''Son birkaç gündür 'insanların gözüne soka soka yapılan' belediye binasında dualı törenlerin, 'tarikatlar, cemaatler bizim benliğimizin bir parçasıdır' denmesinin, kadınlı erkekli havuza girmenin sorgulanmasının önemsiz olmadığını belirtim. Ama biz buradan hareket etmiyoruz. Bunlar olmasaydı da bu proje TKP’nin uzak duracağı, mücadele edeceği bir proje olacaktı.''

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan: ”Sosyalizm mücadelesinin zararına olan bir şeyin ‘Türkiye’de özgürlük ve demokrasi mücadelesinin yararınadır’ diye yutturulmasına izin veremeyiz.”

Okuyan: ”TKP’nin yaklaşan savaş tehdidi ve kriz başlıklarında etkin bir mücadele için hızla örgütlenmesi gerekiyor.”

Kemal Okuyan

Türkiye Komünist Partisi İstanbul İl Örgütü’nce düzenlenen ve TKP gönüllüleri ile parti dostlarının da katıldığı genel toplantı da açılış konuşmasını yapan,

Aydemir Güler

TKP Merkez Konsey üyesi Aydemir Güler: ‘Partimiz yorucu ve zor ama aynı zamanda geleceğe yönelik kazanımlar içeren bir mücadele döneminden geçiyor.”

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan: ”Sadece kendi gündemiyle yürüyen bir parti devrimci bir parti değildir. 31 Mart ile 23 Haziran arasında geçen süren TKP açısından kayıp olmadığı, ilerleyen dönemde açıkça görüleceği biçimde verimli geçen bir dönem olduğunu belirtmeliyim.”

Okuyan: ”Ama Türkiye’de 31 Mart seçiminin sonrasında Türkiye’nin emekçi halkına dayatılan, buna itiraz ettiği için bir linç girişimine maruz kalan partimizin takındığı siyasi tutumu, evrensel bağlantılarını ve bugün takınılan tutumun bizim gelecekteki siyasi mücadelelerimiz açısından anlamını açmaya çalışacağım.”

BİZİM MESELEMİZ İMAMOĞLU DEĞİL

Okuyan: ‘Bizim meselemiz Ekrem İmamoğlu değil. İmamoğlu’nun kişisel özellikleriyle hiçbir zaman ilgilenmedik.’

”Çetele tutmuyoruz, ne İmamoğlu hakkında ne Kılıçdaroğlu hakkında. Türkiye’de insan olan birisinin AKP’nin ileri gelenleriyle bir diğerini karşılaştırdığında o diğerinden yana bir duygu geliştirmesi kaçınılmaz.”

”Bizim yaklaşımımızda İmamoğlu’nun kişisel özellikleri, söyledikleri, yapıp ettikleri, hatta zenginliği yok. Bizim zaman zaman bunları kaşımamızın nedeni İmamoğlu’nun temsil ettiği projeyi destekleyenlerin bizi buna mecbur etmesidir.”

”Son birkaç gündür ‘insanların gözüne soka soka yapılan’ belediye binasında dualı törenlerin, ‘tarikatlar, cemaatler bizim benliğimizin bir parçasıdır’ denmesinin, kadınlı erkekli havuza girmenin sorgulanmasının önemsiz olmadığını belirtim. Ama biz buradan hareket etmiyoruz. Bunlar olmasaydı da bu proje TKP’nin uzak duracağı, mücadele edeceği bir proje olacaktı.”

İMAMOĞLU’NUN AÇIKLARI ÜZERİNDEN SİYASET YAPMAYI REDDEDİYORUZ

Kemal Okuyan: ‘‘Bu projeyi başından beri destekleyip bir parçası olanlar ve buna karşı çıkan TKP’yi mahkum etmeye kalkanlar, sosyal medyada son günlerde İmamoğlu’na getirdiği eleştirilerin ve hayıflanmaların toplumda yaratılan ‘muazzam teslimiyet”in ardından geldi ve bunu iyileştirecek hiçbir özellik taşımadığını dile getirmek isterim.”

”Bu döneme ilişkin değerlendirmelerimizde ‘İmamoğlu’nun açıkları’ üzerine bir siyaset tarzı reddedilmeli. Biz başka bir yerden yaklaşıyoruz. Biz sadece İmamoğlu’nun verdiği fotoğraf, söylediği sözlerden hareket edersek asıl büyük fotoğrafı kaçırırız. Halbuki bizim kaygılandığımız ve bizim boyun eğmediğimiz o büyük fotoğraftır.”

SOSYALİZM MÜCADELESİ AÇISINDAN BÜYÜK TEHLİKE

Kemal Okuyan: ”Bir komünist parti için güncel hiçbir konumlanış sosyalizm mücadelesini örtemeyecek. İmamoğlu’nun arkasında toplanan kuvvetin Türkiye’de sosyalizm mücadelesinin yükselmesi açısından dolaylı bir faydası bile olmadığını, tam aksine ortadaki projenin bu mücadele açısından büyük bir tehlike olduğunu ifade etmek isterim.”

Okuyan: ”Adlı adınca şunu söylüyoruz: Ekrem İmamoğlu’nun arkasında biriken sınıfsal kuvvet ve o kuvvetin ideolojik ve siyasi olarak elde edeceği mevziler sosyalizm mücadelesinin zararınadır. Sosyalizm mücadelesinin zararına olan bir şeyin ‘Türkiye’de özgürlük ve demokrasi mücadelesinin yararınadır’ diye yutturulmasına izin veremeyiz. Çünkü bizim açımızdan özgürlükler ve demokrasi mücadelesi sosyalizm mücadelesiyle bağlantılandırıldığında anlam taşır.’

ZENGİN İLE YOKSUL EŞİT DERSENİZ ZENGİN KAZANIR

Okuyan: ”İmamoğlu’nun “herkesle iyi geçinme” felsefesini ve “zengin ile fakire eşit olduğu”na ilişkin sözlerini hatırlatırım. Sınıfsal ayrımlar üzerinden böyle bir eşitlik iddiası bizim mücadelemizin başına gelebilecek en büyük felakettir ve bu iyilik anlayışının yok edilmesi gerekir.”

”İmamoğlu’ndan salgılanan şey; herkesin aynı gemide olduğu, sağcı ile solcunun eşit olduğu ve bunlara eşit mesafede durulması gerektiği.”

”Din ve dil farkı bilmeyiz deriz biz, eşit mesafe orada geçerlidir. Eşit mesafe uluslar, halklar arasındadır, insanların inançlarına karşı eşit mesafeliyizdir, oradan bir politika yürütmeyiz. Ama sağ-sol, zengin-yoksul, patron-işçi meselesinde tarafız. Herkesle iyi geçinmek gibi bir niyetimiz yok. Böyle olursa hakim olan kazanır. Sağ ve sol eşittir derseniz sağ kazanır, patronla işçi,  zenginle yoksula eşit mesafedeyiz derseniz patron kazanır, zengin kazanır.”

ÖZAL’DAN BERİ EMEKÇİLERE EN BÜYÜK İDEOLOJİK SALDIRI

‘Bu, tarihimizde yaşadığımız en büyük ideolojik saldırılardan bir tanesi. Türkiye’de liberalizmin en büyük saldırısı Özal döneminde başladı ancak Türkiye’nin emekçileri Özal’ı desteklerken bile zenginler ile yoksullar arasında bir fark olduğunu gördü ve yoksullarda ‘belki biz de zenginleşiriz’ hayali oldu ancak o hayaller yıkıldığında Özal’ın siyaseten bitişi ‘Çankaya’nın şişmanı işçi düşmanı’ sloganıyla gerçekleşti.”

”TKP dışında Türkiye solunun tamamının desteğini alan bu proje; zengin-yoksul, patron-işçi karşıtlığını örterek ‘Herkes uzlaşsın’ diyor. işçi sınıfının öncü partisinin böyle bir ‘kardeşlik edebiyatı”yla işçi sınıfının geleceğinin yok edilmesine izin vermeyecek.”

BU İTTİFAKIN KENDİSİ BİR PROJEDİR

”AKP kırk yılda bir doğru bir şey söylemiştir: ‘Bu bir projedir’ diye. Bu proje İmamoğlu değil, bu ittifakın kendisi.”

Okuyan: ”Bu proje, uluslararası basında satır aralarında değinildiği gibi, gerçekten Erdoğan’ın yükselişini anımsatıyor. CHP, İYİP, HDP, Saadet Partisi ve Türkiye’de kendisine sosyalist diyen solun tamamını yan yana getirebilme gücünün hangi güçte olduğunu soralım… ‘Bir sermaye aklı, bir uluslararası akıl olmasa Türkiye’de böyle bir projenin gerçekleşme olasılığı var mıydı?”

”İttifak bozmaktaki becerisiyle ünlü Erdoğan’ın bu projeyi bozamamasının nedeni; ittifakın arkasında çok sağlam bir sermaye gücü olması. Uluslararası tekeller ile Türkiye sermayesinin bu projenin arkasında durmasının nedeni kendi çıkarlarını garantiye alarak yola devam etmek olduğunu biliyoruz. Ve biz buna karşı çıkmayacağız öyle mi? Atı alan Üsküdar’ı geçecek, sonra eleştiri hakkımızı kullanacağız, öyle mi?”

ERDOĞAN’A BÜYÜK BİR GÜÇ YAKIŞTIRILARAK ÇARESİZLİK HİSSİ YARATILDI

”Erdoğan ve AKP’nin rejimine muazzam bir güç yakıştırıldı. O, erişilmez ve yenilmez kılındı. Böylece Türkiye toplumunda büyük bir çaresizlik hissi yaratıldı ve buna sol da ortak oldu.”

Okuyan: ”Sanki Türkiye’deki bütün kötülüklerin kaynağında tek bir kişi var. Sermaye sınıfı unutuldu. AKP’nin diğer kadroları unutuldu, cemaatler unutuldu. İlk önce hazırlandı Türkiye toplumu, her tür çareye uzanacaktı, çünkü çaresizleştirilmişti.”

TKP MEDYASINI GÜÇLENDİRMEK ZORUNDA

”Sürekli olarak ‘yandaş basın’ kavramı da pompalandı. Bu projenin medyasının Türkiye’de gerçek rakamlarla daha çok izlendiği dile getirildi. Düzen siyaseti; dünyanın her yerinde iktidar ve muhalefet blokunun tamamı ve emekçi halkı bu düzen içinde tutmaya ikna eden her şey düzen medyası ve siyaseti olduğu belirtim. Türkiye’de ‘bütün medya iktidarın elinde’ yalanıyla bugün Türkiye’de başka bir medya operasyonu aklanmaya çalışılıyor. TKP medyasını güçlendirmek zorunda. Karşımızdaki düşman yandaş medyadan ibaret değil.”

9 YILDIR ARANAN AKP’SİZ AKP REJİMİ

Okuyan: ”TKP, 9 yıl önce ‘Erdoğan’sız bir AKP yaratmak, hatta AKP’siz bir AKP rejimi yaratmak için çaba harcandığı’ saptaması yaptığını hatırlatmalıyım. Erdoğan bu arayışları bozdu ama sonuçta önemli emperyalist merkezlerin aradığı şey; AKP rejiminin sürmesi ama Erdoğan’ın ya otoritesinin azalması ya da kenara çekilmesiydi. Şimdi de yapılan bu. Bu sefer ciddi bir başarı elde ettiler. Üç büyük kent Erdoğan’ın elinden çıktı ama AKP felsefesinin elinden çıktı mı çok tartışmalı.”

SUSARSAK SUÇ İŞLEMİŞ OLURUZ

Kemal Okuyan: ”Erdoğan cumhurbaşkanlığından vazgeçse ya da AKP bölünse, Türkiye’yi bir koalisyon yönetse ve bu koalisyonun adına ‘Türkiye koalisyonu’ dense Türkiye’de şu an mücadele edilen rejimin özü değişmeyecek. TKP’nin bunu söyleme hakkı ve görevi olduğunun altını çizdi ve ‘Susarsak suç işlemiş oluruz. Susmadık, asla susmayacağız.”

BU PROJEYLE GEZİ’NİN ANTİTEZİ HAREKETE GEÇMİŞTİR

”İstanbul seçimlerinde bütünüyle ortaya çıkan bu ittifak ile Gezi arasında bir bağlantı kuruldu. Gerçekte Gezi ile bu süreç arasında tersten bir bağlantı var.”

”Gezi; laik, yurtsever duyarlılığı olan bağımsız bir halk hareketi olduğunu vurgulamalıyım. Bu halk hareketini düzen içi projelere bağlamak için büyük çabalar harcandı. Ama Gezi süreci bu açıdan bakıldığı zaman halkımızın ilginç bir solduyu geliştirdiği bir süreçtir. Devrimci bir süreç değildir ama halkımız kendisini uluslararası, düzen içi, içinde cemaatlerin, karanlık örgütlerin olduğu projelere bağlama girişimlerine izin vermemiştir. Burada TKP ve başka güçler de rol oynamıştır. Şimdi ise ne yazık ki Gezi kendi antitezine dönüşmüştür. Bu projenin Haziran direnişiyle hiçbir ilgisi yoktur.”

‘AKP’Yİ GERİLETİYORUZ’ DENİRKEN TÜRKİYE HALKI AKP’NİN KODLARIYLA KONUŞMAYA MAHKUM EDİLDİ

”Bize sürekli olarak taktiklerden, cephelerden söz ediliyor. AKP’yi geriletiyoruz (deniliyor). Hayır, Türkiye halkı AKP iktidarının kodlarıyla konuşmaya mahkum ediliyor. Türkiye solunda TKP dışında herkes gerçekçi bir siyaset yürütülecekse bunun sağcı bir dille, sağcı kodlamalarla yapılacağına ikna edildi. Dolayısıyla herkes dilini değiştiriyor. Ama değişen sadece dil değil, bağlam değişiyor, mücadelenin hedefleri değişiyor. Bunun anlamı şudur: Siz mevcut sınırlar içinde egemen olan siyaset anlayışının dışında bir anlayışı geliştirmek imkansız diye düşünürseniz, ona benzemeye başlarsınız. Bütün alternatiflerin o çerçevenin içinden güçlenmeye çalıştığı bir siyasal döneme gireceğiz demektir bu.”

KRİZ, EMEKÇİ HALKIN SABRINI ARTIRACAK, DİRENCİNİ AZALTACAK

‘Türkiye’de bir kriz var. Bu kriz sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda emekçi halkın tepesine daha fazla binilmesiyle sonuçlanacak. Buna direnmesi beklenen emekçi halk ise 2023’e odaklandı.”

”TKP, kriz sürecinde sermayenin saldırılarına karşı halkın oyalanmasına, 2023’e kilitlenmesine, sahte umutlara bel bağlayarak hareketsiz kalmasına izin vermemek zorunda.”

Okuyan: ”Doğruyu görmek yetmiyor, direnme gücü de gerekiyor ve bu güç bir tek TKP’de kaldı. Bundan böyle Türkiye solunda devrimci hiçbir enerji kalmadı. TKP için mevcut ölçeğiyle bu kadar ağır bir yükü taşımak güç. Ancak umudumuz ve kararlılığımız bu güçlüğü aşmak.”

DOĞU AKDENİZ’DE SAVAŞ TEHDİDİ

Okuyan: ”Dünyanın en büyük üç enerji yatağından birisi olduğu son 5 yılda anlaşılan Doğu Akdeniz’deki enerji bölgeleri nedeniyle Türkiye, Yunanistan’la bir sıcak çatışmaya çekilebileceğine dair değerlendirmeler olduğunu hatırlatırım. Bütün uluslararası tekeller bu bölgeye üşüştü. Doğu Akdeniz’de bir sıcak çatışma mümkün ve yaralanmış bir Erdoğan’ın kurtuluş güdüleri de Türkiye’yi böylesi bir çatışmaya sürükleme olasılığı var.”

O KOALİSYONU DOĞU AKDENİZ KONUSUNDA BİRBİRİNE BAĞLAYAN ABD ÇIKARLARIDIR

”Böyle bir savaşta hangi paradigma Türkiye’deki emekçi halkın çıkarlarını savunacak? O koalisyonu bu konuda birbirine bağlayan nedir söyleyeyim mi? O koalisyonu bu konuda birbirine bağlayan tek şey ABD ve onun müttefiklerinin çıkarıdır. O çıkarlar da son yüz yıl boyunca dünyayı defalarca kana buladı. Kürt milliyetçiliğinin, Türk milliyetçiliğinin etki alanına gıkı çıkmadan katılanlar nasıl bir sıcak savaşta çıkacaklar da ‘biz Türkiye’nin emekçi halklarını bu kanlı hesaplaşmadan uzak tutacağız’ diyecekler, hangi enerjiyle?”

TKP’NİN ÖRGÜTLENME HAMLESİ

”TKP, örgütsel olarak çok yol aldı ancak bu mücadeleyi etkin bir biçimde yürütmek için henüz yeterince hazır değil. Çünkü gelişmeler bizden daha hızlı, biz o gelişmeleri yakalamak zorundayız.”

”Açılan semt evlerinin sayısı, yıl sonunda 60-70 civarında olmasını bekliyoruz. TKP Gönüllülerinin de partinin emekçi halk içerisinde örgütlenme kararlılığının bir yansıması dır.”

MERKEZİYETÇİLİK SOSYALİZM HEDEFİ OLMAZSA ÇÜRÜTÜR

Okuyan: ”TKP’nin hiç yakınmadığı tam tersine varlık nedeninin zorunlu bir sonucu olarak gördüğü merkeziyetçilik özelliği, sosyalizm referansı ve hedefi olmadığında çürütecek. Sosyalizm idealinden bir gram olsun uzaklaşırsa bu parti, bizim bu partiye ihtiyacımız olmaz. Sosyalizm mücadelesinin bu partiye ihtiyacı var ve partinin güçlendirilmesi gerekiyor.”

TEMBELLİK HAKKINI KULLANMAYACAĞIZ

”Partinin önünde yoğun bir gündem var. TKP’nin 99. kuruluş yıldönümü bu yıl kutlanacak. Ardından dünya komünist ve işçi partilerinin toplantısına bir kez daha ev sahipliği yapacağız ve bu toplantı sırasında İzmir’de büyük bir kitle gösterisi gerçekleştirilecek.”

”Gelecek yıl, TKP’nin 100. yılı. 100. yılımızda artık kimsenin yadsıyamayacağı bir TKP var diyeceğiz. Bizim arılar, karıncalar kadar çalışkan olmamız gerekli. Her şeye hakkı var bu partinin ama bir şeye yok. Tembellik hakkını kullanmayacağız. Şimdi çalışma zamanı.”

GÜLER: PARTİNİN HER ETKİNLİĞİNİN BAŞARI KRİTERİ ÖRGÜTLENME

Aydemir Güler: ”Partinin her etkinliğinin başarı kriteri örgütlenme dir.”

Kaynak


http://haber.sol.org.tr

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: