Nükleer santrallarda elektrik üretimi sonrasında açığa çıkan radyoaktif atıkların depolanması en büyük bir sorun.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sinop’u nükleer çöplüğe çevirecek yeni düzenlemeye imza attı.
Bakanlığın 100 bin ölçekli çevre düzeni planından “dumansız, kokusuz atık ve artık bırakmayan” ifadesini çıkardı. Bu ifadenin çıkarılması; burada bir atık depolaması yapılacağını ve çevresel kriterlerin göz ardı edileceği kaygısını yarattı.

Yoksa Türkiye başka ülkelerin radyoaktif atıklarının depolama merkezlerinden biri mi olacak?
Nükleer atıklar atmosfere yayılmıyor. Ancak bu atıkların uzun vadeli olarak depolanmaları gerekiyor.1993 yılında yasaklanmasına kadar nükleer atıkları okyanuslara atılıyordu. Okyanus tabanında tonlarca nükleer atık olduğu biliniyor.

Dünyanın farklı bölgeleri, toprak altına gömülmüş radyoaktif atıklarla dolu.
Nükleer santrallarda enerji üretiminde radyoaktif hale getirilen maddeler; Bilimsel verilere göre 100 bin yıl daha dünya üzerinde varlığını sürdürecek.
Gelişmiş ülkeler, kendi nükleer atıklarını, gelişmekte olan ve üçüncü dünya ülkelerine ihraç etmektedir. “Nükleer enerjiyi ben kullanayım, atıklarını sana göndereyim” mantığı hayli yaygın.
Çin, ABD, Fransa ve Japonya’da üretilen nükleer atıklar Somali, Tibet ve Kazakistan topraklarına gömülmek yoluyla depolandıkları biliniyor.
Depolama nasıl yapılıyor?

1- Atıklar çelik konteynerler içine konuluyor. Bu variller daha sonra yüksek yoğunluklu betonla kaplanıp, bazen yerin yüzlerce metre altında, bazen de yer üstünde saklanıyor. Bu depolama şekli; atıkların uzun vadede yeraltı sularına karışma riski taşıyor.

2- Son dönemde cama dönüştürme tekniği kullanılmaya başlandı. Bu yönteme; ‘Plazma vitrifikasyon’ deniyor. Bu yöntemde atıklar cam kırıkları ve kum ile karıştırılıyor. Daha sonra 5 bin derecede eritilerek cama dönüştürülüyor. Camın içinde hapsedilen radyoaktif maddelerin sızma tehlikesi yok. Bu şekilde en az bir milyon yıl muhafaza edilebiliyor. Bu uygulama daha çok Fransa, Japonya, Rusya, İngiltere ve ABD`de kullanılıyor.

Sinop için yapılan düzenlemenin yarattığı endişe gelirsek; 2007 yılında İzmir Gaziemir’de yapılan araştırmada normalin 219 kat üzerinde radyasyon içeren tehlikeli atıklar bulunmuştu.
Türkiye’de bulunmayan radyoaktif madde içeren nükleer çubuklar, bir zamanlar o fabrikaya getirilmiş, içeriğindeki kurşun ve gümüş geri dönüştürülmüş, geri kalan çok tehlikeli atıklar araziye gelişigüzel gömülmüştü.
cumhuriyet
