmede, bakanlığın 13 milyar dolarlık borcun 1.9 milyar dolarının silinmesini istediği biliniyor.

  • Bankalar kalan borçların tahsili için elektrik fiyatlarına zam yapılması koşulunu getirdi.
  • Hükümet 13 milyar doların bir fona devredilmesini ve bankaların bilançolarından çıkarılmasını istiyor.

Söz konusu fonda bulunan bu kredinin satılacağı ifade ediliyor. Borçlar bu fona aktarıldıktan sonra kim mi ödeyecek söz konusu borcu..? Tabii ki halk…

gazeteduvar – Mühdan sağlam

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: